Yazar: admin

  • Skoda Epiq Geliyor: Elroq Teknolojisi, Daha Genç Tasarım, Daha Uygun Fiyat!

    Skoda Epiq Geliyor: Elroq Teknolojisi, Daha Genç Tasarım, Daha Uygun Fiyat!

    Skoda Epiq, Elroq teknolojisini daha uygun fiyata sunan, 280 km menzil ve 490 lt bagaj hacmiyle dikkat çeken yeni elektrikli SUV modeli olarak 2026’da yollarda olacak.

    🚗 Piston Kafalar Özel Haber – Avrupa yollarında görüntülenen Skoda Epiq, markanın elektrikli SUV gamındaki en ulaşılabilir seçenek olacak gibi görünüyor.

    Skoda, elektrikli SUV stratejisinde vites yükseltiyor. Enyaq ve Elroq modellerinin ardından gelen Skoda Epiq, daha kompakt boyutları, iddialı teknolojik donanımı ve uygun fiyat hedefiyle dikkatleri üzerine çekmeye başladı. Henüz prototip aşamasında olmasına rağmen, Epiq’in tasarım çizgileri ve teknik altyapısı birçok ipucu sunuyor.

    Markanın son yıllarda kullandığı “Modern Solid” tasarım dili Epiq’te yeni bir yorumla karşımıza çıkıyor. T şeklindeki arka stop lambaları, Tech Deck yüzü ve keskin hatlarıyla Epiq, kompakt olmasına rağmen büyük SUV havası veriyor.


    Volkswagen ID.2 ve Cupra Raval ile Ortak Platform

    Skoda Epiq, VW Grubu’nun MEB-Small platformunu kullanacak. Bu platform daha önce Cupra Raval ve Volkswagen ID.2 modellerinde de tercih edilmişti. Aynı platformun Türkiye’de satışa sunulması beklenen Elroq ile ortak altyapı paylaşması da “fiyat-performans şampiyonu” olma potansiyelini güçlendiriyor.

    Motor seçenekleri 150 ila 223 beygir arasında değişecek. En güçlü versiyonun vRS rozetiyle sunulacağı ve 0-100 km/s hızlanmayı 7 saniyenin altında tamamlayacağı iddia ediliyor. Baz donanımda ise daha makul motorlar ve fiyatlar göreceğiz.


    Daha Küçük Ama Daha Akıllı

    Epiq, 4.1 metrelik uzunluğuyla Elroq’tan oldukça kısa. Ancak Skoda mühendislerinin 490 litrelik bagaj hacmi sunmayı planlaması, aracın “akıllı paketleme” yaklaşımını ortaya koyuyor. Bu hacim, hem rakibi Citroen e-C3’ten hem de MINI Aceman’dan oldukça büyük.

    İç mekan konusunda net bilgiler olmasa da konsept versiyonda sunulan 14 inçlik merkezi ekran, fiziksel düğmelerle desteklenen dijital sürücü ekranı ve pratik çözümler (“Simply Clever” tasarım felsefesi) Epiq’in temel taşlarını oluşturacak gibi duruyor.


    Beklenen Fiyat Aralığı: Ulaşılabilir Elektrikli SUV

    Skoda CEO’su Klaus Zellmer, Epiq için “kompakt dış, geniş iç hacim ve ulaşılabilir fiyat” vaadini vurgularken, Avrupa’da başlangıç fiyatının 25.000 € civarında olacağı konuşuluyor. Bu fiyat etiketi, Türkiye pazarında uygun bir ÖTV dilimine girerse ciddi bir satış potansiyeli taşıyabilir.


    Türkiye’ye Gelecek mi?

    Henüz net bir açıklama yapılmamış olsa da, Skoda Türkiye’nin elektrikli araçlara olan ilgisi ve Elroq gibi modelleri ülkemize getirmeye hazırlanması, Epiq’in de orta vadede Türkiye pazarına giriş yapabileceğini gösteriyor.

    Hatırlanacağı üzere, Piston Kafalar olarak geçtiğimiz aylarda Skoda Elroq’un Türkiye’de test edildiğini duyurmuştuk. Eğer Epiq de Elroq gibi pozitif geri dönüş alırsa, 2026 sonuna doğru Türkiye yollarında olabilir.


    Piston Kafalar Yorumu

    Skoda Epiq, markanın elektrikli araç gamında genç kullanıcıları hedefleyen ve şehir içi kullanımı önceliklendiren kompakt bir SUV olarak öne çıkıyor. Eğer vaat edilen fiyat politikasına sadık kalınırsa, Epiq yalnızca Avrupa’da değil, Türkiye’de de “halkın elektrikli SUV’u” olabilir.

    Elroq’un teknolojisini daha uygun fiyatla sunma hedefi, onu Türkiye’de elektrikli araç dönüşümünde önemli bir figür haline getirebilir.

    📌 Öne Çıkan Teknik Detaylar:

    • Platform: VW MEB-Small
    • Uzunluk: 4.1 metre
    • Bagaj Hacmi: ~490 litre (beklenen)
    • Batarya Seçenekleri: 38 kWh & 56 kWh
    • Menzil: 280 mile (450+ km’ye yakın)
    • Şarj Süresi: 10-80% ~20 dakika (125 kW hızlı şarj)
    • Güç: 150–223 hp

    Skoda’nın güncel Fiyat listesi ve tüm modelleri hakkında detay bilgi için Skoda Türkiye Resmi Web Sayfasını ziyaret edebilirsiniz.

  • BMW M2 Track Day Paketiyle Piste Geri Dönüyor!

    BMW M2 Track Day Paketiyle Piste Geri Dönüyor!

    BMW M2 Track Day Paketi, Nürburgring’de görüntülendi! Aerodinamik yenilikler ve pist odaklı donanımlarla gelen bu özel M2 paketi, sürüş tutkunlarına heyecan dolu bir deneyim sunuyor.

    Yeni paket, M2 sahiplerine pistte adrenalin dozu yüksek bir seçenek sunuyor

    BMW’nin M departmanı, hâlihazırda pist performansını günlük sürüşle harmanlayan BMW M2 modeliyle performans tutkunlarını mest etmişti. Şimdi ise Nürburgring’de yakalanan kamuflajlı bir test aracı, markanın Track Day Package adını verdiği yeni pist odaklı donanım setini gözler önüne serdi. M2 sahiplerine “daha fazlasını isteyenler için” sunulacak bu özel paket, pistte gerçek bir savaş makinesine dönüşme arzusunu taşıyan kullanıcıları hedefliyor.

    Nürburgring’de Kanat Açtı: Aerodinamik Müdahale Büyük

    Görüntülerde en dikkat çeken detaylardan biri, swan-neck tarzı dev arka kanat. Bu agresif aerodinamik parça, ilk başta birçok kişiyi “M2 CSL mi geliyor?” düşüncesine sevk etti. Ancak detaylara indiğimizde, CS modelindeki ördek kuyruğu spoylerin yer almadığını görüyoruz. Ayrıca arka difüzör, CS’teki merkezi çıkıntıya sahip değil.

    Ön tarafta da benzer sportif dokunuşlar mevcut. Yeni bir splitter, yeniden şekillendirilmiş tampon ve gizlenen çamurluklar, aracın hem önde hem arkada daha geniş bir duruşa sahip olabileceğini işaret ediyor.

    M2 Standart mı, CS mi? Belirsizlik Devam Ediyor

    Şu an için paketin standart M2’ye mi yoksa kısa süre önce tanıtılan M2 CS modeline mi uygulanacağı net değil. Ancak BMW, teaser paylaşımında standart M2’nin emisyon ve verimlilik değerlerine yer verdi. Bu da paketin büyük ihtimalle 473 bg’lik standart versiyon için geliştirildiğini düşündürüyor.

    Teknik Kıyaslama: M2 mi, M2 CS mi?

    Hatırlatmak gerekirse, BMW M2 CS, 3.0 litrelik çift turbo beslemeli sıralı altı silindirli motoruyla 530 bg ve 650 Nm tork üretiyor. 0-100 km/s hızlanmasını yalnızca 3.8 saniyede tamamlıyor. Aynı motorun daha düşük güçlü haliyle gelen standart M2, 473 bg ile 0.2 saniye daha geç hızlanıyor ama hâlâ “yavaş” sayılmaz.

    Yeni Track Day Package’ın hafifletilmiş parçalar, daha etkili bir süspansiyon ve gelişmiş aerodinamik özelliklerle M2’nin CS’ye yaklaşan bir pist performansı sunup sunamayacağı ise merak konusu. Özellikle Nürburgring’de M2 CS’nin “compact car” rekorunu 7:25.5 ile kırdığı düşünülürse, bu yeni paketin iddialı bir meydan okuma taşıdığı açık.

    Piston Kafalar Yorumu:

    BMW, pistte daha fazla heyecan isteyen kullanıcıları iyi tanıyor. Track Day Package, M2 sahiplerinin otomobillerini bir üst seviyeye taşımak için harika bir fırsat olabilir. Üstelik bu tarz pist odaklı modifikasyonlar, sadece hız değil; duruş, yol tutuş ve özgüven demektir. Eğer BMW bu paketi makul bir fiyatla sunarsa, M2 için yepyeni bir tutkunlar kulübü doğabilir.

    Ayrıca M2 CSL ve M3 Touring gibi performans odaklı modellerin de Nürburgring’deki rekor denemeleriyle sık sık gündeme geldiğini düşünürsek, BMW’nin pist rekabetini yeniden kızıştırmaya hazırlandığını söylemek mümkün.

    📌 Daha önce pistonkafalar.com’da yayınladığımız BMW M2 CS Nürburgring rekoru ve BMW’nin aerodinamik stratejileri içerikleriyle de bu yeni paketin geleceğine dair sinyaller almıştık. Track Day Package bu stratejilerin bir sonraki halkası olabilir.

    Güncel BMW modellerine ve fiyatlarına BMW Türkiye’nin Resmi Web Sayfasından ulaşabilirsiniz.

  • Offroad Mücadelesi Bulancak’ta Devam Ediyor: 52 Sporcu, 26 Araç, 3 Günlük Heyecan!

    Offroad Mücadelesi Bulancak’ta Devam Ediyor: 52 Sporcu, 26 Araç, 3 Günlük Heyecan!

    2025 Türkiye Offroad Şampiyonası’nın 3. ayağı 18-20 Temmuz’da Giresun Bulancak’ta gerçekleşecek. 52 sporcu ve 26 araç, zorlu parkurlarda kıyasıya mücadele edecek.

    2025 Türkiye Offroad Şampiyonası, adrenalini yüksek üçüncü ayağıyla Giresun Bulancak’ta hız kesmeden devam ediyor. Giresun Offroad Kulübü tarafından organize edilen yarış, 52 sporcunun 26 özel donanımlı arazi aracıyla katılacağı üç günlük mücadeleye sahne olacak.

    18 Temmuz Cuma günü saat 18.00’de Bulancak Meydanı’nda yapılacak görkemli start seremonisiyle başlayacak organizasyon, bölge halkı ve offroad tutkunlarının ilgisini çekmeye hazırlanıyor. Renkli açılış töreninin ardından ise gözler gerçek mücadeleye çevrilecek.

    Zorlu Parkurlar, Nefes Kesen Geçişler

    19 Temmuz Cumartesi günü saat 11.00’de, İnece Köyü’nde yer alan mukavemet etabı ile yarış resmen start alacak. Bu etap, üç kez geçilecek ve sporculara doğayla savaş halinde zorlu bir parkur sunacak. Hem teknik sürüş kabiliyeti hem de araç dayanıklılığı bu etapta sınanacak.

    Yarışın en çok ilgi gören bölümü ise 20 Temmuz Pazar günü Pazarsuyu Mevkii’nde oluşturulan seyirci etabı olacak. Saat 10.00’dan itibaren dört kez geçilecek bu etap, hem aksiyon hem de seyir zevki bakımından yarışseverleri büyüleyecek.

    Ödül Töreniyle Final

    Kıyasıya rekabetin ardından, 20 Temmuz Pazar günü saat 18.00’de, Bulancak Meydanı’nda düzenlenecek ödül töreni ile kazananlar açıklanacak ve yarış resmiyetle sona erecek.

    📍 Piston Kafalar Yorumu:

    Karadeniz’in doğası kadar sert ve mücadele dolu bir hafta sonu offroadseverleri bekliyor. Yerel desteklerle büyüyen bu organizasyonun, hem sporcular hem de izleyiciler açısından unutulmaz anılara sahne olacağı kesin. Türkiye Offroad Şampiyonası’nın bu ayağı, sadece yarış değil; doğa, spor ve dayanıklılığın gerçek tanımı olacak.

  • Subaru Uncharted: WRX STI Ruhunu Taşıyan Yeni Nesil 338 Hp’lik Elektrikli Canavar!

    Subaru Uncharted: WRX STI Ruhunu Taşıyan Yeni Nesil 338 Hp’lik Elektrikli Canavar!

    Subaru Uncharted sahneye çıkıyor: 338 hp gücü ve AWD sistemiyle WRX STI ruhunu taşıyan bu elektrikli canavar Türkiye’ye gelir mi?

    Subaru, elektrikli otomobil pazarındaki sessizliğini Uncharted ile bozdu. Toyota’nın e-TNGA platformunu kullanan bu kompakt ve maceraperest SUV, özellikle AWD Sport ve GT versiyonlarıyla dikkat çekiyor. 338 beygir güç, 0-100 km/s hızlanmasını sadece 5 saniyede tamamlama başarısı ve 300 mil (yaklaşık 492 km) menzil gibi iddialı verilerle Subaru, WRX ruhunu elektrik çağına taşıyor.

    Peki bu etkileyici model, Türkiye yollarına çıkar mı? İşte detaylar…

    e-TNGA Platformu Üzerine Kurulu, Tam Gaz Geliyor

    Subaru Uncharted, aslında Toyota C-HR’ın elektrikli kuzeni gibi görünüyor. Ancak tasarım dili daha “trail-ready” yani doğa maceralarına uygun. Rugged tamponlar, özel LED farlar, 18 veya 20 inçlik jantlar ve alçak profilli tavan rayları, onu şehirden çok araziye ait bir araç haline getiriyor. Subaru’nun efsanevi Symmetrical AWD sistemi ve X-Mode sürüş desteği de macera ruhunu destekliyor.

    AWD ve FWD Seçenekleriyle Geliyor

    Uncharted üç farklı versiyona sahip: Premium FWD, Sport AWD ve GT AWD. Türkiye pazarı için önden çekişli bir Subaru’nun ne kadar ilgi göreceği tartışılırken, AWD’li versiyonlar WRX severleri heyecanlandırabilir. 338 hp güç ve 290 mil (467 km) menzil sunan AWD’li versiyonlar, performans ve verimlilik arasında kusursuz denge sunuyor.

    Subaru Trailseeker EV gibi geçmişte konsept seviyede kalan projelerden sonra, Uncharted’ın gerçek üretim versiyonu olması, Japon markanın elektrikli segmentte ciddi olduğunun göstergesi.

    Kabinde Tanıdık Toyota Dokunuşu

    İç mekân neredeyse birebir Toyota C-HR. 14 inçlik dokunmatik ekran, dijital gösterge paneli, ısıtmalı direksiyon, Harman Kardon ses sistemi, ve su geçirmez döşemeler, GT donanımda ise panoramik cam tavan ve havalandırmalı koltuklar gibi premium detaylar yer alıyor.

    Türkiye’ye Gelir mi?

    Toyota C-HR’ın Sakarya’da üretildiği ve Türkiye’de büyük ilgi gördüğü düşünüldüğünde, Subaru’nun bu platformu kullanan elektrikli bir modeli pazara sunması stratejik olarak mantıklı. Ancak markanın Türkiye’deki satış hacmi ve mevcut distribütör yapılanması, Uncharted’ın kısa vadede Türkiye’ye gelmesini zorlaştırıyor.

    Yine de, elektrikli araçlara olan ilgi arttıkça, Subaru’nun bu modeli Avrupa’ya getirmesi ve ardından Türkiye’ye yönelmesi sürpriz olmaz. Özellikle WRX STI’dan daha hızlı bir elektrikli SUV olması, sportif kullanıcıları fazlasıyla cezbedebilir.


    Piston Kafalar Yorumu

    Subaru Uncharted, adeta WRX’in elektrikli reenkarnasyonu gibi. AWD sistemi, 338 hp’lik performansı ve teknolojik donanımlarıyla Toyota C-HR EV’nin “asi” kuzeni olarak konumlanıyor. Türkiye’deki elektrikli SUV segmentinde MG4, Renault Scenic E-Tech ve BYD Atto 3 gibi modellerle yarışabilecek potansiyele sahip. Ancak Subaru’nun bu segmentte “niş” kalmayı mı yoksa büyümeyi mi tercih edeceği, modelin Türkiye macerasını belirleyecek.

    Subaru’nun detaylı modellerine ve güncel fiyat bilgisine Subaru Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

  • Toyota Yeni Corolla Cross Hybrid Türkiye’de Satışta! Bu Fiyata Bu Teknoloji Rakip Tanımaz

    Toyota Yeni Corolla Cross Hybrid Türkiye’de Satışta! Bu Fiyata Bu Teknoloji Rakip Tanımaz

    Toyota, Yeni Corolla Cross Hybrid’i Türkiye’de satışa sundu. Üç farklı donanım seviyesiyle gelen model; hibrit teknolojisi, gelişmiş güvenlik sistemleri ve iddialı fiyatıyla sınıfına meydan okuyor.

    Toyota, SUV sınıfında fark yaratmaya devam ediyor. Avrupa pazarındaki başarılarının ardından Türkiye’de de adından söz ettiren Yeni Corolla Cross Hybrid, şimdi yenilenen tasarımı, gelişmiş hibrit teknolojisi ve sınıf lideri güvenlik donanımlarıyla satışta. Fiyatlar 2.075.000 TL’den başlıyor ve lansmana özel kampanyalarla dikkat çekiyor.

    Daha Sportif, Daha Sofistike

    Yeni Corolla Cross Hybrid, SUV segmentindeki rakiplerinden farklılaşan zarif ve güçlü tasarımıyla geliyor. Ön ızgarasında kullanılan petek desenli gövde rengi detayları, dekoratif LED aydınlatmalar ve yenilenen 18 inç alaşımlı jantlarıyla artık çok daha dinamik. Aracın arkasındaki kabartmalı “Corolla Cross” logosu da modelin premium duruşunu vurguluyor.

    Renk Renk Seçenek, Konfor Konfor Üstüne

    Yeni model, Titanyum Mavi, Elmas Gümüş Gri, Egzotik Kırmızı gibi iddialı renklerle gelirken klasik Kar Beyazı ve Siyah gibi seçenekler de sunulmaya devam ediyor. İç mekânda 12.3 inç dijital gösterge, 10.5 inç multimedya ekranı, 9 hoparlörlü JBL ses sistemi, panoramik cam tavan, ısıtmalı koltuklar ve Nanoe X teknolojili klima gibi özellikler üst segment otomobillere meydan okuyor.

    5. Nesil Hibrit Teknolojisi ile Az Yakıt, Yüksek Performans

    Toyota, bu modelde 5. jenerasyon 1.8 litrelik tam hibrit motora yer veriyor. 140 PS güç ve 185 Nm tork üreten bu motor, yalnızca 5.0-5.1 lt/100 km birleşik yakıt tüketimi ve 113-115 g/km CO₂ emisyon değeri ile çevreci ve ekonomik. Araç WLTP ölçümlerine göre sınıfındaki birçok SUV’a göre oldukça verimli.

    Güvenlikte Çıtayı Yükseltiyor

    Toyota Safety Sense 3 paketiyle donatılan modelde;
    ✔ Ön Çarpışma Önleyici Sistem
    ✔ Akıllı Şerit Takip Asistanı
    ✔ Kavşakta Çarpışma Önleme Sistemi
    ✔ Acil Sürüş Durdurma
    ✔ Kör Nokta Uyarısı
    ✔ Arka Koltuk Hatırlatıcı
    gibi onlarca güvenlik detayı yer alıyor. TNGA-C platformu sayesinde yüksek gövde dayanımı sunan model, sekiz hava yastığı ve özel olarak konumlandırılmış ön orta hava yastığı ile yolcuları koruma altına alıyor.


    Piston Kafalar Yorumu

    Corolla Cross Hybrid’in 305 km gibi iddialı menziller sunan elektrikli rakipleriyle kıyaslandığında hibrit avantajını koruduğu açık. Ancak asıl farkı, günlük kullanımda sıfır şarj endişesiyle ekonomik ve performanslı bir deneyim sunmasında. Toyota’nın Türkiye’de sunduğu fiyat politikası ve güçlü donanım seviyesi, Peugeot 3008 Hybrid, Renault Austral ve hatta Citroen C5 Aircross gibi modellerle kıyaslandığında daha ulaşılabilir ve daha zengin içerikli.

    Üstelik kısa süre önce Renault’nun SEO stratejisini değiştirmesi ve Austral üzerine yaptığımız haberde belirttiğimiz gibi, markalar artık “dijital görünürlük kadar ürün değeri” konusuna da odaklanıyor. Toyota, Corolla Cross Hybrid ile tam da bu stratejiyi sahaya yansıtmış durumda.

    Toyota’nın modelleri ve güncel fiyat listesi için Toyota Türkiye Resmi Web Sitesini ziyaret edebilirsiniz.

  • Piston Kafalar Özel | Sektör Alarmda: Kamyonculuk Krizi Derinleşiyor mu?

    Piston Kafalar Özel | Sektör Alarmda: Kamyonculuk Krizi Derinleşiyor mu?

    Türkiye’de taşımacılık sektörü 2024 sonrası dengelerini kaybetti. Genç şoför yok, yakıt pahalı, yük var ama para yok. Kamyonculuk krizi büyüyor.

    2024 düzenlemeleriyle birlikte Türkiye’de lojistik sektörü sarsılıyor. Şoför azaldı, gelir düştü, yük bekliyor. Piston Kafalar Özel Haber’le gerçeğe yakından bakıyoruz.

    Türkiye lojistik sektörü sessiz bir krize doğru mu sürükleniyor? Gelir erimesi, uzun beklemeler, genç neslin sektörden uzaklaşması ve kayıt dışılık gibi sorunlarla yüzleşen taşımacılık sektörüne dair detaylı analiz bu yazıda.

    Türkiye lojistik sektörü, uzun süredir görünmez bir kriz yaşıyor. Artan maliyetler, düşük navlun fiyatları, çalışma saatlerindeki belirsizlikler ve genç neslin sektöre mesafeli yaklaşımı; taşımacılığı ayakta tutan kamyoncuları günden güne daha fazla zorluyor. Şimdi gözler, “ne olacak bu sektörün hâli?” sorusuna çevrildi.


    Yorgun Direksiyonlar: Kamyoncu Gelirleri Eriyor

    Türkiye’de taşımacılık yapan şoförlerin ortalama geliri, 2024 itibariyle 32.000 TL civarında. Ancak bu rakam, sigortasız ya da düşük primli çalıştırılan on binlerce sürücü için geçerli değil. Zira birçok şoför, asgari ücretle gösterilse bile ayda 10.000 km’nin üzerinde yol yapıyor. Sektörde özellikle akaryakıt fiyatları, otoyol geçiş ücretleri ve sigorta giderleri sürücünün cebini eritiyor.

    “15 saattir yoldayım, park edecek güvenli bir yer bile yok. Dinlenme hakkı mı? Hayal oldu.” — Mersin – Edirne hattında taşımacılık yapan bir şoförün ifadesi.


    Kronikleşen Bekleme Süreleri: Çalışmadan Kaybedilen Saatler

    Lojistik firmaları ve yük verenler arasındaki en büyük gerilim noktası yükleme ve boşaltma sırasındaki bekleme süreleri. Şoförler bazen 4 ila 8 saat arasında bekliyor, fakat bu süre hiçbir ücretle telafi edilmiyor. Avrupa’da bu tarz beklemeler için “bekleme bedeli” ödenirken Türkiye’de hâlâ net bir yasal çerçeve yok.


    Z Kuşağı Direksiyon Başına Geçmiyor

    Sektörün yaş ortalaması hızla yükseliyor. Şoförlerin %60’ından fazlası 45 yaş üzeri. Yeni nesil dijital dünyada büyüyen gençler, bu zorlu ve sosyal hayattan izole iş koluna sıcak bakmıyor. Sektörde “eleman bulamıyoruz” cümlesi artık her firmada gündem.


    Yük Var, Para Yok: Navlun Fiyatları ve Dengesizlik

    Navlun fiyatları son yıllarda neredeyse yerinde sayıyor. Buna karşın lastik fiyatları, bakım giderleri, araç parçaları ve sigortalar dövize bağlı olarak uçuşa geçti. 2022’de 1.200 TL olan bir iç lastik, bugün 4.000 TL’yi geçti. Bu fark, yük fiyatlarına yansıtılamıyor.


    Denetim ve Kayıtdışı Çıkmazı

    TÜİK ve Ulaştırma Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de kayıtlı kamyon sayısı 900 bine yaklaşırken, kayıtdışı taşımacılık oranı %35 seviyelerinde tahmin ediliyor. Bu durum, vergisini ödeyerek çalışan şoförleri ve şirketleri ciddi anlamda haksız rekabete maruz bırakıyor.


    Çözüm Nerede? Sektörden Gelen 5 Talep:

    1. Bekleme sürelerinin ücretlendirilmesi
    2. Fazla mesailerin dijital takip sistemleriyle belgelenmesi
    3. Genç sürücülere yönelik teşvik programları
    4. Şehir içi taşımacılıkta park ve dinlenme alanlarının artırılması
    5. Navlun taban fiyatı belirlenmesi

    Sektör Raporları: 10 Kışıdan 3’ü Gelir Kaybı Yaşıyor

    Mart 2025’te X Mile firmasının yaptığı geniş çapta bir ankete göre, kamyon ve tır şoförlerinin %35’e yakını, “fazla mesai kaybı nedeniyle maaşım düştü” cevabını verdi. Aylık gelir 15.000-35.000 TL aralığında seyrediyor, ama artan hayat pahalılığı ve azalan çalışma süreleri dengeyi bozmuş durumda.

    Nakliye sektörü, “çalışan korunsun ama iş de dönsün” diyor. Ancak düzensiz saatler, yükleme beklemeleri, artan otoban ve mazot maliyetleri derken sistem iflas noktasında.


    Yönetici Kanadı: Çözüm Yöntemleri Yetersiz

    Şirket yöneticilerinin %33’ü, “henüz hiçbir düzenleme yapmadık” diyor. Ortak taşıma, rota optimizasyonu, otomasyon gibi öneriler kağıt üzerinde kalmış durumda. Sadece sistemsel düzenleme de yetmiyor: Genç kuşak bu sektörde çalışmak istemiyor. Sosyal prestij, fiziksel yıpranma, uzun saatler ve yaşam kalitesi düşünüldüğünde meslek her yıl biraz daha cazibesini yitiriyor.

    Uzman Yorumu – Piston Kafalar’dan Not:

    Kamyonculuk, sadece bir taşıma işi değil; bir ülkenin can damarıdır. Eğer bu damar tıkanırsa, gıda zincirinden sanayiye kadar her şey aksar. Lojistik göz ardı edilen ama yaşamsal bir sistemdir. Japonya 2024’te bunu yaşadı. Biz hâlâ yaşamadan çözüm üretme şansına sahibiz.

    Sektörel haberlerimizi PistonKafalar.com Web Sayfamızın Sektörel bölümünden takip edebilirsiniz.

  • Yeni Prelude Type R Gelir mi? Honda’dan Kapıyı Aralık Bırakan Açıklama

    Yeni Prelude Type R Gelir mi? Honda’dan Kapıyı Aralık Bırakan Açıklama

    Honda, Civic Type R’ın ardından boşluğu doldurmaya hazırlanıyor. Yeni Prelude’un Type R versiyonu yolda olabilir mi? Detaylar ve beklentiler Pistonkafalar’da.

    Honda’nın ikonik spor otomobil geleneği bitmedi, sadece evrim geçiriyor. Civic Type R Avrupa’ya veda etmiş olabilir, ama yerini alabilecek yeni bir yıldız ufukta beliriyor: Prelude Type R. Henüz resmi olarak duyurulmamış olsa da, Japon devinden gelen açıklamalar umut vadediyor.

    2023’ün sonunda “Honda Prelude geri dönüyor” başlığıyla verdiğimiz haberde, ikonik coupé modelin yeni nesliyle yollara dönüşünü paylaşmıştık. O zamanlar Honda’nın bu dönüşü tamamen elektrikli ve performanslı bir temele oturtacağı yönünde güçlü sinyaller vardı. Şimdi ise işler daha da ilginç bir hal aldı. Çünkü Honda’dan gelen yeni açıklamalar, bir Prelude Type R ihtimalini neredeyse resmileştiriyor.

    Civic Type R’ın Ardından Doğan Boşluk

    Avrupa pazarında 40 adetlik “Ultimate Edition” ile veda eden Civic Type R, markanın performans meraklıları için bıraktığı boşluğu hâlâ doldurabilmiş değil. Bu noktada yeni Prelude’un bir “Type R” versiyonuna evrilmesi, Honda’nın tutkulu hayran kitlesi için mükemmel bir telafi olabilir.

    Yeni Prelude’un baş mühendisi Tomoyuki Yamagami, TopGear’a verdiği röportajda doğrudan bir “evet” demese de kapıları tamamen kapatmadı:

    “Type R, sadece tahrik sistemiyle tanımlanmaz. Onu özel kılan şey, dinamik sürüş deneyiminin maksimuma çıkarılmasıdır. Bu benzinli de olabilir, hibrit de, tamamen elektrikli de…”

    Bu açıklama, geçtiğimiz aylarda Pistonkafalar’da yayınladığımız “Honda Type R Avrupa’ya Veda Etti, Peki Ya Sırada Ne Var?” başlıklı yazımızla da örtüşüyor. Honda, artık performans algısını sadece içten yanmalı motorlarla sınırlamıyor. Geleceğin spor otomobili tanımında hibrit ve elektrikli motorların merkezi bir yeri var.

    Yeni Nesil Bir Type R Mümkün mü?

    Yamagami’nin hatırlattığı gibi, ilk turbo Type R tanıtıldığında da büyük bir tartışma yaşanmıştı. Ancak zaman, bu kararı doğruladı. Civic Type R, turbo motoruyla da efsane statüsünü korudu. Şimdi de benzer bir paradigma değişimi kapıda: Hibrit bir Prelude Type R.

    Şu ana kadar test edilen Prelude prototiplerinde, S+ Shift adında simüle edilmiş sportif bir şanzıman sistemi dikkat çekmişti. Üzerine Civic Type R’dan alınan 324 hp’lik 2.0 litre turbo motor, 6 ileri manuel şanzıman ve bir miktar mild-hybrid destek eklenirse; karşımızda hafif, çevik ve çevre dostu bir Prelude Type R çıkabilir.

    Markanın DNA’sı Değişmiyor, Şekil Değiştiriyor

    Honda için Type R sadece bir rozet değil; mühendisliğin, yol tutuşun ve sürüş keyfinin en saf halini simgeliyor. Bu nedenle, tahrik sisteminden bağımsız olarak performansa odaklanan bir yaklaşım sürdürülecek.

    Yeni Prelude’un iki kapılı, aerodinamik hatlara sahip silueti zaten performans potansiyelinin güçlü bir sinyalini veriyor. Type R versiyonu ile bu potansiyelin gerçeğe dönüşmesi sadece zaman meselesi gibi görünüyor.

    Piston Kafalar Yorumu

    Honda’nın bu “Type R evrimi” konusundaki duruşu, sadece yeni bir model yaratmak değil, aynı zamanda yeni nesil spor otomobil anlayışına liderlik etmek anlamına geliyor. Civic Type R efsanesi yerini bir başka efsaneye bırakacaksa, bu sadece Prelude olabilir. Özellikle pist ruhunu unutmayan bir mühendislik yaklaşımıyla, Prelude Type R, hem gönülleri hem de yarış pistlerini fethedebilir.

    Honda’nın güncel modellerine ve fiyat detaylarına Honda Türkiye Resmi Web Sayfası üzerinden ulaşabilirsiniz.

  • Yeni Renault Austral Türkiye’de: Güçlü Hibrit, Yeni Yüz

    Yeni Renault Austral Türkiye’de: Güçlü Hibrit, Yeni Yüz

    Yeni Renault Austral Türkiye’de satışa sunuldu. 200 hp’lik E-Tech hibrit motoru, gelişmiş 4Control sistemi ve yenilenen tasarımıyla C-SUV segmentine iddialı bir giriş yapıyor.

    Renault, C segmentindeki kozunu yeniden sahneye çıkardı: Yeni Renault Austral, 2.190.000 TL’den başlayan fiyatlarla Türkiye yollarında. Baştan sona yenilenen bu model, sadece bir yüz değişikliğiyle kalmıyor; teknoloji, sürüş deneyimi ve verimlilik açısından da üst segmentleri zorlayacak bir donanım sunuyor.

    Modern ışık imzası, kaslı hatları ve sportif esprit Alpine donanımı ile Austral artık sadece konfor odaklı bir SUV değil, karakterli bir sürüş makinesi. 200 hp gücündeki tam hibrit E-Tech motor ise performans ile verimliliği mükemmel dengeliyor.


    Peugeot 3008 ve Toyota C-HR’e Gerçek Bir Alternatif

    Austral’in yenilenen yüzü ve tam hibrit motoruyla Peugeot 3008’in 180 hp’lik hibrit seçeneğine doğrudan rakip olması dikkat çekici. Ayrıca 4Control Advanced sistemi sayesinde şehir içindeki manevra kabiliyeti, Toyota C-HR gibi kompakt SUV’lerden bile daha yüksek.

    Peugeot 3008’in biraz daha lüks iç mekânına karşılık Renault Austral, Google entegre openR Link sistemi ve Harman Kardon ses deneyimi ile daha dijital bir iç dünya vadediyor. Özellikle sürücü tanıma sistemi ve kişisel karşılama senaryosu, bu sınıfta kolay kolay bulunmayacak detaylardan.


    Yeni Renault Motor Teknolojileri: Performansta Sessizlik

    Yeni Austral’in E-Tech hibrit sistemi, 1.2 litrelik benzinli motor ile iki elektrik motorunu akıllıca yönetiyor. 200 hp gücü sadece 4.7 lt/100 km’lik yakıt tüketimiyle sunması, hem ekonomik hem performanslı bir seçenek isteyen kullanıcılar için cazip. Emisyon değerinin 107 g/km olması da karbon salımını önemseyenler için önemli bir artı.

    Şehir içinde 10.1 metrelik dönüş çapı sayesinde büyük gövdeli SUV’ların hantallığından uzaklaşan model, 4Control sistemi ile yeni nesil manevra kabiliyetini getiriyor.


    Kullanışlılık ve Aile Dostu Fonksiyonellik

    Renault Austral, bagajda sunduğu esneklikle ailelerin beklentisini karşılıyor. Elektrikli bagaj kapağı, 1.736 litreye kadar çıkan hacim ve ileri–geri kaydırılabilen arka koltuklar ile sadece şık değil, işlevsel bir SUV olduğunu da ispatlıyor.


    Gelişmiş Güvenlik ve Kullanım Pratikliği

    28 farklı ADAS (gelişmiş sürüş destek sistemi) ile donatılan Austral; Şerit Takip Asistanı, Kör Nokta Uyarı Sistemi, Acil Frenleme gibi teknolojiler sayesinde sürüş güvenliğini üst düzeye çıkarıyor. Seviye 2 otonom sürüş özelliği sunan Aktif Sürüş Yardımı, uzun yolculukları çok daha konforlu hâle getiriyor.

    Arka koltukların ileri–geri kaydırılabilmesi, elektrikli bagaj kapağı ve modüler iç yapı; Austral’i yalnızca şehir içi değil, aile odaklı yolculuklar için de ideal bir seçenek hâline getiriyor.

    Piston Kafalar Yorumu

    Renault Austral, sadece bir makyaj operasyonu değil; markanın C segmentindeki iddiasını yeniden tanımladığı bir sıfırdan doğuş hikayesi. Daha önce sitemizde yer verdiğimiz Renault Rafale haberinde markanın tasarım dilinde attığı büyük adımı sizlerle paylaşmıştık. Şimdi Austral ile bu çizgi yollara yansıdı.

    Austral’in bu versiyonu, bir önceki neslin “yalın” karakterinden sıyrılıp çok daha premium, dijital ve karakterli bir yapıya bürünüyor. Özellikle Peugeot 3008’in dominasyonundaki pazarda kendine yer açmakta zorlanmayacak gibi görünüyor.

    Renault’un tüm modellerine ve güncel fiyat listesine Renault Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

  • BMW E46 M3 GTR’nin V8’i Porsche’den Mi Çıkma? Efsane Yarış Aracının Şok Eden Hikâyesi!

    BMW E46 M3 GTR’nin V8’i Porsche’den Mi Çıkma? Efsane Yarış Aracının Şok Eden Hikâyesi!

    BMW E46 M3 GTR’nin kalbindeki V8 motorun Porsche kökenli bir mühendis tarafından tasarlandığını biliyor muydunuz? Efsane yarış otomobilinin şok eden gerçek hikâyesi burada!

    BMW tarihinin en ikonik yarış otomobillerinden biri olan E46 M3 GTR, yalnızca pistlerde değil, kulislerde de adeta bir savaş alanıydı. Üstelik bu hikâyede BMW’nin değil, Porsche’nin eski mühendislerinden biri başrolde. BMW USA’nin yayınladığı yeni röportajlar, 25 yıl önce Amerika’daki GT yarışlarında Porsche’ye karşı verilen gizli savaşı gün yüzüne çıkardı.

    PTG: “Bizi Ciddiye Almıyorlardı!”

    BMW North America’nın eski Ürün Planlama ve Strateji Müdürü Rich Brekus, o dönemi şöyle anlatıyor:

    “Paul Rosche, bizim M3 programımızı köyden gelmiş NASCAR ekibi sanıyordu.”

    Bu sözler bir dış gözlemcinin değil, bizzat BMW Amerika’daki projenin başındaki Brekus’un ağzından çıkıyor. Çünkü BMW’nin Avrupa’daki merkezi, Amerika’daki PTG (Prototype Technology Group) takımını pek ciddiye almıyor, sürekli “BMW Motorsport Münih tarafından yürütülmeli” diyordu.

    Oysa PTG, 1996-1998 arasında E36 M3 ile GT klasmanında üç şampiyonluk kazanmıştı. Girdikleri yarışların yarısını kazanmışlardı. Ama 1999 geldiğinde Porsche, yeni 996 kasası 911 ve onun su soğutmalı GT3R versiyonunu sahaya sürdü. Yaşlanan E36’lar birkaç yarış kazansa da Porsche’nin yeni silahı sezonu süpürdü.

    E46 M3 Yeterli Olmadı

    Brekus şunu net söylüyor:

    “Restriktörle yarışmak motor hacmi oyunudur. Hacim büyüdükçe tork daha erken gelir, virajdan çıkış hızlanır.”

    Yeni E46 M3 piyasaya çıktığında hâlâ 3.2 litrelik S54 motoru vardı. Oysa Porsche’nin motoru 3.6 litrelikti. 2000 yılında IMSA’nın ALMS’ye dönüşmesiyle işler sarpa sardı. Porsche E46 M3 GT’yi pistte parçaladı.

    BMW Münih ise o sırada V12 LMR prototip programını kapatmakla meşguldü çünkü Audi R8 de onları pistten silmişti. Kısacası BMW içinde, Amerika’daki M3 yarış programına direniş devam ediyordu.

    BMW Motorsport’un başındaki isimler Gerhard Berger ve Mario Theissen idi. Theissen, Brekus’un deyimiyle:

    “Bölge ofislerinin (BMW NA gibi) motorsporlarını sadece pazarlaması gerektiğine inanıyordu, yürütmesine değil.”

    Ama Brekus pes etmedi:

    “Bizim mükemmel bir yarış takımımız var. Sizin yarış yönetim şeklinizi beğenmiyorum. Taraftarlarla iyi değilsiniz. Herkesi dışlıyorsunuz.”

    Yine de Münih’ten biraz destek almayı başardı. Ama E46 M3’e daha fazlası lazımdı. İşte tam bu noktada sahneye Reinhard Könneker çıktı.

    Porsche’den BMW’ye: Reinhard Könneker

    Könneker, Porsche’de 917 gibi efsaneler üzerinde çalışmış bir mühendisti. BMW’ye transfer olduğunda Formula 1 motor programında yer aldı ve E46 M3 GTR’ye can verecek P60 V8 motorunu tasarladı.

    Bu motor, S54’ün aksine daha kompakt yapısı sayesinde soğutma avantajı sağlıyordu. Sonuç mu?

    • 493 HP @ 8.000 rpm
    • 480 Nm (354 lb-ft) @ 6.500 rpm

    Bu güçle M3 GTR artık Porsche GT3R’yi tokatlamaya hazırdı. Ama bir sorun daha vardı: BMW Münih, PTG’ye hâlâ güvenmiyordu. Thiessen, V8 M3’ü kabul etmişti ama “Bu arabayı sadece Schnitzer yönetebilir” diyordu. Brekus, Münih’i ikna etti ve PTG’ye Schnitzer’in kullandığı birebir aynı V8 M3’leri verdiler.

    Sezonun ilk üç yarışını Alex Job Racing’in Porsche 996 GT3R’leri kazandı. Ardından Schnitzer, V8 motorlu M3’leriyle iki yarış kazandı. PTG de Portland’da zafere ulaştı.

    Brekus, Schnitzer’in V8 M3’lerin ECU’larıyla oynadığını mı düşünüyordu?

    “Hayır. Performans farkının çoğu lastiklerdendi. Yokohama bizi destekliyordu ama Michelin kesinlikle daha iyiydi.”

    Son Darbe: ACO Kuralı

    11 Eylül saldırılarından sonra Road Atlanta’daki son yarış neredeyse iptal oluyordu. Ama her otomobil ABD bayrağı çıkartmasıyla yarıştı. PTG’nin otomobili adeta 493 HP’lik Amerikan bayrağına dönüştü. Ve yarışı PTG kazandı. Yine de sezon şampiyonluğu Schnitzer’in oldu.

    Ama bu, E46 M3 GTR için sondu. Çünkü ACO, P60 V8’in yasal olabilmesi için BMW’nin 1.000 adet yol otomobili üretmesini istedi. BMW, 250.000 € değerinde bir M3 V8 yol otomobili duyursa da yalnızca 10 prototip üretti. 1.000 adetlik üretim asla gerçekleşmedi.

    Ama PTG pilotu Bill Auberlen hâlâ bu aracın hastası:

    “M3 GTR şimdiye kadar kullandığım en iyi GT otomobiliydi. Motor o kadar hafif ve küçüktü ki lastiklerle mükemmel uyum sağlıyordu. Gücün tam sınırındaydınız ve roket gibi gidiyordu.”

    Piston Kafalar Yorumu

    E46 M3 GTR… V8 motorlu bir canavar, pistte Porsche’ye kök söktüren Alman cevabı. Ama gel gör ki, bu işin mutfağında eski bir Porsche mühendisi varmış, o da ayrı bir ironi! Özellikle PTG’nin Münih’e rağmen bu projeyi yürütmesi, otomotiv dünyasında “inat” kelimesinin en güzel örneklerinden biri.

    Şimdi dönüp baktığımızda 493 beygirlik bu GTR, hâlâ birçok BMW severin rüya otomobili. Ama ne yazık ki 1.000 adetlik üretim kuralı yüzünden tarih sahnesinden silinmek zorunda kaldı. Hatta Schnitzer vs. PTG rekabeti bile ayrı bir dizi olurmuş…

    Bir gerçek var ki, BMW E46 M3 GTR, safkan yarış DNA’sı, ultra hafif V8 motoru ve pistteki agresifliğiyle BMW tarihinin altın sayfalarından birini yazdı. Porsche’nin su soğutmalı GT3R’si bile bu kadar hikâyeye sahip değil.

    Sence bu motor günümüzde olsa, hangi BMW kasasında görmek isterdin? M4? Yoksa yeni M2’de mi? Yorumlara yaz, tartışalım!

    BMW’nin Türkiye’de satılan modellerine BMW Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

  • Kia Carens Clavis EV Türkiye’de Olursa Dengeleri Değiştirir mi? 7 Koltuklu Elektrikli SUV-Minivanın Gerçek Menzil Testi!

    Kia Carens Clavis EV Türkiye’de Olursa Dengeleri Değiştirir mi? 7 Koltuklu Elektrikli SUV-Minivanın Gerçek Menzil Testi!

    Kia Carens Clavis EV, 7 koltuklu SUV-minivan tasarımı, uygun fiyatı ve 350-390 km gerçek menziliyle Türkiye’de dengeleri değiştirebilir mi? Tüm detaylar ve rakipleriyle kıyaslaması burada!

    Elektrikli otomobil pazarı hızla büyürken, Kia da bu yarışta yerini sağlamlaştırıyor. SUV çizgilerini, minivan pratikliğini ve modern teknolojiyi tek potada eriten Kia Carens Clavis EV, Hindistan çıkışlı uygun fiyatlı bir elektrikli araç olarak dikkatleri üzerine topluyor. Özellikle Türkiye gibi 7 koltuklu, geniş aile otomobillerine talebin yüksek olduğu pazarlarda bu model oldukça ilgi çekebilir.

    SUV Havası, Minivan İşlevselliğiyle Buluşuyor

    Kia, geçtiğimiz Mayıs ayında içten yanmalı Carens Clavis modelini tanıtmıştı. O dönemde bile aracın keskin hatlı tasarımı, elektrikli bir modelin habercisi gibi görünüyordu. Nitekim beklentiler gerçek oldu ve Carens Clavis EV resmen duyuruldu.

    Önde şarj portu, kapatılan merkezi hava girişi, LED sis farları ve ışıklandırılmış ön ızgara gibi detaylar elektrikli kimliğini öne çıkarıyor. Kia, bu aracı “yaşam tarzına hazır SUV karakterli rekreasyon aracı” olarak tanımlıyor. Carens Clavis EV, standart Carens’e göre daha premium bir konumda duruyor.

    Ferah Kabin ve Dijital Şov

    İç mekânda Carens Clavis EV, 3 sıra koltuklu düzeniyle tam bir aile otomobili. 4.550 mm uzunluğundaki gövdesi sayesinde 7 yolcu rahatça yolculuk yapabiliyor. Orta konsolda vites kolu yerine “yüzer tasarım” kullanılması, iç mekânda ekstra alan yaratıyor.

    En dikkat çeken detaylardan biri ise 26,6 inçlik dijital kokpit. Gösterge ve multimedya ekranı tek bir yüzeyde birleşiyor. Üst donanımlarda Bose ses sistemi, havalandırmalı ön koltuklar, ambiyans aydınlatma, panoramik cam tavan ve 20’ye kadar sürüş destek sistemi yer alıyor. Özellikle ikinci sıradaki “Boss Mode”, üçüncü sıraya geçişi kolaylaştırıyor.

    Elektrikli Güç Üniteleri ve Gerçekçi Menzil

    Kia Carens Clavis EV, Hyundai Creta Electric altyapısını kullanıyor. İki farklı versiyonla geliyor:

    Baz Model:

    • 42 kWh batarya
    • 133 HP (99 kW) güç
    • 225 Nm tork
    • MIDC menzil: 404 km (251 mil)

    Long Range Model:

    • 51,4 kWh batarya
    • 169 HP (126 kW) güç
    • 255 Nm tork
    • MIDC menzil: 490 km (305 mil)

    Ancak şunu belirtmekte fayda var: Kia’nın verdiği bu menzil değerleri, Hindistan’ın MIDC döngüsüne göre ölçülmüş. Gerçek hayatta, özellikle Türkiye’deki iklim ve yol koşulları dikkate alındığında Long Range versiyonun 490 km menzilinin %20-25 düşmesi muhtemel. Yani günlük kullanımdaki gerçek menzilinin 350-390 km bandında kalması bekleniyor. Yine de bu değer, özellikle şehir içi kullanımda yeterli bir menzil sunuyor.

    Her iki batarya da sıvı soğutmalı ve IP67 sertifikalı. Ayrıca 100 kW DC hızlı şarj desteği sayesinde bataryalar kısa sürede doluyor.

    Rakiplerle Kıyaslama: Gerçekten O Kadar İddialı mı?

    Türkiye pazarında 7 koltuklu elektrikli SUV veya minivan kategorisinde Kia Carens Clavis EV’nin doğrudan birkaç önemli rakibi var. Örneğin Tesla Model Y, 533 km WLTP menzili sunarken, fiyat olarak Carens Clavis EV’den ciddi şekilde yüksek. Ancak Tesla’nın donanım, yazılım ve sürüş dinamikleri seviyesi de bambaşka bir ligde.

    Mercedes EQB ise daha premium bir deneyim ve 419 km’ye kadar menzil sunuyor ancak fiyat etiketi yine oldukça yukarıda. BYD Tang EV, Çinli markaların fiyat-performans yıldızı olarak dikkat çekiyor. 530 km menzil ve yedi koltuk sunuyor. Ancak Türkiye’de satış ve servis ağı Carens kadar geniş değil.

    Bu tabloya bakınca Carens Clavis EV, uzun menzil vaadinde rakiplerinden geride kalıyor. Fakat fiyat, kullanım maliyeti ve donanım dengesi açısından güçlü bir alternatif olabilir. Özellikle geniş aileler, şehir içi kullanımı ön planda tutanlar ve bütçesini zorlamadan elektrikli SUV-minivan sahibi olmak isteyenler için Carens Clavis EV önemli bir seçenek.

    Hindistan Fiyatı Türkiye’ye Nasıl Yansır?

    Hindistan’da Carens Clavis EV, 1,799,000 – 2,449,000 Hindistan Rupisi (yaklaşık 21.000 – 28.600 USD) bandında satılıyor. Türkiye’ye gelse, ÖTV, KDV ve lojistik maliyetler eklendiğinde fiyatının 1,5 – 2 milyon TL arasında olması muhtemel. Tesla Model Y’nin 2,7 milyon TL’den başladığı düşünüldüğünde, Carens Clavis EV Türkiye’de ciddi ilgi görebilir.

    Sonuç olarak, Kia Carens Clavis EV, “makul fiyat, geniş iç hacim, modern teknoloji” üçlüsüyle ailelerin radarına girmeye aday. Gerçek menzil performansı beklentilerin biraz altında kalsa da, Türkiye’ye ithal edilirse elektrikli araç pazarında ses getireceği kesin.