Yazar: admin

  • ZF Steer-by-Wire | Mercedes-Benz ile Direksiyonun Geleceği Başlıyor

    ZF Steer-by-Wire | Mercedes-Benz ile Direksiyonun Geleceği Başlıyor

    ZF, Steer-by-Wire teknolojisiyle direksiyon sistemlerinde devrim yaratıyor. Mercedes-Benz 2026’da bu inovatif sistemi kullanacak.

    Steer-by-Wire: Direksiyon Sistemlerinde Yeni Çağ

    Otomotiv endüstrisinde inovasyon denildiğinde akla gelen ilk firmalardan biri olan ZF, direksiyon teknolojisinde yeni bir devrim yaratıyor. Steer-by-Wire (SbW) sistemi, direksiyon ile tekerlekler arasındaki mekanik bağlantıyı tamamen ortadan kaldırarak yerini yazılım tabanlı, elektronik aktarıma bırakıyor.

    Bu sayede direksiyon sistemi:

    • Daha hassas manevra kabiliyeti
    • Yüksek stabilite ve güvenlik
    • Dinamik direksiyon oranı
    • Otonom sürüş için altyapı

    gibi avantajlar sağlıyor.


    Mercedes-Benz ile 2026’da Yollarda

    ZF, Steer-by-Wire teknolojisini ilk kez Mercedes-Benz ile Avrupa pazarına sunacak. 2026 yılında seri üretime girecek modeller, bu yenilikçi direksiyon sistemiyle donatılacak.

    ZF Şasi Çözümleri Ar-Ge Başkanı Philippe Gasnier bu konuda şunları söylüyor:

    “Direksiyon sistemlerindeki uzmanlığımız, üreticilerin araçlarının dinamik potansiyelini tam olarak ortaya çıkarmalarını sağlıyor.”


    EasyTurn: Manevra Kabiliyetinde Devrim

    ZF’nin Steer-by-Wire teknolojisi, EasyTurn aks konsepti ile birleştiğinde adeta şehir içi sürüşte devrim yaratıyor.

    • Ön tekerleklerin dönüş açısı 40°’den 80°’ye çıkabiliyor.
    • Orta boy bir aracın dönüş çapı 10 metreden 7 metrenin altına düşüyor.
    • Park ve dar alan manevraları artık çok daha kolay hale geliyor.

    Bu teknoloji sadece binek otomobiller değil, otobüs ve kamyonlarda da çarpıcı bir çeviklik sunuyor.


    Direksiyon Hissini Yeniden Yaratmak

    Mekanik bağlantının ortadan kalkmasıyla “direksiyon hissi kaybolacak mı?” sorusu akla gelebilir. ZF’nin çözümü:

    • Tork geri besleme ünitesi sayesinde doğal direksiyon hissi korunuyor.
    • Twin Worm teknolojisi ile sürücüye hassas yol geri bildirimi sağlanıyor.
    • Sistem, farklı hızlarda otomatik olarak direksiyon oranını ayarlıyor.

    Sonuç: Park manevralarında daha çevik, yüksek hızda daha stabil bir sürüş deneyimi.


    Yazılım Tanımlı Direksiyon

    Steer-by-Wire, yazılım algoritmalarıyla üreticilere çok daha fazla esneklik sunuyor.

    • Her model için özel sürüş karakteri, yalnızca yazılım ile tanımlanabiliyor.
    • Direksiyon oranı 180°–210° aralığında yeniden programlanabiliyor.
    • Yeni nesil direksiyon tasarımları (katlanabilir simit gibi) mümkün hale geliyor.
    • Üretim maliyetleri azalıyor, platform uyumu kolaylaşıyor.

    Otonom Sürüşün Anahtarı

    Geleneksel mekanik direksiyonlar Seviye 3 otonomiye kadar destek verebilirken, Steer-by-Wire:

    • Seviye 4 ve üzeri otonom sürüşe hazır altyapı sağlıyor.
    • Otomatik Acil Durum Direksiyonu (AES) gibi gelişmiş güvenlik özelliklerini mümkün kılıyor.

    Yani bu teknoloji, sadece bugünün sürücülerine değil, geleceğin tam otonom araçlarına da hazırlanıyor.


    Çin’den Avrupa’ya: NIO ET9 Örneği

    ZF’nin teknolojisi sadece Mercedes-Benz ile sınırlı değil. Çin’de NIO ET9 elektrikli amiral gemisi de gerçek bir Steer-by-Wire sistemine sahip ilk seri üretim araç olarak yollara çıktı. Bu da ZF’nin global ölçekte sektörde öncü rolünü pekiştiriyor.


    Piston Kafalar Yorumu

    ZF, Steer-by-Wire ile direksiyonun geleceğini yeniden yazıyor. Mekanik bağlantıları ortadan kaldırarak hem üreticilere hem de sürücülere benzersiz avantajlar sunuyor.

    Bizce bu teknoloji, özellikle şehir içi kullanım, otonom sürüş ve ticari araçlar için yeni bir standart haline gelecek. Mercedes-Benz’in 2026’da bu sistemi kullanacak olması, otomotiv dünyasında önemli bir dönüm noktası olacak.

    Sektörel ve teknolojik gelişmeler ile alakalı haberlere BURADAN ulaşabilirsiniz.

  • Tesla Model Y Performance | Nürburgring’de Geliştirilen 460 HP’lik Aile SUV’u

    Tesla Model Y Performance | Nürburgring’de Geliştirilen 460 HP’lik Aile SUV’u

    Tesla Model Y Performance, Nürburgring’de geliştirilen 460 HP gücü, 3.3 sn 0-100 km/s hızlanması ve 580 km menziliyle geliyor.

    Tesla Model Y Performance: Aile SUV’unun Çılgın Yüzü

    Tesla, popüler aile SUV modeli Model Y’nin sınırlarını zorlayarak, performans odaklı versiyonu Model Y Performance’ı tanıttı. Geçtiğimiz yıl duyurulan Model 3 Performance’ın ardından, bu kez daha büyük gövdeli Y modeli Nürburgring pistinde geliştirildi.

    Sonuç: 460 beygir güç, 0-100 km/s 3.3 saniye, 580 km WLTP menzil. Yani bir aile SUV’undan çok daha fazlası.


    460 HP Güç ve İnsane Mod

    Yeni Performance 4DU motor ünitesi, dört tekerlekten çekiş ile birlikte toplam 460 HP güç üretiyor. Bu sayede:

    • 0-100 km/s: 3.3 saniye
    • Maksimum hız: 250 km/s (155 mph)

    Ayrıca sürüş modları arasında klasikleşen “Insane” modu da yer alıyor. Traction Control sistemi, sürücünün isteğine göre daha gevşek ayarlanabiliyor.


    Yeni Batarya Teknolojisi: Daha Verimli Hücreler

    Tesla, Model Y Performance’da tamamen yeni bir batarya paketi kullanıyor. Kapasite resmi olarak açıklanmasa da:

    • 580 km WLTP menzil
    • 3.8 mil/kWh (6.1 km/kWh) verimlilik

    Bu değerlerle Model Y Performance, hem uzun menzil hem de üst düzey performansı bir arada sunuyor.


    Nürburgring’de Ayarlanmış Süspansiyon

    Performans farkı sadece motordan değil, şasiden de geliyor. Tesla mühendisleri Model 3 Performance’dan uyarlanan adaptif süspansiyon teknolojisini Model Y’ye entegre etti.

    • Yeni yaylar, stabilizatörler ve burçlar
    • Arka gövde yapısında sertlik artırımı
    • Virajlarda daha yüksek torsiyonel rijitlik

    Sonuç: pist için değil ama dinamik sürüş için hazır bir aile SUV’u.


    Tasarım: Spoiler, 21 inç Jant ve Aerodinami

    Model Y Performance, standart versiyonlardan dışarıdan kolayca ayırt edilebiliyor:

    • Karbon fiber arka spoiler
    • Kırmızı fren kaliperleri
    • “Performance” logoları
    • 21 inç Arachnid 2.0 jantlar
    • Yeni ön ve arka tamponlar (sürüklenmeyi azaltıyor, yere basma kuvvetini artırıyor)

    İç Mekân: Daha Büyük Ekran ve Spor Koltuklar

    Tesla, Model Y Performance’ın kabininde sürpriz değişiklikler yaptı:

    • 16 inç merkez ekran (artık %80 daha fazla piksel)
    • Özel Performance spor koltukları (ısıtmalı + havalandırmalı)
    • Karbon fiber kaplama detaylar
    • Panoramik cam tavan, arka yolcular için 8 inç ekran
    • Standart Autopilot donanımı

    Avrupa’da Almanya’dan Dünyaya

    İlginç bir şekilde Model Y Performance, önce Avrupa, Orta Doğu ve Afrika’da satışa çıkıyor.

    • İngiltere’de başlangıç fiyatı: £61,990
    • Model 3 Performance’tan £2.000, Model Y Long Range’den £10.000 daha pahalı
    • Tüm Avrupa modelleri, Tesla Gigafactory Berlin-Brandenburg tesisinde üretilecek

    ABD pazarı için lansman tarihi ise henüz açıklanmadı.


    Piston Kafalar Yorumu

    Tesla, Model Y Performance ile “aile SUV’u” kavramını yeniden tanımlıyor. 580 km menzil, 3.3 sn hızlanma, Nürburgring’de test edilmiş şasi ve yeni 16 inç ekran gibi detaylarla bu model, elektrikli performans SUV segmentinde çıtayı yükseltiyor.

    Bizce Model Y Performance, hem Porsche Macan EV gibi rakipleri hem de Mercedes EQE SUV gibi premium alternatifleri zorlayacak potansiyele sahip.

    Tesla’nın Türkiye’de satılan modellerine ve en güncel fiyat listesine TESLA Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Bu Haberlerde İlginizi Çekebilir

  • Nissan GT-R R36 İçin Umut: GT-R’ın Babası Benzinli Motor İstiyor!

    Nissan GT-R R36 İçin Umut: GT-R’ın Babası Benzinli Motor İstiyor!

    GT-R efsanesinin mimarı Hiroshi Tamura, R36’nın hâlâ benzinli olmasını istiyor. Ancak Nissan’ın planları belirsizliğini koruyor.

    GT-R R35’e Veda, R36’ya Merak

    Geçtiğimiz günlerde otomobil tutkunları için hüzünlü bir dönem başladı. 18 yıl boyunca üretilen ve yaklaşık 48 bin adet satılan Nissan GT-R R35 resmen üretimden kalktı. “Godzilla” lakabıyla bilinen bu ikonik model, spor otomobil dünyasında 2007’den bu yana iz bırakan performansı ve teknolojisiyle akıllara kazındı.

    Nissan cephesi R35’in sonlanmasının ardından “GT-R geri dönecek” mesajı verdi. Ancak en önemli soru şu: R36 bir içten yanmalı motora sahip olacak mı, yoksa tamamen elektrikli mi doğacak?


    GT-R’nin Babasından Açıklama: “Benzinli Sesini Duymak İsterim”

    GT-R R35’in eski ürün planlama müdürü ve şimdilerde Nissan marka elçisi olan Hiroshi Tamura, markanın resmi internet sitesinde yayımlanan yazısında R36 hakkında kişisel görüşlerini paylaştı.

    Tamura, açık bir şekilde benzinli motor sesinden vazgeçmek istemediğini belirtti:

    “Bir sonraki GT-R’de, bu sadece kişisel tercihim ama yine de bir yanma odası notasını duymak isterim.”

    Ancak kendisi de altını çizdi: bu ifade Nissan’ın resmi stratejisi değil, yalnızca kişisel bir temenni.


    Elektrikli Gelecek mi, Hibrit Ara Çözüm mü?

    Tamura’nın yorumu, Nissan’ın 2023 Tokyo Mobility Show’da tanıttığı Hyper Force konsepti ile çelişiyor gibi görünüyor. Çünkü Hyper Force, 1.341 beygir güce sahip, dört motorlu tam elektrikli bir süper otomobil olarak tanıtılmıştı.

    Buna rağmen Tamura, kısa süre önce Top Gear’a yaptığı açıklamada %100 elektrikli bir GT-R’den emin olmadığını dile getirmişti:

    “Müşteriler tam elektrik istemezse, böyle bir araba yapmamalıyız. Ama hibrit bir çözüm kabul görürse, muhtemelen bu olabilir.”

    Yani masada hâlâ üç ihtimal var: tamamen elektrikli, hibrit veya kısmen içten yanmalı bir GT-R.


    R36 Ne Zaman Gelecek?

    Nissan Avrupa Tasarım Başkan Yardımcısı Giovanny Arroba, Autocar’a verdiği röportajda R36’nın 2030’a doğru tanıtılabileceğini belirtti. Hyper Force konseptini “cesur ama on yılın sonunda ulaşılabilir bir rüya” olarak tanımladı.

    Bu açıklama, R36 için en az birkaç yıl daha beklememiz gerektiğini gösteriyor.


    R35’ten R36’ya: Gelenekten Devrime

    Hiroshi Tamura, geçmişte R35 için de büyük tartışmalı bir karara imza atmıştı: sıralı 6 silindir motor ve manuel şanzıman yerine V6 çift turbolu motor ve çift kavramalı otomatik şanzıman kullanılması. O dönem “çılgınlık” olarak görülen bu karar, kısa sürede yüksek performanslı spor otomobillerde yeni bir standart haline geldi.

    Bu nedenle Tamura’nın sözleri otomobil dünyasında önemli olsa da, Nissan’ın nihai kararı pazar trendlerine ve regülasyonlara bağlı olacak.


    Piston Kafalar Yorumu

    GT-R efsanesi her zaman teknolojiyle geleneği dengeleyen bir otomobil oldu. R36’da ise denge daha da kritik. Çünkü emisyon kuralları, müşteri beklentileri ve spor otomobil ruhu arasında ince bir çizgi var.

    Bizce Nissan, GT-R’yi tamamen elektrikli yapsa bile, GT-R’nin DNA’sını yansıtan bir hibrit seçenek sunmak zorunda kalacak. Godzilla’nın sessizleşmesi, ruhunun kaybolması anlamına gelmemeli.

    Godzilla’nın geleceği ne olursa olsun, GT-R ismi otomotiv tarihindeki yerini her zaman koruyacak. R36, performans kültürünün geleceğini belirleyen dönüm noktalarından biri olabilir

    Nissan’ın stratejik hamlesi

    Sonuç olarak Nissan GT-R R36, otomobil severler için hem merakla beklenen hem de tartışma yaratan bir proje olacak. Özellikle hibrit mi yoksa tamamen elektrikli mi olacağı konusu, önümüzdeki yıllarda Nissan’ın performans vizyonunu ortaya koyacak.

    Nissan’ın Türkiye’de satılan modellerine ve en güncel fiyat listesine Nissan Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Bu Haberlerde İlginizi Çekebilir

  • 2026 Volvo XC70 PHEV | 200 km Elektrikli Menzil ve Yeni Nesil Konfor

    2026 Volvo XC70 PHEV | 200 km Elektrikli Menzil ve Yeni Nesil Konfor

    2026 Volvo XC70 plug-in hibrit, 200 km elektrikli menzil, 1.200 km toplam menzil ve yeni SMA platformuyla geliyor.

    SUV Dünyasında Yeni Bir Ara Boyut

    Volvo XC60 çok küçük, XC90 fazla büyük diyenler için artık ideal bir seçenek var: 2026 Volvo XC70. İsveçli marka, bu modelle kompakt ve büyük SUV arasında yeni bir segment yaratıyor. Orijinal XC70 bir “Cross Country” station wagon olarak doğmuştu, ancak yeni nesil tamamen SUV gövde ile karşımızda.

    Yeni XC70, Çin’de ön siparişe açıldı ve Avrupa pazarı için de “daha sonra” satışa sunulacağı açıklandı. Hatta Avustralya gibi sağdan direksiyonlu pazarlar için bile iş modeli çalışmaları yapılıyor.


    Hibritleşen Volvo Stratejisi

    Volvo, 2030’a kadar tamamen elektrikli olma hedefini biraz geri plana aldı. Bunun yerine, dünyanın en büyük iki otomotiv pazarı olan Çin ve ABD’de hibritlere olan talep doğrultusunda plug-in hibrit SUV’lar öne çıkarıldı. XC70, bu stratejinin ilk ürünü.


    Teknik Altyapı: SMA Platformu ve Hibrit Motor

    Yeni Scalable Modular Architecture (SMA) platformu üzerine inşa edilen XC70, uzun menzilli hibritler için tasarlanmış ilk model.

    • Benzinli motor: 1.5 litrelik turbo (120 kW / 255 Nm), Geely ve Renault ortak geliştirmesi.
    • Elektrik motorları: 3 farklı elektrik motoru (60 kW, 107 kW, 156 kW).
    • Batarya seçenekleri:
      • 21.22 kWh LFP (iki tekerlekten çekiş)
      • 39.63 kWh NMC (dört tekerlekten çekiş)
    • Elektrikli menzil: CLTC döngüsünde 200 km (WLTP’ye göre ~170 km).
    • Toplam menzil: CLTC’de 1.200 km (WLTP ~1.020 km).
    • Şarj süresi: %0’dan %80’e sadece 23 dakika.

    Bu değerlerle XC70, segmentinde en uzun elektrikli menzil sunan hibrit SUV konumuna yerleşiyor.


    Tasarım: Modern İskandinav Çizgiler

    Dış tasarımda Volvo’nun klasikleşmiş unsurları korunuyor:

    • Thor’un Çekici (Thor’s Hammer) LED farlar
    • Kapanabilir ön panjur (soğutma ihtiyacına göre açılıp kapanıyor)
    • Akıcı SUV silueti

    7 farklı dış renk seçeneğiyle sunulacak model, Volvo’nun minimalist ama güçlü kimliğini sürdürüyor.


    İç Mekân: Teknoloji ve İsveç Minimalizmi

    XC70’in kabini markanın İskandinav köklerini vurguluyor.

    • 15,4 inç merkezi ekran
    • 12,3 inç dijital gösterge paneli
    • Opsiyonel 92 inç artırılmış gerçeklik head-up display
    • Harman Kardon ses sistemi
    • Panoramik cam tavan
    • Arka koltuklarda ısıtma, USB-C girişleri ve ayrı klima kumandası
    • 40:20:40 katlanabilen arka koltuk düzeni

    Koltuk dikişlerinde İsveç bayrağı detayı ve iki farklı renk temasıyla kalite algısı yükseltilmiş durumda.


    Dijitalleşme: Yapay Zekâ ve Sesli Asistan

    Yeni XC70, sadece menziliyle değil dijital altyapısıyla da öne çıkıyor.

    • AI destekli sesli asistan (Voice Assistant): Karmaşık soruları anlayabiliyor, araç kullanım kılavuzunu sesli şekilde açıklayabiliyor.
    • Bağlantılı hizmetler: My Volvo uygulaması üzerinden uzaktan iklimlendirme, araç kontrolü.
    • Güvenlik teknolojileri: Kamera, radar ve ultrasonik sensörlerle şerit değiştirme asistanı, otomatik park ve çarpışma önleyici sistemler.

    PHEV Segmentinde Yeni Bir Seviye

    Elektrikli menziliyle XC70, hem şehir içi sıfır emisyon kullanımı hem de uzun yol güvenliği için tasarlandı. 2 tekerlekten çekişli versiyon şehir kullanıcılarını, AWD versiyon ise outdoor yaşamı hedefliyor.

    Bu esneklik, onu hem Avrupa şehirlerinde hem de Amerika kıtasında tercih edilebilir kılıyor.


    Piston Kafalar Yorumu

    Volvo XC70, sadece iki model arasındaki boşluğu doldurmakla kalmıyor, aynı zamanda hibrit SUV dünyasında yeni bir standart koyuyor. 200 km’lik elektrikli menzil, Volvo’nun bugüne kadar sunduğu en iddialı değerlerden biri.

    Bizce XC70, XC60’tan büyük ama XC90’dan küçük bir denge noktası arayan kullanıcılar için tam isabet olmuş. Eğer Avrupa fiyatlandırması doğru yapılırsa, XC70 hibrit SUV pazarında ciddi ses getirecek.

    VOLVO’nun Türkiye’de satılan modellerine ve en güncel fiyat listesine VOLVO Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir

  • Fiat Toro vs Hyundai Santa Cruz | SUV-Pick-Up Düellosu

    Fiat Toro vs Hyundai Santa Cruz | SUV-Pick-Up Düellosu

    Fiat Toro ve Hyundai Santa Cruz, SUV konforunu pick-up pratikliğiyle birleştiriyor. İşte iki modelin detaylı karşılaştırması.

    SUV ve Pick-Up Arasında Yeni Bir Segment

    Geleneksel pick-uplar genellikle büyük, kaba ve tam anlamıyla iş odaklı araçlar olarak bilinir. Ancak hem Fiat Toro (Güney Amerika pazarı) hem de Hyundai Santa Cruz (Kuzey Amerika pazarı) bu algıyı kırıyor. Bu iki model, SUV konforu + pick-up işlevselliği birleşimiyle, modern kullanıcıların beklentilerine yeni bir cevap sunuyor.

    Her iki aracın da en büyük ortak özelliği, klasik pick-uplardan farklı olarak monokok (kendini taşıyan gövde) yapıya sahip olmaları. Yani SUV mimarisi üzerine inşa edilmiş durumdalar. Bu sayede geleneksel ladder-frame (şasi üzerine kasa) yapıya sahip rakiplerine göre daha konforlu, hafif ve şehir kullanımına uygun hale geliyorlar.


    Fiat Toro: Güney Amerika’nın Şehir Dostu Pick-Up’ı

    Fiat Toro, özellikle Brezilya ve çevresindeki pazarlarda oldukça popüler.

    • Tasarım: SUV çizgilerini andıran modern tasarım, kompakt boyutlarla birleşiyor.
    • Boyutlar: 5 metreye yaklaşmayan uzunluğu ile dar şehir sokaklarında manevra kabiliyeti yüksek.
    • Motor seçenekleri: Çoğunlukla dizel ve benzinli küçük hacimli motorlarla sunuluyor.
    • Kullanım: Aile aracı olarak da tercih edilebilecek kadar konforlu, ancak gerektiğinde yük taşıma kapasitesi sunuyor.

    Toro, aslında Avrupa için de uygun olabilecek bir model. Çünkü Avrupa şehirleri büyük pick-uplar için fazla dar ve yüksek yakıt tüketimine sahip araçlara olan talep azalıyor. Toro ise tam bu boşluğu doldurabilecek potansiyele sahip.


    Hyundai Santa Cruz: Amerika’ya Özel Yaşam Tarzı Aracı

    Hyundai, Santa Cruz’u “Lifestyle Pickup” sloganıyla tanıtıyor. Yani bu araç tam anlamıyla şehirli kullanıcıları hedefliyor.

    • Tasarım: Tucson SUV’nin ön yüzü ile pick-up kasasının birleşimi.
    • İç mekan: Modern multimedya sistemleri, geniş yaşam alanı ve SUV seviyesinde donanımlar.
    • Motor: 2.5 litrelik benzinli ve turbo seçenekler, Amerika pazarının beklentilerine uygun güçlü karakter.
    • Kullanım: Pick-up pratikliğini, genç aileler ve outdoor tutkunları için günlük yaşama adapte ediyor.

    Özellikle ABD’de küçük pick-up segmenti uzun süredir boştu. Santa Cruz, Ford Maverick ile birlikte bu boşluğu dolduran modellerden biri oldu.


    Ortak Noktalar: SUV Konforu, Pick-Up İşlevi

    Fiat Toro ve Hyundai Santa Cruz arasındaki en önemli ortak noktalar:

    • Monokok yapı sayesinde daha fazla yol konforu.
    • SUV boyutları, şehir içinde kullanım kolaylığı.
    • 4 kapılı gövde, aile kullanımına uygun geniş iç mekan.
    • Modern teknolojiler, geleneksel pick-uplardan daha fazla multimedya ve güvenlik donanımı.

    Kısacası bu iki araç, klasik pick-up’ların hantal yapısından çok, şehirli kullanıcıların beklentilerine cevap veriyor.


    Rakipler ve Avrupa İçin Potansiyel

    Avrupa pazarında bu sınıfta çok fazla seçenek yok.

    • Volkswagen Amarok, Ford Ranger gibi modeller daha büyük ve pahalı.
    • Fiat Toro ve Hyundai Santa Cruz ise kompakt yapısıyla daha erişilebilir.

    Eğer Avrupa’da satışa sunulsalar, özellikle şehir içi pratiklik + outdoor yaşam tarzı odaklı kullanıcılar için ciddi alternatif olabilirler.


    Piston Kafalar Yorumu

    Fiat Toro ve Hyundai Santa Cruz, klasik pick-up kavramını yeniden tanımlıyor. SUV konforunu, yük taşıma ve outdoor pratikliğiyle buluşturuyorlar. Avrupa’da satışa sunulsalar, özellikle genç aileler, şehir kullanıcıları ve macera meraklıları için büyük ilgi görebilirlerdi.

    Bizce bu iki model, gelecekte Avrupa ve Türkiye pazarında da “kompakt pick-up trendi” başlatabilecek potansiyele sahip.

    Ülkemizde FIAT’ın en güncel fiyatlarına ve model ailesine BURADAN. Hyundai’nin en güncel fiyat listesine ve model ailesine ise BURADAN ulaşabilirsiniz.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir

  • 2026 Porsche Macan EV | Daha Fazla Dijital Özellik, Oyun Eğlencesi ve Artan Çeki Kapasitesi

    2026 Porsche Macan EV | Daha Fazla Dijital Özellik, Oyun Eğlencesi ve Artan Çeki Kapasitesi

    2026 Porsche Macan EV, dijital anahtar, yapay zekâlı sesli asistan, oyun konsolu entegrasyonu ve 2,5 ton çekiş kapasitesiyle geliyor.

    Dijital Dünyaya Uyum Sağlayan Porsche Macan EV

    Porsche’nin tamamen elektrikli kompakt SUV modeli Macan EV, 2026 model yılı ile birlikte kullanıcı deneyimini dijitalleşme ve konfor odaklı güncellemelerle zenginleştiriyor. Radikal tasarım değişiklikleri yerine yazılım, bağlantı teknolojileri ve kullanıcı dostu işlevlere yoğunlaşan Porsche, günlük kullanımı kolaylaştıracak ve sürüş keyfini artıracak bir dizi yenilik sunuyor.

    Bu yenilikler arasında Porsche Digital Key, AI destekli Voice Pilot, AirConsole oyun entegrasyonu, gelişmiş park asistanı ve şeffaf kaput teknolojisi öne çıkıyor. Ayrıca, çift motorlu dört tekerlekten çekişli versiyonların çekiş kapasitesi 2,5 tona (5.500 lb) yükseltildi.


    Porsche Digital Key: Telefonunuz Artık Anahtarınız

    Artık anahtar taşımaya gerek yok. 2026 Macan EV sahipleri, Porsche Digital Key sayesinde iPhone, Apple Watch veya Android cihazlarını kullanarak aracı kilitleyip açabiliyor, çalıştırabiliyor ve bagaj bölmelerini kontrol edebiliyor.

    • NFC, Bluetooth LE ve UWB teknolojilerini kullanan sistem, Apple Wallet veya Android Wallet üzerinden çalışıyor.
    • Anahtar paylaşımı özelliği sayesinde sahipler, 7 farklı kullanıcıya araç erişimi verebiliyor.
    • Erişim, WhatsApp, Apple Mail, Messages gibi uygulamalar üzerinden dijital olarak iletilebiliyor.

    Bu özellik, hem güvenliği artırıyor hem de araç paylaşımını pratik hale getiriyor.


    Otoparklarda Yeni Dönem: Akıllı Park Asistanı

    Macan EV’nin 3D Surround View sistemi uzun süredir başarılı bulunuyordu. Ancak 2026 güncellemesiyle birlikte:

    • Active Parking Support: Uygun park alanlarını tespit edip aracı kendi kendine park edebiliyor.
    • Trained Parking: Araç sık kullanılan park alanlarını öğrenip otomatik olarak park edebiliyor (maksimum 5 rutin).
    • Reversing Assist: Dar sokaklarda veya otoparklarda aracı kendi kendine geri manevra yaptırabiliyor.
    • Transparent Hood: Ön kamera ve yan aynalardaki kameralar sayesinde, sürücünün görüş açısının dışında kalan nesneler ekrandan görünür hale geliyor.

    Bu özellikler özellikle dar otoparklarda veya şehir içi kullanımda büyük kolaylık sağlayacak.


    Yapay Zekâ Destekli Voice Pilot

    2026 Macan EV’de sesli komut sistemi artık AI (yapay zekâ) destekli Voice Pilot ile daha akıllı hale geldi.

    • Karmaşık ve zincirleme soruları anlayabiliyor.
    • Araçtaki fonksiyonlar hakkında yol gösteriyor.
    • Kullanım kılavuzunu sesli şekilde açıklayarak sürücüyü yönlendiriyor.

    Bu, özellikle yeni kullanıcıların Porsche teknolojilerine daha kolay adapte olmasını sağlıyor.


    AirConsole ile Oyun Keyfi: Araba İçinde Konsol Deneyimi

    2026 Macan EV, yalnızca sürüş değil eğlence odaklı bir deneyim de sunuyor. AirConsole oyun entegrasyonu sayesinde:

    • Yolcular Gameloft ve Obscure Interactive’in sunduğu oyunları oynayabiliyor.
    • Akıllı telefon veya Bluetooth oyun kumandalarıyla kontrol sağlanıyor.
    • Ön yolcu, opsiyonel yolcu ekranı üzerinden oyun oynayabiliyor.
    • Bluetooth kulaklık desteği sayesinde sürücüyü rahatsız etmeden eğlence devam edebiliyor.

    Bu özellik, uzun yolculuklarda aileler ve genç kullanıcılar için fark yaratacak.


    Daha Fazla Kişiselleştirme ve Kullanışlılık

    2026 Macan EV, sadece teknolojiyle değil kişiselleştirme seçenekleriyle de gelişti.

    • Yeni LED kapı eşiği aydınlatmaları
    • Kişiselleştirilmiş kapı eşik kaplamaları
    • Güncellenmiş Porsche Charging Planner, sürücülerin şarj istasyonu tercihlerini rotaya dahil etmesine imkân tanıyor.

    Bu küçük dokunuşlar, günlük kullanımda lüks hissini artırıyor.


    Artan Çeki Kapasitesi

    Elektrikli SUV kullanıcılarının önemli beklentilerinden biri de çekiş kapasitesi.

    • 2026 model yılıyla birlikte Macan 4, 4S ve Turbo modelleri 2,5 ton (5.500 lb) çekme kapasitesine ulaştı.
    • Bu, 2025 modellerine göre 500 kg (1.100 lb) artış anlamına geliyor.

    Artık Macan EV sahipleri, karavan, tekne veya motosiklet römorklarını daha güvenle taşıyabilecek.


    Piston Kafalar Yorumu

    Porsche, Macan EV’yi radikal değişikliklerle değil, kullanıcı deneyimini iyileştiren dijital yeniliklerle güçlendirdi. Dijital anahtar, oyun entegrasyonu ve AI destekli sesli asistan gibi özellikler, elektrikli SUV dünyasında konfor ve eğlenceyi bir araya getiriyor.

    Çekiş kapasitesinin artması ise Macan EV’yi sadece şehir için değil, aktif yaşam tarzına sahip kullanıcılar için de güçlü bir seçenek haline getiriyor. Bizce 2026 Macan EV, elektrikli SUV pazarında konumunu daha da sağlamlaştıracak.

    Porsche’nin Türkiye’de satılan modellerine ve en güncel fiyat bilgisine Porsche Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Bu Haberlerde İlginizi Çekebilir

  • RAYS Volk Racing CE28N-plus SL: Ultra Hafiflik ve Pistte Üstün Performans

    RAYS Volk Racing CE28N-plus SL: Ultra Hafiflik ve Pistte Üstün Performans

    RAYS Volk Racing CE28N-plus SL, 400 gr’a varan hafifliği ve yüksek rijitliğiyle pist performansını zirveye taşıyor.

    Hafifliğin ve Rijitliğin Buluşma Noktası

    RAYS’in efsanevi alt markası Volk Racing, motorsporları dünyasında kendini kanıtlamış bir isim. Marka, hafiflik ve rijitliği aynı potada eriten dövme (forged) jantlarıyla tanınıyor. Bu felsefenin en rafine ürünlerinden biri olan CE28N-plus, yıllardır kullanıcıların güvenini kazanmış bir modeldi.

    Ancak RAYS mühendisleri durmadı; bu modeli daha da ileri taşıyarak CE28N-plus SL’i geliştirdi. SL (Super Lap) adıyla pist odaklı bu versiyon, maksimum 400 gram daha hafif bir yapıya ulaştı. İlk bakışta tasarım farkı az olsa da, detaylarda yapılan kesimler, optimize edilmiş malzeme kullanımı ve yeni üretim teknikleri sayesinde ciddi bir ağırlık avantajı sağlandı.


    Pistte Doğan Bir Jant: CE28N-plus SL’in Gelişim Süreci

    Yeni jant sadece “daha hafif” olmakla kalmadı. SL, adındaki “Super Lap” ibaresinin hakkını vererek pistte gerçek testlerden geçti.

    RAYS, geliştirme sürecinde iki farklı prototip üretti:

    • Prototip 01 → Hafiflik ile rijitliği dengeleyen versiyon
    • Prototip 02 → Maksimum hafifliği hedefleyen versiyon

    Bu prototipler, Toyota GR86 üzerinde Central Circuit pistinde denendi. İlginç bir şekilde daha hafif olan Prototip 02 yerine, daha dengeli Prototip 01 pistte 0.12 saniye daha hızlı tur zamanı elde etti.

    Bu da motorsporları dünyasının bir gerçeğini ortaya koydu: “Her zaman en hafif olan değil, rijitliği de koruyan jant daha hızlıdır.”


    Sürücülerin Geri Bildirimi: Hassasiyetin Gücü

    Profesyonel sürücüler, Prototip 01’in:

    • Frenajda daha stabil olduğunu,
    • Gaz tepkilerinde daha güçlü “itme” hissi verdiğini,
    • Yol tutuşta güven verdiğini rapor etti.

    Buna karşın aşırı hafif Prototip 02, frenajın son bölümünde stabilite kaybı yaşattı. Bu nedenle RAYS, CE28N-plus SL’i denge odaklı geliştirme kararı aldı.


    Tasarımda İncelikler

    CE28N-plus SL, görsel anlamda da özel dokunuşlarla öne çıkıyor:

    • Özel kırmızı SL sticker seti ile pist ruhunu yansıtıyor.
    • Pressed Graphite rengiyle minimalist ama güçlü bir duruş sergiliyor.
    • RAYS’in A.M.T. (Advanced Machining Technology) tekniğiyle işlenmiş logo, premium hissi artırıyor.
    • Bead Seat bölgesindeki “knurling” işlemi, yüksek torkta lastiğin jant üzerinde kaymasını engelliyor.

    Bu detaylar, SL’i sadece hafif ve rijit değil, aynı zamanda gerçek motorsporları jantı haline getiriyor.


    Pist Kullanıcıları İçin Gerçek Bir Evrim

    Sonuç olarak RAYS Volk Racing CE28N-plus SL,

    • Daha düşük ağırlık,
    • Daha yüksek rijitlik,
    • Daha iyi frenaj kontrolü,
    • Daha keskin gaz tepkisi,
    • Daha güçlü pist güvenliği sunuyor.

    Bu da onu sadece pist günlerine katılan amatörler için değil, profesyonel motorsporlarıyla ilgilenen herkes için gerçek bir “upgrade” seçeneği yapıyor.


    Piston Kafalar Yorumu

    RAYS’in motorsporlarına bakış açısı, “hafiflik + rijitlik = hız” formülüyle bir kez daha doğrulanmış oldu. CE28N-plus SL, sadece katalog üzerinde değil, pistte de kanıtlanmış bir ürün. Bizce bu model, “jant hafifliği” kavramını bir üst seviyeye çıkararak, spor otomobil sahiplerinin listesinde ilk sıralara yerleşmeyi fazlasıyla hak ediyor.

    Sayfamızın Tuning üzerine olan tüm haberlerine Modifiye Kategorimiz üzerinden ulaşabilirsiniz.

  • Lamborghini Fenomeno: Hibrit Teknolojiyle V12’nin Ömrü 2030 Sonrasına Taşınıyor

    Lamborghini Fenomeno: Hibrit Teknolojiyle V12’nin Ömrü 2030 Sonrasına Taşınıyor

    Sadece 30 adet üretilecek Lamborghini Fenomeno, 1.065 hp ile markanın en güçlü V12’si. Hibrit teknolojisi sayesinde bu efsanevi motorun ömrü 2030 sonrasına uzuyor.

    En Kızgın Boğa Sahneye Çıkıyor

    Lamborghini, Fenomeno adlı yeni hypercar modeliyle otomotiv dünyasına unutulmaz bir imza attı. Monterey Car Week 2025’te tanıtılan Fenomeno, sadece 30 adet üretilecek, bu da onu koleksiyoncular için şimdiden paha biçilemez kılıyor.

    Fenomeno, 1.065 hp gücündeki hibrit V12 motoruyla Lamborghini tarihinin en güçlü seri üretim modeli. 0-100 km/s hızlanmasını 2,4 saniyede tamamlıyor ve 350 km/s maksimum hıza ulaşıyor. Bu değerler yalnızca rakamlardan ibaret değil; markanın “en kızgın boğası” unvanını da haklı çıkarıyor.


    Revuelto’dan Daha Özel

    Fenomeno, temellerini aldığı Revuelto ile birçok ortak noktaya sahip olsa da mühendislik tercihlerinde daha safkan bir sürüş deneyimi hedeflendi:

    • Pasif süspansiyon ile daha sürücü odaklı bir yol tutuş
    • Özel lastikler ve karbon-seramik frenler sayesinde pistte daha agresif performans
    • Gelişmiş sensörler, aracın hareketlerini anlık olarak algılayıp sürücünün komutlarını öngörüyor
    • Daha hafif, daha çevik ve daha tepkisel karakter

    Ortenzi’nin ifadesiyle:

    “Fenomeno, Revuelto’dan bile daha dinamik ve safkan bir sürüş deneyimi sunuyor.”


    V12’nin Ömrü Uzuyor

    Fenomeno’nun asıl önemi sadece gücünde değil, Lamborghini V12 motorunun geleceğine ışık tutmasında yatıyor. Uzun yıllar boyunca çevresel regülasyonlar nedeniyle bu motorun 2030 sonrası tarihe karışabileceği konuşuluyordu. Ancak hibrit teknolojisinin getirdiği emisyon avantajları sayesinde, Lamborghini artık V12 motorunu 2030 sonrasına da taşıyabileceğini resmen açıkladı.

    Yani burada söz konusu olan şey motorun mekanik dayanıklılığı değil, markanın stratejik planlarının hibrit destekle uzaması. Bu teknoloji, Lamborghini’ye hem regülasyonlara uyum sağlama hem de markanın DNA’sını oluşturan V12 geleneğini yaşatma şansı veriyor.

    Ortenzi’nin açıklaması bunu netleştiriyor:

    “V12 bizim kimliğimizin ayrılmaz bir parçası. Hibrit sistem sayesinde emisyon kurallarına uyuyoruz ve bu motor uzun yıllar bizimle kalacak.”


    Koleksiyon Değeri Zirvede

    Fenomeno’nun üretimi sadece 30 adetle sınırlı. Bu durum, modeli yalnızca bir süper otomobil olmaktan çıkarıyor; aynı zamanda koleksiyon dünyasında paha biçilemez bir yatırım aracına dönüştürüyor.

    Bugüne kadar Lamborghini’nin ürettiği en güçlü ve en nadir model olan Fenomeno, şimdiden markanın tarihine adını altın harflerle yazdırdı.


    Piston Kafalar Yorumu

    Lamborghini Fenomeno, “bir hypercar’dan daha fazlası”. 1.065 hp’lik hibrit V12 motoruyla tarihe geçen bu model, markanın en kızgın boğası unvanını sonuna kadar hak ediyor. Bizce en kritik nokta, bu aracın yalnızca 30 adet üretilecek olması. Sınırlı üretim ve V12’nin hibrit desteğiyle 2030 sonrası da varlığını sürdürmesi, Fenomeno’yu koleksiyon dünyasında geleceğin en değerli Lamborghini’si yapacak.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir:

  • Fiat Ducato Back2Back: İki Kafalı Vanın Sırrı Ortaya Çıktı

    Fiat Ducato Back2Back: İki Kafalı Vanın Sırrı Ortaya Çıktı

    Fiat Ducato Back2Back modeli, iki kabinli yapısıyla dikkat çekiyor. Peki bu sıra dışı van aslında ne işe yarıyor? İşte detaylar!

    Fiat Ducato Back2Back: Sıradışı Bir Tasarım

    Stellantis çatısı altında üretilen Fiat Ducato Back2Back, ilk bakışta görenleri şaşkına çeviriyor. Çünkü bu araç, sanki iki ön kabinin birbirine yapıştırılmasıyla ortaya çıkmış gibi görünüyor. Ancak bu sıra dışı tasarımın aslında çok pratik bir amacı var: motorhome ve karavan dönüşümleri için daha kolay taşıma ve lojistik çözümü sağlamak.

    Aracın özelliği, iki ayrı kabinden oluşması. Ortak gövdeye sahipmiş gibi görünse de aslında birbirinden bağımsız iki Ducato kabini, geçici olarak birleştirilerek tek bir araç formuna dönüştürülüyor. Böylece nakliye sırasında şasi ve arka aks eksikliği sorun olmuyor. Teslimattan sonra araçlar ayrılıyor ve her biri, motorhome üreticilerine donör olarak hizmet ediyor.

    Çift Motor, Çift Şanzıman

    Her bir kabin, kendi bağımsız motoruna ve şanzımanına sahip. Kaputun altında, 2.2 litrelik Multijet turbodiesel motor görev yapıyor. 178 hp (132 kW / 180 PS) güç üreten bu motor, 8 ileri otomatik şanzıman ile önden çekişli sisteme güç aktarıyor.

    Bu sayede araç teoride iki yönde de hareket edebiliyor. Tabii ki sürüş sırasında bir tarafın nötr konumda kalması şart. İlginç olan, her iki kabinin farklı donanımda olabilmesi. Bir örnekte, bir yarısı beyaz renkte çelik jantlarla gelirken, diğer yarısı gümüş renkte alaşım jantlarla donatılmış.

    Karavan Dönüşümlerine Hazır

    Back2Back’in en büyük amacı, motorhome dönüşümleri için ideal bir alt yapı sunmak. Ducato kabinleri, AL-KO şasi üzerine monte edilerek torsiyon bar süspansiyon ve düz tabanlı tasarım sayesinde karavan üreticilerine geniş olanaklar tanıyor. Bu yapı, 4.4 ton azami ağırlık kapasitesine sahip.

    Alıcılar, genellikle donör araçları kişiselleştirerek motorhome, ticari karavan ya da lüks kamp araçlarına dönüştürüyor. Özellikle Almanya gibi pazarlarda Ducato, karavan segmentinde lider durumda. Tek başına ülke yollarında 427.590 motorhome’a ev sahipliği yapan Ducato, %42,6 gibi dev bir pazar payına ulaşmış durumda.

    Standart Donanımlar

    Fiat Ducato Back2Back’in her kabininde şu donanımlar standart olarak geliyor:

    • Elektrikli direksiyon
    • ESP ve çekiş kontrol
    • Yokuş kalkış desteği
    • Hız sabitleyici
    • Isıtmalı elektrikli aynalar
    • Çift USB bağlantısı

    Motorhome müşterileri ayrıca Captain’s Chair döner koltukları tercih ederek iç mekânı yaşam alanına dönüştürebiliyor. İsteğe bağlı donanımlar arasında deri direksiyon, DAB radyo ve dokunmatik ekranlı multimedya sistemi de bulunuyor.

    Caravan Salon 2025’te Sergilenecek

    Stellantis, Fiat Ducato Back2Back modelini Caravan Salon 2025 Düsseldorf fuarında sergileyecek. 29 Ağustos – 7 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek fuar, Avrupa’nın en büyük karavan etkinliği olarak biliniyor. Ducato Back2Back, burada hem sektör profesyonelleri hem de kamp tutkunu tüketicilerle buluşacak.

    👉 Caravan Salon resmi sitesi

    Fiat Ducato Ailesinin Gücü

    Ducato, yalnızca Fiat markasıyla değil; kardeş markalar Citroën Jumper ve Peugeot Boxer ile de aynı Back2Back opsiyonunu sunuyor. Bunun yanında Opel/Vauxhall Movano, Toyota ProAce Max, Iveco Super Jolly ve Ram ProMaster gibi markalar da benzer platformu farklı pazarlarda kullanıyor.

    Bu çeşitlilik, Stellantis grubunun ticari araç stratejisinde global ölçekteki gücünü ortaya koyuyor.

    Piston Kafalar Yorumu

    Fiat Ducato Back2Back, ilk bakışta oldukça “garip” görünebilir. Ancak işin perde arkasına baktığınızda son derece pratik bir lojistik çözümle karşılaşıyoruz. Motorhome ve karavan pazarında liderliği elinde tutan Ducato, bu yenilikçi taşıma yöntemiyle dönüşüm firmalarına büyük kolaylık sağlıyor. Özellikle Almanya gibi karavan kültürünün güçlü olduğu pazarlarda, bu yaklaşımın Stellantis’e ciddi avantaj getireceğini düşünüyoruz.

    Ayrıca, motorhome meraklıları için bu model gelecekte koleksiyon değeri bile taşıyabilir. “İki kafalı Ducato” fikri belki şaka gibi geliyor ama otomotiv tarihinde kendine özel bir yer edineceği kesin.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir:

  • Slantnose Porsche 911 Geri mi Dönüyor? Efsane Flachbau Yeniden Yollara Çıkabilir!

    Slantnose Porsche 911 Geri mi Dönüyor? Efsane Flachbau Yeniden Yollara Çıkabilir!

    Slantnose Porsche 911 geri dönüyor mu? 991 GT2 RS platformunda görülen prototip, Flachbau efsanesinin yeniden doğuşuna işaret ediyor. İşte tüm detaylar.

    Porsche’nin Gizemli Prototipi: Nürburgring’de “Flachbau” Şüphesi

    Otomobil dünyasında Nürburgring’de test edilen prototipler görmeye alışığız. Ancak bu kez karşımıza çıkan görüntü, oldukça farklı bir hikâyeyi işaret ediyor. Beş yılı aşkın süredir üretimi bitmiş olan 991 nesli Porsche 911 GT2 RS platformu üzerinde kamuflajlı şekilde test edilen bir prototip, akıllara tek bir soruyu getirdi: Slantnose Porsche 911 geri mi dönüyor?

    Almanların “Flachbau” olarak adlandırdığı, burnu aşağı doğru alçaltılmış bu tasarım, 1980’lerin tartışmalı ama ikonik 911’lerini yeniden hatırlatıyor ve görünen o ki Porsche, tıpkı modern 935 veya GT3 R Rennsport gibi, tarihinde bir kez daha “özel projelere” kapı aralıyor.


    991 GT2 RS Genetiği, Taycan Esintili Yüz

    Görüntülenen aracın detaylarına bakıldığında, gövde hatları ve aerodinamik parçaların büyük ölçüde 991 GT2 RS’ten geldiği net şekilde görülüyor. Naca-duct’lu kaput, geniş çamurluklar ve GT2 RS tarzı tamponlar aracın DNA’sını ortaya koyuyor. Ancak, öne çıkan en büyük değişiklik Slantnose tasarım.

    • Yuvarlak farlar yerini Taycan benzeri ince LED ünitelerine bırakıyor.
    • Ön burun, klasik 935 yarış otomobillerine gönderme yapacak şekilde daha düz ve alçak tasarlanmış.
    • Arkada ise, GT3 R Rennsport kanadını andıran, ancak tamamen birebir olmayan dev bir spoiler dikkat çekiyor.

    Bu detaylar, Porsche’nin yalnızca bir kit mi test ettiği yoksa yeni bir “özel üretim” model için mi çalıştığı sorusunu gündeme taşıyor.


    Flachbau’nun Tarihçesi: 1982–1989 Arasında Bir Efsane

    “Slantnose” ya da Almanca adıyla “Flachbau”, aslında 930 nesli Porsche 911’in özel versiyonuydu. 1982 ile 1989 arasında yalnızca 948 adet üretilen bu otomobiller, 935 yarış otomobillerinden ilham alınarak tasarlanmıştı.

    • İlk serilerde farlar ön tampona gömülmüşken,
    • Sonraki ve en başarılı seride pop-up farlara geçildi.

    Her ne kadar o dönem otomobil dünyasında oldukça tartışmalı bir tasarım dili olarak görülse de bugün koleksiyonerlerin gözdesi ve milyon dolarlık değerlerle açık artırmalarda alıcı bulabiliyor. İşte bu yüzden Porsche’nin bu tarihi yeniden gündeme getirmesi, yalnızca nostaljik değil aynı zamanda ticari açıdan da stratejik.


    Porsche’nin Son Yıllardaki Özel Projeleri

    Porsche’nin tarihi referanslarla güçlendirilmiş projelere ilgisi yeni değil. Son yıllarda karşımıza çıkan örnekler:

    • Porsche 935 (2019) – 911 GT2 RS Clubsport temelinde üretilen modern yarış esintili özel model.
    • 911 Sport Classic – Fuchs jantları ve ducktail spoyleriyle geçmişe selam gönderen limitli üretim.
    • GT3 R Rennsport (2023) – Nürburgring oyuncaklarını andıran pist odaklı özel model.

    Şimdi sırada, bu listeye Slantnose Porsche 911 Flachbau adının eklenmesi çok olası görünüyor. Nitekim Porsche geçtiğimiz yıl “Flachbau” ve “Flachbau RS” isimlerini resmi olarak tescil ettirmişti.


    Kit mi Olacak, Yoksa Yepyeni Bir Özel Model mi?

    En büyük soru işareti ise bu aracın ne olacağı. Şu ihtimaller konuşuluyor:

    • Manthey Racing kitleri gibi, mevcut 991 sahiplerine uygulanabilir bir dönüşüm paketi.
    • Sonderwunsch programı kapsamında çok limitli sayıda üretilecek koleksiyonluk bir özel model.
    • Gelecekte çıkacak 992 Flachbau veya Flachbau RS için test edilen parça ve teknolojilerin deneme tahtası.

    Her üç ihtimal de güçlü. Ancak Porsche’nin 991 gibi üretimi bitmiş bir platformu seçmesi, aslında “kamera önünde test edip sürprizi saklama” stratejisinin de parçası olabilir.


    Piston Kafalar Yorumu

    Porsche’nin “Flachbau” ismini yeniden gündeme getirmesi, yalnızca nostalji değil aynı zamanda markanın özel projelerle prestijini güçlendirme hamlesi. Bugün koleksiyonerlere hitap eden bir Slantnose, tıpkı geçmişteki 935 gibi, kısa sürede “kutsal kâse” otomobillerden biri haline gelebilir.

    Bizce eğer bu proje tek renk limitli üretim veya özel bir “heritage paketi” ile sunulursa, koleksiyon değeri katlanarak artacaktır. Porsche’nin tarih ve gelecek arasında kurduğu bu köprü, otomobil tutkunlarını heyecanlandırmaya fazlasıyla yetiyor.


    Sonuç: Godzilla’ya Rakip, Ferrari’ye Alternatif

    Slantnose Porsche 911 geri dönüyor mu sorusunun net cevabı henüz yok. Ancak Nürburgring’de görüntülenen prototip ve Porsche’nin yaptığı marka tescilleri, bu ihtimali oldukça güçlendiriyor. Eğer hayata geçerse, bu proje yalnızca 911 efsanesini değil, otomobil koleksiyonculuğunun değer zincirini de yeniden şekillendirebilir.

    Porsche’nin Türkiye’de satılan modellerine ve güncel fiyat listesine Porsche Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir: