Şarj operatörü Sharz, elektriklileşme sürecini hızlandırmak ve sektörde bir ilki gerçekleştirmek için büyük bir adım attı.
EVS Elektrikli Vasıta Sistemleri A.Ş. şirketi, Sharz markalı 300’den fazla elektrikli araç şarj istasyonu ile Türkiye’deki elektrikli araç sahiplerine hizmet verirken bu hizmeti daha geniş kitlelere ulaştırmak üzere teknoloji yeniliklerini iş ortakları ile paylaştı.
EVS, geliştirmiş olduğu şarj teknolojilerini bu işe yatırım yapan şarj istasyonu işletmecilerinin kullanımına açarken; aralarında önemli şirketlerin bulunduğu toplam 27 şirketle “Şarj Club” oluşumunu ortaya çıkararak bahsi geçen şarj operatörlerinin istasyonlarını ortak kullanıma açmasını sağladı.
Yakın zamanda yeni yatırım planlarını açıklayan Sharz, elektrikli araçların kullanımını yaygınlaştırmak adına önemli bir projeye gerçekleştirdi. Şarj istasyon ağı işletme lisansı alan şirketler, şarj ünitelerini merkezden çalıştırmak ve müşterileri ile ödeme sistemlerini yönetmek için gelişmiş yazılımlara ihtiyaç duyuyor. “Şarj Club” adını verdiği toplulukla birlikte yazılım ve alt yapı desteği sağladığı çözüm ortağı 27 adet şarj ağı işletmesinin bir araya getiren EVS’nin şarj operatörü şirketi Sharz.net ise artık tüketicilerin aynı anda 1000 adet üzeri şarj istasyonunu kullanabilmesine olanak tanıyor.
Ortak ATM gibi 1000 adet üzeri istasyon, müşterinin tercih ettiği operatör mobil uygulaması ile kullanılabiliyor.
Ülkemizi elektrikli araç konusunda söz sahibi yapmak adına çalıştıklarını belirten Sharz.net Genel Koordinatörü Ayşe Ece Şengönül, “Merkezi ya da bir üst çatısı olmayan, büyük bir şarj ağı topluluğunu bir araya getirerek, ortak ATM mantığıyla elektrikli araç sahiplerinin hayatını kolaylaştırmak istiyoruz. Bugün 60 bin adet olan elektrikli araç sayısı yeni yılda rahatlıkla 150 bine ulaşacağı için şimdiden hazırlıklarımızı yapıyoruz. Bu sayede elektrikli aracı olan tüketiciler, tıpkı ortak ATM gibi tercih ettikleri şarj operatörünün mobil uygulaması ile 1000 üzeri şarj istasyonunu kullanabiliyor. Birçok üyelik veya kullanım kartı gerekliliği de ortadan kalkmış oluyor.” açıklamasını yaptı.
Bir teknoloji şirketi olarak rekabeti göz ardı ediyoruz
Sharz.net’i şarj ağı işletmecisinden ziyade, artık bir teknoloji şirketi olarak konumlandırdıklarını dile getiren Şengönül, “Amacımız, ülkemizi dünya çapında söz sahibi bir konuma getirmek ve elektrikli araç sahiplerinin hayatını kolaylaştırabilmek. Bu amaçlar doğrultusunda sektörde rekabeti bir kenara bırakarak alt yapımızı, şarj ve MASTERPASS iş ortaklı ödeme yazılımlarımızı, tüm işletmecilerle paylaşarak yatırımın yurtdışına çıkmasını engelliyoruz.” dedi. 4 yıldır Doğuş Otomotiv’in Porsche şarj istasyonlarına alt yapı desteği verdiklerini söyleyen Şengönül, “Aksa Enerji, Aydem Enerji, Yaşar Holding DESA Enerji, Kayseri Hünnat Enerji, Eksim Holding Dicle Enerji gibi dev enerji şirketlerinin yanı sıra Migros iştiraki MIGGO,TUVTürk ve Doğuş Otomotiv ile D-Şarj de çözüm ortaklığımız mevcut. Şu anda EVS olarak destek verdiğimiz şirketler: Doğuş Otomotiv (D-Şarj), Türk Telekom-TT Venture (4E şarj), Bor Holding (Estasyon), Aydem Enerji (Otowatt), Aksa Enerji (Aksa Şarj), Eksim Holding (Otopriz), Hunnat Enerji (K-Şarj), Yaşar Holding (Desa Şarj), (TÜVTürk şarj), Migros (MİGGO),Power Elektronik (Power Şarj), Elaris şarj, Forsel Şarj, Fox Enerji, Fortis Enerji, Kontrolmatik Şarj, RS Şarj, GWESİ Şarj, ŞarjStop, Incharge, Enerjik, Aos Teknoloji (AOS şarj), Er Elektronik (GelDol Şarj), Öztürk Holding (OVolt), Kıbrıs(In-charge), Azerbeycan (Baku Taxi Şarj), SOIL Şarj şeklinde sıralanıyor.” dedi.
Dacia, 2025 itibarıyla Dacia Sandriders takımı tarafından Dakar Rallisi ve Dünya Ralli-Raid Şampiyonası‘nda kullanılacak Sandrider prototipini tanıttı. Dacia Manifesto konsept modelinden ilham alan Sandrider, premium Ultimate T1+ kategorisinde yarışacak şekilde homologe edilecek. Sandrider, Aramco tarafından üretilen sentetik yakıt ile çalışacak.
Temellerini yeniden tanımlamaya devam eden outdoor ruhuna sahip Dacia, 2025 yılından itibaren Dakar Rallisi’ne ve Dünya Ralli-Raid Şampiyonası’na (W2RC) katılıyor. Dünyanın en zorlu ve çetin arazilerinden bazılarıyla mücadele eden Dacia, kazanmak için tasarlanan Sandrider yarış otomobili prototipini tanıtıyor.
Dacia’nın 2022’de tanıttığı ve yeni fikirler laboratuvarı olarak tanımladığı Manifesto konsept otomobilinden ilham alan Sandrider, özellikle ralli yarışları için tasarlanan tamamen yeni model olarak sunuluyor.
Dacia Sandrier, Renault Group’un spor uzmanlığından ve motor sporları konusunda uzmanlaşmış bir İngiliz şirket olan Prodrive’ın uzmanlığından yararlanıyor.
Sandrider, Dacia’nın yaklaşımına ve motor sporları ruhuna uygun olarak, performans ve zafere odaklanmak üzere tasarlandı. Bu yenilikçi prototip, öncelikle çeviklik ve ağırlığa odaklanarak Ultimate T1+ kategorisindeki düzenlemelerin sunduğu tüm olanaklardan yararlanıyor. En başından geliştirme sürecine aktif olarak katılan pilotların ve yardımcı pilotların temel ihtiyaçlarını tam olarak karşılıyor. Pilot ve yardımcı pilotlar, projenin başlangıcından itibaren ve henüz birçok test oturumu gerçekleştirilmeden önce, sanal gerçeklik kullanan uygulamalı tasarım süreçleri aracılığıyla deneyimlerini ve bilgilerini tasarımcılara ve mühendislere aktardırlar.
Birçok yönüyle oldukça farklı, aynı zamanda her yönüyle tam bir Dacia olan Sandrider, markanın tüm temel değerlerini en iyi şekilde yansıtıyor.
ŞIK, ÖZEL TASARIM
Dacia‘nın kendi tasarımcıları tarafından tasarlanan Sandrider’ın gösterişten uzak dış görünümü, doğrudan temel unsurlara odaklanıyor. Araç sadece gerekli olan gövde panelleriyle donatıldı. Dekoratif veya gereksiz hiçbir parça bulunmayan Sandrider’da doğal olarak aerodinamiğe özel bir önem verildi.
Markanın hem pilot hem de yardımcı pilotların temel gereksinimlerine odaklanan yaklaşımının bir parçası olarak kısa ve yatay motor kaputu; ekibin görüş alanından kaybolan eğimli bir tasarıma sahip. Havacılık endüstrisinden aktarılan bir teknik olarak ön panelin üst kısmında kullanılan yansıma önleyici boya da görüşü optimize ediyor.
Dacia tasarımcıları ve mühendisleri, kabin içinde hem pilot hem de yardımcı pilotların gereksinimlerine, alışkanlıklarına ve kısıtlamalarına özellikle önem verdi. Sandrider’ın modüler gösterge paneli, her ekip üyesinin belirli özelliklerin ergonomisini ve düzenini kendi gereksinimlerine göre uyarlamasına olanak tanıyor.
GÜÇLÜ VE OUTDOOR TASARIM
Dünyanın en zorlu motor sporları etkinliklerinden biri olan Dakar’da yarışacak Sandrider, Dacia’nın güçlü dış tasarım konseptini uç noktalara taşıyan bir yaklaşıma ihtiyaç duyuyor.
Bu ihtiyacı karşılamak üzere; güçlendirilmiş bir yardımcı şasi ve tamponlar, karbon kaporta, çift salıncaklı süspansiyon ve ralli yarışlarının zorlu gereksinimlerine uyum sağlamak üzere tasarlanan bir 4×4 şanzıman devreye giriyor. Yenilikçi bir elektrik sistemi, en zor koşullarda bile tüm araç içi aksesuarların ihtiyaç duyduğu enerjiyi sağlıyor.
Sandrider’ın güçlü tasarım yaklaşımı, temel tasarım özelliklerinin ötesine geçiyor ve ayrıntı gibi görünen ancak aslında ekip için hayatı önemli oranda kolaylaştıran çözümleri de içeriyor.
Örneğin Sabelt koltuklar, nemi kendi kendine düzenleyen özel anti-bakteriyel kumaşlarla kaplanıyor. Kullanım kolaylığı sağlamak üzere yedek lastiklerin üzeri kapatılmıyor. Benzer şekilde ekip, bir kutuyu açmaya gerek kalmadan kabindeki aletlere hızlı bir şekilde erişebiliyor.
Bunun dışında tekerleklerin bijonlarının kumda kaybolmasını önlemek adına Sandrider‘ın gövdesinde manyetik bir plaka yer alıyor. Bu, doğrudan ekip pilotlarının deneyimlerinden ilham alınan ve Dacia‘nın pratik çözüm düşüncesinden yararlanılarak hayata geçirilen detaylardan biri.
Sandrider, her türlü arazide üstün tutuş sağlayan, darbelere ve patlamalara karşı optimum dirence sahip yeni nesil BF Goodrich lastiklerle donatılıyor.
EKO-AKILLI YAKLAŞIM
Dacia, ulaşılabilir fiyatlı karbon salımını azaltma konusunda lider olmaya kararlı ve motor sporlarını daha sürdürülebilir hale getirebilmek amacıyla Dakar Rallisi ve diğer ralli yarışlarının organizatörleri tarafından verilen taahhüde tamamen katılıyor.
Mühendisler özellikle otomobili daha hafif kılmak ve yakıt tüketimini azaltmak için çalışmalar yürüttü. Benzer prototiplere kıyasla Sandrider’ın toplam ağırlığı yaklaşık 15 kg azaldı. Bu sonuç; daha hafif boru şeklinde bir şasi kullanılarak, tüm gereksiz gövde panellerinden kurtularak ve diğer parçalarda karbon kullanılarak elde edildi. Ayrıca tasarımcılar tüm dekoratif özellikleri kaldırdı. Bunun dışında mühendisler daha kompakt ve daha hafif bir motor tercih etti. Yol tutuşu ve dinamik performansı optimize etmek adına ön ve arka arasındaki ağırlık dağılımı önemli ölçüde dengelendi.
Dahası, performansı artırırken yakıt tüketimini azaltmak için aerodinamiğe özel önem verildi. Mühendisler, benzer prototiplere kıyasla sürtünmeyi %10 oranında ve kaldırmayı %40 oranında azaltmayı başardılar. Çalışmalarında özellikle motoru soğutan hava girişlerine odaklandılar.
Dakar ve diğer ralli yarışlarının zorlu koşullarında ısı yönetimi önemli noktalar arasında yer alıyor. Sandrider tasarımcıları tarafından kabindeki sıcaklığı düşük tutmak adına aracın karbon gövde panellerinde doğrudan entegre edilen anti-kızılötesi pigmentler kullanıldı. Ayrıca bu işlem için patent başvurusu yapıldı.
Sandrider’ın motoru Aramco tarafından sağlanan sentetik yakıtla çalışıyor. Bu, çevresel etkiyi azaltmak adına basit ve ulaşılabilir fiyatlı bir çözüm. Aramco tarafından geliştirilen sentetik yakıtlar, yenilenebilir hidrojeni ayrıştırılmış CO2 ile birleştirerek günümüzün motorlarıyla uyumlu, daha düşük karbonlu bir yakıt sağlıyor. Dakar Rallisi, bu teknolojiyi test etmek üzere Dacia için ideal bir test alanı sunuyor.
MOTOR SPORLARInın ilk TANITIMI EKİM AYINDA
Tanıtımı yapılan Sandrider önümüzdeki süreçte birçok ülkede, bir dizi geliştirme testine başlayacak. İlk motor sporları çıkışını ise 5-11 Ekim 2024 tarihleri arasında Dünya Ralli Raid Şampiyonası‘nın (W2RC) Fas ayağı olan 2024 Fas Rallisi’nde gerçekleştirecek.
Dacia’nın resmi W2RC takımı Dacia Sandriders, 2025’te önce Dakar’da ve Dünya Ralli-Raid Şampiyonası‘nın diğer ayaklarında yarışacak.
Dacia Sandriders, deneyim, yetenek ve coşkuyu birleştiren üç ekibi bir araya getiriyor.
49 yaşındaki Fransız ralli pilotu Sébastien Loeb, 2004 ile 2012 yılları arasında art arda dokuz kez Dünya Ralli Şampiyonası’nı kazandı. Sébastien Loeb motor sporlarının en başarılı pilotu ve tüm zamanların en iyi ralli pilotu olarak kabul ediliyor. Sébastien Loeb, 2016’dan beri Dakar’da yarışıyor. Ona yardımcı pilot Fabian Lurquin eşlik edecek.
Ralli pilotu Cristina Gutierrez Herrero (32), Cross-Country Rallilerinin önde gelen isimlerinden. 2017 ile 2024 yılları arasında sekiz Dakar rallisine katıldı. Cristina, 2021 yılında Cross-Country Rallisi Dünya Kupası‘nı T3 kategorisinde kazandı. Ocak 2024’te, genel klasmanda birinci olan Jutta Kleinschmidt‘in ardından Dakar kategorisinde (Challenger) zafere ulaşan ikinci kadın oldu. Cristina’nın yardımcı pilotu Pablo Moreno Huete olacak.
Nasser Al-Attiyah, Cross-Country Ralli Dünya Şampiyonasını beş kez ve Dünya Ralli-Raid Şampiyonasını iki kez kazandı. Ayrıca gerçek bir Dakar efsanesi olarak bu etkinliği beş kez kazandı.
SANDRIDER TEKNİK ÖZELLİKLERİ
FIA sınıfı: Ultimate T1+
Şasi: Boru tipi
Gövde: Karbon fiber
Motor: V6, 3,0 litre, twin-turbo, direkt enjeksiyon
Maksimum güç: 265 kW/360 hp, 5.000 d/d
Maksimum tork: 539 Nm, 4.250 d/d
Güç aktarımı: 4×4
Şanzıman: 6 vitesli sıralı
Ön/Arka süspansiyon: Çift salıncak
Süspansiyon yolu: 350 mm
Jantlar: 17 inç alüminyum
Lastikler: BF Goodrich, 37 inç
Uzunluk x Genişlik x Yükseklik: 4.140 x 2.290 x 1.810 mm
Citroën Türkiye geçtiğimiz yılı gerçekleştirdiği 63 bin 153 adetlik rekor satışla globalde 3’üncü sıraya yükselerek tamamladı. Markanın mikromobilite alanındaki yenilikçi modeli Ami, kısa sürede büyük bir satış başarısına imza attı.
Markanın Türkiye’de online satış kanallarından sunduğu ilk model olan Citroën Ami, Aralık 2021’de kurumsal, Haziran 2022’de de bireysel müşteriler için siparişe açılmıştı.
2023 yılında gerçekleştirdiği 63 bin 153 adetlik rekor satışla globalde 3’üncü sıraya yükselen, yılı “Türkiye’de En Hızlı Büyüyen Hafif Ticari Araç markası” olarak geride bırakan Citroën Türkiye, mikromobilite alanında yaptığı satışlarla da dikkatleri üzerine çekmeye devam ediyor.
Markanın mikromobilite alanındaki yenilikçi modeli Ami, kısa sürede büyük bir satış başarısına imza attı. Markanın Türkiye’de online satış kanallarından sunduğu ilk model olan Citroën Ami, Aralık 2021’de kurumsal, Haziran 2022’de de bireysel müşteriler için siparişe açılmıştı.
Citroën Türkiye Genel Müdürü Selen Alkım, “Citroën Ami, 2023 yılını 2848 adetlik satışla geride bıraktı. Rekor seviyedeki bu satış rakamıyla Citroen Türkiye, geçen yıl dünya çapında en fazla Ami satılan 3. ülke oldu. 9 farklı ülke için sınırlı olarak 1.000 adet üretilen ve Türkiye için de kontenjan ayrılan Citroën My Ami Buggy modeli de bir başka başarıya imza attı ve Türkiye’de satışa sunulduğu andan itibaren stoğunun tamamı sadece 40 dakikada tükendi.” dedi. Citroën Ami’nin elektrikli mobilitenin en ulaşılabilir çözümlerinden biri olduğunu vurgulayan Selen Alkım, “Ami’nin ne kadar tercih edilen bir model olduğunu satış adetlerindeki başarısıyla da görüyoruz. Mobilite alanında yeni bir segment ortaya çıkaran ve geniş bir yaş aralığında kullanıcı profiline ulaşan Citroën Ami, hem bireysel müşteriler hem de kurumsal firmaların kısa mesafelerdeki mobilite ihtiyaçlarını karşılayarak popülerliğini sürdürüyor. Citroën Ami, sıfır emisyon değerine sahip tamamen elektrikli yapısıyla tüm kent merkezilerine özgürce erişim imkânının yanı sıra sessiz ve dingin bir sürüş sağlıyor. Sürekli hareket halinde olmayı gerektiren günümüzdeki kent yaşamının gereklerine uygun bir yapı sunan Ami, yeni bir ulaşım formatında sadece bugünün değil, aynı zamanda yarının da kent sorunlarına yanıt veriyor. Tamamen elektrikli sürüş modu sayesinde Ami, özgürce erişim sağlayıp, kullanım maliyetlerini minimuma indiriyor.” diye konuştu.
Şehir içinde özgürce ulaşımın yeni adı: Citroën Ami!
Yüzde 100 elektrikli Citroën Ami, 45 km/saat’e kadar hızlara ulaşabilen, debriyajsız, yumuşak ve akıcı bir sürüşün yanı sıra elektromotorun ürettiği yüksek tork değeri sayesinde ilk hareket anından itibaren yüksek çekiş gücü sunan dört tekerlekli bir bisiklet. Üstelik tamamen elektrikli güç-aktarma organıyla tamamen sessiz bir sürüşe imkan tanıyor. Şehir içinde özgürce ulaşım imkânı sunan Ami tek bir şarj ile 75 kilometreye kadar sürüş menziline ulaşabiliyor. Bu, çoğu çalışanın işe gidip-gelme gereksinimini karşılıyor. 5,5 kWh kapasiteli lityum-iyon batarya araç zeminine gizlenmiş durumda ve yolcu tarafı kapı eşinde bulunan kablo ile kolaylıkla şarj edilebiliyor. Citroën Ami’yi şarj etmek için yolcu kapısının içinde bulunan entegre kabloyu, standart bir prize (220 V), tıpkı bir akıllı telefon veya dizüstü bilgisayar gibi takmak yeterli oluyor. Sadece 4 saat içinde %100 şarj olabilen Citroën Ami ile özel şarj istasyonu ihtiyacı da son buluyor.
Atma! hareketine Citroën Türkiye’den tam destek!
Citroën Türkiye, % 100 elektrikli Ami ile çevre konusunda da farkındalık yaratmak isteyen sosyal sorumlumuk projelerine destek veriyor. Bu kapsamda Citroën Türkiye, ATMA Derneği’nin sokakları tertemiz yapmak için hayata geçirdiği ve öncelikle İstanbul’da start alan “Atma!” hareketine de katkı sağlıyor. Proje farkındalığının artırılması için harekete dahil olan Citroën Türkiye, bu kapsamda ATMA Derneği’ne Ami modeliyle destek veriyor.
Dışarıdan şarj etmeye gerek kalmadan eşsiz bir elektrikli sürüş deneyimi sunan e-POWER teknolojisi Nissan’ın elektrifikasyon yolculuğuna sağlam bir temel oluşturuyor.
Tekerleklerin %100 elektrik motoru tarafından tahrik edilmesi sayesinde sessizliği ve heyecan verici sürüş deneyimi ile başarıya ulaşan e-POWER teknolojisi benzersiz bir elektrikli sürüş deneyimi sunuyor.
Avrupa’da Eylül 2022’den, Türkiye’de ise Kasım 2022’den beri satışta olan e-POWER teknolojisi Qashqai ve X-Trail modellerinde yer alıyor.
Avrupa pazarına sunulduğu Eylül 2022’den bu yana Nissan’ın yenilikçi e-POWER teknolojisi 100.000’den fazla müşteriyi etkisi altına aldı. Bugüne kadar Avrupa’da bu benzersiz güçle donatılmış 65.367 adet Qashqai ve 34.663 adet X-Trail modeli satıldı. Türkiye’de ise 5.810 adet Qashqai e-POWER ve 1.636 adet X-Trail e-POWER satışı gerçekleştirildi.
Nissan’ın benzersiz e-POWER teknolojisini farklı kılan, tekerleklerin yalnızca elektrik motoru tarafından tahrik edilmesi ve kendine özgün dinamikleri olan bu araçlar, elektrikli sürüş deneyiminin her aşamasında fark yaratıyor. Bu da tamamen elektrikli zahmetsiz, pürüzsüz ve sessiz bir sürüş deneyimi sunuyor.
e-POWER teknolojisindeki benzinli motor ise yalnızca jeneratör görevi görüyor. Elektrikli batarya yeterli güce sahip olduğunda, tekerlekleri tahrik eden elektrik motoru yalnızca bataryadan gelen elektriği kullanarak tam elektrikli sürüş sunuyor. Daha fazla güç gerektiğinde, jeneratör elektrik motoruna güç sağlamak ve bataryayı şarj etmek için elektrik üretiyor. Ayrıca, mümkün olan her an güç rejenerasyonu gerçekleşiyor ve araç hareketinden elde edilen enerji de bataryaya geri gönderiliyor.
e-POWER müşterilerinin geri bildirimleri, 100 bin adetlik satış adedine ulaşan e-POWER teknolojisinin ve Nissan’ın ürün planlama ile mühendislik fonksiyonlarının cesur, yenilikçi ruhunun bir kanıtı olduğunu da gösteriyor.
Benzersiz e-POWER teknolojisine sahip Nissan X-Trail, Otomotiv Gazetecileri Derneği (OGD) Türkiye’de Yılın Otomobili ünvanına sahiptir.
Maserati, İtalya’da ve Avrupa’da satışa sunulan GranTurismo Folgore ve Grecale Folgore modellerini piyasaya sürmesinin ardından, elektrikli araç dünyasındaki yolculuğuna hız kesmeden devam ediyor.
Tamamen elektrikli otomobiller geliştiren ve üreten ilk lüks İtalyan markası Maserati, marka ve ürün gelişimine odaklanan sürdürülebilir ve uzun vadeli büyüme planını hayata geçiriyor. %100 İtalyan tasarımının yanı sıra inovatif teknolojilerle üretilen ve geliştirilen Maserati otomobilleri, %86’lık ihracat oranıyla dünya çapında 70’ten fazla ülkeye hizmet veriyor.
Lüks mobilitenin geleceği…
Performans, yenilik, tasarım, kalite, teknoloji ve lükse adanan Maserati, lüks mobilitenin geleceğini iddialı bir stratejiyle yazıyor. Maserati elektrik araç ulaşımına inancıyla, elektrifikasyonu hedefleyen kapsamlı otomobil serisini, lüks tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılamak için müşterilerin talepleri doğrultusunda geliştiriyor.
İtalya’da ve Avrupa’da satışa sunulan GranTurismo Folgore ve Grecale Folgore isimli ilk iki aracını piyasaya sürmesinin ardından, elektrik çağındaki yolculuğunda hız kesmiyor. Maserati sadece yollarda değil pistlerde de elektrikli araçlardaki iddiasını ortaya koyuyor. Marka için gerçek bir simge olan GranTurismo Folgore ise Formula E için hazırlandı ve ileri teknikler içeren üretimiyle pistlere hazır hale getirildi. Köklerinde motor sporları ve rekabet bulunan Maserati, bu adımıyla 2017’den itibaren Formula E’de yarışan ilk İtalyan marka unvanını aldı.
Maserati GranCabrio Folgore‘un ICE versiyonunun ise bu yıl otomobil severlerle buluşması hedefleniyor. Maserati’nin elektrifikasyona giden yolcuğunda, 2025’te yeni MC20 Folgore, 2027’de yepyeni büyük E-UV BEV ve 2028’de yeni nesil Quattroporte BEV sunulacak.
Maserati’nin mevcut modelleri gibi elektrikli modelleri de %100 İtalyan üretimi olacak. MC20 ve MC20 Cielo’nun üretimine ev sahipliği yapan Modena’daki tarihi merkez, yakında en çok arzulanan spor otomobil Cielo’nun Folgore versiyonunun üretimine başlayacak.
Maserati Modena Fabrikası elektrikli araç üretimine hazır.
Otomobillerinin çekici ve ayırt edici ayrıntılara sahip olmasını amaçlayan Modena’daki fabrika, aynı zamanda özel üretim Maserati modelleri tasarlamak için “Fuoriserie Kişiselleştirme Programı Atölyesi”ne de ev sahipliği yapacak. Fabrika, içindeki yeni tesislere ve Fuoriserie Kişiselleştirme Programı’nda çalışan yeni personeller ve eğitim programları için yatırımlar yapıyor.
Maserati Küresel Liderlik Ekibi, Viale Ciro Menotti’deki tarihi tesis, mevcut ve gelecek otomobil yelpazesini tamamen geliştirecek. Liderlik ekibi, yaklaşık 130 mühendis ve teknisyenden oluşan Maserati Mühendislik Ekibi ile yakın temasta çalışacak. Ekip, tam elektrikli güç aktarma organlarının geliştirildiği ve test edildiği motor laboratuvarı ile kurduğu güçlü ilişkilerle ilerleyecek ve markanın daha da lüks konumlanmasına katkıda bulunacak ve ikonik markayı yeni boyutlara taşıyacak.
Maserati CEO’su Davide Grosso markanın elektrifikasyon yolculuğu için “Elektrifikasyonda değişime öncülük etmek için tam gaz ilerliyoruz. İki ikonik modelimiz halihazırda %100 elektrikli versiyonlarıyla satışa sunuldu, diğerleri ise yolda. Müşterilerimize şimdiye kadar ki en güçlü Maserati’yi sunarak sürüş keyfinin sınırlarını yeni bir döneme taşıyacağız. Uzun vadeli stratejik vizyonumuz, benzersiz İtalyan üretim mükemmelliğiyle lüks dünyada bir iz bırakmak, kaliteyi zorlamak ve müşterilerimize Trident’in tarzını yansıtan en iyi ürünleri garanti eden özel bir iş modeliyle geleceğimizi inşa etmek istiyoruz.” dedi.
Hyundai, “Active Air Skirt” adını verdiği özel bir teknolojiyle, yüksek hızlı sürüş sırasında oluşan türbülansı kontrol ediyor. Sistem ön tampon ile ön teker arasına takılan bir parça ile aerodinami için 80 km/s hızın üzerinde devreye giriyor. Bu ileri teknoloji ile bastırma kuvvetini artırılıyor ve araç yüksek hız stabilitesi artırılmış oluyor.
Hyundai Motor Company, yüksek hızlı sürüş sırasında oluşan aerodinamik direnci en aza indiren ve aynı zamanda elektrikli araçların (EV) sürüş menzilini ve stabilitesini etkili bir şekilde artıran ‘Aktif Hava Eteği‘ (AAS) teknolojisini tanıttı. AAS, yüksek hızlı sürüş sırasında araç hızına göre değişken şekilde çalışarak tamponun alt kısmından giren hava akışını kontrol ediyor. Araç tekerlekleri çevresinde oluşan türbülansı etkin bir şekilde kontrol eden bu teknoloji, elektrikli otomobillerin tek şarjla daha iyi bir sürüş menzili elde etmesine de yardımcı oluyor.
Ayrıca, aerodinamik performansın yalnızca güç performansı üzerinde değil aynı zamanda sürüş stabilitesi ve rüzgar gürültüsü üzerinde de önemli bir etkisi var. Buna ek olarak; verimliliğe doğrudan etki eden sürtünme katsayısını (Cd) azaltmak için de tasarıma destek oluyor.
AAS, aracın ön tamponu ile ön tekerlekleri arasına takılıyor ve normal çalışma sırasında gizleniyor. Araç, 80 km/s hızın üzerine çıktığında otomatik olarak çalışmaya başlıyor ve aynı zamanda aracın yere basma kuvvetini artırma işlevi de görüyor. Böylece araç çekişini ve yüksek hız stabilitesini en iyi şekilde artırmış oluyor. AAS ayrıca, 200 km/s’nin üzerindeki hızlarda da çalışabiliyor. Hyundai, bu yeni teknolojiyi ilk olarak Genesis GV60 modelinde test etti ve sürtünme katsayısını (Cd) 0,008 azaltarak sürtünmeyi yüzde 2,8 geliştirdiğini açıkladı. Bu da yaklaşık 6 km’lik ek bir menzil artışı anlamına geliyor.
Hyundai, dayanıklılık ve performans testlerinin ardından bu yeni teknolojiyi seri üretime geçirmeyi planlıyor.
Škoda, yapay zeka tabanlı chatbot ChatGPT‘yi Laura sesli asistanını entegre ederek yenilikçi yaklaşımıyla dikkat çekiyor. Bu önemli adım ile birlikte kullanıcıların araç içi deneyimi daha da ileriye taşınacak ve sistem günlük yaşamı kolaylaştırmaya yardımcı olması hedefleniyor.
MEB GP ve MQB EVO platformlarına sahip Škoda modelleri bu yeni özellikten yararlanan ilk araçlar olacak. ChatGPT entegrasyonuna sahip sistem sayesinde kullanıcılar geniş bir yapay zeka veritabanına erişebilecekler ve sürüş sırasında kendilerine içerik okunmasını sağlayabilecekler.
Bu yeni özellik, otomotiv sektörüne özel olarak geliştirilen ve ChatGPT entegrasyonu sunan teknoloji ortağı Cerence tarafından uygulandı. Ayrıca bu sistemde, kişisel veriler ve araç bilgileri her zaman korunmaya devam ediliyor.
Škoda modellerine daha fazla 2024’ün ortasından itibaren uygulanmaya başlanacak. İlk olarak Škoda Enyaq’ın belirli versiyonlarında, yeni nesil Škoda Superb ve Kodiaq ile yeni Škoda Octavia’da sunulacak. Škoda’nın yeni sisteminde Laura sesli asistan, önceki sesli komutların çok ötesine geçen çeşitli yeni yetenekler getirecek.
Laura sesli asistan bilgi-eğlence sistemini, navigasyonu ve klimayı kontrol etmek ve genel bilgi sorularını yanıtlamak için kullanılabilecek. Gelecekte yapay zeka, sürekli gelişen yeteneklerinin bir parçası olarak bunun ötesine geçen sorulara yanıt olarak ek bilgiler sağlayacak. Böylece bir yolculuk sırasında hayatı kolaylaştıracak sistem daha sezgisel bir dille etkileşim kurmak, araca özgü bilgileri almak ve çok daha fazlasını gerçekleştirebilecek. Böylece sürücü tamamen yola odaklanarak tamamen güvenli bir sürüş ortamı sağlanacak.
Porsche, tamamen elektrikli ilk SUV modelini tanıttı: maksimum 639 PS güç aktarım sistemine sahip Yeni Macan, her türlü zemin koşullarında ve günlük kullanımda yüksek performans sağlıyor.
Yeni Macan 4, 270 kW’a kadar yüksek hızlı şarj kapasitesine sahip bataryası ile (WLTP’ye göre) şehir içinde 784 km’ye kadar menzil sunuyor.
Porsche Macan 2014 yılında ilk piyasaya sunulmasından on yıl sonra tamamen elektrikli modeli ile ikinci nesline adım atıyor. Bugüne kadar dünya çapında 800 binden fazla Macan modelinin teslimatını gerçekleştiren Porsche, bu başarı hikayesini Leipzig tesisinde net karbon-nötr bir yöntemle üretilen tamamen elektrikli Yeni Macan modeli ile devam ettiriliyor.
Modern ve zamansız tasarımı, karakteristik Porsche performansı, uzun menzili, günlük kullanım kolaylığı ile yeni Macan 4 ve yeni Macan Turbo, lüks bir SUV tercih etmek isteyen Porsche tutkunlarının beklentilerini tamamen karşılamayı hedefliyor.
Porsche AG’nin Yönetim Kurulu Başkanı Oliver Blume, “Macan’ı, sıra dışı elektrik performansı, yeni Sürücü Deneyimi ve etkileyici tasarımı ile tamamen yeni bir seviyeye çıkarıyoruz.” diyor.
800 Volt Altyapısı ile Yeni Premium Elektrik Platformu
Yeni Macan Porsche’nin Premium Elektrik Platformu’nda yükselen ilk modeli oldu. Otomobil 800 Volt mimarisiyle tasarlanmış ve 100 kWh kapasiteli yüksek voltajlı bataryasıyla öne çıkıyor.
270 kW DC şarj kapasitesine sahip olan batarya, hızlı şarj istasyonunda otomobili yüzde 10’dan yüzde 80’e yaklaşık 21 dakika içerisinde şarj edilebiliyor. Sürüş sırasında ise rejenerasyon sayesinde 240 kW kadar enerji geri kazanılabiliyor.
Sportif Coupé Benzeri Tasarım ve Artan Boyutlar
Yeni Macan karakteristik Porsche çizgisindeki coupe tavan tasarımı ve çerçevesiz kapıları ile birlikte şık ve sportif bir duruş sergiliyor. Yeni Macan 4.784 mm uzunluğa, 1.938 mm genişliğe ve 1.622 mm yüksekliğe sahip. Otomobilin artan boyutları, daha keskin hatları ve Porsche Tasarım DNA’sı sayesinde dinamik bir görünüm sunuyor. Yeni Macan, artan aks mesafesi (2893 mm) ve 20 – 22’inç genişliğindeki jant seçenekleri ile daha kaslı görünüyor. Aracın çamurluklarında yer alan dört noktalı imza LED’lerine sahip olan gündüz farları aracın genişliğine vurgu yapıyor.
Daha altta konumlandırılan ana farlarda ise Matrix LED teknolojisi opsiyonel olarak alınabiliyor. Aracın arkasındaki Porsche logosu artık 3 boyutlu şekilde stop farı grubunda yer alıyor.
Daha Yüksek bir Menzil için Aktif ve Pasif Aerodinamik Ögeler
Porsche, tasarım DNA’sını daha uzun menzil için iyileştirilmiş aerodinamizm ile birleştiriyor. Menzili ve güç tüketimini olumlu yönde etkileyen, aktif ve pasif aerodinamik ögeler sayesinde 0,25’lik bir hava sürtünme katsayısına sahip olan Porsche Aktif Aerodinamizm (PAA) yeni Macan’ın, pazardaki en aerodinamik SUV araçlarından biri olmasını sağlıyor.
PAA sistemi, adaptif arka spoileri, ön hava girişlerindeki aktif soğutma kapaklarını ve aracın altında yer alan esnek kaplamaları içeriyor. Ön far modülü altındaki hava kapakları ve alçak ön kısım, hava akışını iyileştiriyor. Arka kısımda ise yanal spoiler ve difüzör, aerodinamik bir verimlilik sağlıyor.
İki Bagaj Bölmesi ve Daha Geniş İç Hacim
Yeni Macan, günlük kullanım kolaylığı, yeni donanım opsiyonları ve geniş kişiselleştirme seçenekleri ile performans odaklı bir SUV. Modele ve araçta bulunan donanıma bağlı olarak arka bagaj kapasitesi 540 litreye kadar çıkabiliyor. Buna ek olarak, kaput altında, ‘frunk’ olarak adlandırılan 84 litrelik kapasiteye sahip ikinci bir bagaj bölmesi bulunuyor. Bu, sayede içten yanmalı modele göre 127 litre daha fazla bagaj hacmi sunuyor.
Daha Yüksek Teknoloji ile Porsche Sürüş Deneyimi
Yeni Macan, kavisli bir tasarıma sahip 12,6 inç dijital gösterge paneli, 10,9 inç merkezi ekran ve opsiyonel olarak alınabilen yolcu ekranıyla birlikte yeni üç ekran ile donatılmış durumda. Porsche Sürüş Deneyimi ayrıca ilk kez, artırılmış gerçeklik teknolojisine sahip bir HUD (Head Up Display) ekranı içeriyor. Navigasyon okları gibi sanal görseller, akıcı bir şekilde gerçek dünyaya entegre ediliyor.
Arka Aks Yönlendirme ve İki Valf Amortisörlü İlk Macan
Porsche, Macan’ı geliştirirken Porsche’ye özgü sürüş dinamizmine ve karakteristik direksiyon hissine büyük bir önem vermiş. 4 tekerlekten çekiş sistemine sahip Macan 4 ve Macan Turbo’da Elektronik kontrollü Porsche Çekiş Yönetimi (ePTM) teknolojisi kullanılmış. Bu teknoloji geleneksel bir 4 tekerlekten çekiş sisteminden beş kat daha hızlı çalışıyor ve kaymaya karşı 10 milisaniye içerisinde tepki verebiliyor. Macan Turbo modelinde arka aksta yer alan elektronik kontrollü diferansiyel kilidi Porsche Tork Dağıtımı Plus (PTV Plus) yol tutuşunu ve sürüş keyfini arttırıyor.
Yenilenmiş Porsche Aktif Süspansiyon Yönetimi (PASM) sisteminde iki valf teknolojisine sahip amortisörlere yer verilmiş. Daha geniş bir çalışma aralığına sahip olan amortisörler sayesinde konfor ve performans arasında daha geniş bir aralık sunuluyor. Bu, sürüş programları arasındaki farkları daha da hissedilebilir bir hale getiriyor.
Macan’da ilk kez opsiyonel olarak sunulan arka aks yönlendirme sistemi, 5 derecelik bir dönüş açısına sahip. Bu sistem sayesinde, şehir içi trafikte ve manevra yaparken 11,1 metrelik kompakt bir dönüş çapı sunuyor ve yüksek hızlarda markaya özgü dengeli ve hassas ön aks direksiyonu ile desteklenen olağanüstü bir sürüş stabilitesi sağlıyor.
Premium otomobil üreticisi Lexus’un ilk çeyrekte Türkiye pazarında satışa sunacağı yeni modeli LBX, Avrupa’da ilk büyük ödüllerini kazandı. What Car? dergisi tarafından “Yılın Otomobili” ve “Yılın Küçük SUV’u” ödülleriyle taçlandırılan LBX, şimdiden ses getirmeyi başardı.
Lüks segmentteki kalıpları kırmaya hazırlanan LBX, Lexus markasını yeni bir segmente sokarken aynı zamanda markaya yeni müşterilerin de gelmesine katkı sağlayacak. Büyük bir rekabetin yaşandığı B-SUV segmentine farklı bir yaklaşım getirerek “Yılın Otomobili“ ve “Yılın Küçük SUV’u” ödüllerinin sahibi olan LBX, çok yönlü yaklaşımı, pratikliği, tam hibrit motorunun verimliliği ve lüks kabiniyle beğeni topladı. Her detayı özenle tasarlanan ve geliştirilen LBX, segmentin yeni fenomeni olarak markanın daha fazla konuşulmasını sağlayacak.
Her yolculukta sıra dışı bir sürüş keyfi
Lexus, her modelinde olduğu gibi LBX modelinde de sürüş keyfine büyük önem verdi. LBX ile her yolculuğun sıra dışı olmasını amaçlayan marka, Lexus Sürüş İmzası’nın tüm unsurlarını sunuyor. Yüksek verimliliğe sahip tam hibrit sistemle donatılan LBX, 1.5 litrelik benzinli motoru elektrik motoruyla kombine ediyor. LBX’in tam hibrit sistemi, 136 HP maksimum güç ve 185 Nm maksimum tork üretiyor. LBX, 0-100 km/s hızlanmasını 9.2 saniyede gerçekleştiriyor. WLTP birleşik ölçümlerine göre yakıt tüketimi 4.4 lt/100 km ve CO2 emisyonu ise 100 g/km oldu.
Lexus bir kez daha Güvenilirlik Ödülü’nü kazandı
Lexus, her yıl düzenlenen prestijli What Car? Ödülleri’nde yedinci kez üst üste Güvenilirlik Ödülü’nün de sahibi oldu. Lexus markası böylece, tüm modelleriyle kullanıcıların güvenini kazanmaya ve eşsiz bir başarılara imza atmaya devam etti. Bu başarı Lexus otomobillerinin üstün dayanıklılığının yanı sıra Lexus müşterilerinin satış sonrasında sahip olduğu yüksek müşteri memnuniyeti ve alınan sorunsuz hizmetlerin de altını çiziyor.
TOYOTA GAZOO Racing, dünyanın en zorlu yarışlarından biri olarak kabul edilen Dakar Rallisi’nde Hilux’un dayanıklılığını bir kez daha kanıtladı. 2024 Dakar Rallisi için yeni geliştirilen GR DKR Hilux T1U ile yarışan TOYOTA GAZOO Racing, yeni aracın güvenilirliğini ve hızını ortaya koymayı başardı.
Dakar Rallisi’nin yanı sıra hem 2022 ve 2023 yıllarında W2RC Şampiyonu olan aracın evrimleşmiş versiyonu GR DKR Hilux T1U, bir kez daha limitleri sonuna kadar zorladı. TGR’nin 5 aracı da bitiş noktasına ulaşırken üç araçla ilk 10’da yer almayı başardı. Bununla birlikte özel katılımcılarla altı Hilux, genel klasmanda ilk 10 içerisinde yer aldı.
Özel katılımcılardan Toyota Hilux ile 2. sırada ralliyi tamamlayan Guillaume de Mevius dikkat çekerken, takım arkadaşı Guerlain Chicherit yarışı 4. sırada tamamladı.
Yeni pilotlar potansiyellerini sergiledi
Tüm yarışçılar Dakar’ın zorluklarıyla mücadele ederken TOYOTA GAZOO Racing adına yarışan iki çaylak pilot da performanslarıyla büyük potansiyele sahip olduklarını kanıtladılar. Guy Botterill genel klasmanda elde ettiği altıncılıkla takım adına en iyi sonuca imza atarken, tüm etaplarda istikrarlı bir performans ortaya koydu.
Saood Variawa takımın bir diğer çaylak sürücüsüydü ve 18 yaşındaki sürücü ilk Dakar Rallisi’ne çıktı. Özellikle rallinin ikinci yarısında iyi bir tempo yakalayan Variawa, GR DKR Hilux EVO T1U’yu genel klasmanda 16. sıraya taşıdı.
Dakar Rallisi’nin ardından değerlendirmeler yapan TOYOTA GAZOO Racing W2RC takım sorumlusu Alain Dujardyn, yeni bir ekiple tamamen yeni bir maceraya başladıklarını belirterek, “Sonuçta ortaya çıkan istatistikler inanılmaz. Genel klasmanda beş TOYOTA GAZOO Racing aracı da yarışı tamamladı. İlk üçte bir Toyota Hilux, ilk beşte iki Toyota Hilux ve ilk onda altı Toyota Hilux yer aldı. Toyota markası adına kayda değer bir başarının yanı sıra yarış araçlarımızın kalitesinin, dayanıklılığının ve güvenilirliğinin bir kanıtı oldu.” dedi.
Dakar ile başlayan 2024 W2RC sezonu, 25 Şubat-02 Mart tarihleri arasında gerçekleştirilecek sezonun ikinci yarışı olan Abu Dhabi Desert Challenge ile devam edecek.