Yazar: admin

  • Elektrikli Araçlar İçin Devrim: Batarya Fırlatma Teknolojisi Geliyor!

    Elektrikli Araçlar İçin Devrim: Batarya Fırlatma Teknolojisi Geliyor!

    Çin’de geliştirilen yeni teknoloji, elektrikli araçlar için batarya yangınlarına karşı yüksek hızlı batarya fırlatma sistemini tanıttı. Peki bu sistem otomotiv güvenliğinde nasıl bir dönüm noktası olabilir?

    EV Yangınlarında Yeni Bir Yaklaşım

    Elektrikli araçların yaygınlaşmasıyla birlikte pil yangınları konusu hem kullanıcıların hem de üreticilerin gündemini meşgul ediyor. Geleneksel önlemler – batarya yönetim sistemleri, soğutma, güvenlik devreleri vs. – önemli ama bazı senaryolar için yeterli olmayabiliyor. Bu bağlamda Çin’de Chery iCar 03 üzerinde gösterilen yeni bir güvenlik teknolojisi büyük ilgi uyandırdı: batarya fırlatma (battery ejection).

    Bu sistem, termal kaçak (thermal runaway) tespit edildiğinde bataryayı araçtan 3-6 metre uzaklığa fırlatıyor; maksadı, yangın tehlikesi ortaya çıkmadan önce araç içindeki kişileri ve çevredekileri korumak.


    Termal Kaçak Nedir? Riskler Ne Kadar Büyük?

    Batarya yangınlarının çoğu, lithium-ion hücrelerdeki iç kısa devre nedeniyle başlıyor. Bu durum, bir hücrenin aşırı ısınmasıyla başlıyor; sıcaklık artışı yan hücrelere yayılıyor, gaz çıkışı, ardından tutuşma gerçekleşiyor. İşte bu zincirleme reaksiyona termal kaçak denir.

    EV FireSafe verilerine göre, 2010’dan 30 Haziran 2023’e kadar doğrulanmış 393 EV pil bataryası yanma olayı kaydedilmiş; ama bu sayı, toplam EV filosuna oranla oldukça düşük görünüyor.

    Termal kaçak yalnızca bir hücrede başlayan kimyasal iletim hatası olarak kalmaz; eğer önlem alınmazsa, yangın yayılır, sıcaklık bin dereceye yaklaşır ve yangın söndürülmesi çok zorlaşır.


    Geliştirilen Teknoloji: Batarya Fırlatma Nasıl Çalışıyor?

    Çin Araç Çarpışma Onarım Teknik Araştırma Merkezi ile Joyson Electronics tarafından geliştirilen bu sistem şöyle çalışıyor: iCar 03 modelinde termal kaçak tespit edildiğinde, araç içindeki yüksek voltajlı batarya bir gaz jeneratörü aracılığıyla araçtan fırlatılıyor. Fırlatma süresi yaklaşık 1 saniye; batarya 3-6 metre uzağa fırlatılıyor.

    Batarya fırlatıldıktan sonra güvenli bir çukur ya da alana yerleştiriliyor ve hızlıca örtülüyor, böylece yangının araç içine ya da yakın çevreye sıçrama riski azaltılıyor.


    Avantajlar & Potansiyel Tehlikeler

    Avantajlar:

    • Yangının başlamadan önce bataryanın araç içinden uzaklaştırılmasıyla can ve mal güvenliği artar.
    • Kabin içinde bulunan yolcuların zehirli gazdan, duman ve yüksek sıcaklıktan etkilenmesi riski azalır.
    • EV üreticileri için güvenlik standartlarının yükselmesi; yeni bir güvenlik özelliği olarak pazarda öne çıkabilme imkanını doğurur.

    Tehlikeler / Zorluklar:

    • Fırlatılan bataryanın ağırlığı ve hızı, çevredeki insanlara, yoldaki araçlara ya da yayalara zarar verebilir.
    • Sistem yanlış algılama yaparsa gereksiz yere patlamaya benzer bir mekanizma çalışabilir.
    • Gaz jeneratörleri, mekanik parçalar vs. zamanla bakım gerektirir; güvenilirlik kritik.
    • Bu özellik henüz ticari araçlarda yok, test aşamasında; standart tam olarak belli değil. Joyson ya da Çin Teknik Merkezi bu sistemin otomobil üreticilerine sunulmasına dair net takvim açıklamamış durumda.

    Global Perspektifte Yangın Riski & EV’ler

    Araştırmalar gösteriyor ki, EV’lerin (Elektrikli Araçlar) yangına yakalanma riski, benzinli/dizel araçlara kıyasla genel oran olarak daha düşük ya da benzer seviyelerde olsa da, yangın başladığında durum daha zorlu. Yangın süreleri, sönme zorlukları, yeniden tutuşma olasılığı gibi faktörler EV’leri özel risk grubuna koyuyor.

    Örneğin Güney Kore’de yeraltı otoparklarında meydana gelen EV yangınları, şarj istasyonlarında güvenlik önlemleri ve batarya üretimi kaynaklı risklerin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.

    Ayrıca batarya teknolojisinin kimyası (örneğin LFP vs NMC), şarj durumu (pilin yüzde kaçlık seviyede olması), dış etkenler (sıcaklık, darbe vs.) gibi değişkenler riskin büyüklüğünü etkiliyor.


    Türkiye İçin Ne Anlama Geliyor?

    • Elektrikli araç pazarı Türkiye’de hızla büyüyor; devlet teşvikleri, vergi düzenlemeleri, yerli üretim projeleri gündemde. Bu güvenlik teknolojileri, EV‘lerin benimsenmesini olumlu etkileyebilir.
    • Türkiye’deki kullanıcılar genellikle batarya yangını gibi risklere daha fazla hassas olabiliyor; ev, otopark ve şehir içi kullanımda güvenlik endişeleri var. Bu tür bir teknoloji, kullanıcı güvenini artırabilir.
    • Kamu düzenleyicileri ve otomotiv denetleme kurumları için yeni standartların belirlenmesi ihtiyacı söz konusu; bu sistemin ticarileşmesi halinde mevzuat ve güvenlik regülasyonları güncellemek gerekebilir.
    • Ayrıca Türkiye’de şarj altyapısındaki sorunlar, hava sıcaklığı varyasyonları gibi yerel koşullar bu tür sistemlerin efektif kullanımını etkileyebilir.

    Şu Anda Ne Durumda? Ticarileşme Var mı?

    • Bu teknoloji hâlâ deneysel/demo aşamasında; resmi üretici teklifleri ya da otomobil modellerine entegrasyonu konusunda doğrulanmış bilgiler sınırlı.
    • Joyson Electronics ve Çin Araç Çarpışma Onarım Merkezi tarafından yapılmış bir demonstrasyon video paylaşımı mevcut ama detay teknik dokümanların çoğu kamuoyuyla açıkça paylaşılmamış.
    • Güven ve test süreçleri önemli olacak: yanlış tetikleme, bataryanın fırlatma yönü ve çevre güvenliği (yayalar, diğer araçlar) gibi risklerin minimize edilmesi şart.

    Güvenlik Evriminde Bir Adım

    Elektrikli araçların sadece çevresel avantajları değil, kullanıcı güvenliği açılarından da evrilmesi gerekiyor. Batarya yangınları konusunda yeni bir çözüm olarak görülen yüksek hızlı batarya fırlatma teknolojisi, potansiyel olarak ciddi bir devrim niteliğinde.

    Ancak ticari olarak yaygınlaşması, regülasyonların güncellenmesi, üretici güvenilirliği ve altyapısal hazırlıklarla doğru orantılı olacak. Kullanıcılar, sadece performans ve çevre dostuluğu değil, aynı zamanda araçlarının yangın gibi kritik risklere karşı korunmuş olmasını da esas kriter haline getiriyor.

    Piston Kafalar Yorumu

    Elektrikli araç yangınları konusu, otomotiv sektörünün en kritik güvenlik tartışmalarından biri haline geldi. Çin’de geliştirilen batarya fırlatma teknolojisi, her ne kadar sıra dışı görünse de, elektrikli araç güvenliği için yeni bir dönemin kapılarını aralayabilir. Bu sistemin seri üretime geçebilmesi için küresel güvenlik standartlarını karşılaması ve kapsamlı testlerden başarıyla geçmesi gerekiyor.

    Bizce önümüzdeki yıllarda otomobil üreticileri yalnızca menzil ve hız üzerine değil, aynı zamanda elektrikli araçlarda yangın güvenliği ve yenilikçi batarya çözümleri üzerine de rekabet edecek. Pazarın geleceğini şekillendirecek asıl fark, sürücülere güven veren bu tür teknolojiler olacak.

    Chery’nin tüm modellerine ve güncel fiyat listesine Chery Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir

  • Warren Buffett BYD’den Çıkıyor: Elektrikli Devi Gelecek Beklentileri Ne Etkiler?

    Warren Buffett BYD’den Çıkıyor: Elektrikli Devi Gelecek Beklentileri Ne Etkiler?

    Warren Buffett’ın Berkshire Hathaway şirketi uzun vadeli BYD yatırımlarını tamamen satarak ayrıldı. Elektrikli araç lideri için ne değişecek?

    Buffett’ın 17 Yıllık Yatırım Hikâyesi

    2008 yılında Warren Buffett’ın şirketi Berkshire Hathaway, Çin merkezli elektrikli araç ve batarya üreticisi BYD’ye yaklaşık 230 milyon dolar ile girdi. Bu yatırım, Berkshire’ın o dönemde şirketin yüzde 10’luk hissesini almasını sağladı.

    Zaman içinde BYD hisseleri katlanarak değerlendi. Şirket, elektrikli ve hibrit araç satışlarındaki başarısı ile global pazarda gücünü artırdı. Yıllar boyunca BYD, Tesla’yı birkaç pazarda geride bırakarak büyüme eğilimini sürdürdü.


    Berkshire Hathaway’ın Tam Ayrılığı

    2022 itibarıyla Warren Buffett şirketi hisselerini yavaşça azaltmaya başladı. Ardından gelen süreçte, 2025’in başlarına kadar” kalan tüm BYD paylarını elden çıkardı.

    Resmî raporlarda, Berkshire’ın BYD hisselerinin 2024 sonunda 415 milyon dolar değerinde olduğu, fakat 2025 yılı başında artık bu portföyün değerinin “sıfır” (yani şirkete ait BYD hissesi kalmadığı) olarak bildirildiği görülüyor.


    Piyasadaki Yansımalar

    Warren Buffett’ın çıkışı piyasada bir şok etkisi yarattı. BYD hisseleri Hong Kong piyasasında bu haberle birlikte yaklaşık %3,4 oranında düşüş gösterdi.

    Analistler, ünlü yatırımcının bu kararı; kârlılıktaki baskılar, Çin’de artan rekabet, hükümetin otomotiv sektöründeki düzenlemeleri ve global tedarik zinciri maliyetlerindeki belirsizliklerle ilişkilendiriyor.


    Yangwang U9 Xtreme: BYD’nin Performans Kartı

    Warren Buffett’ın ayrılık kararı gelene kadar, BYD inovasyon ve performansla dikkat çekmeye devam ediyordu. Şirketin premium alt markası Yangwang, “U9 Xtreme (U9X)” modeli ile 14 Eylül 2025’te Almanya’daki ATP Papenburg pistinde 496,22 km/sa hıza ulaşarak seri üretim otomobiller arasında rekor kırdı.

    U9 Xtreme sadece hız rekoru değil; 1.200 voltluk elektrik mimarisi, dört yüksek devirli motoru ve semi-slick lastikleriyle teknik açıdan da olağanüstü bir model. Üretim sayısı ile sınırlı (yaklaşık 30 adet) olması da prestijini artırıyor.


    Neden Şimdi Satış? Stratejik Değerlendirmeler

    Warren Buffett’ın BYD’deki yatırımını tamamen satması, sadece finansal olarak değil, stratejik açıdan da düşündürücü. Aşağıdaki faktörler bu hareketin arkasındaki olası nedenler arasında gösteriliyor:

    • Çin’de elektrikli araç sektöründe fiyat savaşları ve kâr marjlarının daralması.
    • BYD’nin iç pazarda satışlarının birkaç ay üst üste düşmesi. Üretim hedeflerinde aşağı yönlü revizyonlar görülüyor.
    • Berkshire’ın portföyünü çeşitlendirme stratejisi: getirisinin yüksek olduğu yatırımlar yerine risk ve düzenleyici belirsizliği daha düşük olan alternatiflere yönelme.

    Ne Anlama Geliyor?

    Bu gelişme, BYD için potansiyel risklerin arttığına dair sinyal olarak görülüyor; özellikle:

    • Yatırımcı güveni açısından: Buffett’ın desteği artık yok.
    • Hissede volatilite: ani düşüşlerle birlikte yatırımcı beklentilerinin yeniden şekilleneceği bir dönem başlıyor.
    • Rekabet baskısı: diğer EV üreticileri daha agresif stratejilere yönelebilir.

    Ancak, Yangwang U9 Xtreme rekoru gibi projeler markanın teknik kapasitesini ve marka değerini koruyabilir; özellikle premium ve hiper otomobil segmentlerinde.


    Piston Kafalar Yorumu

    Warren Buffett’ın BYD’den çıkışı şaşırtıcı ama beklenmeyen bir hamle oldu. Çünkü uzun yıllardır şirketin elektrikli hareketi ve büyüme potansiyeline olan inancını sürdürüyordu. Ama piyasa koşulları – hem sektör içi hem de jeopolitik – oldukça değişmiş durumda.

    Yangwang U9 Xtreme gibi performans rekorları, BYD’nin teknik yeteneklerini sergilerken; bu tür başarılar maliyet, düzenleme ve satış hacmi baskılarıyla dengelenmeli. Türkiye gibi pazarlarda vergi yapısı, döviz kuru, teslimat süreci gibi unsurlar bu başarıların “kullanıcıya yansıma” kısmını belirliyor.


    Gelecek Öngörüleri

    • BYD, hisseleri satmış olsa da Ar-Ge çalışmalarını ve teknoloji yatırımlarını sürdürmeli; özellikle pil teknolojisi, şarj altyapısı ve batarya verimliliği önemli paydaş konumunda.
    • Yangwang Xtreme gibi modeller, pazarda reklam ve marka prestiji açısından büyük değer yaratacak; ama satış hacmi düşük olacak.
    • Diğer EV üreticileri rekabeti artıracak; fiyat ve teknoloji rekabeti sürdürülebilirliği belirleyecek.

    BYD’nin Türkiye’de satılan modellerine ve en güncel fiyat listesine BYD Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir

  • Dünya Rekoru! Yangwang U9 Xtreme 496 km/s Hıza Ulaştı

    Dünya Rekoru! Yangwang U9 Xtreme 496 km/s Hıza Ulaştı

    Yangwang U9 Xtreme, Almanya’daki testte 496 km/sa hıza ulaşarak dünyanın en hızlı seri üretim otomobili unvanını kazandı. Elektrikli hiper otomobil, Bugatti ve Koenigsegg gibi rakiplerini geride bıraktı.

    Elektrikli Otomotiv Dünyasında Yeni Bir Zirve

    Otomotiv dünyası, hız rekorlarıyla sık sık gündeme gelir. Ancak bu kez manşetlere çıkan bir Avrupa ya da Amerikan markası değil, Çinli BYD’nin lüks alt markası Yangwang oldu. 11 Eylül’de Almanya’daki Automotive Testing Papenburg (ATP) pistinde yapılan denemede Yangwang U9 Xtreme, tam 496,22 km/sa hıza ulaşarak dünyanın en hızlı seri üretim otomobili unvanını resmen kazandı. Bu rakam, sadece elektrikli otomobiller için değil, tüm hiper otomobiller için yeni bir kilometre taşı anlamına geliyor.

    Bugatti Chiron Super Sport 300+’ın 2019’da kaydettiği 490,48 km/sa’lik hızını geride bırakan Yangwang U9 Xtreme, aynı zamanda Koenigsegg ve SSC gibi hız rekoru peşinde koşan markalara da güçlü bir mesaj verdi: “Elektrikli hiper otomobiller çağındayız.”


    Yangwang U9 Xtreme’in Teknik Gücü

    Başlangıçta “U9 Track Edition” olarak anılan bu araç, üretim versiyonunda Yangwang U9 Xtreme (U9X) ismini aldı. Standart U9 modelinin altyapısını temel alsa da zirveye çıkmasını sağlayan bazı kritik farklara sahip:

    • 1200V elektrik mimarisi (sektörde bir ilk)
    • 30C deşarj oranına sahip lityum demir fosfat Blade batarya
    • Her biri 30.000 devir/dakika çevirebilen dört ultra yüksek hızlı motor
    • Toplamda 2.978 hp (3000 PS’nin üzerinde) güç
    • DiSus-X aktif süspansiyon sistemi
    • Pist şartlarına uygun semi-slick lastikler

    Bu sayede U9X, sıfır emisyonla rekor kırmanın yanı sıra, elektrikli otomobillerin performans potansiyelini yeniden tanımlıyor.


    Rekorun Arkasındaki İsim: Marc Basseng

    Alman dayanıklılık yarışçısı Marc Basseng, rekor denemesinde direksiyon başındaydı. Araç, ATP pistinin yüksek eğimli oval bölümünde 300 km/sa hızla seyrederken Basseng gazı sonuna kadar açtı. Kısa sürede 450 km/sa bariyerini aşan U9X, 496,22 km/sa hızla tarihe geçti.

    Basseng, deneyiminden şu sözlerle bahsetti:

    “Bu hız, içten yanmalı bir motorla mümkün olamazdı. Elektrikli motorların sessizliği ve ani yük değişimlerinin olmaması, bana piste daha fazla odaklanma imkanı verdi.”

    Bu ifadeler, elektrikli motorların yalnızca çevre dostu değil, aynı zamanda pist performansında da üstünlük sağladığını ortaya koyuyor.


    Bugatti ve Koenigsegg’in Önüne Geçmek

    2019’da Andy Wallace’ın kullandığı Bugatti Chiron Super Sport 300+, tek yönlü denemede 490,48 km/sa’ya ulaşarak tüm dünyada manşetlere çıkmıştı. U9X’in bu rekoru geçmesi, Çinli markaların artık yalnızca ekonomik modellerle değil, hiper otomobil segmentinde de zirveye oynayabileceğini kanıtlıyor.

    Her ne kadar SSC Tuatara’nın resmi iki yönlü ortalama rekoru (455,3 km/sa) hala geçerliliğini korusa da, tek yönlü en yüksek hız artık Yangwang’ın elinde.


    Nürburgring’de de Rekor Kırdı

    Sadece düz hız değil, pist performansı da U9X’in iddiasını güçlendiriyor. BYD, aracın Nürburgring Nordschleife turunu 6:59.157 ile tamamladığını açıkladı. Bu derece, Xiaomi SU7 Ultra’nın elindeki elektrikli otomobiller arasındaki tur rekorunu kırarak, U9X’i pistlerin de en hızlı EV’si konumuna taşıdı.


    Branda Altında Kalmayan Teknoloji Şovu

    Yangwang U9 Xtreme, 11 Eylül’de İstanbul’daki BYD Türkiye Teknoloji Şovu’nda da otomobil severlerin karşısına çıktı. Burada sergilenen U8 ve U9 modelleri; zıplayabilme, kendi etrafında dönebilme ve su üzerinde yüzebilme gibi olağanüstü özellikleriyle büyük ilgi gördü. Türkiye’deki otomobil tutkunları, U9X’in hız rekorunu duymadan önce bile markaya yoğun ilgi göstermişti.

    BYD Türkiye, ilerleyen dönemde farklı şehirlerde düzenlenecek etkinliklerle bu teknolojiyi daha fazla kullanıcıyla buluşturmayı hedefliyor.


    Sınırlı Üretim, Sınırsız İddia

    Yangwang U9 Xtreme yalnızca 30 adet üretilecek. İsminin “Extreme” kelimesinden türetilmesi tesadüf değil; markanın “imkansızı başarma” felsefesini yansıtıyor. Bu özel seri, hiper otomobil dünyasında koleksiyon değeri taşıyan bir ikon haline gelmeye aday.


    Piston Kafalar Yorumu

    Elektrikli otomobiller uzun süredir performans konusunda tartışılıyordu. Ancak Yangwang U9 Xtreme’in 496 km/sa rekoru, tüm bu tartışmalara nokta koydu. Bugatti, Koenigsegg ve SSC gibi devlerin önüne geçen Çinli bir markanın bu başarısı, otomotiv dünyasında dengelerin hızla değiştiğini gösteriyor.

    Türkiye’de BYD’nin düzenlediği teknoloji şovlarında gördüğümüz yoğun ilgi, bu markanın yalnızca Asya değil, Avrupa ve Ortadoğu pazarlarında da ciddi bir güç olabileceğini ortaya koyuyor. Görünen o ki, “dünyanın en hızlı seri üretim otomobili” artık yalnızca Avrupa garajlarından çıkmıyor; Çin de bu arenanın en büyük oyuncusu haline geliyor.

    BYD’nin Türkiye’de satılan modellerine ve en güncel fiyat listesine BYD Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    VİDEO

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir

  • Kuzey Kıbrıs’ta Drift Fırtınası: NEU Şampiyonası 4. Ayak 27-28 Eylül’de Start Alıyor

    Kuzey Kıbrıs’ta Drift Fırtınası: NEU Şampiyonası 4. Ayak 27-28 Eylül’de Start Alıyor

    Kuzey Kıbrıs Drift Şampiyonası 2025 sezonu 4. ayağı, 27-28 Eylül’de NEU Event Park’ta gerçekleştirilecek. Türkiye’den katılacak güçlü pilotlarla nefes kesen drift mücadelesi izleyicileri bekliyor.

    Drift NEU’da Büyük Final Öncesi Kritik Viraj

    Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, motorsporlarının en heyecanlı branşlarından biri olan drift için geri sayıma geçti. Drift NEU Kuzey Kıbrıs Drift Şampiyonası 2025 sezonu 4. ayak yarışları, 27-28 Eylül tarihlerinde NEU Event Park Lefkoşa pistinde gerçekleştirilecek.

    Sezonun son düzlüğüne girilirken hem Pro hem de Semi-Pro kategorilerinde puan mücadelesi iyice kızışmış durumda. 3. ayak sonunda şampiyonluk için tablo netleşirken, 4. ayak yarışları liderlik hesaplarını kökünden değiştirebilecek.

    Organizasyonun resmi Instagram hesabı @nc_driftchampionship üzerinden paylaşılan güncel puan tablosu, rekabetin ne kadar sert geçtiğini gözler önüne seriyor. Ayrıca etkinliğin biletleri kskbilet.org adresinde satışa çıkarıldı.


    3. Ayak Sonrası Puan Durumu

    🔹 Pro Kategori

    Drift NEU Pro Kategorisi’nde zirvede kıyasıya bir mücadele var.

    • 1. Enver Haskasap – 55 puan
    • 2. Berfu Tutumlu – 41 puan
    • 3. Celal Erülkü – 32 puan
    • 4. Oktay Erülkü – 26 puan
    • 5. Fahim Reza – 23 puan

    Sezonun yıldız ismi Enver Haskasap, üst üste aldığı güçlü sonuçlarla liderliğini koruyor. Ancak Türkiye’den katılan Berfu Tutumlu, 2. sıradaki performansıyla şampiyonluk hesaplarını hâlâ canlı tutuyor. Celal ve Oktay Erülkü kardeşler de istikrarlı puan toplarken, 4. ayakta alacakları sonuçlarla zirveye yaklaşma ihtimalleri bulunuyor.

    🔹 Semi-Pro Kategori

    Semi-Pro tarafında da dengeler çok hassas.

    • 1. Cengizhan Güngör – 43 puan
    • 2. Mehmet Yazgan – 37 puan
    • 3. Hüseyin Karaoğlan – 37 puan
    • 4. Demirhan Öke – 29 puan
    • 5. Salahi Karalım – 23 puan

    Lider Cengizhan Güngör, 3. ayak sonrasında rakipleriyle arasındaki farkı açsa da, Mehmet Yazgan ve Hüseyin Karaoğlan gibi iddialı isimler sadece birkaç puan geriden geliyor. Bu tablo, 4. ayağın Semi-Pro mücadelesini adeta bir finale dönüştürecek.


    Türkiye’den Güçlü Katılım

    Kuzey Kıbrıs’taki organizasyon, sadece yerel pilotlarla sınırlı değil. Türkiye’den gelen pilotlar, NEU pistine farklı bir rekabet ruhu katıyor.

    Özellikle Berfu Tutumlu (Pro), Mehmet Yazgan ve Hüseyin Karaoğlan (Semi-Pro) isimleri öne çıkıyor. Bu üç pilot, hem Türkiye drifting camiasında hem de Kuzey Kıbrıs’ta yakından takip ediliyor. İstanbul ve Ankara’daki drift sahnelerinden yetişen bu isimler, pistteki agresif ve kontrollü sürüş tarzlarıyla izleyicilere büyük heyecan yaşatıyor.


    NEU Event Park’ta Drift Atmosferi

    Lefkoşa’daki NEU Event Park, Kuzey Kıbrıs’ın motorsporları için en önemli merkezlerinden biri. Hem seyirci kapasitesi hem de teknik özellikleriyle drift için özel hazırlanmış pist, yarı şehir içi, yarı kapalı arena atmosferi sayesinde izleyicilere benzersiz bir deneyim sunuyor.

    27-28 Eylül tarihlerinde gerçekleştirilecek 4. ayakta tribünlerin dolması bekleniyor. Drift tutkunları, lastik dumanlarının gökyüzünü kapladığı, motor seslerinin kulakları doldurduğu ve akrobatik sürüşlerin sahnelendiği iki gün yaşayacak.


    Biletler Online Satışta

    Drift NEU 4. ayak yarışlarının biletleri kskbilet.org üzerinden online olarak satışa sunuldu. Organizasyona yoğun ilgi olması bekleniyor. Geçmiş ayaklarda olduğu gibi bu yarışta da biletlerin kısa sürede tükenmesi olası.

    Bilet fiyatları kategorilere göre değişiklik gösterirken, drift tutkunları şimdiden tribünlerde yerini almak için harekete geçti.


    Drift NEU’nun Yükselen Popülaritesi

    Son yıllarda drift, Kuzey Kıbrıs’ta genç motorsporları meraklılarının en çok ilgi gösterdiği branşlardan biri haline geldi. NEU organizasyonu da hem profesyonel hem de amatör sürücülere sahne imkânı sunarak bölgenin motorsporları kültürünü büyütüyor.

    Ayrıca Türkiye’den gelen pilotların varlığı, organizasyonu uluslararası bir kimliğe taşıyor. Hem sosyal medyada hem de motorsporları forumlarında NEU Drift Şampiyonası sıkça konuşuluyor.


    Piston Kafalar Yorumu

    Kuzey Kıbrıs Drift Şampiyonası 4. ayak, 2025 sezonunun en kritik virajı olacak. Pro Kategoride Enver Haskasap ile Berfu Tutumlu arasındaki rekabet, Semi-Pro’da ise Cengizhan Güngör, Mehmet Yazgan ve Hüseyin Karaoğlan üçlüsünün kapışması izleyicilere unutulmaz anlar yaşatacak.

    Türkiye’den gelen pilotların performansları, Kıbrıslı pilotlarla sahnede buluşarak adeta iki ülkenin motorsporları dostluğunu da pekiştiriyor. 27-28 Eylül’de NEU Event Park, yalnızca bir yarış alanı değil, aynı zamanda drift tutkunları için bir festival atmosferi sunacak.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir

  • Türkiye’de Bir İlk: Brisa, Yapay Zekâda ISO 42001 Sertifikası Aldı

    Türkiye’de Bir İlk: Brisa, Yapay Zekâda ISO 42001 Sertifikası Aldı

    Brisa, ISO 42001 sertifikasıyla Türkiye’de yapay zekâ güvenini belgeleyen ilk sanayi şirketi oldu. Etik, şeffaf ve sürdürülebilir yönetimde öncü adım.

    Yapay Zekâda Yeni Bir Dönüm Noktası

    Türkiye’nin lider lastik üreticilerinden Brisa, dijital dönüşüm yolculuğunda tarihi bir adım attı. Şirket, ISO 42001 Yapay Zekâ Yönetim Sistemi Sertifikası’nı akreditasyonlu olarak alarak, sanayi sektöründe bu belgeye sahip ilk şirket oldu. Tüm sektörler arasında ise yalnızca üç şirketin bu belgeyi akredite şekilde alması, Brisa’nın başarısını daha da önemli hale getiriyor.

    Bu gelişme, yalnızca lastik sektöründe değil, Türkiye’nin yapay zekâ ekosistemi açısından da kritik bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor.


    ISO 42001 Nedir ve Neden Önemlidir?

    ISO 42001, yapay zekâ uygulamalarında güvenliği, şeffaflığı ve etik yönetimi garanti altına alan uluslararası bir standarttır.

    Bu sertifika;

    • Şeffaflık
    • Hesap verebilirlik
    • Risk yönetimi
    • Veri gizliliği
    • İnsan merkezli tasarım

    gibi ilkeleri temel alıyor. Özellikle son yıllarda yapay zekânın üretimden müşteri deneyimine kadar geniş bir alanda kullanılmaya başlaması, güvenli yönetim ihtiyacını öne çıkarmış durumda.

    Brisa, bu belgeyle birlikte yapay zekâ teknolojilerini yalnızca geliştiren değil, aynı zamanda sorumlu şekilde yöneten bir şirket olduğunu da kanıtlamış oldu.


    Brisa’nın Dijital Dönüşüm Vizyonu

    Brisa Dijital Dönüşüm Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Tacettin, sertifikayla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi:

    “Yapay zekâ yönetiminde uluslararası standartları temsil eden ISO 42001 belgesini alarak dijital dönüşüm vizyonumuzu bir adım daha ileri taşıdık. Bu adım, şirketimizin dijital dönüşüm hedefinin yalnızca teknoloji üretmekle sınırlı olmadığını; etik, şeffaf ve sorumlu bir yönetim anlayışıyla ülkemizde öncü olduğumuzu gösteriyor.”

    Bu açıklama, Brisa’nın yalnızca üretim değil, sürdürülebilir mobilite çözümleri ve müşteri deneyimi alanında da etik ve güvenilir yapay zekâ yönetimine odaklandığını ortaya koyuyor.


    Sanayi Sektöründe Bir İlk

    Türkiye’de sanayi sektöründe ISO 42001 sertifikasına sahip ilk şirket olan Brisa, bu unvanıyla rakiplerinden ayrışıyor. Sanayi, özellikle otomotiv ve lastik üretimi gibi alanlarda otomasyon ve veri odaklı karar alma süreçlerine yoğun biçimde yatırım yapıyor. Ancak yapay zekâ uygulamalarında etik sınırların korunması ve veri güvenliği gibi konular halen global ölçekte tartışılıyor.

    Brisa, bu sertifika sayesinde hem yerel pazarda güvenilirliğini artırıyor hem de uluslararası rekabette güçlü bir konum elde ediyor.


    Sertifikanın Uygulama Alanları

    ISO 42001 çerçevesi Brisa’da şu alanlarda uygulanacak:

    • Üretim süreçleri: Yapay zekâ destekli üretim hatlarında izlenebilirlik artırılacak.
    • Müşteri deneyimi: Veri gizliliğine dayalı, kişiselleştirilmiş hizmetler sunulacak.
    • Mobilite çözümleri: Sürdürülebilir ulaşım projelerinde yapay zekâ destekli inovasyon kullanılacak.
    • Yetkinlik gelişimi: Çalışanların yapay zekâ okuryazarlığı artırılacak.
    • Siber güvenlik: Tüm veri işleme süreçleri uluslararası en yüksek standartlara taşınacak.

    Türkiye’nin Yapay Zekâ Ekosistemine Katkı

    Brisa’nın bu adımı yalnızca kendi dijital dönüşüm vizyonunu değil, Türkiye’nin yapay zekâ ekosistemine olan katkısını da güçlendiriyor. Akademik iş birlikleri, sektörel ortaklıklar ve uluslararası projelerle birlikte Brisa, yapay zekâ alanında öncü rol üstleniyor.

    Türkiye’de birçok teknoloji firması yapay zekâya yatırım yaparken, Brisa’nın etik ve şeffaf yönetimi belgelemesi, diğer şirketler için de örnek teşkil ediyor.


    Küresel Rekabette Stratejik Avantaj

    Yapay zekâ, sanayi ve otomotiv sektöründe yalnızca maliyet avantajı sağlamakla kalmıyor; aynı zamanda marka imajını güçlendiren bir unsur haline geliyor. Brisa’nın ISO 42001 belgesini alması, uluslararası müşteriler ve iş ortakları nezdinde güvenilirlik puanını yükseltecek.

    Bu sayede şirket, küresel rekabette hem teknolojik altyapı hem de etik yönetim standartları ile öne çıkacak.


    Piston Kafalar Yorumu

    Brisa’nın ISO 42001 sertifikasını alması, yalnızca lastik sektöründe değil, Türkiye’nin sanayi tarihinde de bir ilk. Bu gelişme, otomotiv ve mobilite sektöründe yapay zekâya yönelik güven kaygılarını azaltan bir örnek oluşturuyor. Brisa, hem üretim teknolojilerinde hem de müşteri deneyiminde sürdürülebilirlik ve şeffaflığı ön planda tutarak rakiplerinden ayrışıyor.

    Bu durum, gelecekte yapay zekâ destekli otomobil teknolojileri, akıllı lastik çözümleri ve mobilite platformlarında Türkiye’nin de global arenada daha güçlü bir oyuncu olabileceğini gösteriyor.

    Brisa’nın Resmi Web Sitesine BURADAN ulaşabilirsiniz.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir

  • Dövizde Dalgalanma, Otomobil Fiyatlarını Nasıl Etkileyecek?

    Dövizde Dalgalanma, Otomobil Fiyatlarını Nasıl Etkileyecek?

    Dövizde dalgalanma otomobil fiyatlarını yeniden yukarı çekiyor. Euro 48,62’ye ulaştı; Türkiye ve dünya piyasaları alıcılar için ne anlama geliyor?

    Dalgalı Kurların Gölgesinde Otomobil Pazarı

    22 Eylül 2025 Pazartesi günü itibarıyla döviz kurları hem Türkiye’de hem de küresel piyasalarda dalgalı bir seyir izliyor. Son beş günde USD/TL 41,26 ile 41,41 bandında hareket ederken, Euro/TL kuru da 48,50 seviyesinin üzerinde kalmaya devam etti. Bu dalgalanma, yalnızca finansal yatırımcıların değil, otomobil almak isteyen tüketicilerin de gündeminde. Çünkü Türkiye otomobil pazarında fiyatlar neredeyse doğrudan döviz hareketlerine bağlı olarak şekilleniyor.

    Türkiye’de otomobil fiyatlarının %80’e yakını ithal girdilerden oluşuyor. Yedek parçadan komple araç ithalatına kadar her kalemde dövize bağımlılık yüksek. Kurun sadece birkaç gün içinde 1 lira oynaması bile distribütörlerin yeni fiyat listesi hazırlamasına yol açabiliyor. Bu nedenle tüketiciler dövizdeki dalgalanmaları yalnızca grafiklerde değil, bayide gördükleri fiyat etiketlerinde de hissediyor.


    Son Beş Günün Döviz Tablosu

    • 18 Eylül 2025: USD/TL 41,26 – Euro/TL yaklaşık 48,40
    • 19 Eylül 2025: USD/TL 41,29 – Euro/TL yaklaşık 48,45
    • 20 Eylül 2025: USD/TL 41,37 – Euro/TL yaklaşık 48,55
    • 21 Eylül 2025: USD/TL 41,41 – Euro/TL yaklaşık 48,60
    • 22 Eylül 2025: USD/TL 41,36 – Euro/TL 48,62

    Bu tabloya bakıldığında, Türk Lirası’nın özellikle Euro karşısında hafif değer kaybı dikkat çekiyor. Türkiye otomotiv pazarında Euro bazlı fiyatlandırma daha yaygın olduğu için, kurun 48 TL’nin üzerine çıkması distribütörlerin maliyetlerini artırıyor.


    ABD’de Trump Yönetiminin Kararları

    Küresel otomotiv sektöründe fiyatları etkileyecek en önemli gelişmelerden biri de ABD yönetiminin aldığı yeni vergi kararları. Donald Trump’ın ikinci döneminde öne çıkan politika, ithal otomobil ve yedek parçalara yönelik ek tarifeler. Özellikle Çin ve Avrupa’dan ABD’ye giren araçlarda vergi oranlarının artırılması gündemde.

    Bununla birlikte son günlerde ABD’de bazı sektörlerde vergi indirimleri konuşuluyor. Trump yönetimi, yerli üretimi teşvik etmek için otomobil dışı alanlarda vergi indirimleri planlarken, ithalatı caydırıcı vergilerle otomotivde dışa bağımlılığı azaltmayı hedefliyor. Bu gelişme küresel tedarik zincirlerinde fiyat baskısı yaratıyor ve otomobil üreticileri maliyetlerini dengelemek için yeni stratejiler üzerinde çalışıyor.

    Türkiye özelinde bu kararların etkisi, Avrupa’daki üreticilerin ABD’ye yönelen ihracat planlarını revize etmesiyle dolaylı yoldan hissedilecek. Eğer Avrupalı üreticiler ABD’ye ihracatta zorlanırsa, Türkiye pazarına sundukları araçların fiyatlarını artırarak zarar telafisine gidebilirler.


    Türkiye’de Enflasyon ve Faiz Baskısı

    Türkiye’de enflasyonun hâlâ yüksek seyretmesi, tüketici kredilerinde faiz oranlarını yukarı çekiyor. Bankalardan otomobil kredisi almak giderek zorlaşırken, dövizdeki her artış fiyatları daha da yukarı taşıyor.

    Örneğin:

    • 500 bin TL bandında satılan bir B segmenti aracın fiyatı Euro kurundaki artışla birlikte 520 bin TL’ye çıkabiliyor.
    • Orta sınıf bir SUV modeli 1,6 milyon TL’den 1,7 milyon TL’ye yükselmiş durumda.
    • Premium segmentte ise artışlar milyon TL’yi aşan farklar olarak yansıyor.

    Bu tablo, otomobil sahibi olmak isteyen tüketicilerin kararlarını ertelemesine yol açıyor. Ancak diğer yandan, “daha da artacak” beklentisiyle alım iştahını artıran bir kesim de var.


    Sıfır ve İkinci El Pazarına Yansıma

    Sıfır araç fiyatları doğrudan distribütörlerin Euro kuru üzerinden hesapladığı listelerle belirleniyor. Son 5 gündeki dalgalanma, özellikle Eylül sonunda gelecek fiyat listelerine yansıyacak. Bu da bayilerde araç almak isteyen tüketicilere yeni zamlı fiyatlarla karşılaşma ihtimalini artırıyor.

    İkinci el pazarında ise farklı bir dinamik var. Döviz artışı, sıfır araç fiyatlarını yükselttiği için ikinci el piyasasında da fiyatların artışına zemin hazırlıyor. Ancak son aylarda yüksek kredi faizleri nedeniyle talep düşük kaldı. Bu nedenle ikinci elde fiyat artışları sıfır araç kadar hızlı gerçekleşmiyor.


    Global Piyasalarla Türkiye’nin Karşılaştırması

    • Avrupa: Euro bölgesinde talep yavaşladı. Özellikle elektrikli araç satışlarındaki düşüş, otomotiv devlerini üretim planlarını gözden geçirmeye zorluyor.
    • ABD: Trump yönetiminin getirdiği tarifeler ithal araçları pahalı hale getirirken, yerli üreticilere avantaj sağlıyor. Ancak tüketici tarafında fiyat artışı söz konusu.
    • Türkiye: Kur dalgalanmaları ve enflasyon, otomobil fiyatlarını sürekli yukarı taşırken, tüketici kredilerindeki zorluklar talebi baskılıyor.

    Türkiye’de otomobil almak, global piyasalara göre çok daha zor ve maliyetli hale gelmiş durumda.


    Uzmanların Görüşü

    Ekonomistler, kurdaki yatay fakat yüksek seviyelerin uzun vadede fiyat istikrarı yaratmadığını vurguluyor. Kurların düşmesi beklenmese de ani sıçramalar, piyasada belirsizlik yaratıyor. Otomotiv sektörü temsilcileri ise “Artık her ay değil, neredeyse her hafta fiyat listesi güncelliyoruz” diyerek durumun ciddiyetini ortaya koyuyor.


    Piston Kafalar Yorumu

    Türkiye otomotiv pazarında fiyatların döviz kuruna bu kadar bağımlı olması, tüketicilerin en büyük handikapı. Euro kurunun 48 TL’nin üzerinde kalması, sıfır araçların erişilebilirliğini daha da düşürüyor. Eğer enflasyon kontrol altına alınmaz ve kurdaki dalgalanma devam ederse, hem sıfır hem ikinci el araç almak tüketici için daha da zorlaşacak.

    Trump yönetiminin ABD’de aldığı kararlar, Avrupa’da üretim dengelerini bozarken Türkiye’ye de dolaylı etki yapacak. Yani küresel ölçekte yaşanan her gelişme, Türk tüketicisinin cebine kadar yansıyor.


    Sonuç

    Son beş günde döviz kurları küçük oynamalarla yukarı yönlü bir trend izledi. Euro/TL 48,62 seviyesine çıkarak yılın zirvesine yaklaştı. Bu durum otomobil fiyatlarının önümüzdeki günlerde yeniden zamlanacağına işaret ediyor. Türkiye’de enflasyon, yüksek faizler ve döviz bağımlılığı birleştiğinde, otomobil almak hem yatırımcı hem de kullanıcı için her geçen gün daha da maliyetli hale geliyor.

    Kısacası; dövizdeki dalgalanma doğrudan otomobil fiyatlarını belirliyor ve Türkiye pazarında tüketici için seçenekleri kısıtlıyor.

    Otomotiv sektörü ile alakalı finansal haberleri ve küresel piyasaları Piston Finans bölümümüzden takip edebilirsiniz.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir

  • Porsche 911 S/T Geri Döndü: Efsane Yeniden Doğuyor

    Porsche 911 S/T Geri Döndü: Efsane Yeniden Doğuyor

    1972’de Le Mans zaferiyle tarihe geçen Porsche 911 S/T, restorasyon ve Sonderwunsch dokunuşuyla yeniden hayat buldu. İşte efsanenin dönüş hikâyesi!

    Le Mans Zaferinden Harabeye: 911 S/T’nin Gizemli Yolculuğu

    Otomobil tarihinin unutulmaz isimlerinden biri olan Porsche 911 S/T, 1972 yılında Le Mans 24 Saat yarışında GT sınıfında elde ettiği zaferle efsaneler arasına girmişti. Ancak bu başarı hikâyesinin ardından otomobilin yolu oldukça dramatik bir şekilde değişti.

    Yarış kariyerini noktaladıktan sonra Amerika’ya giden 2.5 litrelik 911 S/T, yıllar içinde farklı sahiplerin elinde yıprandı. 1975 yılına kadar pistlerde boy gösteren araç, ardından kayıplara karıştı. 2008’de bir ahırda pas tutmuş, gövdesi eğilmiş ve hatalı boyalarla kaplanmış halde bulunduğunda, efsaneden geriye yalnızca bir gölge kalmıştı.

    2013 yılında bir İsviçreli koleksiyoner, bu değerli otomobili yeniden gün yüzüne çıkarmak için harekete geçti. Gövde kalıntıları Almanya’ya, Porsche Classic uzmanlarının ellerine teslim edildi. Ve böylece Porsche 911 S/T’nin yeniden doğuş hikâyesi başladı.


    Zuffenhausen’de Yeniden Hayat: Restorasyon Mucizesi

    Porsche Exclusive Manufaktur’da gerçekleştirilen restorasyon süreci, adeta sıfırdan üretimle eş değerdi. Aracın gövdesi tamamen söküldü, tüm boya tabakaları kazındı. Eksik parçalar, orijinal teknik çizimlere sadık kalınarak yeniden üretildi.

    Bu süreçte yalnızca gövde üzerinde 1.000 saatten fazla el işçiliği harcandı. Araç, modern katodik daldırma kaplama (KTL) yöntemiyle korozyona karşı korunarak bugünün standartlarında ölümsüz hale getirildi.

    İki buçuk yıl süren titiz çalışmanın ardından 2016’da efsane, orijinal rengi olan Light Yellow (kod 117) ile yeniden sahibine teslim edildi. Üstelik üzerindeki döneme özgü sponsor çıkartmaları ve 41 numaralı yarış etiketi ile 1972’deki görkemine sadık kalınmıştı.


    Yeniden Yaratılan Efsane: Modern Porsche 911 S/T

    Porsche’nin özelleştirme programı Sonderwunsch, klasik Porsche 911 S/T’nin ruhunu modern bir kasada yeniden canlandırdı. 2024 yılında üretilen yeni 911 S/T, geçmiş ile geleceğin mükemmel sentezi oldu.

    En dikkat çekici detay ise yine Light Yellow gövde rengi. Onlarca yıl sonra Porsche paletine geri dönen bu ton, modern karbon gövde panelleri üzerinde el işçiliğiyle uygulanarak hayata geçirildi. Renk açık tonda olduğundan kaplama süreci uzmanlar için büyük zorluk yaratsa da, sonuç tam anlamıyla kusursuzdu.

    Yeni 911 S/T, 525 beygir gücünde, 4 litrelik atmosferik altı silindirli boxer motor taşıyor. 9.000 devir çevirebilen bu motor, 1.380 kilogramlık hafif gövdeyle birleşerek safkan bir sürüş keyfi sunuyor. Ve tabii ki klasik ruhun vazgeçilmezi, 6 ileri manuel şanzıman hâlâ yerinde.

    Magnesium alaşımlı jantlar, siyah fren kaliperleri ve minimalist siyah iç mekân tasarımı, aracın hem sportif hem de nostaljik karakterini vurguluyor.


    Sonderwunsch: Hayallerin Ötesinde Bir Program

    Porsche’nin Sonderwunsch programı, markanın özelleştirme vizyonunu en uç noktaya taşıyor. Bir yandan klasik modeller, arşivlerdeki belgeler ve uzman zanaatkârların emeğiyle yeniden doğarken; diğer yandan modern Porsche modelleri tamamen kişiselleştirilebiliyor.

    911 S/T projesi, bu programın iki yönünü de gözler önüne seriyor:

    • Geçmişi koruma: 1972 Le Mans şampiyonu S/T, birebir sadık restorasyonla yeniden canlandırıldı.
    • Geleceği yaratma: 2024 model S/T, geçmişin ruhunu modern teknolojilerle harmanladı.

    Her iki otomobil de Porsche’nin kalite anlayışını yansıtıyor: Üretilen her Sonderwunsch modeli, fabrika çıkışlı araçlarla aynı garanti ve kalite standardına sahip.


    911 S/T’nin Otomobil Kültüründeki Yeri

    Porsche 911 S/T, yalnızca bir yarış otomobili değil; aynı zamanda bir dönemin ruhunu simgeleyen bir ikondur.

    • 1970’lerde hafiflik, dayanıklılık ve sürüş keyfini bir arada sunarak Le Mans gibi zorlu yarışlarda başarı kazandı.
    • Bugün ise hem klasik restorasyonu hem de modern yorumu ile otomotiv tutkunlarının rüyalarını süslemeye devam ediyor.

    Bu yeniden doğuş hikâyesi, sadece otomobil tarihine değil, aynı zamanda koleksiyonerlere, mühendisliğe ve tutkuyu teknolojiyle harmanlayan vizyonlara da ışık tutuyor.


    Piston Kafalar Yorumu

    Porsche 911 S/T’nin dönüşü, otomotiv dünyasında geçmiş ile geleceğin aynı anda yaşanabileceğinin en net kanıtı. İstanbul sokaklarında bu aracı görmemiz zor olabilir; ancak 911 S/T’nin hikâyesi, otomobil kültürünün neden bu kadar büyüleyici olduğunu hatırlatıyor.

    Porsche, hem klasiklerine sahip çıkıyor hem de modern teknolojiyle onları yeniden yorumluyor. İşte bu yüzden 911 S/T, yalnızca bir otomobil değil, bir tutkunun ve zamanın ötesinde bir mirasın simgesi.

    Porsche’nin Türkiye’de satılan modellerine ve en güncel fiyat bilgisine Porsche Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir

  • Dünya Rallikros Finali İstanbul’da Nefes Kesti!

    Dünya Rallikros Finali İstanbul’da Nefes Kesti!

    2025 Dünya Rallikros Şampiyonası İstanbul Park’ta büyük heyecana sahne oldu. Johan Kristoffersson sekizinci şampiyonluğunu ilan etti.

    İstanbul Park’ta Tarihi Hafta Sonu

    2025 FIA Dünya ve Avrupa Rallikros Şampiyonası’nın final yarışları, 20-21 Eylül tarihlerinde İstanbul’da düzenlendi. Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu (TOSFED) organizasyonu, T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Spor Toto, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Tuzla Belediyesi’nin katkılarıyla gerçekleştirildi.

    Motor sporları tutkunlarının uzun süredir beklediği World RX of Türkiye, hem yarı asfalt hem de toprak zeminde koşulan parkuruyla adeta adrenalin fırtınası estirdi. Drift şovlarıyla renklenen organizasyon, 22 bin bilet satışıyla rekor ilgi gördü.


    Johan Kristoffersson Tarihe Geçti

    Hafta sonunun en büyük kazananı, rallikrosun yaşayan efsanesi Johan Kristoffersson oldu. İsveçli pilot, kariyerinin sekizinci Dünya Rallikros Şampiyonluğunu yine İstanbul’da ilan etti. Böylece rallikros tarihinde adını bir kez daha zirveye yazdırdı.

    20 Eylül Cumartesi günü koşulan yarışta Kristoffersson zafere ulaşırken, pazar günü zirve Norveçli Ole Christian Veiby’ye gitti. İki gün boyunca izleyenlere unutulmaz düellolar sunan RX1 kategorisi, rallikrosun neden bu kadar ilgi çektiğini bir kez daha kanıtladı.


    Euro RX’de Şampiyonlar Belli Oldu

    Sadece Dünya RX değil, Avrupa Rallikros Şampiyonası’nın finalleri de İstanbul Park’ta sonuçlandı.

    • Euro RX1: Sezonu zirvede tamamlayan isim Rus asıllı pilot Yury Belevskiy olurken, İstanbul’daki finali Polonyalı Damian Litwinowicz kazandı.
    • Euro RX3: Sezon şampiyonu Portekizli Joao Ribeiro oldu. Ancak İstanbul’da Litvanyalı Rytis Gurklys damalı bayrağı ilk gören isimdi.

    Her iki kategoride de nefes kesen mücadeleler yaşanırken, seyirciler Avrupa’nın en yetenekli genç pilotlarını yakından izleme şansı buldu.


    TOSFED’ten Organizasyon Gururu

    TOSFED Başkanı Eren Üçlertoprağı, yarışların ardından yaptığı açıklamada, etkinliğin FIA yöneticileri tarafından “sezonun en başarılı rallikros organizasyonu” seçildiğini duyurdu.

    Üçlertoprağı şunları söyledi:
    “Dolu tribünler önünde çok çekişmeli mücadeleler izledik. Organizasyona destek veren tüm bakanlıklarımıza, yerel yönetimlerimize, görevlilerimize, medya mensuplarımıza ve iki gün boyunca heyecanımıza ortak olan tüm seyircilerimize teşekkür ediyorum.”

    Bu açıklama, Türkiye’nin motor sporlarında uluslararası arenada ne kadar güçlü bir imza attığının da altını çizdi.


    Dünya RX1 Sonuçları

    20 Eylül Cumartesi

    1. Johan Kristoffersson – İsveç
    2. Niclas Grönholm – Finlandiya
    3. Ole Christian Veiby – Norveç

    21 Eylül Pazar

    1. Ole Christian Veiby – Norveç
    2. Johan Kristoffersson – İsveç
    3. Niclas Grönholm – Finlandiya

    Euro RX1 Sonuçları

    1. Damian Litwinowicz – Polonya
    2. Tamás Kárai – Macaristan
    3. Mika Liimatainen – Finlandiya

    Euro RX3 Sonuçları

    1. Rytis Gurklys – Litvanya
    2. Nicolas Geleyns – Antigua ve Barbuda
    3. Andrea Soza – Portekiz

    Tribünler Tıklım Tıklım

    İstanbul Park, hafta sonu boyunca tribünlerdeki coşkusuyla da tarihe geçti. Dünya ve Avrupa’nın dört bir yanından gelen motor sporları tutkunları, Türkiye’nin genç seyircileriyle birlikte rallikrosun heyecanını paylaştı. Drift gösterileri, padok etkinlikleri ve sponsor aktiviteleriyle adeta bir festival atmosferi yaşandı.

    Motor sporlarının ülkemizdeki gelişimi açısından da kritik önemde olan bu organizasyon, FIA’nın üst düzey yöneticileri tarafından yakından izlendi. Bu durum, Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda daha fazla uluslararası şampiyonaya ev sahipliği yapmasının da önünü açabilir.


    Piston Kafalar Yorumu

    İstanbul Park’ta koşulan Dünya Rallikros Finali, sadece motor sporları meraklıları için değil, Türkiye’nin tanıtımı açısından da büyük önem taşıdı. 22 bin seyirci, adrenalin dolu yarışlar ve Johan Kristoffersson’un tarihi zaferi, organizasyonu unutulmaz kıldı.

    Türkiye’nin motor sporları arenasındaki rolü her geçen yıl daha da güçleniyor. Bu başarıda hem TOSFED’in vizyonu hem de yerel yönetimlerin desteği büyük rol oynuyor. Rallikrosun festival havasında geçen finali, ülkemizde motor sporları kültürünün ne kadar güçlü bir şekilde geliştiğini bir kez daha kanıtladı.

    Motor Sporları haberlerimize BURADAN ulaşabilirsiniz.

  • Gumball 3000 İstanbul: Süper Arabalar, Festival Ruhu!

    Gumball 3000 İstanbul: Süper Arabalar, Festival Ruhu!

    Gumball 3000 İstanbul etabı Sultanahmet’ten start aldı! Süper otomobiller, ünlüler ve festival atmosferiyle büyük ilgi gördü. Türkiye otomobil tutkunlarını büyüledi.

    Gumball 3000 İstanbul’dan Start Aldı

    İstanbul, 2025 Gumball 3000 rallisine bu yılki etabın başlangıç noktası oldu. Etkinlik Sultanahmet Meydanı’nda düzenlenen açılış töreniyle start aldı. Ferrariler, Lamborghiniler, McLaren’ler ve Bugatti’ler gibi birçok lüks ve süper otomobil İstanbul’un tarihi dokusunda sergilendi.

    Yerli ve yabancı turistler, araçlara bakabilmek için tarihi yarımadaya akın etti. Balat sokaklarından Edirne’ye uzanan rota, görsel şölenin yanı sıra otomobil kültürünün ve sosyal medya fenomenliğinin birleştiği bir deneyim sundu.


    Festival Atmosferi ve Etkinlik Detayları

    Gumball 3000 İstanbul ayağı sadece bir araba gösterisi değil; ayrıca otomotiv, müzik, sanat ve kültürün iç içe geçtiği büyük bir festival.

    Programdaki Öne Çıkanlar:

    • 20 Eylül: Sultanahmet Meydanı’nda araçların halka açık sergisi.
    • 21 Eylül: Resmi start töreni ve ardından rota Bükreş’e doğru devam etti.
    • Duraklar: İstanbul → Bükreş → Belgrad → Floransa → Nice → Valencia → İbiza.

    Toplumsal Etki ve İzleyici Yoğunluğu

    Etkinlik, İstanbul’un tarihi alanlarında gerçekleştiği için kent sakinleri ve turistler tarafından büyük ilgi topladı.

    Sultanahmet ve Balat gibi turistik bölgelerde süper otomobillerin geçişleri hem görsel olarak büyüleyici sahneler yarattı hem de fotoğraf ve video paylaşımlarının yayılmasına neden oldu.

    Sponsor ürünleri de ilgi odağıydı: tişörtler, şapkalar, montlar gibi ürünler yüksek fiyatlarla satışa çıkarıldı ve ilk günün sonunda stokların büyük kısmı tükendi.


    Otomobil Kültürü ve Lüksün Birleşimi

    Gumball 3000, sadece hız odaklı değil; süper otomobil markalarının koleksiyon değerindeki modelleri, sürücü kişilikleri ve sosyal medya etkisi ile lüks yaşam tarzını da sergiliyor.

    Katılımcılar arasında hem otomobil koleksiyoncuları hem de ünlü simalar yer alıyor; bu da etkinliğin global atenção (dikkat) kazanmasını sağlıyor.


    Eleştiriler ve Tartışmalar

    Her şey parlak görünse de bazı eleştiriler de var:

    • Etkinliğin şehir merkezinde yapılması nedeniyle trafik ve gürültü sorunları yaşanabileceği endişesi.
    • Sponsor ve merch ürünlerinin yüksek fiyatları bazı yerli izleyiciler tarafından “ulaşılamaz lüks” olarak değerlendirildi.
    • Etkinliğin tam rota ve güvenlik planlarının net olmaması bazı yerel otoriteler tarafından sorgulandı.

    Gumball 3000 Etkinliğinin Türkiye’ye Katkısı

    • İstanbul’un turistik cazibesine katkı: büyük organizasyon, ziyaretçi çekti, konaklama ve yerel ekonomi canlandı.
    • Otomobil kültürünün yaygınlaşması: süper otomobillerin halkla buluşması, otomobile ilgi duyan yeni kitlelerin oluşması.
    • Sosyal medya görünürlüğü: hem Türkiye hem de globalde binlerce fotoğraf, video TikTok, Instagram gibi platformlarda paylaşıldı.

    Piston Kafalar Yorumu

    Gumball 3000 İstanbul, lüks ve otomobil tutkusunun birleştiği özel bir olaydı. Görsellik, marka değeri ve kültürel etki açısından başarılı olarak anılacak. Ama “herkes için otomobil” değil; lüksün, görsel şovun ve yaşam tarzı göstergesinin vurgulandığı bir organizasyon. Yerel halk için ulaşılamaz detaylar barındırsa da otomobil severler için unutulmaz anılar bıraktı.

    Gumball 3000 İstanbul Çıkarması: Türk Ekipten İki Özel Araç Sahneye Çıktı!

    Gumball 3000’ün Türkiye ayağı sadece dünyanın en çarpıcı süper otomobillerini değil, aynı zamanda Türk otomobil tutkunlarını da sahneye çıkardı. Bu yıl etkinlikte Türkiye’den iki özel araç yer aldı. Bu araçlar, modifiye detayları ve sıra dışı tasarımlarıyla hem yerli hem yabancı otomobil severlerin dikkatini çekti. İstanbul sokaklarında yankılanan egzoz sesleri, bir kez daha gösterdi ki; Türkiye’de otomobil kültürü her geçen gün daha da güçleniyor.

    Bu noktada şunu da eklemek lazım: Türk ekibinin katılımı, Gumball 3000’ün artık sadece Avrupa ve Amerika merkezli bir etkinlik değil, küresel bir kültür festivali haline geldiğinin kanıtı niteliğinde.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir

  • Piston Kafalar Özel | Turbo Yok, 4WD Yok: Neden 7. Nesil Toyota Celica Hayal Kırıklığı Oldu?

    Piston Kafalar Özel | Turbo Yok, 4WD Yok: Neden 7. Nesil Toyota Celica Hayal Kırıklığı Oldu?

    Toyota Celica efsanesi 7. nesilde neden sönümlendi? Turbo ve 4WD eksikliği, tasarım değişimi ve WRC’den çekilme sonrası yaşanan hayal kırıklığının tüm detayları.

    Toyota Celica: Bir Efsanenin Doğuşu

    Toyota Celica, 1970 yılında Japonya’nın ilk “スペシャルティカー” (Japon otomotiv sektöründe “スペシャルティカー”, günlük kullanımdan çok tasarım, sportiflik veya imaj odaklı üretilen araçlar için kullanılır.) yani özel spor otomobili olarak doğdu. Uygun fiyatlı, sportif görünümlü ve gençlere hitap eden bir coupe konseptiyle pazara sunuldu. Özellikle 1970’lerin ilk yarısında piyasaya çıkan 3 kapılı liftback versiyonu, Japonya’nın yanı sıra Avrupa ve ABD’de de ilgiyle karşılandı.

    1980’lere gelindiğinde Celica yalnızca bir coupe olmaktan çıkmış, motorsporlarında başarılarıyla da anılan bir simge haline gelmişti. 4. nesil Celica GT-FOUR modeli, 1985’te tanıtıldığında kalıcı dört tekerlekten çekiş sistemi (4WD) ve turbo motoruyla gençlerin hayalini süsledi. Hatta “Beni Kayaklara Götür” filminde rol almasıyla popüler kültürde de bir ikon oldu.


    6. Nesil Celica ile Zirveden İnişe

    1993’te tanıtılan 6. nesil Celica, yuvarlak hatlı tasarımı ve dört göz farlarıyla önceki nesillerden ayrılıyordu. Tasarımı çok sevilse de, Toyota’nın 1995’te WRC’den çekilmesi modelin sportif imajını gölgeledi. Yine de 6. nesil, turbo ve 4WD seçeneklerini koruyarak Celica hayranlarının beklentilerine cevap vermeye devam etti.


    7. Nesil Toyota Celica: Tartışmalı Yenilik

    1999’da tanıtılan 7. nesil Toyota Celica, markanın Amerika’daki CALTY tasarım stüdyosu tarafından geliştirildi. Toyota, bu yeni nesli “ライトウェイトクーペ” (Japonya’da bu terim özellikle hafif, sürüş keyfi odaklı spor otomobiller için kullanılır.) (hafif spor coupe) yani kompakt, dinamik bir GT modeli olarak tanımlıyordu.

    Ancak tasarımı keskin hatlara sahipti: dikey farlar, öne eğimli omuz çizgisi ve köşeli arka bölüm, önceki Celica’ların yuvarlak hatlı cazibesinden oldukça farklıydı. Boyut olarak da küçülmüştü; 6. nesilde 4420 mm olan uzunluk, 7. nesilde 4335 mm’ye düştü. Buna karşın 2600 mm’ye çıkan dingil mesafesi, sürüş dengesini iyileştirmeyi amaçlıyordu.


    Motor Seçenekleri ve Sürüş Deneyimi

    1. nesilde motor gamı tamamen 1.8 litrelik atmosferik ünitelerden oluşuyordu:
    • 1ZZ-FE: 145 hp, SS-I donanımında sunuldu.
    • 2ZZ-GE: 190 hp, yüksek performanslı SS-II’de kullanıldı. VVTL-i değişken supap teknolojisiyle üst devirlerde oldukça güçlüydü.

    Şanzıman seçenekleri arasında 4 ileri otomatik ve 6 ileri manuel bulunuyordu. Süspansiyon sistemi önde MacPherson, arkada çift salıncak yapısıyla sportif bir ayara sahipti.

    Kağıt üzerinde dinamik bir spor otomobil olan Celica, sürüşte çevikliği ve hafifliğiyle övgü topladı. Avrupa basını da aracın yol tutuşunu övmüştü. Ancak Japon pazarındaki beklentiler bambaşkaydı: turbo yoktu, 4WD yoktu, yani Celica’nın efsanevi kimliği adeta silinmişti.


    Neden Hayal Kırıklığı Oldu?

    1. Turbo ve 4WD’nin Eksikliği: Celica denildiğinde akla gelen GT-FOUR ruhu kaybolmuştu.
    2. WRC’den Çekilme: 1995’te Toyota’nın ralliden çekilmesi, Celica’nın motorsporlarıyla bağını kopardı.
    3. Dikkat Çekici Tasarım: Robotik hatlar ve dikey farlar, klasik Celica hayranları için fazla uçuk bulundu.
    4. Pazarın Değişmesi: 2000’li yıllarda coupe segmentine olan talep genel olarak azalmıştı.

    Tüm bunlar birleşince, Celica 7. nesil satışlarda beklenen başarıyı yakalayamadı. Üstelik 2006’da üretimin tamamen sona ermesiyle efsane, 36 yıllık yolculuğunu noktaladı.


    Celica’nın Bıraktığı Miras

    Her ne kadar 7. nesil “hayal kırıklığı” etiketiyle anılsa da, Toyota Celica otomotiv tarihinde unutulmaz bir yer edindi:

    • İlk Japon özel spor otomobili olarak sektörde bir ilki başardı.
    • GT-FOUR versiyonlarıyla rallide dünya şampiyonlukları kazandı.
    • Gençlerin erişebileceği bir spor otomobil konseptini temsil etti.

    Bugün Celica hâlâ koleksiyonerlerin, özellikle GT-FOUR modelleriyle hayranlık duyduğu bir efsane olmaya devam ediyor.

    Okuyucular Bunları da Merak Etti 👇



    Piston Kafalar Yorumu

    7. nesil Celica, aslında sürüş dinamikleri açısından keyifli bir otomobildi. Ancak “Celica ruhunu” taşıyan turbo ve 4WD olmadan pazara çıkması, satışlarda başarısızlık getirdi. Toyota’nın spor otomobil kimliğini daha sonra GT86/GR86 ve Supra ile yeniden canlandırması da bunun bir göstergesi oldu.

    Bugün 7. nesil Celica’ya dönüp baktığımızda, belki ticari olarak başarısızdı ama Toyota’nın hafif, çevik coupe vizyonunu temsil eden cesur bir deneme olduğunu söylemek yanlış olmaz.

    Markanın Türkiye’de satılan modellerine ait tüm detaylı bilgileri Toyota Türkiye’nin Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir