Nissan motorsporlarındaki kırk yıllık tutku ve performansın adı olan NISMO’nun 40. yıl dönümünü kutluyor.
Nissan’ın motosporlarına kazandırdığı NISMO’nun 40. yıldönümünü kutluyor. 17 Eylül 1984 tarihinde Nissan’ın kurum içi tuning, motor sporları ve performans bölümü olarak kurulan, Nissan Motorsport International Co. Limited kısaca NISMO adını aldı.
Marka, o tarihten bu yana şirketin hem yarış pistinde hem de halka açık yollarda performansa olan bağlılığının somutlaşmış halini temsil ediyor.
Aslen Omori, Tokyo’da bulunan NISMO, Nissan’ın en heyecan verici araçlarından ve motor sporları arayışlarından bazılarının arkasındaki itici güç olarak hizmet veriyor. Şirketin yarış pistinden ilham alarak yarattığı “Pistten yola” sloganı, otomobili sürücüleri için en üst düzey Nissan performansını sunma hedefini somutlaştırıyor.
40.yıl kutlama etkinliklerinde Yokohama kentindeki Nissan Global Genel Merkez Galerisi’ni ziyaret edecekler, ultra nadir bulunan NISMO 270R ve saygı duyulan NISMO 400R gibi NISMO yol modellerinin yanı sıra 1998 Le Mans 24 Saat yarışında 3. olan Nissan R390 GT1, Dayton 24 Saat yarışını kazanan Nissan R91CP ve Japonya Touring Car Şampiyonası (JTCC) ikonu Calsonic Skyline GT-R Group A gibi pist efsanelerini bir arada görebilecekler.
Ayrıca, yakın zamanda piyasaya sürülen Ariya NISMO, AURA NISMO ve FAIRLADY Z NISMO dahil olmak üzere NISMO’nun mevcut Japonya yerli model serisinden araçlar da ziyaretçilerin beğenisine sunulacak. Sergi 15 Ekim 2024 Salı gününe kadar devam edecek.
40.yıldönümü kutlamaları için bir açıklama yapan Nissan’ın küresel motor sporları iş birimi başkanı ve NMC başkanı Takao Katagiri, “1984’ten bu yana NISMO’yu destekleyen herkese teşekkür etmek istiyoruz ve önümüzdeki on yıllar boyunca hız, güven ve heyecan sunmayı dört gözle bekliyoruz. Uzun süredir devam eden pistten yola felsefemiz, Super GT ve Formula E fabrika yarış programlarımızla devam ediyor.” dedi.
Katagiri gelecekle ilgili olarak da şunları ekledi: “Amacımız pistte taraftarlara heyecan sunmak ve yarış pistinden öğrendiklerimizi müşterilerin satın alabileceği ürünlere dönüştürmek Uzun vadeli hedefimiz, dünyanın dört bir yanındaki müşterilere daha heyecan verici NISMO modelleri sunarak işimizi küresel olarak kademeli olarak büyütmektir.
NISMO 40.yıl kutlamaları 1 Aralık’ta Fuji International Speedway’de yapılması planlanan 2024 NISMO Festivali ile devam edecek. Bu yılki festival, markanın zengin mirasına, yarış başarılarına ve yüksek performanslı yol otomobillerinin evrimine saygı göstererek NISMO’nun 40. yıldönümüne adanıyor.
Škoda, tamamen yeni elektrikli C-SUV modeli Elroq’u dünya prömiyeriyle tanıtmaya hazırlanırken, model detaylarını da açıklamaya devam ediyor. Markanın yeni Modern Solid tasarım dilini benimseyen ilk modeli Elroq’un tasarım çizimleri resmi olarak yayınlandı.
Elroq’un dış tasarımını hakkında fikir veren çizimlerde, yeni “Tech-Deck Ön Yüz”, tampona entegre edilmiş Matrix-LED farlar, koyu krom detaylar ve özel Timiano Yeşili rengi dikkat çekiyor.
Tech-Deck olarak adlandırılan yeni ön bölüm, geleneksel Škoda ızgarasının yerini daha düz ve yenilikçi çizgilerle değiştiriyor. Geleneksek motorlu araçlarda motor ızgarası olarak adlandırılan bölüm Elroq’ta daha ince ve düz bir şekilde farlarla entegre olarak otomobilin yan kısımlarına doğru uzanıyor.
Kaput üzerinde, markanın yeni kurumsal kimliğini temsil eden koyu krom Škoda yazısı bulunuyor; bu da Elroq’u markanın yeni tasarım dilini benimseyen ilk model olarak öne çıkarıyor. Aracın farklı görünümü, ön ve arka tamponlarda SUV tarzının altını çizen güçlü hatlarla daha da vurgulanıyor. Arka bölümde, dikkat çeken tavan spoyleri ve ince LED arka aydınlatmalar Elroq’un zarafetini tamamlıyor. Diğer görsel detaylar arasında bagaj kapağındaki Škoda yazısı ve alaşım jantların orta kapaklarını süsleyen 2D Škoda logosu gibi krom vurgular yer alıyor.
Škoda’nın elektrikli araç ürün yelpazesini genişletecek Elroq, Ekim ayında gerçekleştirilecek dünya prömiyeriyle tanıtılacak. Škoda’nın ilk tamamen elektrikli C-SUV segmentindeki modeli Elroq, verimliliği, geniş iç hacmi, yenilikçi teknolojileri ve konforuyla öne çıkarken, tek bir şarjla 560 kilometreden fazla menzil sunacak.
Mazda MX-5, 350 binin üzerinde satışla dünyanın en çok satan cabrio modeli. Bu özel aracı sizleri için deneyimleme fırsatı bulduk, herkese keyifli seyirler.
Dünyanın En Çok Satan Cabrio Arabası: Mazda MX-5
Otomobil dünyasında cabrio denince akla gelen ilk modellerden biri şüphesiz Mazda MX-5. 1989’da tanıtıldığından bu yana hafif yapısı, sürüş keyfi ve ulaşılabilir fiyatıyla milyonlarca otomobil severin gönlünü kazanan MX-5, bugün 350 binden fazla satışla dünyanın en çok satan cabrio modeli unvanını elinde bulunduruyor.
NB Mazda MX-5 Akın DAĞYARAN ve Umut İMAMZADE
Test Konuğumuz: NB Kasa Mazda MX-5
Bu hafta test konuğumuz olan model, MX-5 tarihindeki en özel versiyonlardan biri: NB kasa kodlu ikinci jenerasyon. Bu nesil, MX-5 tarihinde ilk kez aşırı besleme kullanılan versiyonuyla öne çıkıyor. Hem tasarım hem de sürüş deneyimiyle, klasik roadster ruhunu modern teknolojilerle buluşturan NB kasa, bugün hâlâ koleksiyonerlerin gözdesi.
Hazırladığımız video testte de, bu özel aracın hem günlük kullanımda sunduğu keyfi hem de virajlı yollarda nasıl bir sürüş karakteri sergilediğini aktardık. Umarız siz de keyif alırsınız.
Mazda MX-5’in Efsaneleşen Yönleri
Dünyanın en çok satan cabrio modeli (Guinness Rekorlar Kitabı’na girmiştir).
Hafifliği ve 50:50 ağırlık dağılımı sayesinde eşsiz yol tutuş.
Gran Turismo 7 gibi ünlü yarış simülasyonlarında özel yer edinmiş bir otomobil.
Spor otomobil ruhunu ulaşılabilir fiyatlarla geniş kitlelere ulaştırması.
Gran Turismo 7’den Fuji Speedway’e
Mazda MX-5 sadece gerçek dünyada değil, sanal dünyada da popüler. Gran Turismo 7 oyuncuları için vazgeçilmez modellerden biri olan MX-5, oyun severlerin de gönlünde taht kurmuş durumda.
Gerçek dünyada ise Mazda, tutkulu hayranları için her yıl büyük etkinlikler düzenliyor. Bunlardan biri de Fuji Speedway’de gerçekleşen Mazda Fan Festa 2025. Burada, yalnızca 200 adet üretilen Mazda Spirit Racing Roadster 12R versiyonu sergilenecek. Bu özel model, MX-5’in efsanesini geleceğe taşıyan bir koleksiyon parçası olarak şimdiden otomobil tarihine geçti.
Koleksiyonluk Özel Versiyonlar
Mazda MX-5, tarihi boyunca 350 binden fazla satış, koleksiyonluk özel versiyonları, yarış oyunlarındaki yeri ve otomobil festivallerindeki sergileriyle yalnızca bir cabrio değil, otomobil kültürünün yaşayan efsanesi. Bizim de test etme fırsatı bulduğumuz NB kasa MX-5, bu hikâyenin en heyecan verici sayfalarından biri oldu.
Piston Kafalar Yorumu
Mazda MX-5, direksiyonuna geçtiğiniz anda sunduğu hafifliği ve dengesiyle tam anlamıyla bir sürüş keyfi otomobili. Caddede dikkatleri üzerine çeken tasarımıyla ilgi odağı olmayı başarıyor. Test aracımızın otomatik vitesli olması, tamamen konfor ve keyif odaklı bir deneyim sunuyor. Yılların verdiği yıpranma sebebiyle tentesi yenilenmiş olsa da, bu durum araca farklı bir tazelik katmış. Kısacası MX-5, ruhu genç kalmış gerçek bir efsane.
Mazda sahiplerinin Türkiye’de ulaşabilecekleri resmi iletişim bilgisine BURADAN ulaşabilirsiniz.
Fransız otomotiv devi Citroën’in 70’li ve 80’li yılların efsane aracı ve adeta sembolü olarak hatırlanan CX modeli 50. yılını kutluyor.
Dönemine damga vuran Traction ve ardından gelen DS modellerinin yerini alan CX, Citroën ve Peugeot markalarının birleştiğinin ilan edilmesinden iki ay sonra Ağustos 1974 tarihinde resmi olarak tanıtıldı.
1975’te birçok özelliği ile övgü almasının yanı sıra Yılın Otomobili seçilen CX, 16 yıl boyunca bir milyon adetten fazla üretildi ve aynı zamanda Fransa Cumhurbaşkanı ve ralli pilotlarının da tercihi oldu. CX’in konfor ve örnek yol tutuş özellikleri ise günümüzde Citroën C5 X modeli ile Avrupa yollarında var olmaya devam ediyor.
Citroën Traction modelinin yerini alan başarılı DS modeli, 1974 yılında yerini CX modeline devretti. CX, bugün hala 70’lerin ve 80’lerin Citroën sembolü olarak hatırlanıyor. Öncüsü olan iki prestijli model gibi CX de, 17 yıllık kariyeri boyunca bugün bile farklı olmasını sağlayan sayıda teknik yenilikten yararlanıyordu. Bu öncü modelin aynı zamanda özgün tasarımı, ilk bakışta tanınan, zarif, alçak ve aerodinamik bir gövdeyle öne çıkıyordu. Citroën CX, 1989 yazında yerini, önceki mayıs ayında tanıtılan XM modeline bıraktı. Ancak CX’in station wagon gövde tipine sahip versiyonu 1991 yazına kadar üretilmeye devam etti.
CX, devraldığı mirası taçlandırdı!
Citroën CX, Citroën ve Peugeot markalarının birleştiğinin ilan edilmesinden iki ay sonra Ağustos 1974’te resmi olarak tanıtıldı. Bu resmi tanıtımdan önceki temmuz ayında ise İsveç’te yalnızca basına tanıtılmıştı. Daha sonda test için kullanılan 22 adet CX 2000 ve CX 2200, 1974 Arktik Yarışı adında 3.400 kilometrelik altı günlük turun bir parçası olarak Paris’te yer alan Champs-Elysées Caddesi’ndeki Citroën mağazasına dikkat çekici bir dönüş yaptı. Direksiyonda, bir yıl önce 2CV ile 1973 Afrika Yarışına katılan 22 genç vardı.
28 Ağustos 1974’te tanıtılan CX 2000, sonraki ekim ayında düzenlen Paris Otomobil Fuarı’nda büyük ilgi gördü. Citroën standının yıldızı, hemen yenilikçi bir otomobil olarak kabul gördü. Öncülerinden; artık Citroën imajının bir parçası olan önden çekişi, hidropnömatik süspansiyonu ve çift devreli yüksek basınçlı ve servo destekli disk frenleri miras almıştı. Elbette yeni model kendine özgü yeniliklere de sahipti. Citroën CX’in dört silindirli motoru, ağırlık dağılımını ve yol tutuşunu daha da optimize etmek üzere ön aks çıkıntısına yerleştirilmişti ve öne doğru eğik konumlandırılmıştı. Üstün konfor seviyesi için, monokok gövde 16 adet elastik bağlantıyla bir yardımcı şasiye bağlanmıştı. Bunlar ön ve arka akslardan, ayrıca motor ve şanzımandan gelen gürültü ve titreşimi filtreliyordu.
CX ismiyle de vurgulandığı üzere özellikle aerodinamik gövde tasarımına ek olarak, tüm iç mekan yerleşimi de çok ayrıntılı bir çalışmayı yansıtıyordu. En sembolik özelliklerden biri özel bir kap gibi ön konsolun üzerini süsleyen ünlü lunula şeklindeki gösterge paneliydi. Elbette ergonomi ve pasif güvenlik de unutulmamıştı. Her şeyden önce; far, sinyal, ön cam sileceği ve korna gibi sürüş için gerekli olan tüm kumandalar, sürücünün ellerini direksiyondan ayırmadan parmaklarının ucuyla erişebileceği noktalarda bulunuyordu. Aracın tüm döşeme ve iç aksamları agresif çıkıntılara sahip olmayacak şekilde tasarlanmıştı. Ayrıca kullanılan malzemeler insan vücudunun organları kadar dayanıklı olacak şekilde tasarlanmıştı. 1974 yılındaki bir başka yenilik ise kendini otomatik olarak geri toplayan ön emniyet kemerleriydi.
CX modeli birçok özelliği ile övgü aldı. Böylece 29 Ocak 1975’te Avrupa otomobil basını tarafından Volkswagen Golf, Audi 50, Fiat 131 ve Volvo 200 gibi modelleri geride bırakarak 1975 Yılın Otomobili Ödülü’ne layık görüldü. CX, Temmuz 1975’ten itibaren CX SM’nin ünlü Diravi servo destekli direksiyon sistemine de kavuştu. Hıza duyarlı sertliğiyle bu yeni tip hidrolik direksiyon, kuru, ıslak veya karlı olsun her türlü yol koşulunda ve her hızda üstün bir direksiyon hakimiyeti sağlıyordu. Başlangıçta opsiyonel olarak sunulan bu özellik daha sonra tüm ürün gamında standart olarak sunuldu.
Hız kesmeyen gelişim!
CX, yıllar içinde, çoğunlukla yarım yüzyıl sonra norm haline gelen yenilikler ve teknik çözümlerle gelişmeye devam etti. Bu yeniliklerden bazıları:
-1975’te klima, dört kapıda da elektrikli camlar, içeriden kontrol edilen iki yan ayna, arka sis farları.
-1976’da yarı otomatik şanzıman.
-1977’de enjeksiyonlu benzinli motor, beş vitesli şanzıman, elektrikli açılır tavan, sis farları, transistörlü elektronik ateşleme ve hafif alaşım jantlar.
-1978’de arka koltuklarda emniyet kemerleri ve otomatik elektromanyetik kapı kilitleri.
-1979’da ön konsolda elektrikli yağ seviye göstergesi.
-1980’de ön cam sileceğine entegre ön cam suyu fıskiyesi, yakıt tüketimini düşürme çözümü (economizer) ve yeni bir otomatik şanzıman.
-1981’de düşük profilli lastikler ve hız sabitleme.
-1982’de bagaj kapağı ve yakıt depo kapağı dahil merkezi kilit.
-1983’te turbo beslemeli dizel motor ve otomatik kabin iklimlendirmesi.
-1984’te turbo enjeksiyonlu benzinli motor.
-1985’te fren anında lastiklerin kilitlenmesini önleyen ABS fren sistemi, buzlanma algılayıcı, ampul göstergesi, kapı açık uyarısı, renkli cama sahip elektrikli ve ısıtmalı yan aynalar, sesli far açık uyarısı ve kızılötesi uzaktan kumanda ile merkezi kilit ve iç elektrik sisteminin eşzamanlı etkinleşmesi.
-1986’da otomatik arka cam buz çözücüsü.
-1987’de havadan havaya ısı değiştirici ile turbo beslemeli dizel motor ve kodlu bir immobilizer.
EN ÖNEMLİ CX MODELLERİ
CX, sunulduğu süreç boyunca zengin motor yelpazesi ve yine zengin bir ürün gamıyla yollara çıktı. Bu versiyonlardan bazıları, tasarımları kadar mükemmellikleri ile de güçlü bir izlenim bıraktı.
CX 2000
CX 2000, tüm CX model ailesinin ilkiydi. Ekim 1974’te Porte de Versailles’da gerçekleştirilen Paris Otomobil Fuarı’ndaki Citroën standında büyük bir heyecan yarattı. Dört silindirli, 1.985 cc hacimli 102 PS güç üreten bir motora sahipti. Ocak 1975 itibarıyla CX 2200 ve Temmuz 1976 itibarıyla CX 2400 versiyonları aileye katıldı. Temmuz 1979’da üstten eksantrikli yeni 2 litrelik hafif alaşımlı motoruyla CX Reflex ve CX Athena ürün gamına dahil oldu.
CX Prestige
Tıpkı Traction ve DS gibi, CX de siyasi kimliklerin otomobili olarak hızla kendini kanıtladı. Büyükşehirlerin belediye başkanları, valiler, senatörler, milletvekilleri, bakanlar ve siyasiler onun zarafetini, rahatlığını ve güvenliğini takdir etti. Elbette bunlara Başbakan ve Cumhurbaşkanı da dahildi. Citroën kısa süre sonra bu önemli müşterilerin dikkatini daha fazla çekmeye karar verdi ve Şubat 1976’da CX Prestige’i tanıttı.
Model, vinil tavan ve paslanmaz çelik kaplamalarla oldukça gösterişli döşenmişti. Ama daha da önemlisi CX Prestige 25 cm daha uzun aks mesafesiyle arka koltuklarda seyahat eden yolcularına ekstra alan sunuyordu. Dahası Eylül 1978’de 4 santimetre artan tavan yüksekliği ile iç mekan daha da genişledi. Aslında en güçlü benzinli motorlarla donatılmıştı. Ancak Kasım 1979’da gelişmiş CX Super donanım seviyesiyle dizel motorlu CX Limousine yollara çıktı.
CX Dizel ve CX Turbo Dizel
Ürün gamını geliştirmeye devam eden Citroën, Aralık 1975’te CX 2200‘ün dizel versiyonunu pazara sundu. Hem sedan hem de station wagon versiyonlarıyla CX, o tarihten itibaren dizel motora asalet kazandıran mükemmel bir Fransız otomobili oldu. Nisan 1983’te turbo besleme ile donatılan araç, Mart 1987’de CX 25 TRD Turbo 2 ile zirveye ulaştı. Böylece 95 yerine 120 beygir gücünde yeni 2.500 cc hacmindeki bir motora kavuştu ve 195 km/s maksimum hıza ulaştı.
CX Break
CX serisinin amiral gemisi olaran CX Break, station wagon gövde tipiyle Ocak 1976’da pazara sunuldu. Bu model, sedanın tüm konforunu, yol tutuşunu ve fren özelliklerini sunarken, ek olarak arka koltuklar katlandığında 2.03 metreküplük bir hacim sunuyordu. Ekim 1976’dan itibaren iki arka koltuklu bir aile versiyonu tanıtıldı ve bu versiyon en az sekiz koltuk sağlıyordu.
Son olarak CX Enterprise 1984 baharında ortaya çıktı. Bu model, CX Estate’in son ve tek ticari versiyonuydu. Sadece iki ön koltuğa sahipti ve arka kapıları kapalıydı. Bu haliyle 2,03 m ile rekor bir uzunluk ve 2.172 litre kullanılabilir hacim sunuyordu. Benzinli veya dizel motorlarla sunulan CX Estate çok kısa sürede bir referans haline geldi. Ambulans şoförleri seçimleriyle haklıydı ve 1991 yazında kariyerinin sonuna kadar ona sadık kaldılar.
CX GTI, CX GTI Turbo ve CX GTI Turbo 2
CX’in DS 23 IE ve elektronik enjeksiyonlu motoruna layık bir takipçi olacağı açıktı. Bu da Mayıs 1977’de CX GTI’ın yollara çıkmasıyla gerçeğe dönüştü. Model, 2.347 cc L-Tipi Jetronic benzin enjeksiyonlu bir motorla donatılmıştı. 128 HP güç üretiyordu ve beş ileri vitesli bir şanzımana sahipti. Bu güç-aktarma sistemiyle 189 km/s maksimum hıza ulaşıyordu. Dış tasarım olarak CX GTI sadece özel logosuyla değil, aynı zamanda mat siyah cam çıtaları, hafif alaşım jantları (başlangıçta opsiyonel olarak sunuluyordu), iki sis lambası ve bir ön tampon eki ile öne çıkıyordu. Ekim 1984’te, 168 BHP güç üreten 2.500 cc hacimli turbo beslemeli bir motor ürün gamına eklendi.
Böylece CX GTI Turbo yollara çıktı. Bu model ise 220 km/s maksimum hıza ulaşıyordu. Son olarak Temmuz 1986’da bir hamle daha geldi. Otomobilin adı CX GTI Turbo 2 olarak değişti. Maksimum hızı ise 223 km/s’ye çıkmıştı. Ayrıca yakıt tüketimini de önemli ölçüde azaltan bir havadan havaya ısı değiştirici eklendi.
Pistlerin otomobili CX
Citroën CX, Paris Otomobil Fuarı’ndaki tanıtımdan sadece 14 ay sonra yarış maratonuna başladı. 26 Aralık 1975’te üç adet CX 2200 ünlü Abidjan-Nice Rallisi’ne katıldı. Bu yarış, o zamanlar bir motosiklet yarışçısı olan Thierry Sabine’e, Paris ile Dakar arasında benzer bir etkinlik düzenleme fikrini verdi. Üç Citroën, 9.246 km’lik çamur, kayalık ve taşlardan oluşan parkurda tüm zorlukların üstesinden geldi ve iki tekerlekten çekişli kategorisinde 4, 5 ve 6. oldu. Böylece Afrika ve uzun mesafeli yarışlar yeni Citroën’in en sevdiği arazi yarışları oldu. Sağlamlığı ve hidropnömatik süspansiyonu çok sayıda başarıya ulaşmasını sağladı.
İster standart isterse özel olarak hazırlanmış olsun CX; Fas Rallisi, Bin Etaplı Ralli, Londra-Sidney, Akropolis Rallisi, 5×5 Transafrika Rallisi ve Paris-Dakar Rallisi gibi etkinliklerde çok daha güçlü otomobillerle mücadele etti ve başarıdan başarıya koştu. Ayrıca yarış ne kadar uzun, engebeli ve zorlu olursa olsun, süspansiyon ve sağlamlığı ile her zaman harikalar yarattı.
Dahası ünlü Camondo okulunun öğrencisi Philippe Donati’nin tasarladığı yeni üç renkli resmi giydirmesiyle CX, 9. Senegal Otomobil Turu’nda tarihi bir başarıya imza attı. Yarışa beş adet CX 2400 dahil olmak üzere otuz araç katıldı. Dört etap ve boğucu sıcakta geçen 3.000 km’den sonra, 1 Kasım 1977’de bitiş çizgisini sadece yedi araç geçti. Fabrikada üretilen beş adet CX, Peugeot 504 TI ve Renault 16‘yı geride bırakarak ilk beşte yer aldı. CXS ayrıca 1978 ve 1979’da Senegal Otomobil Turu’nu kazandı.
CX’in bir ralli efsanesi olmasını sağlayan bir başka yarış ise Paris-Dakar Rallisi oldu. Citroën, 1979 sonbaharında, bu olağanüstü etkinliğin medya potansiyelini hemen anladı ve organizatörü Thierry Sabine’e dört adet Méhari 4×4 ve gerçek bir efsane haline gelen bir adet CX 2400 GTI sağladı. İkinci Paris-Dakar Rallisi bu otomobille görkemli bir gösteriye dönüştü. Bu yarış, büyük hacimli Citroën’in nitelikleriyle her türlü zorlu arazide Thierry Sabine’i etkilemesi için bir fırsattı. Bu deneyim ertesi yıl da tekrarlandı. Ama en iyisi henüz gelmemişti. 1981’de, fabrikaya ait bir CX 2400 GTI yarışı 16. sırada tamamladı.
CX 2400 GTI, çok daha güçlü 4×4’lerin önünde olmakla beraber iki tekerlekten çekişli otomobiller arasında birinci oldu. Ayrıca daha fazla medya görünürlüğüne sahip ve yine fabrikaya ait bir başka CX 2400 GTI da yarışta dikkat çekmeyi başardı. Bu da insanların zihinlerinde önemli bir yer etti. Citroën Belçika’nın katıldığı aracı ilk olarak Le Mans 24 Saat’i dört kez kazanan Jacky Ickx ve ardından aktör Claude Brasseur kullandı. Bu araç yarışın ön saflarında muhteşem bir performans sergiledi ve çok sayıda derece yaptı. Aynı zamanda birbiri ardına özel etaplar kazandı. Böylece Gao’da genel klasmanda üçüncü olarak zafere ulaştı.
Son olarak, 4 Aralık 1981’de, Al Nasr Motor Sporları Kulübü tarafından Birleşik Arap Emirlikleri’nde düzenlenen Dubai Grand Prix’inin bir parçası olarak, Citroen CX Ünlüler Yarışı gerçekleşti. Bu sıra dışı yarışta 16 adet CX 2400 GTI, dünya motor sporlarının elit isimlerine emanet edildi. Kıyasıya mücadele eden 16 adet CX’in tampon tampona görüntüleri tüm dünyaya yayıldı. CX, bu ‘Şampiyonlar Yarışı’ ile çok erken bir tarihte motor sporları kariyerini spot ışıklar altında ve kameralar önünde sona erdirdi.
CX’in doğum yeri: Aulnay
1973 yılında devreye alınan Aulnay tesisi, Haziran 1974’te CX’in montajına başladı. Tesis, o yıllarda Avrupa’nın en modern otomobil montaj fabrikasıydı. Kaporta, boya, döşeme ve montaj işlerinin hepsi orada gerçekleştirildi. Bilgisayarların ve robotların kullanımı üretimin farklı aşamalarının büyük ölçüde otomasyonunu mümkün kıldı. Bu sayede yorucu ve karmaşık işlemlere gerek kalmıyordu. Bir milyonuncu CX 23 Ekim 1987’de üretildi. 8.000 kişiye kadar istihdam sağlayan ve 180 hektarlık alana kurulu 410.000 m2’lik tesisteki CX üretimi Temmuz 1989’da sona erdi. Ancak Cerizay’daki Heuliez gövde üretim tesisinde station wagon gövde tipinin üretimi devam etti.
1974 -1991 yılları arasında tüm modeller dahil toplam 1.042.460 adet CX üretildi. Bu rakam, 1974’ten 1989’a kadar 29.380 uzun versiyon dahil olmak üzere 913.375 adet sedan ve 1976’dan 1991’e kadar 900 Enterprise dahil olmak üzere 129.085 adet station otomobil içeriyor.
50. yıl dönümünde CX
İki Fransız CX koleksiyon kulübü, Agence CX ve CX Club de France, 13 Eylül Cuma, 14 Eylül Cumartesi ve 15 Eylül Pazar günü CX Jübile etkinliğini Eure-et-Loir bölgesindeki Cloyes-Les-Trois-Rivières‘deki Montigny-Le-Ganelon’da organize etmek için güçlerini birleştirdi. Bu özel etkinliğe Fransa ve Avrupa’nın dört bir yanından geniş bir katılımın olması bekleniyor. Bu üç gün boyunca, cuma günü La Ferté-Videoame test merkezi pistinde özel bir sürüş seansı da dahil olmak üzere çok sayıda etkinlik olacak. Burası, diğer birçok Citroën gibi CX’in de ilk kez yola çıktığı yer. Etkinlik ise cumartesi günü halka açık olacak.
C5 X mirası devraldı
Birkaç on yıl geçmiş olsa da, CX günümüzde iddialı tasarım, konfor ve teknoloji açısından C5 X ile değerli bir mirasçıya sahip. CX, 1974 yılında akıcı hatları ve alçak profili ile dikkat çeken yenilikçi aerodinamik tasarımıyla beğeni topladı. Şık tasarımlı C5 modeli ise bir sedanın zarafetini, bir station wagon otomobilin dinamizmini ve pratikliğini ve bir SUV modelin güvenliği ve dayanıklılığını birleştiriyor. Her iki model de Citroën kimliğinin vazgeçilmez bir unsuru olan konforu vurguluyor. CX, en zorlu yollarda bile yumuşak ve akıcı bir sürüş sağlayan hidropnömatik süspansiyonuyla biliniyordu.
C5 X ise Citroën için çok değerli olan “sihirli halı” etkisini yeniden üreten çift burçlu hidrolik süspansiyon ile bu geleneği sürdürüyor. Citroën Advanced Comfort koltuklar ve gelişmiş akustik çözümleri ile C5 X, tam bir dinginlik içinde seyahat etme olanağı sunan gerçek bir koza ortamı sunuyor. Ayrıca CX, “Diravi” servo direksiyon ve sürücü odaklı gösterge paneli gibi bir dizi yeniliği de tanıttı. C5 X, günlük sürüşü daha kolay hale getirmek üzere göz hizası ekranı, gelişmiş sürüş yardımcıları ve bağlantı özellikleri gibi modern teknolojilerle yoluna devam ediyor. Tüm bu benzerlikler, Citroën’in değerleriyle sürüş deneyiminde sürekliliği sağlama yaklaşımını gözler önüne seriyor.
BMW Group, Toyota Motor Corporation ile Yakıt Hücreli Elektrikli Araçlar (FCEV) konusunda iş birliklerini genişleterek yeni nesil yakıt hücresi teknolojisi geliştirme çalışmalarında bulunma kararı aldı.
BMW Group, bu iş birliği kapsamında 2028 yılında ilk seri üretim yakıt hücreli aracını piyasaya sürerek sıfır emisyonlu bir motor seçeneği daha sunma hedefini gerçekleştirecek.
Hidrojen Ekonomisini İlerletmeye Yönelik Ortak Vizyon
BMW Group ve Toyota Motor Corporation, hidrojen mobilitesinin erken aşamada yaygınlaşmasını kolaylaştırmak ve ekonomik uygulanabilirliğini sağlamak için çalışmalarını bir üst seviyeye taşıyacak.
İş birliği kapsamında BMW Group ve Toyota Motor Corporation, hidrojen mobilitesinin tam potansiyelini açığa çıkarmak amacıyla hem ticari hem de binek araçlar için yeni nesil güç aktarma teknolojisi geliştirecek. Tüm mobilite uygulamaları için bir yakıt ikmali altyapısının oluşturulmasını içeren teknolojiyle hem hidrojen yakıt ikmali hem de elektrikli araç şarj altyapısının genişletilmesi desteklenecek. Güç aktarma birimlerinin toplam hacmi birleştirilerek yakıt hücresi teknolojisinin maliyetleri düşürülecek. Geliştirilen teknolojiler, hem BMW hem de Toyota modellerinde kullanılarak müşterilere sunulan FCEV seçeneklerinin yelpazesi genişletilecek.
BMW, iX5 Hydrogen pilot filosunun dünya genelinde başarılı bir şekilde test edilmesinin ardından bu yenilikçi teknolojiyi seri üretim aşamasına taşıma kararı aldı. Hidrojen Yakıt Hücreli güç aktarma teknolojisine sahip seri üretim BMW otomobiller, 2028’den itibaren piyasaya sürülecek. BMW’nin mevcut portföyüne entegre edilecek yeni nesil yakıt hücreli otomobiller tüketicilerin aynı gövdede farklı motor seçeneklerine ulaşma özgürlüğü sunan Power of Choice yaklaşımını daha da ileri taşıyacak. Böylece müşteriler, BMW modellerinin özellikleri korunarak kendilerine sunulan FCEV seçeneklerini de tercih edebilecek.
Hidrojenle Çalışan Teknolojinin Faydaları
Küresel karbonsuzlaşma adına gelecek vadeden bir enerji kaynağı olarak kabul edilen hidrojen, yenilenebilir enerji kaynakları için etkili bir depolama ortamı olarak dikkat çekiyor. Bunun yanı sıra yenilenebilir enerjilerin, enerji şebekesine daha istikrarlı ve güvenilir bir şekilde entegre edilmesini mümkün kılmasıyla da önem taşıyor.
BMW Group, geleceğin mobilite çözümlerini sunmak için benimsediği “teknolojiye açıklık” vizyonu doğrultusunda attığı bu adımla FCEV teknolojisini ilerletme konusundaki kararlılığını bir kez daha kanıtlıyor.
Audi, elektrikli modellerinin fark yaratan keyifli sürüş özelliğini Q4 e-tron modeliyle daha yukarı taşıyor.
Daha hızlı şarj olan, daha fazla güç sunan ve sürüş asistan paketleri geliştirilen Q4 e-tron ve Q4 Sportback e-tron modelleri Türkiye’de satışa sunuldu.
Her iki kasa tipinde de sunduğu Adaptif Hız Sabitleme Sistemi, 3 Bölgeli Otomatik Klima, Isıtmalı Deri Direksiyon gibi özellikleriyle sınıfındaki rakiplerinden ayrışıyor.
Türkiye’nin BEV ailesine yeni katılan model, 45 e-tron ve 55 e-tron quattro motorlarıyla ve Premium donanım seçeneğiyle, 3.679.699 TL’den başlayan fiyatla alınabiliyor.
Audi’nin, elektrikli modellerdeki büyüme trendine büyük bir ivme kazandıran ödüllü modeli Q4 e-tron Türkiye’de satışa sunuldu.
Gerçekleştirilen kapsamlı güncellemeler sonrasında yeni süspansiyon, artırılmış verimlilik, karakteristik ses ve daha da zengin standart donanım özellikleriyle dikkat çeken modelde, optimize edilen sürüş özellikleri ve daha yüksek şarj kapasitesi öne çıkıyor. Ayrıca sürüş asistan sistemlerinin işlev yelpazesi de daha genişletilmiş. Q4 45 e-tron ve Q4 55 e-tron quattro motor seçenekleri ve iki farklı (SUV – Sportback) kasa tipiyle satışa sunulan model 3.679.699 TL’den başlayan fiyatlarla alınabiliyor. Ayrıca araç ile birlikte 11 kW’lık e-tron kompakt şarj cihazı da ücretsiz olarak sunuluyor.
Bütün Q4 e-tron versiyonlarında 77 kWsa net (brüt 82 kWsa) enerji kapasitesine sahip bir batarya kullanıyor. Optimize edilen hücre kimyası sayesinde, DC şarj performansı daha da iyileştirildi. Böylece ideal koşullar altında yaklaşık 28 dakikada yüzde 10’dan yüzde 80’e şarj mümkün oluyor. Hem quattro hem de arkadan itişli motorlar 175 kW maksimum DC şarj gücüne sahip.
Batarya koruma işlevi şarj seviyesini otomatik olarak yüzde 80’de tutuyor ve bataryanın ömrünü uzatmaya yardımcı oluyor ancak, kullanıcılar arzu etmeleri halinde uzun yol için bataryalarını yüzde 100 oranında şarj edebiliyor.
İster arkadan itişli ister dört tekerlekten çekişli quattro olsun, tüm Audi Q4 e–tron versiyonlarının arka aksında sürekli tahrikli senkron bir motor (PSM) çalışıyor. Audi Q4 Sportback 45 e-tron, WLTP döngüsünde 557 kilometreye kadar menzile ulaşabiliyor.
Arkadan itişli Audi Q4 45 e-tron ve Audi Q4 Sportback 45 e-tron 210 kW (286 bg) güç sağlıyor ve 6,7 saniyede 0’dan 100 km/s hıza ulaşıyor. Ürün gamının en üst versiyonu olarak Audi Q4 55 e-tron quattro ve Audi Q4 Sportback 55 e-tron quattro 250 kW (340 bg) güç sağlıyor ve 0’dan 100 km/s hıza 5,4 saniyede ulaşıyor. Tüm versiyonlarda maksimum hız 180 km/s.
Optimize edilen ısı yönetimi yeni elektromotorun verimliliğini artırıyor, aynı zamanda enerji tasarruflu soğutma sağlıyor. Şanzıman ve aktarma organlarında yapılan yeni mühendislik çalışmalarıla sıcaklık kontrol altına alınıyor. Ayrıca statorun dış kısmında su soğutma gömleği bulunuyor. Bu sayede soğutma döngüsü yağ sıcaklığını düşürürken termal verimlilik de artırılıyor.
Gelişmiş direksiyon tepkisi: Audi DNA’sına sahip süspansiyon. Audi DNA’sına uygun yeni bir süspansiyon kurulumu, daha fazla konfor, sürüş keyfi ve stabilite arasında gelişmiş bir denge sağlıyor. İster standart konfor süspansiyon ister spor süspansiyon, isterse de sönümleme kontrollü süspansiyon sistemi olsun, direksiyon özellikleri ve amortisör ayarları her üç süspansiyon için özel olarak uyarlanıyor. Böylece dengeli süspansiyon davranışı, gelişmiş direksiyon tepkisi ve daha dengeli gövde kontrolü gibi kazanımlar oluşuyor.
Spor süspansiyon gövdeyi 15 milimetre alçaltıyor. Yeni yay-amortisör kurulumu ve yeni direksiyon kurulumu birlikte Audi’ye özgü dengeli ve güvenli sürüş hissi dışında sportif direksiyon tepkileri sağlıyor. Audi Q4 e-tron versiyonları direksiyon emirlerine hassas tepkiler vererek daha kıvrak ve daha sportif sürüş özellikleri sağlıyor.
Daha zenginleşen standart donanım Audi MMI navigasyon plus, MMI plus bilgi-eğlence sistemi ve tamamen dijital 10,25 inç gösterge ekranı Audi sanal kokpit yeni modelde standart olarak sunulan donanımlar. Elektrikli bagaj kapağı standart olup, isteğe bağlı olarak sunulan konfor anahtar ile birlikte ayak hareketlerine de tepki veriyor. Ayrıca ön koltuk ısıtması da standart olarak sunuluyor.
Önemli sürüş asistan sistemlerinin de standart olarak sunulduğu Q4 e-tron’da yer alan Şerit Değiştirme Uyarısı, aracın arkasındaki ve yanındaki trafiği izliyor ve kritik bir durumda şerit değiştirmek istediğinde sürücüyü uyarıyor. Sistem bu amaçla arka radar sensörlerinden gelen bilgileri de kullanıyor.
Özgün akustik kimlik “Karakter sesi”
Audi Q4 e-tron serisi, özgün akustik kimlik “Karakter sesi” sayesinde sadece görsel olarak değil, aynı zamanda akustik olarak da benzersiz olmaya devam ediyor. Audi, opsiyonel olarak kompakt SUV serisine özgün akustik kimlik kazandırıyor.
Dijital olarak üretilen sürüş sesi, arka alandaki iki harici hoparlör ve arka kapılardaki iki dahili hoparlör aracılığıyla iletiliyor ve fabrika çıkışı opsiyon olarak sunuluyor. Bu yenilikçi ses ortamı, güç kullanımına ve maksimum hıza kadar sürüş hızına bağlı olarak değişiyor. Özgün ses yüksek bir tanınma etkisine sahip olup aynı zamanda aracın ilerici karakterini duygusal olarak ifade ediyor.
Ortalama Enerji Tüketimi ve Ortalama CO2 emisyonu
Audi Q4 45 e-tron: 21,7-12,3 kWsa/100 km – 0 gr/km
Audi Q4 Sportback 45 e-tron: 21,0-12,2kWsa/100 km – 0 gr/km
Audi Q4 55 e-tron quattro: 22,5 -13,0 kWsa/100 km – 0 gr/km
Audi Q4 Sportback 55 e-tron quattro: 21,7 -12,9 kWsa/100 km – 0 gr/km
Türkiye’nin BEV ailesine yeni katılan model, 45 e-tron ve 55 e-tron quattro motorlarıyla ve Premium donanım seçeneğiyle, 3.679.699 TL’den başlayan fiyatla alınabiliyor.
Fransız üretici, ileri seviye elektrikli ve 48V hibrit teknolojisine sahip, fastback SUV modelleri yeni Peugeot 3008 ve Peugeot E-3008’i, 2023 yılında dünya çapında en çok PEUGEOT satışını gerçekleştiren dördüncü ülke olan Türkiye’de satışa sundu.
Avrupa’da satışa sunulduğu ilk iki ayda 50 bin adetten fazla sipariş alan yeni PEUGEOT 3008 ve E-3008, tasarımdaki yaratıcılığı, kullanıcılarına sunduğu sürüş keyfi ve elektrikli performansı, yeni bir boyuta taşıyor.
Tamamen yeni ve göz alıcı fastback SUV tasarımıyla verimliliği de artan yeni 3008, iç mekânda ise sürüş keyfini ileri bir seviyeye taşıyan yeni PEUGEOT Panoramik i-Cockpit® ile bambaşka bir boyuta ulaşıyor. Türkiye’de Allure ve GT olmak üzere iki farklı donanım seviyesiyle satışa sunulan yeni 3008 ve E-3008, ilk aşamada 136 HP gücündeki 48V hibrit teknolojili benzinli motor ve 210 HP’lik güce sahip %100 elektrikli versiyon seçeneklerinden oluşan 2 ayrı güç ünitesi seçeneğiyle yollara çıkıyor.
Ülkemizde satışa sunulan yeni 3008 1.2 Hybrid 136HP e-DCS6’nın fiyatları 2 milyon 190 bin TL’den, 73 kWsa batarya kapasitesi ile ve 500 km’lik (WLTP) elektrikli menzili sunan yeni E-3008’in başlangıç fiyatı ise 1 milyon 865 bin TL’den başlıyor. Yeni 3008’de sunulan yeni nesil 136 HP’lik 1.2 PureTech benzinli hibrit motor, yeni e-DCS6 şanzıman ile ileri seviye sürüş keyfi ve düşük yakıt tüketimi ile verimlilik sunmayı hedefliyor. Stellantis’in yeni STLA Medium platformunu kullanan ilk modeli unvanına sahip E-3008’in 210 HP’lik elektrikli versiyonu ise üstün performans sunarken aynı zamanda 500 kilometreye kadar menzil sunabilmesiyle de öne çıkıyor.
STLA Medium platformu ile üstün menzil ve sürüş keyfi!
PEUGEOT E-3008, Stellantis’in, markayı bir üst seviyeye taşıyan yepyeni STLA Medium platformunu kullanan ilk model olma özelliğini de taşıyor. Müşterilere sınıfının en iyi performansını sunmak üzere tasarlanan bu yenilikçi platform, ilk etapta sunulan versiyonda 500 km menzil, 30 dakikaya varan şarj süresi, yüksek sürüş keyfi, etkileyici performans ve üst düzey verimlilik sağlıyor. Fransa’daki Sochaux Fabrikası’nda üretilen yeni PEUGEOT 3008 ve E-3008, “Allure” ve “GT” olmak üzere iki donanım seviyesiyle satışa sunuluyor.
İleri seviye Fastback SUV tasarımı ile kusursuz aerodinamizm!
Yeni PEUGEOT 3008 tasarımda da yeni bir çağı başlatıyor. Aracın göz alıcı tasarımı, meraklı gözleri üzerine çekerken verimliliği de destekliyor. Fastback bir SUV’a dönüştürülen etkileyici tasarımıyla 3008, adeta bir kedi duruşuna sahip. Bu tasarım şekli, dinamik ve aerodinamik formuyla (Cx 0,28) yeni 3008, zarafeti, verimliliği ve ferah iç mekânı birleştiriyor. 4535 mm’lik uzunluğu, 1890 mm’lik genişliği ve 1665 mm’lik yüksekliğe sahip yeni 3008, kedi duruşu tasarımıyla bir yandan tamamen elektrikli C-SUV segmentinin en kompakt modellerden biri olmaya devam ederken diğer taraftan da 2730 mm’lik aks mesafesinin de etkisiyle geniş yolcu ve bagaj alanı sağlamayı başarıyor.
PEUGEOT, yeni 3008 ile ön tasarımda yeni bir yaklaşım sergiliyor. Model, ikonik üç pençeli ışık imzasını korurken, farların ve ızgaranın tasarımı tamamen değişiyor. Yeni ön ızgara, bu modelin elektrik genlerini yansıtıyor. Yeni ön cephe ise yeni PEUGEOT logosu etrafında tasarlandı. Gövde rengindeki “degrade” tasarımı sayesinde yeni ışık imzasını ve ızgarayı sınır olmaksızın birleştiriyor. Ultra kompakt farlar, radyatör ızgarasının üzerinde yer alan ve ön kısmın tamamını saran ince, zarif bir şeride yerleştiriliyor. Bu, yeni 3008’e etkileyici bir görünüm kazandıran ve kişiliğini vurgulayan özgün bir tasarım özelliği. Tüm versiyonlarda LED farlar sunuluyor. 3008 GT, standart olarak, far huzmesini trafik ve hava koşullarına göre otomatik olarak ayarlayan ve diğer sürücüleri rahatsız etmeden optimum aydınlatma sağlayan, PEUGEOT’nun yeni Pixel LED teknolojisiyle yollara çıkıyor.
520 litrelik bagaj hacmi her iki seçenekte de korundu!
Fastback’e yeniden hayat veren konseptiyle PEUGEOT, otomobilin arkasındaki fastback tasarımın geleneksel çizgisini, “Havada Süzülen” bir spoyler ile modernize ediyor. Bu yenilikçi yaklaşım, aerodinamiği optimize ederken yeni 3008’in gövdesinin çizgisini geliştiriyor. Yeni 3008’in arka tasarımında, GT versiyonlarında 3D LED arka stop lambalarına yer verilirken üç pençeli ışık imzasıyla dinamik bir tasarım sunuluyor. Bu arada arka koltuklarda geniş bir alan sunuyor ve bir önceki nesil 3008 ile 520 litrelik aynı bagaj hacmini her iki seçenekte de koruyor.
Yeni 3008’in her tasarım detayı daha fazla yenilik ve verimlilik sunacak şekilde aerodinamik bir siluette tasarlandı. Yan cam fitillerinin kapılara gizlenmesi, otomobilin yan taraflarının şık tasarımına katkıda bulunuyor. Gövde üzerindeki dekoratif parçaların sayısı azaltıldı ve tüm krom parçalar çıkarıldı. 408 ile başlattığı yenilikçi yaklaşıma devam eden PEUGEOT, yeni 3008’i hem modern tasarıma hem de aerodinamik performansa katkı sağlayan jantlarla donattı. Teknik ve geometrik tasarımlarıyla elmas kesim 19 inç veya 20 inç jantların ortasında yeni PEUGEOT logosu yer alıyor.
Dış detaylar açısından 3008, yeni, sofistike, daha modern ve daha dayanıklı bir duruş sergiliyor. Krom parçalar yerini, lake parçalara bıraktı. Ön rüzgarlık ve arka tamponda Meteor Grisi, ayna kapaklarında ve elektrikli versiyona özel alt kemer hattında Orbital Siyah kullanılıyor. Yeni PEUGEOT 3008 ve E-3008, 6 renk seçeneği ile satışa sunuluyor. Yenilikçi dikromatik pigmentler sayesinde Obsesyon Mavi rengi, ışığa ve gövdenin şekline bağlı olarak maviden yeşile dönüşerek E-3008’in yeni bir çağa girişini zarif bir şekilde ifade ediyor.
Yeni Ingaro Mavi, ince yansımalarıyla yeni 3008 ve E-3008’in modern çizgilerini harika bir şekilde vurguluyor. Ayrıca Okenit Beyaz, İnci Siyah, Tekno Gri ve Titan Gri renk seçenekleri de bulunuyor. Bunlara ek olarak 3008 ve E-3008 GT, standart olarak çift renkli ve parlak siyah tavanla sunuluyor. Elektrikli GT versiyonlarında ise ön ve arka tamponların alt kısımları, çamurluk kemerleri ve kapı eşik koruyucularında parlak siyah uygulanıyor.
GT donanım seviyesinde kaliteli ve teknolojik yolcu kabinindeki yeni PEUGEOT Panoramik i-Cockpit®, havada süzülen 21 inçlik panoramik ekrana ek olarak, kabinin çekiciliği ve teknolojik karakterini 8 farklı renkte kişiselleştiren LED ambiyans aydınlatmasıyla daha da güçleniyor. Ambiyans aydınlatması, ön konsol boyunca uzanan ve kapılara doğru devam eden zarif alüminyum kaplamayla yansıtılıyor. Alüminyum ve desenli kumaşın birleşimi, premium malzemelerin benzersiz ve kaliteli uyumunu ortaya koyuyor.
Yeni PEUGEOT PANORAMİK I-COCKPIT® ile büyüleyici bir sürüş keyfi!
E-3008’in dışındaki yenilik ve şıklık, içeride de devam ediyor. Yeni PEUGEOT Panoramik i-Cockpit®, sürüş keyfini bir üst seviyeye taşıyor. Kavisli 21 inçlik HD panoramik ekran, yükseltilmiş dijital gösterge paneli ile dokunmatik multimedya ekranını birleştiriyor. PEUGEOT ekipleri, i-Cockpit®’in üç temel unsurundan ikisini; dijital gösterge paneli ile dokunmatik multimedya ekranını birleştirdi. Bunlar artık ön konsolun solundan orta konsola kadar uzanan, 21 inçlik yüksek çözünürlüklü tek bir panelden oluşan, kavisli bir panoramik ekranda entegre ediliyor. Panoramik ekran, ön konsolun üzerinde havada süzülüyor. Süzülme etkisi, ekranın altında bulunan LED ortam aydınlatmasıyla vurgulanıyor.
Optimum ergonomi için konumlandırılan 21 inçlik panoramik ekran, sürücüye doğru hafifçe kavisli olsa da hala yolcu tarafından kolaylıkla erişilebiliyor. Büyük ve yüksek çözünürlüklü dijital ekran, PEUGEOT i-Cockpit®’in iki temel işlevini birleştiriyor. Panoramik ekranın sol tarafında gösterge paneli, sürüşle ilgili hız, güç, sürüş yardımcıları ve enerji akışı gibi tüm bilgileri kompakt direksiyon simidinin üzerinde birleştiriyor. Panoramik ekranın sağ tarafında yer alan ve ön konsolun ortasındaki dokunmatik ekrana hem sürücü hem de yolcu rahatlıkla erişebiliyor.
Bu ekran, klima ayarı, navigasyon ve medya/bağlantı gibi işlevleri yönetmek için kullanılabiliyor. 3008’in Allure versiyonunda, yeni PEUGEOT i-Cockpit® standart olarak, panoramik ekran altında tek bir panele entegre edilen iki adet 10 inçlik dijital ekrandan oluşuyor ve 21 inçlik panelle aynı etkiyi veriyor. GT, standart olarak 21 inçlik bir ekranla donatılıyor. 21 inçlik panoramik kavisli ekran, i-Toggles, 3D navigasyon sistemi ve 3 adet USB girişini içeren opsiyonla Allure donanım seviyesinde de tercih edilebiliyor.
Yeniden tasarlanan mimari ve ergonomisiyle yeni PEUGEOT Panoramik i-Cockpit®’teki en önemli yenilik; panoramik ekranın yolcu bölmesinden görülmeyecek bir bağlantı sistemi ile ön konsola monte edilmesi. Bu sayede, 21 inçlik panoramik dokunmatik ekranda gösterilen bilgilerin erişilebilirliği ve görünürlüğü artıyor. Ön konsolun ortasında, tamamen kişiselleştirilebilir dokunmatik i-Toggles’a da yer veriliyor. Kullanıcı bu panelde; bir kişiyi aramak, sık kullanılan bir varış noktası için navigasyonu başlatmak, ideal klima sıcaklığını ayarlamak gibi, en sık kullandığı 10 işlevi, hızlı erişim için programlayabiliyor.
Orta konsol, ön yolcuya geniş ve ferah bir alan sağlamak ve depolama için alanlar oluşturmak üzere düzenlendi. Bu geniş mimariye, vites seçicinin ön konsola taşınmasının önemli bir katkısı oldu. Vites seçici direksiyonun sağında, start/stop düğmesinin yanında yer alıyor. Bu ergonomik yapı, şanzıman kontrolü dışında motoru durdurma ve çalıştırmada kolaylık sağlıyor.
Rejeneratif fren için direksiyon kulakçıkları sunuluyor
Dokunma hassasiyetli kontrollere sahip yeni kompakt direksiyon simidi, en başından beri PEUGEOT i-Cockpit®’in temel unsurlarından biri oldu. Direksiyon, daha da yüksek sürüş hissi ve konfor için yenilendi. Elbette, modern tasarımıyla kompakt yapısını koruyor. Yeniden tasarlanan, hava yastığını barındıran bölüm daha küçük tasarlandı. Ayrıca ön konsoldaki panoramik ekrana benzer bir havada süzülme etkisi için direksiyon simidi, kollarından izole edildi. Optimum ergonomi için kompakt direksiyon simidi üzerindeki kontroller de yenilendi.
Sürücünün parmaklarını otomatik olarak algılayan kontroller, yanlış komutları önlemek adına, sadece sürücü onlara bastığında etkinleşiyorlar. Yeni PEUGEOT Panoramik i-Cockpit®, kompakt direksiyon simidinin arkasında iki yeni, ince ve zarif kumanda kolu ve kademeli rejeneratif fren işlevi için iki kulakçıkda sunuyor. Yeni E-3008’in iç mekânı, yolculara cömert ve aydınlık bir alanda rahatlatıcı bir deneyim sunuyor.
Yeni 3008 ve E-3008’in Allure donanım seviyesinde yarı deri kumaş ve GT’de ise Alcantara koltuklar (Nappa Deri İç Döşeme GT’donanımında opsiyonel), üstün konfor sağlıyor. Koltuklar, vücudu destekleyen bir forma ve yüksek yoğunluklu köpüğe sahip. Ön koltuklar, sırt ağrısının önlenmesine yönelik araştırmaları destekleyen Alman doktorlar ve terapistler derneği tarafından verilen AGR sertifikasına sahip.
GT versiyonunda opsiyonel olarak tercih edilebilen Nappa Deri İç Döşemede ayrıca, havalandırma ile masaj ve arkada koltuklarda ısıtma özelliği sunuluyor. Bu opsiyonla birlikte PEUGEOT ürün gamında ilk kez ön koltuklar, yolcunun vücut şekline uyum sağlamak üzere elektrikli olarak şişen veya sönen, ayarlanabilir yan desteklerle donatılabiliyor. Sağlıklı bir iç mekân atmosferi sağlamak üzere yeni PEUGEOT 3008, kabine giren havanın kalitesini sürekli izleyen ve gerektiğinde hava iç sirkülasyonunu otomatik olarak etkinleştiren AQS (Hava Kalite Sistemi) ile donatılıyor. Bu işlev, GT donanım seviyesinde, kirletici gazları ve parçacıkları filtreleyen “Clean Cabin” ile tamamlanıyor. Hava kalitesi, panoramik ekranın sağ tarafında gösteriliyor.
Araç içinde konser salonu!
PEUGEOT ile ses sistemleri konusunda uzman Fransız Focal® ekipleri arasındaki, uzun yıllara dayanan ortak tasarım çalışmasının meyvesi olan kaliteli Focal® Premium Hi-Fi Ses Sistemi ile, kabin içindeki müzik deneyimi yeni bir seviyeye ulaşıyor. GT donanım seviyesinde sunulan Focal® Premium Hi-Fi ses Sistemi, özel patentli teknolojilere sahip 10 adet hoparlör içeriyor:
4 adet TNF alüminyum ters kubbe tweeter,
4 adet woofer/Mid, Polyglass konili ve 165 mm TMD (Ayarlanmış Kütle Damperi) süspansiyonlu,
1 adet Geliştirilmiş performansa sahip poliglas koni center,
1 adet Power Flower™ ile optimize edilen subwoofer.
Hoparlörleri, 12 kanallı 690 W amplifikatör (Güçlendirilmiş D sınıfı teknolojisi) besliyor. Müzik deneyimi, 3008 ve E-3008’in ön koltuklarını canlı sahneye dönüştüren yenilikçi “Ön Optimizasyon” dinleme modunu daha da ileriye taşıyor.
Yeni 3008’in yolcu kabini, toplam hacmi yaklaşık 34 litre olan 17 farklı, birçok saklama alanı sunuyor: Orta konsolda kolayca erişilebilen kablosuz telefon şarjı, orta kol dayamanın altındaki soğutmalı alan, tavan konsolunda gözlük tutucusu, bardak tutucular ve torpido gözü. Bagaj perdesinin altında 520 litrelik kullanılabilir hacimle yeni 3008 ve E-3008’in bagajı, selefi kadar geniş. Yeni STLA Medium platformu, yeni E-3008’de aynı bagaj alanını sunuyor.
E-3008, PEUGEOT’nun yol tutuş ve sürüş keyfi konusundaki itibarını yansıtıyor. Yeni STLA Medium platformu, dinamik yol tutuş sağlamak üzere tasarlanan yeni ön ve arka aksları içeriyor. Platformun mimarisi, hafif ve rijit malzemelerin kullanımını maksimuma çıkararak ve tekerlekler arasında mümkün olduğunca alçakta ideal bir şekilde konumlandırılan tek katmanlı batarya ile ağırlık merkezini düşürerek bu dinamizme katkıda bulunuyor.
Yeni E-3008 her sürüş tarzı için hazır!
Sürücü, E-3008’in performansının sürücünün isteklerine ve/veya trafik koşullarına ideal şekilde uyarlanmak üzere orta konsoldaki kumanda ile üç sürüş modu arasından seçim yapabiliyor:
Normal mod, varsayılan mod olup hızlanma pedalına yüzde 0 ile yüzde 70 arasında basıldığında, güç ve tork bir miktar azalıyor. Yüzde 70’in üzerinde tam güç ve tork kullanılabiliyor.
Eko modu, özel bir hızlanma pedalı ayarı ile gücü ve torku sınırlandırarak, ısıtma ve klima performansını azaltarak, daha pürüzsüz bir sürüş ve daha düşük enerji tüketimi sağlıyor.
Spor mod, direksiyon, hızlanma pedalı ve motor kalibrasyonu için özel konfigürasyonlar kullanarak daha dinamik bir sürüş sağlıyor.
Kompakt ve kendi sınıfındaki tamamen elektrikli SUV’lar arasında en iyi dönüş çapına (10,6 m) sahip yeni E-3008, şehir trafiğinde rahatlık ve çeviklik sağlayan bir SUV oluyor. Manevra yapmayı kolaylaştırmak üzere, standart olarak geri görüş veya kuş bakışı görüş olmak üzere, sürücüye iki açı sunan bir geri görüş kamerası ile donatılıyor. Kamera, her koşulda eksiksiz görüntü sağlamak üzere bir temizleme başlığıyla donatılıyor. Yeni 3008 ve E-3008, GT donanımlı versiyonunda standart, Allure donanım seviyesinde ise opsiyonel olan, ön ve arka tekerleklere mümkün olduğunca yakın konumlandırılan 4 kamera ve otomobilin etrafına dağılan 12 sensör sayesinde, aracın çevresini 360 derece gösteren PEUGEOT VisioPark 360° sistemiyle donatılabiliyor.
PEUGEOT, yeni 3008 ve E-3008’de sunulan sürüş destek sistemleri ile yarı otonom sürüşe doğru bir adım daha atıyor. Bu sistem, aracın tüm sensörlerini (kameralar, radar vb.) kullanarak sürücüye yardımcı oluyor. Bu destek sistemleri, otoyollar veya bölünmüş yollar gibi çok şeritli yollarda sürücünün yükünü hafifletmek için tasarlandı:
Dur ve Kalk işlevi ile Adaptif Cruise Control ve Şerit Konumlandırma Asistanı yeni 3008 GT’yi şeritte ve sürücü tarafından belirlenen hızda tutmak için direksiyonu ve hızını yönetiyor.
Standart olarak sunulan Hız Sınırı Tanıma ve Önerme, yol işaretlerini okuyarak hız sınırındaki herhangi bir değişikliği algılıyor ve sürücüye Adaptif Cruise Control ayarını değiştirmesini öneriyor.
Bu yarı otonom sürüş özellikleri, sürücünün onayını gerektiriyor. Sensörler, sürücünün ellerini her zaman direksiyonda tutmasını sağlıyor.
Yeni PEUGEOT 3008 ve E-3008, aşağıdakiler dahil en güncel PEUGEOT aktif güvenlik teknolojilerine sahip:
Çarpışma uyarılı Acil Durum Tam Durdurma Güvenlik Freni, gece veya gündüz, 7 km/s’den 140 km/s’ye kadar araçları, yayaları ve bisikletlileri algılıyor.
Şeritten çıkma, düzeltme işleviyle Aktif Şerit Takip Sistemi.
Sürücü Dikkat Uyarı Sistemi, araç hareketlerini analiz ederek dikkat kaybını tespit ediyor.
Genişletilmiş Trafik İşaretleri Uyarı Sistemi olağan hız işaretlerine ek olarak dur, tek yön, sollama yasak, sollama sonu işaretlerini de algılıyor.
Uzun menzilli kör nokta uyarı sistemi (75 metreye kadar).
Geri Manevra Trafik Uyarı Sistemi.
Elektrikli performans ve bağlantıda bir üst seviye!
Stellantis’in E-3008 ile ilk kez kullandığı yeni STLA Medium elektrikli platformu, PEUGEOT’nun performans, verimlilik, menzil ve şarj kapasitesi açısından, tamamen elektrikli araç müşterilerinin beklentilerini her açıdan karşılamasını sağlıyor. PEUGEOT E-3008, Stellantis’in yeni STLA Medium platformunu kullanan ilk model olarak öne çıkıyor. Grubun gelecekteki elektrikli araçları için tasarlanan bu platform, pazarda yeni standartlar belirliyor. STLA Medium BEV platformu, kısa aks mesafesinde (E-3008 için 2,73 m) tekerler arası 98 kWsa ile rekor düzeyde yerleşik enerjiye sahip. Bu yüksek performanslı tasarım, E-3008’e kompakt gövdede (4,54 m uzunluk) sınıfının en iyi menzilini sağlıyor.
İlk etapta Türkiye’de satışa sunulan 210 beygirlik elektrikli versiyon 500 kilometre, 2025 yılında yıllara çıkacak olan aynı motorun 230 HP’lik uzun menzilli versiyonu ise 680 kilometreye varan menzil sunuyor. Yeni nesil sabit mıknatıslı senkron motorlar daha fazla güç ve verimlilik sunuyor. Elektrikli motor, Trémery’deki (Fransa) STELLANTIS-NIDEC ortak girişimi tarafından üretiliyor. Vites kutusu, Stellantis tarafından Valenciennes’de (Fransa) üretilirken, NMC (Nikel, Manganez ve Kobalt) kimyasal bileşimine sahip 400 V yüksek voltajlı lityum iyon batarya, zeminin altında bulunuyor ve aracın elektrikli motorunu besliyor.
Aydınlatma ve bilgi-eğlence sistemi gibi diğer elektrik tüketen donanımlar, kendisi de dönüştürücü üzerinden yüksek voltajlı batarya tarafından beslenen 12V batarya ile beslenmeye devam ediyor. Bataryanın termal yönetimi, ultra hızlı şarj, optimize edilmiş menzil ve daha uzun ömür için, dolaşımdaki soğutma sıvısını kullanıyor. Isı pompası aynı zamanda batarya enerjisinden tasarruf ederken kabindeki yolcuların termal konforuna da katkıda bulunuyor. Batarya, şarj kapasitesinin yüzde 70’i için 8 yıl veya 160 bin kilometre garantiye sahip.
Sol arka taraftaki şarj soketi Mod 2/3 (alternatif akım) ve Mod 4 (doğru akım) bağlantılarını sunuyor. AC şarjı için tüm kullanımlara ve şarj çözümlerine uygun, iki tip entegre şarj cihazı bulunuyor. Standart olarak 11 kW üç fazlı araca entegre şarj cihazı sunuluyor. Hızlı şarj cihazları ile DC şarj için yeni E-3008’deki Mod 4 soketi, 160 kW’a kadar destekliyor. Böylece E-3008’in standart menzilli bataryası 30 dakikada ve Uzun Menzilli bataryası 30 dakikadan daha kısa sürede yüzde 20’den yüzde 80’e şarj olabiliyor.
Elektrikli bir bisikleti bile şarj edebiliyor!
Aracın genişletilmiş elektrik işlevleri arasında şunlar bulunuyor:
V1G veya Akıllı Şarj işlevi: Bu işlev enerji tedarik hizmetleriyle uyumlu ve şarj maliyetlerini optimize etmek amacıyla yeni PEUGEOT E-3008’in bataryasının şarj edildiği zamanı ve gücü ayarlıyor.
V2L (Araçtan Şarj) işlevi: Bu pratik işlev, yeni PEUGEOT E-3008’in yüksek voltajlı bataryası ile bir elektrikli cihaza enerji sağlama seçeneği sunuyor. Örneğin elektrikli bir bisikleti şarj etmek veya elektrikli bir cihazı çalıştırmak gibi. Sistem, 3 kW ve 16 A’e kadar besliyor.
3 aşamalı rejeneratif fren işlevi, enerji geri kazanımı düzeyi dışında aracın yavaşlama düzeyinin ayarlanmasını içgüdüsel ve kolay hale getiriyor. Sürücü, kompakt direksiyonun arkasındaki kulakçıklar sayesinde 3 seviyeli rejeneratif fren işlevini yönetebiliyor. Soldaki kulakçık rejenerasyon seviyesini arttırıyor, sağdaki kulakçık ise azaltıyor. Son 2 seviyede arka fren lambaları da otomatik olarak devreye giriyor.
Yeni nesil PEUGEOT bağlantılı bilgi sistemleri, Allure donanım seviyesinden itibaren standart olarak kablosuz mirror screen işlevi (Apple CarPlay/Android Auto) ile kapsamlı bağlantı sunan PEUGEOT i-Connect® sistemiyle sunuluyor. Tüm E-3008 versiyonlarında orta konsolun ön tarafında biri şarj ve veri aktarımı, diğeri ise sadece şarj için olmak üzere iki adet USB-C soketi bulunuyor. GT versiyonunda, arka koltuk yolcuları için orta konsolun arkasında iki ek USB-C soketi (şarj için) bulunuyor. Ayrıca tüm E-3008 versiyonlarında; orta konsolun önünde, arkasında ve bagajda olmak üzere üç adet 12 voltluk priz bulunuyor. Bunun dışında orta konsolda, bir kablosuz şarj sistemi (15W) bulunuyor.
48V HYBRID teknolojisi ile kolay ve çevreci kullanım!
Yeni 3008’de sunulan PEUGEOT 48V HYBRID sistem, yeni nesil 136 HP PureTech benzinli motor, bir elektromotor ve yeni, 6 ileri yağ soğutmalı çift kavramalı elektrikli bir şanzımandan oluşuyor. Sürüş sırasında şarj olan bataryasıyla bu teknoloji, düşük motor devirlerinde ekstra tork sağlıyor ve yakıt tüketimini yüzde 15’e kadar azaltarak 5,5 – 5,6 lt/100 km’lik ekonomik bir karma tüketim değeri sunuyor. Böylece hibrit sistemle donatılan C-SUV segmentinde, şehir içi sürüşlerinde, sürüş süresinin yarısından fazlası 0 emisyonlu elektrik modunda geçirebiliyor.
Bu teknolojide sürücü, PEUGEOT Panoramik i-Cockpit® dijital gösterge üzerinden sürüş sırasında enerji geçişlerini (ECO-POWER-CHARGE) görebiliyor. Günlük sürüşte, içten yanmalı ve elektromotorlar, enerji tüketimini optimize etmek için birlikte veya ayrı ayrı çalışıyor. Anlık hızlanma sırasında elektromotor, düşük devirlerde benzinli motora ek tork sağlıyor. Yavaşlama sırasında benzinli motor stop ediyor ve elektromotor, 48V bataryayı şarj etmek için bir jeneratör olarak çalışıyor. Araç, şehir içindeki kısa mesafelerde ve manevra yaparken sadece %100 elektrikli motor ile hareket ediyor.
Hibrit sistem, bataryanın şarjı uygun olduğunda tamamen elektrikli sürüşü, manevra yapmayı (Örneğin park etme) ve düşük hızda ilerlemeyi mümkün kılıyor. Hibrit teknolojisi, şehir içi sürüşlerinde sürüş süresinin yarısından fazlasını 0 emisyon ve %100 elektrikli sürüş imkânı sağlıyor. Daha yüksek hızlarda (145 km/s’ye kadar), sürücü sabit bir hızda ayağını gaz pedalından çektiğinde veya yavaşlarken içten yanmalı motor stop ediyor. Sürücünün düşük devirlerdeki hızlanma isteklerinde, elektromotor, turbonun tepki süresini telafi eden ek bir tork sağlıyor. Bu, vites küçültmenin de önüne geçiyor ve daha fazla sürüş konforu ile dinamizm sağlıyor.
5500 d/d’da 136 HP güç ve 1750 d/d’da 230 Nm tork üreten bu ünite, gelişmiş motor performansı için değişken geometrili turbo beslemesine sahip. PEUGEOT 48V HYBRID motor için özel olarak tasarlanan, yeni, elektrikli 6 ileri, yağ soğutmalı çift kavramalı şanzımanı içeriyor. Şanzıman aynı zamanda elektromotoru, invertörü ve sürüş performansını iyileştirmek üzere otomobilin güç ve tüketimini optimize eden Elektronik Kumanda Ünitesini de barındırıyor. Böylelikle yeni PEUGEOT 3008 1.2 HYBRID 136 HP e-DCS6, 10,2 saniyede 0’dan 100 km/s hıza ve 201 km/s maksimum hıza ulaşabiliyor.
500 kilogramdan fazla çevre dostu malzeme kullanıldı!
Sürdürülebilir tasarım yaklaşımı, yeni 3008’in gövdesindeki dekoratif parçaların sayısının azaltılması ve dış tasarımdaki tüm krom parçaların kaldırılmasıyla kendini gösteriyor. Yeni PEUGEOT 3008 için aracın genelinde 500 kg’dan fazla çevre dostu malzeme (metaller + polimerler) kullanıldı:
Çevre dostu çelik ve alüminyum, toplam çevre dostu malzeme kütlesinin yüzde 60’ını temsil ediyor,
Çevre dostu malzemelerle 30’dan fazla polimer parça üretiliyor,
Geri dönüştürülmüş plastik, tamponlarda, spoylerde, saklama alanlarında ve halılarda kullanılıyor.
PEUGEOT, entegre bir endüstriyel ekosistem ve sürdürülebilir yaklaşımının bir parçası olarak yeni E-3008’i Fransa’da tasarlıyor ve üretiyor. Bataryalar Mulhouse’daki Stellantis fabrikasında tasarlandı, ardından batarya paketleri E-3008’i üreten Sochaux Fabrikası’nda monte ediliyor.
Yeni PEUGEOT 3008 ve E-3008, Allure ve GT olmak üzere, yalın ve anlaşılması kolay bir ürün gamında, iki donanım seviyesiyle sunuluyor. Yeni 3008 Allure versiyonlarında tek renkli boya ve turuncu Quartz dikişli Uzuris kumaş döşeme bulunuyor. Standart donanım, anahtarsız giriş ve çalıştırma, HD geri görüş kamerası, arka park sensörleri, açılır cam tavan ve elektrikli perde, LED farlar ve stop lambaları, 19 inç elmas kesim jantlar ve stepne, elektrikli ayarlanabilir ve katlanabilir yan aynalar, kablosuz şarj sistemi, iki adet 10 inç ekranlı PEUGEOT Panoramik i-Cockpit® ve PEUGEOT i-Connect® bilgi-eğlence sistemini içeriyor. Bununla birlikte E-3008’de ısı pompası, 11kW Araca Entegre Şarj Cihazı (OBC) ve Mod 3 Şarj Kablosu (AC) standart olarak sunuluyor.
3008 ve E-3008 GT, siyah tavanlı çift renkli boya ve Alcantara döşemeyle sunuluyor. Allure versiyonuna ek olarak standart donanım, 19 inç Breda elmas kesim jantlar ve tamir kiti – elektrikli versiyona özel 20 inç alaşım jantlar ve tamir kiti-, Pixel LED farlar, adaptif akıllı far sistemi (aktif uzun far), ön park sensörleri, elektrikli bagaj kapağı (eller serbest), ısıtmalı ön koltuklar, Focal Hi-Fi Ses Sistemi, Clean Cabin ve VisioPark 360°, ambiyans aydınlatması, PEUGEOT Panoramik i-Cockpit®, kavisli 21 inç ekran, kişiselleştirilebilir dokunmatik i-Toggles ve PEUGEOT i-Connect® bilgi sistemini içeriyor.
AVIS 2024 Türkiye Pist Şampiyonası‘nın üçüncü ayak yarışları, Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu (TOSFED) tarafından Spor Toto, ICRYPEX, AVIS, Tuzla Belediyesi ve Salados katkılarıyla 08 Eylül Pazar günü İstanbul Park’ta gerçekleştirildi. Kalabalık bir seyirci topluluğu tarafından takip edilen maxi ve super grup her iki yarışı da, oldukça çekişmeli anlara sahne oldu.
Super Grup her iki yarışı da Berkay Akça birinci olarak tamamlarken, Metin Çalışkan hafta sonunu çifte ikincilikle noktaladı. Ozan Süzgün günün ilk yarışında üçüncü olarak podyuma çıkarken, ikinci yarışta üçüncülüğü Azizhan Kaya elde etti.
Maxi Grup her iki yarışını Zekai Özen ilk sırada tamamlarken, ilk yarışta Ömer Şamlı ikinci ve Sinan Çiftçi üçüncü sırada yer aldılar. İkinci yarışta ise ikincilik el değiştirdi ve Sinan Çiftçi damalı bayrağı bu kez ikinci sırada görürken, podyumun üçüncülük basamağında Gökhan Kellecioğlu yer aldı.
Sporcular ödüllerini İstanbul Formula 1 Pisti yeni işletmecisi Lale Cander, Tuzla Belediyesi Meclis Başkan Vekili Gökhan Can, TOSFED Başkanı Eren Üçlertoprağı, TOSFED Başkan Vekili Nisa Ersoy, TOSFED Başkan Yardımcısı Osman Geylan‘dan alırken, yarışın takımlar birinciliği bir kez daha Texaco Team AMS’nin oldu.
Ülkemizin tek uluslararası yarış pisti İstanbul Park’ın kapıları, önümüzdeki hafta sonu düzenlenecek AVIS Türkiye Pist Şampiyonası’nın ikinci ve üçüncü ayak yarışları ile yeniden Türk sporcuları, yarış takımları ve seyircilerine açılıyor.
Uzun bir aradan sonra, 07-08 Eylül tarihlerinde yapılacak yarışlarda, Formula 3 ve karting gösterilerinin yanı sıra klasik otomobiller de piste çıkacak. Ayrıca İstanbul Park pistinde yer alan toprak etapta cumartesi ve pazar günü ralli testleri de gerçekleştirilecek.
Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu (TOSFED) Başkanı Eren Üçlertoprağı, İstanbul Park’ta başlayacak olan bu yeni dönem öncesinde “Federasyon olarak İstanbul Park’a dair tek arzumuz, sporcularımızın gelişimlerini sağlayabilmek ve Türkiye’yi yurt dışında daha iyi temsil edebilmek için sporcularımızın ülkemizdeki tek uluslararası yarış pistini kullanabilmesiydi.
07-08 Eylül tarihlerinde düzenlenecek ve söz verdiğimiz üzere halkın erişimine açık olacak yarışlarla yeni bir dönemi başlatmanın heyecanını yaşıyoruz.” açıklamasını yaptı.
İstanbul Park’ta dokuz yıl sonra düzenlenecek ilk ulusal yarış hafta sonunda, her iki günde de 14:00-18:00 saatleri arasında sıralama turlarıyla birlikte yarış heyecanı yaşanacak.
Bu hafta Toyota’nın Ferrari ve Porsche öpücüğü’nün meyvesı olarak tanımladığımız ortadan motorlu ve arkadan itişli W30 kasa kodlu MR-S modeli ile birlikteydik.
Japon üretici Toyota‘nın 140 beygirlik vvt-i motora sahip 5 ileri manuel şanzımanlı versiyonu beni oldukça keyiflendirdi doğrusu (2002 – 2007 yılları arası 6 ileri manuel ve otomatik versiyonlar çıktı)
JDM otomobiller arasında çok agresif bir makinaya sahip olmaması sebebi ile bir miktar göz ardı edilen bu keyif makinasının 950 kg olması göz önüne alındığında aslında hiç de hafife alınmayacak bir keyif otomobili olduğunu sizlere göstermek istedim.