Hyundai, B-SUV sınıfındaki modeli BAYON’un makyajlı versiyonunu Türkiye’de satışa sundu. BAYON, markanın klasik yeni tasarım çizgilerine sahip estetik ve stil sahibi görüntüsüyle günlük kullanımda iddialı olduğunu belirttiği üst düzey konfor vaat ediyor. Üç farklı donanım seviyesine sahip BAYON’da benzinli 1.0 lt turbo ve 1.2 lt atmosferik motorlar var.
Hyundai, cesur ve sağlam tasarıma sahip yeni BAYON modelini Türkiye’de satışa sundu. Markanın Türkiye’deki fabrikasında üreterek 40’tan fazla ülkeye ihraç ettiği model, aynı zamanda B-SUV segmentinde en çok satılan modellerden biri olarak öne çıkıyor. Türk tüketicisi tarafından büyük beğeni toplayan BAYON, şimdi de makyajlı versiyonuyla satışlara damgasını vurarak markanın Pazar payını arttırmasında önemli bir rol oynayacak. Yeni BAYON, kapsamlı güvenlik özellikleri ve güncellenen tasarım öğeleriyle dikkat çekiyor.
Estetik yeni görünüm
Yeni BAYON, Avrupa için özel olarak tasarlanmış crossover SUV gövde tipiyle keskin ve farklı bir tasarıma sahip. Kesintisiz ufuk ışık imzası oluşturmak için tercih edilen ön LED gündüz farları, yeni tip ön tamponla birlikte daha sportif ve daha dinamik bir görsellik sunuyor. Şekli ve deseni yenilenen radyatör ızgarası da otomobile daha cesur ve daha sağlam bir görünüm kazandırıyor. Hyundai BAYON, arkada da yeniden tasarlanmış bir tampona sahip. Dinamik görüntüyü pekiştiren yeni stil 16 ve 17 inç jantlar da otomobilin makyajla beraber gelen özelliklerinden bir diğeri.
Hyundai BAYON, göz alıcı oranları ve güçlü grafik özellikleriyle fark yaratan şık ve havalı bir tasarıma sahip. Ön ve arka taraftaki makyaj operasyonuna ek olarak yan taraftaki dinamik omuz ve kama şeklinde bir görünüm ise olduğu gibi korunmuş. Genel olarak hem araç gövdesindeki hem de ışık mimarisindeki açısal çizgiler, üçgen şekiller ve yatay çizgiler, otomobildeki genişliği vurguluyor.
Gelişmiş iç mekan ve teknoloji
Hyundai’nin müşteri odaklı yaklaşımına uygun olarak geliştirdiği Yeni BAYON, kullanışlı ve geniş bir iç mekan sunuyor. Son teknoloji ürünü dijital kokpit ve üst düzey bilgi-eğlence özellikleri, otomobilin en önemli özelliklerinden biri. Giriş ve orta pakette 4,2 inç LCD gösterge ekranına yer verilirken en üst donanım seviyesinde ise 10.25 inçlik dijital ekran kullanılıyor. 10.25 inçlik “Dokunmatik Ekranlı Bilgi Eğlence Sistemi ve Navigasyon” ise tüm donanım seviyelerinde standart bir özellik olarak sunuluyor.
Yeni BAYON, Apple CarPlay, Android Auto, kablosuz şarj cihazı, ön arka USB girişleri ve Bluetooth bağlantısı gibi özellikleri de standart olarak tüm versiyonlarda sunuyor. Bu arada öndeki USB-A bağlantı noktası aynı zamanda veri aktarımına da olanak tanıyarak yolcuların telefonlarını aracın bilgi-eğlence sistemine bağlamasına olanak tanıyor. Birinci sınıf 6 hoparlörlü ses sistemi de yolculara yüksek kaliteli bir müzik deneyimi vaat ediyor.
Yeni BAYON, ön ve arka yolcu konforunu en üst düzeye çıkarmak için geniş bir yaşam alanı sunuyor. İyi aydınlatılmış bir iç mekana ve geniş bir bagaj alanına sahip olan BAYON, çok renkli ön ortam aydınlatma teknolojisi seçeneğine de sahip.
Son teknoloji güvenlik
Hyundai SUV ailesinin en küçük üyesi olan Yeni BAYON (Şimdilik!! Yakın bir zamanda A-SUV Elektrikli Inster tanıtıldı), bir dizi yarı otonom sürüş özelliğiyle rakiplerinden ayrışıyor. Şerit Takip Asistanı (LFA), aracı şeridin ortasında tutmak için çalışıyor. Ön Çarpışma Önleme (FCA) ise önce sesli bir uyarı veriyor ve ardından gerekirse çarpışmayı önlemek için frenlemeyi otomatik uyguluyor. Bu özellik, en üst donanım seviyesinde farklı bir fonksiyon daha sunuyor. Sistem, trafikteki diğer araçları, yayaları ve bisikletlileri algılamanın yanı sıra karşıdan gelen bir araç ile çarpışmayı önlemek için kavşak içinde de fren uygulayabiliyor.
BAYON, sürücünün dikkati dağıldığında uyaran çeşitli özellikler de içeriyor. Sürücü Dikkat Uyarısı (DAW), uykulu veya dikkati dağılmış sürüşün tespit edilmesine yardımcı olmak için sürüşü analiz ediyor. Arka Yolcu / Eşya Uyarısı (ROA), Akıllı Hız Limit Asistanı (ISLA), Şeritte Kalma Asistanı (LKA), Geri Görüş Kamerası, Arka Park Sensörü ve Uzun Far Asistanı (HBA) gibi özellikleri de tüm donanım seviyelerinde standart olarak sunarak Avrupa Güvenlik Regülasyonları’nı da (GSR II) rahatlıkla karşılamış oluyor.
İki benzinli motor ve üç donanım seviyesi
Yenilenen BAYON’da iki farklı benzinli motora yer veriliyor. 79 beygir gücündeki 1.2 MPI benzinli atmosferik motor, 5 ileri manuel şanzımanla kombinlenirken sadece Jump donanım seviyesiyle satışa sunuluyor. Daha fazla verimlilik ve konfor isteyenler ise benzinli 1.0 T-GDI turbo beslemeli motoru tercih edebiliyor. 7 ileri çift kavramalı DCT otomatik şanzımanla eşleştirilen 1.0 litrelik turbo motorun maksimum gücü ise 100 beygir. Ortalama olarak 100 km’de 5.8 lt yakıt tüketen 1.0 lt turbo ünitenin torku ise 1.500 devirden itibaren 172 Nm olarak veriliyor. Yeni BAYON’da kullanılan 1.2 MPI ve 1.0 T-GDI motorlar, Euro 6E emisyon seviyesine de uyumlu hale getirilmiş.
Türk işçisinin emeğiyle İzmit’teki Hyundai Assan fabrikasında üretilen Yeni BAYON’da “Jump”, “Style” ve “Elite” olmak üzere üç farklı donanım seviyesi bulunuyor. Hyundai BAYON’un satış fiyatları ise donanım seviyesi ve motora bağlı olarak 1.095.000 TL ile 1.345.000 TL arasında değişiyor.
Çin’in en büyük otomotiv üreticisi olan SAIC Grubu bünyesindeki MG markası yeni enerjili araçlarda iddiasını artırmaya kararlı.
Türkiye’de de üst sıralarda yer alan HS modelinin yeni versiyonu şarj edilebilir hibrit (PHEV) versiyonuyla çok iddialı geliyor. Yeni MG e-HS daha uzun menzilli, daha büyük boyutlara sahip ve her yönüyle daha teknolojik olmasıyla öne çıkıyor. 1000 km’yi aşan karma menzili ve hiç yakıt harcamadan %100 elektrikli olarak 100 km üzerinde mesafe kaydedebilen SUV modeli bir teknoloji harikası olarak öne çıkıyor.
Ultra düşük yakıt tüketimi ile ülkemizde şarj edilebilir hibrit modeller arasında şimdiden tahta çıkmaya hazır olan iddialı model ilgi çeken tasarımı ve üstün motor teknolojisiyle rakiplerinden ayrılıyor.
Dünyanın en büyük otomotiv üreticilerinden biri olan teknoloji devi SAIC, yeni MG e-HS modeline özel geliştirdiği hibrit yazılımı sayesinde olağanüstü bir menzil ve performans sunuyor. Yeni MG e-HS’in şarj edilebilen hibrit sistemi; 105 kW (142 PS) gücünde 1,5 litrelik benzinli turbo motor ile 135 kW gücündeki elektromotoru birleştiriyor. İki motoru sayesinde 0-100 km/sa hızlanmasını 6,9 saniyede tamamlıyor. Toplam 373 PS güç üreten araç, 61 kW gücünde jeneratörden beslenen 21,4 kWsa kapasiteli yüksek verimli bataryası ve 55 litre yakıt deposu ile 1000 km üzerinde sürüş menziline ulaşıyor.
Yeni MG e-HS’i rakiplerinden üstün kılan en önemli özelliğini ise 100 km’yi aşan mesafeyi hiç yakıt harcamadan sadece elektrikli olarak katedebilmesi oluşturuyor. Böylece şehir içinde hiç yakıt harcamadan %100 elektrikli, uzun yolda ise menzil endişesi olmaksızın benzinli olarak kullanılabiliyor.
Daha büyük ve daha teknolojik
SAIC Londra Dizayn Ofisi’nde geliştirilen yeni MG e-HS, 1.890 mm genişlik ve 4.670 mm uzunluk sunuyor. Modelin aks mesafesi de artarak 2.765 mm’ye ulaştı ve böylece daha atletik bir siluete ve daha geniş bir iç mekana kavuştu. MG’nin yeni nesil tasarım dilini yansıtan e-HS modelinde, yeni ön ızgara ve daha ince farlar SUV modele daha teknolojik bir görünüm kazandırıyor. Diğer taraftan farları birbirine bağlayan merkezi siyah panel yeni otomobilin genişliğini vurguluyor. Arkada ise ön farların tasarımını yansıtan LED stop lambaları merkezi bir motifle birbirine bağlanırken, özellikle geceleri dikkat çeken X şekli özgün bir ışık imzası oluşturuyor.
Yeni e-HS ile daha fazla iç hacim ve konfor
Araç, MG‘nin daha fazla iç hacim, işlevsellik, konfor, çağdaş ve şık bir kabini standart olarak sunma konusundaki stratejisini yansıtıyor. Yeni e-HS, artan boyutları ve bagaj hacmiyle tüm yolculara daha ferah ve daha konforlu bir kabin sunuyor. Ayrıca kabin içindeki geniş depolama alanları günlük eşyalar için bolca alan sağlıyor. Sunulan öncü teknolojiler, iki adet hareketli 12,3 inç büyüklüğündeki yüksek çözünürlüklü ekranla daha da gelişti. Gelişmiş bilgi-eğlence işlevleri sunan yeni e-HS, donanıma bağlı olarak yeni bir 360° çevre görüş kamerası ve kablosuz akıllı telefon şarjı gibi işlevlere de sahip.
Aracın iç mekanı üst sınıf vurguları yansıtan kaliteli malzemelerle daha da şık ve rahatlatıcı bir ortam yaratıyor. Bu ortam, gelişmiş kumandalarla donatılan üç kollu direksiyon ve modern tasarımlı vites kolu gibi temel temas noktalarıyla güçlendiriliyor.
Yeni MG e-HS zengin donanımı standart olarak sunuyor!
Yeni HS’e, pek çok yeni özellik de eklendi. Zengin donanım seviyesiyle dikkat çeken model 19 inç elmas kesim alaşım jantlar, hafızalı yan aynalar, bel desteği ayarlı 6 yönlü hafızalı ve elektrikli sürücü koltuğu, elektrikli bagaj kapağı, 360 derece çevre görüş kamerası, 8 hoparlörlü ses sistemi, iSmart uzaktan araca bağlanma özelliği, kablosuz akıllı telefon şarjı ile yollara çıkıyor.
Aynı zamanda kullanıcılar Yeni e-HS modellerini taba iç renk seçeneği ile tercih edebiliyor. Ayrıca ürün gamındaki tüm versiyonlar; GSR2 uyumlu aracın Yaya ve Bisiklet Algılama Özelliği ile Aktif Acil Durum Freni, Şerit İhlal İkazı ile Şerit Takip Desteği, Şerit Değiştirme Desteği ile Kör Nokta Monitörü, Sürücü Dikkat Dağınıklığı Uyarısı, Ön Çarpışma Uyarısı, Arka Çapraz Trafik Uyarısı ve Kapı Açma Uyarısı, Adaptif Hız Sabitleyici, Trafikte Sürüş Sistemi başta olmak üzere gelişmiş MG Pilot Teknolojik Sürüş Destek Sistemleri’ni standart olarak sunuyor. Bu özelliklere ek olarak marka, V2L Enerji Paylaşım Özelliğini ilk defa bir hibrit modelinde sunuyor.
‘Geleceği Bugünden Yaşatma’ vizyonuyla elektrifikasyonda vites büyüten Ford, Mustang’den sonra bir ikonik modelini daha elektriklendirdi.
Efsanevi Capri’nin ruhunu taşıyan yepyeni ve elektrikli coupe-SUV, markanın köklü geçmişini onurlandırırken geleceği de sıra dışı bir Ford yolculuğuna taşıyor.
Avrupa’da tasarlanıp üretilen ve en ileri teknolojileri içeren Ford’un yeni crossover’ı elektrikli Capri sıradışı bir Ford yolculuğu sunarak geçmişten geleceğe adeta bir köprü kuruyor. Efsanevi Capri’nin ikonik ruhunu modern dokunuşlarla yeniden canlandıran bu şık ve yenilikçi araç, elektrikli araç dünyasına benzersiz bir soluk getiriyor. Şıklığı ve üstün aerodinamiği ile göz kamaştıran elektrikli Capri, performansı ile de heyecan verici bir sürüş deneyimi sunuyor. Ford’un bu sıra dışı aracında, geçmişin nostaljisi ile geleceğin teknolojisi mükemmel bir uyum içinde buluşuyor.
Ford’un ikonik kült klasiği Capri’nin hikayesi şimdi coupe SUV tasarımıyla devam ediyor. Minimalist ve lüks bir tasarıma sahip iç mekan, yumuşak dokunuşlu malzemeler ve tek parça ön koltuklarla tamamlanıyor. Ford Capri anahtarsız giriş ve çalıştırma, ısıtmalı ön koltuklar ve direksiyon simidi, çift bölgeli klima, masaj ve hafıza fonksiyonlu sürücü koltuğu gibi özelliklerle üst düzey bir konfor sağlanıyor. Kuralları yeniden yazan Ford’un yeni nesil bilgi eğlence sistemi SYNC Move 1 teknolojisi, 14,6 inçlik orta ekranı ile en konforlu kullanım deneyimini sağlarken, akıllı telefonlar için kablosuz Android Auto ve Apple CarPlay bağlantıları da kesintisiz entegrasyon sunuyor. Capri’de standart olarak sunulan kablosuz şarj bölmesi, günlük kullanımda ekstra bir kullanım kolaylığı sağlıyor.
Yaklaşık 572 litre hacimli bagaj alanı4 gerek şehir içi yolculuklar gerekse arazi maceraları için geniş depolama sunarken; katlanabilir bagaj zemini, ön kol dayanağının altında 17 litrelik dev konsol ve güvenli saklama için gizli kasa da Capri’yi yolculuklar için ideal bir otomobil yapıyor. 12 ultrasonik sensör, 5 kamera ve 3 radar Şerit Değiştirme Asistanı5 ve Çıkış Serbest Uyarısı5 dahil gelişmiş sürücü destek teknolojilerine yardımcı oluyor.
Üstün elektrikli performans
Kendine has tarzıyla geri dönen efsane Capri performans özellikleriyle de göz dolduruyor. Yeni Ford Capri genişletilmiş menzilli RWD standart paketinde 545 Nm arka tork sağlarken genişletilmiş menzilli AWD Premium paketinde 545 Nm arka tork ve 134 Nm ön tork sağlıyor.
Ford Capri güçlü motoru sayesinde standart serisinde 627 km menzile sahip ve elektrik tüketimi 100 km’de 13,3/14,0 kWh olarak sunuluyor. Capri’nin Premium serisinde ise 100 km’de 15,0/15,8 kWh elektrik tüketimi performansına sahip. Lityum-ion NMC batarya tipine sahip olan Capri’nin kullanılabilir batarya kapasitesi 77 kWh olarak sunuluyor. Elektrikli Capri’nin DC şarj süresi ise %10-%80’e yaklaşık 28 dakika sürüyor.
Genişletilmiş menzilli Capri RWD tek şarjla 620 kilometreden6 uzun yol yapabilirken genişletilmiş menzilli Capri AWD 185 kW DC hızlı şarj kullanılarak 26 dakikada7 yüzde 10’dan yüzde 80’e şarj edilebiliyor. Ayrıca Capri 340 PS’ye8 varan güçle sadece 5,3 saniyede 0’dan 100 km/saat hıza çıkma kabiliyetine sahip.
İşlevsel detaylar, gelişmiş sürücü destek özellikleri
Elektrikli araçlar dünyasına yeni bir tarz getirecek Ford’un yeni crossover’ı Capri, standart ve premium olmak üzere iki farklı seri seçeneğiyle ve renk alternatifleriyle satışa sunuluyor.
Capri’nin standart paketi 19 inç alaşım jantlar, 17 litrelik merkezi dev konsol saklama alanı, sesli komutla ayarlanabilir 14,6 inç SYNC Move 1 orta ekran ve güvenli My Private Locker (Özel Kasa), masaj fonksiyonlu sürücü koltuğu, ısıtmalı direksiyon simidi ve ön koltuklar, otomatik kararan dikiz aynası, bağlantılı navigasyon, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu gibi çarpıcı detaylar içeriyor.
Capri’nin Premium paketinde standart pakete ek olarak 20 inç alaşım jantlar, ortam aydınlatması, B&O ses sistemi ve eller serbest bagaj açma gibi konfor özellikleri yer alıyor. Ford Capri’nin standart sürücü destek sistemleri arasında sunulan çıkış serbest uyarısı, Dur-Kalk özellikli IACC ve geri görüş kamerası gibi özelliklere ek olarak Premium pakette göz kamaştırmayan uzun huzmeli dinamik Matrix LED far donanımına sahip olmasıyla dikkat çekiyor.
Capri’nin güvenlik özellikleri arasında Kör Nokta Uyarı Sistemi, Çıkış Serbest Uyarısı, Aktif Frenlemeli Çapraz Trafik Uyarısı, Sürücü Dikkat Uyarısı, Kaçış Direksiyon Asistanı, Ön ve arka park sensörleri, Dur – Kalk özellikli Akıllı Adaptif Hız Kontrolü 12, Şerit Çıkış Uyarısı 13, Şeritte Kalma Yardımcısı13, Çarpışma Önleme Yardımcısı, Geri Görüş Kamerası, Geri Fren Asistanı, Seçilebilir Sürüş Modları, Trafik Levhası Tanıma ve Hatalı Yön Uyarısı özellikleri bulunuyor. İsteğe bağlı olarak ise Sanal gösterge paneli, Aktif Park Asistanı ve Şerit Ortalama gibi özellikler tercih edilebiliyor.
Premium otomobil üreticisi Lexus, tamamen yeni elektrikli D/E-SUV modeli RZ 450e’yi Türkiye’de satışa sundu. Markanın baştan aşağıya elektrikli olarak tasarlanan ilk aracı olan RZ 450e, Exclusive donanım seviyesi ve 3 milyon 950 bin TL fiyatla elektrikli premium dünyasında yerini aldı.
Lexus elektrikli araçlar için özel olarak geliştirilen platformun getirdiği tüm avantajlardan yararlanarak etkileyici bir SUV ortaya çıkardı. Lexus Sürüş İmzası, RZ modelinde elektrikli araç platformlarına taşındı ve markanın eşsiz sürüş deneyimi, yüksek performans ve kaliteyle bir araya getirildi.
Salih Bademci, Lexus RZ lansman filminde
Lexus RZ, Türkiye’de özel olarak Salih Bademci ile gerçekleştirilen reklam filmiyle lanse edildi. Lansman filminde RZ ile başrolde yer alan Salih Bademci araç ile olan uyumunu kusursuz bir şekilde yansıttı. Arka arkaya yer aldığı projelerle adından sıkça söz ettiren ve Türkiye’nin en yetenekli aktörlerinden biri olan Salih Bademci’nin lansman filmi de kendisinin RZ ile olan uyumu üzerine kurgulandı. Geniş bir oyunculuk yelpazesine sahip olan Salih Bademci aynı zamanda lansman filmini de kendi seslendirdi. Lexus RZ modelinin akıcı hatları, detaylı bir şekilde yansıtılırken Lexus’un yeni elektriklisi, fütüristik ve heyecan verici karelerle tanıtıldı.
Elektriklide Lexus verimliliği ve performansı
Lexus’un yüzde 100 elektrikli modeli RZ, markanın elektrifikasyon deneyiminden yararlanarak markanın sıra dışı verimliliğini ve performansını yansıtıyor. RZ 450e 71.4 kW çıkışa sahip bir lityum iyon batarya ile donatıldı. Kabinin altında platformun bir parçası olarak konumlandırılan batarya, aracın ağırlık merkezinin de aşağıya çekilmesini sağlıyor. Lexus’un batarya yönetim teknolojilerindeki büyük deneyimi sayesinde RZ’nin bataryası, 10 yıllık kullanımın ardından dahi kapasitesinin yüzde 90’ından fazlasını koruyabiliyor.
Lexus RZ 450e, tek şarjla ortalama 400 kilometrelik bir sürüş menzili sunarken DC hızlı şarj sistemi ile yüzde 80 kapasiteye kadar yaklaşık 30 dakikada şarj edilebiliyor. Optimize edilmiş araç ağırlığı, batarya gücü ve performans gibi temel faktörlere odaklanılması sayesinde RZ’nin 100 kilometrede 16.8 kWh enerji tüketimi elde edilmesi sağlanıyor.
Elektrikli Lexus Sürüş İmzası: RZ 450e
Lexus, tam elektrikli modelinde de heyecan verici ve sezgisel bir sürüş deneyiminden ödün vermedi. RZ’nin elektrik motorları önde 150 kW ve arkada 80 kW olmak üzere kombine şekilde 230 kW (313 HP) güç üretiyor. Ön ve arkaya konumlandırılan motorlarla birlikte DIRECT4 Akıllı Dört Çeker Sistemi’ne sahip RZ, dört tekerlek arasında güç dağılımını otomatik olarak kesintisiz bir şekilde gerçekleştiriyor.
Lexus’a ait özel bir teknoloji olan DIRECT4 sistemi, herhangi bir mekanik sistemden daha hızlı çalışarak milisaniyeler içerisinde önden arkaya tork dengesini en ideal şekilde ayarlıyor. Yüksek performansa sahip RZ 450e, 0-100 km/s hızlanmasını sadece 5.3 saniyede gerçekleştirebiliyor.
Dinamik ve etkileyici hatlar
Lexus, yeni RZ modelinde tam elektrikli araçların getirdiği tasarım özgürlüğünü kullanarak konvansiyonel araçlardan farklı görünen bir model ortaya çıkardı. Aracın dinamik performansını yansıtacak bir tasarıma sahip olan RZ’nin ön bölümü tam elektrikli bir araç olduğunu hemen vurgulayacak şekilde yapıldı. İçten yanmalı motor olmamasıyla birlikte kaput daha alçak konumlandırılırken daha az hava girişine yer verildi. Lexus’un modellerinin karakteristik bir özelliği olan “spindle ön panjur” RZ modeli ile evrimleşerek üç boyutlu olarak aracın tüm gövdesine uygulandı. 2,850 mm’lik uzun aks aralığı da, düşük ağırlık merkezinin ve ağırlık dengesinin vurgulanmasını sağlıyor. Bununla birlikte 4,805 mm uzunluğa sahip RZ’nin genişliği 1,895 mm genişliği ve yüksekliği 1,635 mm oldu.
RZ’nin tam elektrikli karakteri, arka tasarımda da yüksek teknolojiye sahip görünümle desteklendi. Bölünmüş arka spoyler aracın geniş duruşuna gönderme yaparken aynı zamanda RZ’nin dengeli performansına da katkı sağlıyor. Aracın genişliği boyunca uzanan şerit ışıklandırma da, yeni Lexus tasarımının ayırt edici bir özelliği olarak dikkat çekiyor.
RZ’nin kabini ise Tazuna konseptinin evrimleşmesiyle oluşturuldu. Böylece sürüş pozisyonu, göstergeler, kontroller ve multimedya sistemi hassasiyetle yerleştirildi. Adını binicinin atın dizginlerini küçük hareketlerle kontrol etmesi anlamına gelen Japonca bir kelimeden alan Tazuna kokpit, sürücü ile araç arasında sezgisel bir iletişim kurulmasını sağlıyor. Orta konsol da yeni kadran tipi kontrollerle kabindeki zarif sadeliği pekiştiriyor.
Exclusive donanım seviyesiyle yüksek standartlar
Lexus, RZ 450e modelini Türkiye’de Exclusive donanım seviyesiyle satışa sundu. Üst düzey teknolojilerle donatılan RZ 450e modelinde 13 Hoparlörlü Mark Levinson Premium Ses Sistemi, 14 inç Dokunmatik Multimedya Ekranı, 7 inç Renkli Çoklu Bilgi Ekranı, Yüksek Çözünürlüklü Dijital Hız Göstergesi, Panoramik Görüş Ekranı (PVM), Ön Cama Yansıyan Renkli Gösterge Ekranı, Kablosuz Şarj Ünitesi, Lexus Sesli Asistan ve Lexus Premium Navigasyon standart olarak sunuluyor. Konfor özellikleri arasında ise 8 Yönlü Elektrikli Ayarlanabilir Ön Koltuklar, Isıtmalı direksiyon, Isıtmalı/Havalandırmalı Ön Koltuklar, Isıtmalı Arka Koltuklar, Nanoe Teknolojili Elektronik Klima ve Karartılabilir Panoramik Cam Tavan standart olarak bulunuyor.
RZ’de göstergeler, ön cama yansıtmalı gösterge ekranı ve 14 inç multimedya ekranı sürücünün görüş açısını artıracak şekilde konumlandırıldı. Tamamen yeni multimedya platformuyla donatılan RZ’de, sistem daha hızlı ve daha sezgisel çalışıyor. Sesli komut özelliği ise, birçok diyaloğa yanıt verecek şekilde geliştirildi. Ayrıca yeni “Hey Lexus” araç içi asistanı, Apple CarPlay ve Android Auto akıllı telefon entegrasyonları da yer alıyor.
Omotenashi felsefesi ile geliştirildi
Diğer Lexus modelleri gibi Lexus RZ de Omotenashi misafirperverlik felsefesinden ilham alan özellikleri kullanıcılarıyla buluşturuyor. Karartılabilir Panoramik Cam Tavan, içerideki aydınlık hissi artırırken ısının dağılmasını engelleyerek enerji verimliliğini artırıyor. Böylece güneşli günlerde aracın içinin aşırı ısınmasını engellerken soğuk havalarda da ısının dışarıya çıkmamasını sağlıyor. Ayrıca tek bir dokunuşla tavan şeffaf görünümden opak hale gelerek, güneş ışınlarının direkt olarak içeriye girmesini engelleyebiliyor. Klasik bir güneşlik kullanılmamasıyla ağırlıktan tasarruf edilirken aynı zamanda klimanın da daha verimli çalışmasına katkı sağlanıyor. Böylece RZ’nin menzilinin artırılmasına yardımcı olunuyor.
RZ’de Omotenashi misafirperverlik felsefesinin altını çizen bir diğer teknoloji, önde sürücü ve yolcunun diz seviyesinde yer alan radyan ısıtıcılar oldu. Isıtmalı koltuklara ve ısıtmalı direksiyona ek olarak, bacakları sıcak bir battaniye gibi sararak kabinin daha çabuk ısınmasına katkı sağlıyor. Ayrıca panoramik tavan gibi enerji tasarrufuyla klimadaki yükü azaltarak sürüş menzilini artırıyor.
En gelişmiş güvenlik teknolojileriyle donatıldı
Lexus her modelinde olduğu gibi RZ 450e’de de en gelişmiş teknolojilerini kullanıldı. Üçüncü nesil Lexus Safety System + ile donatılan RZ, gelişmiş aktif güvenlik sistemleri ve sürücü asistan sistemlerinden yararlanıyor. Aynı zamanda yeni yönlendirme destekli Proaktif Sürüş Asistanı özelliğine ve sürücü yorgunluk/ dikkat dağınıklığı izleme sistemine de sahip. Lexus Safety System + içerisinde Çarpışma Önleme Sistemi, Dinamik Radarlı Hız Sabitleme Sistemi, Acil Durum Araç Durdurma Sistemi, Acil Durum Direksiyon Desteği, Şerit Takip Asistanı, Şerit Değiştirme Asistanı, Kavşak Dönüş Asistanı, Arka Çapraz Trafik Uyarısı ve Frenleme ve Trafik İşareti Algılama Sistemi gibi birçok gelişmiş özellik de bulunuyor.
RZ 450e, ilk kez NX modelinde yer alan e-latch elektronik kapı açma sistemini de kullanıyor. Aracın Kör Nokta Monitörü’yle birlikte çalışan kapı, Güvenli Çıkış Asistanı sistemiyle arkadan gelen araçları veya bisikletleri algılıyor. Dünyada bir ilk olarak geliştirilen sistemin, kapının açılmasıyla yaşanan kazaların yüzde 95’ini engelleyeceği tahmin ediliyor.
Hyundai, ilk kez 2004 yılında satışa sunduğu C-SUV modelinin 20’inci yaşını kutluyor.
Yirmi yılda yedi milyon satış başarısı gösteren TUCSON, Türkiye’de de 115 binden fazla satıldı. Hyundai TUCSON, markanın Çekya’daki fabrikasında üretilerek 70’ten fazla ülkeye ihraç ediliyor.
Avrupalı tüketiciler için dördüncü neslinden itibaren (2015) Avrupa’da üretilen TUCSON, bugün 70’den fazla ülkede büyük bir beğeni topluyor. Hyundai de geçtiğimiz günlerde popüler modeli TUCSON’un 2 milyonuncu adetini Çekya’daki üretim bantlarından indirdi. Nošovice’deki fabrikada üretilen 1.6 T-GDi HEV versiyona sahip 2 milyonuncu TUCSON, günün anlam ve önemine istinaden İngiltere’ye ihraç edilerek şanslı sahibine teslim edildi. Markanın Avrupa’daki dönüm noktası olan TUCSON, Türkiye de dahil olmak üzere dünya genelinde önemli satış adetlerine ulaştı. Üretimin başladığı 2004 yılından bu yana tüm dünyada 7 milyondan fazla satılan TUCSON, ülkemizde de 115 binden fazla kullanıcıya teslim edildi.
Neredeyse en başından beri, Avrupalı kullanıcılar düşünülerek tasarlanan ve üretilen TUCSON, şık ve sportif bir tasarıma sahip. Geçtiğimiz ay Türkiye’de de satışına başlanan makyajlı versiyonla beraber geliştirilmiş bir iç mekana kavuşan TUCSON, 1.6 litre benzinli, dizel, benzinli hibrit ve plug-in hibrit motorlarla dikkat çekiyor. C-SUV segmentindeki nadir 4 tekerden çekişli 1.6 lt seçeneklerden biri olan TUCSON, üst düzey konfor öğeleri ve güvenlik donanımlarıyla da öne çıkıyor.
Makyajlı versiyonla beraber daha şık ve daha modern bir görünüme kavuşan Yeni TUCSON, ön ve arkadaki yeniden tasarlanmış tamponlarla oldukça havalı. Hyundai Yeni TUCSON, asıl yeniliğini iç mekanında gösterirken sürücü ve yolcular için yepyeni bir araç içi deneyimi sunuyor.
Koltuklar ve kapı döşemelerinin yanı sıra, gösterge paneli, orta şerit, direksiyon simidi ve orta kol dayanağı da dahil olmak üzere iç mekan tamamen yeniden tasarlanmış. Sportif direksiyon simidinden, gösterge paneline ve bilgi-eğlence sistemi için kullanılan çift kavisli 12,3 inç ekranlara kadar bir çok ayrıntıda yolcu konforu ön planda tutulmuş. Direksiyona entegre vites kolu (E-shift by wire) Yeni TUCSON’da da kullanılarak hem orta taraftaki alanı hem de genel görüşü oldukça rahatlatmış oluyor.
Hyundai TUCSON, Türkiye’de iki motor seçeneği ve beş farklı donanım seviyesiyle satışa sunuluyor. Tüketicilerin beklentilerini en iyi şekilde karşılayan ve segmentinin tüm özelliklerini en optimum şekilde sunan Yeni TUCSON, hem önden hem de dört tekerlekten çekiş sistemine de sahip. Yeni TUCSON, benzinli 1.6 litrelik turbo beslemeli T-GDI ve yine 1.6 litrelik turbo dizel üniteyle yoğun ilgi görüyor. Her iki seçenek de 7 ileri çift kavramalı DCT otomatik şanzımanla eşleştirilirken Hybrid versiyon ise çok yakında satışa sunulacak.
Opel, bundan tam 25 yıl önce, 1999 yılında, kompakt van sınıfındaki modeli Zafira’yı yollara çıkardı.
Zafira, ikinci ve üçüncü sırada katlanabilir Flex7 koltuk konsepti ile tanıtıldığı yılda iç mekân çeşitliliğine yeni standartlar getiren bir model oldu. Ayrıca Zafira, birçok kez prestijli “Altın Direksiyon” ödülünü almaya hak kazandı. Zafira’yı temel alan yerel ve emisyonsuz sürüşe olanak tanıyan HydroGen güç-aktarma organına sahip araçlar ile Opel, yakıt hücresi alanında da öncü bir marka oldu.
Opel’in ürettiği araç modelleri, çok sayıda esnek alana sahip, etkileyici, verimli ve hepsinden önemlisi son derece pratik yapısıyla kalabalık aileler tarafından veya VIP servis aracı olarak tercih edilebiliyor. Bu sene ise bunların arasında yıl dönümünü kutlayan çok özel bir model bulunuyor. Bundan tam 25 yıl önce, 1999 yılında çığır açan bir araç olan Opel Zafira ilk kez kullanıcıların beğenisine sunuldu. Model, yenilikçi Flex7 oturma sistemi ile döneminin kompakt van segmentinde bir devrim yarattı ve iç mekân çeşitliliğine yeni standartlar getirdi. Bununla birlikte sunduğu yenilikler ve olanaklar sayesinde çok sayıda ödüle layık görüldü.
Aynı zamanda Zafira, çok sayıda HydroGen test filosunun altyapısını oluştururken, Vivaro HYDROGEN ile geleceğin Movano HYDROGEN modelleri için bugünkü hidrojen yakıt hücreli tahrik sisteminin hayata geçirilmesini sağladı. Birçok alanda öncü bir model olan Opel Zafira, bugün artık kabul gören otomotiv çözümlerinin ön plana çıkarılmasını sağladı.
Pratiklik ve ergonomisi ile çığır açan araç içi koltuk sistemi
1999 yılının ilkbaharında, tarihe geçecek bir model olan Opel Zafira’nın üretimine başlandı. Zafira, ilk nesli ile pazara sunulduğunda yalnızca 1.390 kilogram ağırlığındaydı. Verimlilik Opel için o zamanlarda da bugün olduğu kadar önemliydi. Zafira, 0,33 Cd’lik sürtünme katsayısı ile sınıfının en iyi aerodinamik performansını sunarak çığır açan bir model olarak öne çıktı. Tasarımsal zarafeti işlevsellikle bir araya getiren model, sade bir tasarım ve uzun aks mesafesi sunuyordu. Aracın düşük ağırlık merkezi ve ultra modern DSA (Dynamic Safety-Dinamik Güvenlik) şasisi sürüş sırasındaki dengeyi ve optimum güvenliği sağlıyordu.
Zafira’yı öne çıkaran bir diğer özelliği ise ağır koltukları zahmetli bir şekilde sökmeye gerek kalmadan yedi kişiye kadar esnek oturma imkânı sunan ilk kompakt van olmasıydı. Bunun gerçekleşmesini sağlayan da patentli akılcı Flex7 oturma sistemi oldu. Bu benzersiz mekanizma Opel’in, iç mekânda tam entegre esneklik için yeni standartlar belirlemesine olanak sağladı. Zafira, ortalama 15 saniye içinde yedi koltuklu bir araçtan 1.700 litreye kadar bagaj hacmine sahip iki koltuklu bir araca dönüştürülebiliyordu.
Diğer taraftan modelin koltuk baş desteklerinin kilidi açılıp geri çekildikten sonra, üçüncü sıradaki koltuklar kolayca katlanıp araç zeminindeki uygun şekilli yuvalarına yerleştirilebiliyor ve böylece tamamen düz bir yükleme alanı yaratılabiliyordu. Geçici olarak kullanılmayacak olan koltukların zahmetli bir şekilde araçtan çıkarılması ve muhafaza edilmesi durumu bu özellikle birlikte artık geçmişte kaldı.
Aynı işlem ikinci sıra koltuklar için de uygulanıyordu. Bu sıra da katlanabiliyor, öne doğru itilebiliyor ve yerden tasarruf etmek için ön koltukların arkasına sabitlenebiliyordu. Ön yolcu koltuğu da katlanarak yatay konuma getirilebiliyordu. Bu da Zafira’ya üç metre uzunluğa kadar yükleme kapasitesi ve aynı anda dört yolcunun seyahat edebilmesi olanağı sağlıyordu.
Zafira üç kez Altın Direksiyon ödülünü kazandı
Çok kısa sürede başarıya ulaşan Opel Zafira, ilk “Golden Steering Wheel” (Altın Direksiyon) ödülünü model lansmanının gerçekleştirildiği yıl aldı. Bu ödül gelecekteki başarılarının sadece bir başlangıcıydı. 2005’te Zafira’nın ikinci neslinin üretilmesiyle birlikte Opel mühendisleri ikinci sıra koltukların kullanımının da optimize edilmesini sağladı. Koltuklar 40:20:40 oranında katlanabiliyor, böylece yetişkinler de dış taraftaki tekli koltuklarda rahatça oturabiliyordu. Bu çalışmalar yine bir ödülle taçlandırıldı.
Daha da geliştirilen Flex7 oturma sistemi ile Zafira B, iç mekân esnekliği açısından yeni bir ölçüt belirlenmesinin önünü açtı ve bir kez daha Altın Direksiyon ödülünü almaya hak kazandı.
Zafira’nın bu başarısına daha sonra 3. nesliyle Zafira Tourer eşlik etti ve hemen bir başka Altın Direksiyon ödülü daha aldı. Yeni model, esnek kullanım sunan iç mekanının yanı sıra konforu, panoramik cam tavanı, radar bazlı hız sabitleyici ve Ön çarpışma ikazı gibi yenilikleriyle de dikkat çekti. Bu art arda gelen başarılar sayesinde, Zafira’nın çeşitli nesilleri Opel’in üç kez Altın Direksiyon ödülünü kazanmasını sağladı.
En iyi modelden emisyonsuz sürüşün öncüsüne uzanan yolculuk
Birinci nesil Zafira’nın pazara sunulmasında iki yıl sonra, 2001 yılında Opel şu soruyu sordu: “Bir spor otomobilin yedi koltuğu olabilir mi?” Başka bir deyişle “kompakt bir van, sportif sürüş özelliklerine sahip olabilir mi?” Zafira OPC modeli ise bu soruya verilen en net yanıt oldu. Kompakt bir van’ın pratikliği ile bir spor otomobilin sürüş özellikleri ve performansı bu otomobilde yer alıyordu.
Zafira OPC’de yer alan 2.0 litrelik turbo motor, ürettiği 141 kW (192 HP) güç ve 250 Nm tork ile 8,2 saniyede sıfırdan 100 km/sa hıza ulaşabiliyordu ve 220 km/s maksimum hıza sahipti. Bu özellikler, 2001 sonbaharında piyasaya sürülen Zafira OPC’nin o dönemde Avrupa’nın en hızlı van modeli olmasını sağlamıştı.
Daha sonra verimliliği ile öne çıkan ve sıkıştırılmış doğal gaz kullanan Zafira 1.6 CNG, özellikle ekonomik ve kaynakları koruyan bir araç olarak ürün portföyünün tamamlayıcı halkası oldu. Geleneksel benzinli motorlarla karşılaştırıldığında emisyon oranlarının önemli ölçüde azaltılması ve tüm bileşenlerin pratik bir şekilde bir araya getirilmesi sayesinde iç mekandaki tam değişkenliğin korunmasını sağladı. Benzin depoları zeminin altına yerleştirilmişti ve “Monovalentplus” konsepti sayesinde sürücü gerektiğinde kolayca benzinli sürüşe geçebiliyordu.
Zafira aynı zamanda emisyonsuz sürüşe olanak tanıyan hidrojen yakıt sisteminin de öncüsü oldu. 2004 Yakıt Hücresi Maratonu’nda, iki HydroGen3 aracı Hammerfest Norveç’ten, Lizbon Portekiz’e kadar Avrupa’da yaklaşık 10.000 km yol kat etti. Zafira’yı temel alan HydroGen araçları, bugünkü Opel Vivaro HYDROGEN van’ın altyapısını oluşturdu. Yakın gelecekte ise yeni Opel Movano HYDROGEN ile hidrojenle hızlı bir şekilde yakıt ikmali yapılabilen emisyonsuz ticari araç yelpazesi daha da genişlemiş olacak.
Opel Zafira Elektrik 2024-Opel Zafira 1999Opel Zafira Elektrik-2024Opel Zafira OPC-2002Opel Zafira Tourer-2011Opel Zafira-1999
Yenilikçi teknolojisi ve zıtlıkların birleşimi anlayışıyla sınıfında fark yaratmaya hazırlanan Kia EV3; cesur ve modern tasarımı, sunduğu geniş iç hacmi ve konforu ile elektrikli sürüş deneyimi sunuyor.
Kia, kompakt elektrikli SUV sınıfını cesur dış tasarımı ve yenilikçi iç mekanı ile yeniden tanımlayan EV3’ü tanıttı. Sene başından beri birçok ödül alan EV9’un öncü tasarım değerlerinden de yararlanan EV3, sınıfında kendine özgü bir kimlik oluşturuyor.
EV3, hem sürücü hem de yolcular için kullanıcı ihtiyaçlarını karşılayan ve günlük yaşamlarını kolaylaştıran pratik çözümler sunmayı amaçlıyor. Özellikle EV3’ün iç mekanında kompakt SUV segmentinde yeni standartlar belirlemeyi hedefleyen Kia, yeni modelini marka için pozitif bir değişim gücü olarak görüyor.
Zıtlıkların Birleşimi felsefesinin son gözdesi
EV3’ün, Kia’nın tasarım felsefesini en iyi şekilde yansıttığını söyleyen Kia Global Tasarım Başkanı ve Kıdemli Başkan Yardımcısı Karim Habib, “EV3 bizim için keyifli bir tasarımın işlevsellikle mükemmel kombinasyonu. Geniş iç mekan ve sürdürülebilir malzeme kullanımı genç ve enerjik bir hissi ifade ediyor” dedi.
Profilden bakıldığında EV3, uzun eğimli tavan ve hatchback tarzı arka camlarıyla oldukça modern bir tasarım sunuyor. EV3’ün siluetindeki dinamizm, iç mekanı en üst düzeye çıkaran hacimli bir kabinle birleşiyor.
EV3’ün elmas kesim jantları, yeni elektrikli SUV’un görsel olarak en çarpıcı yönlerinden biri olarak ön plana çıkıyor. Kare desenli jant tasarımıyla kendinden emin bir şekilde konumlanan tekerlekler, markanın tasarım felsefesini benzersiz geometrik grafiklerle zıt yüzeylerde buluşturuyor. EV3, önden bakıldığında Tiger Face (Kaplan Yüzü) ön ızgaraya entegre dikey farlarıyla güven veren bir görüntü yaratıyor. Bu hacimli görüntü, farklılaşan tasarım çizgileri ve tüm gövdeyle uyumlu kaslı bir duruşla birleşiyor.
Kia’nın ikonik Kaplan Yüzü tasarımının yeni yorumu, markanın en yeni imza aydınlatma konsepti olan Star Map’i (Yıldız Haritası) içeriyor. Dikey olarak konumlandırılmış LED gündüz farları, Kaplan Yüzü tasarımını daha da vurguluyor ve son derece karakteristik bir duruş oluşturuyor.
Yüksek kalitede geri dönüştürülmüş malzemeler
Her yeni modelde olduğu gibi Kia, EV3’te çevreciliği vurgulayan çeşitli sürdürülebilir malzemeler kullanıyor. Yüksek kalitede geri dönüştürülmüş kumaş, gösterge paneli ve kapı kaplamalarına uygulanarak samimi ve lüks bir his yaratıyor. Dünyada en kolay geri dönüştürülebilir plastiklerden biri olan Polietilen tereftalat (PET), EV3’ün iç mekanında koltuklar, tavan döşemesi, kapı kol dayamaları, kaplama, zemin paspasları ve bagaj tahtası gibi alanlarda kullanılıyor.
C-SUV sınıfına göz kırpan ölçüleriyle EV3, 460 litre bagaj hacmi ve tamamen düz tabana konumlanan geniş iç mekanıyla üst düzey konfora sahip. Aynı zamanda EV9’da da bulunan iki adet 12.3 inç’lik ekran ve 5.3 inç’lik klima kontrol ünitesine sahip olan EV3, segmentinin çok üstündeki bu teknolojiyle kullanıcılarla buluşmayı bekliyor.
Sınıfının en yüksek batarya kapasitesi
81,4 kWh ile sınıfının en yüksek batarya kapasitelerinden birine sahip olan EV3, 150 kW motor gücü ile kullanıcısına 560 km kombine menzil sunacak. Dördüncü jenerasyon batarya sistemine sahip olan EV3, yalnızca 30 dakikalık hızlı (DC) şarj ile %10’dan %80 seviyesine kadar şarj edilebilecek.
Kia’nın Plan S adı verilen elektrifikasyon sürecinin en yeni modeli olan EV3’ün yılın son çeyreğinde Türkiye’de satışa sunulması bekleniyor.
Hyundai, çok yönlü kullanım özelliklerine sahip yeni modeli INSTER’ı tanıttı.A-SUV segmentindeki INSTER, günlük kullanımda oldukça pratik ve aynı zamanda çevre dostu.
Hyundai, 2024 Busan Uluslararası Mobilite Fuarı’nda tamamen yeni elektrikli modeli INSTER’ı tanıtarak A-SUV segmentinde tüm dengeleri değiştirmeye hazırlanıyor. Şık bir tasarım felsefesiyle gelen otomobil, segment lideri sürüş aralığı ve çok yönlülüğü ile öne çıkıyor. İleri teknoloji özelliklere sahip yeni kompakt EV, özellikle şehir içi kullanıma yenilikçi bir imaj getiriyor.
Geniş bir iç mekanla dikkat çeken INSTER, güvenli ve kaliteli sürüş sunmak için gelişmiş bir pil ve elektrik motor teknolojisiyle üretiliyor. Diğer Hyundai ve IONIQ modellerinde de olduğu gibi hızlı şarj alt yapısı sunan INSTER, WLTP normlarına göre 355 km kadar bir menzil vaat ediyor. Bu menzille birlikte kendi segmentindeki en iyi değeri sunan INSTER, çevre dostu olmasıyla da gelecek nesillere temiz bir dünya bırakmak için sorumluluğu elden bırakmıyor.
Cesur tasarım ve benzersiz özellikler
INSTER, 2021’de satışa sunulan ve yalnızca Kore’de üretilen benzinli CASPER’ın tasarım mirasını baz alıyor. Hyundai’nin Kore dışındaki diğer pazarlar için stratejik olarak geliştirdiği INSTER’in stili, daha fazla iç alan ve sağlam bir yol tutuşu sunmak için uzatılmış gövdeden oluşuyor. Geniş bir dingil mesafesi ile desteklenen otomobil, her ne kadar A segmentinde yer alsa da kendinden çok daha büyük araçlarla yarışır bir iç mekan konforu sunuyor. Böylelikle, tam olarak A segmenti ile B segmenti kompakt modeller arasında konumlanıyor.
Bu genişliğiyle daha geniş iç mekan ve gelişmiş bagaj kapasitesi sunabilen otomobil, şehir içinde esnek manevra kabiliyeti ve sıkış alanlarda pratik kullanım özelliğiyle dikkat çekiyor. INSTER’in gövde tasarımı, doğrudan bir SUV olduğunu kanıtlıyor. Bu kompakt SUV profili, sade yüzeyler kadar güçlü çamurluklar, dik A sütunu, yukarı hizalanmış tampon ve tavan raylarıyla elde ediliyor. LED gündüz sürüş farları ve piksel grafikli dönüş sinyalleri de arka lamba ve tamponla birleşerek sportif bir görsellik oluşturuyor. Ayrıca INSTER, donanım seviyesine bağlı olarak 15 veya 17 inç alaşım jantlarla tercih edilebilecek.
İç mekanda çok yönlülük ve üst düzey malzemeler
INSTER, gelişmiş kabininde 10,25 inçlik dijital bir panelle kullanıcısını karşılıyor. Navigasyonlu 10,25 inçlik bilgi-eğlence sistemi, diğer modellerde olduğu gibi dokunmatik bir ekranla geliyor. Daha fazla ferahlık hissi yaratmak üzere tasarlanmış bu kabinin orta konsolundaysa kablosuz şarj, havalandırma ve multimedya gibi kontrollere yer veriliyor. INSTER’ın direksiyon simidindeki grafikler ise otomobilin yüksek teknoloji imajını güçlendirerek piksel temasıyla birlikte sunuluyor. İç tasarımda daha fazla kişiselleştirme için opsiyonel üst kapı kaplamaları da bulunuyor. INSTER’in iç mekanı çok yönlülük ve ferahlık sunarken, ön sıradaki oturma düzeni geçiş erişimi sağlıyor. Arka koltuklar da 50/50 oranında bölünerek ileri geri kaydırılabiliyor ve ihtiyaç haline yatırılabiliyor.
Sürdürülebilirlik öncelik
Hem dış hem de iç mekanda sürdürülebilir malzemeler kullanan INSTER, geleneksel olarak siyah boyada kullanılan karbon siyahı pigmentinin yerine geri dönüştürülmüş atık lastiklerden yapılan bir renklendiriciyi kullanıyor. Ayrıca iç mekandaki plastik malzemeler ise pet şişelerden ve şeker kamışından elde edilen biyo-polipropilen kullanılarak hazırlanıyor.
Hızlı şarj özelliği ve segment lideri menzil
Hyundai INSTER, DC şarj hızı ve maksimum sürüş menzili ile öne çıkıyor. Kullanıcıların şarj işlemi için daha az zaman harcamasına olanak sağlayan alt yapı sayesinde daha rahat bir seyahat özgürlüğü tanıyor.
Standart olarak 42 kWh batarya ile donatılan INSTER, opsiyonel olarak uzun menzilli 49 kWh bir bataryaya da sahip. Bu iki versiyon 71,1 kW (97 PS) ve 84,5 kW (115 PS) güç üretirken tek bir motorla hareket ediyor. Her iki versiyonun maksimum tork değeri ise 147 Nm. Uzun menzilli versiyon, tek şarjla 355 km’lik (WLTP) segment lideri bir menzil sunarken, 100 km’deki ortalama enerji tüketimi ise 15,3 kWh olarak veriliyor.
Hyundai INSTER, 120 kW yüksek güçlü bir DC şarj istasyonu kullandığında, yaklaşık 30 dakikada yüzde 10’dan yüzde 80’e kadar şarj olabiliyor. INSTER ayrıca, standart olarak 11 kW’lık yerleşik şarj cihazı, özel bataryalı ısıtma sistemi ve yüksek verimli ısı pompası da sunuyor. Harici ve dahili V2L işlevi sunan otomobil, çift yönlü şarja da olanak tanıyor. INSTER, doğada elektrikli bisiklet, scooter ve kamp malzemeleri gibi cihazları serbestçe kullanmaya veya şarj edilmelerine imkan tanıyan günlük bir kullanıcı dostu olarak da ün yapmaya hazırlanıyor.
INSTER, bu yaz ilk olarak Kore’de, ardından Avrupa, Orta Doğu ve Asya Pasifik gibi pazarlarda satışa sunulacak. Çoğu donanım ve teknoloji standart olarak gelirken, gelişmiş rahatlık ve tasarım özellikleri de pazarların stratejisine göre belirlenecek. Bununla beraber, INSTER CROSS adı verilen bir başka model ise yakında INSTER ailesine katılacak. Daha güçlü ve offroad odaklı bir tasarıma sahip olacak INSTER CROSS hakkındaki detaylar ileri bir tarihte paylaşılacak.
Škoda’nın D segmentinde yer alan amiral gemisi modeli Superb, dördüncü nesli ile Türkiye’de yollara çıktı. Selefi gibi Sedan ve Combi versiyonlarına sahip Superb, kalitesi, konforu, lüks seviyesi ve farklı motor seçenekleriyle segmentinde dikkat çekmeye devam ediyor. Lansmana özel olarak sunulan Superb Sedan, 1 milyon 950 bin TL‘den başlayan fiyatlarla müşterilere sunulmuştu, Yeni Škoda Superb Combi ise 2 milyon 550 bin TL’den başlayan fiyatlarla satışa sunulmuştu.
“Yeni Superb, satışa çıkmadan yüzde 30 sattı”
Yeni modelin basın lansmanında değerlendirmeler yapan Yüce Auto Škoda Genel Müdürü Zafer Başar, Superb’in segmentindeki önemine değinerek, “Škoda, 2001 yılından bu yana D segmentinde dengeleri değiştirmeye devam ediyor. Bugün yeni nesil Superb’in adeta kendiyle rekabet ederek daha da iddialı hale geldiğini görüyoruz. Sedan ve Combi gövde tipleriyle sunulan araç, segmentinde baş rol oynayan bir model. Türkiye’de de çok fazla tercih edilen Sedan modeli hem marka içerisinde hem de segmentinde eşsiz bir konumda. Haziran ayından itibaren yeni nesil Superb modellerini yollarda görmeye başlayacağız. 45 bin adetlik satış hedefimiz içerisinde yeni Superb’de ikinci yarı için önemli bir rol oynayacak. Geçen yıl bu segmentte ilk sıradaydık ve şimdi yeni neslin gelmesiyle birlikte hedefimiz yine bu sınıfta birinci olmak.
Bu yıl için Superb modelinden tedarik süreçlerine bağlı olarak 12-15 bin adet aralığında bir satış performansı elde etmeyi hedefliyoruz. İddialı bir fiyatla lansman dönemini başlattık ve şu ana kadar sadece ön talep ile 5 binin üzerinde başvuru aldık ve bu rakam giderek artıyor. Bu rakam yılın geri kalanında sunacağımız araçların yaklaşık yüzde 30’unu temsil ediyor ve ilgi bizi çok mutlu etti. Aracın bu sınıftaki boşluğu büyük bir güçle dolduracağına inanıyoruz” dedi.
“Superb müşterisinin yüzde 25’i premium segmentten geliyor”
Segmentinin en önemli oyuncularından biri olarak öne çıkan Superb’in müşteri profili hakkında da konuşan Yüce Auto Škoda Genel Müdürü Zafer Başar, “Superb müşterilerimizin dörtte birinin, yani yüzde 25’inin daha üst sınıflardan geldiğinin altını çizmeliyim. Müşterilerimizin geri kalanının önemli bir bölümü ise zaten öncesinde Superb kullanan müşteriler ve onlar tekrar alımlarını yapıyorlar. Bir kısım ise diğer markalardan Škoda’ya geçiş yapanlara ait. Bizim hedefimiz doğru bir hizmet politikasıyla ve güçlü ürün mutluluğuyla onları markamızda tutmak. Bu yıl kolay bir dönem olmayacak. Ama müşterilerimiz açısından otomobil almayı ve özellikle markamızdan otomobil almayı düşünen müşterilerimiz açısından şartları mümkün olduğu kadar kolaylaştıracağımız bir dönem olacak.
Biz bu politikaya gücümüz yettiğince herhangi bir ticari kaygı duymaksızın devam etmenin doğru olduğunu düşünüyoruz. Çünkü büyümek için önemli bir fırsat yakaladık. Pazar koşullarından bağımsız olarak şartlar ne olursa olsun Yüce Auto Škoda olarak, bu fırsatı lehimize çevirmek istiyoruz. İlk 5 içinde olmak ve büyük bir marka olma hedefimizden vazgeçmediğimizi çok açık yüreklilikle söylüyorum. Çünkü şu an toplam binek pazarının yüzde yüzde 92’sini temsil eden, ürün çeşitliliği olarak en geniş markadan söz ediyoruz.“ dedi.
“Yeni modeller sunmaya devam eden Škoda bayileri deneyim merkezi olacak” Türkiye’de sundukları yeniliklerin devam ettiğini belirten Başar, sözlerine şöyle devam etti;
“Škoda olarak Türkiye’de çok yeni ve genç bir ürün gamımız var. Birçok farklı segmente farklı ürünlerle dikkat çekerken aynı zamanda yenilikçi olarak her müşteri kitlesine hitap etmeyi başarıyoruz. Şu anda yedi modelimizin beşinde güncellememiz mevcut. Scala, Kamiq ve Octavia modellerimiz makyajlanırken, Kodiaq ve Superb modellerimiz ise yeni nesilleri Türkiye’de satışa sunuluyor. Tüm ürün gamıyla gençleşmemizin yanı sıra önümüzdeki yıl tamamen elektrikli Enyaq modelimizi Türkiye’ye getireceğiz.
Yeni Superb, dinamik ve güçlü tasarımı ile markamızın atak yılı olan 2024’te en önemli rollerden birisini üstlenecek. Diğer yandan global olarak da büyüyen bir markayız. Škoda, 2026 yılına kadar dört tamamen yeni elektrikli araç ve Enyaq ailesinden iki yenilenmiş model sunmaya hazırlanıyor. Škoda tam elektrikli araç ürün gamı altıya çıkararak ve marka tarihinin en geniş ürün gamı müşterilere sunulacak. Škoda Enyaq modelimizi ise, Türk müşterileri ile 2025 yılında buluşturmayı planlanıyoruz. Bu model, Škoda’nın elektrikli araç segmentindeki vizyonunu göstermesi açısından da önemli bir model.
Biz, elektrikli araçlara geçiş döneminde endişelerden biri olan menzil ve şarj süresi kaygılarını en aza indirmek adına, bayilerimizi çok daha maliyetli olmasına rağmen çok daha etkin olacağını düşündüğümüz DC şarjlar ile donattık. Ayrıca kapımızı sadece Škoda müşterilerine değil bütün markaların müşterilerine açıyoruz. Dolayısıyla bütün showroomlarımız birer deneyim merkezine dönüştüreceğiz. Çok kısa sürede bizi ziyaret eden bütün marka müşterilerine; hem araçlarını çok kısa sürede şarj etsinler hem de bizi tanısınlar istiyoruz.” dedi.
Yeni Superb başarı hikayesini devam ettirecek
Tamamen yeni Superb, önceki nesillerin eşsiz mirasını daha da ileriye taşıyacak. Škoda, modern Superb’de Combi gövde tipiyle de adından söz ettirirken segmentinde Sedan versiyon da sunarak farklı bir konumda olmaya devam ediyor.
İlk kez 2001 yılında tanıtılan ve şu ana kadar 1.6 milyondan fazla satış rakamı elde eden Superb, aynı zamanda yirmi yılı aşkın bir süre boyunca çok sayıda uluslararası ödülün de sahibi oldu. 2001 ve 2008 yılları arasında toplam 137 bin adet birinci nesil Superb satışı gerçekleştirilirken, ikinci nesil model 2008’den 2015’e kadar toplam 618 bin adet satış rakamı elde etti. Üçüncü nesil Superb ise 2015 yılında tanıtıldı ve bugüne kadar toplam 845 binin üzerinde satış gerçekleştirildi. Türkiye ise Sedan segmetinde ise 55.000 üzerinde satış ile dünya sıralamasında birinci sırada yer aldı.
Škoda’nın amiral gemisi modeli, yeni nesliyle tüm özelliklerini bir üst seviyeye taşımayı başardı. Yenilenen tasarımla birlikte daha rafine bir hale getirilen dördüncü nesil Superb, sekizgen Škoda ön panjuru, kaput üzerindeki Škoda logosu ve daha
akıcı tasarımıyla dikkat çekiyor. Daha aerodinamik tasarıma sahip olan Superb, geleneksel olarak Škoda modellerinin tasarımına yön vermeye devam ediyor. Markanın yeni “Modern Solid” tasarım dilinin unsurlarını tamamen yeni Superb modeline taşıyan Škoda, kristal detaylarla tamamlanan yeni LED Matrix farları ve TOP LED arka ışıklandırmayla dikkat çekiyor.
Yeni Superb dört zengin donanım seviyesiyle geldi
Yeni Škoda Superb, Elite, Premium, Prestige ve L&K Crystal olmak üzere dört donanım seviyesiyle Türkiye’de satışa sunuldu. Tüm versiyonlarda yüksek standart donanımlar dikkat çekerken, yeni Škoda Superb daha fazla teknoloji, güvenlik ve konforla öne çıkıyor.
Škoda Superb’in giriş seviyesi Elite donanımda Uzun Far Asistanı, Şerit Takip Asistanı, Arka Trafik Uyarı Sistemi, Şerit Değiştirme Sistemi, Güvenli Çıkış Sistemi, Ön Bölge Frenleme Asistanı, Sürücü Yorgunluk ve Dikkat Uyarı Sistemi, E-Call Acil Durum Çağrı Sistemi ve 8 Adet Hava Yastığı gibi tüm güvenlik özellikleri standart olarak sunuluyor. Bununla birlikte Direksiyondan Vites Kontrolü (Shift by wire), 10,25 inç Dijital Gösterge Paneli, 10 inç Bilgi-Eğlence Sistemi ve Geri Görüş Kamerası gibi birçok teknolojik özellik de sürüş deneyimini ileriye taşıyor. Konfor ekipmanlarında ise giriş donanım seviyesi itibariyle Isıtmalı Ön Koltuklar öne çıkan ekipmanların başında geliyor.
Premium donanım seviyesinde Kablosuz Şarj Sistemi, Üç Bölgeli Elektronik Kontrollü Tam Otomatik Klima Sistemi, Masaj Fonksiyonlu Ön Koltuklar öne çıkıyor. Prestige donanımında Şerit Takip Asistanı Plus, Yarı Otonom Araç Kontrolü ve Trafik Sıkışıklığı Asistanı (Seyahat Asistanı), Adaptif Hız Sabitleyici, Elektrikli Bagaj Kapağı ve Sanal Pedal, Anahtarsız Giriş ve Çalıştırma Sistemi (Kessy Advanced), 18 inç Dofida Alüminyum Alaşımlı Jantlar, 13 inç Bilgi-Eğlence Sistemi, Isıtmalı Ön/Arka koltuklar, Smart Comfort giriş özelliği bulunan Hafızalı Ön Koltuklar, Havalandırma Fonksiyonlu Ön Koltuklar ve 8 farklı masaj modu bulunan Masaj Fonksiyonlu Ön Koltuklar yolculukları daha keyifli hale getiriyor.
Superb’in en üst donanım seviyesi L&K Crystal’de ise, Canton 14 Hoparlörlü 725 W Ses Sistemi, Head-up Display, 360 Derece Çevre Görüş Sistemi, Akıllı Park Asistanı, Dinamik Şasi Kontrolü Sistemi Pro (DCC Pro) ve 19 inç Veritate Alüminyum Alaşımlı Jantlar yer alıyor.
Yeni renklerle daha sofistike görünüm
Yeni Superb, aynı zamanda farklı gövde renkleriyle de sofistike görünümünü tamamlıyor. Superb modeliyle birlikte Škoda markasında ilk kez kullanılan renkler de dikkat çekiyor. Ateş Kırmızı, Çakıl Taşı Gümüş, Ice Tea Sarı ve Kobalt Mavi markada ilk kez kullanılan renk tonları oldu. Ayrıca Superb’de zarif görünüme sahip Mistik Siyah ve Graphite Gri de tercih edilebiliyor.
Superb ölçüleri ve bagaj hacmiyle hiçbir şeyden ödün vermiyor
Yeni nesil Superb, her neslinde olduğu gibi konfor, teknoloji ve pratiklik konusunda da öncü rol oynuyor. Superb Sedan 4,912 mm uzunluğa, 1,849 mm genişliğe, 1,481
mm yüksekliğe ve 2,837 mm dingil mesafesine sahip. Geniş yaşam alanıyla araç içerisindeki herkes için ferahlık sağlayan Superb Sedan, aynı zamanda 645 litrelik bagaj hacmiyle de tüm ihtiyaçların ötesine geçiyor. Yeni Superb Sedan’ın bagaj hacmi zaten iddialı olan önceki nesle göre 20 litre artırıldı.
Superb Combi ise, 4,902 mm uzunluğu, 1,849 mm genişliği, 1,482 mm yüksekliği ve 2,837 mm dingil mesafesiyle öne çıkıyor. Yeni Superb Combi’nin bagaj hacmi ise 690 litre.
Superb’de benzinli, dizel ve hibrit motor seçenekleri
Škoda, yeni nesil Superb ile daha verimli ve performanslı motor seçeneklerini de bir araya getiriyor. Superb Sedan 150 PS güç/250 Nm tork üreten 1,5 litrelik TSI mHEV hafif hibrit teknolojisine sahip motorun yanı sıra 265 PS güç/400 Nm tork üreten 2,0 litrelik TSI benzinli motorla veya 193 PS/400 Nm’lik 2,0 TDI dizel motorla tercih edilebiliyor. Superb Sedan’da yer alan 2,0 litrelik motorlar, 4 çeker sürüşle kombine ediliyor ve her koşulda yüksek performans elde ediliyor. Superb Combi modeli ise, 1,5 litrelik TSI mHEV hafif hibrit model ile sunuluyor.
Tüm motorlar DSG otomatik şanzımanla eşleştirildi ve her sürüş koşulunda yüksek konfor, performans ve verimlilik elde edildi. İlk kez bir hafif hibrit motorla sunulan Superb’de bu seçenek, performansa katkı sağlarken aynı zamanda yüzde 10’a kadar düşük yakıt tüketimine de yardımcı oluyor. 1,5 litrelik TSI mHEV hafif hibrit modelin yakıt tüketimi, 100 kilometrede yalnızca 5,3-5,6 litre olurken Škoda Superb’in 265 PS’lik en güçlü versiyonu, 0-100 km/s hızlanmasını sadece 5.6 saniyede tamamlıyor.
Yeni Superb güvenlikte son noktayı koyuyor
Yeni nesil Superb, güvenlik konusunda da ileriye doğru yenilikçi adımlar atıyor. Yeni modelde, önceki modelde de mevcut özellikleri daha da geliştirerek yolcularına en iyi güvenliği sağlamayı amaçlıyor. Seyahat Asistanı, Yan Asistan ve Ön Asistan gibi diğer sistemler de önemli ölçüde geliştirildi. Kapsamlı testler ve en son teknoloji sayesinde yeni Superb, yolcularına mümkün olan en iyi güvenliği sunacak şekilde geliştirildi.
Akıllı Park Asistanı, Škoda’da ilk kez sunuluyor ve aracın direksiyonunu ve hızını otomatik olarak kontrol ederek kendi kendine park etmesini sağlıyor. Bununla birlikte Arka Trafik Uyarı Sistemi, Ön Bölge Frenleme Asistanı, Şerit Takip Sistemi, Güvenli Çıkış Sistemi, Trafik Sıkışıklığı Asistanı, Şerit Değiştirme Sistemi, Şerit Takip Asistanı Plus, Akıllı Adaptif Hız Sabitleyici, Ön Bölge Frenleme Asistanı gibi birçok özellik de yeni Superb’de yer alıyor.
Citroën, elektrikli mikromobilite alanında dikkat çeken modeli Ami’yi yeni güncellemeler ve versiyonla geliştirmeye devam ediyor. Dördüncü yılında da büyük ilgiyle karşılanan Citroën Ami, ona sıcak, güçlü ve çekici bir görünüm kazandıran yeni vizon rengine sahip Peps modeliyle yollara çıkmaya başlıyor.
Böylece Citroën, günlük hayatı kolaylaştıran özellikler dışında kontrast, grafik ve renk vurgularını bir araya getirerek çekici bir paket sunuyor. Lansmana özel 409 bin TL’den başlayan kampanyalı anahtar teslim fiyatıyla dikkat çeken yeni Citroën My Ami Peps, temmuz ayı itibarıyla online olarak ülkemizde de satışa sunuldu.
Konforu ön planda tutan yenilikçi ve yüksek teknolojili modelleriyle otomotiv tarihinin en köklü üreticilerinden olan Citroën, e-mobilite alanındaki yatırımlarıyla sektörde ses getirmeye devam ediyor. Markanın şehir içindeki çevreci ve ulaşılabilir mobilite çözümü olan Citroën Ami, yeni donanım ve versiyonlarıyla ürün gamını çeşitlendiriyor. Markanın büyük ilgi gören modelinin yeni versiyonu My Ami Peps temmuz ayı itibarıyla online olarak satışa sunuldu.
409 bin TL’den başlayan fiyatlarla online satışta!
Pazara sunulduğu Nisan 2020’den bu yana dünyada büyük ses getiren Citroën Ami, yeni rengiyle yollara çıkmaya başladı. Bu yeni renk, modelin benzersiz karakterini korurken, daha çekici bir görünüm ve güç kazandırıyor. 4 yıllık süreçte 14 pazarda toplamda yaklaşık 50 bin adetlik satışa ulaşan Citroën Ami, kent içi ve kent çevresindeki mobilite ihtiyacında yaşanan değişimi gözler önüne seriyor.
Citroën Ami, iki kişilik, güvenli, konforlu, uygun fiyatlı ve yenilikçi bir elektrikli araçla mikro mobiliteye ve enerji geçişinin zorluklarına yanıt veren bir çözüm olarak öne çıkıyor. Ürün gamına eklenen ve ülkemizde lansmana özel 409 bin TL’den başlayan kampanyalı anahtar teslim fiyatıyla dikkat çeken yeni Citroën My Ami Peps, kontrast renkli dokunuş ve grafiklerden oluşan çekici bir tarz dışında günlük yaşamı kolaylaştıran akıllı aksesuarlara da sahip.
Citroën Ami renk değiştirdi!
Ami, dördüncü yıl dönümünde orijinal mavi rengine ek olarak yeni bir gövde rengine kavuştu. Vizon adı verilen yeni renk Ami’ye daha güçlü ve çekici bir görünüm kazandırıyor. Kahverengi ile gri arasında bir tona sahip olan bu koyu renk, sıcak ve doğal tonlarla oynarken Ami’ye daha fazla derinlik ve kalite sağlıyor. Bu, Ami ile sunulan farklı renk animasyonları ve çıkartmalarla mükemmel şekilde eşleşen çok yönlü bir renk.
Ami ailesi Peps ile büyüyor!
Citroën, My Ami Peps ile ürün gamını daha da geliştiriyor. My Ami Peps, Ami’nin dinamik bir versiyonu olarak öne çıkıyor. Trafiğin keşmekeşinde ilerlerken, aynı zamanda küçük bir spor otomobili andırıyor. Ayrıca kent kullanımına yönelik sağlamlık unsurlarını da barındırıyor. My Ami Peps versiyonu, ön camın altında keskin sarı yatay çıkartmalarla canlandırılan siyah grafik bant dışında siyah far çerçeveleriyle oldukça etkileyici bir ön cepheye sahip. Arka spoyler, beyaz süslemeli dört yapraklı çiçek tasarımına sahip jant kapağı, iki cam seviyesi çıkartması ve iki kapı altı çıkartması dinamizmi ifade ediyor. Bu yüksek kontrastlı süslemeler, son derece enerjik kızılötesi kırmızı ve çarpıcı sarı gibi parlak renklere dayanıyor.
Aynı zamanda video oyunları dünyasını hatırlatan farklı geometrik şekilleri öne çıkarıyor. 2 sayısı yarış otomobillerinde bulunan sayıya bir gönderme niteliğini taşıyor. Cam seviyesinde, yarısı tam diğer yarısı filigran şeklinde daire, grafik tasarımı güçlendiriyor ve yuvarlak farların yanı sıra otomobilin yuvarlak şekillerini de yansıtıyor. Bu, kapıların alt kısmındaki kapsülün üzerinde yer alan daire ile tekrar ediliyor. Kapsülün alt kısmındaki şeritler, Citroën logosunun çift şeridini andırıyor ve siyah ön bant üzerine zarif bir şekilde yerleştirilen motiflerle uyum sergileyerek ayrıntıya gösterilen özeni vurguluyor.
Günlük hayatı kolaylaştıran fonksiyonel çözümler!
My Ami Peps kullanıcıları; akıllı telefon klipsi, turuncu şeritle hareketlendirilmiş kapı fileleri, ortada ayırma filesi, sarı çanta kancası, üç turuncu saklama kutusu gibi günlük hayatı kolaylaştıran fonksiyonel aksesuarların keyfini sürebiliyor. İç mekan ayrıca iki adet kapı açma kayışı ve paspaslardaki turuncu dikişlerle hareketlendirilmiş durumda. “My Connect box” bağlantı ünitesi, kullanıcının akıllı telefonunu Ami’ye bağlayarak mevcut menzil, kilometre, bakım bildirimleri gibi verilere erişmesine olanak tanıyor. My Ami Play arayüzü, bilgi-eğlence çözümü olarak akıllı telefonu navigasyon, müzik, radyo veya telefon çağrılarına hızlı erişim sağlayan bir kontrol paneline dönüştürüyor. Böylece kullanıcı gözünü yoldan ayırmadan güvenli bir şekilde sürüş yaparken, direksiyon üzerinde konumlandırılan Citroën Switch düğmesiyle işlevleri uzaktan yönetiyor.