Amerikalı profesyonel ralli pilotu Ken Block, geçirdiği kaza sonrası hayatını kaybetti.
Motor sporları dünyasının efsaneleri arasında yer alan aynı zamanda drift sporunun ikonu olarak tanımlanan Ken Block 55 yaşındaydı.
Motor sporları kariyeri boyunca adından sıkça söz ettiren ve herkesin hayranlıkla takip ettiği Ken Block 2 Ocak tarihinde geçirdiği snowmobile kazası sonrasında ciddi şekilde yaralandığı ve tüm tıbbi müdahalelere rağmen kurtarılamadığı duyuruldu.
Ken Block’un ölümü The Honigans resmi instagram sayfasından da doğrulanırken sosyal medyada şu ifadelere yer verildi: “Ken Block’un bugün bir kar aracı (snowmobile) kazasında vefat ettiğini en derin üzüntülerimizle teyit edebiliriz. Ken bir vizyoner, öncü ve bir ikondu. Ve en önemlisi, bir baba ve eşti. O inanılmaz derecede özlenecek. Lütfen şu anda yas tutarken ailenin mahremiyetine saygı gösterelim.”
Ken Block rallinin haricinde motokros, Kaykay (Skateboard) ve snowboard gibi sporlarda da yarışıyordu. Drift dünyasının da yakından takip ettiği Ken Block’un sosyal medya hesaplarında milyonlarca takipçisi bulunuyordu.
Araç Üretiminde Harcanan Enerjinin Yüzde 64’ü Madencilik ve Malzeme Üretiminden Kaynaklanıyor.
Ülkemizin en büyük yedek parça şirketlerinden MOTOR AŞİN, yeni yıla giriş yaptığımız bugünlerde otomotivin geleceğine ilişkin analiz ve değerlendirmeleri paylaştı.
Günümüzde şehirlerdeki CO2 değerlerinin ortalama yüzde 24’ünü otomobiller oluştururken, araç üretimi için gereken enerji, araç başına 41,8 MJ/kg seviyesinde gerçekleşiyor. Madencilik ve malzeme üretim süreçleri ise araç üretiminde toplam tüketimin yüzde 68’ini oluşturuyor.
Alüminyum, plastik, çelik, madeni yağ gibi maddelerin geri dönüşümüyle sürdürülebilirliğin yakalanacağını ifade eden MOTOR AŞİN CEO’su Saim Aşçı ise konuyla ilgili olarak “Enerji ve ham madde krizleriyle boğuşan sektörümüzde, paydaşlar olarak sorumluluğumuzun bilincindeyiz. Biz de şirket olarak kendimizi bu değişimin bir parçası görüyor 2023 yılını sürdürülebilirlik yılı ilan ederek buna dikkat çekmeyi ve bu konuda bir farkındalık oluşturmayı hedefliyoruz.” dedi.
Türkiye otomotiv ve ticari araç pazarında, yedek parça ve satış sonrası sektöründe faaliyet gösteren MOTOR AŞİN, sürdürülebilirlik ve geri dönüşüme dikkat çekti. Pandemi sonrasında birçok sınav veren otomotiv endüstrisinde e-mobilite kavramının temel taşlarından birini de sürdürülebilirlik politikaları oluşturuyor. İçten yanmalı motorla donatılan araçlar, şehir içi CO2 oranında ortalama yüzde 24 pay sahibi olurken, üretimden kaynaklanan araç başına 41,8 MJ/kg seviyesindeki tüketimin yüzde 68’inde ise araçlarda kullanılan madenlerin çıkarılması ve işlenmesiyle yedek parça üretim süreçleri pay sahibi oluyor.
Yağ filtresinden inşaat malzemesi, taban halısından evcil hayvan paspası
MOTOR AŞİN’in araştırma raporuna göre bir otomobilin üretiminde kullanılan binlerce parça, geri dönüştürüldüğünde otomotiv dahil olmak üzere birçok endüstrisinde tekrar kullanılarak üretimden kaynaklı enerji tüketimini düşürürken çevre kirliliğini de önleyebiliyor.
Akü: En çok geri dönüştürülen otomobil komponentlerinden aküler, geri dönüşüm şirketleri tarafından kurşunu akülerden ayırıyor ve akülerin içindeki asidi nötralize ediyor. Üreticiler, bitmiş akülerden çıkarılan geri dönüştürülmüş malzemelerden yeni aküler üretiyorlar.
Araç lastikleri: Ömrünü tamamlayan lastikler, kaldırım ve yollarda kullanılmak üzere asfalta dönüştürüyor.
Yağ filtreleri: Kullanılmış yağ filtreleri de kirlenmiş atık ürünlerinden biridir. Kullanılmış yağ filtreleri uygun şekilde geri dönüştürüldüğünde teneke kutulara, inşaat malzemelerine aktarılabiliyor ve yeni otomobil imalatında kullanılabiliyor.
Otomotiv paspasları ve halıları: Halılar ve paspaslar biyolojik olarak parçalanamaz ve atıkları çevresel sürdürülebilirlik için kötüdür. Ancak geri dönüştürülebilirler ve birçok yardımcı unsurları vardır. Örneğin evcil hayvanlar için mama tepsilerinin altına paspas veya evcil hayvanların oturmaları için sıcak bir yer sağlayan halılar şeklinde kullanılabiliyor.
Alternatörler ve marş motorları: Bu parçalar pahalı otomotiv parçalarıdır. Bunlar geri dönüştürülür ve yeniden kullanım için yenilenir.
Otomobil camları: Camlar plastikler arasına sabitlendiğinden, camların ve ön camların geri dönüştürülmesi zordur. Bununla birlikte, otomobil üreticileri, otomotiv camlarının fiberglas yalıtım, cam şişeler ve diğer birçok cam ürüne geri dönüştürülmesini kolaylaştıran gelişmiş araç tasarımlarına sahiptir.
Plastikler: Modern araçlar birçok plastik bileşen kullanılarak üretilmektedir. Örneğin, yakıt deposu, far kapakları ve arabanın iç bileşenleri plastikten yapılmıştır. Plastik bileşenler, mekanik parçalama ve yıkama işlemleriyle geri dönüştürülebilir ve daha sonra bundan yeni ürünler oluşturulabilir.
Motor yağı: Motor yağının tekrar kullanılamayacağı yaygın bir kanıdır. Ancak durum böyle değil, kullanılmış yağ tekrar kullanılmak üzere geri dönüştürülebiliyor ve aynı zamanda petrol endüstrisi için bir hammadde görevi görebiliyor.
Hyundai, elektrikli modeli IONIQ 5’in 58 kWh’lik versiyonunu Türkiye’de satışa sundu. Tek motorlu olarak öne çıkan IONIQ 5, arkadan itişli çekiş sistemiyle de spor modellere göz kırpıyor.
Hyundai, tamamen elektrikli modeli IONIQ 5’in 58 kWh’lik standart bataryalı Progressive versiyonunu da satışa sundu. Satışa sunulduğu 2021 yılından bu yana çok sayıda uluslararası ödül kazanan yenilikçi otomobil, sadece 18 dakikada yüzde 10 ila 80 arasında şarj edilebiliyor. Ultra hızlı 800 V şarj özelliği bulunan otomobil, daha fazla geniş bir iç mekan için de geliştirilmiş global modüler platform olan E-GMP’yi kullanıyor. Arkadan itişli olarak dikkat çeken araç, WLTP standardına göre tek şarjla yaklaşık 384 km yol alabiliyor. IONIQ 5 ayrıca, Araçtan Araca Şarj (V2L) teknolojisi ile donatılırken, gelişmiş bağlantı ve en üst düzey araç içi sürücü yardım sistemlerine de yer veriyor.
Hyundai IONIQ 5’in standart bataryalı bu yeni versiyonu, 125 kW (170 PS) gücünde. Aracın 58 kWh’lik bataryalı elektrikli motorunun ürettiği maksimum tork ise 350 Nm. Tüm opsiyon seçeneklerinde üstün bir menzil elde edilirken aynı zamanda 185 km/s’lik azami hıza ulaşılabiliyor.
IONIQ 5’in şık tasarımı, özel bir BEV platformu üzerinde kendini gösterirken aynı zamanda geçmiş ile gelecek arasında müthiş bir bağ kuruyor. Geleneksel çizgiler kadar son derece modern bir ambiyansa da sahip olan otomobil, zamansız tasarımın yeniden tanımlanması olarak yorumlanıyor. IONIQ 5, bu versiyonda 19 inçlik jantlarla satışa sunulurken aynı zamanda rahatlama özellikli ön koltuklar, hareketli orta konsol ve ileri geri hareket edebilen arka koltuklarla satışa sunuluyor.
Ford, stil sahibi, kendine güvenen ve dikkatleri üzerine toplamayı seven kullanıcılara hitap eden Puma serisinin yeni üyesi Puma ST modeli ilk kez Türkiye’ye geliyor. Performans için tasarlanan Puma ST; cesur ve sportif görünümünün yanı sıra yenilikçi ve teknolojik özellikleriyle sürüş deneyimini bir üst seviyeye taşıyor.
Ford, otomobil severlerin artan ilgisine paralel olarak SUV karakterini yansıtan crossover modelleriyle ürün portföyünü zenginleştirmeye devam ediyor. Avrupa’da B-SUV segmentinde en çok satan araçlardan olan, Ford’un performans ve tasarım DNA’sından izler taşıyan Puma’nın yeni ST modeli ilk kez Türkiye’ye geliyor. Şehrin en stil sahibi üyesi yeni Puma ST; sportif, cesur ve dinamik tarzıyla, konforlu ve cezbedici bir sürüş deneyimi sunuyor.
Tarzından ödün vermeyen dinamik dış tasarım
Yeni Ford Puma ST’de alçak ve eğimli tavan çizgisi, önden arkaya doğru yükselen ve arkaya doğru iyice genişleyen omuz çizgisi dinamik ve güçlü bir görünümü beraberinde getiriyor. Yan gövde boyunca uzanan pürüzsüz ve akıcı hatlar alt gövdede ön ve arka lastikler arasındaki iç bükey oluşumla daha dinamik ve canlı bir izlenim kazanıyor.
Puma ST’nin cesur ve sportif tasarımı, Ford ST logosunun entegre edildiği ön tampondan başlıyor. Özel tasarım ön tampon güçlü bir görünümün yanı sıra daha fazla denge ve çekiş için ön tarafın baskı kuvvetini neredeyse %80 oranında artırıyor.
Büyük, arka tavan spoyleri Puma’nın aerodinamik performansını bir üst seviyeye taşırken, arka tampondaki göz alıcı difüzör görenleri büyülüyor.
İç tasarımda ergonomi, konfor ve stil bir arada
Ford Puma ST’nin iç tasarımında ise ergonomi, inovatif yaklaşım ve konfor ön plana çıkıyor. Şık ve etkileyici hatların bir araya geldiği tasarımda Ford Performance eşik plakaları, altı düz, deri kaplı direksiyon ve ST vites topuzu modele sportif bir hava katıyor. Ford Performance spor koltuklar hem daha fazla konfor için bel desteği sunuyor hem de güvenli bir yol deneyimi sağlıyor. Panoramik cam tavan ise araç içindeki ferahlığı artırıyor.
Yeni Puma ST modelinde ileri teknoloji ile inovasyondan izler taşıyan fonksiyonellik, her sürüşte keyifli bir araç içi deneyim sunmak için bir arada kullanılıyor. 12,3’’ tam dijital gösterge paneli ve gelişmiş 8’’ dokunmatik ekran, Ford SYNC 3 bilgi-eğlence sistemi en iyiye sahip olmak isteyen müşterilere hitap ediyor.
Ayrıca 80 litrelik yenilikçi Ford MegaBox zemin altı eşya koyma alanı, geniş yük ve depo alanı arayan kullanıcılar için günlük kullanımda ekstra kolaylık yaratıyor.
Üstün performans için geliştirildi
Ford Performance ekibi tarafından geliştirilen heyecan verici yeni Puma ST, ister günlük rutinler isterse hafta sonu aktiviteleri olsun kullanıcılara aradığı ideal performansı sağlıyor. Performans geliştirmeleri sayesinde ve 200 PS gücündeki 1,5 litrelik Ford EcoBoost motoruyla 0-100 km’ye yalnızca 6,7 saniyede ulaşıyor.
Çift çıkışlı egzoz sistemi performansı en üst düzeye taşırken, aktif egzoz subabı özelliği ile de üç silindirli motorun doğal sportif sesini bir üst seviyeye yükseltiyor.
Ford Puma ST, yenilikçi özellikleri ve üstün teknolojisi ile yola odaklanmaya yardımcı oluyor. Her açıdan özel bir sürüş deneyimi için tasarlanan Puma ST, Ford Performance araçlarında ilk defa sunulan ECO modu da dahil olmak üzere dört sürüş modu seçeneğiyle geliyor.
Sofistike Spor Teknolojileri olarak, sınırlı kaymalı diferansiyeli, patentli kuvvet yönlendirme yayları ve benzersiz direksiyon sistemi hem sağlam hem de güvenli bir yol tutuşu sağlıyor.
Uzun yıllar boyunca ilk günkü gibi görünüyor
Puma ST; Büyüleyici Yeşil, Buz Beyazı, Akik Siyah, Fantastik Kırmızı, Kurşun Gri, Ada Mavisi ve Manyetik Gri olmak üzere 7 farklı gövde rengiyle satışa sunuluyor.
Göz alıcı ve sağlam dış tasarımını aynı zamanda çok aşamalı özel bir boyama sürecine borçlu olan Puma ST, balmumu enjekte edilmiş çelik gövde bölümlerinden koruyucu üst kaplamaya kadar yeni malzemeler ve uygulama süreçleriyle üretiliyor. Böylece uzun yıllar boyunca ilk günkü görünümünü koruyabiliyor.
Ford Puma ST ÖnFord Puma ST ProfilFord Puma ST Arka
EQC, EQS, EQE, EQA ve EQB modellerine sahip EQ serisi, çevre dostu olmasının yanında yüksek performans ve konfor sunuyor.
Mercedes-Benz’in tamamen elektrikli EQ ailesi emisyonsuz, sessiz ve yepyeni bir sürüş deneyimi sunuyor.
Sürdürülebilirlik kavramının giderek önem kazandığı günümüzde, elektrikli araçlara yönelik eğilim de dikkat çekici şekilde yükseliyor. Dünya son yıllarda köklü teknolojik dönüşümlere sahne olurken, otomotiv hem bu değişimden etkilenen hem de sürece yön veren sektörlerden biri. Önümüzdeki 10 yıl içerisinde mümkün olan tüm pazarlarda satış hedefini tamamen elektrikli otomobillere yönelik koyan Mercedes-Benz, tamamen elektrikli EQ ailesiyle yolunda emin adımlarla ilerliyor.
Mercedes-EQ: Geleceğe dönük ve çevreci
Mercedes-EQ, Mercedes-Benz’in tamamen elektrikli otomobil ve teknoloji alt markası. Sıfır emisyon, sessiz ve yepyeni elektrikli sürüş keyfi sunan tam elektromobilite, tamamen elektrik gücü ile geleceğe dönük ve çevreci olan EQ, bunun yanında sportif hızlanma, esnek ve güçlü menzil ve en yeni, öncü teknolojik donanımlar gibi avantajlar da barındırıyor. Çevre dostu otomobiller, sürüş keyfinden ödün vermeden kalkış anından itibaren maksimum tork ile çarpıcı derecede güçlü ve kademesiz hızlanma sunuyor.
EQC: Mercedes-EQ’nun Türkiye’deki ilk modeli
2020’nin sonlarında yola çıkan EQC, Mercedes-EQ marka Türkiye’de satışa sunulan tamamen elektrikli ilk model. EQC, avangart ve bağımsız bir estetiği temsil ederken, modern lüksün sembolü olarak karşımıza çıkan elektrikli bir SUV. Son derece hafifletilmiş çizgileri, çarpıcı ilk izlenimi anında ortaya koyarken aynı zamanda etkileyici bir saflık, sakinlik ve modernlik yansıtıyor. Geri dönüştürülmüş plastik gibi kaynakları koruyan malzemelerin ve yenilenebilir ham maddelerin araçlardaki kullanımı sürekli olarak geliştiriliyor. Bu anlamda ilk, EQC için geliştirilen yüksek kaliteli koltuk döşemesi “Response“, yüzde 100 geri dönüştürülmüş PET şişelerden oluşuyor. Ayrıca stepne yuvası kaplamasında veya motor odası altındaki kaplamalarda da geri dönüştürülmüş plastikler kullanılıyor.
EQS: Mercedes-EQ’nun lüks sınıftaki tamamen elektrikli ilk sedan otomobili
Markanın lüks sınıftaki tamamen elektrikli ilk sedan otomobili EQS, Türkiye’de bu yıl satışa sunuldu. EQS, lüks ve üst sınıfta elektrikli otomobil modüler mimarisine sahip ilk model olmasıyla dikkat çekiyor. Teknoloji ve inovasyon konusundaki öncü yenilikleriyle MBUX (Mercedes-Benz Kullanıcı Deneyimi) Hyperscreen gibi yepyeni özellikleri birleştiren EQS hem sürücü hem de yolcuya odaklanıyor. Hızlı şarj istasyonlarında sadece 31 dakikada yüzde 80’e kadar şarj olabilen EQS, tam şarj ile azami 649 km menzil sunabiliyor.
Mercedes-Benz, elektrikli otomobillerinde karbon emisyonunu sıfıra indiriyor, geri dönüştürülmüş materyalleri kullanarak bu dönüşümüne hız kesmeden devam ediyor. EQS’in iç tasarımında, mikrofiberin yanı sıra yüzde 100’e varan oranda geri dönüştürülmüş PET şişelerden üretilmiş çeşitli yüksek kaliteli kumaşlar kullanılıyor. EQS’deki zemin kaplamaları, geri dönüştürülmüş halılardan ve balık ağlarından elde edilen naylon ipliklerin bir araya getirilmesiyle üretiliyor. Geleneksel plastikleri yenilenebilir ham malzemelerle değiştirmek için doğal liflerin ve tekstillerin kullanımına odaklanan Mercedes-Benz’in EQS üretiminde kullandığı kaynak tasarrufu sağlayan malzemeler toplamda 80 kilogramı buluyor. EQS’in üretimi karbon nötr şekilde Sindelfingen’deki Factory 56’da gerçekleşiyor.
EQE: 32 dakikada şarj oluyor, 554 km menzili bulunuyor
Menzili 554 km’ye kadar çıkabilen EQE, hızlı şarj istasyonlarında sadece 32 dakikada şarj olabiliyor. En ince ayrıntısına kadar seçkinlik ve dinamizm taşıyan modelde en yüksek kalitede işçilik ve malzemeler kullanılıyor. EQE’nin ana karakteristik özelliği olan Tek-Yay (One-Bow) tasarımı, arkadan öne kadar tek bir çizgiyi takip ederek Coupé benzeri bir silüet oluşturuyor. Ön tarafta üç boyutlu Mercedes-Benz yıldızı işlemeli radyatör paneli ile kavuşan bu çizgi, aracın görünümüne tam bir bütünlük kazandırıyor. EQE elektrikli araçların üretiminde evsel atıklardan elde edilen plastik ikame malzemesi UBQ™ ile yapılan kablo kanalları kullanımı planlanıyor.
EQA, tamamen elektrikli Mercedes-EQ dünyasına yeni giriş seviyesini oluşturuyor. Elektrikli tasarım estetiği, Mercedes-EQ markasının ilerici lüks yaklaşımını yansıtıyor. Sürüş destek sistemleri; örneğin Araçtan Çıkış Kör Nokta Yardımcısı, DISTRONIC, Aktif Takip Yardımcısı, navigasyon gibi donanımlar sürücüyü birçok açıdan destekliyor. Ayrıca, ENERGIZING Comfort ve MBUX (Mercedes-Benz Kullanıcı Deneyimi) gibi farklı Mercedes-Benz özellikleri de sunuluyor.
EQB: Kompakt elektrikli otomobiller arasında özel konumda
Büyük bir çekirdek aile veya küçük bir geniş aile için, yedi koltuklu EQB, ailelerin farklı gereksinimlerini karşılıyor ve farklı taşıma ihtiyaçlarına da çözüm sunuyor. Bu özellik ile kompakt elektrikli otomobiller arasında özel bir konuma yerleşiyor. Üçüncü sıradaki iki koltuk, 1,65 metreye kadar olan yolcular tarafından kullanılabiliyor. Ayrıca bu koltuklara çocuk oto-koltuğu da takılabiliyor. EQB, EQA‘dan sonra Mercedes-EQ ürün gamının tamamen elektrikli ikinci kompakt otomobili. Güçlü ve verimli elektrikli güç-aktarma sistemi, akıllı enerji geri-kazanım özelliği ve Elektrikli Zekâ teknolojisine dayalı Navigasyon gibi özellikler EQA ile olan ortak özelliklerden birkaçı.
Bekdikhan; “Türkiye’de en çok segmentte elektrikli otomobil sunan marka olarak hedefimiz bu ivmeyi koruyarak lider konumumuzu elektrikli otomobillerde de sürdürmek”
Mercedes-Benz Otomotiv İcra Kurulu ve Otomobil Grubu Başkanı Şükrü Bekdikhan, Ambition 2039 planı kapsamında 2039 yılına kadar geliştirmeden tedarikçi ağına, üretimden ürünlerin elektrifikasyonuna, yenilenebilir enerji kaynaklarına kadar tüm değer zincirlerinde karbon nötr olmayı hedeflediklerini ve Mercedes-EQ’nun bu stratejinin önemli bir parçası olduğunu belirtiyor. Bekdikhan “Mercedes-EQ çarpıcı derecede güçlü, yüksek performanslı ve çevre dostu. Bu seneki satışlarımızın yüzde 10’luk diliminin elektrik araçlarımıza ait olacağını öngörüyoruz. 2025’ten itibaren ise tüm yeni araç platformlarımız yalnızca elektrikli olacak ve müşteriler her model için tamamen elektrikli bir alternatif seçebilecek. Önümüzdeki 10 yıl içinde mümkün olan tüm pazarlarda tamamen elektrikli otomobillere geçmek için hazırlık yapıyoruz. Şu anda Türkiye’de en çok segmentte elektrikli otomobil sunan marka olarak hedefimiz bu ivmeyi koruyarak lider konumumuzu elektrikli otomobillerde de sürdürmek.” dedi.
Škoda Octavia, 2022 yılı için gerçekleştirilen daha kapsamlı Euro NCAP çarpışma testlerinden yine 5 yıldız almayı başardı.
Markanın global olarak en çok satan modeli Octavia toplam puanın yüzde 81’ini alarak güvenlikten ödün vermedi. Önceki iki nesil Octavia modeli de maksimum puanı almayı başarmıştı ve yeni nesilde de bu gelenek devam etti.
Bu sonuçlarla birlikte 2008 yılından bu yana tüm yeni 14 Škoda modeli de beş yıldız alarak dikkat çekti. Sınıfının en güvenli araçlarından biri olan Octavia, yetişkin yolcu korumasında yüzde 86 ve çocuk yolcu korumasında yüzde 84’lük puan elde etmeyi başardı. Güvenlik asistanları alanında da güncellenen Octavia puanını yüzde 80’e çıkardı.
Škoda, güvenlik konusunda kendisini kanıtlamış Octavia modeline sürücü ve ön yolcu arasına merkezi hava yastığı ekledi ve aynı zamanda diz hava yastığını standart olarak sunmaya başladı. Aynı zamanda son jenerasyon sürücü yardımcısı sistemlerin bisikletler dahil kavşaklarda kaza riskine karşı otomatik fren yapılmasını sağlaması da Octavia modelinin tüm yol kullanıcılarının güvenliğine verdiği önemin altını çizdi. Aynı zamanda sürücü yorgunluk alarmı ise, herhangi bir sorun tespit ettiğinde sesli ve görsel uyarı vererek tehlikelerin önüne geçilmesine de yardımcı oluyor.
Anadolu Isuzu, dünya pazarlarına bugüne kadar ihraç ettiği araç sayısı toplamı 20 bine ulaştı. Anadolu Isuzu için ihracatta önemli bir kilometre taşını da temsil eden 20 bininci aracın teslimatını Aralık ayında Almanya’ya gerçekleştirildi.
Türkiye’nin ticari araç markası Anadolu Isuzu, yurtdışı pazarlarda yakaladığı yükseliş ivmesini, gerçekleştirdiği yüksek adetli teslimatları ile 2022 yılında da sürdürdü. Ürettiği yenilikçi midibüs ve otobüsler ile yurt içinde olduğu gibi dünya pazarlarında da önemli başarılar elde eden Anadolu Isuzu, 20 bininci aracın teslimatını Almanya pazarına gerçekleştirdi. Anadolu Isuzu’nun Türkiye’de ürettiği çevre dostu, sessiz, konforlu ve güvenli yenilikçi ve çevreci midibüs ve otobüsler, dünyanın birçok şehrindeki belediyelerin ve ulaşım alanında faaliyet gösteren işletmecilerin en güncel ihtiyaç ve taleplerine yanıt veriyor.
Anadolu Isuzu Genel Müdürü Tuğrul Arıkan konuyla ilgili değerlendirmesinde şunları söylüyor:
“Anadolu Isuzu olarak yurtdışında mevcut pazarlarımızdaki konumumuzu her geçen yıl güçlendirirken yeni pazarlara açılıyoruz. Son dönemde yenilikçi ve çevre dostu araçlarımızla dünya pazarlarında önemli bir yükseliş ivmesi yakaladık. Rekabette önce çıkan üstün nitelikli sahip araçlarımızın artan satışları ve müşteri memnuniyetini artırmaya yönelik çalışmalarımız yeni ve daha yüksek hacimli satışlar için de referans oluyor. Satışını yaptığımız araçların müşterilerimize teslimatını tam zamanında gerçekleştiriyor olmamız da bizim için bir diğer gurur kaynağı. Dünya kentlerinin en güncel talep ve öncelikleri doğrultusunda geliştirip “terzi işi imalat” modeli ile ürettiğimiz çevreci ve modern araçlar, Avrupa Birliği ülkeleri başta olmak üzere tüm dünyada ilgi ve beğeni topluyor. İhracat tarihimizde kendi rekorlarımızı kırdığımız bir dönemde, bugüne kadar ihraç etiğimiz araçların sayısını 20 bine çıkartmaktan büyük bir mutluluk duyuyoruz. 20 bininci aracımızın teslimatını Almanya pazarına gerçekleştirdik. Anadolu Isuzu olarak Türkiye’nin ekonomik gelişimine ve ihracatına katkıda bulunmaya devam edeceğiz.”
Anadolu Isuzu ürettiği araçları 45 ülkeye ihraç ediyor
Ürettiği midibüs ve otobüsleri 2022 yılı itibarı ile 45 ülkeye ihraç eden Anadolu Isuzu son dönemde Almanya ve Fransa başta olmak üzere Avrupa pazarlarındaki varlığını daha da güçlendirmeye devam etti. Şirket, dünyanın üçüncü, Avrupa’nın ise en büyük otobüs pazarı konumunda olan Almanya’ya yüksek sayılarda otobüs ihraç ederek büyük bir başarı elde etti. Anadolu Isuzu, böylece Türkiye’den Almanya’ya bugüne kadarki en yüksek sayıda otobüs ihracatını gerçekleştiren ilk yerli üretici oldu. Anadolu Isuzu, 2021 yılı sonu itibarı ile sadece Fransa pazarına satışını gerçekleştirdiği midibüs ve otobüslerin sayısını ise 1000’e ulaştırdı.
Hyundai’nin ikonik aracı KONA, teknoloji odaklı yeni nesil bir tasarım felsefesiyle geliyor. Benzinli, hibrit ve elektrikli motor tipleriyle geliştirilen otomobilde N Line versiyonu da var.
Hyundai, B-SUV modeli KONA’nın yeni neslini tanıtan ilk görselleri paylaştı. Tamamen elektrikli bir model baz alınarak geliştirilen Yeni KONA, fütüristik bir tasarımıyla dikkat çekiyor. Önceki jenerasyona göre yükseltilmiş bir şekilde karşımıza çıkan model, evrensel bir mimariye ve farklı zevklere hitap eden motor tiplerine ve model versiyonlarına sahip. Tamamen elektrikli (BEV) başta olmak üzere, hibrit elektrikli (HEV) ve içten yanmalı motor (ICE) opsiyonlarıyla gelen KONA, daha fazla sportif bir görünüm ve sürüş isteyenler için de N Line versiyonunu sunuyor.
Yeni KONA, ödüllü IONIQ serisini takip ederek çok daha yenilikçi ve geliştirilmiş EV fonksiyonelliği ile bir adım öne çıkıyor. Sürdürülebilir mobilite ve teknoloji odaklı tasarım düşüncesine bağlılığını koruyan Yeni KONA, aynı zamanda çeşitli aktarma organlarıyla da hem sürüş hem de yakıt ekonomisine vurgu yapıyor.
Yeni KONA, daha dinamik bir sürüş için sürücü odaklı iç mekan sunuyor. Cesur kabiniyle estetiğe de önem verilen araçta, SUV hissiyatı da artırılmış. Kullanıcılara maksimum yaşam alanı sağlamak için bir önceki nesle göre (EV) 150 mm daha uzun bir şekilde geliştirilmiş. Böylece uzunluğu 4.355 mm’ye çıkarılan otomobilin yine önceki modele göre genişliği 25 mm ve dingil mesafesi de 60 mm artmış.
Yeni KONA, çoğu aracın aksine, tamamen EV modeller başrol olarak geliştirilmiş. Bu geleneksel olmayan yaklaşım, Yeni KONA’nın tüm versiyonlarına teknoloji odaklı tasarım felsefesi getirmiş oldu. Kısacası, benzinli motor tipindeki tasarım da elektrikli modelleri anımsatıyor.
Yeni KONA’nın tasarım özelliklerine bakıldığında pürüzsüz ve aerodinamik bir ambiyans dikkat çekiyor. Özellikle EV varyantında zirveye çıkan düz çizgi halindeki LED DRL gündüz farları ve tamponun her iki köşesine yerleştirilen farlar aracın karakteristik özelliğini vurguluyor. Ayrıca, KONA’nın bu yeni nesil Parametrik Piksel özelliği, Hyundai’nin popüler EV serisinin farkındalığını gözler önüne seriyor.
Yeni KONA, parametrik yüzeylerle dolu bir otomobil. Tasarımın dört bir yanındaki keskin ve çapraz çizgiler, aşağıdan yukarıya doğru çıkarak gövde üzerinde müthiş bir kontur oluşturuyor. Arka kısımda ise yine çizgi şeklindeki lamba ve spoylerin saten krom çıtasına entegre edilmiş yüksek teknolojili bir stop lambası (HMSL) bulunuyor.
Tasarımdaki piksel grafik ayrıntılarına yine pikselden ilham alan 19 inç alaşım jantlar destek veriyor. İsteğe bağlı olarak tercih edilebilen siyah yan aynalar ve tavan rengiyle satın alınabilecek olan otomobil, N Line versiyonda da daha geniş hava girişlerine sahip gövde kitiyle sükse yapıyor. N Line versiyon, çift çıkışlı son susturucu ve gümüş renkli yan marşpiyellere sahip.
Yeni KONA, iç mekanda da geliştirilmiş özellikler sunuyor. KONA, 12,3 inçlik çift geniş ekranlar ve kayan kokpit tasarımı sayesinde yüksek teknoloji mobilite izlenimi veriyor. Ortam aydınlatması, kullanıcı deneyimini ve rahatlığını artırırken, orta konsoldan direksiyon arkasına taşınan vites kolu sayesinde de daha geniş bir iç hacim elde ediliyor.
Yeni KONA modeliyle ilgili daha fazla detay için sayfamızı takip etmeyi unutmayın.
Dacia’nın kısa süre önce satışa sunduğu Jogger modelini Türkiye çok sevdi. Dacia sevilen modeli Jogger’ın şimdi de “Jogger HİBRİT 140” isimli Dacia’nıntarihinbde ilk hibrit motora sahip modeli olarak satışa sunacak.
Geniş aileler ve kalabalık yaşamların değişen gereksinimlerini tam olarak karşılayan Jogger, HİBRİT 140 motoruyla birlikte gelecek olan otomatik şanzıman seçeneğiyle, satış başarısını daha da ileriye taşımayı hedefliyor.
Dacia’nın yedi kişilik aile otomobili Jogger, satışa sunulduğu ülkelerde şimdiye kadar 83.000 adedin üzerinde sipariş ve 51.000’in adedin üzerinde satışla büyük bir başarı yakaladı. Bir yıldan kısa bir süre içinde Jogger, SUV sınıfı hariç C-segmentinde perakende müşterilerinin en çok tercih ettiği ikinci araç oldu.
Jogger müşterilerinin üçte ikisi, ECO-G 100 motoru tercih ederek Dacia’nın LPG uzmanlığını seçti. Ayrıca müşterilerin üçte ikisi en yüksek donanım seviyesini tercih etti.
Jogger yakında satışa sunulacak otomatik şanzıman ve debriyajsız vites kutusu içeren HİBRİT 140 motoruyla satış başarısını sürdürmeyi hedfliyor.
Hibrit Jogger Nisan Ayında Türkiye’de
Nisan ayında Türkiye’de satışa sunulması planlanan hibrit teknolojisine sahip ilk Dacia modeli olan Jogger HİBRİT 140, Romanya Mioventi fabrikası’nda üretiliyor olacak ve markanın elektrikliye geçiş süreci açısından çok büyük öneme sahip.
Dacia Jogger mevcut gövde renklerine ek olarak, hibrit modele özel “Mineral gri” rengiyle kullanıcılara sunulacak. Jogger HİBRİT 140, hem şehir hayatı hem de outdoor etkinlikleri için uygun, geniş, çok amaçlı bir otomobil arayan ailelere ve diğer kullanıcılara hitap edecek.
Jogger HİBRİT 140 aynı zamanda elektrikli araç kullanmanın avantajlarından yararlanmak isteyen kullanıcılar için öne çıkan bir seçenek olacak. Sessiz, yumuşak, titreşimsiz, tamamen elektrikli ilk hareket performansı sunacak olan Jogger HİBRİT 140, yüksek tork değeriyle anlık hızlanma gibi avantajlarla sürüş keyfini arttıracak.
Çok Amaçlı Aile Aracı
Jogger, bir Station Wagon’un uzunluğu, bir MPV‘nin genişliği ve bir SUV‘nin karakteri gibi özellikleri bünyesinde birleştiriyor. Güçlü ve dayanıklı olduğu kadar üstün sürüş ve yol tutuş özelliklerine sahip olan Jogger, üçüncü sırada oturan yetişkinler de dahil olmak üzere tüm yolcular için mükemmel konfor özellikleri sunuyor.
Bu yeni hibrit versiyon; sürüş özelliklerinden ödün vermeden ve yükleme alanından fedakarlık yapmadan, cömert iç mekan hacimleriyle mevcut Jogger’ın tüm avantajlarını bünyesinde barındırıyor.
Dacia Jogger, henüz geliştirme aşamasında iken hibrit motor ve batarya entegrasyonu göz önünde bulundurularak tasarlandı. Batarya, aynı zamanda ECO-G 100 versiyonunda LPG deposunun da yer aldığı stepne bölmesinde, araç zemininin altına bulunuyor.
Jogger HİBRİT 140, motor frenini güçlendirirken rejeneratif fren işlevini artıran “B moduna” sahip bir otomatik şanzımanla yollara çıkıyor. Bu modun kullanılması, şehir içi kullanımda sürüş konforunu artırırken daha fazla enerji geri kazanımı da sağlıyor. Sürücü bu işlev sayesinde fren pedalı kullanımını azaltabiliyor. Böylece sürüş hem sürücü, hem de beraberindeki yolcular için daha da konforlu hale geliyor.
Jogger HİBRİT 140, kendine özgü 7 inçlik gösterge paneline sahip. Sürücünün tercihine bağlı olarak kişiselleştirebildiği ekran, bataryanın şarj seviyesi, kalan menzil ve enerji akışı gibi temel bilgileri gösteriyor. Jogger HİBRİT 140 ayrıca daha fazla konfor için standart olarak bir elektrikli park freni, kapalı eşya gözü ve bir kol dayamaya sahip yüksek orta konsol ile donatıldı.
Jogger ile birlikte hibrit motor, Dacia ürün gamına giriş yapıyor. Hibrit güç-aktarma sistemi ve 140 bg toplam sistem gücüyle Jogger ürün gamında en iyi yakıt tüketimi ve CO2 emisyon değerlerini sunuyor. Sistem, kendini kanıtlamış ve Renault Grubunda yaygın olarak kullanılan bir teknolojiden yararlanıyor. 90 bg güç üreten dört silindirli 1,6 litrelik benzinli motor, iki elektromotor (bir 50 bg motor ile birlikte yüksek voltajlı marş jeneratörü) ve içten yanmalı motora bağlı dört vites ve elektromotora bağlı iki vitesli otomatik şanzıman olmak üzere gelişmiş bir çözümden oluşuyor.
Fren enerjisi geri-kazanım sistemiyle 1,2 kW saat (230V) kapasiteli bataryanın yüksek enerji geri-kazanım seviyesi kadar otomatik şanzımanın verimliliği de önemli kullanım avantajlarını beraberinde getiriyor:
Şehir içi kullanımlarının %80’inde tamamen elektrikli sürüş,
Benzer kullanım koşullarında içten yanmalı bir motora kıyasla %40’a kadar daha fazla yakıt ekonomisi.
Jogger’ın ilk hareket anındaki tamamen elektrikli çekişi ve otomatik şanzımanı, araca konforlu ve sürüşü kolay bir yapı kazandırarak enerji performansını artırıyor.
Sürücü fren yaptığında veya yavaşladığında batarya şarj oluyor ve benzersiz bir hibrit deneyim yaratıyor. Jogger HİBRİT 140, WLTP ortalama çevriminde 900 km’nin üzerinde menzile ulaşabiliyor. Jogger HİBRİT 140’ta batarya sekiz yıl veya 160.000 km garantisi ile sunuluyor. (hangisi önce dolarsa)
Paris’te düzenlenen Otomobil Ödülleri’nde Konfor kategorisinde Özel Ödül’e layık görülen SUV Bentayga Extended Wheelbase, Bentley İstanbul’un 15. Yıl dönümüyle birlikte Türkiye pazarına sunuldu.
Bentley Motors’un, Bentley İstanbul adıyla Doğuş Otomotiv bünyesinden temsil edilmeye başlanmasının 15. Yıldönümü sınıfının lideri Bentayga Extended Wheelbase (EWB) modelinin lansmanıyla kutlanıyor.
Bu yılın başlarında tanıtılan ve 180 mm’lik ek aks mesafesiyle lüks SUV sınıfında lider konmunda olan Bentayga EWB, iç mekan boyutlarıyla rakiplerine kıyasla öne çıkıyor. Kabin aydınlatmasında el işçiliği derinin kullanıldığı Bentley Diamond Illumination’ın ilk uygulamasının yer aldığı model, aynı zamanda dünyada bir ilk olan iklim algılama ve gelişmiş duruş ayarlama sistemlerine sahip opsiyonel Airline Seat özelliğiyle donatıldı.
Yaşam uzmanlarınca geliştirilen Azure
İyi yaşam uzmanları ve nörobilimcilerle birlikte, ‘direksiyon başında sağlık’ için özenle geliştirilen EWB Azure, daha güvenli, rahatlatıcı ve konforlu yolculuklar sunuyor. Gelişmiş sürücü destek teknolojilerinin Touring özelliğini de içeren EWB Azure, stressiz iç mekan, azaltılmış NVH; yani Gürültü, Titreşim ve Sertlik seviyeleriyle zenginleştirilmiş.
daha ince dikiş iplikleriyle Bentley’nin şimdiye kadarki en yumuşak, kabartmalı koltuklarının sunulduğu seri üretim modeli. 24 milyar dikiş seçeneği arasından seçim yapabilecek Bentley müşterileri çok sayıda donanım kombinasyonu gibi birçok özellik için Bentley’nin kişiselleştirme birimi Mulliner’le birlikte çalışabilecek.
Uzun süreli ortaklığımızı kutluyoruz
Bentley İstanbul’un 15. Yıldönümü nedeniyle bilgi veren Bentley Avrupa Bölge Direktörü Balazs Rooz, uzun süredir işbirliği içinde olduklarını ve bu ortaklığı kutladıklarını söylerek “Türkiye piyasasında köklü bir marka olmak için sıfırdan yapılan çalışmalar büyük bir başarıyı işaret ediyor. Bunu mümkün kılan ve olağanüstü müşteri deneyimi sunmak için durmaksızın çalışan tüm ekip üyelerini tebrik ediyorum.” diye konuştu.
Bentley İstanbul, markanın uzun soluklu ortağı Doğuş Otomotiv tarafından temsil ediliyor ve Maslak’taki Doğuş Center’da ve Galaport’taki pop-up mağazasıyla faaliyet gösteriyor.