Yazar: admin

  • BMW ve Toyota Supra’da Yangın Riski: 200 Bin Araç Geri Çağrıldı!

    BMW ve Toyota Supra’da Yangın Riski: 200 Bin Araç Geri Çağrıldı!

    BMW ve Toyota Supra’da yangın riski nedeniyle 200 bin araç geri çağrıldı. Detaylar ve etkilenen modeller için hemen göz atın!

    Yangın Riski Nedeniyle 200 Bin Araç Servise Çağrıldı

    BMW’nin B48 ve B58 motorlu araçlarında tespit edilen yangın riski, markanın son yıllardaki en geniş kapsamlı geri çağırmalarından birine yol açtı. Bu sorun, yalnızca BMW modellerini değil, 2020–2022 yılları arasında üretilen Toyota Supra’ları da etkiliyor.

    Sorunun Kaynağı: Motorun Kalbinde Gizli Tehlike

    ABD Ulusal Karayolu Trafik Güvenliği İdaresi (NHTSA) tarafından yayınlanan rapora göre, yangın riskinin temel nedeni motor marş rölesi (starter relay). Bu parça, suya maruz kaldığında korozyona uğruyor ve kısa devreye yol açabiliyor. Kısa devre ise hem aracın çalışmasını engelleyebiliyor hem de en tehlikelisi park hâlindeyken veya seyir esnasında yangın riski oluşturuyor.

    Bu sorun, Valeo tarafından üretilen starter motorlarda ortaya çıktı. Korozyonun elektrik bağlantılarını bozması, hem motorun güvenilirliğini hem de sürücülerin güvenliğini tehdit ediyor.

    Hangi Modeller Etkileniyor?

    BMW’nin açıklamasına göre, ABD’de yaklaşık 196.000 araç geri çağrılıyor. Bunun yanında, Almanya’da da 136.000’den fazla araç aynı sorun nedeniyle servise çağrıldı. Küresel ölçekte bu sayının 300 bini aşabileceği tahmin ediliyor.

    Etkilenen modeller:

    • BMW 230i (2022)
    • BMW 330i (2019–2021)
    • BMW 430i ve 430i Convertible (2021–2022)
    • BMW 530i (2020–2022)
    • BMW X3 ve X4 (2020–2022)
    • BMW Z4 (2019–2022)
    • Toyota Supra 3.0 (2020–2022)

    Özellikle Supra 3.0 sahipleri için bu haber büyük sürpriz oldu. Çünkü Supra’nın BMW ile ortak geliştirilen platformu ve Z4 ile paylaştığı B58 motoru aynı sorundan etkileniyor.

    Toyota Supra Sahipleri İçin Ne Anlama Geliyor?

    Toyota, yaptığı açıklamada şu ana kadar Supra’da hiçbir yangın vakası rapor edilmediğini duyurdu. Ancak, aynı üretim süreci ve motor parçaları paylaşıldığı için, 1.469 adet Supra coupe de önlem amacıyla geri çağırmaya dahil edildi.

    Toyota, müşterilerine güvence verdi:

    • Araçlar servise çağrılacak,
    • Arızalı parça ücretsiz olarak değiştirilecek,
    • Daha önce kendi imkânlarıyla değişim yapan kullanıcılara geri ödeme yapılacak.

    Toyota ayrıca, risk ortadan kalkana kadar Supra sahiplerinin araçlarını garaj dışında, binalardan uzakta park etmelerini öneriyor.

    BMW’nin Geri Çağırma Süreci

    BMW, sahiplerine Kasım ortasından itibaren bildirim göndermeye başlayacak. Servise çağrılan araçların motor marş rölesi daha dayanıklı, yeni versiyonla değiştirilecek.

    Dikkat çekici noktalardan biri, sorunun çözülmesinin uzun sürmeyeceği. İşlem yalnızca birkaç saatlik bir servis ziyareti gerektiriyor.

    BMW ve Toyota İçin İmaj Krizi

    Bu geri çağırma, BMW’nin güvenlik ve kalite algısını ciddi biçimde zedeleyebilir. Çünkü B48 ve B58 motorlar, markanın en çok tercih edilen modellerinde kullanılıyor. Toyota Supra için ise bu durum, “Japon güvenilirliği” imajıyla tezat bir tablo yaratıyor.

    Öte yandan, geri çağırmalar otomotiv sektöründe sık görülen uygulamalar. Önemli olan, sorunun erkenden tespit edilmesi ve müşterilerin güvenliğinin ön planda tutulması.

    Piston Kafalar Yorumu

    Bu geri çağırma, hem BMW hem de Toyota sahipleri için ciddiye alınması gereken bir gelişme. Özellikle Supra gibi performans odaklı araçların tutkunları için güvenlik her şeyden önemli. BMW’nin şeffaf davranarak tüm araç sahiplerini bilgilendirmesi doğru bir adım oldu. Ancak, markaların uzun vadede müşteri güvenini koruyabilmesi için üretim süreçlerinde daha sıkı kontroller uygulaması şart.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir

  • İki Yamaha Motoruyla Hayata Dönen Çılgın Mini: “Twini” Satışta!

    İki Yamaha Motoruyla Hayata Dönen Çılgın Mini: “Twini” Satışta!

    İki Yamaha R1 motoruyla donatılan, karbon fiber gövdeli efsanevi Mini Twini yeniden satışta! Bu çılgın projeyi ve detaylarını keşfedin.

    Küçük Ama Öfkeli: Rover Mini’nin Çılgın Dönüşümü

    1990 yılında Rover markası altında üretilen klasik Mini, Mayfair donanım paketiyle mütevazı bir şehir otomobili olarak doğdu. Kompakt boyutları, ikonik tasarımı ve sadeliğiyle otomobil tarihinin efsanelerinden biri haline geldi. Ancak yıllar içinde Mini yalnızca sevimliliğiyle değil, aynı zamanda modifiye dünyasına da ilham veren bir platform oldu.

    2003 yılına gelindiğinde İngiltere merkezli Z-Cars isimli tuning firması, bu sevimli Mini’ye sıra dışı bir dokunuş yapmaya karar verdi. Aracın standart motoru ve aktarma organları tamamen söküldü ve yerine iki adet Yamaha R1 motosiklet motoru yerleştirildi. Ortaya çıkan proje ise “Twini” adıyla tarihe geçti.

    Çift Motorun Gücü: Yamaha R1’den Gelen Çılgın Performans

    Twini’nin kalbinde, arka bölümüne entegre edilmiş iki adet Yamaha R1 motoru bulunuyor. Bu motorlar yalnızca yüksek devir çevirmesiyle değil, aynı zamanda sunduğu saf sürüş hissiyle de tanınıyor.

    • İki ayrı motor + iki ayrı 6 ileri sekansiyel şanzıman
    • Limited slip diferansiyel (LSD)
    • Ayarlanabilir coilover süspansiyon sistemi
    • Dört disk fren

    Bu kombinasyon, 1990 çıkışlı küçük bir Mini’nin adeta yarış pistinde doğmuş bir canavara dönüşmesini sağladı.

    Yarış Otomobili Ruhuna Sahip Bir Mini

    Z-Cars yalnızca motor swap ile yetinmedi. Twini’ye gerçek bir yarış otomobiline yakışacak parçalar da kazandırıldı:

    • Tubular ön ve arka subframe
    • Roll cage (güvenlik kafesi)
    • Karbon fiber + fiberglas gövde panelleri
    • 13 inç jantlar
    • Cobra bucket koltuklar + Sabelt 5 noktalı emniyet kemerleri
    • Sparco direksiyon
    • MoTeC dijital gösterge

    Kısacası Twini, klasik Mini’nin sadece dış hatlarını koruyan ama içten tamamen yeniden doğan bir süper oyuncak.

    ABD’ye Yolculuk ve Satış Hikâyesi

    Twini, 2021 yılında Amerika’ya ihraç edildi. Geçtiğimiz Aralık ayında ünlü açık artırma platformu Bring a Trailer (BaT) üzerinden yeni sahibini buldu. Şimdi ise Arizona’da tekrar satışa çıkmış durumda.

    Mevcut açık artırmada başlangıç fiyatı 1.500 dolar seviyesinden açıldı. Ancak bu rakamın, aracın koleksiyon değeri ve performans potansiyeli göz önünde bulundurulduğunda kısa sürede yükseleceğine kesin gözüyle bakılıyor.

    Scrappy Doo’ya Benzeyen Bir Mini!

    Twini’nin belki de en ilginç yanı, otomotiv medyasında “Scrappy Doo” benzetmesiyle anılması. Çünkü küçük boyutlarına rağmen son derece agresif ve savaşçı bir ruh taşıyor. İki motoruyla birlikte adeta “fazlasıyla büyük bir kalbi olan küçük bir kahraman” gibi görünüyor.

    Neden Bu Kadar İlgi Çekiyor?

    1. Koleksiyon değeri – Dünyada çok az sayıda üretilen, özel modifiyeli bir Mini.
    2. Performans – İki Yamaha motoru sayesinde olağanüstü hızlanma ve yüksek devir keyfi.
    3. Hikâye – İngiltere’den ABD’ye uzanan macera dolu geçmişi.
    4. Görsellik – Karbon fiber gövdesi ve yarış ekipmanlarıyla göz kamaştırıcı.

    Piston Kafalar Yorumu

    Twini, otomobil dünyasının en çılgın projelerinden biri. Z-Cars’ın mühendislik dehası sayesinde klasik Mini, hem yarış hem de koleksiyon sahnesinde kendine farklı bir yer açıyor. Bu araç, aslında bir otomobilden çok daha fazlası: iki motor, dört tekerlek ve saf çılgınlık.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir

  • Hedge Fonlardan Finans Sektörüne Büyük Yönelim + FMIZP Odak Noktası

    Hedge Fonlardan Finans Sektörüne Büyük Yönelim + FMIZP Odak Noktası

    Goldman Sachs’a göre hedge fonlar geçtiğimiz günlerde bankacılık, sigorta ve tüketici finansman sektörlerine büyük yatırımlar yapıyor. Bu akım, Türkiye’de otomotiv yan sanayi şirketi Federal Mogul İzmit Piston (FMIZP) için de fırsat olabilir.

    Dünya Finansında Yeni Yönelim: Hedge Fonlar Finans Sektörüne Akıyor

    Son dönemde finans dünyasında dikkat çekici bir hareket gözlemleniyor: hedge fonlar, geleneksel yoğunluk gösterdikleri teknoloji ya da enerji gibi sektörlerden çıkarak bankacılık, sigorta ve tüketici finansmanı şirketlerine yöneliyor. Reuters’in haberine göre Goldman Sachs, bu trende dikkat çekerek, hedge fonların geçtiğimiz haftalarda bu üç sektörde yoğun alımlar yaptığını bildiriyor.

    Bu eğilim sadece ABD ile sınırlı kalmıyor; birçok yatırımcı portföy dağılımlarını yeniden gözden geçiriyor, finansal kurumları değerleme açısından daha cazip görüyor.


    Türkiye Perspektifi: FMIZP – Federal Mogul İzmit Piston

    Bu küresel trendin Türkiye ayağında, otomotiv yan sanayi şirketlerinden FMIZP (Federal Mogul İzmit Piston ve Pim Üretim Tesisleri A.Ş.) dikkat çekici bir aday.

    Finansal Durum & Temel Veriler

    • Hisse İşlem Fiyatı: Yaklaşık TRY 336,75 civarında.
    • 52 Hafta Aralığı: 263,25 – 408,50 TRY arasında değişmiş durumda.
    • Gelir & Kar: 2024 yılında FMIZP’nin geliri ~ 675,70 milyon TRY olarak gerçekleşti.
    • Şirket Profili: Otomotiv tahrik sistemleri üreticisi → piston, silindir gömleği, segman, pim, rulman gibi parçaları kapsıyor.

    Fırsat mı, Risk mi?

    Bu durumda FMIZP gibi şirketler, finans sektöründeki yatırım akımlarından dolaylı olarak fayda görebilir. Ancak “finans akımı = hisse patlaması” değildir; dikkat edilmesi gereken noktalar:

    • Makro riskler: Döviz kuru oynaklığı, faiz politikaları, global likidite koşulları…
    • Likidite & hacim: FMIZP’nin işlem hacmi ve likiditesi büyük yatırımcılar için kritik.
    • Sektörel korelasyon: Otomotiv yan sanayi ile finans sektorü arasındaki bağlar sınırlı olabilir.

    Piston Kafalar Yorumu

    Finans dünyasında para akışlarının yön değiştirmesi, yatırımcıların trend arayışlarını gösteriyor. Bu, daha önce göz ardı edilen sektörlere dikkat çekiyor. FMIZP gibi yerli şirketler bu akımdan pay alabilir, ancak başarı uzun vadeli strateji ve sağlam finans temelinden geçer.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir

  • McLaren’in İlk SUV Modeli Yolda mı? İngiliz Marka Yeni Segmentlere Göz Kırpıyor

    McLaren’in İlk SUV Modeli Yolda mı? İngiliz Marka Yeni Segmentlere Göz Kırpıyor

    McLaren, Ferrari ve Lamborghini gibi rakiplerinin izinden giderek ilk SUV modelini geliştirmeye hazırlanıyor. 2030’a kadar showroomlarda lüks ve hızlı SUV modelleri görebiliriz.

    McLaren SUV Gerçek Olabilir mi?

    İngiliz performans otomobili üreticisi, tarihindeki en büyük dönüşüm adımlarından birini atmaya hazırlanıyor. Markanın CEO’su Nick Collins, 2030 yılına kadar model gamının önemli ölçüde çeşitleneceğini açıkladı. Bu çeşitlilik içinde en dikkat çekici ihtimal ise McLaren’in ilk SUV modeli.

    İngiliz üretici, 1992’deki efsanevi McLaren F1 ve 2011’de geri dönüş yaptığı 12C dahil olmak üzere yalnızca iki koltuklu süper otomobiller üretti. Ancak günümüzün pazar koşulları, markayı Ferrari Purosangue, Lamborghini Urus ve Aston Martin DBX gibi yüksek satış rakamlarına ulaşan SUV segmentine yönelmeye zorluyor.


    Neden Bir McLaren SUV?

    McLaren 2023’te yaklaşık 1 milyar sterlin zarar açıkladı. Bu büyük kaybın ardından marka, hem kârlılığı artıracak hem de yeni müşteri gruplarını çekecek bir strateji geliştirmeye çalışıyor.

    Rakipler örnek alınırsa tablo net:

    • Lamborghini Urus, markanın 2024 küresel satış rekorunu kırmasında kilit rol oynadı.
    • Ferrari Purosangue, markanın tarihinde bir ilk olarak SUV segmentine giriş yaptı ve yüksek talep gördü.
    • Aston Martin DBX, marka satışlarının omurgasını oluşturuyor.

    Premium hızlı üretici de benzer bir başarı hikayesini SUV segmentine adım atarak yazmayı hedefliyor.


    McLaren ve Çinli Nio İş Birliği

    Markanın gelecekteki SUV planlarında dikkat çeken bir unsur da Çin bağlantısı. 2025’in başlarında McLaren Automotive, Abu Dhabi merkezli CYVN tarafından satın alındı. Aynı zamanda markanın Çinli elektrikli otomobil üreticisi Nio’da %20’lik bir hissesi bulunuyor.

    Bu durum, olası bir SUV modelinde elektrifikasyon, batarya teknolojisi ve yazılım konularında Nio’nun bilgi birikiminin kullanılabileceği ihtimalini gündeme getiriyor. Özellikle elektrikli SUV pazarı Çin’de hızla büyürken, McLaren’in Nio ile ortaklaşa geliştireceği bir model küresel pazarda da güçlü bir etki yaratabilir.


    2030 Yol Haritası: Daha Fazla Model, Daha Fazla Çeşitlilik

    CEO Nick Collins, İngiliz basınına verdiği röportajda şunları söyledi:

    “2030’a kadar yapacağımız her şeyi yüzde 10 sapma payıyla biliyoruz. Model portföyümüzü çeşitlendirerek hem mevcut DNA’mızı geliştireceğiz hem de yeni segmentlere adım atacağız.”

    Collins ayrıca, mevcut modelleri arasında parça ortaklığının düşük olduğunu ve bu durumun maliyetleri artırdığını dile getirdi. Yeni strateji kapsamında platform paylaşımı artırılarak hem üretim maliyetleri düşürülecek hem de verimlilik artacak.

    SUV, bu stratejinin önemli bir ayağı olabilir. Çünkü daha fazla müşteri kitlesine hitap eden bir model gamı, McLaren’in sürdürülebilir büyümesi için kritik.


    McLaren SUV Nasıl Olabilir?

    Henüz resmi teknik detaylar açıklanmadı. Ancak beklentiler şu yönde:

    • Motor: Yüksek ihtimalle hibrit veya tam elektrikli bir güç ünitesi.
    • Tasarım: Markanın karakteristik aerodinamik çizgileri korunacak, fakat daha yüksek gövde yapısı SUV kimliğini yansıtacak.
    • Performans: Lamborghini Urus Performante veya Ferrari Purosangue seviyesinde, yani 600+ beygir gücü.
    • İç Mekân: İki koltuktan fazlasına sahip ilk McLaren olacak. Muhtemelen 4 veya 5 kişilik oturma düzeni sunulacak.
    • Sürüş: “Analog sürüş hissi” vurgusu korunarak, markanın safkan sporcu ruhu SUV formuna taşınacak.

    McLaren’in Satış Performansı

    İngiliz üretici, 2025’in ilk sekiz ayında Avustralya’da yalnızca 47 otomobil sattı. Bu rakam geçen yılın aynı dönemine göre düşüş anlamına geliyor. Dünya genelinde de satışların kısıtlı kalması, markanın model çeşitliliğine gitmesini zorunlu kılıyor.

    SUV modeli, McLaren’in küresel satışlarını artırmak ve markayı sadece koleksiyonculara hitap eden bir üretici olmaktan çıkarıp daha geniş kitlelere ulaştırmak için önemli bir adım olabilir.


    McLaren SUV Ne Zaman Gelir?

    Tüm işaretler, markanın ilk SUV modelini 2030’a kadar showroomlara getirmeyi planladığını gösteriyor. Tanıtım tarihi konusunda net bir bilgi yok, ancak 2027-2028 yıllarında ilk prototipleri görebiliriz.


    Piston Kafalar Yorumu

    McLaren yıllardır “safkan süper otomobil üreticisi” kimliğiyle tanınıyor. Ancak zaman değişti. Ferrari, Lamborghini ve Aston Martin gibi markalar SUV segmentinden milyonlarca euro kazanç sağlıyor. Markanın bu dalgaya kayıtsız kalması imkânsızdı.

    Bizce İngiliz otomotiv devi SUV, markanın DNA’sına ihanet değil, aksine geleceğini güvence altına alacak bir hamle. Özellikle Nio iş birliğiyle elektrikli bir süper-SUV ortaya çıkarsa, hem performans hem de teknoloji açısından segmentte yeni standartlar belirlenebilir.

    Marka hakkında detaylı bilgi ve görsele BURADAN ulaşabilirsiniz.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir

  • Bentley EXP 15 Tanıtıldı: Tarihi ‘Blue Train’ İlhamıyla Geleceğin Yüzü

    Bentley EXP 15 Tanıtıldı: Tarihi ‘Blue Train’ İlhamıyla Geleceğin Yüzü

    Bentley, yeni Bentley EXP 15 konseptiyle tasarım dilini yeniliyor. İlhamını 1930’daki efsanevi ‘Blue Train’ hikâyesinden alan elektrikli konsept dikkat çekiyor.

    Efsanenin İzinde: Blue Train Yarışı

    Bentley EXP 15 konseptinin kökleri, 1930 yılına uzanıyor. Markanın o dönemki patronu Woolf Barnato, Cannes’tan Calais’ye giden “Le Train Bleu” adlı lüks treni geçebileceğine iddiaya girdi. 830 millik yolculukta Bentley Speed Six ile trenin önüne geçen Barnato, sadece bir yarış kazanmadı; Bentley’nin hız, dayanıklılık ve cesaret DNA’sını da tarihe kazıdı.

    Bu zaferin ardından sipariş ettiği Gurney Nutting imzalı coupe, tarihe Blue Train Bentley olarak geçti. İşte Bentley’nin yeni tasarım vizyonu olan EXP 15, bu mirasın modern bir yansıması olarak sahneye çıkıyor.


    Bentley EXP 15: Radikal Bir Tasarım Denemesi

    EXP 15, Bentley’nin alışılmış çizgilerini terk eden 6 metrelik elektrikli bir konsept.

    • Gövde: Coupe tarzı silüet, yükseltilmiş gövde yüksekliği ve aerodinamik detaylarla birleşiyor.
    • Aydınlatma: Geleneksel yuvarlak farların yerini LED ışık imzaları almış durumda.
    • Logo: 106 yıllık tarihte sadece dördüncü kez güncellenen “Flying B” logosu, daha keskin çizgilerle sunuluyor.
    • Aerodinami: Çift aktif tavan spoyleri, difüzör ve kapalı jant tasarımlarıyla verimlilik artırılmış.

    Tasarım, Bentley’nin gelecekteki sedan ve GT modellerinin ipuçlarını verirken, markanın elektrikli kimliğe geçişindeki en cesur adım olarak öne çıkıyor.


    Elektrikli Geleceğin Provası

    Bentley EXP 15, tam teknik verilere sahip olmasa da AWD elektrikli bir Bentley olarak kurgulandı.

    • Platform: Tamamen elektrikli altyapı
    • İç mekân: 3 koltuklu asimetrik düzen – sürücü odaklı, yolcu tarafında daha geniş yaşam alanı
    • Detaylar: Fiziksel butonlar, mekanik şarj göstergesi, Bentley’nin geleneksel lüks işçiliğini teknolojiyle harmanlıyor.

    Bentley, 2026’da ilk tamamen elektrikli modelini tanıtmayı planlıyor. 2035’e kadar ise içten yanmalı motorlara tamamen veda etmeyi hedefliyor.

    Okuyucular Bunları da Merak Etti 👇



    Blue Train’den EXP 15’e: Tasarımsal Bağlantılar

    Tasarım Direktörü Robin Page’e göre EXP 15’in “sonsuz kaput çizgisi”, kabinin geriye yaslanmış mimarisi ve güçlü arka çamurlukları Blue Train’den izler taşıyor. Ayrıca:

    • Endless bonnet: 1930’ların Speed Six ruhunu yeniden canlandırıyor.
    • Arka haçlar: Kaslı ve heybetli görünümü güçlendiriyor.
    • Üç koltuk düzeni: Lüks, işlevsellik ve sürüş keyfini farklı bir noktada buluşturuyor.

    Bu yönleriyle EXP 15, sadece bir tasarım konsepti değil, Bentley’nin tarihini geleceğe taşımak için oluşturduğu “tasarım panosu” olarak görülüyor.


    Bentley’nin Tasarım Dönüşümü

    Bentley bugüne kadar klasik çizgileriyle anıldı: büyük ızgaralar, yuvarlak farlar ve ihtişamlı kaputlar. Ancak elektrikli çağda bu tasarım anlayışının karşılığı yok. Çünkü artık soğutma ihtiyacı olmayan motorlar, aerodinami öncelikli tasarımları gerektiriyor.

    EXP 15 bu noktada bir geçiş projesi. Kimi otoriteler tasarımın fazla radikal olduğunu savunsa da Bentley, tıpkı geçmişte EXP 9F konseptiyle Bentayga’ya giden yolu açtığı gibi, bu kez de yeni bir dönemi şekillendiriyor.


    Bentley EXP 15 ve Markanın Geleceği

    Markanın en çok satan modeli Bentayga, zamanında yoğun eleştirilen EXP 9F konseptinden doğmuştu. Bugün Bentley’nin en güçlü gelir kaynağı olan Bentayga, “ilk bakışta şüphe, sonrasında rekor satış” formülünü kanıtladı.

    Aynı yol EXP 15 için de geçerli olabilir. Bugün tartışmalı görülen tasarım, yarının Bentley modellerinde markanın kimliğini yeniden tanımlayacak bir referans noktası haline gelebilir.


    Piston Kafalar Yorumu

    Bentley EXP 15, markanın en cesur adımlarından biri. Geleneksel “Bentley yüzünü” tamamen değiştirmesi, tartışmaları beraberinde getiriyor. Ama unutmayalım ki Bentley, daha önce de radikal adımlar atmış ve sonunda başarıya ulaşmış bir marka.

    Bizce EXP 15, Blue Train mirasını modern dünyaya taşıyan bir tasarım denemesi. Kimi otoriteler için “fazla fütüristik”, kimileri için “yeterince Bentley değil.” Ancak kesin olan bir şey var: EXP 15, Bentley’nin gelecekteki elektrikli modellerinin zeminini oluşturacak.

  • Offroad Sezonu Vezirköprü’de Devam Ediyor: 2025 Türkiye Offroad Şampiyonası 4. Ayak

    Offroad Sezonu Vezirköprü’de Devam Ediyor: 2025 Türkiye Offroad Şampiyonası 4. Ayak

    2025 Türkiye Offroad Şampiyonası, 26-28 Eylül’de Samsun Vezirköprü’de 4. ayak yarışıyla devam ediyor. 23 araç ve 46 sporcu mücadele edecek.

    Vezirköprü’de Heyecan Başlıyor

    2025 Türkiye Offroad Şampiyonası, 26-28 Eylül 2025 tarihlerinde Samsun Otomobil Spor Kulübü (SAMOSK) tarafından düzenlenecek 4. Ayak yarışı ile devam ediyor.

    Samsun Valiliği, Samsun Büyükşehir Belediyesi, Vezirköprü Kaymakamlığı ve Vezirköprü Belediyesi’nin desteğiyle gerçekleştirilecek organizasyon, bölgenin en önemli motorsporları etkinliklerinden biri olacak.


    Program ve Katılım

    • 26 Eylül Cuma, 17.30: Çamlık Parkı’nda start seremonisi
    • 27 Eylül Cumartesi, 10.20: Vezirsuyu Tabiat Parkı Ormanı parkuru
    • 28 Eylül Pazar, 10.20: İkinci gün yarışları
    • 28 Eylül Pazar, 17.00: Vezirköprü Kültür Merkezi’nde ödül töreni

    Toplamda 23 araç ve 46 sporcu zorlu parkurlarda mücadele edecek.


    Piston Kafalar Yorumu

    Türkiye’de offroad sporuna ilgi her geçen yıl artıyor. Vezirköprü gibi doğal parkurlara sahip bölgelerde düzenlenen organizasyonlar hem sporculara hem de izleyicilere unutulmaz anlar yaşatıyor. 2025 sezonunun 4. ayağı, rekabetin en üst düzeye çıktığı yarışlardan biri olacak.

    Motor Sporları haberlerimize BURADAN ulaşabilirsiniz.

  • Zagato’nun İlk Hypercar’ı Geliyor: Alman Motor Mühendisliği ile İtalyan Tasarımının Efsanevi Buluşması

    Zagato’nun İlk Hypercar’ı Geliyor: Alman Motor Mühendisliği ile İtalyan Tasarımının Efsanevi Buluşması

    Zagato, Capricorn ile güçlerini birleştirerek ilk hypercar modelini tanıtmaya hazırlanıyor. Gullwing kapılar, analog sürüş keyfi ve 19 adetlik sınırlı üretimle geliyor.

    Zagato’dan Tarihi Adım: İlk Kez Kendi Hypercar’ı

    Otomotiv dünyasında karoser tasarımlarıyla ünlü İtalyan efsanesi, bu kez bambaşka bir sayfa açıyor. Daha önce Aston Martin başta olmak üzere pek çok markayla özel gövde tasarımlarına imza atan Zagato, tarihinde ilk kez kendi logosunu taşıyan bir hypercar üretmeye hazırlanıyor. Bu özel proje, yalnızca estetik bir çalışma değil; arkasında Alman mühendislik devlerinden Capricorn Group bulunuyor. Özellikle 911 GT3 yarış motorları, Formula 1 parçaları ve yüksek performanslı yol otomobilleri için geliştirdiği bileşenlerle tanınan Capricorn, bu ortaklık sayesinde Zagato’nun tasarım mirasını mühendislik gücüyle buluşturuyor.


    10 Ekim’de Zoute Grand Prix’de Tanıtılacak

    Merakla beklenen hypercar, 10 Ekim 2025’te Belçika’daki Zoute Grand Prix etkinliğinde sahneye çıkacak. Aracın resmi adı, teknik özellikleri ve nihai tasarımı bu etkinlikte açıklanacak. İlk bilgiler, aracın orta motorlu bir mimariye sahip olacağı, gullwing (martı kanadı) kapılar kullanacağı ve özellikle analog sürüş hissine odaklanacağı yönünde.

    Bu yaklaşım, günümüzde elektrikli performans değerleriyle rekor kıran hypercar’lardan farklı olarak, Pagani Utopia, Koenigsegg CC850 ve Gordon Murray Automotive T.50 gibi sürücü odaklı analog hypercar geleneğini sürdüreceğini gösteriyor.


    Capricorn Group: Nürburgring’den Hypercar’a

    Projede mühendislik tarafını üstlenen Capricorn Group, motor sporlarıyla yakından tanınan bir marka. Yüksek performanslı motor bileşenleriyle Porsche 911 GT3 yarış versiyonlarına katkıda bulunan şirket, aynı zamanda Formula 1 araçlarında da yer alan kritik parçaları üretmesiyle biliniyor. Capricorn’un kısa bir süre için Nürburgring’in sahibi olduğunu da hatırlatmak gerek.

    Dolayısıyla bu hypercar, yalnızca tasarım anlamında değil, mekanik olarak da üst düzey yarış deneyiminin yola aktarılacağı bir proje olacak.


    Sadece 19 Adet Üretilecek

    Günümüzde çoğu hypercar markası yüzlerce adetlik limitli serilerle yola çıkarken, Zagato’nun tercihi oldukça özel: Yalnızca 19 coupe üretilecek. İlk üretimler 2026 yılının ilk yarısında, Capricorn’un Almanya’daki tesisinde başlayacak. Ayrıca satış sürecinde de özel bir yöntem uygulanacak; bu ultra sınırlı araçların satışı Louyet Group tarafından üstlenilecek.

    Bu, koleksiyoncular için son derece cazip bir fırsat yaratırken, Zagato’nun ilk hypercar’ı kısa sürede koleksiyon değeri en yüksek modern otomobillerden biri olmaya aday olacak.

    Okuyucular Bunları da Merak Etti 👇



    Tasarım: İtalyan Zarafeti ve Zamansız Çizgiler

    Henüz tamamı gösterilmeyen tasarım detaylarına rağmen, teaser görsellerinden ve açıklamalardan çıkan sonuç net: Zagato, ilk hypercar’ında zamansız bir tasarım dili tercih edecek. Gullwing kapılar, akıcı gövde hatları ve karbon fiber ağırlıklı malzeme kullanımı ile araç yalnızca bir performans makinesi değil, aynı zamanda bir sanat eseri olacak.

    Zagato Başkanı Andrea Zagato, projeyi şu sözlerle özetledi:
    “Bu, Zagato’nun ilk hypercar’ı. Tasarım ruhumuzu ve mirasımızı ilk kez kendi aracımızda yaşatacağız.”


    Analog Sürüş Deneyimi: Dijital Çağa Bir Tepki

    Zagato hypercar’ı, günümüzde giderek dijitalleşen otomotiv dünyasında analog sürüş keyfini ön planda tutacak. Bu, direksiyon başında saf mekanik his arayan otomobil tutkunları için önemli bir mesaj. Sızan bilgilere göre aracın manuel şanzıman seçeneği olabilir. Ayrıca motorunun, elektrikli hypercar’lar gibi sessiz bir hız canavarı yerine, duygusal bir içten yanmalı karakter sunacağı öne çıkıyor.

    Bu yaklaşım, Zagato’nun aracını Bugatti Chiron veya Rimac Nevera gibi rekor odaklı hypercar’lardan ayırıyor; daha çok sürücüyle makine arasındaki bağı güçlendirmeyi hedefliyor.


    Teknik Özellikler: Henüz Kapalı Kutu

    Şimdilik resmi açıklamalar teknik detaylardan uzak dursa da Capricorn’un geçmişi düşünüldüğünde, aracın:

    • Karbon fiber monokok gövdeye sahip olacağı,
    • Yüksek devirli, yarış kökenli bir içten yanmalı motor kullanacağı,
    • Aktif aerodinamik çözümler yerine klasik mühendislik dokunuşlarıyla sürüş keyfini artıracağı,
    • Toplam ağırlığın mümkün olan en düşük seviyede tutulacağı tahmin ediliyor.

    Beklenti, aracın 0-100 km/s hızlanmasını 3 saniyenin altında gerçekleştirmesi ve maksimum 320 km/s civarında bir hıza ulaşması yönünde.


    Hypercar Dünyasında Yeni Bir Soluk

    Otomotiv dünyasında hypercar segmenti genellikle hız rekorları, devasa güç değerleri ve ileri seviye elektrifikasyon projeleriyle anılıyor. Ancak Zagato’nun yaklaşımı, geçmişin sürüş keyfini geleceğin mühendisliğiyle buluşturarak farklı bir müşteri kitlesine hitap edecek. Koleksiyoncular, analog sürüş tutkunları ve Zagato hayranları için bu proje çok özel bir fırsat olacak.


    Piston Kafalar Yorumu

    Zagato’nun ilk hypercar hamlesi, yalnızca bir otomobil lansmanı değil, aynı zamanda otomotiv tarihine düşülen yeni bir not. Capricorn’un yarış kökenli mühendislik birikimiyle birleşen bu proje, hypercar dünyasında sürüş keyfi ve tasarım odaklı yeni bir akımı başlatabilir. 19 adetlik sınırlı üretim sayesinde, bu araç koleksiyonerler için geleceğin Ferrari 250 GTO’su gibi ikonik bir değer kazanma potansiyeline sahip.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir

  • Yeni Opel Mokka, 2025’in En İyi Tasarım İnovasyonu Seçildi

    Yeni Opel Mokka, 2025’in En İyi Tasarım İnovasyonu Seçildi

    Yeni Opel Mokka, auto motor und sport okurları tarafından “Best Design Innovation 2025” ödülüne layık görüldü. İşte detaylar ve yenilenen tasarımı.

    Opel Mokka’ya Büyük Onur: “Best Design Innovation 2025”

    Almanya’nın köklü otomotiv dergisi auto motor und sport tarafından her yıl düzenlenen “autonis” tasarım ödülleri, otomotiv dünyasında büyük prestij taşıyor. Bu yıl 25’incisi düzenlenen etkinlikte 14.000 okurun katıldığı oylamada, yeni Opel Mokka, küçük SUV/Crossover kategorisinde açık ara farkla birinci seçildi.

    Okurların %49,6’sı oyunu Mokka’dan yana kullandı ve böylece model, “Best Design Innovation 2025” ödülünü kazandı. Bu sonuç, Mokka’nın sadece satış başarısı değil, aynı zamanda tasarım anlamında da kullanıcıların gönlünü kazandığını gösteriyor.


    Opel’in “autonis” Serisi Devam Ediyor

    Opel markası, son yıllarda “autonis” ödüllerinde adeta bir seri yakaladı.

    • 2022’de Opel Rocks ödül almıştı.
    • 2023’te ise Opel Corsa, Almanya’nın en popüler küçük otomobili seçilerek kendi kategorisinde birincilik elde etti.
    • 2025’te ise bayrağı Mokka devraldı.

    Bu tablo, Opel’in tasarım stratejisinin ardı ardına başarı getirdiğini gösteriyor.


    Opel Almanya Marka Müdürü: “Mokka Daha da Cesur”

    Ödül töreninde konuşan Opel Almanya Marka Müdürü Patrick Dinger, Mokka’nın başarısını şu sözlerle değerlendirdi:

    “Opel Mokka artık daha cesur, daha saf ve daha keskin. Doğru yerlerde yaptığımız tasarım dokunuşlarıyla bestseller modelimizi müşteriler için daha güvenli ve daha çekici hale getirdik. Auto motor und sport okurlarının da bu görüşe katılması bizi çok memnun etti.”

    Dinger, ayrıca Mokka GSE’nin performans ve tasarım açısından heyecanı daha da artıracağını belirtti.


    Mokka’nın Dış Tasarımındaki Yenilikler

    Yeni Opel Mokka, tasarım diliyle dikkat çekiyor. Opel’in Blitz logosu daha modern ve keskin hatlara kavuştu. LED farlarda kullanılan yeni ışık imzası, hem ön hem de arka tarafta otomobile daha dinamik bir görünüm kazandırdı.

    Siyah detayların kaputtan yan tasarıma uzanan çizgilerle bütünleşmesi, SUV’un karakterini güçlendirdi. Ayrıca sadece Mokka’ya özel yeni gövde renkleri sunuldu:

    • Kolibri Blue
    • Tropikal Green
    • Grafik Grey

    Bu özel renkler, modelin “göz alıcı” imajını pekiştiriyor.


    İç Mekânda Daha Dijital, Daha Modern

    Opel Mokka’nın iç mekânında da önemli dokunuşlar yapılmış durumda:

    • Yeni direksiyon tasarımı, üst ve alt kısmı düzleştirilmiş sportif formuyla dikkat çekiyor. Ortadaki Blitz logosu, dış tasarımdaki “Opel Compass” tasarım felsefesini iç mekâna taşıyor.
    • Orta konsol, mat gümüş tonlarıyla daha sade ve modern bir görünüme sahip.
    • Daha önce fiziksel düğmelerle kontrol edilen bazı ayarlar, artık dokunmatik ekran üzerinden yönetiliyor. Bu da kokpitin dijitalleşmesini sağlıyor.
    • Elektrikli park freni ve sürüş modu seçici butonları, Opel’in üst segment modeli Grandland’dan alınarak kalite algısı yükseltilmiş.

    Kısacası yeni Mokka, iç mekânında daha “premium” bir his veriyor.


    Opel Vizor ile Kimlik Kazanan Tasarım

    Mokka, Opel’in “Vizor” adını verdiği tasarım konseptini en iyi yansıtan modellerden biri. Aracın ön yüzünde yer alan tek parça siyah panel, farları ve logosu ile bütünleşerek modern bir görünüm oluşturuyor. Bu vizyon, markanın tüm modellerinde ortak kimlik unsuru haline geliyor.


    Auto Motor und Sport Okurlarının Tercihi

    “Autonis” ödüllerinin en önemli özelliği, jüri üyelerinin değil 14.000’den fazla okuyucunun oylarıyla belirlenmesi. Bu da Opel Mokka’nın başarısının sadece tasarımcıların değil, doğrudan kullanıcıların gözünde de onaylandığını gösteriyor.

    Bu yıl toplamda 117 yeni ürün 13 farklı sınıfta yarıştı. Küçük SUV/Crossover kategorisinde Mokka, açık farkla birinci olurken, diğer rakipleri geride bıraktı.


    Mokka GSE ile Performans ve Tasarım Buluşuyor

    Yeni Mokka ailesinin en dikkat çekici versiyonlarından biri Mokka GSE. Bu model, performans odaklı ayarları ve özgün tasarım detaylarıyla fark yaratıyor.

    • WLTP enerji tüketimi: 18,5 kWh/100 km
    • CO₂ emisyonu: 0 g/km
    • Ortalama menzil: segment standartlarını karşılayan değerler

    Mokka GSE, Opel’in elektrikli geleceğe attığı güçlü adımlardan biri olarak öne çıkıyor.


    Opel’in Elektrikli Geleceği

    Mokka’nın ödülü, Opel’in elektrifikasyon yolculuğunun bir parçası. Markanın yeni tanıttığı Grandland Electric AWD Ultimate de aynı vizyonun yansıması. Bu model, Opel’in ilk tam elektrikli dört tekerlekten çekişli SUV’u olarak tanıtıldı.

    Grandland’in tüketim değerleri de Mokka ile paralel şekilde oldukça verimli:

    • 17,8-18,0 kWh/100 km enerji tüketimi
    • 0 g/km CO₂ emisyonu

    Bu, Opel’in gelecek stratejisinde daha modern, çevreci ve dijital odaklı modellerin yer alacağını kanıtlıyor.


    Piston Kafalar Yorumu

    Opel Mokka’nın aldığı bu ödül, markanın tasarım stratejisinin doğruluğunu bir kez daha gösteriyor. Opel, son yıllarda sadece teknolojiyi değil, aynı zamanda tasarımı da yenileyerek Avrupa’nın en rekabetçi segmentlerinden birinde öne çıkmayı başardı.

    Mokka’nın dış tasarımındaki cesur dokunuşlar, özel renk seçenekleri ve iç mekândaki dijitalleşme; kullanıcıların günlük hayatta hissettiği kalite algısını yükseltiyor.

    Ayrıca ödülün halk oylamasıyla verilmiş olması, Opel’in sadece tasarımcıların değil doğrudan müşterilerin kalbini kazandığının en somut göstergesi.

    Mokka’nın bu başarısı, Opel’in elektrikli gelecek vizyonunu destekleyen Grandland Electric gibi modellerle birleştiğinde, markanın Avrupa SUV pazarında daha güçlü bir konuma yükseleceğini şimdiden kanıtlıyor.

    Opel’in Türkiye’de satılan en güncel model listesine ve fiyat bilgilerine Opel Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir

  • Togg, 29 Eylül’de Almanya’da T10X ve T10F Ön Siparişlerini Açıyor

    Togg, 29 Eylül’de Almanya’da T10X ve T10F Ön Siparişlerini Açıyor

    Togg, 29 Eylül’de Almanya’da T10X ve T10F için ön sipariş sürecini başlatıyor. 1000 araçlık kontenjan Trumore üzerinden alınacak, ilk teslimatlar 2025’te.

    Avrupa Yolculuğunda Tarihi Adım

    Türkiye’nin küresel mobilite markası Togg, 29 Eylül 2025 Pazartesi günü Avrupa’daki ilk pazarı olan Almanya’da ön sipariş sürecini başlatıyor. Almanya saatiyle 10.00’da açılacak sistem, Togg’un dijital mobilite platformu Trumore üzerinden erişilebilir olacak. Bu hamle, Togg’un Avrupa’da sahneye çıkışı açısından tarihi bir dönüm noktası niteliğinde.

    Ön siparişler, sadece bir araç alımını değil, aynı zamanda Türkiye’nin otomotiv tarihinde Avrupa’ya açılan ilk yerli elektrikli otomobil deneyimini temsil ediyor.


    Euro NCAP Başarısı Avrupa Çıkışını Güçlendirdi

    Togg’un Almanya’ya adım atmasındaki en önemli güven unsuru, kısa süre önce gelen Euro NCAP 5 yıldız başarısı oldu. Avrupa’da satılacak otomobillerin güvenlik çıtası olan bu bağımsız test programında, hem T10X hem de T10F en yüksek puanı aldı.

    Bu sonuç, Avrupalı müşterilerin güvenliğe verdiği önemi bilen Togg için kritik bir referans noktası. Çünkü sadece “Türkiye’nin ilk yerli elektriklisi” değil, aynı zamanda dünya standartlarında güvenlik sunan bir marka imajı yaratıyor.


    Hangi Modeller Ön Siparişe Açılıyor?

    Almanya’daki ilk ön sipariş süreci, T10X ve T10F V2 RWD Uzun Menzil versiyonları için olacak.

    • Kontenjan: Toplam 1000 araç
    • 2025 Teslimatları: 600 adet yıl sonuna kadar teslim edilecek
    • Ön Ödeme: 1.000 € (siparişe dönüşmezse iade edilecek)
    • Kapanış: 1000 adetlik sipariş tamamlandığında konfigüratör kapanacak

    Sonraki aşamada, yani 2026 teslimatları için sipariş sistemi yeniden açılacak. Bu dönemde daha geniş ürün gamı sunulacak:

    • T10X ve T10F V1 RWD Standart Menzil
    • T10X ve T10F V1 RWD Uzun Menzil
    • T10X ve T10F V2 RWD Uzun Menzil

    Bu da Togg’un Almanya’daki stratejisini adım adım büyütme planını ortaya koyuyor.


    Trumore: Dijital Mobilite Platformu

    Togg’un ön sipariş süreci, geleneksel bayi mantığından farklı olarak Trumore uygulaması üzerinden gerçekleşiyor. Tüm kullanıcılar, akıllı telefon mağazalarından indirebildikleri uygulama aracılığıyla ön sipariş verebilecek.

    Bu, Togg’un “Bir otomobilden fazlası” mottosunu destekleyen önemli bir hamle. Çünkü marka, kendisini yalnızca elektrikli araç üreticisi değil, dijital mobilite ekosistemi kurucusu olarak konumlandırıyor.


    T10X ve T10F: Güvenli ve Akıllı Seçenekler

    Daha önce Türkiye’de satışa sunulan T10F modeli için paylaştığımız öne çıkan özellikler şunlardı:

    • Güvenlik: 7 standart hava yastığı, gelişmiş sürücü destek sistemleri
    • Performans: Tek motorlu RWD veya çift motorlu AWD seçenekleri
    • Menzil: Uzun menzilli batarya ile günlük kullanımın ötesinde esneklik
    • Bağlanabilirlik: Akıllı kokpit, dijital ekranlar ve yapay zekâ entegrasyonu

    T10X de benzer şekilde, akıllı asistan teknolojileri, geniş iç hacmi ve segmentine göre sunduğu yüksek güvenlik özellikleriyle dikkat çekiyor.

    Bu iki model, Almanya’daki ilk kullanıcılara sadece elektrikli araç değil, tam bir dijital mobilite deneyimi sunacak.


    Almanya Neden İlk Pazar?

    Togg’un Avrupa’daki ilk durağının Almanya olması tesadüf değil. Avrupa’nın en büyük otomobil pazarı olan Almanya, aynı zamanda elektrikli mobiliteye geçişte öncü ülkelerden biri. Burada elde edilecek başarı, Togg’un Avrupa’daki diğer pazarlara açılımı için önemli bir referans olacak.

    Ayrıca Almanya’da yaşayan geniş Türk nüfusu, Togg için hem bir destek kitlesi hem de marka bilinirliği açısından avantaj yaratıyor.


    Fiyat Listesi Ne Zaman Açıklanacak?

    Togg’un Almanya fiyat listesi, 29 Eylül 2025 itibarıyla resmi web sitesinde yayınlanacak. Bu detay, markanın fiyatlandırma stratejisinin Avrupa pazarında nasıl konumlanacağını görmek açısından çok önemli olacak.


    İlk Teslimatlar 2025’te Başlıyor

    Ön siparişlerin ardından teslimatlar 2025 yılı içinde yapılacak. İlk partideki 600 araç yıl sonuna kadar sahiplerine ulaştırılacak. Böylece Togg, Avrupa yollarında 2025’in son çeyreğinden itibaren resmen görünür hale gelecek.


    Piston Kafalar Yorumu

    Togg’un Almanya çıkışı, sadece bir ön sipariş haberi değil; Türkiye’nin otomotiv tarihinde bir dönüm noktası.

    • Euro NCAP’ten alınan 5 yıldız, Togg’un “Avrupa standartlarını yakalayabilir mi?” sorusuna güçlü bir yanıt oldu.
    • T10X ve T10F’in özellikleri, Togg’un sadece “yerli gurur” değil, aynı zamanda küresel rekabetçi bir oyuncu olabileceğini gösteriyor.
    • Almanya’daki bu çıkış, Avrupa genelinde Togg’un görünürlüğünü artıracak.

    Kısacası, 29 Eylül sadece bir ön sipariş tarihi değil; Togg’un Avrupa’da resmi yolculuğunun başlangıç tarihi olacak.

    TOGG hakkına detay bilgi almak isterseniz TOGG Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden bilgi alabilirsiniz.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir

  • Toyota Woven City Resmen Açıldı: Araç ve Teknolojilerin Test Edileceği Geleceğin Şehri

    Toyota Woven City Resmen Açıldı: Araç ve Teknolojilerin Test Edileceği Geleceğin Şehri

    Toyota, Shizuoka’da kurduğu Toyota Woven City’yi resmen açtı. Otonom araçlardan akıllı yaşam çözümlerine kadar birçok teknoloji bu şehirde test edilecek.

    Toyota’nın Vizyonu Gerçeğe Dönüştü

    Toyota, 2018’de CES fuarında sadece bir otomobil üreticisi olmaktan çıkıp bir “mobilite şirketi” olma hedefini dünyaya duyurmuştu. Ardından 2020’de yine CES sahnesinde “Toyota Woven City” adıyla geleceğin akıllı şehir konseptini tanıttı. Şimdi, aradan geçen 5 yılın sonunda bu vizyon gerçek oldu.

    25 Eylül 2025 itibarıyla Toyota Woven City resmen faaliyete geçti. Shizuoka eyaletindeki Susono’da kurulan şehir, Toyota ve bağlı şirketi Woven by Toyota (WbyT) tarafından geliştirildi. Amaç sadece yeni otomobilleri test etmek değil; mobiliteyi, teknolojiyi, çevreyi ve yaşam biçimlerini bir araya getiren bütünsel bir ekosistem yaratmak.


    Woven City’nin Katılımcıları: Inventors ve Weavers

    Toyota Woven City’de iki ana profil var:

    • Inventors (Mucitler): Şehirde ürün ve hizmet geliştiren girişimciler, araştırmacılar, şirketler ve sanatçılar. Bugün itibarıyla 20 farklı Inventor Toyota Woven City’de çalışmaya başladı. Bunların arasında teknoloji devlerinden gıda markalarına, eğitim girişimlerinden uzay teknolojilerine kadar geniş bir yelpaze bulunuyor.
    • Weavers (Dokuyucular): Şehirde yaşayan ve yeni teknolojileri deneyimleyip geri bildirim veren sakinler. İlk etapta Toyota çalışanları ve aileleri bu görevi üstleniyor. Zamanla toplam 300 kişi şehre yerleşecek, 2026’dan itibaren ziyaretçiler de kabul edilecek.

    Bu ikili yapı sayesinde, bir yanda fikir üretenler diğer yanda bunları deneyimleyen kullanıcılar, şehrin gelişiminde birlikte rol oynayacak.


    Naoto Inti Raymi’den Şehrin Marşı

    Toyota Woven City’nin en dikkat çekici detaylarından biri, projeye sanatın da dahil edilmesi. Japon şarkıcı-söz yazarı Naoto Inti Raymi, şehre katılan ilk sanatçı Inventor oldu. Kendi hazırladığı “Woven City Anthem” (marş) ve özel ses tasarımlarıyla şehrin kimliğine yaratıcı bir boyut kattı.

    Toyota, bu adımla Woven City’nin sadece teknolojiden ibaret olmadığını; kültür, müzik ve yaratıcılıkla da besleneceğini göstermiş oldu.


    Kakezan: “Çarpan Etkisi” ile Ortak Yaratım

    Toyota, Woven City’nin temelinde Japonca bir kavramı kullanıyor: Kakezan (çarpma/multiplication). Buradaki amaç, farklı disiplinleri bir araya getirerek yeni ve beklenmedik değerler ortaya çıkarmak.

    Akio Toyoda, açılış konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

    “Woven City’de başlatacağımız şey Kakezan’dır. Tek başına hiçbir şirket bunu yapamaz; en az iki fikir gerekir. Hep birlikte çalışalım, gülümseyelim ve daha parlak bir geleceği dokuyalım.”

    Bu yaklaşım, teknolojinin yanı sıra insani değerlerin de merkeze alındığını gösteriyor.


    Teknoloji Altyapısı: Mobiliteye Özel Bir Test Alanı

    Toyota Woven City, geleceğin mobilitesini denemek için sıfırdan inşa edildi. Şehirdeki sistemler özel olarak tasarlandı:

    • Üç tip yol sistemi: Yalnızca yayalara, yayalarla kişisel mobilitenin paylaştığı alanlara ve tamamen araçlara ayrılmış yollar.
    • Yeraltı yolları: Hava şartlarından bağımsız testler için özel ağ.
    • Akıllı trafik ışıkları: İnsan, araç ve altyapıyı entegre ederek güvenliği artırıyor.
    • Çok işlevli direkler: Hem aydınlatma hem trafik ışığı hem de sensör platformu olarak çalışıyor.

    Bu özellikler sayesinde, sürücüsüz araçlardan yeni nesil elektrikli platformlara kadar birçok teknoloji gerçek yaşam koşullarında test edilebilecek.


    Katılımcı Şirketler ve Projeler

    İlk 20 Inventor arasında dikkat çekici projeler var:

    • Daikin: Polen içermeyen alanlar ve kişiselleştirilmiş hava ortamları.
    • Nissin Foods: Yeni gıda kültürleri için yenilikçi yiyecek ortamları.
    • UCC Japan: Kahvenin yaratıcılık ve verimliliğe etkilerini test eden deneysel çalışma.
    • DyDo DRINCO: Geleceğin akıllı otomat makineleri.
    • Zoshinkai: Veri odaklı eğitim sistemleri.
    • Kyoritsu Seiyaku: İnsan-pet ilişkisini geliştiren çözümler.
    • Interstellar Technologies: Uzay roket üretimi süreçleri.

    Buna ek olarak Toyota’nın kendi mobilite çözümleri de şehirde uygulanıyor: e-Palette otonom servis araçları, kişisel mobilite EV’leri (PMV), Summon Share otonom araç paylaşım sistemi.

    Woven by Toyota ise Smart Logistics platformuyla şehir içi kargo, temizlik ve depolama gibi süreçleri destekliyor.


    Woven City Accelerator Programı

    Şehrin dinamizmini artırmak için Toyota ve WbyT, 8 Eylül 2025’te “Hack the Mobility” yarışması ile başlattıkları hızlandırma programını duyurdu. Bu programla dünyadaki girişimler, üniversiteler ve araştırma kurumları projelerini sunabilecek. Başvurular 14 Ekim 2025’e kadar devam edecek.

    Böylece Toyota Woven City yalnızca Japonya’dan değil, tüm dünyadan yenilikçi fikirleri kendine çekecek.


    İlk Sakinler: Toyota Çalışanları

    Woven City’de yaşam resmen başladı. İlk olarak Toyota Grup çalışanları ve aileleri taşındı. “Weavers” olarak adlandırılan bu sakinler, şehri deneyimleyerek geri bildirim verecek. Bu da projeyi laboratuvar değil, yaşayan bir şehir haline getiriyor.

    İlerleyen dönemde farklı kesimlerden insanlar da şehre dahil edilecek. 2026 mali yılından itibaren ziyaretçiler de kabul edilmeye başlanacak.


    Piston Kafalar Yorumu

    Toyota Woven City, aslında bir otomobil markasının ötesine geçme vizyonunun somutlaşmış hali. Akıllı yollar, otonom mobilite, sürdürülebilir yaşam çözümleri ve kültürel etkileşimlerle dolu bu şehir, Toyota’nın “mobilite şirketi” iddiasının ciddi olduğunu kanıtlıyor.

    Daha önemlisi, Toyota bu şehirle sadece araçlarını değil, geleceğin yaşam biçimlerini test ediyor. Burada doğacak fikirler, önümüzdeki yıllarda tüm dünyadaki şehirlere yayılabilir.

    Woven City belki sadece 300 kişilik küçük bir başlangıç, ama taşıdığı vizyon çok daha büyük: mobiliteyi toplumsal bir değer haline getirmek.

    Markanın Türkiye’de satılan modellerine ait tüm detaylı bilgileri Toyota Türkiye’nin Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir