Yazar: admin

  • Mazda 3 Test Sürüşü | Gerçek Kullanıcı Yorumu: Artılar & Eksiler, Alınır mı?

    Mazda 3 Test Sürüşü | Gerçek Kullanıcı Yorumu: Artılar & Eksiler, Alınır mı?

    2015 model Mazda 3 test sürüşü: Artılar, eksiler, yakıt tüketimi ve kullanıcı yorumu. 2.0 motor performansı ve bakım maliyetleri Piston Kafalar’da!

    C segmentinde yıllardır kalitesi, tasarımı ve sürüş keyfiyle öne çıkan Mazda 3, ülkemizde satıştan kalkmasına rağmen hâlâ ikinci elde en çok ilgi gören modellerden biri. Bu yazımızda 2015 model, 100 bin kilometrede bir Mazda 3’ü gerçek kullanıcı gözüyle test ettik. On yılını doldurmuş bir otomobilde ne tür artılar ve eksiler olduğunu, motor-şanzıman performansından yakıt tüketimine, bakım maliyetlerinden sürüş hissine kadar tüm detayları paylaşıyoruz.


    İlk Günkü Sağlamlık: Mazda Kalitesinin Kanıtı

    Aracımız 2015 model, yani yaklaşık on yaşında ve 100 bin kilometrede. Buna rağmen ne trim sesi var ne de fonksiyonlarda bir bozulma söz konusu. Klima, multimedya, düğmeler, elektrikli donanımlar; hepsi ilk günkü gibi sorunsuz çalışıyor. Bu, Japon mühendisliğinin sağlamlık konusundaki başarısını net şekilde gösteriyor.

    Pek çok rakip markada bu kilometre ve yaşta trim sesleri, elektronik arızalar ya da şanzıman problemleri başlarken, Mazda 3 hâlâ sessizliğini koruyor. Bu açıdan bakıldığında otomobil, kullanıcıya güven veren bir yapıya sahip.


    Fabrika Verisine Yakın Yakıt Tüketimi

    En dikkat çekici noktalardan biri yakıt tüketimi. Fabrika verisine oldukça yakın değerler elde ettik. 7,1 lt/100 km civarındaki ortalama, bu yaşta ve kilometredeki bir araç için ciddi bir başarı.

    Üstelik 2.0 litrelik Skyactiv-G motor, performansıyla da öne çıkıyor. Aynı modelin 1.5 litrelik versiyonuna göre daha ekonomik bir kullanım sunduğunu görmek şaşırtıcı. Özellikle uzun yolda ve yokuşlarda 2.0 motor asla zorlanmıyor, aracı rahatlıkla yukarı taşıyor.

    Bu da demek oluyor ki, kullanıcı hem daha güçlü hem de daha verimli bir motora sahip oluyor.


    Sürüş Keyfi ve Yol Tutuş

    Mazda 3’ün en büyük kozlarından biri her zaman sürüş keyfi oldu. Direksiyon tepkileri son derece net, süspansiyon sistemi hem konfor hem de yol tutuşu iyi dengeliyor. C segmentinde yer alan pek çok rakibinden daha sportif bir his veriyor.

    Özellikle şehir içinde kolay kontrol edilebilen, uzun yolda ise güven veren bir otomobil. Yol tutuşu sayesinde virajlarda sürücüsüne güven aşılıyor.


    Sessiz ve Sorunsuz Motor & Şanzıman

    Skyactiv teknolojisiyle geliştirilen motor, yıllar geçmesine rağmen hâlâ sessizliğini koruyor. Soğuk çalıştırmalarda bile rahatsız edici bir titreşim veya ses yok. Otomatik şanzıman ise uyumlu ve problemsiz çalışıyor. Kullanıcı deneyimlerinde de bu motor-şanzıman ikilisinin uzun ömürlü ve dayanıklı olduğu sık sık vurgulanıyor.


    Donanım ve Teknoloji

    Mazda 3, dönemine göre oldukça zengin bir donanım listesiyle gelmişti. Adaptif far sistemi, gelişmiş güvenlik özellikleri, multimedya ekranı ve sürücü destek teknolojileri ile sınıfında fark yaratıyordu.

    Ülkeden ülkeye farklı donanım seviyeleri sunulmuş olsa da, genel olarak Mazda 3, premium sınıfı hatırlatan detaylarla donatılmış bir otomobil. Bu da kullanıcıların uzun yıllar sıkılmadan kullanabilmesini sağlıyor.


    Bakım Maliyetleri

    Birçok kullanıcı için merak edilen noktalardan biri de bakım maliyetleri. Mazda 3 bu konuda da oldukça avantajlı. Yedek parçalarına ulaşmak kolay ve fiyatları segment ortalamasına göre uygun. Düzenli bakımları yapıldığında aracın büyük masraf çıkarmaması, kullanıcıların güvenini artırıyor.


    Türkiye’de Satıştan Kalkması Büyük Kayıp

    Mazda 3, C segmentinde her zaman iddialı bir oyuncu oldu. Ancak Türkiye pazarında satışının durdurulması, otomobil severler için ciddi bir kayıp. Günümüzde ikinci elde talep görmesinin sebebi de bu; sağlamlık, düşük sorun oranı ve sürüş keyfi, Mazda 3’ü ayrıcalıklı bir yere koyuyor.


    Artılar ve Eksiler

    Artılar:

    • Dayanıklılık: Trim sesi yok, elektronik sorun yaşatmıyor.
    • Fabrika tüketimine yakın yakıt değeri (7,1 lt).
    • 2.0 motor güçlü ve ekonomik, yokuşlarda zorlanmıyor.
    • Sessiz motor ve sorunsuz şanzıman.
    • Zengin donanım, kaliteli iç mekân.
    • Uygun bakım maliyetleri.

    Eksiler:

    • Türkiye’de artık satılmıyor, ikinci el dışında seçenek yok.
    • Servis ağı bazı bölgelerde sınırlı.
    • Bagaj hacmi rakiplerine göre biraz daha küçük.

    Piston Kafalar Yorumu

    Mazda 3, yıllar geçse de kendini kanıtlayan bir model. 2015 model ve 100 bin kilometrede olmasına rağmen hâlâ ilk günkü gibi sağlam. Fabrika verisine yakın yakıt tüketimi, güçlü motoru, sorunsuz şanzımanı ve düşük bakım maliyetleriyle kullanıcıya güven veriyor.

    Türkiye’de satıştan kalkmış olması üzücü, çünkü C segmentinde güçlü bir alternatifti. Ancak ikinci elde hala tercih edilebilir ve “alınır mı?” sorusuna gönül rahatlığıyla evet diyebiliriz.

    Mazda sahiplerinin Türkiye’de ulaşabilecekleri resmi iletişim bilgisine BURADAN ulaşabilirsiniz.

    VİDEO

    Bu Haber de İlginizi Çekebilir

  • BMW Yönetiminden Sert Mesaj: Benzinli Araçlar Yolun Sonunda Değil!

    BMW Yönetiminden Sert Mesaj: Benzinli Araçlar Yolun Sonunda Değil!

    BMW yönetimi, milyarlarca euroluk elektrikli yatırımlara rağmen benzinli araçların yolun sonunda olmadığını vurguladı. “ICE asla yok olmayacak” mesajı sektörde yankı uyandırdı.

    BMW’den Çarpıcı Benzinli Araç Çıkışı

    Otomotiv dünyası hızla elektrifikasyona doğru ilerlerken, BMW benzinli araçlar hakkında çarpıcı bir açıklama yaptı. Şirketin yönetim kurulu üyesi Jochen Goller, “İçten yanmalı motorlar asla yok olmayacak. Asla.” ifadeleriyle, markanın elektrifikasyona yönelse bile benzinli motorlardan vazgeçmeyeceğini vurguladı.

    Bu açıklama, Avrupa Birliği’nin 2035 sonrası içten yanmalı motor yasağı planları ve otomotiv endüstrisinin milyarlarca euroyu bulan elektrikli araç yatırımlarına rağmen dikkat çekici bir çıkış oldu.


    Elektrikli Yatırımlar Sürerken Benzinli Araçlara Vurgu

    BMW, son yıllarda milyarlarca euroyu elektrikli araç geliştirme projelerine aktardı. iX, i4, i7 ve gelecek olan Neue Klasse platformu, markanın elektrikli vizyonunu temsil ediyor. Ancak BMW benzinli araçlar, markanın DNA’sında hala önemli bir yere sahip.

    Goller’in açıklaması, şirketin “hem elektrikli hem de içten yanmalı motorları bir arada sunan hibrit bir strateji” izleyeceğini gösteriyor. Bu da BMW’nin müşterilere tek bir yön yerine seçenek sunmaya devam edeceği anlamına geliyor.


    Neden Benzinli Araçlar Asla Yok Olmayacak?

    BMW’nin bu iddialı çıkışı, aslında otomotiv sektöründeki bazı gerçeklerle de örtüşüyor:

    • Altyapı eksikliği: Elektrikli araç şarj istasyonları her ülkede yeterli seviyede değil.
    • Maliyet farkı: Elektrikli araçların batarya maliyetleri halen yüksek.
    • Müşteri alışkanlıkları: Bazı kullanıcılar geleneksel motorların sesinden ve sürüş karakterinden vazgeçemiyor.
    • Küresel pazar farklılıkları: Avrupa ve ABD hızla elektrifikasyona yönelirken, Afrika ve Asya’nın bazı bölgelerinde içten yanmalı motorlara talep devam ediyor.

    Tüm bunlar, BMW benzinli araçlar için gelecekte de bir pazar varlığının süreceğini gösteriyor.


    Tesla ve Güvenlik Krizi

    Elektrifikasyonda lider olarak görülen Tesla da aynı dönemde farklı sorunlarla gündeme geldi. Şirket, kapı kollarındaki güvenlik endişeleri nedeniyle yeniden tasarım sürecine girdi. Yolcuların araç içinde mahsur kalma riskine karşı alınan bu önlem, “tam elektrikli gelecek” vizyonunun bile teknik sorunlardan bağımsız olmadığını gösteriyor.

    BMW’nin açıklaması, işte bu noktada daha anlamlı hale geliyor: Elektrik tek başına çözüm değil, benzinli araçlar hala önemli.


    Hyundai’den Yeni Pickup Hamlesi

    Haber akışında öne çıkan bir diğer detay ise Hyundai’nin ABD pazarına özel yeni pickup duyurusu oldu. Şirket, 2030’dan önce tanıtılması planlanan orta boy bir pickup kamyonet geliştirdiğini açıkladı. Bu modelin Santa Cruz’dan farklı olarak gövde-şasi birleşik değil, klasik “body-on-frame” yapıya sahip olacağı belirtildi.

    Bu gelişme, elektrikli ve hibrit araçlara yatırım yapılırken, geleneksel segmentlerde içten yanmalı motorların rolünün devam ettiğini bir kez daha ortaya koyuyor.


    Ford ve Hyundai’de Büyük Geri Çağırmalar

    Elektrifikasyon kadar güvenlik ve kalite sorunları da sektörün gündeminde.

    • Ford, yaklaşık 100.900 Ranger modelini yan perde hava yastığı sorunu nedeniyle geri çağırdı.
    • Hyundai ise tam 568.580 Palisade SUV’yi emniyet kemeri tokası sorunundan dolayı servislere geri çağırmak zorunda kaldı.

    Bu gelişmeler, otomotiv devlerinin yalnızca elektrikli geleceğe odaklanmadığını; mevcut ürünlerinde güvenlik ve kalite sorunlarını çözmek için büyük efor sarf ettiğini gösteriyor.


    Porsche 911’de Manuel Şanzıman Tartışması

    Sektörden gelen bir başka dikkat çekici haber ise Porsche 911 hakkında oldu. Modelin ürün yöneticisi Michael Rösler, müşteriler için manuel şanzıman seçeneğini “yeniden gündeme alabileceklerini” açıkladı.

    Elektrifikasyon çağında manuel şanzıman konuşuluyor olması, aslında benzinli araçların duygusal bağını da hatırlatıyor. BMW’nin “benzinli araçlar asla yok olmayacak” açıklaması bu bağlamda daha da güçleniyor.


    Bugatti’den 20. Yıl Kutlaması

    Bugatti Veyron, 20 yıl önce otomotiv dünyasında bir dönüm noktası olmuştu. 1000 beygirlik gücü ve 400 km/s’nin üzerindeki hızıyla efsaneleşen modelin 20. yıl dönümü kutlamaları yapıldı. Bu da otomobil tutkunlarının performans ve içten yanmalı motorlara duyduğu ilgiyi yeniden gündeme taşıdı.


    BMW’nin Stratejisi Ne Anlama Geliyor?

    BMW’nin açıklaması, otomotivin geleceğinde tek bir doğru olmadığını kanıtlıyor. Şirket, hem BMW benzinli araçlar hem de elektrikli modelleri aynı anda üretmeye devam edecek. Bu hibrit yaklaşım, farklı pazar ihtiyaçlarını karşılarken aynı zamanda markanın kârlılığını da güvence altına alabilir.

    Uzmanlara göre bu strateji:

    • Elektrikli araçların yaygınlaşması zaman alacağı için mantıklı.
    • Benzinli motorların tamamen yasaklanmasına karşı güçlü bir mesaj içeriyor.
    • BMW’nin global pazarda esnek kalmasını sağlıyor.

    Piston Kafalar Yorumu

    BMW benzinli araçlar konusundaki çıkışı, aslında otomobil severler için bir rahatlama haberi. Elektrikli araçların geleceği tartışmasız olsa da, içten yanmalı motorların yok olması birçok tutkun için tatsız bir senaryo. BMW, bu açıklamayla hem müşterilerine güven verdi hem de rekabetin elektrifikasyonla sınırlı kalmayacağını hatırlattı.

    Özellikle Porsche’nin manuel şanzıman gündemi ve Bugatti’nin Veyron kutlaması gibi gelişmeler, benzinli araçların hâlâ otomotiv kültüründe güçlü bir yeri olduğunu gösteriyor.

    BMW’nin güncel modellerine ve fiyat listesine BMW Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir

  • Citroen C3 Stop-Drive Uyarısı: Fren Sorunu Krizi Büyüyor

    Citroen C3 Stop-Drive Uyarısı: Fren Sorunu Krizi Büyüyor

    Citroen C3 stop-drive uyarısı ile gündemde. Fren sorunu nedeniyle UK’de sürücülere araçlarını kullanmamaları söylendi. İşte detaylar ve etkilenen modeller.

    Citroen C3 Stop-Drive: Krizin Başlangıcı

    Citroen, Birleşik Krallık’ta binlerce müşterisini yakından ilgilendiren kritik bir duyuru yaptı. Citroen C3 stop-drive uyarısı kapsamında, C3 ve C3 Aircross modellerinde potansiyel fren sorunu tespit edildi. Şirketin açıklamasına göre, pedalların yer aldığı pedal kutusu (pedal box assembly) bazı sağdan direksiyonlu modellerde doğru spesifikasyonlara uygun üretilmemiş. Bu durum, fren kaybı riskini artırarak sürüş güvenliğini tehlikeye sokuyor.

    Stellantis çatısı altındaki Citroen, olası riskin önüne geçmek amacıyla sürücülere “araçlarınızı kullanmayın” çağrısı yaptı.


    Hangi Modeller Etkilendi?

    Uyarı yalnızca Birleşik Krallık pazarındaki sağdan direksiyonlu modelleri kapsıyor. Etkilenen araçlar:

    • Citroen C3
    • Citroen ë-C3
    • Citroen C3 Aircross
    • Citroen ë-C3 Aircross

    Ayrıca aynı pedal kutusunu kullanan Vauxhall Frontera ve Frontera Electric de riskli görülüyor. Ancak bu modeller henüz müşterilere teslim edilmediği için stop-drive çağrısı yalnızca Citroen sahiplerine yöneltildi.


    Stellantis’ten Açıklama

    Stellantis’in resmi açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

    “Düzenli kalite kontrol süreçlerimiz sırasında yapılan incelemelerde, bazı Citroen C3 ve Citroen C3 Aircross sağdan direksiyonlu modellerde pedal kutusunun spesifikasyonlara uygun olmadığı tespit edilmiştir. Bu da fren kabiliyetinin kaybına yol açabilir. Ancak otomatik acil frenleme (AEB) ve elektronik park freni işlevsel kalacaktır. Tüm müşterilerimizi korumak için stop-drive eylemi başlatılmıştır.”

    Şirket, araç sahiplerine ücretsiz olarak geçici araç tahsis edileceğini ve etkilenen otomobillerin kontrol edilerek gerekirse onarılacağını duyurdu.


    Daha Önceki Citroen Geri Çağırmaları

    Bu, Citroen’in 2025 içindeki ilk stop-drive çağrısı değil. Haziran ayında da Citroen ve DS markalarının farklı dönemlerde üretilmiş 130 binden fazla aracı, Takata hava yastığı skandalı nedeniyle geri çağrılmıştı.

    O dönemde, 2009-2019 DS3, 2010-2012 Citroen C4, 2010-2013 DS4, 2010-2015 DS5 ve 2010-2017 C-Zero gibi modellerde ölümcül sonuçlara yol açabilen hava yastığı sorunu gündeme gelmişti. Hatta Fransa’da bir sürücünün Takata hava yastığı patlaması sonucu hayatını kaybetmesi, geri çağırmaların kapsamını büyütmüştü.


    Citroen C3 Stop-Drive Uyarısının Etkileri

    Yeni uyarı, özellikle markanın güvenlik algısını olumsuz etkiliyor. Citroen C3 stop-drive, Avrupa’da B segmenti içerisinde en çok satan modellerden biri. Uygun fiyatlı oluşu, elektrikli versiyon seçenekleri ve kompakt yapısıyla şehir içinde tercih edilen bu model, şimdi ciddi bir güvenlik tartışmasının ortasında kaldı.

    • Müşteriler mağdur: Bazı kullanıcılar araçlarını teslim aldıktan yalnızca birkaç hafta sonra stop-drive çağrısıyla karşılaştı.
    • Marka imajı zedeleniyor: Üst üste gelen geri çağırmalar, Stellantis’in kalite kontrol süreçlerine olan güveni sorgulatıyor.
    • Satışlar tehlikede: Özellikle elektrikli Citroen ë-C3, markanın gelecekteki Avrupa stratejisinde önemli rol oynuyordu.

    Uzmanların Yorumu

    Otomotiv güvenlik uzmanları, Citroen C3 stop-drive uyarısının ciddi bir önlem olduğunu, ancak aynı zamanda markanın şeffaf davranmasının güven tazelediğini belirtiyor.

    Yapılan açıklamalara göre:

    • Sorun her araçta görülmeyebilir, fakat potansiyel risk çok büyük.
    • AEB ve elektronik park freni gibi sistemlerin devrede kalması bir güvenlik ağı sağlıyor.
    • Yine de ana fren sisteminin kaybı, trafikte felaket sonuçlara yol açabileceği için araçların kesinlikle kullanılmaması gerekiyor.

    Vauxhall Frontera ve Fiat Grande Panda Durumu

    Pedal kutusu problemi yalnızca Citroen’i değil, Stellantis’in diğer markalarını da ilgilendiriyor.

    • Vauxhall Frontera ve Frontera Electric: Aynı parçaya sahipler ancak teslimatlar henüz başlamadığı için stop-drive çağrısı yapılmadı. Araçlar teslim edilmeden önce onarılacak.
    • Fiat Grande Panda ve Grande Panda Electric: Aynı platformu (Smart Car) kullansalar da Fiat, bu modellerin etkilenmediğini açıkladı.

    Müşterilerin Tepkisi

    Birleşik Krallık’taki Citroen C3 stop-drive kullanıcıları, sosyal medyada ve forumlarda konuyu gündeme taşıdı. Bazı sürücüler, araçlarını satın aldıktan sadece birkaç hafta sonra bu çağrıyı almaktan dolayı hayal kırıklığı yaşadıklarını belirtti.

    Bir müşteri şunları yazdı:

    “Aracımı üç hafta önce teslim aldım, şimdi servise bırakıp kiralık araçla idare etmek zorundayım. Bu güven verici değil.”


    Piston Kafalar Yorumu

    Citroen’in C3 stop-drive uyarısı, markanın güvenlik odaklı yaklaşımının bir sonucu olsa da, sık sık yaşanan geri çağırmalar müşteri memnuniyetini olumsuz etkiliyor. Özellikle elektrikli ë-C3 gibi yeni nesil modellerin güvenlik sorunlarıyla gündeme gelmesi, Citroen’in Avrupa’daki stratejik hedeflerine zarar verebilir.

    Buna rağmen, Stellantis’in soruna hızlı müdahalesi ve ücretsiz araç tahsisi, müşteri kayıplarını minimuma indirmeyi amaçlıyor. Yine de markanın kalite kontrol süreçlerini daha sıkı hale getirmesi artık kaçınılmaz.

    Citroen markasının Türkiye’de satılan modellerine ve en güncel fiyat listesine Citroen Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

  • Subaru Legacy Üretimi 36 Yıl Sonra Sona Erdi

    Subaru Legacy Üretimi 36 Yıl Sonra Sona Erdi

    Subaru Legacy üretimi 36 yıl sonra sona erdi. Efsane sedan, son kez banttan indi. İşte Subaru Legacy’nin yolculuğu ve otomotiv tarihindeki izleri.

    Subaru Legacy: 36 Yıllık Yolculuk

    Subaru Legacy, otomotiv dünyasında tam 36 yıl boyunca varlığını sürdürmüş bir aile sedanı olarak tarihe geçti. İlk kez 1989’da yollara çıkan model, markanın global ölçekte tanınırlığını artırmasında önemli rol oynadı. 12 Eylül 2025 tarihinde, Indiana Lafayette fabrikasında son Subaru Legacy üretim bandından indi. Magnetite Gray renkte, Limited donanımlı ve 182 beygir gücündeki 2.5 litrelik boxer motoruyla üretilen bu son model, herhangi bir müzeye kaldırılmadı; tıpkı diğer Legacy modelleri gibi normal satış sürecine dahil edildi.

    Bu an, sadece bir aracın değil, Subaru’nun tarihindeki bir dönemin de kapanışı oldu.


    Subaru Legacy’nin Doğuşu

    1980’lerin sonunda Subaru, sadece Japonya’da değil, tüm dünyada marka algısını değiştirmek istiyordu. O yıllarda pazara çıkan Subaru Legacy, hem tasarımı hem de dört tekerlekten çekiş teknolojisiyle dikkat çekti. Legacy, Subaru’nun ABD pazarında daha güçlü bir yer edinmesini sağlayan model oldu.

    1990’larda Legacy’nin başarısı, Outback’in doğuşuna da zemin hazırladı. Başta bir donanım paketi olarak sunulan Outback, kısa sürede bağımsız bir model haline geldi. Bu da Subaru’nun “aile sedanından macera ruhuna” geçişinde önemli bir adım oldu.


    Rekorlarla Başlayan Bir Efsane

    Subaru Legacy sadece satış rakamlarıyla değil, aynı zamanda motorsporları ve hız rekorlarıyla da tarihe geçti.

    • 1990’ların başında Subaru, Legacy RS ile FIA kategorisinde rekor kırdı: 62.137 mil (100.000 km) mesafe 138 mil/saat ortalama hızla tamamlandı.
    • Bu rekor hâlâ geçerliliğini koruyor.
    • Ayrıca Legacy RS, Dünya Ralli Şampiyonası’nda Colin McRae gibi efsane pilotların zaferlerine sahne oldu.

    Bu başarılar, Legacy’nin sadece bir aile sedanı değil, aynı zamanda Subaru’nun ralli kimliğinin temel taşlarından biri olduğunu gösterdi.


    Outback’in Doğuşuna Katkı

    1995 yılında tanıtılan ilk Subaru Outback, Legacy wagon versiyonu üzerine inşa edildi. Gövde kaplamaları, sis farları ve yükseltilmiş süspansiyon sistemiyle Outback, kısa sürede kendi kitlesini buldu.

    2000’lerle birlikte Legacy Outback, özellikle ABD’nin doğu yakasında “sessiz lüks” arayan müşterilerin tercihi oldu. Golden retriever taşıyan ailelerden maceracı gençlere kadar geniş bir kitleye hitap etti. Bugün Outback, Subaru’nun en çok bilinen modellerinden biri haline geldiyse, bu başarıda Legacy’nin rolü büyüktür.


    Subaru Legacy ve Performans Yılları

    2000’lerin ortasında Legacy, performans tutkunlarına da hitap eden versiyonlara kavuştu.

    • Legacy 2.5 GT → 250 beygirlik turbo motoruyla WRX ruhunu aile sedanına taşıdı.
    • Legacy spec.B → WRX’e yakın sürüş dinamikleri ve spor detaylarıyla dikkat çekti.

    Bu dönemde Legacy, hem iş hayatında ciddi görünen hem de hafta sonları performans isteyen kullanıcıların tercihi oldu.


    Altı Silindirli Motor Deneyimi

    Subaru, Legacy’de yıllarca dört silindirli boxer motorlarla bilinse de, flat-six motor seçeneğiyle farklı bir deneyim sundu. Legacy 3.6R modeli, 3.6 litrelik altı silindirli motoruyla segmentinde eşsiz bir yere sahipti.

    Bir aile sedanında Porsche 911 benzeri motor mimarisi sunması, Legacy’yi özel kılan detaylardan biri oldu. Bu motor performanstan çok pürüzsüz sürüş için tasarlanmıştı, ancak markanın mühendislik çeşitliliğini yansıtıyordu.


    Subaru Legacy’nin Kültürel Etkisi

    Subaru Legacy, her zaman bir “aile otomobili” olarak bilinse de, markanın imajına derin katkılar yaptı.

    • Outback’in doğuşuna temel oluşturdu.
    • Ralli zaferlerinin ilk adımlarında rol aldı.
    • Subaru’yu ABD pazarında güçlü kılan modellerden biri oldu.

    Her ne kadar WRX veya STI kadar ikonik olmasa da, Legacy markanın en güvenilir, en istikrarlı modellerinden biri olarak hafızalara kazındı.


    Son Legacy

    Son üretilen Subaru Legacy, özel bir koleksiyon parçası yapılmadı. Diğer Legacy modelleri gibi bayilere gönderilecek ve bir müşteri tarafından satın alınacak. Bu da Subaru’nun “her müşteri özeldir” anlayışını yansıtan bir tercih oldu.

    36 yıl boyunca milyonlarca sürücüyü taşıyan Legacy, artık tarihe karıştı. Subaru için yeni dönemde SUV ve crossover modelleri ön plana çıkacak. Ancak Legacy, hem markanın geçmişini hem de geleceğe yön veren ruhunu temsil eden bir isim olarak hafızalarda kalacak.


    Piston Kafalar Yorumu

    Subaru Legacy’nin üretimden kalkması, otomotiv dünyasında bir çağın kapanışı anlamına geliyor. 36 yıl boyunca hem ailelerin hem de Subaru tutkunlarının tercihi olan bu sedan, ralli mirasından Outback’in doğuşuna kadar birçok alanda iz bıraktı. Belki WRX kadar heyecan verici değildi, ama Subaru markasının bugünkü başarısında büyük katkısı var.

    Subaru’nun detaylı modellerine ve güncel fiyat bilgisine Subaru Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir

  • Porsche Ürün Stratejisi Şok Karar: Elektrikli Planlar Ertelendi, SUV Benzinli Geliyor

    Porsche Ürün Stratejisi Şok Karar: Elektrikli Planlar Ertelendi, SUV Benzinli Geliyor

    Porsche ürün stratejisi değişti. Elektrikli planlar erteleniyor, Cayenne üstü yeni SUV benzinli ve hibrit geliyor. İşte Porsche’nin şok kararı!

    Porsche Ürün Stratejisi Şok Kararla Değişti

    Porsche AG, 2025 CEO toplantısında aldığı kararla otomotiv dünyasında büyük yankı uyandırdı. Porsche ürün stratejisi, tamamen elektrikli geleceğe yönelik planlardan uzaklaşıp hibrit ve benzinli modelleri yeniden öne çıkaracak şekilde değiştirildi.

    Elektrikli araç talebindeki yavaşlama, ABD ithalat tarifeleri ve Çin lüks pazarındaki düşüş markayı farklı bir rota çizmeye zorladı. Porsche artık dengeli bir portföyle yoluna devam edecek: içten yanmalı, hibrit ve elektrikli modellerin bir arada olduğu üçlü strateji.


    Cayenne Üstü Yeni SUV: Benzinli ve Hibrit

    En dikkat çekici değişiklik, Cayenne’in üstünde konumlanan yeni amiral SUV ile ilgili oldu. Daha önce tamamen elektrikli olarak planlanan bu model, artık benzinli ve plug-in hibrit motor seçenekleriyle pazara sunulacak.

    Bu karar, lüks SUV pazarında elektrikli modellere olan talebin beklenenden düşük kalması nedeniyle alındı. Porsche, ABD ve Avrupa’daki müşteri beklentilerine yanıt vermek için güçlü motor seçenekleriyle çıkış yapmayı tercih etti.


    Elektrikli Planlarda Erteleme

    Porsche’nin 2030’larda piyasaya sürmeyi planladığı yeni elektrikli platform, piyasa şartları nedeniyle ertelendi. Volkswagen Grubu ile koordineli geliştirilecek olan bu platform, teknolojik olarak yeniden tasarlanacak.

    Mevcut Taycan, Macan EV ve elektrikli Cayenne gibi modeller güncellenmeye devam edecek. Ancak yeni nesil elektrikli platformun pazara çıkışı birkaç yıl ötelenmiş durumda.


    Hibrit Modellerin Yükselişi

    Porsche ürün stratejisi artık hibrit teknolojisini merkezine alıyor. Panamera ve Cayenne hibrit versiyonları, 2030’lu yıllarda da yollarda olmaya devam edecek. Porsche’nin hedefi, elektrikli talebin yeterince güçlü olmadığı pazarlarda hibrit modellerle payını artırmak.


    Finansal Etkiler: Kısa Vadede Zarar, Uzun Vadede Kazanç

    Bu strateji değişikliğinin 2025 mali yılına etkisi ağır olacak.

    • 1,8 milyar euroya kadar ek yük
    • Kârlılık oranı %5–7’den %0–2’ye düşürüldü
    • EBITDA marjı %14,5–16,5’ten %10,5–12,5’e çekildi

    Ancak orta ve uzun vadede, dengeli ürün portföyünün markayı daha sağlam hale getirmesi bekleniyor. Porsche, 2030’a kadar %15 kâr marjına ulaşmayı hedefliyor.


    Pazar Gerçekleri

    Porsche’nin bu kararı almasının arkasında üç temel sebep var:

    1. ABD ithalat tarifeleri → Maliyetleri yükseltti.
    2. Çin’de lüks pazarın daralması → Satışları düşürdü.
    3. Elektrikli araçlara talebin yavaş büyümesi → Özellikle premium segmentte geçiş hızı düşük kaldı.

    CEO Oliver Blume, “Elektrikli araçlara geçiş hızında beklediğimiz ivmeyi göremedik. Porsche ürün stratejisi artık daha dengeli bir portföy üzerine kurulu olacak” dedi.


    Elektrikli Modeller Yola Devam Ediyor

    Her ne kadar yeni platform ertelense de Porsche’nin mevcut elektrikli araçları güncellenmeye devam ediyor. Taycan, Macan EV ve elektrikli Cayenne, yazılım güncellemeleri ve batarya iyileştirmeleriyle rekabette güçlü kalacak.

    Ayrıca 718 segmentinde iki kapılı elektrikli spor otomobil hazırlıkları da sürüyor. Porsche, elektrifikasyondan tamamen vazgeçmiyor, sadece geçiş hızını piyasa şartlarına göre ayarlıyor.


    Porsche’nin Hedefi: Dengeli Bir Portföy

    Oliver Blume’nin ifadesiyle:
    “Porsche ürün stratejisi artık üç ayaklı bir model üzerine kurulu: İçten yanmalı, hibrit ve elektrikli. Bu sayede her müşteriye uygun bir seçenek sunacağız.”

    Bu yaklaşım, hem mevcut müşteri tabanını koruyacak hem de geleceğin teknolojilerine yatırım yapmayı sürdürecek.


    Piston Kafalar Yorumu

    Porsche’nin bu kararı, aslında elektrikli araç geçişinde yaşanan küresel sorunların bir yansıması. Markanın pragmatik tavrı, “önce müşteri ne istiyor?” sorusuna verilen net bir cevap. Porsche ürün stratejisi sayesinde marka hem kısa vadeli finansal riskleri azaltıyor hem de uzun vadede esnek bir portföy ile geleceğe hazırlanıyor.

    Porsche’nin Türkiye’de satılan modellerine ve en güncel fiyat bilgisine Porsche Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir

  • Yeni Jeep Avenger 4xe Türkiye’de Satışta!

    Yeni Jeep Avenger 4xe Türkiye’de Satışta!

    Jeep Avenger 4xe Türkiye’de satışa sunuldu. Hibrit 4×4 teknolojisi, Overland donanımı, 145 BG güç ve arazi kabiliyetiyle dikkat çekiyor.

    Jeep Avenger 4xe Türkiye Yollarında

    Jeep®, yaklaşık 85 yıllık SUV mirasını en yeni modeliyle Türkiye’ye taşıyor. Jeep Avenger 4xe, markanın ikonik 4×4 yeteneklerini modern hibrit teknolojisiyle birleştirerek hem şehir içinde verimlilik hem de arazide üstün performans sunuyor. Avrupa’da “Yılın Otomobili” ödülünü kazanan Avenger ailesinin bu yeni üyesi, Eylül 2025 itibarıyla Türkiye’de satışa çıktı.

    Yeni Avenger 4xe, 2.544.444 TL’den başlayan fiyatlarla showroomlarda yerini alırken, lansman dönemine özel 250 bin TL’ye varan takas desteği de sunuluyor. Jeep Marka Direktörü Selim Eskinazi, aracın “modern tasarım, işlevsellik ve arazi kabiliyetlerini ustaca birleştirdiğini” belirtiyor.


    Hibrit Güç: 145 BG ile Yolda ve Arazide

    Jeep Avenger 4xe, yeni nesil 48V hibrit sistemiyle donatıldı. Sistem, 136 BG’lik 1.2 litrelik turbo benzinli motoru, önde ve arkada yer alan 21 kW gücündeki iki elektrik motoruyla destekliyor.

    • Toplam güç: 145 BG
    • 0–100 km/sa hızlanma: 9,5 saniye
    • Azami hız: 194 km/sa

    Bu güç aktarma sistemi, 6 ileri çift kavramalı şanzımanla birleşiyor ve düşük hızlarda tamamen elektrikli sürüş imkânı sunuyor. Ayrıca %40 eğimli toprak yollarda ve kaygan zeminlerde güvenli ilerleme sağlıyor.


    Efsanevi 4×4 Yetenekleri

    Jeep’in DNA’sına sadık kalan Avenger 4xe, sınıfında fark yaratan arazi kabiliyetleriyle öne çıkıyor:

    • Yerden yükseklik: 210 mm (10 mm daha fazla)
    • Yaklaşma açısı: 22°
    • Tepe aşma açısı: 21°
    • Uzaklaşma açısı: 35°
    • Su geçiş kapasitesi: 400 mm

    Selec-Terrain sistemi sayesinde Auto, Snow, Sand & Mud ve Sport modlarıyla her türlü zemine uyum sağlıyor. Özellikle Sport modu, arka aksa ekstra güç sağlayarak maksimum performans sunuyor.


    Overland Donanımı ile Üst Düzey Konfor

    Türkiye’de satışa sunulan Overland donanım seviyesi, Avenger 4xe’yi hem teknolojik hem de konforlu kılıyor.

    • 17 inç siyah alaşım jantlar, M+S 3PMSF lastikler
    • Full LED far grubu ve sis farları
    • Gövde rengi kapı kolları, arka çekme kancası
    • Cam tavan (sunroof)
    • Arazi tipi koruma plakaları

    İç mekânda:

    • 10.25 inç dokunmatik ekran ve dijital gösterge paneli
    • Çok renkli ambiyans aydınlatması
    • Kablosuz şarj
    • Adaptif hız sabitleyici ve seviye 2 otonom sürüş asistanı
    • 360° park yardımcısı ve drone görünümü
    • Şerit takip ve sürücü dikkat asistanı

    Bu donanımlar sayesinde Jeep Avenger 4xe hem şehir içinde pratik hem de uzun yol ve off-road sürüşlerinde güven veriyor.


    Özgün Jeep Tasarımı

    Yeni Avenger 4xe, markanın ikonik 7 panjurlu ızgarasını modern çizgilerle buluşturuyor.

    • Ön tampondaki X logosu,
    • Jantlardaki yeşil detaylar,
    • Arka taraftaki “4xe” logosu,

    aracın hibrit 4×4 kimliğini vurguluyor. Ayrıca özel su geçirmez ve leke tutmayan döşemeler, maceraperest kullanıcılar için ideal bir kabin sunuyor.


    Türkiye Pazarı İçin Önemi

    Jeep, Avenger ailesiyle Türkiye’deki B-SUV segmentinde güçlü bir oyuncu haline geldi. Önce tamamen elektrikli Avenger BEV, ardından Avenger e-Hybrid ile pazara adım atan marka, şimdi de Jeep Avenger 4xe ile ürün gamını tamamlıyor.

    Bu model, şehir içinde hibrit verimlilik arayan ama hafta sonu arazide macera yaşamak isteyen kullanıcılar için ideal bir denge sunuyor. Ayrıca Jeep’in Türkiye’deki satış stratejisinde hibrit modellerin payını artırması bekleniyor.


    Piston Kafalar Yorumu

    Jeep Avenger 4xe, B-SUV segmentinde “şehir içi pratiklik + arazi kabiliyeti” dengesini en iyi kuran modellerden biri. Hibrit 4×4 sistemi, Jeep’in efsanevi arazi ruhunu daha çevreci bir formda geleceğe taşıyor. Türkiye’de satışa sunulması, hibrit SUV arayan kullanıcılar için önemli bir dönüm noktası olabilir.

    Türkiye’de satılan JEEP modellerine ve en güncel fiyat listesine JEEP Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir

  • Hyundai 2030 Vizyonu: CEO Investor Day 2025’te Geleceğe Yön Veren Stratejiler

    Hyundai 2030 Vizyonu: CEO Investor Day 2025’te Geleceğe Yön Veren Stratejiler

    Hyundai 2030 vizyonu, CEO Investor Day 2025’te tanıtıldı. Elektrifikasyon, yazılım tanımlı araçlar ve küresel yatırım planlarıyla sektörün geleceği yeniden şekilleniyor.

    Hyundai Motor Company, New York ve Seul’de eş zamanlı düzenlenen 2025 CEO Investor Day etkinliğinde, markanın 2030 vizyonunu ve geleceğe yönelik ürün yol haritasını açıkladı. Hyundai’nin hedefi, küresel ölçekte 5,55 milyon araç satışı ve bunun 3,3 milyonunun elektrifikasyon odaklı olması. Strateji yalnızca otomobil üretiminden ibaret değil; aynı zamanda yazılım tanımlı araçlardan (SDV) batarya inovasyonuna, küresel üretim kapasitesinden Genesis markasının dönüşümüne kadar kapsamlı bir gelecek planını içeriyor.


    Hyundai 2030 Vizyonu ve Elektrifikasyon Hedefleri

    Hyundai 2030 vizyonu ile birlikte markanın elektrifikasyon stratejisi, 2030’a kadar küresel satışlarının %60’ını elektrifikasyon tabanlı araçlardan elde etmeyi hedefliyor. Bu rakam 3,3 milyon araç anlamına geliyor. Planlanan ürün gamı arasında:

    • 18’den fazla hibrit model
    • Yeni nesil IONIQ serisi (IONIQ 3 Avrupa için, Hindistan’ın ilk yerel tasarımlı EV’si, Çin’de üretilen Elexio SUV ve elektrikli sedan)
    • 2027’den itibaren devreye girecek Extended Range EV (EREV) modelleri

    EREV teknolojisi, 600 mil (yaklaşık 960 km) menzil sunacak. Hyundai’nin yaklaşımı ise geleneksel menzil artırıcılardan farklı: Daha küçük batarya kapasitesi ile tam performans sağlayarak hem maliyeti düşürüyor hem de “menzil kaygısını” ortadan kaldırıyor.


    Yazılım Tanımlı Araçlar ve Yapay Zekâ Destekli Mobilite

    Hyundai 2030 vizyonu ile birlikte markanın elektrifikasyon stratejisi, geleceğin mobilite deneyimini Software-Defined Vehicle (SDV) stratejisiyle dönüştürmeyi planlıyor.

    • High-Performance Vehicle Computer (HPVC) altyapısı sayesinde sürekli güncellenebilir, kişiselleştirilebilir özellikler sunulacak.
    • Pleos işletim sistemi ile araç içi yazılım donanımdan ayrılacak, böylece daha hızlı güncellemeler yapılabilecek.
    • Pleos Connect 2026’dan itibaren çoklu pencere özelliği, kullanıcı profili tabanlı kişiselleştirme ve üçüncü taraf uygulamalar için pazar yeri sunacak.
    • Yapay zekâ destekleri arasında Atria (haritasız otonom sürüş), Gleo (sesli komutlarla etkileşim) ve Capora (filo yönetimi için büyük veri analizi) bulunuyor.

    Küresel Üretim ve Fabrika İnovasyonu

    CEO Investor Day 2025’te açıklanan Hyundai 2030 vizyonu, küresel üretim yatırımlarıyla destekleniyor. 2030’a kadar Hyundai’nin küresel üretim kapasitesi 1,2 milyon adet artacak. Bunun içinde:

    • ABD’deki Hyundai Motor Group Metaplant America (HMGMA) → 500.000 araç kapasitesi
    • Hindistan Pune ihracat merkezi → 250.000 araç
    • Ulsan’daki yeni EV fabrikası → 200.000 araç
    • Suudi Arabistan, Vietnam ve Kuzey Afrika’daki CKD tesisleri → 250.000 araç

    Özellikle Suudi Arabistan fabrikası, “Saudi Made” etiketiyle 2026’da üretime başlayacak ve 50.000 araç kapasitesine sahip olacak.

    Bütün bu üretim merkezlerinde Software-Defined Factory modeli uygulanacak. Boston Dynamics’in robot teknolojileriyle desteklenen fabrikalarda, tahmine dayalı bakım, dijital simülasyon ve akıllı otomasyon sistemleri kullanılacak.


    Batarya ve Yakıt Hücresi Teknolojisi

    Hyundai’nin batarya stratejisi:

    • 2027’ye kadar %30 maliyet düşüşü
    • %15 daha yüksek enerji yoğunluğu
    • %15 daha kısa şarj süreleri

    50.000’den fazla IONIQ 5 aracından toplanan veriler, 400.000 km kullanım sonrası bile batarya performansının %90’ın üzerinde korunduğunu gösteriyor.

    Ayrıca Hyundai, yakıt hücre teknolojisinde de liderliğini sürdürüyor. Bugüne kadar 73.000 adet FCEV satışıyla, özellikle ağır ticari araçlarda verimlilik ve dayanıklılık üzerine odaklanıyor.


    Genesis’in 2030 Lüks Stratejisi

    Genesis’in de bu Hyundai 2030 vizyonu kapsamında dönüşüm geçirmesi planlanıyor. Hyundai’nin premium markası Genesis, 2030’a kadar yıllık 350.000 satışa ulaşmayı hedefliyor. Marka:

    • EREV, hibrit ve tamamen elektrikli lüks SUV ve sedan modelleri sunacak.
    • Magma Racing programıyla 2026’da FIA Dünya Dayanıklılık Şampiyonası’na, 2027’de IMSA’ya katılacak.
    • Avrupa’da 20 ülkeye genişlemeyi ve ABD’de yerel üretimi artırmayı planlıyor.

    Genesis’in X Gran Equator, Neolun ve Gran Coupe Concept gibi modelleri, markanın lüks vizyonunu güçlendirecek.


    Stratejik Ortaklıklar ve Finansal Hedefler

    Hyundai 2030 vizyonu ile birlikte markanın elektrifikasyon stratejisi planlaması kapsamında, General Motors ile ortak geliştirilecek beş yeni model üzerinde çalışıyor. Yıllık 800.000 satış hedefleniyor. Ayrıca Waymo ile otonom sürüş testleri, Amazon Autos ile yeni satış kanalları da stratejinin parçaları.

    Finansal açıdan:

    • 2025–2030 arasında toplam 77,3 trilyon KRW yatırım yapılacak.
    • Yatırımın 30,9 trilyonu Ar-Ge, 38,3 trilyonu üretim, 8,1 trilyonu stratejik yatırımlar için ayrıldı.
    • 2027’de %7–8, 2030’da %8–9 işletme kâr marjı hedefleniyor.

    Piston Kafalar Yorumu

    Hyundai 2030 vizyonu ile birlikte markanın elektrifikasyon stratejisi yalnızca bir otomobil markası değil, aynı zamanda mobilite ekosisteminin lideri olmayı hedefliyor. Elektrifikasyondan yazılıma, batarya inovasyonundan lüks markası Genesis’e kadar her alanda güçlü bir yol haritası çizmiş durumda. Bu vizyon gerçekleşirse, Hyundai sektörde “oyun değiştirici” markalardan biri olacak gibi görünüyor.

    Hyundai’nni Türkiye’de satılan güncel modellerine ve modellerin fiyat bilgilerine Hyundai Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    VİDEO

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir

  • Ford Mustang GTD: 815+ HP’lik Pist Canavarı Yola İniyor!

    Ford Mustang GTD: 815+ HP’lik Pist Canavarı Yola İniyor!

    Ford Mustang GTD, 5.2 lt kompresörlü V8, 815+ hp, 664 lb-ft (900+ Nm yakın) tork, DCT transaks/arkadan itiş, pushrod arka süspansiyon ve aktif aero (DRS) ile geliyor. Nürburgring’de 6:52 ile altı dakikanın eşiğinde tur atan GTD, Porsche 911 GT3 RS ve McLaren 750S gibi safkan rakiplerle pistte kozlarını paylaşıyor. İşte tüm detaylar, artılar-eksiler ve Türkiye beklentisi.

    Mustang’in En Radikali: GTD Nedir?

    Ford Mustang GTD, Blue Oval’ın “pistte doğup yola indirilen” en uç projesi. Kısaca: GT3 yarış otomobilinin teknolojisini, yasal plakalı bir Mustang’e taşıdı.

    • Gövde: karbon fiber ağırlıklı “widebody”
    • Süspansiyon: arkada pushrod (inboard amortisör), önde çok kollu düzen + Multimatic yarı-aktif DSSV amortisörler
    • Aero: DRS’li dev arka kanat (C-sütununa bağlı), tabanda aktif kanatlar, NACA kanalları, dev splitter/dive plane’ler
    • Aktarma: önde motor, arkada Tremec 8 ileri çift kavramalı DCT transaks; 50:50 ağırlık dağılımı hedefli paket
    • Lastik: Michelin Pilot Sport Cup 2 R (önde 325/30 R20, arkada 345/30 R20) – sokak legal, pist odaklı

    Ford Mustang GTD, normal Mustang’in Michigan/Flat Rock hattında “body-in-white” aşamasında ayrılıp, Multimatic’in Kanada Markham tesisinde elden geçiyor. Yani Ford Mustang GTD = Mustang genleri + Ford GT/IMSA mühendisliğinin kokteyli.


    Motor & Şanzıman: Predator V8, DCT ve Transaks

    Kaput altında Shelby GT500 kökenli 5.2 lt kompresörlü “Predator” V8 var; daha büyük hava kutusu, revize edilmiş besleme, dry-sump yağlama ve Akrapovič titanyum egzoz ile nefes açılmış durumda.

    • Güç: 815 hp @ 7.400 d/d (ABD spec; Avrupa’da da benzer)
    • Tork: 664 lb-ft @ 4.800 d/d (≈ 900 Nm)
    • 0–100 km/sa: ~3,3–3,5 sn (RWD ve lastik/zemin sınırlayıcı)
    • Son hız: 202 mph (325 km/sa)

    Güç arka tekerleklere Tremec 8 ileri DCT ile gidiyor; transaks düzen, ağırlığı geriye taşıyıp dengeyi mükemmelleştiriyor. DCT’nin vites tepkileri PDK kadar “kurşun” olmasa da pistte kusursuz tutarlılık sunuyor; Auto-Upshift özelliği Nürburgring turunda kullanılmış.


    Aero & Şasi: 885 kg Downforce, Alçalan Sürüş Yüksekliği

    Aktif aero Ford Mustang GTD’nin imza hamlesi. Performans Paketinde:

    • Swan-neck bağlantılı dev arka kanat + DRS düzlemi
    • Ön tabanda aktif flap’ler, hava akışını yönetip sürtünmeyi azaltıyor
    • Büyük splitter ve köşelerde dive plane’ler

    Downforce: 180 mph’de 885 kg (911 GT3 RS, 177 mph’de 860 kg).
    Sürüş yüksekliği: Track modunda önde −40 mm, arkada −30 mm düşebiliyor; amortisörlerde çift yay oranı, hidrolik sıkıştırma ile gövde kontrolü keskinleşiyor.


    Nürburgring: 6:52.072 – Hedefe İniş

    Ford/Multimatic, GTD’yi Nordschleife için kalibre etti. Nisan testlerinde 6:52.072 raporlandı. Evet, 911 GT3 RS (6:49.3) hâlâ daha hızlı; fakat Ford Mustang GTD, ABD üretimi bir yol otomobilinin sub-7 barajını kırma hedefini yerine getirdi ve konfigürasyon/zemin/lastik penceresinde bu fark kapanabilir mesajını verdi. Özet: tur rekoru tek amaç değil; “her pistte hızlı, yolda yaşanabilir” felsefesi ağır basıyor.


    Sürüş: Kas Felsefesi, Şaşırtıcı Rafine

    Yol: Normal modda şaşırtıcı derecede sakin; DCT “slush” karakterde akıcı, V8 düşük devirde tok ve zengin. Cup 2 R’ler ıslakta sınırlayıcı; fakat direksiyon ağırlığı/cevabı “kaslı netlik” sunuyor.
    Pist: Track modunda gövde alçalıyor, ikinci yay kilitlenerek yay oranı katlanıyor; fren (Brembo karbo-seramik, 16.5”/14.5”) dayanıklı ve pedalı lineer. Limitte 2 ton kütle arada kendini hissettiriyor; fakat ön 325 mm lastikler girişte inanılmaz kazıma sağlıyor, çıkışta e-LSD gücü ince dozluyor.

    Karakter: GT3 RS kadar “cerrahi” değil; Amerikan üslubu: daha brut, daha teatral, ama yakalanması kolay, dost canlısı. “%70 tempo”da bile eğlenceli; tek düze hızlarda bile V8’in timbral zenginliği bağımlılık yapıyor.


    Ebat, Ağırlık, Lastik: Balyoz Gibi, Ama Akıllı

    • Ağırlık: 1.989 kg (karbon gövdeye rağmen aero/soğutma/şasi donanımıyla ağır)
    • Genişlik: standart Mustang’den ~164 mm daha geniş
    • Ön lastik: 325/30 R20 – Michelin’in bir spor otomobilin ön aksına taktığı en genişlerden
    • Arka lastik: 345/30 R20 – çekiş ve 200+ mph istikrar için

    Bu kadar lastik, şehir içinde iz takibi yapabilir; fakat pistte süreklilik ve ısı yönetimi açısından büyük avantaj.


    İç Mekân: “Mustang Kalır” – Recaro’lar, Titanyum Pedallar

    Kabinde “tam yarış arabası” beklemeyin.

    • Recaro ön koltuklar (geniş, günlük kullanımda rahat)
    • Arka koltuk yok; arka bölmede Lexan pencere ile pushrod’ları izleyebileceğiniz şahane bir manzara
    • Titanyum paddle’lar/joystick halkası (opsiyonel magnezyum ile değiştirilebiliyor)
    • Dijital gösterge/touchscreen mimarisi normal Mustang çizgisinde; malzeme kalitesi fiyata göre tartışma doğurabilir

    Gürültü/lastik uğultusu yüksek; Track moddayken sürüş yüksekliği düştüğü için rampalara dikkat. Ama tüm bunlar “Ford Mustang GTD deneyiminin bir parçası”.


    Fiyat, Üretim, Konumlandırma

    • Fiyat (baz): $325.000+ (ABD) / £315.000 (UK)
    • Satış: 2025–2026 arası sınırlı üretim; yılda 300–700 adet
    • Performans Paketi (DRS kanat, magnezyum jantlar vb.) ile rakam çok daha yukarı çıkıyor
    • Rakipler: Porsche 911 GT3/GT3 RS, McLaren 750S/Artura, AMG GT Black Series evreni

    “Bir Mustang bu paraya değer mi?” sorusunun yanıtı bizce net: Ford Mustang GTD, Mustang’in sınırlarını yeniden tanımlıyor. Bu, “ucuz güçlü pony car” değil; yarış mühendisliğinin tahterevallisinde bir mühendislik vitrini.


    Türkiye Perspektifi: Gelir mi, Gelse Ne Olur?

    Ford Mustang GTD tamamen niş, soldan direksiyon (LHD), limitli üretim ve astronomik fiyatıyla koleksiyon/track-toy sınıfında. Resmi ithalat olasılığı çok düşük; gelse bile özel sipariş, çok sınırlı ve vergilerle katlanan etiket anlamına gelir.
    Türkiye’de pist kültürü gelişiyor, Track-day’ler çoğalıyor. Ford Mustang GTD gibi road-legal track car modellerine ilgi yüksek; fakat bu seviyede vergiler, servis ve kullanım lojistiği gerçek bariyer. Yine de GTD, “Amerikan GT3 RS” diye yaftalanamayacak kadar kendine özgü ve otomobil kültürü açısından övgüyü hak eden bir teknik şaheser.


    Artılar & Eksiler (Kısa Kısa)

    Artılar

    • 5.2 lt kompresörlü V8: karakter, yanıt, ses
    • Pushrod arka süspansiyon + DSSV amortisör: mühendislik mücevheri
    • Aktif aero (DRS) ile 885 kg downforce
    • DCT transaks ve 50:50 denge yaklaşımı
    • 6:52 Nürburgring performansı (sub-7 hedefi net)

    Eksiler

    • ~2 ton kütle; limitte fizik kendini hatırlatıyor
    • Cup 2 R’ler yağmurda sınırlayıcı
    • Kabin “fiyatına göre” yeterince egzotik değil
    • LHD ve sınırlı üretim; erişilebilirlik düşük, fiyat çok yüksek

    Mustang Tarihinin Radikal Sayfası

    Ford Mustang GTD, 815+ hp’lik Predator V8, Tremec DCT-transaks, Multimatic DSSV ve 885 kg downforce’a kadar çıkan aktif aeroyla, pistte doğup yola inen bir canavar. Nürburgring’de 6:52 gibi iddialı bir tur, bize kapasitesini anlatıyor; fakat asıl mesele, günlük kullanımdaki şaşırtıcı rafine hâl ile “tek butonla” uyanan vahşi taraf arasında kurduğu denge. Kusurları yok mu? ~2 tonluk kütle limitte kendini hatırlatıyor, kabin fiyatına göre sade, erişilebilirlik ve fiyat ise bambaşka bir seviye. Ama Ford Mustang GTD’nin değeri, rakamsal karşılaştırmalardan çok duygusal etki ve mühendislik cesaretinde yatıyor. Sonuç: Mükemmel mi? Hayır. Unutulmaz mı? Kesinlikle. Mustang tarihinin en radikal sayfası artık yazıldı.

    Piston Kafalar Yorumu

    Ford Mustang GTD, “ucuz güçlü pony car” anlayışını paramparça eden bir mühendislik vitrini. 5.2 lt kompresörlü V8’in karakteri, pushrod arka süspansiyon ve DRS’li aktif aeroyla birleşince ortaya, 911 GT3 RS’yi kopyalamayan; tamamen Amerikan tavrıyla aynı ligde oynayan, bambaşka bir tat çıkıyor. Evet, ağır; evet, pahalı; iç mekânı fiyatına göre çok egzotik değil. Ama pistteki yakalanabilir limitleri, net direksiyon ve dur-kalkta bile baş döndüren ses imzası, onu son yılların en “akılda kalan” yol-legal pist otomobillerinden yapıyor. Türkiye’ye resmi geliş ihtimali düşük; gelse de adet az, etiket çok olur. Yine de GTD, otomobil kültürü açısından “halo car” kıvamında: pist günlerinde çıtayı yükselten, Cars&Coffee’de kalabalığı peşine takacak, koleksiyonerlere “benzersiz bir Mustang” sunan türünün tek örneği.

    Ford’un Türkiye’de satılan ticari ve binek modellerine FORD Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir

  • Rallikrosta Çifte Final: Dünya ve Avrupa RX TOSFED İstanbul Park’ta

    Rallikrosta Çifte Final: Dünya ve Avrupa RX TOSFED İstanbul Park’ta

    2025 FIA Dünya ve Avrupa Rallikros Şampiyonası finali, 20-21 Eylül’de TOSFED İstanbul Park’ta düzenleniyor. Çifte final heyecanı, drift şovları ve ücretsiz ulaşım detayları bu özel haberde.

    Türkiye’de Rallikros Heyecanı Zirveye Çıkıyor

    Motorsporlarının en sert ve en heyecan verici branşlarından biri olan rallikros, bu yıl Türkiye’de tarihi bir finalle noktalanıyor. 2025 FIA Dünya Rallikros Şampiyonası (World RX) ve Avrupa Rallikros Şampiyonası, 20-21 Eylül tarihlerinde TOSFED İstanbul Park’ta gerçekleştirilecek çifte yarışla sezonu kapatıyor.

    Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu (TOSFED) tarafından organize edilen ve T.C. Gençlik ve Spor Bakanlığı, T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Spor Toto, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Tuzla Belediyesi’nin desteğiyle düzenlenen bu dev organizasyon, ülkemizin motorsporları arenasında büyük bir vitrin niteliği taşıyor.


    Yarı Asfalt, Yarı Toprak Pistte Kapı Kapıya Mücadele

    Rallikrosu diğer branşlardan ayıran en büyük özelliklerden biri pist yapısıdır. Yarı asfalt, yarı toprak parkur üzerinde gerçekleşen yarışlar, seyircilere sürekli temaslı, kapı kapıya mücadeleler sunar. 600 beygirlik rallikros canavarları, 0’dan 100 km/s hıza 2 saniyenin altında ulaşarak Formula 1 araçlarına kafa tutacak kadar hızlı kalkışlara imza atıyor.

    TOSFED İstanbul Park’taki rallikros pisti de bu adrenalin fırtınasına ev sahipliği yapacak. Seyirciler, Cumartesi ve Pazar günleri saat 09.00’dan itibaren başlayacak antrenman, eleme ve final yarışlarında gün boyu soluksuz bir motorsporları şöleni yaşayacak.


    Drift Gösterileri de Var

    Sadece rallikros değil, Türkiye Drift Şampiyonası pilotları da İstanbul Park’ta özel gösteriler yaparak izleyicilere lastik dumanı ve yanlama dolu anlar yaşatacak. Bu sayede motorsporları meraklıları, hem rallikrosun sert mücadelesine hem de drift dünyasının görsel şölenine aynı gün içinde tanıklık edecek.


    Seyirciye Ücretsiz Ulaşım: İETT Ring Seferleri

    Organizasyon, motorsporları tutkunlarının rahat ulaşabilmesi için özel bir düzenleme de yaptı. Biletlerini mobilet.com üzerinden satın alan seyirciler, Sabiha Gökçen Havalimanı Metro Çıkışı ile TOSFED İstanbul Park arasında düzenlenecek ücretsiz İETT ring seferleri sayesinde kolayca alana ulaşabilecek. Bu uygulama, yoğun ilgi gören etkinliğin daha fazla motorsporları severine erişebilmesi açısından büyük önem taşıyor.


    Canlı Yayın Ayrıcalığı

    Heyecana tribünde ortak olamayanlar için de güzel bir haber var. HT SPOR, Cumartesi ve Pazar günleri 15.30-17.00 saatleri arasında finalleri canlı yayınlayarak motorsporları meraklılarını ekran başına kilitleyecek. Böylece World RX Türkiye, sadece pistte değil, televizyon ekranlarında da büyük bir izleyici kitlesine ulaşacak.


    Dünya ve Avrupa Şampiyonları Türkiye’de Belirlenecek

    Bu yıl hem Dünya RX hem de Avrupa RX şampiyonları, İstanbul Park’taki yarışlarda belirlenecek. Bu da organizasyonu çok daha kritik ve çekişmeli kılıyor. Pilotlar, sezonun son virajında hem şampiyonluk hem de prestij için Türkiye’de direksiyon sallayacak.

    Rallikrosun yıldız isimlerinin İstanbul’a gelmesi, Türkiye’nin motorsporları haritasındaki yerini güçlendirecek. FIA yetkilileri, geçtiğimiz yılki organizasyonu “sezonun en başarılı yarışı” olarak nitelemişti. Bu yıl, Avrupa Şampiyonası’nın da dahil edilmesiyle heyecanın ikiye katlanması bekleniyor.


    TOSFED Başkanı Eren Üçlertoprağı’ndan Açıklama

    TOSFED Başkanı Eren Üçlertoprağı, organizasyon öncesinde yaptığı açıklamada şunları söyledi:

    “Geçtiğimiz yıl FIA yetkilileri tarafından sezonun en başarılı yarışı olarak nitelenen World RX Türkiye organizasyonunu, bu kez Avrupa Şampiyonası ile beraber düzenleyecek olmanın heyecanını yaşıyoruz. Şu ana kadar yarışa gösterdikleri büyük ilgiden dolayı gençlerimize ve tüm yarış severlere teşekkürlerimizi sunuyoruz. Sporumuz ve ülkemizin tanıtımı açısından büyük önem taşıyan ve biletlerin neredeyse tamamen tükendiği World RX of Türkiye organizasyonumuza tüm halkımızı davet ediyoruz.”


    Türkiye’de Motorsporları İçin Büyük Fırsat

    Böylesine prestijli bir organizasyonun Türkiye’de düzenlenmesi, ülkemizde motorsporlarının gelişimi açısından önemli bir adım. Formula 1, Dünya Ralli Şampiyonası ve FIA Avrupa Ralli Kupası gibi dev organizasyonların ardından şimdi de Dünya ve Avrupa Rallikros Şampiyonalarının finaline ev sahipliği yapmak, TOSFED’in vizyonunu ve Türkiye’nin bu alandaki kapasitesini gözler önüne seriyor.


    Piston Kafalar Yorumu

    Türkiye’de motorsporları heyecanını dünya sahnesine taşıyan bu organizasyon, genç sporculara ilham verirken ülkemizin otomobil kültürüne de değer katıyor. Rallikrosun sert mücadelesini İstanbul’da canlı izleme fırsatı, Türkiye’deki otomobil tutkunları için kaçırılmayacak bir deneyim. Drift gösterileri, ücretsiz ulaşım ve canlı yayın ayrıcalıklarıyla bu etkinlik, motorsporları severlerin takviminde şimdiden özel bir yer edinmiş durumda.

    Motor Sporları haberlerimize BURADAN ulaşabilirsiniz.

  • Hyundai i30 Türkiye’de Satışta: Hibrit Motor ve 1.699.000 TL’den Başlayan Fiyatlarla!

    Hyundai i30 Türkiye’de Satışta: Hibrit Motor ve 1.699.000 TL’den Başlayan Fiyatlarla!

    Hyundai i30, Ağustos ayında paylaştığımız “Hyundai i30 Yeniden Türkiye’de: Hibrit Motor, Yeni Tasarım ve Güçlü Donanımlarla Geri Dönüyor” başlıklı haberimizde belirttiğimiz gibi artık Türkiye’de satışta. 1.5 litrelik 48V mild hibrit motor, 7 ileri DCT şanzıman ve iki farklı donanım seçeneğiyle gelen i30, 1.699.000 TL’den başlayan fiyatıyla C segmentinde yeniden güçlü bir oyuncu olarak yollara dönüyor.

    Hyundai i30 Türkiye’de Resmen Satışta

    Hyundai Motor Türkiye, uzun süredir beklenen i30 modelini Eylül ayında duyurduğu gibi resmi olarak satışa sundu. C segmentinde yıllardır kendine sağlam bir yer edinmiş olan i30, yenilenen tasarımı, artırılmış güvenlik donanımları ve hibrit motor seçeneğiyle artık Türkiye’de showroomlarda yerini aldı.

    Hyundai i30, 1.5 litrelik 48V mild hibrit benzinli turbo motor ve 7 ileri çift kavramalı DCT otomatik şanzıman ile geliyor. Bu yeni nesil güç ünitesi 140 PS güç ve 253 Nm tork üretiyor. Mild hibrit desteği sayesinde hem yakıt tüketimi düşüyor hem de düşük emisyon değerleriyle çevre dostu bir sürüş sunuluyor.


    Fiyatlar Açıklandı: 1.699.000 TL’den Başlıyor

    Hyundai Türkiye’nin açıkladığı listeye göre i30, iki farklı donanım paketiyle satışa çıktı:

    • 1.5T-GDI MHEV 140 PS Comfort DCT – 1.699.000 TL
    • 1.5T-GDI MHEV 140 PS Prime DCT – 1.999.000 TL

    Bu fiyatlarla i30, Türkiye’de C segmenti hatchback pazarında Volkswagen Golf, Opel Astra, Peugeot 308 ve Toyota Corolla Hatchback gibi modellerle rekabet edecek. Özellikle başlangıç fiyatı olan 1.699.000 TL, i30’u donanım/fiyat dengesi açısından güçlü bir seçenek haline getiriyor.


    Performans ve Hibrit Teknolojisi

    Yeni i30’un kalbinde 1.5 litrelik T-GDI mild hibrit motor yer alıyor. 140 PS güç ve 253 Nm tork değerleri, günlük kullanımda canlı bir performans sunarken, hibrit sistem özellikle şehir içi kullanımda devreye girerek yakıt tüketimini düşürüyor.

    7 ileri çift kavramalı DCT şanzıman sayesinde hem hızlı vites geçişleri hem de akıcı bir sürüş deneyimi elde ediliyor. Bu kombinasyon, i30’u hem uzun yol konforuna hem de şehir içi pratikliğe uygun hale getiriyor.


    Konfor ve Teknoloji

    Hyundai i30, konfor ve teknolojiyi bir arada sunan özellikleriyle öne çıkıyor.

    • Panoramik cam tavan ile ferah bir iç mekan
    • 10,25 inç dijital gösterge paneli
    • 10,25 inç dokunmatik multimedya ekranı
    • Apple CarPlay & Android Auto uyumu
    • Kablosuz şarj ünitesi ve USB Type-C girişleri

    Ayrıca Harman Kardon ses sistemi ve ambiyans aydınlatmalarıyla sınıfında premium bir deneyim sunuyor.


    Güvenlik Donanımları: Hyundai SmartSense

    Yeni i30, Hyundai’nin gelişmiş güvenlik teknolojilerini bir araya getiren SmartSense donanımlarıyla standart olarak geliyor.

    • Ön Çarpışma Önleme Asistanı (FCA)
    • Şerit Takip Asistanı (LFA)
    • Şeritte Kalma Asistanı (LKA)
    • Akıllı Hız Limit Asistanı (ISLA)
    • Arka Yolcu Uyarısı (ROA)

    Bu özellikler, hem günlük şehir içi sürüşlerde hem de uzun yolculuklarda sürücüye tam destek sağlıyor.


    Türkiye Pazarındaki Yeri

    Hyundai i30’un Türkiye pazarına yeniden dönmesi, özellikle C segmenti hatchback müşterileri için büyük bir gelişme. Daha önce Avrupa’da popülerliğini sürdüren i30, Türkiye’de satılmadığı dönemde boşluğu hissedilen modellerden biri olmuştu.

    Artık modern tasarımı, hibrit teknolojisi ve rekabetçi fiyatıyla yeniden Türkiye’de satışa sunulan i30, hem aileler hem de genç sürücüler için cazip bir seçenek olacak.


    Piston Kafalar Yorumu

    Hyundai i30’un Türkiye’ye dönüşünü çok önemli görüyoruz. 1.699.000 TL’den başlayan fiyatıyla i30, C segmentinde ciddi bir alternatif yaratıyor. Özellikle hibrit motor seçeneği ve zengin güvenlik donanımlarıyla Volkswagen Golf ve Opel Astra gibi rakiplerine güçlü bir cevap niteliğinde.

    Ancak en büyük avantajı, Hyundai’nin sunduğu garanti ve servis ağıyla birleşince ortaya çıkıyor. Türkiye’deki kullanıcılar için “al ve uzun yıllar sorunsuz kullan” mottosunu hatırlatan bir otomobil olmuş.


    Sonuç

    Hyundai i30, Eylül ayında duyurulduğu gibi artık resmi fiyatlarıyla Türkiye’de satışta. Modern tasarımı, hibrit teknolojisi ve donanımlarıyla C segmentinde dengeleri değiştirecek gibi görünüyor.

    Hyundai i30 Türkiye’de, 1.699.000 TL’den başlayan fiyatıyla showroomlarda yerini aldı. Bu dönüş, markanın Türkiye pazarındaki konumunu güçlendirmekle kalmayacak, kullanıcıların da uzun süredir beklediği bir boşluğu dolduracak.

    Hyundai’nni Türkiye’de satılan güncel modellerine ve modellerin fiyat bilgilerine Hyundai Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir