Yazar: admin

  • Acura ZDX EV Üretimi Durduruldu: Yerine Acura RSX Geliyor

    Acura ZDX EV Üretimi Durduruldu: Yerine Acura RSX Geliyor

    Acura, markanın ilk elektrikli SUV modeli Acura ZDX’in üretimini durdurdu. EV yolculuğu RSX ile devam edecek. İşte ZDX’in sonu ve Acura’nın planları.

    Acura ZDX: Beklenen Başarı Gelmedi

    Acura’nın ilk tamamen elektrikli SUV’u olan ZDX, markanın geleceği için büyük bir adım olarak tanıtılmıştı. GM’in Ultium platformu üzerine inşa edilen model, aslında Cadillac Lyriq ve Chevrolet Blazer EV’nin yakın akrabasıydı. Ancak Acura ZDX, Acura’nın kendi DNA’sını tam olarak yansıtmadığı gerekçesiyle birçok eleştiriye maruz kaldı.

    Aracın satış performansı da beklentilerin gerisinde kaldı. Federal teşviklerle birlikte bile tüketicilerin ilgisi sınırlı kaldı. Acura, zaman zaman liste fiyatından 30.000 dolara kadar indirimler yapmak zorunda kaldı. Yine de model, markanın hedeflediği seviyeye ulaşamadı.


    2025 Model Yılı Atlanmıştı

    Acura, daha önce 2025 model yılı ZDX üretimini pas geçme kararı almıştı. Bu karar, markanın aslında üretimden çıkışa hazırlandığının ilk işaretiydi. Şimdi ise resmi açıklama geldi: Acura ZDX üretimi tamamen sona erdi.

    Markanın Carscoops’a yaptığı açıklamada, “Müşteri beklentileri, pazar şartları ve uzun vadeli stratejik hedeflerle uyumlu olmak” için bu kararın alındığı belirtildi.


    GM ile Ortaklığın Sona Ermesi

    ZDX’in sonunu hazırlayan en büyük gelişmelerden biri, Acura ve GM arasındaki elektrikli araç ortaklığının 2023 sonunda iptal edilmesi oldu.

    Honda CEO’su Toshihiro Mibe, bu kararı şu sözlerle duyurmuştu:

    “Bir yılı aşkın süredir bu projeyi analiz ettik ve iş açısından sürdürülebilir olmayacağına karar verdik. Bu nedenle uygun fiyatlı EV geliştirme programına şimdilik son veriyoruz.”

    Bu açıklamanın ardından Acura ZDX’in geleceği zaten belirsiz hale gelmişti. Artık resmi olarak modelin sonlandığı açıklandı.


    Vergi Kredisi Etkisi

    Acura ZDX’in fişini çeken bir diğer faktör de ABD’de uygulanan 7.500 dolarlık EV vergi kredisi. Bu teşvik kısa süre önce sona erdi ve elektrikli araçların rekabet gücü ciddi şekilde azaldı.

    ZDX’in üretiminin sona erdiği duyurusu, bu kredinin kalkmasına günler kala geldi. Bu da Acura’nın satışları sürdürmek için gerekli teşvikten mahrum kalacağı anlamına geliyordu.


    Honda Prologue Yoluna Devam Ediyor

    ZDX, Honda Prologue ile aynı platformu paylaşıyordu. Bu nedenle Prologue’un da iptal edileceği yönünde söylentiler çıktı. Ancak Honda, Prologue’un üretiminin devam edeceğini açıkladı.

    Prologue, Honda’nın elektrikli geleceğine giden yolda kritik bir basamak olarak görülüyor. ZDX’in iptaline rağmen Prologue’un şimdilik daha istikrarlı bir talep gördüğü söyleniyor.


    Acura RSX Geliyor

    ZDX’in üretiminin bitmesi, Acura’nın EV stratejisinden vazgeçtiği anlamına gelmiyor. Tam tersine, marka 2026 yılında Acura RSX adlı tamamen elektrikli yeni SUV’u tanıtmaya hazırlanıyor.

    • RSX, GM platformu yerine tamamen Honda’nın Ohio’daki EV Hub tesisinde üretilecek.
    • Yeni model, Honda 0 Series kapsamında geliştirilecek ve markanın kendi mühendisliğiyle yola çıkacak.
    • Acura, RSX ile birlikte yeni nesil Asimo işletim sistemi, gelişmiş sürücü destek teknolojileri (ADAS) ve kişiselleştirme özellikleri sunacak.

    Bu da ZDX ile ilgili en büyük eleştirilerin – yani “Acura’ya özgün olmayan bir model” algısının – RSX’te ortadan kalkacağına işaret ediyor.

    Okuyucular Bunları da Merak Etti 👇



    ZDX’in Mirası

    Acura, yaptığı açıklamada ZDX’in markanın geleceğinde bir köprü rolü oynadığını vurguladı:

    “ZDX, Acura markası için değerli bir rol üstlendi ve önümüzdeki yıl RSX’in gelişiyle üzerine inşa edeceğimiz bir temel oluşturdu.”

    ZDX belki büyük satış rakamlarına ulaşamadı ama Acura’nın elektrikli geleceğinde bir basamak oldu.


    Müşterilere Destek Devam Edecek

    Acura, ZDX sahiplerini de yalnız bırakmayacağını açıkladı. Yetkili bayiler aracılığıyla servis, parça ve garanti desteğinin eksiksiz devam edeceği duyuruldu.

    Bu, özellikle erken kullanıcıların değer kaybı ve servis konusunda yaşayabileceği endişeleri hafifletmek için önemli bir güvence.


    ZDX Neden Tutmadı?

    ZDX’in başarısızlığının birkaç nedeni var:

    • Yüksek fiyat: Teşviklere rağmen rekabetçi değildi.
    • Platform algısı: Tüketiciler, GM tabanlı bir Acura yerine “gerçek bir Honda/Acura” bekliyordu.
    • Zamanlama: EV pazarında rekabet kızışırken model farklılaşmayı başaramadı.
    • Teşvik bağımlılığı: Satışlar büyük oranda vergi kredisine dayanıyordu.

    Bu unsurlar birleşince, ZDX’in ömrü çok kısa oldu.


    Piston Kafalar Yorumu

    Acura ZDX’in iptali sürpriz olmadı. GM ile yapılan ortaklık sona erdiğinde ve 2025 model yılı atlandığında aslında bu gelişmenin geleceği belliydi. Yine de ZDX, Acura’nın elektrikli geleceğinde öncü ama kısa ömürlü bir deneme olarak tarihe geçti.

    Bizi asıl heyecanlandıran, Acura RSX. Çünkü RSX, markanın kendi mühendisliğinin ürünü olacak ve Honda’nın elektrikli vizyonunu temsil edecek. Eğer fiyatlandırma stratejisi doğru yapılırsa, RSX Acura’nın EV pazarındaki gerçek dönüş noktası olabilir.

    ZDX bir dönemi kapattı, ama Acura’nın elektrikli hikâyesi yeni başlıyor.

    ACURA markasının Resmi Web Sitesine BURADAN ulaşabilirsiniz.

    Bu Haber de İlginizi Çekebilir

  • 200 Adet Limitli Üretim Mazda Spirit Racing Roadster 12R Geliyor

    200 Adet Limitli Üretim Mazda Spirit Racing Roadster 12R Geliyor

    Mazda, Spirit Racing alt markasının ilk seri üretim modeli Roadster 12R’yi tanıttı. 200 adet üretilecek otomobil Gran Turismo 7’de de yerini aldı.

    Mazda Spirit Racing: Yarış Pisti Ruhu Yola Taşınıyor

    Mazda, motorsporları ruhunu sadece pistlerde değil, yollarda da yaşatmak için yeni bir adım attı. Marka, Spirit Racing adını verdiği alt markasıyla ilk kez bir seri üretim modelini tanıttı: Roadster 12R.

    Bu özel otomobil, Mazda’nın Super Taikyu (Süper Dayanıklılık Serisi) yarışlarına katılarak edindiği tecrübeyi doğrudan yola aktarıyor. 200 adetle sınırlı üretim olacak Roadster 12R, koleksiyonerler ve sürüş tutkunları için büyük heyecan yaratıyor.


    Gran Turismo 7’de İlk Görücü

    Mazda, Roadster 12R’nin tanıtımını yalnızca showroomlarla sınırlamadı. Bu özel model, PlayStation 5 ve PlayStation 4 için Gran Turismo 7 oyununda da yer alacak.

    Gran Turismo, otomobil meraklılarının “gerçekçi sürüş deneyimi” için yıllardır en çok tercih ettiği platformlardan biri. Mazda, Roadster 12R’nin oyuna eklenmesiyle, otomobili satın alma şansı bulamayan sürücülerin bile sanal ortamda bu deneyimi yaşamasını hedefliyor.

    Fiyat etiketi: Gran Turismo 7’nin “Brand Central” bölümünde Roadster 12R, 12 milyon kredi karşılığında satın alınabiliyor.


    200 Adetlik Sınırlı Üretim

    Mazda Roadster 12R, yalnızca 200 adetle sınırlandırılacak. Bu sayede otomobil, yalnızca şanslı bir azınlığın garajına girecek.

    Satış süreci de standart olmayacak. Mazda, bu model için çekiliş sistemiyle ön sipariş alacak. İlk başvurular bu sonbaharda başlayacak.

    Okuyucular Bunları da Merak Etti 👇



    Yarıştan Gelen Teknoloji

    Mazda Roadster 12R, tasarımında ve mühendisliğinde Super Taikyu dayanıklılık yarışlarından edinilen tecrübeyi barındırıyor. Aracın geliştirilmesinde görev alan mühendisler, direksiyon tepkilerinden süspansiyon ayarlarına, motor gücünden aerodinamik unsurlara kadar her detayda yarış DNA’sını korumuş durumda.

    • Sürüş performansı: Hafif gövde ve pist odaklı ayarlarla maksimum çeviklik.
    • Ses deneyimi: Gran Turismo 7’deki model için bile Mazda mühendisleri orijinal egzoz sesini birebir aktardı.
    • Tasarım: Yarış otomobillerinden ilham alan detaylar, özgün renk seçenekleri.

    Fuji Speedway’de İlk Canlı Deneyim

    Mazda, Roadster 12R’nin hem gerçek dünyada hem de dijital platformda tanıtımını büyük bir etkinlikle destekleyecek.

    4-5 Ekim 2025 tarihlerinde Fuji Speedway’de düzenlenecek Mazda Fan Festa 2025 kapsamında, Gran Turismo 7 üzerinden Roadster 12R ile Time Attack (Zaman Turu) etkinliği yapılacak. Böylece otomobil, daha üretim bandına çıkmadan önce oyun severler ve Mazda tutkunları tarafından deneyimlenebilecek.


    Mazda Spirit Racing Nedir?

    Mazda, motorsporlarını her zaman marka kimliğinin merkezinde tuttu. Ancak Spirit Racing, bu vizyonu daha ileri taşıyor.

    • Spirit Racing, Mazda’nın motorsporları deneyimini müşteriye doğrudan aktaran alt marka.
    • Roadster 12R, bu alt markanın ilk seri üretim otomobili.
    • Gelecekte farklı modellerin de Spirit Racing çatısı altında sunulması bekleniyor.

    Mazda’nın bu hamlesi, Toyota Gazoo Racing ve Nismo gibi motorsporları markalaştıran rakiplerin yolundan gittiğini de gösteriyor.


    Koleksiyonluk Bir Model

    200 adetle sınırlı Roadster 12R, sadece bir otomobil değil, koleksiyonluk bir değer. Mazda, hem yarış pistindeki tecrübesini hem de simülasyon dünyasındaki etkisini bir araya getirerek markanın ruhunu farklı kitlelere ulaştırmayı hedefliyor.

    Oyunla entegre edilmesi, genç kullanıcıların markayla bağ kurmasını sağlarken, sınırlı üretim koleksiyonerler için cazibeyi artırıyor.


    Piston Kafalar Yorumu

    Mazda, Roadster 12R ile iki farklı dünyayı birleştirmeyi başardı: gerçek pist ruhu ve sanal sürüş deneyimi. 200 adetlik sınırlı üretim, bu otomobili ulaşılması zor ama çok değerli bir parça hâline getiriyor.

    Gran Turismo 7 entegrasyonu ise ayrı bir akıllılık. Çünkü genç kitle, önce oyunda deneyimleyecek, sonra gerçek hayatta bu otomobile ilgi duyacak. Bizce Mazda, bu stratejiyle hem markanın yarış kültürünü hem de Roadster efsanesini geleceğe taşımak için çok doğru bir adım atıyor.

    Mazda sahiplerinin Türkiye’de ulaşabilecekleri resmi iletişim bilgisine BURADAN ulaşabilirsiniz.

    Bu Haberlerde İlginizi Çekebilir

  • Zenos E10 RZ: 380 HP’lik Yeni İngiliz Hafif Spor Otomobil Sahneye Çıkıyor

    Zenos E10 RZ: 380 HP’lik Yeni İngiliz Hafif Spor Otomobil Sahneye Çıkıyor

    Zenos geri döndü! 2026’da üretime girecek E10 RZ, 380 hp güç, 3.2 sn hızlanma ve £140.000 fiyatıyla Caterham ve Lotus’a rakip oluyor.

    10 Yıl Sonra Yeniden: Zenos Efsanesi Geri Döndü

    İngiliz otomotiv sahnesinde Lotus ve Caterham gibi markaların gölgesinde doğan Zenos, 2012 yılında “hafif ama güçlü” felsefesiyle yola çıkmıştı. Ancak ekonomik zorluklar nedeniyle şirket kısa sürede batış yaşamış, 2017’den itibaren sessizliğe gömülmüştü.

    Bugünse tablo değişiyor. Zenos, 2026 yılında E10 RZ adını verdiği yeni spor otomobiliyle geri dönüyor. Bu hamle sadece bir modelin tanıtımı değil, aynı zamanda markanın ikinci hayatı.


    Daha Güçlü, Daha Hafif, Daha Çevik

    Yeni Zenos E10 RZ, kalbinde 2.0 litrelik turbo dört silindirli motor taşıyor. Bu motor tam 380 hp güç ve 510 Nm tork üretiyor. Rakamlar, bundan on yıl önceki E10S’in 250 hp’sine veya E10 R’nin 350 hp’sine göre büyük bir sıçrama demek.

    Veriler etkileyici:

    • 0-100 km/s: 3,2 saniye
    • Azami hız: 240 km/s (150 mph)
    • Güç/ağırlık oranı: 500 hp/ton

    Aracın 790 kg boş ağırlığı, günümüz otomobillerine göre hâlâ son derece düşük. Bu sayede performans rakamları sadece düz hız değil, pistte çeviklik ve frenaj açısından da etkileyici görünüyor.

    İlgili Haber



    Mühendislik: Alüminyum Omurga ve Karbonfiber GövdeE10 RZ’nin en büyük kozu, ağırlık merkezini ortada toplayan şasi yapısı.

    • Alüminyum omurga üzerine inşa edilmiş karbonfiber monokok, sağlamlık ve hafifliği dengeliyor.
    • Motor ve şanzıman aksların arasında konumlandırıldığı için denge mükemmel.
    • Ön süspansiyonda push-rod bağlantılı amortisörler, arkada ise coil-over düzen bulunuyor.
    • Sınırlı kaydırmalı diferansiyel standart donanım, bu güç seviyesinde büyük avantaj.

    Bu kombinasyon, Lotus Elise’in efsanevi sürüş ruhunu hatırlatırken, modern bir Caterham’a ciddi bir alternatif yaratıyor.


    Tasarım: Aynı Ruh, Modern Dokunuş

    Zenos, tasarımda radikal değişiklikler yapmamış. Orijinal E10’un karakteristik çizgileri korunmuş. Bunun nedeni, modelin hâlâ zamansız görünüyor olması.

    Farklılıklar ise detaylarda:

    • Yeni LED far ve stop grubu
    • Farklı karbonfiber kaplamalar (dokusu görünen çıplak karbon opsiyonu dâhil)
    • Daha kaslı çamurluk hatları

    Aracın ön 16 inç, arka 17 inç jant düzeni, hafiflik felsefesini yansıtıyor. 195/50 R16 ve 225/45 R17 lastikler sayesinde pistte lastik değiştirme maliyeti de uçmuyor.


    Minimalist Ama Karbon Dolu İç Mekân

    İç mekân beklendiği gibi minimalist:

    • Karbonfiber yarış koltukları
    • Özel tasarım anahtarlık ve kumandalar
    • Dijital sürücü ekranları
    • Karbonfiber detaylarla bezenmiş kokpit

    Burada lüks değil, safkan sürüş odaklılık ön planda. Zenos, aracın içine oturduğunuz anda sizi pist gününe hazırlamak istiyor.


    Fiyat Şoku: £29.995’ten £140.000’e

    Asıl şaşırtıcı olan kısım fiyat. 2013 yılında E10 S sadece £29.995, bir yıl sonra gelen E10 R ise £39.995 etiketle satılıyordu.

    Bugünse E10 RZ için açıklanan fiyat £140.000 (yaklaşık 188.000 $). Bu, otomobilin neredeyse beş kat daha pahalı hale geldiğini gösteriyor.

    Ancak küçük üreticilerin sürdürülebilir olabilmesi için bu fiyat artışı kaçınılmaz. Karbonfiber monokok ve sınırlı üretim koşulları göz önünde bulundurulduğunda, bu rakam şaşırtıcı olmaktan çok gerçekçi görünüyor.


    Daha Ulaşılabilir Seçenek: E10 R2

    Zenos, sadece en üst versiyonla kalmayacak. 2026’nın ortalarında E10 R2 adıyla daha “ulaşılabilir” bir versiyon gelecek.

    • 2.3 litrelik turbo motor
    • 325 hp güç
    • £120.000 fiyat etiketi

    E10 R2, markaya giriş için biraz daha uygun bir kapı aralayacak. Yine de kompakt İngiliz spor otomobili geleneğinin artık lüks hâline geldiğini söylemek yanlış olmaz.


    İngiliz Hafif Spor Otomobil Geleneği Sürüyor

    Zenos’un yeniden doğuşu, İngiltere’nin hafif spor otomobil kültürünün hâlâ canlı olduğunu gösteriyor. Lotus’un elektrikli geleceğe yönelmesi, Caterham’ın da kendi dönüşüm planları yapmasıyla, E10 RZ bu geleneği benzin kokusuyla devam ettiriyor.


    Piston Kafalar Yorumu

    Zenos E10 RZ, rakamlarıyla Lotus Elise’in ruhunu ve Caterham’ın saf sürüş keyfini modern bir formda birleştiriyor. Ancak fiyatı onu artık niş bir kitleye hitap eden koleksiyonluk bir oyuncak hâline getiriyor.

    Bizce bu modelin asıl cazibesi, saf sürüş hissi arayan, pist günü ruhunu yaşayan otomobil tutkunlarında olacak. 3,2 saniyelik hızlanma ya da 380 hp’den çok, karbonfiber şasi ve 790 kg’lık hafifliğin verdiği his bu aracı özel kılacak.

    E10 RZ belki hacimsel olarak büyük satışlar yapmayacak ama İngiltere’nin “küçük ama cesur” spor otomobil geleneğini yaşatmak için önemli bir temsilci olacak.

    Zenos hakkında detaylı bilgiye Zenos Cars Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Bu Haberlerde İlginizi Çekebilir

  • 2026 Nissan Sentra Tanıtıldı: Daha Sportif, Daha Bağlantılı, Daha Güvenli

    2026 Nissan Sentra Tanıtıldı: Daha Sportif, Daha Bağlantılı, Daha Güvenli

    2026 Nissan Sentra ABD’de tanıtıldı. Çift 12.3 inç ekran, ProPILOT Assist, SL versiyonunun dönüşü ve sportif SR paketiyle dikkat çekiyor.

    Nissan Sentra’nın Yeniden Doğuşu

    Nissan, Amerika pazarında en çok satan kompakt sedanlarından biri olan Sentra’yı tamamen yenileyerek 2026 modelini tanıttı. Marka, bu modelle birlikte 40 yılı aşan geçmişine modern bir yorum getiriyor. J.D. Power 2025 U.S. Initial Quality Study’de sınıfının zirvesine çıkan Sentra, artık daha bağlantılı, daha sportif ve daha güvenli bir yapıya kavuştu.

    ABD genelinde yıl sonuna doğru showroomlarda yerini alacak yeni Sentra, S, SV, SR ve yeniden sunulan SL versiyonlarıyla tüketicilere hitap edecek.


    Daha Dinamik ve Cesur Dış Tasarım

    Nissan tasarımcıları 2026 Sentra’yı tanımlarken üç kelime kullandı: daring (cesur), vitalizing (canlandırıcı) ve resonating (yansıtıcı). Yeni V-motion ızgara, inceltilmiş LED farlar ve keskin omuz çizgileri, otomobile daha sofistike bir görünüm katıyor.

    Öne çıkan yeniliklerden biri de “karartılmış” LED imzası. Farlar kapalıyken siyah görünüyor, açıldığında ise karşılama animasyonuyla sürücüye yüksek teknoloji hissi yaşatıyor. Ayrıca arka kısımdaki aerodinamik dokunuşlar ve düzleştirilmiş alt gövde, hem yakıt verimliliğine hem de sessizliğe katkı sağlıyor.

    Jant seçenekleri ise 16, 17 ve 18 inç olarak sunuluyor. Özellikle SR versiyonunda yer alan 18 inç koyu renkli alaşım jantlar, spoiler ve siyah detaylarla birlikte genç sürücülere göz kırpıyor.


    Premium Hissiyatlı İç Mekân

    Kabinde Nissan, teknolojiyi konforla birleştirmeyi hedeflemiş. İlk kez çift 12.3 inç ekrana yer verilen Sentra’da, bir ekran dijital gösterge panelini, diğer ekran ise bilgi-eğlence sistemini yönetiyor.

    Dokunmatik klima paneli modern bir görünüm kazandırırken, fiziksel tuşların korunması pratiklik sağlıyor. Ayrıca 64 renkli ambiyans aydınlatması, kablosuz telefon şarjı, ısıtmalı koltuklar ve TailorFit™ döşeme gibi özellikler sınıfının üzerinde bir kalite sunuyor.

    Müzikseverler için Bose® 8 hoparlörlü ses sistemi ve SiriusXM 360L platformu da seçenekler arasında.


    SL Donanımı Geri Döndü

    2026 Sentra’nın sürprizlerinden biri de SL versiyonunun dönüşü. Bu donanımda 17 inç alaşım jantlar, çift bölgeli otomatik klima, elektrikli açılır cam tavan ve dikiş detaylı sentetik deri koltuklar öne çıkıyor. SL ayrıca ProPILOT Assist gibi gelişmiş sürüş destek teknolojilerini de barındırıyor.


    SR ile Daha Sportif Bir Kimlik

    Sentra’nın sportif yüzü SR donanımında kendini gösteriyor. Siyah detaylı ön ızgara, koyu krom V-motion tasarımı, arka spoyler ve çift renkli tavanla SR, model tarihindeki en agresif görünüme kavuşmuş durumda. İç mekânda da kırmızı dikişli spor koltuklar ve ambiyans aydınlatma, SR’nin sportif ruhunu destekliyor.


    Güvenlik ve Sürüş Destek Teknolojileri

    Yeni Sentra, güvenlik konusunda da iddialı. Safety Shield 360 paketinde bulunan Otomatik Acil Frenleme, Yaya Algılama, Şerit Terk Uyarısı, Trafik İşareti Tanıma gibi donanımlar artık standart.

    Ayrıca, sınıfında ilk kez sunulan Blind Spot Intervention (Kör Nokta Müdahalesi), sürücü şerit değiştirmek isterken tehlike algıladığında aktif olarak devreye giriyor.

    Üst paketlerde ise ProPILOT Assist sistemi dikkat çekiyor. Özellikle yoğun trafikte dur-kalk sürüşlerde sürücünün işini kolaylaştıran bu teknoloji, hızlanma, frenleme ve direksiyon müdahalelerini yarı otonom şekilde üstleniyor.


    Geniş ve Fonksiyonel Yaşam Alanı

    Nissan mühendisleri günlük kullanımı kolaylaştıracak detaylara da özen göstermiş. Düşük yükleme eşiğine sahip bagaj sayesinde bavullar, bebek arabaları veya golf çantaları rahatça sığabiliyor. Bagaj hacmi üç büyük valiz ve iki spor çantasını alabilecek genişlikte.

    Nissan Intelligent Key® özelliği sayesinde anahtarı cebinizden çıkarmadan araca girip çıkabiliyor, uzaklaştığınızda kapılar otomatik kilitleniyor.


    Kanıtlanmış Motor ve Sürüş Dinamikleri

    Kaput altında 2.0 litrelik 4 silindirli benzinli motor görev yapıyor. 149 hp güç ve 146 lb-ft tork üreten bu motor, verimlilik için stop/start sistemiyle geliyor.

    Motor, Nissan’ın Xtronic CVT şanzımanıyla eşleştirilmiş. Yeni ayarlarla birlikte CVT daha doğal hızlanma sunuyor. Ayrıca Sport modunda gaz tepkileri ve vites geçişleri daha keskin hale geliyor.

    Önde bağımsız McPherson süspansiyon, arkada çok noktadan bağlantılı düzen sayesinde yol tutuş daha güvenli. Gövde rijitliği %6 artırılırken, yeni amortisör valfleriyle konfor seviyesi de yükseltilmiş.


    Piston Kafalar Yorum

    2026 Nissan Sentra, tasarımıyla gençleri, konforu ve teknolojisiyle aileleri, güvenlik donanımlarıyla da şehir içi kullanıcılarını hedefliyor. Yenilenen SR ve SL paketleri, çift ekranlı bağlantı teknolojisi ve ProPILOT Assist gibi özelliklerle Sentra, kompakt sedan rekabetinde çıtayı yükseltiyor.

    Yeni Nissan Sentra Türkiye pazarına gelir mi bilemiyoruz fakat ABD’de bu yılın sonlarına doğru satışa sunulacak olan yeni Sentra, kompakt sedan segmentinde hem stil hem de teknoloji arayanlar için güçlü bir alternatif olacak.

    Nissan’ın Türkiye’de satılan modellerine ve en güncel fiyat listesine Nissan Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Bu Haber de İlginizi Çekebilir

  • Peugeot 3008 Sochaux Fabrikasında 200.000’inci Üretimiyle Başarısını Tescilledi

    Peugeot 3008 Sochaux Fabrikasında 200.000’inci Üretimiyle Başarısını Tescilledi

    Peugeot 3008, Sochaux fabrikasında 200.000’inci üretimini gerçekleştirdi. Elektrikli ve hibrit seçenekleriyle Avrupa SUV pazarında zirveye oynayan 3008’in başarı hikâyesi.

    Peugeot 3008’in Satış Başarısı Devam Ediyor

    Peugeot’nun en önemli modellerinden biri olan Peugeot 3008, Avrupa SUV pazarındaki güçlü yükselişini sürdürüyor. Markanın C-SUV segmentindeki temsilcisi, 24 Eylül 2025 tarihinde tarihi bir dönüm noktasına ulaştı. Fransa’daki Sochaux fabrikasında 200.000’inci 3008 modeli üretildi ve bu özel an Peugeot CEO’su Alain Favey ile fabrikanın yöneticisi Manuel Gentile’nin katılımıyla kutlandı.

    SUV segmentinde rekabetin giderek yoğunlaştığı bu dönemde, 3008’in gösterdiği başarı tesadüf değil. Benzinli, hibrit ve tamamen elektrikli versiyonlarıyla geniş bir müşteri kitlesine hitap eden model, özellikle elektrikli E-3008 seçenekleri sayesinde sürdürülebilir mobilite alanında da iddialı konumunu güçlendiriyor.

    Tasarım ve Teknolojiyle Gelen Cazibe

    Peugeot 3008’in başarısının arkasında, şık fastback SUV tasarımı, modern iç mekânı ve yenilikçi teknolojileri bulunuyor. Markanın karakteristik Panoramic i-Cockpit® kokpit tasarımı, sürücülere hem futuristik hem de ergonomik bir deneyim sunuyor. Bu özellik, aracı yalnızca bir SUV olmaktan çıkarıp, premium hislere sahip özel bir model haline getiriyor.

    3008’in dış tasarımındaki sportif çizgiler ve keskin hatlar, kullanıcıların yoğun ilgisini çekerken, yüksek kaliteli malzemelerle donatılmış iç mekân ise hem konfor hem de fonksiyonellik sunuyor.

    Elektrifikasyonda Güçlü Seçenekler

    Peugeot, Stellantis çatısı altında geliştirdiği STLA Medium platformu sayesinde, 3008 modelini farklı güç seçenekleriyle müşterilerine sunabiliyor. Bu sayede tek bir platform üzerinde hibrit, plug-in hibrit ve tam elektrikli versiyonlar üretilebiliyor.

    Elektrikli versiyonlar arasında öne çıkan Peugeot E-3008 230 hp Long Range, 700 km WLTP menzil ile SUV pazarındaki en iddialı menzil değerlerinden birini sunuyor. Bu model, uzun yolculuklarda menzil kaygısını ortadan kaldırmayı hedeflerken, 325 hp Dual Motor AWD seçeneği ise performans arayan kullanıcıların beklentilerini karşılıyor.

    Güç seçenekleri şu şekilde sıralanıyor:

    • 145 hp Hibrit
    • 195 hp Plug-in Hibrit
    • 210 hp E-3008 (tam elektrikli)
    • 230 hp E-3008 Long Range (700 km menzil)
    • 325 hp Dual Motor AWD (çift motorlu, dört çeker)

    Bu çeşitlilik, farklı beklentilere sahip müşteriler için 3008’i oldukça cazip bir seçenek haline getiriyor.

    Elektrikli Versiyonlarda Satış Başarısı

    Peugeot 3008’in satış performansı yalnızca içten yanmalı motor seçeneklerine bağlı değil. Açıklanan verilere göre satışların %22’sini tamamen elektrikli versiyonlar oluşturuyor. Bu oran, segment ortalamasının üzerinde ve Peugeot’nun elektrifikasyon stratejisinin başarıya ulaştığını gösteriyor.

    Ayrıca, üst donanım paketi olan GT versiyonu satışların %54’ünü oluşturuyor. Bu da tüketicilerin yalnızca fiyat/performans değil, aynı zamanda yüksek donanım ve premium hissiyat aradığını ortaya koyuyor.

    Fransa’da Pazar Lideri

    Fransa iç pazarında, Peugeot 3008 C-SUV segmentinde lider konumda. Özellikle elektrikli araçlara yönelik devlet teşvikleri ve kullanıcı ilgisinin artmasıyla birlikte, 3008’in pazardaki payı giderek genişliyor. Avrupa genelinde ise model, markanın büyüme stratejisinde önemli bir lokomotif görevi görüyor.

    Sochaux Fabrikasının Önemi

    Peugeot’nun köklü tarihinin bir parçası olan Sochaux fabrikası, markanın üretim stratejisinin kalbinde yer alıyor. Fabrika, tek montaj hattı üzerinde esnek üretim teknolojileri sayesinde elektrikli, hibrit ve içten yanmalı motorlu araçları aynı anda üretebiliyor.

    Bugün 6.500 çalışanı bulunan tesis, artan talebi karşılamak için 2,5 vardiya sistemiyle çalışıyor. Ayrıca fabrikanın Douvrin, Trémery, Mulhouse ve Sept-Fons gibi Stellantis’in diğer üretim merkezleriyle güçlü bir iş birliği içinde olduğu belirtiliyor.

    Peugeot Care Warranty ile Güvence

    Peugeot 3008’in tüm versiyonları, markanın Peugeot Care Warranty programı kapsamında satışa sunuluyor. Bu program, 8 yıla veya 160.000 km’ye kadar garanti sunarak müşterilere ek güvence sağlıyor. Ayrıca her periyodik bakım sonrası garanti otomatik olarak bir sonraki bakıma kadar ücretsiz uzatılıyor.

    Bu uzun süreli garanti uygulaması, özellikle elektrikli otomobil kullanıcılarının pil ömrü ve dayanıklılık konusundaki endişelerini azaltmayı hedefliyor.

    3008’in Geleceği

    Peugeot 3008, 200.000 üretim barajını aşarak, yalnızca bir ticari başarıya değil aynı zamanda markanın geleceğine ışık tutan bir model olduğunu kanıtladı. Elektrikli mobiliteye olan talep arttıkça, E-3008’in pazardaki konumu daha da güçlenecek.

    Fransız üretici, SUV segmentindeki bu başarısını global pazarlara da taşımayı planlıyor. Özellikle elektrikli versiyonların Avrupa dışında da rekabetçi olacağı öngörülüyor.


    Piston Kafalar Yorumu

    Peugeot 3008’in 200.000’inci üretimi, markanın yalnızca Fransa’da değil tüm Avrupa’da elde ettiği güvenin bir göstergesi. Elektrikli E-3008 Long Range modelinin 700 km menzili, pazarda ciddi bir fark yaratıyor. Bizce 3008, önümüzdeki dönemde SUV segmentinde “dengeyi değiştiren” modellerden biri olacak.

    Peugeot markasının Türkiye’de satılan modellerine ve en güncel fiyat listesine Peugeot Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir

  • Ducati V21L, Katı Hal Batarya ile Sahneye Çıktı: Elektrikli Geleceğe İlk Adım

    Ducati V21L, Katı Hal Batarya ile Sahneye Çıktı: Elektrikli Geleceğe İlk Adım

    Ducati V21L, VW Grubu iş birliğiyle geliştirdiği V21L prototipinde QuantumScape’in katı hal bataryalarını kullandı. Daha yüksek enerji yoğunluğu, hızlı şarj ve güvenlik sunan bu teknoloji, elektrikli araçların geleceğini yeniden şekillendirecek.

    Ducati ve VW’den Elektrikli Mobilitede Çığır Açan Hamle

    Elektrikli otomobiller hızla yaygınlaşırken, motosiklet dünyası aynı ivmeyi yakalayamadı. Ancak bu durum, markaların Ar-Ge yatırımlarını azaltmadığı gibi, tam tersine yeni teknolojilerin test sahası haline gelmelerine neden oldu. Bunun en son örneği ise Münih’te düzenlenen IAA Mobility fuarında sergilenen Ducati V21L oldu.

    Ducati V21L, VW Grubu çatısı altında, uzun yıllardır elektrikli yarış motosikletleri geliştiriyor. MotoE Dünya Şampiyonası’nda kullanılan Ducati V21L prototipi ise bu kez çok daha özel bir özelliğiyle sahne aldı: QuantumScape tarafından geliştirilen katı hal bataryalar.

    Bu teknoloji sadece Ducati için değil, tüm otomotiv endüstrisi için kritik bir dönüm noktası olarak görülüyor. Çünkü Volkswagen’in on yılı aşkın süredir yatırım yaptığı QuantumScape iş birliği, katı hal bataryaları nihayet sahneye taşıdı.


    Katı Hal Bataryanın Avantajları

    Bugün kullanılan geleneksel lityum-iyon bataryalar, sıvı veya jel elektrolit içeriyor. Katı hal bataryalar ise bu elektrolitleri katı bir malzeme ile değiştirerek:

    • Daha yüksek enerji yoğunluğu
    • Çok daha hızlı şarj süreleri
    • Daha uzun ömürlü kullanım
    • Yanmaz ve güvenli yapı

    gibi avantajlar sunuyor.

    Ducati V21L’de kullanılan 980 adet QSE-5 hücreli QuantumScape bataryası, 844 Wh/L enerji yoğunluğuna ulaştı. Bu değer, hem motosikletler hem de otomobiller için devrim niteliğinde. Testlerde %10’dan %80’e sadece 12 dakikada şarj olabilmesi, günlük kullanım açısından bile büyük bir sıçrama anlamına geliyor.


    Ducati V21L: MotoE’nin Test Laboratuvarı

    V21L, Ducati’nin MotoE Dünya Şampiyonası için geliştirdiği elektrikli yarış motosikletinin prototipi. MotoE yarışlarının izleyici ilgisi düşük olsa da, Ducati’nin buradan elde ettiği veri birikimi paha biçilemez.

    Son üç yılda:

    • Batarya ağırlığında 8 kilogramlık (yaklaşık 18 pound) tasarruf sağlandı.
    • Yüksek devirlerde güç kaybı minimuma indirildi.
    • Hızlı şarj yeteneği ciddi şekilde iyileştirildi.

    Ancak hâlâ, içten yanmalı motorlu MotoGP makinelerinin ağırlık ve menzil avantajını yakalamış değil. Bu nedenle Ducati, VW Grubu’nun diğer markaları Audi ve PowerCo ile birlikte yeni teknolojileri test etmeyi sürdürüyor.


    VW Grubu’nun Stratejik Hedefi

    VW, QuantumScape ile 2012 yılından bu yana çalışıyor. Amaç, 2030 yılına kadar katı hal bataryaları seri üretime geçirmek. İlk hedef, Volkswagen ID. serisi elektrikli otomobillere bu teknolojiyi entegre etmek.

    Ducati’nin V21L’i ise bu yolculukta adeta bir deneysel platform. Hafifliği, performans beklentisi ve sınırlı üretim doğası sayesinde, yeni batarya hücreleri için en uygun test ortamını sunuyor.

    VW yöneticileri, IAA sahnesinde yaptıkları açıklamalarda şu noktayı vurguladı:

    “Bu, laboratuvardan seri üretime giden yolculukta önemli bir kilometre taşı. Daha uzun menzil ve daha kısa şarj süreleri artık hayal değil.”


    Piyasaya Yansıması: Elektrikli Araçlarda Yeni Dönem

    Katı hal bataryalarının başarılı olması halinde:

    • Elektrikli araçların menzili %30-50 artacak.
    • Şarj süreleri dakikalara inecek.
    • Daha küçük batarya paketleriyle aynı performans elde edilebilecek.

    Bu da hem otomobiller hem de motosikletler için daha hafif, daha güvenli ve daha verimli bir gelecek anlamına geliyor.

    Toyota, Honda ve BMW de aynı teknoloji üzerinde çalışıyor. Ancak VW Grubu, sahada çalışan ilk prototip araçla (Ducati V21L) bu yarışta ciddi bir avantaj elde etmiş durumda.


    CEO Domenicali’den Açıklama

    Ducati CEO’su Claudio Domenicali, tanıtımda şu sözleri kullandı:

    “Ducati olarak her zaman teknolojinin sınırlarını zorladık. MotoGP’de elde ettiğimiz 6 ardışık markalar şampiyonluğu bunun bir göstergesi. Katı hal bataryaların sunduğu enerji yoğunluğu, yüksek performanslı motosikletler için mükemmel bir eşleşme.”

    Bu açıklama, Ducati’nin sadece yarış sahalarında değil, gelecekte yol modellerinde de bu teknolojiyi kullanmayı hedeflediğini gösteriyor.


    Karşılaşılan Zorluklar

    Tabii ki bu süreç tamamen sorunsuz değil. Katı hal bataryaların:

    • Kırılgan yapısı
    • Lityum dendrit sorunları
    • Yüksek üretim maliyeti

    gibi engelleri hâlâ çözülmeyi bekliyor.

    QuantumScape CEO’su Siva Sivaram da IAA sahnesinde yaptığı açıklamada, “Hâlâ kat edilmesi gereken yol var, ancak ticari hücreleri bu on yıl bitmeden piyasaya sunmayı hedefliyoruz” diyerek beklentileri gerçekçi şekilde özetledi.


    MotoE’nin Geleceği ve Ducati’nin Rolü

    MotoE serisinin düşük ilgi nedeniyle askıya alınması planlansa da, Ducati burada elde ettiği tecrübeyi daha geniş ürün gamına aktarmaya hazırlanıyor. Katı hal batarya testleri, ilerleyen yıllarda markanın ilk elektrikli yol motosikletinin de temelini oluşturacak.

    Bu sayede Ducati, Ducati V21L ile sadece performans tutkunlarına değil, aynı zamanda sürdürülebilirlik arayan tüketicilere de hitap etmeyi planlıyor.


    Gelecek Ducati ile Daha Elektrikli

    Ducati’nin V21L prototipi, sahne aldığı 15 saniyelik sürüşle bile otomotiv dünyasında büyük ses getirdi. Çünkü mesele sadece bir motosiklet değil, geleceğin enerji teknolojisinin gerçeğe dönüşmeye başlaması.

    VW Grubu ve QuantumScape iş birliği, katı hal bataryaları hayal olmaktan çıkarıp yollara taşımaya bir adım daha yaklaştırdı.

    Önümüzdeki yıllarda bu teknoloji sadece Ducati’nin pist makinelerinde değil, günlük otomobillerimizde de karşımıza çıkacak.

    Piston Kafalar Yorumu

    Ducati’nin V21L prototipi, sadece bir yarış motosikleti değil; geleceğin enerji teknolojisinin test sahası. VW Grubu ve QuantumScape iş birliğiyle geliştirilen katı hal batarya teknolojisine sahip Ducati V21L, hem otomobil hem motosiklet dünyasında devrim yaratacak potansiyele sahip. Eğer bu teknoloji seri üretime ulaşırsa, elektrikli mobiliteyi bugüne kadar gördüğümüzden çok daha hızlı, güvenli ve heyecan verici hale getirecek.

    Ducati motosikletlerin Türkiye’deki resmi satış kanalına BURADAN ulaşabilirsiniz.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir

  • Chery TIGGO7 PRO MAX Black Edition Türkiye’de 2.2 Milyon TL’den Satışta

    Chery TIGGO7 PRO MAX Black Edition Türkiye’de 2.2 Milyon TL’den Satışta

    Chery TIGGO7 PRO MAX Black Edition, Türkiye’de 2.2 milyon TL’den satışa sunuldu. Siyah Artemis tasarımı, lüks iç mekânı ve ileri akıllı teknolojileriyle sınırlı sayıda üretilen bu özel SUV, Türk tüketicilere premium bir alternatif sunuyor.

    Türkiye’de Premium SUV Rekabetine Yeni Bir Oyuncu

    Çinli otomotiv devi Chery, Türkiye pazarında büyümeye devam ediyor. Markanın en iddialı SUV modellerinden biri olan TIGGO7 PRO MAX, şimdi özel Black Edition versiyonuyla sınırlı sayıda satışa sunuldu. Türkiye fiyatı 2 milyon 200 bin TL’den başlayan Black Edition, tasarımda “Siyah Artemis” renginin estetiğini, güçlü motor performansını ve premium iç mekân detaylarını bir arada sunarak dikkat çekiyor.

    SUV segmentinde artan rekabet ortamında, bu model özellikle bireysellik, kalite ve teknolojiye önem veren kullanıcıları hedefliyor. Türkiye’de hızla büyüyen SUV satışları göz önünde bulundurulduğunda, Black Edition’ın piyasaya çıkışı oldukça stratejik bir hamle olarak değerlendiriliyor.


    Tasarımda “Siyah Artemis” İmzası

    Black Edition’ın en dikkat çeken yönü hiç şüphesiz tasarım detayları. Aracın dış görünümünde dokuz farklı unsurda kullanılan Siyah Artemis kaplama, modele farklı bir aura kazandırıyor.

    • Kristal kesim LED farlar, aracın ön yüzüne keskin bir ifade katarken yüksek teknoloji vurgusunu öne çıkarıyor.
    • Siyah ön ızgara ve Chery logosu, güçlü bir duruş sergiliyor.
    • “Yüzen tavan çizgisi” tasarımına sahip siyah tavan çıtaları, dinamik görünümü pekiştiriyor.
    • Yan profildeki 19 inç parlak siyah jantlar ve siyah yan basamaklar, sportifliği destekliyor.
    • Arka bölümde yer alan siyah-kırmızı spoyler, hem sportif hem de genç bir karaktere işaret ediyor.

    Bu bütünsel tasarım anlayışı, Black Edition’ı standart versiyonlardan farklı bir noktaya taşıyor.


    İç Mekânda Premium Deneyim

    Aracın iç mekânı da dış tasarım kadar iddialı. Suni deri spor koltuklar, uzun yolculuklarda konforu artırırken yan destekleriyle sportif sürüşlerde güven veriyor.

    Öne çıkan diğer iç mekân özellikleri:

    • Kristal kesim elmas vites topuzu, lüks detaylara verilen önemi gözler önüne seriyor.
    • 1,1 m² panoramik cam tavan, kabine ferah bir atmosfer sağlıyor.
    • 64 renkli ambiyans aydınlatma, sürüş deneyimini kişiselleştiriyor.
    • Sony premium ses sistemi, kabini adeta bir konser salonuna dönüştürüyor.

    Kabin içinde kullanılan her detay, lüks ve modernliği yansıtmak üzere tasarlanmış.


    Akıllı Teknoloji ile Güçlü Donanım

    Chery’nin Türkiye’de öne çıkmak için kullandığı en güçlü kartlarından biri teknoloji. Black Edition’da da bu net şekilde görülüyor.

    • 24,6 inçlik çift ekranlı bilgi-eğlence sistemi, sürücüye tüm kontrolleri sezgisel şekilde sunuyor.
    • 540° şeffaf şasi görünümü, özellikle zorlu arazilerde alt takımın net şekilde takip edilmesini sağlıyor.
    • İki bölgeli otomatik klima, kabin sıcaklığını sürekli optimum seviyede tutuyor.

    Bu akıllı sistemler, kullanıcıya hem güvenli sürüş hem de kolay kullanım sağlıyor.


    Güç Aktarma Sistemi ve Performans

    Black Edition’ın kalbinde, 1.6 TGDI turboşarjlı motor yer alıyor. Bu motor, 7 ileri ıslak çift kavramalı (7DCT) Getrag şanzıman ile eşleştirilmiş.

    • 145 HP güç
    • 275 Nm tork

    Bu değerler günlük kullanımda akıcı ve pürüzsüz bir sürüş, hafta sonu maceralarında ise zorlayıcı arazilerde güven veren performans sunuyor. Ayrıca, gelişmiş sürüş kontrol sistemi ile her koşulda optimum çekiş sağlanıyor.


    Türkiye Pazarı Açısından Önemi

    Türkiye’de SUV pazarında premium ve ulaşılabilir fiyat dengesi büyük önem taşıyor. 2.2 milyon TL’lik fiyat etiketi, Black Edition’ı hem orta üst sınıf SUV kullanıcılarına hem de farklılık arayan genç alıcılara hitap eder hale getiriyor.

    Özellikle siyah rengin otomotiv dünyasında prestij ve güç ile ilişkilendirilmesi, bu sınırlı sayıda üretilen modelin algısını daha da güçlendiriyor.


    Rakiplerle Karşılaştırma

    Black Edition, Türkiye pazarında şu modellerle rekabete giriyor:

    • Kia Sportage üst donanım paketleri
    • Hyundai Tucson N-Line
    • Mazda CX-5
    • Peugeot 3008 GT Line

    Bu rakiplerle kıyaslandığında, Chery’nin sunduğu teknoloji-donanım-fiyat dengesi dikkat çekici görünüyor.


    Piston Kafalar Yorumu

    TIGGO7 PRO MAX Black Edition, Türkiye pazarına yalnızca yeni bir SUV modeli değil, aynı zamanda farklı bir tasarım felsefesi getiriyor. Siyah detayların ağırlıkta olduğu dış tasarımı, premium iç mekân unsurları ve gelişmiş teknolojileriyle bu model, Chery’nin Türkiye’deki marka algısını yükseltmeye aday.

    Sınırlı sayıda üretim ise aracı daha özel ve cazip kılıyor. Türkiye’de SUV tercih eden tüketicilerin büyük kısmının “fiyat-performans” dengesine baktığı düşünüldüğünde, Black Edition’ın kendine önemli bir yer bulabileceğini söylemek mümkün.


    Toparlamak Gerekirse

    Chery TIGGO7 PRO MAX Black Edition, Türkiye’de 2.2 milyon TL’den satışa sunularak SUV segmentinde iddialı bir çıkış yaptı. Siyah Artemis tasarım dili, premium iç mekân unsurları, ileri teknoloji özellikleri ve güçlü motoruyla bu model, sınırlı sayıda üretildiği için koleksiyon değeri de taşıyor.

    Türkiye’de SUV kullanıcılarının beklentilerini karşılayıp karşılamayacağını zaman gösterecek, ancak Black Edition’ın şimdiden otomotiv gündeminde dikkat çekici bir yer edindiği kesin.

    Chery’nin tüm modellerine ve güncel fiyat listesine Chery Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir

  • Opel Otonom Araçlar İçin Yapay Zekâ Destekli Aydınlatma Testleri Yapıyor

    Opel Otonom Araçlar İçin Yapay Zekâ Destekli Aydınlatma Testleri Yapıyor

    Opel, otonom araçların güvenliğini artırmak için yapay zekâ destekli aydınlatma testleri gerçekleştiriyor. Yeni far teknolojisi, yayalarla ve sürücülerle güvenli iletişim sağlayacak.

    Otonom Araçlarda Yeni Bir Güvenlik Katmanı

    Otomotiv endüstrisi hızla otonom sürüş teknolojilerine yönelirken, bu sistemlere duyulan güvenin artırılması için farklı alanlarda inovatif çözümler geliştiriliyor. Bunlardan biri de ışık tabanlı iletişim teknolojileri. Opel, Stellantis ve Almanya’daki Teknik Üniversite Darmstadt (TU Darmstadt) iş birliğiyle geliştirilen yapay zekâ destekli ışık iletişimi sistemi, otonom araçların trafikteki diğer kullanıcılarla doğrudan görsel etkileşim kurmasını mümkün kılıyor.

    Bu yenilik, Darmstadt’ta düzenlenen Uluslararası Otomotiv Aydınlatma Sempozyumu (ISAL 2025) kapsamında özel olarak tasarlanan Opel Grandland üzerinde tanıtıldı. Proje, hem güvenlik hem de toplumsal kabul açısından otonom araçların geleceğine ışık tutuyor.


    Opel’in Aydınlatma İnovasyonundaki Köklü Geçmişi

    Opel, otomotiv sektöründe uzun yıllardır aydınlatma teknolojilerinde öncü bir marka olarak biliniyor. Şirket, halihazırda birçok modelinde gelişmiş far sistemleri sunuyor:

    • Intelli-LED: Opel Corsa ve Mokka’da
    • Intelli-Lux Matrix: Corsa, Mokka ve Combo’da
    • Intelli-Lux Pixel Light: Astra ve Astra Sports Tourer’da
    • Intelli-Lux HD Light: Yeni Grandland’da ilk kez

    Ancak bu kez Opel’in vizyonu yalnızca sürücünün görüşünü artırmak değil, araç ile insan arasındaki iletişimi güvenli hale getirmek.


    Yapay Zekâ ile Desteklenen Işık İletişimi Nasıl Çalışıyor?

    Tanıtılan sistem, araç üzerindeki kamera sensörleri, yapay zekâ tabanlı jest ve obje algılama yazılımı ile bütünleşik bir aydınlatma düzeni içeriyor. Amaç, trafikteki riskli durumlarda hem yayaları hem de sürücüleri renkli ışık sinyalleriyle bilgilendirmek.

    • Cyan renk: Araç SAE Level 3 modunda otonom sürüşteyken sürekli yanıyor. Bu, diğer yol kullanıcılarına aracın otonom modda çalıştığını bildiriyor.
    • Magenta renk: Sistem, yol üzerinde bir yaya veya olası tehlike algıladığında devreye giriyor. Bu renk, yayalara “dikkat, araç geliyor” uyarısı sağlıyor.
    • Yeşil renk: Araç tamamen durduğunda aktifleşiyor. Yeşil yaya figürü gösterilerek yayaların güvenle geçiş yapabileceği işaret ediliyor.

    Eğer yapay zekâ durumun üstesinden gelemezse, sistem otomatik olarak sürücüye müdahale çağrısı yapıyor. Bu da güvenliği iki kat artırıyor.


    Renk Seçiminin Önemi

    Proje ekibinden Julisa Le ve Philipp Röckl, renklerin seçiminde titizlikle çalışıldığını belirtiyor. Kırmızı gibi klasik uyarı renkleri araçlarda zaten kullanıldığı için karışıklık yaratma riski var. Bu nedenle cyan ve magenta tercih edilmiş. Bu renkler, trafikte mevcut standartlarla çakışmadığı için net ve evrensel bir iletişim dili sunuyor.


    Araştırma ve İşbirliği Boyutu

    Opel, Stellantis ve TU Darmstadt arasındaki bu ortaklık, 2022’de başlatıldı. Proje, Stellantis’in global araştırma ağı olan “OpenLabs” kapsamında yürütülüyor. Burada üniversitelerle birlikte geliştirilen fikirler, geleceğin otomotiv teknolojilerinde kullanılmak üzere test ediliyor.

    Stellantis, aynı zamanda TU Darmstadt’ın Elektrik Mühendisliği ve Bilgi Teknolojileri Bölümü’nde üç doktora öğrencisini destekleyerek, akademik bilgi birikimini doğrudan sektöre aktarıyor.


    Otonom Araçlarda Güven Sorununa Yenilikçi Bir Çözüm

    Otonom araçların en büyük sorunlarından biri, trafikteki diğer kullanıcıların araca güvenmesi. Bir yayanın, aracın kendisini görüp görmediğinden emin olamaması, otonom araçların sürüşün kabulünü zorlaştırıyor. Opel’in geliştirdiği bu teknoloji, ışık üzerinden evrensel bir iletişim dili kurarak bu sorunu minimize etmeyi hedefliyor.

    Örneğin; bir çocuğun aniden yola çıkması, ya da park halindeki araç arasından çıkan bir yayayı algılayan sistem, aracın yavaşladığını ve duracağını açık bir şekilde gösteriyor. Bu da yayalara güven veriyor.


    Geleceğe Yön Veren Bir Adım

    Otonom sürüş teknolojileri üzerine çalışan markalar arasında rekabet her geçen gün artıyor. Tesla, Waymo, Mercedes ve Hyundai gibi devler farklı sensör ve yazılım kombinasyonlarıyla öne çıkarken, Opel’in ışık tabanlı iletişim çözümü farklı bir yaklaşım sunuyor. Bu teknoloji, yalnızca görüş mesafesini artırmakla kalmıyor, aynı zamanda insan-makine etkileşimini güvenli hale getiriyor.


    Piston Kafalar Yorumu

    Opel’in tanıttığı bu sistem, geleceğin otomotiv teknolojilerinde görsel iletişimin merkezi bir rol oynayacağını gösteriyor. Yapay zekâ destekli ışık dili, hem sürücülerin hem de yayaların güvenliğini artırırken, otonom araçların toplum tarafından daha kolay benimsenmesini sağlayacak. Bizce bu tür inovasyonlar, “insanların teknolojiye güvenini inşa etme” yarışında belirleyici olacak.


    Sonuç

    Opel’in ISAL 2025’te tanıttığı yapay zekâ destekli ışık iletişim sistemi, otonom sürüş teknolojilerinin evrimi açısından devrim niteliğinde. Opel, Stellantis ve TU Darmstadt iş birliğiyle geliştirilen bu teknoloji, hem akademik hem de endüstriyel gücü bir araya getirerek, geleceğin otomobillerine yön verecek.

    Bu gelişme, sadece Opel için değil, tüm otomotiv sektörü için yeni bir güvenlik standardı oluşturabilir.

    Opel’in Türkiye’de satılan en güncel model listesine ve fiyat bilgilerine Opel Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir

  • Mazda Miata ve RX-7’nin Babası Tom Matano Hayatını Kaybetti

    Mazda Miata ve RX-7’nin Babası Tom Matano Hayatını Kaybetti

    Mazda Miata ve RX-7’nin tasarımcısı Tom Matano 76 yaşında hayatını kaybetti. Otomotiv dünyasına damga vuran efsane ismin hikâyesi ve mirası.

    Spor Otomobil Dünyasında Büyük Kayıp

    Otomotiv tarihinde bazı modeller vardır ki, yalnızca birer ulaşım aracı olmanın ötesine geçer. Corvette, Mustang, Supra, RX-7 ve Miata… Bu isimler, otomobil kültürünün yapı taşlarıdır. Ancak bu ikonların arkasında onları hayata geçiren tasarımcılar da vardır. İşte o isimlerden biri olan Tsutomu “Tom” Matano, yani “Mazda Miata’nın Babası”, geçtiğimiz günlerde 76 yaşında hayata gözlerini yumdu.

    Matano, yalnızca bir tasarımcı değil, aynı zamanda otomotiv dünyasının tutkusunu en saf haliyle taşıyan bir vizyonerdi. Onun kaleminden çıkan Mazda MX-5 Miata, bugün dünyanın en çok satan roadster modeli olmayı sürdürürken, otomotiv severlere eğlenceyi, hafifliği ve saf sürüş keyfini yeniden hatırlattı.


    Miata’nın Doğuşu: Riskten Efsaneye

    1980’lerin sonunda roadster piyasası neredeyse ölmüştü. İngiliz iki kapılı spor otomobiller tarihe karışmış, küçük ve uygun fiyatlı üstü açık spor otomobil fikri cazibesini kaybetmişti. İşte bu ortamda, Bob Hall’un fikrinden yola çıkan ve Tom Matano’nun tasarım vizyonuyla şekillenen Miata, tüm risklere rağmen piyasaya sunuldu.

    1989 yılında tanıtılan Miata, “hafiflik, sadelik ve keyif” felsefesini bir araya getirdi. Matano’nun özenle şekillendirdiği hatları, kompakt ölçüleri ve sürücü odaklı tasarımıyla kısa sürede bir fenomen haline geldi. Dönemin dergileri Miata’yı kapağa taşıdı ve şu cümleyi yazdı:

    “WARNING! Bu otomobil bağımlılık yapabilir.”

    Bu söz, Miata’nın milyonlarca sürücü için bir tutkuyu temsil etmeye başlamasının ilk işaretiydi.


    RX-7 FD’nin Efsanevi Tasarımı

    Matano’nun imzası yalnızca Miata ile sınırlı kalmadı. 1990’ların başında sahneye çıkan Mazda RX-7 FD, dönemin en çekici spor otomobillerinden biriydi. Tasarımı adeta zamana meydan okuyordu. Bugün hâlâ modern görünümlü hatlara sahip olan FD RX-7, Matano’nun tasarım yeteneğini zirveye taşıdı.

    FD RX-7’nin akıcı çizgilerinde yalnızca estetik değil, aynı zamanda işlevsellik de vardı. Japonya’dan Amerika’ya, Avrupa’dan Avustralya’ya kadar her yerde otomobil tutkunlarının kalbini kazanması tesadüf değildi.


    Kariyer Yolculuğu: Holden’dan Mazda’ya

    Tom Matano’nun kariyeri global bir yolculuktu.

    • 1970’lerde General Motors Australia’da (Holden) Torana sedan üzerinde çalıştı.
    • Sonrasında BMW ve Volvo’da Avrupa tasarım sahnesini deneyimledi.
    • 1980’lerde Mazda’nın Kuzey Amerika tasarım stüdyosuna katıldı.

    Mazda’da geçirdiği yıllar, kariyerinin zirvesi oldu. Burada Miata ve RX-7 gibi ikonların yanında birçok projeye öncülük etti. 1999’da Mazda Motor Corp.’un baş tasarımcısı, 2002’de ise San Francisco Academy of Art University’nin Endüstriyel Tasarım Okulu’nun yöneticisi oldu.


    İnsanlık Tarafı: Bir Tasarımcıdan Fazlası

    Matano yalnızca bir tasarımcı değil, aynı zamanda mütevazı kişiliğiyle de tanınıyordu. Onu tanıyanlar, otomobil tutkusu kadar dostluklarına verdiği önemi de vurguladı.

    Mazda yöneticilerinden Robert Davis, Matano için şunu söyledi:

    “Tom’un tasarım yeteneğini yalnızca nezaketi gölgede bırakabilirdi. Gerçek bir otomobil tutkunu ve centilmen.”

    IMSA Başkanı John Doonan ise şu sözlerle andı:

    “Onun hikâyelerini dinlemek günlerce sürebilirdi. Miata’nın doğuşunu anlatırken yüzündeki mutluluk, otomotiv dünyasının neden onun için bir yaşam biçimi olduğunu gösteriyordu.”


    Kültürel Miras: Miata’nın Ötesinde

    Matano’nun mirası yalnızca otomobillerle sınırlı değil. O, “sürüş keyfi” kavramını yeniden tanımladı. Miata ile birlikte milyonlarca insana yalnızca bir otomobil değil, dostluklar, kulüpler, etkinlikler ve global bir topluluk kazandırdı.

    Her yıl düzenlenen Miata Reunion etkinlikleri, onun vizyonunun otomotiv severler üzerindeki etkisini gösteriyor. Katılımcıların ortak mesajı ise hep aynı:
    “Tom bize bir otomobil değil, bir aile hediye etti.”


    Son Yılları ve Veda

    2000’lerin ortasında Next Autoworks’te tasarım başkanlığı yapan Tom Matano, sonrasında eğitimci kimliğiyle genç tasarımcılara ilham vermeyi sürdürdü. Onun derslerinde yalnızca çizim değil, aynı zamanda otomobillerin insana hissettirdikleri konuşulurdu.

    20 Eylül 2025’te hayata veda eden Tom Matano, ardında 76 yıllık dolu dolu bir yaşam ve milyonlarca otomobil tutkununa ilham bıraktı.


    Piston Kafalar Yorumu

    Tom Matano’nun ölümü, yalnızca Mazda için değil, tüm otomotiv dünyası için büyük bir kayıp. Miata ve RX-7, onun vizyonunun sembolleri olarak yollarımızda yaşamaya devam edecek. Belki de en önemlisi, her Miata sürücüsünün yüzündeki tebessüm, Tom Matano’nun ruhunun hâlâ aramızda olduğunun bir göstergesi.

    Mazda sahiplerinin Türkiye’de ulaşabilecekleri resmi iletişim bilgisine BURADAN ulaşabilirsiniz.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir

  • Tesla FSD’ye Rakip: Nissan ProPILOT 2027’de Geliyor

    Tesla FSD’ye Rakip: Nissan ProPILOT 2027’de Geliyor

    Tesla’nın FSD’sine rakip geliyor! Nissan ProPILOT, 2027’de şehir içi otonom sürüşle devreye girecek. Tokyo testleri, ProPILOT’un Tesla’yı zorlayacağını gösteriyor.

    Nissan ProPILOT: Şehir İçinde Otonom Sürüşün Yeni Dönemi

    Otomotiv dünyası, sürüş asistanlarından tam otonom sistemlere doğru hızla evriliyor. Bu dönüşümün en iddialı adımlarından biri, Nissan ProPILOT’un yeni nesli ile geliyor. Bugün kullanılan ProPILOT 2.0 sistemleri daha çok otoyol sürüşünde devreye girerken, yeni jenerasyon, 2027 mali yılına kadar Japonya’da piyasaya sürülecek ve şehir içi karmaşık trafikte eller serbest (hands-off) kullanım sağlayacak.

    Bu gelişme, Tesla’nın Full Self Driving (FSD) sistemiyle kıyaslanıyor. Ancak Nissan yetkilileri, “bizimki biraz daha akıllı olabilir” diyerek Tokyo’daki test sürüşlerinde büyük iddia ortaya koydu.


    Tokyo’da Gerçekleşen Zorlu Test

    Nissan’ın Aria prototiplerine entegre edilen yeni ProPILOT sistemi, Tokyo’nun en karmaşık trafik koşullarında test edildi. Test güzergâhı; dar tek yönlü yollar, yaya yoğunluğu, sıkışık kavşaklar ve birden fazla keskin dönüş içeriyordu.

    Sistem, yalnızca şerit takibi ya da hız sabitlemeden ibaret değildi. 11 kamera, 5 radar ve çatıya entegre güçlü bir LiDAR sensörü ile çevresini algılayarak insan sürücünün reflekslerine yakın tepkiler verdi. Yaya yoluna yaklaşınca yavaşladı, bir aracın kapısı açılma ihtimaline karşı şeridini ayarladı ve trafik ışıklarındaki değişimlere saniyeler içinde tepki verdi.

    Sonuç: Test boyunca direksiyon başındaki mühendisler müdahalede bulunmadı. Araç, baştan sona tamamen kendi kontrolünde, güvenli ve akıcı bir sürüş sergiledi.


    Tesla FSD’ye Rakip mi?

    Nissan’ın üst düzey yöneticilerinden Tetsuya Iijima, testin ardından şunları söyledi:
    “Bu sistem, Tesla’nın Full Self-Driving teknolojisine benziyor ama bizimki belki biraz daha akıllı. Tokyo gibi dar, kalabalık ve yaya dolu şehirlerde çok daha uygun şekilde tasarlandı.”

    Tesla, halihazırda FSD yazılımını küresel ölçekte sunuyor olsa da, Nissan’ın çözümü özellikle Asya metropollerinin yoğun trafik senaryolarına hitap ediyor. Bu da şirketin, kendi coğrafyasındaki kullanıcıların gerçek ihtiyaçlarına göre daha lokal bir strateji geliştirdiğini gösteriyor.


    Yapay Zekâ ile İnsan Gibi Sürüş

    Yeni ProPILOT’un merkezinde Wayve AI Driver yazılımı bulunuyor. Bu sistem, yalnızca tekil nesnelere tepki vermiyor; sürüşün tüm sahnesini analiz ederek, “bir sonraki adımda ne olabilir” sorusuna yanıt arıyor.

    Örneğin:

    • Bir yaya karşıya geçmek için başını çevirdiğinde, araç hızını otomatik olarak azaltıp fren hazırlığına geçti.
    • Yoğun kavşaklarda, geçiş üstünlüğünü kaybetmeden akıcı bir şekilde dönüş yaptı.
    • Otoyol çıkışlarında ise refleksif olarak şerit değiştirdi.

    Bu davranışlar, usta bir insan sürücünün sezgisel refleksleri ile büyük benzerlik gösteriyor.


    Otoyoldan Şehir Merkezine Geçiş

    Mevcut ProPILOT sistemleri daha çok otoyol sürüşlerinde devreye girerken, yeni nesil şehir merkezine odaklanıyor. Bu büyük fark, teknolojinin geldiği noktayı özetliyor:

    • ProPILOT 1.0 / 2.0: Otoyollarda şerit takibi, adaptif hız sabitleme.
    • Yeni ProPILOT (2027): Şehir içi kavşaklarda tam otonom karar verme, yayalara saygılı duruş, dar sokaklarda hassas manevra.

    Bu evrim, otomotiv sektöründe Seviye 2+ otonom sürüşten, Seviye 3’e geçişin kapısını aralıyor.


    Avantajlar ve Zorluklar

    🚀 Avantajlar:

    • Şehir içi sürücülere büyük konfor ve güvenlik.
    • Trafik kazalarının önemli bir bölümünün önlenme potansiyeli.
    • Görme engelliler gibi dezavantajlı gruplara mobilite desteği.

    ⚠️ Zorluklar:

    • Sistem bazı durumlarda fazla temkinli davranabiliyor; örneğin yaya yolunun diğer tarafında bekleyen kişiye aşırı tepki verip şerit değiştirme eğilimi gösteriyor.
    • Teknolojinin yanlış ellerde kullanımı, kötüye kullanım riski taşıyor. (Otonom sistemlerin askeri amaçlarla geliştirilme ihtimali gibi endişeler de var.)

    Nissan’ın Vizyonu

    Nissan, yeni ProPILOT ile sadece sürüş asistanı sunmakla kalmıyor, gelecekteki otonom mobilite ekosistemini şekillendirmeyi hedefliyor. Şirketin CTO’su Eiichi Akashi, “Yeni ProPILOT, sürücülere sadece güvenlik değil, aynı zamanda profesyonel bir sürücü hissi de verecek” diyerek sistemin iddiasını özetledi.

    Ayrıca Nissan, bu teknoloji ile birlikte kapsamlı veri işleme, yüksek hızlı yapay zekâ karar mekanizmaları ve LiDAR’ın getirdiği uzun menzilli güvenlik konularında da sektöre öncülük etmeyi planlıyor.


    Piston Kafalar Yorumu

    Nissan ProPILOT’un 2027’de devreye girmesi, özellikle şehir içi sürüşlerde oyunun kurallarını değiştirebilir. Tesla FSD hâlihazırda önde görünse de, Nissan’ın sisteminin Tokyo gibi ekstrem şartlarda test edilmiş olması, güvenlik ve pratiklik açısından markaya ciddi avantaj sağlayabilir.

    Eğer Nissan bu teknolojiyi sadece Japonya ile sınırlı tutmaz ve global pazarlara da açarsa, 2030’lara doğru şehir içi otonom sürüşün standartlaşması kaçınılmaz görünüyor.

    Nissan’ın Türkiye’de satılan modellerine ve en güncel fiyat listesine Nissan Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    VİDEO

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir