Yazar: admin

  • Maserati Grecale Folgore Yenilendi: 580 km Menzil ve Akıllı Dört Çeker Sistemiyle Sahneye Çıktı

    Maserati Grecale Folgore Yenilendi: 580 km Menzil ve Akıllı Dört Çeker Sistemiyle Sahneye Çıktı

    Maserati, tamamen elektrikli Grecale Folgore MY26 ile performans ve menzili bir araya getiriyor. Yeni sistem 580 km menzil ve akıllı dört çeker sunuyor.

    Maserati, 2026 model yılına özel Grecale Folgore ile elektrikli SUV segmentinde çıtayı bir kez daha yükseltiyor. Tamamen elektrikli model, markanın lüks ile performansı birleştiren karakterini korurken, yeni AWD Disconnect sistemi ve 580 km’ye kadar menzil değeriyle “Trident” ruhunu çağın diline çeviriyor.

    Akıllı Dört Çeker: Güç Gerektiğinde, Verimlilik Her Zaman

    Yeni Grecale Folgore’un en büyük yeniliği, enerji yönetiminde devrim yaratan AWD-Disconnect sistemi. Bu teknoloji, dört çeker sürüşe ihtiyaç duyulmadığında ön aksı tamamen devreden çıkararak gücü sadece arka tekerleklere iletiyor. Sonuç: %10’a varan enerji tasarrufu ve tek şarjda 580 km’ye kadar menzil.

    Sistemin tepki süresi yalnızca 500 milisaniye, yani göz kırpmadan daha kısa. Bu sayede sürücü hiçbir şey fark etmeden otomobil, anlık ihtiyaçlara göre iki tekerlekten dört tekerleğe geçiş yapabiliyor. Yapay zekâ destekli yazılım, her saniye binlerce veriyi analiz ediyor yol eğimi, hız, tork talebi, dış sıcaklık ve hatta fren diski sıcaklığına kadar.

    Şarj Sırasında Akıllı Soğutma

    Grecale Folgore, ultra hızlı şarj istasyonuna yaklaştığını navigasyon üzerinden algıladığında, bataryayı otomatik olarak ideal sıcaklığa getiriyor. Bu sayede şarj süresi belirgin biçimde azalıyor. Ayrıca sürücüler, Maserati Connect uygulaması üzerinden araca binmeden önce kabin sıcaklığını uzaktan ayarlayabiliyor.

    Bu küçük detaylar, Maserati’nin yalnızca performans değil, konfor mühendisliğinde de ne kadar hassas olduğunu bir kez daha gösteriyor.

    EV Routing ve Dinamik Menzil Haritası

    Yeni modelde elektrikli sürüş deneyimini ileriye taşıyan iki akıllı sistem bulunuyor: EV Routing, sürücünün tarzını ve rotadaki eğimi hesaba katarak en verimli şarj noktalarını otomatik planlıyor. Dynamic Range Mapping ise gerçek zamanlı olarak menzil haritası çıkarıyor yani sürücü ekranda, mevcut batarya seviyesine göre nereye kadar gidebileceğini anlık olarak görebiliyor. Bu özellik, menzil kaygısını neredeyse tamamen ortadan kaldırıyor.

    2026 Grecale Ailesi Daha Kapsamlı

    Yeni Grecale MY26 serisi sadece teknolojik olarak değil, kişiselleştirme açısından da en zengin Maserati SUV ailesi oldu. Fuoriserie programı artık 32 dış renk, sekiz iç döşeme seçeneği, beş jant tasarımı ve dört farklı fren kaliperi rengi sunuyor. Bunlardan biri sadece elektrikli Grecale Folgore’a özel.

    Yeni model yılında altı yeni gövde rengi eklenmiş durumda. İç mekânda ise üç yeni standart konfigürasyon öne çıkıyor:

    • Premium Pelle Ghiaccio (buz beyazı deri),
    • Sport Nero/Rosso (siyah-kırmızı),
    • Sport Nero/Giallo (siyah-sarı).

    Bu kombinasyonlar, Maserati’nin klasik zarafetini modern sportiflikle birleştiriyor. Kabindeki detay işçiliği özellikle dikiş desenleri, kaplama geçişleri ve kontrast tonlar artık el işçiliği seviyesinde uygulanıyor.

    Lüksün Yeni Elektrikli Yorumu

    Grecale Folgore’un tasarım dili, Maserati’nin “İtalyan zarafeti + teknik ustalık” dengesini koruyor. Sessiz sürüş, yüksek hızda bile sabit kabin dengesi ve anlık tork tepkisiyle model, elektrikli SUV’ler arasında sürüş hissi açısından en sportiflerden biri. Marka, Folgore’u sadece bir SUV olarak değil, gelecekteki tüm elektrikli Maserati modellerinin teknik öncüsü olarak konumlandırıyor.

    Maserati’nin Elektrikli Stratejisinde Kilit Rol

    Grecale Folgore, Maserati’nin Folgore (şimşek) adını taşıyan tam elektrikli ürün gamının merkezinde yer alıyor. Bu ailede ayrıca GranTurismo Folgore, GranCabrio Folgore ve yarış kökenli MCXtrema gibi modeller bulunuyor. Marka, 2028’e kadar tüm ürün yelpazesini tamamen elektrikli hale getirmeyi hedefliyor.

    Türkiye’de Fer-Mas tarafından temsil edilen Maserati modeli ile alakalı detaylı bilgiye Fer-Mas Oto Ticaret A.Ş. Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Piston Kafalar Yorumu – Editör Notu

    Akın DAĞYARAN

    Maserati Grecale Folgore MY26, lüks segmentte teknoloji sessizliğinin en zarif örneklerinden biri olmuş. AWD Disconnect sistemiyle hem mühendislik zekâsı hem enerji verimliliği açısından dikkat çekici. Artık markanın elektrifikasyonu bir zorunluluk değil bir karakter ifadesi haline gelmiş durumda. 580 km menzil, lüks detaylar ve dinamik yazılım zekâsı ile Grecale Folgore, “İtalyan ruhu elektrikle çalışır mı?” sorusuna açık bir cevap veriyor: Evet, hem de tutkuyla.

    Okuyucular Bunları da Merak Etti 👇





  • Yeni Compass Avrupa’da Üretime Başladı: Jeep’in Elektrikli Dönemi Başlıyor

    Yeni Compass Avrupa’da Üretime Başladı: Jeep’in Elektrikli Dönemi Başlıyor

    Yeni Jeep Compass Avrupa’da üretime başladı. Elektrikli ve hibrit versiyonlarıyla 650 km menzil sunan model, Jeep’in Avrupa’daki yeni dönemini başlatıyor.

    Jeep, Avrupa’daki en önemli üretim merkezlerinden biri olan Stellantis Melfi fabrikasında yepyeni Compass modelinin seri üretimine resmen başladı. Bu adım yalnızca bir üretim başlangıcı değil; markanın Avrupa’daki yeni elektrikli dönemine geçişinin de sembolü.

    Yeni Jeep Compass, C-SUV segmentinde çıtayı yeniden belirlemeyi hedefliyor. İkonik Jeep tasarımı, gelişmiş sürüş teknolojileri ve tamamen yenilenen iç mekân konseptiyle birlikte, şehir trafiğinden off-road parkurlarına kadar her ortamda aynı özgüveni vaat ediyor.

    Elektrikli Seçeneklerle Gerçek “Freedom of Choice”

    Yeni Compass’ın en dikkat çekici yönü, Jeep’in “özgürlük” felsefesini bu kez motor seçeneklerine taşımış olması.
    Model, e-Hybrid, plug-in hybrid (4xe) ve tamamen elektrikli olmak üzere üç farklı güç aktarımıyla sunuluyor.
    Serinin zirvesinde yer alan 375 hp’lik elektrikli versiyon, 650 km’ye kadar menzil sunarken; yeni geliştirilen STLA Medium platformu, daha düşük ağırlık merkezi, optimize aerodinami ve sessiz sürüş dengesi sağlıyor.

    0,29’luk sürtünme katsayısı ve 200 mm’nin üzerindeki yerden yüksekliği sayesinde Compass hem otoyolda hem de toprakta dengeli bir tutuş sunuyor.
    Ayrıca 480 mm’ye kadar su geçişi kabiliyeti, markanın “her yerde Jeep” mottosunu teknik olarak da destekliyor.

    Yeni Nesil STLA Platformu: Verimlilikte Yeni Dönem

    Compass artık tamamen STLA Medium altyapısı üzerine inşa ediliyor — bu da Stellantis’in global elektrikli mimarisinin Avrupa’daki ilk temsilcisi anlamına geliyor.
    Yeni altyapı, pil yerleşimi ve soğutma verimliliğini artırırken iç mekânda da fark edilir bir genişleme yaratıyor.
    Ayrıca sistem, modüler 5-in-1 elektrikli güç ünitesi sayesinde hem sessiz hem de yüksek verimlilikte bir sürüş sunuyor.

    Melfi: Jeep’in Avrupa’daki Kalbi

    İtalya’nın Basilicata bölgesindeki Melfi fabrikası, Jeep tarihinde özel bir yere sahip.
    2014 yılında markanın Kuzey Amerika dışındaki ilk üretim üssü olarak açılan tesis, daha önce Renegade ve Compass 4xe modellerine ev sahipliği yaptı.
    Bugün ise tamamen yenilenen hatlarıyla elektrikli Compass üretimine geçiş yapmış durumda.

    Toplam 1,9 milyon m² alana kurulu fabrikada 4.600’den fazla çalışan görev alıyor.
    Melfi, tam entegre bir üretim döngüsüne sahip: sac presleme, plastik enjeksiyon, boyama, batarya montajı ve nihai üretim aynı çatı altında gerçekleştiriliyor.
    Tesis, yüksek otomasyon oranına rağmen “insan dokunuşunu” koruyan üretim anlayışıyla öne çıkıyor.

    Yeşil Dönüşümün Merkezi

    Jeep’in sürdürülebilirlik vizyonu Melfi’de somutlaşıyor.
    Fabrikada kullanılan yenilenebilir enerji kaynakları, ısı pompaları ve 4-Wet boya teknolojisi gibi çevreci sistemler sayesinde karbon emisyonları büyük ölçüde azaltılmış durumda.
    Ayrıca, biyometan tesisleri ve güneş panelleriyle fabrikanın enerji ihtiyacının %70’ine kadarının kendi içinde karşılanması hedefleniyor.

    Bu kapsamda Melfi, Stellantis’in karbonsuz üretim yol haritasında pilot tesis olarak konumlanıyor.

    Global Pazar için Avrupa’dan Yola Çıkıyor

    Yeni nesil Compass, sadece Avrupa değil, Orta Doğu, Afrika, Asya ve Okyanusya pazarlarında da satışa sunulacak.
    Melfi’de üretilen araçlar, toplamda 60 farklı ülkeye ihraç edilecek.
    Bu da Compass’ı Jeep’in en geniş erişimli modeli konumuna getiriyor.

    Yeni modelin satışa çıkışıyla birlikte Jeep, Avrupa pazarında Renegade, Avenger ve Wagoneer S gibi diğer modelleriyle birlikte elektrikli SUV liderliği hedefliyor.

    Türkiye’de satılan JEEP modellerine ve en güncel fiyat listesine JEEP Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Piston Kafalar Yorumu – Editör Notu

    Akın DAĞYARAN

    Jeep’in Compass hamlesi, markanın Avrupa stratejisinde yeni bir dönemi işaret ediyor. STLA Medium platformu sayesinde hem performans hem sürdürülebilirlik açısından önemli bir sıçrama yaşanıyor. Melfi tesisinin dönüşümü ise, otomotiv dünyasında endüstriyel özgürlük kavramının gerçek bir örneği: Üretim hattı talebe göre şekilleniyor, elektrikliye geçiş tek bir yazılım güncellemesi kadar yakın. Yeni Compass, artık yalnızca bir SUV değil; Jeep’in Avrupa’daki yeniden doğuşunun simgesi.

    Okuyucular Bunları da Merak Etti 👇



  • BMW Japan Mobility Show 2025’te Yeni Dönemini Başlattı: iX3, M2 CS ve Paul Smith MINI Sahnede

    BMW Japan Mobility Show 2025’te Yeni Dönemini Başlattı: iX3, M2 CS ve Paul Smith MINI Sahnede

    BMW Grubu, Tokyo’da düzenlenen Japan Mobility Show 2025’te iX3, M2 CS ve MINI Paul Smith Edition modelleriyle geleceğin tasarım ve teknolojisini sergiledi.

    BMW, Tokyo’daki Japan Mobility Show 2025 sahnesinde sadece otomobil değil, tasarım, teknoloji ve kültür karışımıyla markanın geleceğini yeniden tanımladı. Ziyaretçileri büyüleyen standda; yeni BMW iX3, BMW M2 CS, BMW Concept Speedtop ve MINI Paul Smith Edition modelleri yer aldı.

    Neue Klasse Dönemi: BMW iX3 Sahneye Çıktı

    Fuarda Asya prömiyerini yapan yeni BMW iX3, markanın “Neue Klasse” adını verdiği tamamen yeni platformun ilk temsilcisi. BMW’nin elektrikli geleceğini simgeleyen bu model, yalnızca sıfır emisyon değil; aynı zamanda yeni bir dijital sürüş deneyimi vadediyor.

    Yeni nesil Panoramic iDrive sistemi, 400 kW hızlı şarj kapasitesi ve yazılım tanımlı araç mimarisiyle BMW’nin en teknolojik SUV modeli olma unvanına sahip. Üstelik 400 kW’lık şarj gücü, yalnızca 10 dakikada 370 km menzil kazandırabiliyor. Araç, Japonya’da 2026’nın ikinci yarısında satışa çıkacak.

    BMW M2 CS: Saf Performansın Yeniden Tanımı

    BMW’nin performans kanadı M departmanı, 530 hp gücündeki yeni M2 CS ile Tokyo sahnesinde adeta güç gösterisi yaptı. Karbon fiber gövde elemanlarıyla yaklaşık 30 kg hafifletilen özel versiyon, 0-100 km/s hızlanmasını 3,8 saniyede tamamlıyor. Standart M2’ye göre yere 8 mm daha yakın olan CS, sadece bir spor otomobil değil, pist ruhunu yola taşıyan bir mühendislik ifadesi olarak öne çıkıyor.

    MINI Paul Smith Edition: İngiliz Zarafetinin Tokyo Yorumu

    İki İngiliz markanın iş birliğiyle geliştirilen MINI Paul Smith Edition, fuarda dünya prömiyerini yaptı. Tasarımda Paul Smith’in “classic with a twist” yaklaşımı hissediliyor: Nottingham Green gövde rengi, “signature stripe” detayları ve özel Night Flash Spoke 18 inç jantlar bu versiyonu diğerlerinden ayırıyor. Üstelik model hem tam elektrikli hem de benzinli versiyonlarıyla gelecek yıl satışa çıkacak.

    BMW Concept Speedtop: Touring Segmentinde Sanat Dokunuşu

    Fuarda en fazla ilgiyi çeken konseptlerden biri ise sınırlı üretim olarak tasarlanan BMW Concept Speedtop oldu. BMW’nin en güçlü V8 motorunu taşıyan bu üç kapılı model, klasik “shooting brake” çizgilerini modern zarafetle buluşturuyor. El işçiliğiyle üretilen deri döşemeler, Floating Sunstone Maroon gövde rengi ve iki tonlu iç mekânla birlikte markanın el yapımı üretim mirasına selam gönderiyor.

    BMW X7 Nishiki Lounge: Japon Kültürüne Saygı Duruşu

    BMW’nin Japon pazarına özel olarak hazırladığı X7 Nishiki Lounge, markanın “yerel lüks” anlayışını temsil ediyor. Modelde Kyoto’nun geleneksel el işçiliği, Panoramic Skyroof üzerindeki 15.000 LED yıldız efekti, Velvet Blue-Space Silver iki tonlu gövde ve Bowers & Wilkins Diamond Surround System gibi detaylarla birleşiyor.

    Dijital Eğlence: AirConsole ile Aracın İçinde Oyun

    Fuarda BMW’nin bir diğer sürprizi, AirConsole üzerinden araç içi oyun sistemi oldu. Yeni BMW iX3’te sunulan bu özellik sayesinde, yolcular akıllı telefonlarını kontrol cihazı olarak kullanarak UNO Car Party, Hot Wheels Xtreme Overdrive ve PAC-MAN Championship Edition gibi klasik oyunları oynayabiliyor.

    BMW’nin güncel modellerine ve fiyat listesine BMW Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Piston Kafalar Yorumu – Editör Notu

    Akın DAĞYARAN

    BMW’nin Tokyo sahnesindeki varlığı, yalnızca yeni modellerin tanıtımı değil, markanın teknolojik yeniden doğuşunun ilanıydı. Yeni iX3 ile elektrikli dönemin temelini atan marka, M2 CS ile performans ruhundan ödün vermediğini gösterdi. MINI Paul Smith Edition ve X7 Nishiki Lounge ise BMW’nin “yerel kültürleri küresel tasarıma entegre etme vizyonunun canlı örnekleri. Bu fuar, BMW’nin gelecekte hem teknoloji hem duygu ekseninde rekabet edeceğinin en net kanıtı oldu.

    Okuyucular Bunları da Merak Etti 👇




  • Nissan Japonya’da Güç Gösterisi Yaptı: Yeni Elgrand, Patrol ve Ariya Sahneye Çıktı

    Nissan Japonya’da Güç Gösterisi Yaptı: Yeni Elgrand, Patrol ve Ariya Sahneye Çıktı

    Nissan, Japan Mobility Show 2025’te yeni Elgrand, efsane Patrol ve yenilenen Ariya ile Japonya’da güçlü dönüşünü ilan etti. Elektrifikasyon hızlanıyor.

    Nissan, Japan Mobility Show 2025 kapsamında Japon pazarındaki yeniden doğuşunu simgeleyen üç önemli modelini tanıttı: tamamen yeni Elgrand, Japonya için resmen duyurulan Patrol ve güncellenen Ariya. Bu üçlü, markanın “Re:Nissan” stratejisinin somut karşılığı olarak sahneye çıktı.

    Tokyo’da düzenlenen etkinlikte markanın Japon pazarındaki rolünü yeniden güçlendirmeyi hedefleyen Nissan, yeni ürün gamını hem yenilikçilik hem de duygusal bağ ekseninde şekillendirdi. Şirket, küçük şehir araçlarından lüks SUV’lara kadar uzanan yelpazede, Japon tüketicisinin günlük hayatına ilham vermeyi amaçlıyor.


    Re:Nissan Planı: Geçmişe Saygı, Geleceğe Güç

    Nissan CEO’su Ivan Espinosa, yeni stratejinin merkezinde markanın köklerine dönüş kadar geleceğe yönelimin de olduğunu vurguladı:

    “Japonya pazarı, Nissan’ın küresel başarısının kalbidir. Elgrand ile mirasımızı yeniden tanımlıyor, Patrol ile gücümüzü yeniden sahneye çıkarıyor, Ariya ile elektrifikasyonun sınırlarını zorluyoruz.”

    Bu yaklaşım, sadece yeni modelleri değil; markanın DNA’sını da yeniden şekillendiriyor. “Re:Nissan”, yenilikçi teknolojileri, duygusal tasarım çizgilerini ve Japon mühendisliğinin zarafetini bir araya getiren yeni bir vizyon olarak tanımlanıyor.


    Yeni Elgrand: Sessiz Lüksün Elektrikli Yorumu

    1997’den bu yana Japonya’nın “premium minivan” segmentinin öncüsü olan Elgrand, dördüncü nesliyle yeniden doğuyor. Yeni model, Nissan’ın üçüncü nesil e-POWER hibrit sistemi ve geliştirilmiş e-4ORCE elektrikli dört çeker sistemi ile donatılmış. Bu kombinasyon, hem aile konforunu hem de üstün sürüş stabilitesini aynı potada sunuyor.

    Elgrand, segmentinde ilk kez ProPILOT 1 ve 2.0 sürüş asistanlarıyla donatılarak, şehir içi ve otoyol koşullarında eller serbest sürüş imkânı sağlıyor. İç mekân, Kumiko desenleri, Nishijin dokuma detayları ve TailorFit deri kaplamalar ile Japon el işçiliğinin modern yorumunu sunuyor. İki adet 14.3 inçlik dijital ekran, 64 renkli ambiyans aydınlatma ve Bose® 22 hoparlörlü premium ses sistemi lüksü tamamlıyor.

    Tasarım Dili:
    Yeni Elgrand’ın dış tasarımı, markanın “Timeless Japanese Futurism” felsefesiyle geliştirildi. Fuji Dağı’ndan esinlenen Fuji Dawn rengi ve zarafeti simgeleyen Shigoku kırmızısı, Japon estetiğini çağdaş bir çizgide yansıtıyor.


    Patrol: Efsane SUV Japonya’ya Dönüyor

    Markanın ikonik modeli Patrol, 2027 mali yılında Japonya yollarına geri dönüyor. Nissan, 2007’de Safari modelinin üretimi durduğundan bu yana bu segmentte yer almıyordu. Yeni Patrol, bu boşluğu sadece doldurmakla kalmayacak; dayanıklılık, teknoloji ve prestiji bir araya getiren yeni bir SUV tanımı sunacak.

    Yeni Patrol, markanın “heartbeat model” olarak adlandırdığı özel serilerden biri olacak. Bu terim, Nissan’ın en çok duygusal bağ kurduğu, mirasını temsil eden modelleri tanımlıyor. Arazi performansının yanı sıra şehirde konforlu bir SUV deneyimi sunmayı amaçlayan Patrol, markanın SUV segmentinde yeniden liderlik iddiasını güçlendiriyor.


    Ariya Yenilendi: Daha Konforlu, Daha Bağlantılı, Daha Sessiz

    Ariya ise markanın elektrikli geleceğini şekillendiren kilit model olarak güncellendi. Yeni versiyon, Google destekli bilgi-eğlence sistemi, V2L (Vehicle-to-Load) enerji paylaşım teknolojisi ve iyileştirilmiş süspansiyon sistemi ile geliyor.

    Daha rafine bir dış tasarım ve geliştirilmiş sürüş konforu, Ariya’yı şehirli sürücüler için daha çekici hale getiriyor. Ariya, aynı zamanda Nissan’ın enerji yönetimi vizyonunun bir parçası. Şirketin “Nissan Energy” girişimleriyle bu model, sadece bir ulaşım aracı değil; aynı zamanda enerji ağının aktif bir oyuncusu haline geliyor.


    Japon Pazarında Yeniden Doğuşun Simgesi

    Re:Nissan planı ile marka, Japon pazarında sadece ürün yenilemekle kalmıyor; köklü bir yeniden yapılanmanın temellerini atıyor. Elgrand’ın zarafeti, Patrol’ün gücü ve Ariya’nın sessiz teknolojisi üçü birlikte Nissan’ın “geleceğe dönüş” hikâyesinin modern birer temsilcisi haline geliyor.

    Bu modellerle Nissan, teknoloji, estetik ve sürdürülebilirliğin kesişim noktasında, Japonya otomotiv sahnesinde yeniden iddialı bir konuma yerleşiyor.

    Nissan’ın Türkiye’de satılan modellerine ve en güncel fiyat listesine Nissan Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Piston Kafalar Yorumu – Editör Notu

    Akın DAĞYARAN

    Nissan, uzun süredir Japonya pazarında beklenen o büyük dönüş sinyalini sonunda verdi. Elgrand’ın zarafeti, Patrol’ün gücü ve Ariya’nın sessiz teknolojisi aynı sahnede buluştuğunda, markanın yeniden doğuş hikâyesi çok net okunuyor. Bu modeller sadece ürün değil, Nissan’ın karakter beyanı: Gelenekten kopmadan geleceği elektriğe bağlıyor.

    Okuyucular Bunları da Merak Etti 👇



  • Toyota Century Markası Yeniden Doğuyor: “One of One” Felsefesiyle Japon Otomotiv Geleneği Geleceğe Taşınıyor

    Toyota Century Markası Yeniden Doğuyor: “One of One” Felsefesiyle Japon Otomotiv Geleneği Geleceğe Taşınıyor

    Toyota Century markası yeniden doğuyor. Akio Toyoda, Japan Mobility Show 2025’te “One of One” felsefesiyle Japon otomotiv mirasını geleceğe taşıyor.

    Toyota, Japonya’nın otomotiv ruhunu yeniden tanımlayacak yeni Century markası ile küresel sahnede dikkatleri üzerine çekti. 2025 Japan Mobility Show’da konuşan Toyota Motor Corporation Yönetim Kurulu Başkanı Akio Toyoda, Century’nin artık sadece bir model değil, bağımsız bir marka olarak yeniden doğduğunu resmen duyurdu.

    Toyoda’nın sahnedeki mesajı açıktı: Century artık bir otomobil değil, Japon kültürünün, ustalığının ve barış arzusunun simgesi.


    Bir Otomobilden Fazlası: Japon Gururunun 100 Yıllık Yolculuğu

    Century’nin kökleri, 1967’de Kenya Nakamura’nın liderliğinde geliştirilen ilk modele kadar uzanıyor. Nakamura’nın hedefi, o dönem Avrupa’da şekillenen “lüks otomobil” anlayışını Japon geleneğiyle birleştirerek “benzeri olmayan bir otomobil” yaratmaktı.

    Yeni açıklamayla birlikte Century artık sadece bir lüks sedan değil, bağımsız bir marka kimliğine kavuşuyor. Akio Toyoda’nın sözleriyle:

    “Century artık Toyota’nın sıradan bir markası değil; Japonya’nın gururunu bir sonraki yüzyıla taşıyan bir simge.”

    Toyoda, Century’nin artık “One of One” anlayışıyla üretileceğini; yani her bir aracın, tıpkı bir sanat eseri gibi benzersiz olacağını açıkladı.


    Markanın Yeniden Doğuşu: Savaş Sonrası Ruhun Günümüze Yansıması

    Toyoda, konuşmasında Japon otomotiv tarihinin köklerine indi. Toyota’nın kurucusu Kiichiro Toyoda’nın 1930’larda söylediği şu sözleri hatırlattı:

    “Mesele sadece otomobil üretmek değil; Japonya için bir otomotiv endüstrisi inşa etmemiz gerekiyor.”

    Bu cümle, Japonya’nın sanayileşmesinin temel taşlarından biriydi. Toyoda’ya göre Century markasının yeniden doğuşu, o vizyonun bugünkü karşılığı.

    Geleneksel el işçiliğini modern teknolojiyle birleştiren Century, tıpkı 20. yüzyılın ortasındaki Japon mühendisliği gibi “sıfırdan yeniden doğuş”un simgesi olarak lanse edildi.


    Yeni Century: Japon Zanaatkarlığının Dijital Dönemi

    Yeni Century markasının detayları henüz tam açıklanmadı, ancak Tokyo’daki tanıtımda markanın yalnızca lüks bir araç olarak değil, “modern Japon ustalığı”nı dünyaya tanıtan bir marka olarak konumlandırılacağı vurgulandı.

    Yeni nesil Century modelleri için beklenen teknik vizyon şöyle özetleniyor:

    • Elektrifikasyon: Century markasının tamamen elektrikli veya hibrit platformlar üzerine inşa edilmesi bekleniyor.
    • Zanaatkarlık: Her aracın kabininde Nishijin-ori dokuma, Edo metal gravürleri gibi geleneksel Japon işçiliği korunacak.
    • Sessizlik ve zarafet: Century’nin klasik V8 ve V12 döneminden gelen “mutlak sessizlik” felsefesi, yeni elektrikli güç ünitesinde sürdürülüyor.
    • Küresel lansman planı: Century markası, Japonya’da üretilecek ancak küresel pazarlarda sınırlı satış stratejisiyle tanıtılacak.

    Bu yönüyle Century, yalnızca premium değil, kültürel lüks segmentinde konumlandırılacak.


    Bir Dönemin Sonu, Yeni Yüzyılın Başlangıcı

    Toyoda’nın konuşması yalnızca otomotiv stratejisi değil, aynı zamanda bir ulusal kimlik manifestosuydu. “Japan as No.1” döneminin geride kaldığını, Japonya’nın yeniden yaratıcı enerjiye ihtiyaç duyduğunu belirtti:

    “Eğer Kiichiro ve Nakamura bugün Japonya’yı görebilseydi, şikâyet etmezlerdi harekete geçerlerdi.”

    Toyoda, bu sözlerle yeni Century markasının yalnızca lüks değil, Japon mühendisliğinin ruhunu yeniden canlandıran bir hareket olduğunu vurguladı.


    Feniks’in Dönüşü: Barışın ve Umudun Sembolü

    Century’nin tanıtımında bir diğer dikkat çeken unsur, markanın klasik feniks logosunun yeniden tasarlanmış haliydi. Japon mitolojisinde feniks, yalnızca dünya barış içindeyken ortaya çıkar.

    Toyoda bu sembolü şöyle yorumladı:

    “Century sadece bir isim değil; dünya barışına dair yürekten bir dilek ve gelecek yüz yıla uzanan bir vizyon.”

    Bu söylem, Century’nin yalnızca bir marka değil, “dünyaya barış ve denge çağrısı yapan bir felsefe” olarak konumlandırıldığını gösteriyor.


    Yeni Markanın Geleceği: Toyota’dan Ayrı, Japonya’yla Bütünleşik

    Yeni Century, tıpkı Lexus’un küresel lüks markaya dönüşmesinde olduğu gibi, Toyota çatısı altında ama bağımsız olarak faaliyet gösterecek. Marka, gelecekte sınırlı üretim ve yüksek kişiselleştirme stratejisiyle sadece belirli pazarlarda satışa sunulacak.Bu durum, Century’yi klasik Japon “omotenashi” (misafirperverlik) kültürünün modern yansıması haline getiriyor. Her araç, tıpkı geleneksel Japon el işçiliğinde olduğu gibi kişiye özel üretim felsefesiyle hazırlanacak.

    Toyota’nın Türkiye’de satılan modellerine ve en güncel fiyat bilgisine Toyota Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Piston Kafalar Yorumu – Editör Notu

    Akın DAĞYARAN

    Toyota’nın Century markasını yeniden doğurması, yalnızca bir model lansmanı değil; Japon otomotiv kültürünün yeniden doğuş hikayesidir. Akio Toyoda, geçmişin “monozukuri” (ustalıkla üretim) geleneğini geleceğin teknolojik zarafetiyle birleştiriyor. Yeni Century, artık yalnızca bir otomobil değil; Japonya’nın küresel vitrine geri dönüşünün sembolü. Tıpkı 1967’de olduğu gibi, bu kez hedef Avrupa değil tüm dünya. Century markasının geleceği, premium tanımını yeniden yazabilir. Zira bu kez lüks, sessizlikte; güç, sadelikte; teknoloji ise geleneğin içinde saklı.

    Okuyucular Bunları da Merak Etti 👇



  • Mikro-LED Devrimi: Audi Q3’te Dijital Aydınlatma Güvenliği Yeniden Tanımlanıyor

    Mikro-LED Devrimi: Audi Q3’te Dijital Aydınlatma Güvenliği Yeniden Tanımlanıyor

    Mikro-LED tabanlı dijital matrix farlar, otomotiv güvenliğini yeniden tanımlıyor. Audi Q3 ile tanıtılan sistem, sürücüye yön, farkındalık ve konfor sağlıyor.

    Karanlıkta sürüş, modern otomobillerin güvenlik testlerinde en zorlu koşullardan biri. Yeni nesil mikro-LED teknolojisi, farların artık yalnızca yolu aydınlatmadığı; sürücüyü yönlendiren ve diğer yol kullanıcılarını koruyan bir sisteme dönüştüğünü gösteriyor. Audi’nin geliştirdiği dijital matrix LED farlar, bu dönüşümün en güncel örneklerinden biri olarak yeni Audi Q3 üzerinde sahneye çıkıyor.


    Dijital Aydınlatma: Işığın Akıllanma Çağı

    Audi’nin Ön Aydınlatma Geliştirme Başkanı Dr. Michael Kruppa, günümüzde iyi farların artık sadece konfor unsuru olmadığını söylüyor:

    “Karanlıkta birkaç saniyelik fark, hayat kurtarabilir. İyi aydınlatma sadece görmek değil, fark edilmek demektir.”

    Yeni sistem, görmek ve görülmek prensibini merkeze alarak, sürücüye en geniş görüş alanını sunarken, diğer araçları da rahatsız etmiyor. Farlar, karşıdan gelen trafiği algılayıp ışıktan koruma alanları oluşturuyor. Sürücü uzun farı manuel olarak açmak zorunda kalmadan maksimum görünürlük sağlanıyor.


    Mikro-LED Teknolojisinin Kalbinde 25.600 Nokta Işık

    Yeni mikro-LED modülü, sadece 13 milimetre genişliğinde bir çip üzerinde 25.600 mikro ışık kaynağı barındırıyor. Her biri 40 mikrometre boyutundaki LED’ler tek tek kontrol edilebiliyor. Bu da farların klasik sabit aydınlatmadan çok daha fazlasını yapmasına olanak tanıyor:

    • Yolun biçimine göre ışık desenini anlık değiştirebiliyor,
    • Şerit yardımı ve yönlendirme sistemleriyle entegre çalışabiliyor,
    • Farklı sürüş modlarında (şehir, otoyol, yağmur vb.) aydınlatma stratejisini otomatik ayarlıyor.

    Kruppa, “Bu sistem adeta bir video projektörü gibi çalışıyor; ışığı yönlendiriyor, bilgi veriyor ve uyarıyor” diyerek teknolojinin mantığını özetliyor.


    Şerit Üzerine Yansıtılan Kılavuz Çizgiler

    Yeni dijital farlar, sadece yolu değil, sürüş davranışını da aydınlatıyor. Sistem, aracın önüne iki paralel ışık çizgisi yansıtıyor. Bu çizgiler, sürücüye şeridin ortasında kalması için görsel rehberlik sağlıyor.

    Otoyola çıkıldığında, far deseni değişiyor ve “otoyol modu” devreye giriyor. Eğer sürücü şerit değiştirmek isterse, far kenarlarında sinyal yönüne göre ışık animasyonu oluşuyor bu sayede diğer sürücüler niyeti önceden fark ediyor.

    Bu sistemin temel amacı, insan refleksine zaman kazandırmak. Dijital ışık, bir sinyalden daha hızlı algılanıyor.


    Yoldaki Herkes İçin Güvenlik

    Dijital far teknolojisi yalnızca sürücüyü değil, tüm yol kullanıcılarını korumayı hedefliyor. Kruppa, teknolojinin özellikle yayalar, bisikletliler ve hayvan geçişleri gibi riskli durumlarda farkındalığı artırdığını söylüyor:

    “Farlar sadece yolu değil, potansiyel tehlikeyi de gösteriyor.”

    Yeni sistem, düşük sıcaklıklarda da yola kar tanesi sembolü yansıtarak sürücüyü buzlanmaya karşı uyarabiliyor. Bu, ışığın artık bir “uyarı aracı” haline geldiğini kanıtlıyor.


    LED’den Dijitale: Farların Evrimi

    Son yıllarda LED teknolojisinde büyük ilerleme kaydedildi. Ancak mikro-LED tabanlı dijital matrix farlar, bu ilerlemenin en olgun hali olarak görülüyor.

    Kompakt boyutlarına rağmen:

    • Daha hafif,
    • Daha az enerji tüketen,
    • Daha güçlü ışık üreten bir yapı sunuyorlar.

    Bu sayede araç hem enerji verimliliği sağlıyor hem de daha yüksek kontrastla gece görüş kalitesini artırıyor.


    Geleceğin Standardı: Akıllı ve Kişiselleştirilebilir Işık

    Yeni sistemin bir diğer özelliği, kişiselleştirilebilir ışık imzaları. Sürücü, MMI ekranı üzerinden farklı dijital ışık desenleri seçebiliyor. Bu, markaya özgü tasarımı korurken her kullanıcının aracını farklılaştırmasını sağlıyor.

    Farların açılış ve kapanıştaki “coming home / leaving home” animasyonları da artık dijital olarak değiştirilebiliyor. Işık artık bir tasarım unsuru olduğu kadar, bir kimlik ifadesi haline geliyor.


    Uzman Bakışı: Dr. Michael Kruppa

    Audi’de ön aydınlatma geliştirmesinden sorumlu olan Dr. Michael Kruppa, 2013’ten bu yana otomotiv ışık sistemlerinin dijitalleşmesinde öncü isimlerden biri. LED malzeme inovasyonlarından sorumlu bir aydınlatma üreticisinde başlayan kariyerinin ardından, 2022’den beri Audi’de dijital matrix LED teknolojilerinin geliştirme stratejisini yönetiyor. Uluslararası konferanslarda sık sık konuşmalar yapan Kruppa, mikro-LED’in otomotivde “önümüzdeki on yılın devrimi” olacağını vurguluyor.

    AUDI’nin Türkiye’de satılan modellerine ve en güncel fiyat listesine AUDI Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Piston Kafalar Yorumu – Editör Notu

    Akın DAĞYARAN

    Işık, artık yalnızca yolu değil, bilgiyi ve güvenliği de taşıyor. Mikro-LED destekli dijital matrix farlar, araç teknolojilerinde görsel zekâ dönemini başlatıyor. Yeni Audi Q3 bu dönüşümün ilk örneklerinden biri, ancak bu teknoloji kısa sürede otomotiv endüstrisinin yeni standardı haline gelecek. Bu sistem, farı bir aydınlatma elemanı olmaktan çıkarıp, yapay zekâ destekli bir güvenlik sensörüne dönüştürüyor. Geleceğin yollarında, ışık artık sadece görmek için değil anlamak için var.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir

    🔗 Audi RS e-tron GT Performance: 600 km menzil ve 925 hp güç!
    Audi’nin tamamen elektrikli süper sedanı RS e-tron GT Performance, 925 hp gücü ve 600 km’ye yaklaşan menziliyle markanın en güçlü elektrikli modeli olarak dikkat çekiyor.

    🔗 Yeni Audi Q3 Sportback tanıtıldı: Coupé SUV için ekstra bedel ödemek gerekiyor
    Coupé siluetli gövde tasarımı ve güncellenen dijital donanımlarıyla yeni Q3 Sportback, kompakt SUV sınıfında sportiflik ve konforu bir arada sunuyor.

  • Honda Racing Corporation 2025 SEMA Show’da: Yeni Performans Parçaları ve Yarış Mirasını Bir Araya Getiriyor

    Honda Racing Corporation 2025 SEMA Show’da: Yeni Performans Parçaları ve Yarış Mirasını Bir Araya Getiriyor

    Honda Racing Corporation USA, 2025 SEMA Show’da yeni performans parçaları, konsept araçlar ve yarış mirasını sergileyerek otomotiv tutkunlarını büyüleyecek.

    Honda Racing Corporation USA (HRC US), bu yıl Las Vegas’ta 4–7 Kasım 2025 tarihleri arasında düzenlenecek SEMA Show’da performans tutkunlarını büyüleyecek sekiz özel aracı sergilemeye hazırlanıyor. Etkinliğin yıldızı, Civic Type R HRC Rally XP olacak. HRC, aynı zamanda yeni nesil performans parçaları, konsept araçlar ve yarış kökenli makineler ile hem pistte hem arazide rekabeti yeniden tanımlayacak.


    30 Yıllık Yarış Deneyimi Artık Sokağa Çıkıyor

    HRC USA, Honda ve Acura’nın Kuzey Amerika’daki resmi yarış kolu olarak 30 yılı aşkın süredir hem pistte hem rallide sayısız zafer kazandı. Şirketin kıdemli başkan yardımcısı Jon Ikeda, yeni dönemin HRC için ne ifade ettiğini şöyle anlatıyor:

    “30 yılı aşkın süredir hem pistte hem arazide kazandığımız tecrübeyi artık performans parçaları geliştirmeye aktarıyoruz. HRC mühendisleri, sürüş keyfini ve araç kabiliyetini gerçek anlamda artıracak fonksiyonel parçalar geliştirmeye adanmış durumda.”

    HRC, 2024 SEMA Show’da başlattığı orijinal performans parçası geliştirme programını bu yıl genişleterek, Honda ve Acura sahiplerine yarış teknolojisini doğrudan sunmaya hazırlanıyor.


    Serginin Parlayan Yıldızı: Civic Type R HRC Rally XP

    Civic Type R HRC Rally XP, HRC’nin yarış ruhunu sokakla buluşturan en yeni proje. F1 pilotu Liam Lawson’un Texas’taki testlerde kullandığı bu model, American Rally Association (ARA) 2WD sınıfında yarışabilecek şekilde tasarlandı.

    Bu araç, HART Acura Integra rallisi, TCR deneyimleri ve Rally Ready iş birliğiyle geliştirildi. Stok bir Civic Type R temel alınarak, HRC’nin yarış kataloğundaki bileşenlerle donatıldı:

    • Ayarlanabilir kamber/kaster plakaları
    • Yağ soğutucu, intercooler ve ters akışlı radyatör hortumları
    • TCR kaput hava çıkışları ve fren prototipleri
    • Karbon fiber hidrolik el freni
    • Alüminyum karter koruma plakası ve ralli süspansiyonu

    Bu tamamen yasal ama yarışa hazır araç, gelecekteki HRC ticari ralli programları için değerlendiriliyor.


    Passport TrailSport HRC Concept: Off-Road’un Yeni Tanımı

    Passport TrailSport HRC Concept, 2026 model yeni Honda Passport’un en iddialı yorumu. Bu konsept, HRC’nin off-road performans parçaları, koruma sistemleri ve macera odaklı aksesuarlarıyla donatılmış durumda.

    Öne çıkan özellikler arasında şunlar yer alıyor:

    • Yeniden tasarlanan ön ve arka tamponlar (geliştirilmiş yaklaşma/açılma açıları)
    • Alüminyum karter ve tahrik mili korumaları
    • 60 mm’lik süspansiyon yükseltmesi
    • Bir inç daha büyük lastikler ve özel egzoz sistemi
    • Rock slider yan basamaklar ve tam boy stepne taşıyıcı

    Ayrıca 8.000 lb kapasiteli ön vinç, entegre hava kompresörü ve çok bölgeli LED aydınlatma sistemi dikkat çekiyor. Mat Thermal Orange gövde rengi ve siyah tavanla kaplanan konsept, HRC’nin “overlanding” vizyonunu net biçimde yansıtıyor.


    Integra Type S HRC Prototype: Pistten İlham Alan Yol Canavarı

    Bir diğer sergi yıldızı, Integra Type S HRC Prototype. Bu model, HRC’nin pist deneyimini yola taşıyan yeni prototip performans parçalarını barındırıyor.

    Yeni nesil dövme alaşım jantlar, doğrudan Acura ARX-06 yarış aracından türetilmiş. Ayrıca hafifletilmiş gövde panelleri, geliştirilmiş aerodinami ve sertleştirilmiş süspansiyon bileşenleri ile donatıldı. HRC mühendisleri ve Acura tutkunlarının geri bildirimleriyle bu prototip, gelecekte satışa sunulacak performans parçalarının habercisi niteliğinde.


    Baja Passport Race Truck: Kum ve Dayanıklılığın Sembolü

    HRC’nin yarış mirasını temsil eden Honda Baja Passport Race Truck, çift turbo V6 motoru ile sahneye çıkıyor. 2025 Baja 500’de ikinci olan bu dev, Kasım ayında Baja 1000’de mücadele edecek. Yeni gövde tasarımı, 2026 Honda Passport’tan ilham alırken; motor ve süspansiyon sistemleri, HRC’nin dayanıklılık mühendisliğini sergiliyor.


    Super GT, Indy ve IMSA Kahramanları da Sahnede

    HRC standında yalnızca konseptler değil, yarış tarihine geçmiş araçlar da yer alacak:

    • Honda Civic Type R Super GT Racecar: 2025 Japon Super GT serisinde çoklu podyumlar elde etti.
    • Alex Palou’nun Indy 500 kazanan Honda hibrit IndyCar’ı: 2.2 litrelik V6 hibrit güç ünitesiyle sezonun tüm büyük ödüllerini kazandı.
    • Civic Type R TCR Racecar: IMSA Michelin Pilot Challenge’da Karl Wittmer ve Dai Yoshihara yönetiminde galibiyetler kazandı.
    • Acura ARX-06 IMSA GTP Prototype: Detroit GP ve Watkins Glen 6 Saat zaferleriyle 2025 IMSA sezonunu ikinci sırada tamamladı.

    Tüm bu araçlar, HRC’nin 1990’lardan günümüze uzanan yarış mirasını temsil ediyor.


    HRC Parçaları: Yarış Mühendisliğinden Günlük Sürüşe

    HRC, standında ayrıca yeni nesil performans bileşenlerini de sergileyecek. Hafif alaşım jantlar, süspansiyon yükseltme kitleri, aerodinamik parçalar ve off-road aksesuarları, HRC mühendislerinin gerçek yarış verileriyle geliştiriliyor.

    Bu parçalar şu anda test aşamasında; ancak hedef, 2026 itibarıyla Honda ve Acura sahiplerine doğrudan satış yapılması.


    Koleksiyon ve HRC Hatıraları

    Ziyaretçiler, HRC’nin resmî ürün koleksiyonu HRC Originals’ı da deneyimleyebilecek. Ayrıca, Honda’nın 1965’teki ilk Formula 1 zaferini kazandığı efsanevi RA272 yarış aracının 1/8 ölçekli modeli de sergilenecek.

    Honda’nın Türkiye’de satılan modellerine ve en güncel fiyat listesine Honda Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Piston Kafalar Yorumu – Editör Notu

    Akın DAĞYARAN

    Honda Racing Corporation bu yılki SEMA Show’da yalnızca yeni araçlar değil, geleceğin performans kültürünü de sergiliyor. HRC, yarış teknolojisini artık yalnızca profesyonel sürücülere değil, her Honda ve Acura sahibine ulaştırmayı hedefliyor. Civic Type R HRC Rally XP, markanın yarış DNA’sını yeniden tanımlarken; Passport TrailSport HRC Concept, off-road mühendisliğinde yeni bir çağ başlatıyor. Bu sergi, Honda’nın motor sporları mirasını sokaklara taşırken, Las Vegas’ta 2025 SEMA Show’un en çok konuşulan standlarından biri olacağa benziyor.

    Okuyucular Bunları da Merak Etti 👇




  • Ayhancan Güven: “DTM Şampiyonluğu İçin Birçok Engeli Aşmam Gerekti.”

    Ayhancan Güven: “DTM Şampiyonluğu İçin Birçok Engeli Aşmam Gerekti.”

    Ayhancan Güven, DTM 2025 şampiyonu olarak tarihe geçti. Türk sporcu, Porsche ile kazandığı zaferi, kariyer yolculuğunu ve gençlere mesajını anlattı.

    Türk motor sporları tarihine adını altın harflerle yazdıran Ayhancan Güven, 2025 sezonunda DTM Şampiyonu olarak tarihe geçti. Porsche ve Manthey EMA takımıyla yarışan 27 yaşındaki milli sporcu, hem DTM’de yarış kazanan hem de şampiyonluk elde eden ilk Türk pilot unvanını elde etti.

    Hockenheimring’de sezonun son yarışında taçlanan bu başarı, yalnızca kişisel bir zafer değil, Türk motor sporları için de yeni bir sayfa anlamına geliyor. Ayhancan Güven, şampiyonluğun ardından verdiği özel röportajda hem kariyer yolculuğunu hem de bu başarının ardındaki mücadeleyi anlattı.


    “DTM benim için en büyük hayallerimden biriydi”

    Beş yaşında karting pistlerinde başlayan kariyerini, dünya sahnesinde bir şampiyonlukla taçlandıran Ayhancan, DTM’in kendisi için ne ifade ettiğini şöyle özetliyor:

    “DTM şampiyonu olmak, çocukluğumdan beri kurduğum en büyük hayallerden biriydi. Spor otomobil yarışlarında bizim için en prestijli unvanlardan biri. Çünkü bu seride GT3 araçlarını tek başına kullanıyoruz; takım paylaşımı yok, her şey sürücünün elinde. Sprint formatı DTM’i daha da özel kılıyor. Formula serileri de dâhil olmak üzere, bence dünyanın en önemli beş yarış serisinden biri.”

    Bu açıklama, DTM’in sadece bir hız rekabeti değil, saf sürücülük yeteneğini öne çıkaran bir platform olduğunu net biçimde ortaya koyuyor.


    İlk Türk şampiyon: “Bu başarı gelecek nesillere kapı açacak”

    DTM tarihinin 40 yılı aşkın süresinde hiçbir Türk pilot böylesine bir başarıya ulaşmamıştı. Ayhancan Güven, bu unvanın sembolik öneminin farkında:

    “Ülkemi her zaman en iyi şekilde temsil etmeye çalıştım. Kariyerim boyunca birçok engeli aşmak zorunda kaldım. Bu başarı, benden sonra gelecek genç Türk yarışçılar için bir kapı aralayacak. Onların önündeki zorlukları biraz olsun hafifletebilirsem, en büyük kazancım bu olur.”

    Gerçekten de Türkiye’de motor sporları hâlâ niş bir alan sayılıyor. Ayhancan’ın elde ettiği bu zafer, genç pilotlar için bir umut ışığı niteliğinde.


    “Beş gün boyunca Türkiye’nin gündemindeydim”

    Ayhancan Güven’in başarısı Türkiye’de büyük yankı uyandırdı.

    “Sadece motor sporları takipçileri değil, tüm ulusal medya bu başarıya yer verdi. Beş gün boyunca haber bültenlerinde DTM ve adım geçiyordu. Artık insanlar Türkiye’de DTM’in ne olduğunu biliyor – ve benim kazandığımı da.”

    Bu sözler, başarıların yalnızca pistte değil, toplumun ilgisini motor sporlarına çekmekte de ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.


    Porsche 911 GT3 R ile zirveye: “Her koşulda maksimum verimi aldık”

    Ayhancan Güven, 2025 sezonunda beş zafer elde etti. Takım arkadaşı Thomas Preining ise iki yarış kazandı. Toplam yedi birincilikle Porsche ve Manthey EMA kombinasyonu DTM 2025’in en başarılı ekibi oldu.

    “Başarının anahtarı, her şartta maksimum performans sergilemekti. Yağmurda, değişken hava koşullarında, kuru zeminde fark etmeden Porsche 911 GT3 R’den en iyi verimi aldık. Stratejimiz ve pit stoplarımız da takımın en güçlü yönlerindendi. Her yarışta bunları avantajımıza çevirdik.”

    Bu disiplinli yaklaşım, GT3 araçlarıyla mücadele edilen DTM formatında en küçük hatanın bile belirleyici olduğu bir ortamda şampiyonluğu getirdi.


    Ailenin gücü: “Onların fedakârlığı olmasaydı burada olamazdım”

    Ayhancan’ın kariyerinde en büyük destekçilerinden biri ailesi oldu:

    “Ailem en başından beri hep yanımdaydı. Her adımda, her zorlukta birlikte mücadele ettik. Bu birliktelik beni ayakta tuttu. Bu başarı, onların yıllardır yaptıkları fedakârlıkların karşılığı. Şimdi ben onlara borcumu ödemeye çalışıyorum.”


    Porsche Junior Programı: “Profesyonel sporculuğa geçişim orada başladı”

    Ayhancan Güven, 2020 ve 2021 yıllarında Porsche Junior Programı’na kabul edildi. Bu dönemi kariyerinde bir dönüm noktası olarak tanımlıyor:

    “Porsche Junior olmak kariyerim için çok kritik bir aşamaydı. O program sayesinde yetenekli bir sürücüden profesyonel bir sporcuya dönüştüm. Türkiye’de motor sporları kültürü sınırlı, ama Porsche ekosistemine girince dünyanın en rekabetçi platformunda kendimi geliştirme fırsatı buldum.”

    Bu açıklama, uluslararası üretici destek programlarının genç pilotlar üzerindeki etkisini açık biçimde gösteriyor.


    “Gençlere tavsiyem: sabır, analiz ve sürekli öğrenme”

    Ayhancan, genç yarışçılara da önemli tavsiyelerde bulunuyor:

    “Padokta vakit geçirin, her şeyi gözlemleyin, bağlantı kurun. Sürüşte sadece kendinize odaklanın. Çalışın, analiz edin. Başarı bir gecede gelmiyor; her yıl bir adım atarak hedefe ulaşmak gerekiyor. Küçük detaylar büyük farklar yaratır. O detayları bulup üzerine gitmelisiniz.”

    Bu yaklaşım, sadece sürücülükte değil, genel olarak sporda disiplinin ve sürekliliğin önemini vurguluyor.


    DTM’deki gelecek planları

    Yeni sezonda ne yapacağı henüz netleşmeyen Güven, farklı serilerden teklifler aldığını söylüyor:

    “Gelecekle ilgili karar birkaç hafta içinde şekillenecek. Farklı seçenekler var, ama motor sporlarında da bazı değişiklikler gündemde. Şu an erken ama hedefim her zaman daha büyük platformlarda Türkiye’yi temsil etmek.”

    Piston Kafalar Yorumu – Editör Notu

    Akın DAĞYARAN

    Ayhancan Güven, yalnızca bir şampiyon değil, Türk motor sporlarının geleceğini değiştiren bir figür. DTM’de tek başına yarışarak elde ettiği bu zafer, hem teknik beceri hem de mental dayanıklılığın birleşimi. Porsche 911 GT3 R ile yağmurda, güneşte, baskı altında, her koşulda kazandı. Ama asıl fark yaratan, hiçbir destek sistemi olmadan başladığı yolda Türkiye’ye DTM şampiyonluğu kazandırması. Bu şampiyonluk, yalnızca pistte değil, zihinlerde de bir devrim yarattı. Artık Türk bayrağı, Avrupa motor sporları arenasında kalıcı olarak dalgalanıyor.

    Okuyucular Bunları da Merak Etti 👇



  • Kia PV5 Cargo Tek Şarjla 693 Kilometre Giderek Guinness Rekoru Kırdı

    Kia PV5 Cargo Tek Şarjla 693 Kilometre Giderek Guinness Rekoru Kırdı

    Kia PV5 Cargo, tek şarjla 693 km yol katederek Guinness Rekoru kırdı. PBV platformlu elektrikli hafif ticari araç, verimlilikte yeni standart belirledi.

    Kia, elektrikli ticari araç segmentinde tarih yazdı

    Markanın tamamen elektrikli hafif ticari aracı Kia PV5 Cargo, tek şarjla 693.38 kilometre yol katederek GUINNESS WORLD RECORDS™ tarafından tescillenen bir dünya rekoruna imza attı. Bu başarı, Kia’nın Platform Beyond Vehicle (PBV) stratejisinin verimlilik, dayanıklılık ve gerçek dünya pratikliğini simgeliyor.


    693 Kilometrelik Tek Şarj Rekoru

    Rekor, 30 Eylül 2025’te Almanya’nın Frankfurt kentinin kuzeyindeki halka açık yollarda gerçekleştirildi. PV5 Cargo Long Range 4 kapı versiyonu, 71.2 kWh batarya ve 665 kilogram maksimum yük ile yola çıktı. Araç, 22 saat 30 dakikalık sürüş sonunda 693.38 km (430.84 mil) yol alarak elektrikli hafif ticari araçlar (eLCV) kategorisinde tek şarjla en uzun mesafe rekorunu kırdı.

    Bu deneme, gerçek sürüş koşullarını yansıtmak üzere özel olarak planlandı. 58.2 km uzunluğundaki şehir içi ve şehir dışı karışık döngü parkuru; trafik ışıkları, kavşaklar, dönel kavşaklar ve 370 metre yükseklik farkını içeren zorlu bir rotadan oluşuyordu. PV5 Cargo, bu parkuru 12 kez tamamladı ve böylece günlük teslimat ve lojistik senaryolarına birebir benzer koşullarda sınandı.


    “Sadece Ulaşım Değil, Yeni Bir Vizyon”

    Kia Corporation Başkanı ve CEO’su Ho Sung Song, rekorun markanın mobilite vizyonunu yansıttığını vurguladı:

    “PV5 Cargo’nun elde ettiği bu Guinness Dünya Rekoru, Kia’nın ulaşımın ötesine geçen çözümler geliştirme vizyonunu temsil ediyor. Platform Beyond Vehicle yalnızca yenilikçi bir fikir değil, aynı zamanda gerçek dünyada da verimli ve uygulanabilir bir konsept olduğunu kanıtladı.”


    Direksiyon Başında İki Uzman

    Rekor sürüşünde iki isim görev aldı:

    • George Barrow, ticari araçlar konusunda 15 yılı aşkın tecrübeye sahip İngiliz otomotiv gazetecisi ve International Van of the Year (IVOTY) jürisi üyesi,
    • Christopher Nigemeier, Hyundai Motor Europe Teknik Merkezi’nde kıdemli mühendis ve PV5’in geliştirme ekibinde yer alan isim.

    Barrow, rekor sonrası duygularını şöyle ifade etti:

    “Tek şarjla 690 kilometreyi aşmak ve tam yükle bunu başarmak inanılmaz. Bu rekorun kolay kolay kırılacağını sanmıyorum. PV5’in performansı beni gerçekten etkiledi.”

    Nigemeier ise mühendislik açısından bu süreci bir meydan okuma olarak gördüğünü belirtti:

    “George deneyimiyle, ben ise aracın güç aktarma organlarını yakından tanımamla katkı sağladım. Aramızda dostça bir rekabet vardı ama asıl kazanan PV5’in kendisi oldu.”


    Kusursuz Denetim ve Gerçek Şartlar

    Rekor denemesi TÜV Hessen ve buck Vermessung denetçileri tarafından baştan sona takip edildi. Araç, yola çıkmadan önce %100 şarj edildi ve hem şarj portu hem yük bölmesi mühürlendi. GPS verileri, kabin içi kameralar ve harici izleme sistemleriyle tüm sürüş süreci kayıt altına alındı.


    Yeni Nesil Ticari Mobilite: PBV Felsefesi

    Kia PV5, markanın “Platform Beyond Vehicle (PBV)” serisinin ilk üyesi. Bu yeni yaklaşım, araçları yalnızca bir ulaşım aracı değil, modüler bir “çalışma alanı” olarak tanımlıyor. E-GMP.S (Electric-Global Modular Platform for Service) üzerine inşa edilen PV5, farklı görevler için özelleştirilebilen bir yapı sunuyor:

    • Cargo (yük taşıma)
    • Passenger (yolcu versiyonu)
    • Chassis Cab (şasi kabin)
    • Wheelchair Accessible Vehicle (erişilebilir versiyon)

    Bu esnek mimari, lojistikten hizmet taşımacılığına, kamu filolarından özel kullanıma kadar geniş bir alanda verimlilik sağlıyor.


    Teknik Özellikler: Verimlilik ve Esneklik Bir Arada

    ÖzellikKia PV5 Cargo (Long Range)
    PlatformE-GMP.S
    Batarya Kapasitesi71.2 kWh
    Motor Gücü120 kW
    Menzil (WLTP)416 km (resmî) – 693 km (rekor)
    Maksimum Yük665 kg (4 kapı versiyon)
    Yük Hacmi4.4 m³
    Şarj Süresi (DC 10-80%)30 dakika
    0-100 km/s12.4 saniye
    Toplam Ağırlık2.650 kg
    Lastik Ölçüsü215/65R16
    Dönüş Yarıçapı5.5 m
    DonanımlarIsıtmalı/Ventilasyonlu koltuklar, V2L çıkışı, 360° kamera, Akıllı hız sabitleyici
    ADAS SistemleriÇarpışma Önleme Asistanı, Şerit Takip Asistanı 2, Eller Direksiyonda Algılama

    Fark Yaratan Teknoloji: Sürdürülebilir Performans

    Kia’nın PBV felsefesi, “yalnızca araç değil, çözüm üretme” üzerine kurulu. Sangdae Kim, Kia PBV Departmanı Başkan Yardımcısı, bu konuda şunları söyledi:

    “Bu rekor, PV5’in verimlilik ve güvenilirlik konusundaki üstünlüğünü gösteriyor. Uzun menzil, esneklik ve pratik kullanım özellikleriyle Kia PBV’leri, iş dünyası ve bireyler için daha akıllı, sürdürülebilir mobilite çözümleri sunuyor.”

    Bu anlayış, gelecekte üretilecek PV7 ve PV1 gibi PBV ailesinin diğer üyelerinde de devam edecek.


    Solutrans 2025’te Sergilenecek

    Rekor kıran Kia PV5 Cargo, 18–22 Kasım 2025 tarihleri arasında Fransa Lyon’daki Solutrans Fuarı (EurExpo)’da sergilenecek. Ziyaretçiler, aracın Guinness sertifikalı versiyonunu Hall 5, C130 numaralı stantta yakından inceleyebilecek. Bu fuar, Avrupa’nın en önemli ticari araç etkinliklerinden biri olarak, Kia’nın PBV stratejisinin küresel sahnedeki ilk büyük gösterisi olacak.

    KIA’nın Türkiye’de satılan modellerine ve ne güncel fiyat listesine KIA Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Piston Kafalar Yorumu – Editör Notu

    Akın DAĞYARAN

    Kia, PV5 Cargo ile yalnızca bir rekor kırmadı; elektrikli ticari araç anlayışını yeniden tanımladı. Tek şarjla 693 km menzil, gerçek dünyada lojistik filolarının menzil endişesini tarihe gömecek kadar etkileyici bir performans. Kia’nın PBV stratejisi, gelecekte ticari taşımacılığı yeniden şekillendirebilir. Rekorun sembolik değeri kadar, maksimum yükle gerçek yol koşullarında elde edilmesi de markanın mühendislik başarısını taçlandırıyor. PV5 Cargo, artık yalnızca bir elektrikli van değil geleceğin mobilite platformunun somut hali.

    Okuyucular Bunları da Merak Etti 👇






  • Off-Road Tutkunları Kepez’de Buluşuyor: Baja Attalos Başlıyor!

    Off-Road Tutkunları Kepez’de Buluşuyor: Baja Attalos Başlıyor!

    Baja Attalos, 31 Ekim–02 Kasım tarihleri arasında Kepez’de başlıyor. 672 km’lik zorlu parkurda off-road tutkunları doğaya ve rakiplerine meydan okuyacak.

    Burhan Turan 2025 Türkiye Baja Şampiyonası heyecanı bu kez Antalya’nın kalbinde yaşanacak. Şampiyonanın 3. ayağı olan Baja Attalos, 31 Ekim–02 Kasım tarihleri arasında Antalya Offroad ve Otomobil Spor Kulübü (ANTAOF) tarafından düzenleniyor. Antalya Valiliği, Antalya Büyükşehir Belediyesi, Kepez Belediyesi, Spor Toto ve Otokar desteğiyle gerçekleşen organizasyon, üç gün boyunca Antalya’nın zorlu parkurlarında nefes kesen mücadelelere sahne olacak.


    Kepez’de Start Veriliyor: Baja Ruhu Yeniden Doğuyor

    Baja Attalos’un resmi startı 31 Ekim Cuma günü saat 14.30’da Kepez Dokumapark’ta verilecek. Açılış seremonisi, hem sporcular hem de izleyiciler için adeta bir festival havasında geçecek. Etkinlikte katılımcılar, araçlarını tanıtacak, izleyiciler ise off-road araçlarının güçlü motor sesleriyle adrenalin dolu bir başlangıca tanıklık edecek.

    Startın ardından ekipler, Varsak’taki Selçuk Saykal Prolog Etabı ile parkura çıkacak. Bu kısa ama teknik etap, yarışın temposunu belirleyecek ve genel sıralama için ilk ipuçlarını verecek.


    Doğa ile Mücadele: 672 Kilometrelik Zorlu Parkur

    Baja Attalos, yalnızca hız değil, dayanıklılığın da sınandığı bir organizasyon olarak öne çıkıyor. Toplam uzunluğu 672 kilometre olan parkurun 270 kilometresi özel etaplardan oluşuyor. Bu etaplarda sürücüler, toprak, taş, çamur ve değişken hava koşullarıyla mücadele edecek.

    Yarış boyunca ekiplerin en büyük sınavı, hız kadar mekanik dayanıklılık ve navigasyon becerisi olacak. Antalya’nın doğal coğrafyası, yarışa hem güzellik hem de zorluk katıyor. Sürücüler dağlık bölgelerde, dar patikalarda ve ani yükseltilerde mücadele ederken doğayla adeta savaşacaklar.


    Etap Detayları: Feslikan Yaylası’ndan Yarbaşçandır’a

    01 Kasım Cumartesi günü yarışın ikinci etabı olan Corendon Etabı, Feslikan–Moryer Yaylası arasında koşulacak. Toplam uzunluğu 82 kilometre olan bu etap, sürücülerin hem yüksek rakımda hem de değişken zemin koşullarında performans göstermesini gerektirecek.

    02 Kasım Pazar günü ise şampiyonanın son perdesi olan Foton Etabı devreye girecek. Yarbaşçandır bölgesinde koşulacak olan 49 kilometrelik parkur, iki kez geçilerek tamamlanacak. Bu etap, dar virajları ve taşlı zemin yapısıyla araçlar kadar pilotların konsantrasyonunu da zorlayacak.

    Zorlu mücadele, 02 Kasım Pazar saat 18.00’de Dokumapark’ta düzenlenecek ödül töreniyle sona erecek.
    Kazanan ekipler, hem parkur zaferinin hem de dayanıklılığın gururunu paylaşacak.


    Baja Nedir?

    “Baja” kelimesi, İspanyolca kökenli olup “aşağı bölge” anlamına geliyor. Ancak motor sporları dünyasında Baja yarışları, yüksek hız, uzun mesafe ve doğa koşullarına meydan okuma anlamına geliyor. Klasik pist yarışlarından farklı olarak Baja organizasyonları, genellikle çöl, dağ, yayla ve orman yollarında düzenleniyor. Bu nedenle yarışçılar, sadece rakipleriyle değil, doğanın kendisiyle de mücadele ediyor.


    Antalya’nın Motor Sporlarındaki Yükselişi

    Antalya son yıllarda Türkiye’de off-road kültürünün merkezi haline geldi. Hem coğrafi çeşitliliği hem de iklim koşulları, şehri yıl boyunca yarışa elverişli hale getiriyor. Kepez’deki Dokumapark ise artık yalnızca kültür ve sanat etkinlikleriyle değil, motor sporlarıyla da anılan bir merkez haline geldi.

    Antalya Offroad ve Otomobil Spor Kulübü (ANTAOF), son yıllarda düzenlediği başarılı organizasyonlarla Türkiye Baja Şampiyonası takviminde adını kalıcı hale getirdi. Kulüp yetkilileri, “Antalya sadece turizmin değil, motor sporlarının da başkenti olacak.” diyerek hedeflerini açıkça ortaya koyuyor.


    Kadın Sporcular da Parkurda

    Baja Attalos, tıpkı Karting Şampiyonası gibi kadın sporculara da açık olacak. Son yıllarda kadın sürücülerin off-road yarışlarına katılımı artarken, bu yıl Antalya etabında da birkaç kadın pilot direksiyon başında olacak. Bu katılımlar, motor sporlarında fırsat eşitliğini vurgularken genç kuşaklara da güçlü bir rol model oluşturuyor.


    Seyircilere Özel Etkinlikler

    Baja Attalos yalnızca bir yarış değil, aynı zamanda bir açık hava etkinliği. Dokumapark ve etap alanlarında izleyiciler için tanıtım stantları, simülatör alanları ve çocuk etkinlikleri düzenlenecek. Organizatörler, halkın motor sporlarıyla daha yakından tanışmasını hedefliyor.

    Tüm etkinlikler halka açık ve ücretsiz olacak. Ayrıca organizasyonun öne çıkan bölümleri, sosyal medya üzerinden canlı paylaşımlarla takip edilebilecek.


    Sürdürülebilir Yarışlar: Doğayla Uyum Önceliği

    Antalya Offroad ve Otomobil Spor Kulübü, bu yılki organizasyonda çevresel farkındalığa da dikkat çekiyor. Ekipler, yarış boyunca doğaya zarar vermemek için özel rotalarda ilerleyecek; parkur sonrası temizlik ve çevre düzenleme çalışmaları yapılacak. Ayrıca yarış araçlarında biyoyakıt kullanımını teşvik eden yeni kurallar, sürdürülebilir motor sporlarının önemini vurguluyor.

    Motor sporları haberlerimize BURADAN ulaşabilirsiniz.

    Piston Kafalar Yorumu – Editör Notu

    Akın DAĞYARAN

    Baja Attalos, Türkiye’de off-road kültürünün geldiği noktayı en iyi özetleyen organizasyonlardan biri. Hızın, dayanıklılığın ve takım ruhunun birleştiği bu yarış, hem sporcular hem izleyiciler için gerçek bir adrenalini simgeliyor. Kepez’in toprak yollarında atılacak her kilometre, Türkiye motor sporları tarihine yeni bir iz bırakacak. Antalya’nın doğası, Kepez’in enerjisi ve Baja Attalos’un ruhu birleştiğinde, bu hafta sonu sadece bir yarış değil, bir tutku yeniden doğacak.