Yazar: admin

  • Bentley Continental GTC Speed ‘Violette’: Tarihten Geri Dönen 1 Renk, 7 Katmanlı Özel Boya ile Yeniden Hayatta

    Bentley Continental GTC Speed ‘Violette’: Tarihten Geri Dönen 1 Renk, 7 Katmanlı Özel Boya ile Yeniden Hayatta

    Bentley, tarihteki efsanevi “Violette” rengini yeni Continental GTC Speed’de yeniden canlandırdı. 7 katmanlı özel boya, tri-tone iç mekân ve taş kaplamalarla birleşiyor.

    Tarihten İlham Alan Cesur Bir Yeniden Doğuş

    Bentley, İngiltere merkezli bir müşterisinin özel siparişiyle tarihe kazınmış “Violette” tonunu yeniden canlandırdı. Bu özel renk, yeni Continental GTC Speed Violette modelinde 7 katmanlı özel boya tekniğiyle hazırlandı. Bentley’nin Crewe tesisindeki ustalar, markanın arşivinde saklanan klasik renk örneklerini modern kimyasal formüllerle yeniden üretirken, Violette tonunun mor ile mavi arasında değişen canlı yansımaları araca sıra dışı bir görünüm kazandırıyor.

    Müşteri tarafından “alışılmışın dışına çıkan bir özgünlük sembolü” olarak seçilen renk, parlak siyah dış detaylarla kontrast oluşturuyor. Gloss Black Bentley amblemleri, koyu gri metalik dokulu tavan kumaşı ve özel “Speed” detayları, aracın modern zarafetini klasik dokuyla buluşturuyor.


    Mulliner Atölyesinden 3 Renkli İç Mekân: Tanzanite, Lilac ve Linen

    Bentley’nin kişiselleştirme departmanı Mulliner, dış gövdedeki enerjiyi iç mekâna taşımak için üç tonlu özel bir kombinasyon hazırladı. Tanzanite Purple deri, Linen tonlu yumuşak dokular ve Lilac dikiş detayları, kabine derinlik ve sıcaklık kazandırıyor. Üç boyutlu deri kaplamalar, direksiyon üzerindeki mor düz dikiş hattı ve orta konsoldaki el işçiliği, Mulliner’in “kişiye özel üretim” felsefesini yansıtıyor.

    Ayrıca iç mekânda Bentley’nin imzası hâline gelen Stone Veneer kaplama yer alıyor. Bu özel işlemde, 200 milyon yıllık taş katmanları 0.1 mm kalınlığında kesilerek panele dönüştürülüyor. Bu yöntem, hem doğallığı hem de yüksek teknolojiyi bir araya getirerek Bentley’nin lüks anlayışını zenginleştiriyor.


    Zanaatkârlığın ve Teknolojinin Dengesi

    Bentley’nin Crewe tesisindeki “Master Trainer” ekibi, yeni nesil ustalara klasik el işçiliğini öğretirken, modern otomotiv teknolojilerini geleneksel tekniklerle harmanlamayı sürdürüyor. Bu yaklaşım, markanın yüz yılı aşan “sürdürülebilir lüks” anlayışının devamı olarak görülüyor. Araçta ayrıca Naim for Bentley ses sistemi, Rotating Display ekran paneli ve Dark Chrome Interior Specification gibi donanımlar bulunuyor. Bu detaylar, GTC Speed’in hem sürüş hem de yaşam alanı olarak en yüksek standartları hedeflediğini gösteriyor.


    Koleksiyoner Ruhu ve Renklerin Dönüşü

    Violette’in yeniden dirilişi, Bentley’nin sadece bir otomobil üreticisi değil, aynı zamanda bir renk ve malzeme tarihçisi olduğunu hatırlatıyor. Bentley’nin boya arşivinde yer alan Sage Green (1950’ler), Shell Grey (1960’lar) ve Rubino Red (2000’ler) gibi klasik tonlar da, geçmiş yıllarda yeniden hayata döndürülmüşti. Günümüzde ise müşterilerin %70’ten fazlası, en az bir Mulliner özelliğiyle araçlarını kişiselleştiriyor — bu da “lüksün yeni tanımının kişisel kimlik” olduğunu gösteriyor.


    Piston Kafalar Yorumu

    Bentley, “Vibrant in Violette” projesiyle yalnızca bir renk değil, bir duygu ve kişilik tasarlıyor. Modern lüks segmentinde Rolls-Royce’un “Bespoke Colour Palette” programı, Aston Martin’in “Q by Aston Martin” bölümü ve Ferrari’nin “Tailor Made” atölyesiyle aynı çizgide ilerleyen Mulliner, artık kişisel üretimi bir prestij standardına dönüştürdü.

    Özellikle taş kaplama teknolojisi (Stone Veneer) ve 7 katmanlı boya sistemi, Bentley’nin zanaatkârlıktan ödün vermeden modern malzeme mühendisliğini nasıl entegre ettiğini gösteriyor. Bu tür özel siparişli üretimler, 2025 sonrası dönemde elektrikli modellerde (örneğin Bentley Batur EV) de devam edecek gibi görünüyor.

    Bentley’nin klasik ruhunu koruyarak kişisel özgürlüğe vurgu yapan bu proje, markanın gelecekteki elektrikli modellerinde bile “duygusal bağ kurabilen lüks” anlayışını sürdüreceğinin güçlü bir sinyali.

    Marka hakkında detaylı bilgi için Bentley’in Resmi Web Sitesinden bilgi alabilirsiniz.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir

  • Togg T10X ve T10F 4More Satışta: 435 Beygir Güç, 523 km Menzil, 3,2 Milyon TL’den Başlayan Fiyatlarla

    Togg T10X ve T10F 4More Satışta: 435 Beygir Güç, 523 km Menzil, 3,2 Milyon TL’den Başlayan Fiyatlarla

    Togg’un çift motorlu 4More serisi satışta! T10F 4More 3.133.640 TL, T10X 4More Obsidiyen 3.233.640 TL. 435 bg güç, 523 km menzil, 4,1 sn hızlanma!

    Performans, Tasarım ve Güvenlikte Yeni Dönem

    Türkiye’nin mobilite alanındaki küresel teknoloji markası Togg, performansı ve dört tekerlekten çekiş sistemini bir araya getiren T10X 4More ve T10F 4More modellerini kullanıcılarla buluşturuyor. Trumore platformu üzerinden 7 Ekim itibarıyla siparişe açılan modeller, 435 beygir güç ve 700 Nm tork üreten çift motorlu yapılarıyla sınıfının en iddialı seçenekleri arasına giriyor. T10F 4More 0’dan 100 km/s hıza 4,1 saniyede, T10X 4More ise 4,8 saniyede ulaşarak elektrikli SUV ve fastback segmentlerinde yüksek performans sunuyor.


    Fiyatlar ve Menzil Değerleri Açıklandı

    Togg’un yeni 4More serisi, performans kadar menzil değerleriyle de dikkat çekiyor. T10F 4More, 523 km’ye kadar menzil sunarken, T10X 4More Obsidiyen versiyonu 468 km’ye ulaşabiliyor. Her iki modelde de panoramik cam tavan ve Meridian ses sistemi standart donanımda yer alıyor. Anahtar teslim fiyatları ise T10F 4More için 3.133.640 TL, T10X 4More Obsidiyen için 3.233.640 TL olarak açıklandı.


    Obsidiyen Özel Seri: Anadolu’nun Gücünden İlham Alan Tasarım

    T10X 4More, adını binlerce yıllık geçmişe sahip obsidiyen taşından alıyor. Anadolu’nun ilk değerli taşlarından biri olan obsidiyenin siyah tonlarından ilham alan tasarım, piano black detaylar, karbon fiber görünümlü iç dekor ve DINAMICA kumaş karışımlı koltuklarla premium bir atmosfer yaratıyor. Jantlardan ön panjura, tavan raylarından arka difüzöre kadar obsidiyen teması korunan dış tasarım, Togg’un sofistike kimliğini güçlü bir biçimde vurguluyor.


    T10F 4More: 5 Renk Seçeneğiyle Daha Dinamik

    Fastback formundaki T10F 4More, Oltu, Urla, Mardin, Gemlik ve Kula renk seçenekleriyle geliyor. 523 km’ye varan menzili ve dört tekerlekten çekiş sisteminin sağladığı üstün yol tutuşu sayesinde T10F, hem şehir içi hem uzun yol performansında Togg’un bugüne kadarki en dengeli modeli olarak konumlanıyor.


    2025 İçin Sınırlı Üretim Planı

    Togg, T10F 4More ve T10X 4More Obsidiyen modellerinin 2025 yılı için sınırlı sayıda üretileceğini duyurdu. Euro NCAP’ten 5 yıldız alan T10X ve T10F cihazlarının bu yeni versiyonları, markanın premium segmentteki konumunu güçlendirirken, Türkiye’nin elektrikli araç teknolojisinde ulaştığı seviyeyi de temsil ediyor.


    Piston Kafalar Yorumu

    Togg, 4More serisiyle artık yerli üretim elektrikli segmentte “performans ligine” resmen adım attı. 435 beygir güç, 700 Nm tork ve 4 saniye civarındaki hızlanma değerleriyle Tesla Model Y Performance, Hyundai Ioniq 5 N ve Kia EV6 GT gibi modellerle doğrudan rekabet edebilecek bir konuma geldi. Fiyat olarak 3,2 milyon TL bandında konumlanan T10X 4More Obsidiyen, benzer performanstaki ithal rakiplerinden yaklaşık %25 daha uygun fiyatlı.

    Rakip markalardan BMW iX1, Volvo EX40 ve Mercedes EQA halen 3,5–4 milyon TL seviyesinden başlarken, Togg’un bu agresif fiyatlandırması markayı “premium ama erişilebilir” çizgide konumlandırıyor. Ayrıca 523 km’ye varan menzil değeri, günlük kullanım açısından Tesla Model Y Long Range ile neredeyse aynı seviyede. Bu da Togg’un artık sadece “yerli” kimliğiyle değil, teknolojik rekabet gücüyle de uluslararası bir oyuncuya dönüştüğünü gösteriyor.

    2025 boyunca üretim adetlerinin sınırlı tutulması, markaya koleksiyon değeri kazandıracak gibi görünüyor. T10F’in fastback formu ve T10X Obsidiyen’in özel seri vurgusu, Togg’un ürün gamında duygusal bir satın alma motivasyonu yaratıyor bu da pazarlama açısından doğru bir strateji.

    TOGG hakkına detay bilgi almak isterseniz TOGG Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden bilgi alabilirsiniz.

  • PEUGEOT’dan Ekim Fırsatları: %0 Faizle 600 Bin TL’ye Varan Finansman Seçenekleri

    PEUGEOT’dan Ekim Fırsatları: %0 Faizle 600 Bin TL’ye Varan Finansman Seçenekleri

    PEUGEOT, Ekim ayına özel %0 faizli 600 bin TL’ye varan kredi fırsatlarıyla SUV, elektrikli ve ticari modellerinde avantajlı finansman sunuyor.

    İleri Teknoloji, Modern Tasarım ve Cazip Ekim Kampanyaları

    Otomotivde yenilikçi teknolojileri, göz alıcı tasarımı ve sürüş keyfini bir araya getiren PEUGEOT, Ekim ayına özel kampanya dönemini başlattı. Marka, SUV 2008, Yeni SUV 3008, Yeni SUV 5008, E-208, E-308, 408 ve hafif ticari araç modellerinde sunduğu avantajlarla öne çıkıyor. Kampanya kapsamında tüzel ve bireysel müşterilere özel olarak hazırlanmış %0 faizli kredi ve ertelemeli ödeme seçenekleri dikkat çekiyor.


    Yeni 3008 Hibrit’te 170 Bin TL’ye 0 Faiz İmkânı

    Tamamen yenilenen Yeni PEUGEOT 3008, 48V hibrit teknolojisiyle performans ve verimliliği bir araya getiriyor. Allure donanımlı versiyonu yalnızca tüzel müşterilere özel olarak 170 bin TL’ye 12 ay vadeli ve %0 faizli kredi seçeneğiyle sunuluyor. Yeni fastback SUV tasarımı, gelişmiş hibrit motor sistemi ve yüksek donanım seviyesiyle segmentinde sürüş keyfini ileri bir seviyeye taşıyor.


    2008 ve E-2008 Modellerinde 150 Bin TL’den Başlayan Fırsatlar

    B-SUV segmentinin öncüsü PEUGEOT 2008, kompakt yapısı, gelişmiş güvenlik donanımları ve şehir içi pratikliğiyle öne çıkıyor. GT donanım seviyesinde yalnızca tüzel müşterilere özel olarak 150 bin TL’ye 12 ay vadeli %0 faizli kredi fırsatı sunuluyor. %100 elektrikli E-2008 modeli ise Allure ve GT donanım seviyelerinde 200 bin TL’ye 12 ay vadeli ve %0 faizli kredi seçeneğiyle tüzel müşteriler için avantaj sağlıyor.


    PEUGEOT 408 ve E-308’te Premium Segmentte Cazip Finansman

    Yeni nesil PEUGEOT 408, sportif fastback tasarımı ve ileri teknoloji özellikleriyle dikkat çekiyor. Tüzel müşterilere özel olarak 120 bin TL’ye 12 ay vadeli %0 faizli kredi fırsatıyla satışa sunulan model, dinamik sürüş karakteri ve aerodinamik tasarımıyla segmentinde fark yaratıyor. C segmentinin tamamen elektrikli temsilcisi E-308 ise sadece tüzel müşterilere özel olarak 300 bin TL’ye 12 ay vadeli %0 faizli kredi imkânı sağlıyor. Yeni i-Cockpit® teknolojisi ve verimli elektrikli motoruyla E-308, performans ve konforu bir arada sunuyor.


    7 Koltuklu 5008’de 170 Bin TL’ye 0 Faizli Kredi

    7 koltuklu SUV segmentindeki güçlü temsilcisi PEUGEOT 5008, gelişmiş 48V hibrit teknolojili güç aktarma sistemiyle performans ve yakıt verimliliğini aynı anda sunuyor. GT donanım seviyesinde yalnızca tüzel müşterilere özel olarak 170 bin TL’ye 12 ay vadeli ve %0 faizli kredi imkânı bulunuyor. 21” Panoramik i-Cockpit® ekranı, geniş yaşam alanı ve modüler koltuk düzeniyle 5008, aileler için ideal bir SUV olarak öne çıkıyor.


    E-208’de Bireysel Müşterilere 300 Bin TL’lik 0 Faiz Fırsatı

    %100 elektrikli PEUGEOT E-208, sportif tasarımı, gelişmiş batarya teknolojisi ve modern sürüş karakteriyle öne çıkıyor. Bireysel müşterilere özel olarak 300 bin TL’ye 12 ay vadeli ve %0 faizli kredi imkânı sunulan model, şehir içi ulaşımda sessiz sürüş, düşük enerji tüketimi ve sıfır emisyon avantajlarını bir arada sağlıyor.


    Ticari Modellerde 600 Bin TL’ye Varan Finansman Seçenekleri

    PEUGEOT, Ekim ayında hafif ticari ürün gamında da cazip finansman olanakları sunuyor. Yeni nesil BlueHDi dizel motoruyla performans ve verimliliği birleştiren Rifter, otomatik şanzımanlı Allure ve GT donanım seviyelerinde 500 bin TL’ye 12 ay vadeli %0 faizli veya 3 ay ertelemeli kredi seçenekleriyle satışa sunuluyor. Manuel şanzımanlı Allure versiyonda 300 bin TL’ye 12 ay vadeli %0 faizli veya 3 ay ertelemeli kredi imkânı bulunuyor.

    Partner Van modeli 400 bin TL’ye 12 ay vadeli %0 faizli veya 3 ay ertelemeli kredi fırsatlarıyla sunulurken, Expert Traveller ve Expert Van modellerinde aynı finansman koşulları geçerli. Serinin en büyük üyesi Boxer Van 3.5 Ton, 600 bin TL’ye 12 ay vadeli %0 faizli ve 3 ay ertelemeli kredi avantajıyla öne çıkıyor. Tüm hafif ticari modellerde müşteriler, ek olarak 3 ay ertelemeli kredi seçeneklerinden de faydalanabiliyor.


    PEUGEOT’nun Ekim Stratejisi: Teknoloji, Erişilebilirlik ve Verimlilik

    PEUGEOT, çağın ötesinde teknolojileri ve verimli motor seçeneklerini erişilebilir finansman koşullarıyla bir araya getiriyor. Marka, hibrit ve elektrikli modellerde ürün çeşitliliğini artırırken, bireysel ve tüzel müşterilere özel kredi seçenekleriyle satın almayı kolaylaştırıyor. Ekim kampanyası boyunca PEUGEOT yetkili satıcılarında tüm binek ve ticari modeller için geçerli avantajlı tekliflere ulaşmak mümkün.

    Piston Kafalar Yorumu

    Ekim ayı kampanyaları, otomotiv pazarında hareketli bir döneme işaret ediyor. PEUGEOT’nun %0 faizli 600 bin TL’ye kadar uzanan finansman kampanyası, özellikle ticari araç kullanıcıları için segmentinde en kapsamlı tekliflerden biri olarak öne çıkıyor. Rakip markalardan Renault, Clio ve Austral modellerinde faiz oranlarını %0,99’a çekmiş durumda; Citroën ise C4 X ve ë-C4 için benzer şekilde düşük faizli kısa vadeli krediler sunuyor. Opel, elektrikli Corsa ve Astra modellerinde 250 bin TL’ye kadar 0 faiz imkânı sağlarken, Ford tarafında ticari araçlarda faiz oranları %1’in üzerine çıkıyor.

    Bu tabloya bakıldığında, PEUGEOT özellikle tüzel müşterilere sunduğu uzun vadeli sıfır faizli kredi seçenekleriyle fark yaratıyor. E-308 ve E-208 gibi elektrikli modellerdeki agresif fiyat politikası, markayı elektrikli segmentte daha ulaşılabilir hale getiriyor. Ayrıca, 408 ve yeni 3008’in yenilenen hibrit teknolojileri, PEUGEOT’nun elektrikli dönüşüm sürecinde Avrupa standartlarını yakaladığını gösteriyor.

    Sonuç olarak, PEUGEOT’nun Ekim kampanyası hem binek hem ticari segmentte dengeli bir strateji izliyor; rakiplerine göre daha geniş kapsamlı, kullanıcı dostu ve finansal olarak erişilebilir bir model sunuyor.

    Peugeot markasının Türkiye’de satılan modellerine ve en güncel fiyat listesine Peugeot Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

  • Nissan Tekton: 2026’da Geliyor – Efsane Patrol’ün DNA’sını Taşıyan Yeni SUV!

    Nissan Tekton: 2026’da Geliyor – Efsane Patrol’ün DNA’sını Taşıyan Yeni SUV!

    Nissan Tekton, efsane Patrol’den ilham alan tasarımı, 2026 çıkışı ve “One Car, One World” stratejisiyle C-SUV segmentine güçlü bir giriş yapıyor.

    Yeni Nesil SUV’nin İlk Sinyali: Nissan Tekton

    Nissan, global SUV serisinin yeni üyesi Nissan Tekton’u duyurdu. 2026 yılında satışa sunulacak olan bu tamamen yeni C-SUV, markanın Hindistan merkezli “One Car, One World” stratejisinin ikinci modeli olacak.
    Nissan Tekton, yalnızca Hindistan için değil; Avrupa, Orta Doğu ve Asya dahil olmak üzere birçok pazara ihraç edilecek.

    Yokohama merkezli üretici, “disrupt, dominate, deliver” (yık, yönet, teslim et) mottosuyla yeni modelini tanıttı. Tasarımında Nissan Patrol’ün efsanevi çizgileri modern bir yorumla yeniden hayat buluyor.


    Tasarım: Patrol Ruhu, Yeni Nesil Teknoloji

    Nissan Tekton’un tasarımı, markanın en uzun soluklu modeli olan Patrol’ün gücünden ilham alıyor.
    Ön bölümde kaslı kaput çizgileri, C-şekilli LED far imzası ve güçlü tampon yapısı ile dikkat çekiyor. Bu kombinasyon, Nissan Tekton’a kompakt boyutlarına rağmen tam boy SUV hissi kazandırıyor.

    Yan profildeki “Double-C” kapı detayı, Himalayalar’dan ilham alan dağ silüeti motifini taşıyor. Bu detay, modelin hem kültürel hem estetik anlamda bölgesel bir kimlik kazandığını gösteriyor. Arka bölümde tam genişlikte LED ışık barı ve ortada gururla yer alan “Tekton” logosu yer alıyor. Bu detay ise aracın modern, premium karakterini güçlendiriyor.


    İç Mekân: Premium Dokunuş ve Modern Teknoloji

    Henüz tam iç mekân fotoğrafları paylaşılmamış olsa da, Nissan yöneticileri Tekton’un yüksek kalite malzeme, bağlantılı sürüş teknolojileri ve gelişmiş dijital kokpit sunacağını doğruladı. Modelin, Nissan Magnite’dan daha üst bir segmentte konumlanacağı ve premium SUV kullanıcılarını hedefleyeceği belirtiliyor.

    Markanın global tasarım lideri Alfonso Albaisa, Nissan Tekton için şunları söylüyor:

    “Yeni Tekton, efsane Patrol’den aldığı ruhla geleceğe uzanıyor. İddialı, zarif ve güçlü. Nissan’ın SUV DNA’sını geleceğe taşıyacak.”


    Mekanik ve Üretim: Renault Ortaklığıyla Güçlü Altyapı

    Tekton, Renault ile ortak üretim tesisinde (Chennai) üretilecek. Bu tesis aynı zamanda Nissan Magnite ve Renault Kiger gibi modellerin üretildiği platformu barındırıyor. Ancak Tekton tamamen yeni bir C-SUV platformu üzerine inşa edilecek ve hem içten yanmalı hem hibrit varyantlara ev sahipliği yapacak.

    Henüz motor ve batarya detayları açıklanmadı ancak sektör kaynakları, Tekton’un 1.5 litrelik turbo mild-hybrid veya tam hibrit versiyonlarla piyasaya sürülmesini bekliyor. Elektrikli varyantın ise 2027 sonrasında gündeme gelmesi olası.


    Bir İsmin Hikayesi: Tekton

    Tekton” kelimesi Yunanca kökenli olup “zanaatkâr / mimar” anlamına geliyor. Bu isim, Nissan’ın mühendislik hassasiyetini ve “geleceği inşa eden” kullanıcı vizyonunu simgeliyor. Nissan Hindistan CEO’su Saurabh Vatsa, Tekton’un markanın yeniden doğuş hikâyesinin merkezinde olacağını belirterek şunları söyledi:

    “Tekton, Nissan’ın Hindistan ve global pazarlardaki büyüme stratejisinin merkezinde yer alacak.
    Premium bir duruş, sağlam bir karakter ve geleceğe dönük teknoloji sunacak.”


    One Car, One World Stratejisinin İkinci Adımı

    Nissan’ın “One Car, One World” planı, global ölçekte tasarlanmış modellerin yerel üretimle bölgesel pazarlara sunulmasını hedefliyor. İlk model Nissan Magnite, Hindistan’da yakaladığı satış başarısıyla bu stratejinin temelini oluşturdu. Tekton, bu planın ikinci adımı olarak 2026’da yollarda olacak.

    Nissan, 2025 sonuna kadar Hindistan’daki bayi ağını %40 oranında genişletmeyi planlıyor. Bu adım, Tekton’un lansmanına güçlü bir altyapı oluşturacak.


    Global Hedef: Yeniden Doğuşun Simgesi

    Nissan, Tekton ile birlikte Hindistan’da yeni bir dönem başlatmayı hedefliyor. Marka, yerel üretim – global satış yaklaşımıyla rekabet gücünü artırmak istiyor. Bu strateji, Türkiye dahil olmak üzere birçok yeni pazarda fiyat/performans odaklı SUV segmentini yeniden şekillendirebilir.


    Teknik Olarak Bildiklerimiz (Şu Ana Kadar)

    ÖzellikBilgi
    PlatformYeni C-SUV / Renault-Nissan CMF tabanlı
    Üretim TesisiChennai (Hindistan)
    Güç Aktarma1.5 Turbo mild-hybrid / olası tam hibrit
    Satış Başlangıcı2026
    Tasarım İlhamıNissan Patrol
    İhracat PazarıAsya, Orta Doğu, Avrupa (olası Türkiye)
    Üretim Stratejisi“One Car, One World” planı

    Piston Kafalar Yorumu

    Nissan Tekton, C-SUV segmentinde yeni bir sayfa açmaya hazırlanıyor. Efsane Patrol’ün genetik mirası, modern tasarım diliyle birleşmiş durumda. 2026’da pazara sunulduğunda, özellikle Hindistan ve çevre ülkelerde Hyundai Creta, Kia Seltos ve Toyota Hyryder gibi modellerin en ciddi rakibi olabilir.

    Eğer Nissan Türkiye bu modeli ithal etmeye karar verirse, fiyat/teknoloji dengesi açısından önemli bir satış potansiyeline sahip olacak. Tekton, Nissan’ın küresel yeniden doğuş hikâyesinin en güçlü sembollerinden biri olma yolunda ilerliyor.

    Nissan’ın Türkiye’de satılan modellerine ve en güncel fiyat listesine Nissan Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir

  • Kia PV5: 416 KM Menzil, Yapay Zekâ Destekli Yeni Elektrikli Mobilite Çağı

    Kia PV5: 416 KM Menzil, Yapay Zekâ Destekli Yeni Elektrikli Mobilite Çağı

    Kia PV5, 416 km menzil, 30 dakikalık hızlı şarj, yapay zekâ destekli sürüş sistemleri ve 16 modüler versiyonuyla mobiliteyi yeniden tanımlıyor.

    Yapay Zekâ ve Otonomi Odaklı Yeni Mobilite Dönemi

    Kia, “Platform Beyond Vehicle (PBV)” stratejisini resmen hayata geçirerek, geleceğin akıllı ulaşım sistemlerini temsil eden Kia PV5 modelini tanıttı.

    416 km menzil, 30 dakikalık hızlı şarj, yapay zekâ tabanlı filo yönetimi ve modüler gövde sistemiyle 16 farklı versiyon sunan Kia PV5, hem ticari hem kişisel kullanıma uygun çok yönlü bir elektrikli araç olarak konumlanıyor.

    2026’dan itibaren Avrupa pazarına sunulacak model, 2030 yılına kadar 250.000 PBV satış hedefinin ilk adımı. Bu seri ilerleyen yıllarda PV7 (2027) ve PV9 (2029) modelleriyle genişleyecek.


    Yapay Zekâ ile Donatılmış Sürüş Deneyimi

    Kia PV5, Hyundai Motor Group’un yeni E-GMP.S platformu üzerine geliştirildi. Yapay zekâ destekli “Smart Regenerative Braking” sistemi, trafik yoğunluğu ve navigasyon verilerine göre frenleme kuvvetini otomatik ayarlıyor. Bu sistem, sürücülerin iş yükünü azaltırken enerji geri kazanımını maksimuma çıkarıyor.

    Ayrıca araçta yer alan PBV özel yazılım ekosistemi, filo yöneticilerine anlık izleme ve uzaktan kontrol imkânı sunuyor. Android tabanlı işletim sistemi sayesinde üçüncü parti uygulamalar Pleos App Market üzerinden doğrudan yüklenebiliyor.

    Okuyucular Bunları da Merak Etti 👇



    Otonom Güvenlik Teknolojileriyle Donatıldı

    PV5, geleneksel ticari araçların ötesinde, yarı otonom sürüş kabiliyetine sahip bir yapı sunuyor. Araçta yer alan ileri seviye sürücü destek sistemleri (ADAS) şunları kapsıyor:

    • Highway Driving Assist
    • Smart Cruise Control
    • Blind Spot Collision-Avoidance Assist
    • Parking Collision-Avoidance Assist
    • High Beam Assist

    Bu sistemler, şehir içi dağıtım araçlarından VIP taşımacılığına kadar geniş kullanım senaryolarında güvenliği en üst düzeye çıkarıyor.


    Yeni Batarya Seçenekleri ve 416 KM Menzil

    PV5’in en güçlü yanlarından biri de esnek batarya konfigürasyonu. Model, üç farklı batarya tipiyle geliyor:

    Batarya TipiKapasiteTeknolojiMenzil
    LFP43.3 kWhLityum Demir Fosfat310 km
    NCM Orta51.5 kWhNikel Kobalt Manganez370 km
    NCM Uzun71.2 kWhNikel Kobalt Manganez416 km

    Tüm batarya versiyonları 10%–80% arası yalnızca 30 dakikada şarj olabiliyor. Bu özellik, Kia PV5’i hem filo hem bireysel kullanıcılar için yüksek verimlilikli bir elektrikli çözüm haline getiriyor.


    16 Farklı Gövde Seçeneği: Esneklik ve Verimlilik

    Kia’nın geliştirdiği Flexible Body System, PV5’in en yenilikçi yanlarından biri. Bu sistem, ön kabin modülünü sabit tutarak, arka gövde ve tavan bölümlerinin değiştirilebilmesini sağlıyor. Bu sayede PV5, 16 farklı varyanta dönüştürülebiliyor:

    • Standart ve Yüksek Tavanlı versiyonlar
    • Kargo, Yolcu, Şasi Kabin varyantları
    • Özel dönüştürülmüş taksi, servis, mobil ofis ve film çekim aracı versiyonları

    Bu sistem, “bir araç, çok amaç” anlayışıyla dönüştürülebilir mobilite kavramını gerçeğe dönüştürüyor.


    Erişilebilirlikte Yeni Standart: 399 mm Giriş Eşiği

    PV5 Passenger versiyonu, sınıfının en düşük zemin yüksekliği (399 mm) ile öne çıkıyor. Bu sayede çocuklar ve hareket kısıtlı bireyler araca kolayca binebiliyor. Kia ayrıca tekerlekli sandalye erişimli (WAV) bir versiyon da geliştirerek, tam kapsayıcı mobilite vizyonunu destekliyor.


    Gerçek Kullanıcı Geri Bildirimleriyle Tasarlandı

    Kia, PV5’in geliştirme sürecinde Uber, DHL, Kakao Mobility gibi global iş ortaklarıyla doğrudan çalıştı.
    Bu iş birlikleri sonucunda:

    • Sökülebilir ön koltuk,
    • Leke tutmayan malzemeler,
    • Yürünebilir kabin düzeni,
    • Modüler ekipman yuvaları (L-Track ve tavan montaj noktaları)
      gibi pratik çözümler geliştirildi.

    Bu sayede Kia PV5 yalnızca bir araç değil, iş dünyası için taşınabilir bir ofis ve üretim platformu haline geldi.


    Tasarım: Geometrik, Fonksiyonel, Dayanıklı

    Kia’nın “Opposites United” felsefesiyle şekillenen PV5, minimal ama güçlü bir görünüme sahip. Üç parçalı tampon yapısı sayesinde onarım kolaylığı, modüler siyah kaplamalarla darbelere karşı dayanıklılık sunuyor. LED farlar tampon içine entegre edilerek hem estetik hem koruma avantajı sağlanmış. Kabin içinde 12.9 inç merkezi ekran ve 7.5 inç dijital gösterge bulunuyor; bu yapı hafif ticari segmentte bir ilk.


    Kia’nın Elektrikli Gelecek Vizyonu

    Kia, PV5 ile birlikte 2030’a kadar 250.000 PBV satışını hedefliyor. Bu stratejinin odağında yalnızca araç üretimi değil, aynı zamanda yazılım tabanlı mobilite ekosistemi oluşturmak var. Her PV5, bir “bağlantılı cihaz” olarak filo yönetimi, enerji paylaşımı (V2L), ve veri odaklı servisleri destekleyecek.


    Piston Kafalar Yorumu

    Kia PV5, otomotivin geleceğini yeniden şekillendiren bir araç. Yapay zekâ entegrasyonu, modüler üretim felsefesi ve erişilebilirlik vizyonu, onu yalnızca bir ticari araçtan öteye taşıyor. Bu model, hem otonom ulaşım çağına geçişte hem de enerji verimliliğinde yeni bir kilometre taşı. Kia, “PBV” stratejisiyle mobiliteyi bir hizmet haline getiriyor ve bu, geleceğin otomotiv ekonomisinin en net işareti.

    KIA’nın Türkiye’de satılan modellerine ve ne güncel fiyat listesine KIA Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

  • Dacia Spring 2025: 100 HP’ye Kadar Güç, Hâlâ En Ucuz Elektrikli!

    Dacia Spring 2025: 100 HP’ye Kadar Güç, Hâlâ En Ucuz Elektrikli!

    Yeni Dacia Spring 2025, 70 ve 100 hp’lik motor seçenekleri, 225 km menzil ve 16.900 € başlangıç fiyatıyla hâlâ Avrupa’nın en uygun elektriklisi.

    Güç Artışıyla Gelen Yeni Dönem

    Marka, Avrupa’nın en uygun fiyatlı elektrikli otomobili Dacia Spring’i 2025 model yılıyla daha güçlü, daha dengeli ve daha güvenli hâle getiriyor. Yeni platform, yeniden tasarlanmış süspansiyon sistemi, geliştirilmiş frenler ve iki yeni motor seçeneği (70 hp ve 100 hp) ile model, şehir dışına da açılan bir sürüş karakteri kazanıyor.

    2021’de yollara çıkan Spring, bugüne kadar Avrupa’da 179.000 adet sattı. 2025’te ise yalnızca ilk altı ayda 17.000 satışla, A-B segmenti elektrikli otomobiller arasında perakende satışta ikinci sırayı elde etti.


    Yeni Platform, Daha Dengeli Sürüş

    2024’te direksiyon tepkileri ve süspansiyon ayarları güncellenen Dacia Spring, 2025’te bu iyileştirmeleri bir adım öteye taşıyor. Yeni platformda batarya merkezi bölümde konumlanıyor; bu sayede ağırlık dağılımı dengelenmiş ve gövde rijitliği artırılmış durumda. 15 inç jantlar artık Expression donanımından itibaren standart.

    Ayrıca ilk kez anti-roll bar (denge çubuğu) eklenerek viraj stabilitesi artırıldı. Yeni amortisör ve yay ayarları da özellikle yüksek hızlarda daha dengeli bir sürüş sunuyor.

    Aerodinamikte yapılan değişiklikler (ön-yan-alt paneller ve arka spoyler), SCx değerini 0.74’ten 0.66’ya düşürmüş durumda. Bu da doğrudan menzil artışı anlamına geliyor.


    İki Yeni Motor: 70 HP ve 100 HP

    Önceki 45 ve 65 hp’lik motorların yerini alan yeni 70 hp (52 kW) ve 100 hp (75 kW) motorlar, hem tork hem hızlanma performansında önemli fark yaratıyor. Özellikle 80-120 km/s hızlanması, eski versiyonlara göre çok daha canlı:

    Model80–120 km/s
    Spring 1006.9 sn
    Spring 7010.3 sn
    Spring 6514.0 sn
    Spring 4526.2 sn

    Bu fark, Spring’in artık sadece şehir içinde değil, şehirler arası yollarda da rahatça ilerleyebilen bir elektrikli olmasını sağlıyor.


    Yeni 24.3 kWh LFP Batarya

    Dacia Spring 2025’te batarya teknolojisi de tamamen değişti. Yeni 24.3 kWh LFP (Lityum Demir Fosfat) batarya, Renault Grubu’nun bu kimyayı ilk kez kullandığı sistem.
    Avantajları:

    • Daha iyi termal güvenlik,
    • Daha uzun ömür,
    • Daha düşük maliyet.

    Dacia Spring hâlâ yalnızca yaklaşık 1 ton ağırlığında — bu, sınıfında eşsiz bir değer. WLTP standartlarına göre 225 km menzil sunan model, kullanıcı verilerine göre haftalık ortalama 170 km sürüş için tek şarjla 5 günlük kullanım sağlıyor.


    Şarj Süresi Artık Daha Kısa

    Yeni 40 kW DC hızlı şarj sistemi, bataryayı %20’den %80’e sadece 29 dakikada doldurabiliyor. Standart 7 kW AC şarj sistemiyle tam dolum 3 saat 20 dakika sürüyor (önceki 4 saate göre %20 daha hızlı).


    Donanımlar: Essential, Expression ve Extreme

    • Spring Essential (70 hp):
      7” dijital gösterge, hız sabitleyici, direksiyondan kumandalı medya sistemi, ön elektrikli camlar, arka sensörler.
    • Spring Expression (70 hp):
      Ek olarak klima, 15” jantlar, geliştirilmiş ses yalıtımı.
    • Spring Extreme (100 hp):
      10.1” multimedya ekranı, Apple CarPlay™/Android Auto™ kablosuz bağlantı, bakır renkli iç-dış detaylar ve gelişmiş navigasyon sistemi (Media Nav Live).

    Daha Akıllı ve Kullanışlı İç Mekân

    Dacia, “YouClip®” adını verdiği akıllı aksesuar sistemiyle Spring’in iç mekânını kişiselleştirilebilir hâle getiriyor. Sürücü ve yolcular, kabin içinde yer alan bağlantı noktalarına telefon tutucu, çanta kancası veya portatif el feneri gibi modüler parçalar ekleyebiliyor.

    Bagaj hacmi hâlâ sınıfının zirvesinde:
    308 litre (arka koltuklar açık), 1.004 litre (koltuklar katlı). Ek 32 litrelik kabin içi saklama alanıyla pratiklikte liderliğini sürdürüyor. Yeni renk seçeneği Seafoam Mavi, modelin genç ve dinamik kimliğini vurguluyor.


    Hâlâ En Uygun Fiyatlı Elektrikli!

    Tüm bu iyileştirmelere rağmen Dacia Spring, 16.900 €’dan başlayan fiyatıyla Avrupa’nın en ucuz elektrikli otomobili unvanını koruyor. Tüm donanımlar 20.000 € altında kalıyor. Bu sayede Dacia, elektrikli mobiliteyi yine herkes için erişilebilir kılmayı başarıyor.


    Piston Kafalar Yorumu

    Dacia Spring, “ucuz elektrikli” kavramını yeniden tanımlamayı sürdürüyor. Yeni 100 hp motor, daha dengeli yürüyen platform ve 40 kW hızlı şarj, aracı artık yalnızca şehir içi değil, günlük karma kullanım için de ideal hâle getirmiş. Fiyatını koruyarak gücü artırmak, Dacia’nın pazar stratejisinde çok güçlü bir hamle. Spring 2025, gerçek hayat için tasarlanmış elektrikli araç felsefesini sürdürüyor.

    Dacia’nın Türkiye’de satılan modellerine ve en güncel fiyat bilgisine Dacia Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir

  • 1.100 HP V12 ‘Turbio’: Pininfarina’nın AI Destekli Hypercar’ı

    1.100 HP V12 ‘Turbio’: Pininfarina’nın AI Destekli Hypercar’ı

    Pininfarina ile geliştirilen “Turbio” AI destekli hypercar, 6.8 L V12 hibrit motorla 1.100 hp, 0–100 km/s 2,5 sn, sadece 50 adet üretimle geliyor.

    AI ve Tasarımın Kesiştiği Nokta

    Pininfarina’nın adını taşıyan hatta tasarım kulvarında klasikle özdeşleşmiş bir evrende, “AI destekli tasarım” kavramı otomotiv dünyasında cesur bir adım olarak algılanıyor. Vittori ile yürütülen proje kapsamında, Pininfarina yetkilileri AI’nin “ilk taslakların üretimine” katkı sağladığını doğruladı:

    “AI, ilk tasarım safhalarında yüzlerce alternatif yönü hızla iterate etmemizi sağladı. Ardından Pininfarina bu temeli alıp işçilik ve orantı hassasiyetiyle tamamladı.”

    Bu açıklama, sanayide hâlâ tartışılan tasarımın makineleşmesi olgusuna karşı geleneksel ustalığı vurguluyor.


    Teknik Detaylar: Motor, Performans ve Yapı

    Güç Aktarması
    Turbio, 6,8 litrelik doğal emişli V12 motor ile birlikte öne entegre edilmiş elektrik motoru barındırıyor. Bu hibrit kombinasyon, toplamda 1.100 hp güç üretiyor.

    Hızlanma
    Araç, fabrikaya göre 0-100 km/s (0-60 mph) hızlanmasını 2,5 saniyenin altında tamamlıyor.

    Hafif ve Akıllı Yapı

    • 3D baskı (3D printing) teknikleri, yalnızca tasarımda değil, şasi ve gövde parçalarının üretiminde AI destekli optimizasyonla kullanılıyor.
    • Malzeme seçimi karbon fiber ve titanyum bileşenlerle desteklenmiş durumda.
    • Aktif aerodinamik elemanlar (dinamik arka kanat, öne splitter, difüzör sistemleri) ile hava akımı sürekli kontrol edilebiliyor.
    • Süspansiyon sistemi Adaptive Magnetic Ride Control ve çift salıncak (double wishbone) yapısıyla yüksek kontrol kabiliyeti sunuyor.
    • Fren sistemi olarak karbon-seramik frenler kullanılıyor; ABS ve gelişmiş stabilite kontrol sistemleri ek güvenlik katıyor.

    Tasarım Dili & Dış Görünüm

    Turbio’nun görsel kimliği, klasik Pininfarina zarafetini alıp fütüristik detaylarla harmanlıyor. Teaser görüntülerinde dikkat çekici çizgiler şöyle tanımlanıyor:

    • At nalı (horseshoe) biçimli ön ızgara, ince farlar ve geniş splitter.
    • Çift baloncuk (double bubble) tavan formu, hava girişleri ve arka profilde güçlü difüzör + X biçimli stop lambaları.
    • Ölçüler açısından, araç Lamborghini Revuelto ile neredeyse aynı uzunluk (4.947 mm), aynı dingil mesafesi ve kuru ağırlık değerlerine sahip gibi görünüyor.
    • Geri dönüşüm malzemeleriyle üretilen yan koruma panelleri (Starkle® benzeri malzemeler) ve gövdeyle tek renk tasarım yaklaşımı dikkat çekiyor.
    • Kapı kolları yerini kayış tipli basit gereksizlikten arındırılmış mekanizmalara bırakmış durumda.

    Üretim, Lansman ve Adet

    • Toplam üretim adedi: yalnızca 50 adet ile sınırlı.
    • Lansman tarihi ve mekânı: 4 Ekim 2025’te Miami’de özel bir davet etkinliğiyle tanıtılacak.
    • Üretim zamanı ve fiyat gibi kesin bilgiler hâlâ net değil; yapı konsept ilan ediliyor.

    Sınırlılıklar ve Beklentiler

    • Proje hâlâ konsept aşamasında; teknik özelliklerde değişiklik olasılığı bulunuyor.
    • AI ile tasarım katkısı, ne düzeyde ve ne kadar “otomatik” olarak gerçekleştiği kısmı hâlâ net değil. Bazı eleştirmenler, Pininfarina’nın adının kullanılmasıyla AI etkisinin abartıldığı görüşünde.
    • Performans değerlendirmeleri henüz doğrulanmamış; resmi test verileri ortaya çıkana kadar bu veriler “hedeflenen” değerler olarak değerlendirilmelidir.

    Piston Kafalar Yorumu

    Turbio, otomotiv dünyasında “AI ile tasarım mümkün mü?” tartışmasını yeniden alevlendiriyor.
    1.100 hp V12 hibrit kombinasyonu, gelenekle teknolojiyi bir araya getiriyor. Ama yıldız asıl “AI destekli 3D baskı + Pininfarina dokunuşu” vaadinde saklı. Bu harman başarıyla sunulursa, Turbio salt performans olarak değil, tasarım paradigmasında bir mihenk taşı olabilir.

    Bununla birlikte, proje hâlâ konsept seviyesinde; AI etkisinin sınırları, üretime geçildiğinde daha net görülecek.

    Pininfarina’nın Resmi Web Sayfasına BURADAN ulaşabilirsiniz.

    Okuyucular Bunları da Merak Etti 👇






  • Çifte Zaferle Kapanış: Léo Jousset, Alpine ELF Cup Series 2025 Şampiyonu Oldu!

    Çifte Zaferle Kapanış: Léo Jousset, Alpine ELF Cup Series 2025 Şampiyonu Oldu!

    Circuit Paul Ricard’da sezon finalinde çifte zafer kazanan Léo Jousset, Alpine ELF Cup Series 2025’in yeni şampiyonu oldu. Seri 2026’da FFSA GT’ye katılıyor.

    Sezon Finali Paul Ricard’da: Alpine ELF Cup’ta Yeni Bir Şampiyonluk Hikayesi

    Sekizinci sezonunu tamamlayan Alpine ELF Cup Series, elektrikli mobilite ve GT yarışlarının kesişim noktasında unutulmaz bir finalle sona erdi. Race Cars Consulting pilotu Léo Jousset, hafta sonunu çifte galibiyetle kapatarak şampiyonluk unvanını garantiledi.

    Jousset’in yanı sıra Mathias Cazaux (Junior), Ivan Ovsienko (Challenger) ve David Barrere (Gentlemen) kategorilerinde de sezonun en iyileri belli oldu.

    Organizatörler, 2026 itibarıyla serinin FFSA GT France takvimiyle birleşeceğini açıkladı. Böylece Alpine A110 Cup otomobilleri, iki pilotlu dayanıklılık formatında yeni bir döneme girecek.


    Jousset’ten Baskın Zafer, Ovsienko’dan Şampiyonluk

    Hafta sonunun ilk yarışında, Mugello’daki bir önceki yarışta şampiyonluğu garantileyen Léo Jousset, liderliğini bırakmadı. Pole pozisyonundan başlayan Fransız pilot, mükemmel bir kalkışla zirveyi korudu.
    Mateo Herrero (Herrero Racing) iyi bir start almasına rağmen geçiş fırsatı bulamadı.

    Beşinci sıradan start alan Romain Monti (Chazel Technologie Course), güçlü bir atakla üçüncülüğe kadar yükseldi. Gentlemen kategorisi lideri David Barrere, ilk turda yaşadığı temas sonrası geriye düştü ve günü puansız kapattı.

    Jousset farkı her turda artırırken, arka grupta Mathias Cazaux ve Lazare Lartigau (Forestier Racing) gençler klasmanı için kıyasıya mücadele etti. Bu ikilinin kapışmasında Victor Weyrich (Herrero Racing) aradan sıyrılarak dördüncü sıraya yerleşti.

    15 turun ardından Jousset, 9.4 saniyelik farkla finiş çizgisini ilk sırada geçti. Onu Herrero ve Monti takip etti. Bu sonuçla Race Cars Consulting, takımlar şampiyonluğunu da garantiledi. Aynı yarışta Ivan Ovsienko, Challengers kategorisinde sezon şampiyonluğunu ilan etti.


    Jousset Rekorla Kapattı, Cazaux ve Barrere Taç Giydi

    Pazar günü düzenlenen sezonun son yarışında da sahne yine Léo Jousset’indı. Pilot, sezonun dokuzuncu pole pozisyonunu elde ederek Alpine ELF Cup tarihine geçti. Startta baskıya rağmen liderliği koruyan Jousset, kısa sürede farkı açtı.

    Arkasında Victor Weyrich, Roee Meyuhas (Forestier Racing) ve Romain Monti pozisyon savaşına girdi. Gençler klasmanında ise Mathias Cazaux ve Lazare Lartigau arasındaki mücadele nefes kesti. Cazaux beşinci sırada finiş görerek Junior kategorisi şampiyonluğunu kazandı.

    David Barrere, Gentlemen klasmanında beşinci galibiyetini alarak sezonu zirvede tamamladı. Jousset’in yarışı neredeyse 15 saniye farkla kazanması, sezon boyunca sergilediği üstünlüğü bir kez daha gözler önüne serdi.


    FFSA GT’de Yeni Dönem: Alpine A110’un Başarı Zinciri Devam Ediyor

    Alpine markası, yalnızca ELF Cup’ta değil, GT kategorilerinde de yükselişini sürdürüyor. Alpine A110 GT4, 2024 yılında FFSA GT France ve GT4 European Series şampiyonluklarını kazanmıştı.

    Bu yıl Stéphane Lémeret ve Stéphane Auriacombe, CMR takımıyla AM kategorisinde sezonu lider kapatarak Alpine’e bir kupa daha kazandırdı. Lémeret, yarışın ilk bölümünde lastik patlatmasına rağmen ekibin dördüncülüğü şampiyonluğu garantiledi. Ertesi gün gelen galibiyet, kampanyayı mükemmel biçimde noktaladı.

    Bu başarılar, Alpine ELF Cup’ın 2026’da FFSA GT çatısı altına geçiş kararının ne kadar stratejik olduğunu kanıtlıyor. Yeni formatla birlikte iki pilotlu dayanıklılık yarışlarına geçilecek ve genç yetenekler için profesyonel kariyer basamağı oluşturulacak.


    Genç Yeteneklere Açılan Kapı: SRO GT Académie

    Alpine ELF Cup sezonunda bir diğer önemli kazanımı, Gaspard Simon’un kazandığı SRO GT Académie zaferi oldu. Simon, 150.000 € ödülün yanı sıra, SRO ve FFSA Academy tarafından sağlanacak GT World Challenge Europe 2026 desteği kazandı. Bu ödül, genç sürücülerin Alpine programı üzerinden üst serilere geçişini hızlandıracak.


    Piston Kafalar Yorumu

    Alpine ELF Cup Series, sekiz sezonluk serüvenini Paul Ricard’da dolu bir kupa dolabıyla kapattı. Léo Jousset’in kusursuz sezonu, markanın müşteri yarış programının gücünü bir kez daha kanıtladı.
    Serinin 2026’da FFSA GT France ile birleşmesi, hem sportif rekabeti hem de marka vizyonunu ileriye taşıyacak. Yeni format, genç pilotlara Avrupa’nın en yüksek GT seviyelerine uzanan doğal bir kariyer merdiveni sunacak.

    Alpine, bir kez daha hem pistte hem stratejide doğru virajı döndü.

    Okuyucular Bunları da Merak Etti 👇




    Motor sporları haberlerimize BURADAN ulaşabilirsiniz.

  • 3 Metrelik Dacia Hipster Concept: Elektrikli Mobilitede Halkın Arabası Yeniden Doğuyor

    3 Metrelik Dacia Hipster Concept: Elektrikli Mobilitede Halkın Arabası Yeniden Doğuyor

    Dacia, Hipster Concept modeliyle 3 metrelik ultra kompakt boyutlarda, dört kişilik ve bütçe dostu yeni nesil elektrikli halk aracını tanıttı.

    Elektrikli Mobilitede Yeni Başlangıç: Halkın Arabası 2.0

    Dacia, 20 yıl önce Logan ile başlattığı “ulaşılabilir otomobil” felsefesini elektrik çağında yeniden yorumluyor. Hipster Concept, markanın “herkes için elektrikli mobilite” vizyonunu temsil eden tamamen yeni bir konsept olarak tanıtıldı. Sadece 3 metre uzunluğundaki bu ultra kompakt model, dört gerçek koltuk ve 70 ila 500 litre arasında değişen bagaj kapasitesiyle “azla çok yapmanın” modern bir örneğini sunuyor.

    Marka, Hipster Concept ile günümüzün büyüyen, ağırlaşan ve karmaşıklaşan otomobil dünyasına meydan okuyor. Hedef, daha az kaynakla, daha düşük maliyetle ve yarı karbon ayak iziyle gerçek bir halk aracını yeniden icat etmek.


    Yarının Elektriklisi: Hafif, Ucuz ve Akılcı

    Günümüzde otomobiller daha büyük, daha güçlü ve dolayısıyla daha pahalı hale geldi.
    Dacia, Hipster Concept ile bu eğilimi tersine çeviriyor:

    • %20 daha hafif yapı (Dacia Spring’e göre),
    • yarı karbon ayak izi,
    • eco-smart üretim anlayışı.

    Dacia’nın tasarım ve Ar-Ge ekibine göre bu model, markanın DNA’sındaki “gereksiz hiçbir şey yok, her şeyin bir nedeni var” anlayışının modern bir yorumu.
    Romain Gauvin, Dacia Gelişmiş Tasarım Müdürü, konsepti şöyle özetliyor:

    “Hipster Concept, bugüne kadar üzerinde çalıştığım en Dacia ruhlu proje. 20 yıl önce Logan’ın yaptığı etkiyi bu kez elektrik çağında yaratıyoruz.”


    Gerçek İhtiyaçlara Göre Tasarlandı

    Hipster Concept’in tasarım süreci kullanıcıların gerçek yaşam senaryoları üzerinden yürütüldü.
    Marka, “müşteriler gerçekten neye ihtiyaç duyuyor?” sorusuna net bir yanıt vermek istiyor.
    Sonuç:

    • 3 m uzunluk,
    • 1,55 m genişlik,
    • 1,53 m yükseklik,
    • dört kişilik yaşam alanı.

    Stéphanie Chiron, Dacia Ürün Müdürü, “Hipster Concept, günlük hayatta ihtiyaç duyulan her şeyi sunuyor; ne eksik, ne fazla.” diyerek felsefeyi özetliyor.

    Bu ölçülerde dört kişilik oturma kapasitesi ve geniş bagaj sunan başka bir model bulunmuyor.
    Kısacası Dacia, kompakt şehir otomobilinde yeni bir segment yaratıyor.


    Yalın Ama Akıllı Tasarım: ‘Üç Kalem Darbesiyle Çizilen Araba’

    Hipster Concept’in dış tasarımı, Dacia’nın sade ama karakterli tasarım dilinin devamı niteliğinde.
    Gövde neredeyse tamamen “dört köşeye oturan dört tekerlek” fikriyle şekillendirilmiş. Ön ve arka çıkıntılar sıfıra yakın, hatlar keskin ve fonksiyonel.

    Far grubu tamamen yatay tasarlanmış, bu da araca ciddi ama sempatik bir ifade kazandırıyor. Arka bölümde iki parçalı bagaj kapağı, geniş açıklığıyla fonksiyonelliği artırıyor.

    Arka lambalar ise maliyet avantajı ve dayanıklılık için arka camın içine entegre edilmiş. Gövde tek renk; yalnızca ön panel ve kapı girişlerinde boyalı kısımlar bulunuyor.

    Yan koruma panelleri, Dacia mühendislerinin geliştirdiği geri dönüştürülmüş Starkle® malzemeden üretildi. Ön ve arka alt koruma plakaları da aynı sürdürülebilir anlayışla “Robust & Outdoor” felsefesini yansıtıyor.

    Kapı kolları yerini ağırlık azaltan kumaş kayışlara bırakmış. Basit, hafif ve işlevsel.


    İç Mekânda Maksimum Alan, Minimum Karmaşa

    Hipster Concept’in iç mekanı da dış tasarım kadar yalın ama akılcı. Küp formundaki gövde sayesinde iç alan son derece ferah. Dikey camlar ve ön cama entegre geniş görüş alanı, hem içeri ışık alıyor hem de mekân algısını büyütüyor.

    Koltuklar sade bir iskelet üzerine gerilmiş teknik file kumaşlarla kaplanmış. Ön koltuklar birleştirilerek tek parça bir oturma bankı oluşturulmuş — tıpkı geçmişin efsane halk otomobillerinde olduğu gibi.
    Başlıklar açık iskelet yapısıyla hem hafiflik hem de üretim kolaylığı sağlıyor.

    Bagaj kapasitesi, arka koltuklar dik konumdayken 70 litre, katlandığında ise 500 litreye kadar çıkabiliyor.

    Güvenlik tarafında iki hava yastığı bulunuyor; minimalist bir otomobilde bile güvenlikten ödün verilmiyor.


    Kişiselleştirme ve Bağlantı: YouClip® Sistemi

    Hipster Concept’in iç mekânında YouClip® bağlantı sistemi yer alıyor. Bu sistem sayesinde kullanıcılar torpido, kapı paneli ve bagaj bölgesinde bulunan 11 sabitleme noktasına çeşitli aksesuarlar ekleyebiliyor:
    bardaklık, ışık, kol dayama, taşınabilir hoparlör, vb.

    Dacia’nın “Bring Your Own Device” (BYOD) felsefesi gereği araçta geleneksel multimedya ekranı bulunmuyor. Sürücüler akıllı telefonlarını dock istasyonuna takarak hem navigasyon hem de medya kontrolünü sağlıyor. Telefon aynı zamanda dijital anahtar görevi görüyor ve Bluetooth hoparlörle araç ses sistemine bağlanıyor.


    Yarı Fiyatına Elektrikli Yaşam

    Dacia Hipster Concept, sadece teknik açıdan değil, toplumsal açıdan da iddialı bir proje. Markanın hedefi, mevcut elektrikli araçların yaşam döngüsü karbon ayak izini yarıya indirmek. Aynı zamanda, fiyat bazında da piyasadaki elektriklilerin yarı maliyetine denk gelen bir “gerçek halk elektriklisi” üretmek.

    Dacia, Spring ile uygun fiyatlı elektrikli mobiliteye öncülük etmişti. Hipster Concept ise bu vizyonu bir adım ileri taşıyor: Elektrikli mobiliteyi herkesin erişebileceği seviyeye indirmek.

    Okuyucular Bunları da Merak Etti 👇



    Piston Kafalar Yorumu

    Otomotiv endüstrisi daha büyük, daha karmaşık ve daha pahalı hale gelirken, Dacia tam tersine gidiyor.
    Hipster Concept, 3 metrelik boyutları, dört kişilik kabini ve sade mühendisliğiyle “halkın arabası” kavramını yeniden tanımlıyor. Bu sadece bir konsept değil; aynı zamanda otomotivde gerçek sadeliğin yeniden doğuşu. Dacia, yine bir dönemi başlatıyor gibi görünüyor tabi bu kez elektrik çağında.

    Dacia’nın Türkiye’de satılan modellerine ve en güncel fiyat bilgisine Dacia Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

  • Her Yolcuya Özel Akıllı Hava Yastığı Dönemi Başladı!

    Her Yolcuya Özel Akıllı Hava Yastığı Dönemi Başladı!

    ZF LIFETEC, InCabin 2025’te her yolcuya özel güvenlik sunan akıllı hava yastığı ve emniyet kemeri teknolojisini tanıttı. Sistemler 2030 Euro NCAP vizyonuna hazır.

    InCabin 2025’te Akıllı Güvenlik Deneyimi: Yolcuya Göre Hava Yastığı

    ZF LIFETEC, InCabin 2025 etkinliğinde araç güvenliğinde çığır açacak yeni nesil akıllı hava yastığı ve emniyet kemeri sistemlerini tanıttı.
    Sistem, araç içindeki kameralar ve sensörlerden elde ettiği verilerle yolcunun fiziksel özelliklerini, oturma pozisyonunu ve hareketlerini analiz ediyor.
    Bu sayede hava yastıkları ve emniyet kemerleri, her bireyin konumuna, kilosuna ve duruşuna göre anlık olarak kendini ayarlayabiliyor.

    ZF’nin geliştirdiği bu teknoloji, hem 2026 Euro NCAP yolcu izleme gerekliliklerini hem de 2030 güvenlik yol haritasını şimdiden karşılıyor.
    Amaç, “her birey için maksimum güvenlik” ilkesini yapay zekâ tabanlı sistemlerle gerçeğe dönüştürmek.


    Yapay Zeka Destekli Yolcu Tanıma: Herkese Özel Güvenlik

    ZF LIFETEC’in yeni çözümü, kamera, koltuk ve kemer sensörleri gibi çoklu kaynaklardan gelen verileri birleştirerek araç içindeki her kişiye özel bir “dijital ikiz” oluşturuyor.
    Bu model sayesinde sistem, çarpışma anında hangi hava yastığının, ne zaman ve ne kadar basınçla açılacağını milisaniyeler içinde belirliyor.

    “Kesin yolcu tanıma, kişiye özel pasif güvenliğin temelini oluşturur,”
    diyor Harald Lutz, ZF LIFETEC Ar-Ge Başkanı.
    “Otonom sürüş ve yeni iç mekan düzenleriyle birlikte emniyet sistemlerinin esnek ve bireysel hale gelmesi kaçınılmaz.”

    Bu yaklaşım, gelecekte yolcuların döner koltuklarda veya farklı oturma pozisyonlarında seyahat ettiği otonom araçlarda güvenliğin yazılım temelli hale geleceğini gösteriyor.


    Yeni Nesil Hava Yastığı Teknolojisi: Dual Contour Airbag

    ZF LIFETEC’in yeni Dual Contour Airbag sistemi, hava yastığı hacmini yolcunun konumuna göre otomatik ayarlayabiliyor.
    İki kademeli gaz jeneratörüyle çalışan sistem, çocuk, yetişkin veya farklı boyutlardaki yolcular için optimum basınç seviyesi oluşturuyor.
    Buna ek olarak, hava yastığının “adaptive back vent” (arka tahliye) sistemi, çarpışmanın şiddetine ve açıya göre iç basıncı dinamik şekilde değiştiriyor.

    ACR8 ve SPR8 serisi emniyet kemerleri de bu sistemle birlikte çalışıyor. Değişken kuvvet sınırlayıcıları sayesinde kemer gerginliği her yolcuya özel olarak ayarlanıyor.
    Sonuç: Daha az fiziksel yük, daha az yaralanma riski ve çok daha akıllı bir güvenlik yanıtı.


    Çocuk Tanıma, Yanlış Kemer Uyarısı ve Acil Durum Zinciri

    ZF’nin akıllı emniyet sistemleri yalnızca çarpışma anında değil, önleyici güvenlikte de aktif rol oynuyor.
    Yeni sistem:

    • Çocuk ve çocuk koltuğu tespiti yaparak yanlış yerleşimlerde akıllı hava yastığını devre dışı bırakıyor,
    • Kemer uyarı sistemiyle yanlış kullanım durumlarında sürücüyü uyarıyor,
    • Acil durum zinciri desteğiyle, olası kazalarda otomatik olarak yardım sistemleriyle bağlantı kuruyor.

    Ayrıca “out-of-position” (yanlış oturma pozisyonu) tespit sistemi, yolcunun riskli konumlarda olduğunu algılayarak önceden uyarı veriyor veya akıllı hava yastığının devreye girmesini engelliyor.

    Bu özellikler, Euro NCAP’in “gerçek yaşam güvenliği” (Real-Life Safety) yaklaşımının merkezinde yer alıyor.


    Geleceğin Kabinlerinde Kişiye Özel Güvenlik

    ZF LIFETEC, global otomotiv üreticileriyle birlikte Vision Zero (sıfır ölümlü kaza) hedefi doğrultusunda çalışıyor.
    Kamera, kemer ve koltuk sensörlerinden gelen veriler, aktif sürüş sistemlerinden alınan bilgilerle birleştirilerek her yolcu için kişisel güvenlik stratejileri oluşturuluyor.
    Bu sayede otomobil, sürücüsünün ve yolcusunun duruşuna, kilosuna, hatta oturma alışkanlıklarına göre güvenlik bileşenlerini ayarlayabiliyor.

    “Doğru veri, doğru zamanda doğru tepki demektir,”
    diyor Philipp Russ, ZF LIFETEC’te yolcu tanıma sistemlerinden sorumlu mühendis.
    “Bu sistem, sadece donanım değil, yazılım odaklı güvenliğin de başlangıcı.”


    Piston Kafalar Yorumu

    Otomotiv dünyasında güvenlik artık pasif değil, adaptif.
    ZF LIFETEC’in geliştirdiği akıllı hava yastığı sistemi, her yolcunun vücut yapısına ve pozisyonuna göre anlık tepki veriyor.
    Bu yaklaşım, klasik güvenlik anlayışından tamamen farklı: herkese aynı koruma değil, herkese uygun koruma.
    Euro NCAP 2030 vizyonuyla birebir uyumlu olan bu sistem (akıllı hava yastığı), gelecekte sürücüsüz araçlarda bile insan merkezli güvenliği mümkün kılacak gibi görünüyor.