Yazar: pistonv2

  • Performans sanatçısı: Audi RS 3 Performance Edition

    Performans sanatçısı: Audi RS 3 Performance Edition

    AUDI’den 407 Beygirlik Yeni Performans Modeli: Audi RS 3 Performance Edition

    Audi Sport’un kompakt sınıftaki performans modelleri RS 3, yeni RS 3 Performance Edition ile yeni bir seviyeye ulaştı. Maksimum performans için geliştirilen özel sürüm, 407 PS güce ve 300 km/s en yüksek hız değerine sahip.

    RS tork ayırıcı ve seramik frenler gibi bilinen üst düzey teknolojilere ek olarak, optimize edilmiş yanal destekli RS koltuklar ve bir dizi özel tasarım öğesi yeni modeli daha farklı kılıyor.

    RS 3 Sportback‘in üçüncü nesli ve RS 3 Sedan’ın ikinci nesliyle kompakt sınıfta yüksek performans anlamında belirleyici olan Audi Sport GmbH, seviyeyeyi daha yukarı çıkarıyor: RS 3 Performance Edition. Sadece 300 adet üretilecek yeni model hem teknik hem de görsel olarak serinin zirvesinde yer alıyor.

    Artırılmış performansa sahip beş silindirli turbo motor

    Önceki tüm RS 3 serilerinden daha güçlü ve daha hızlı olan RS 3 Performance Edition, RS Dynamics Package plus ile sınıfında 300 km/s maksimum hıza ulaşan ilk araç. Karakteristik sesiyle bilinen, ödüllü beş silindirli turbo motor bu özel modeli 407 PS güç sağlarken, 500 Nm’lik bir tork değerine ulaştırıyor. Güç, 7 vitesli S tronic çift kavramalı şanzıman tarafından iletiliyor. RS 3 Performance Edition 0’dan 100 km/s hıza 3,8 saniyede çıkabiliyor.

    Modifiye edilmiş parlak siyah, oval egzoz kaplamalara sahip standart RS spor egzoz dışarıya, değişken egzoz kanatçık kontrolüyle sağlanan sportif ve sağlam bir ses veriyor.  Audi drive select’in Dynamic, RS Performance ve RS Torque Rear modlarında, egzoz kanatları araç hareketsizken daha da açılyor ve bu sayede ses her durumda etkilemeye devam ediyor.

    Seri üretimde en iyi şasi teknolojileri

    Negatif kamber, daha sert salıncak gibi RS 3 modellere özgü standartlarla sağlanan yüksek sürüş dinamikleri ve stabilite, RS 3 Performance Edition’da uyarlanabilir amortisör kontrollü RS spor süspansiyonla daha da geliştirlmiş. Sistem her bir amortisörü yol koşullarına, sürüş durumuna ve Audi drive select’te seçilen moda göre sürekli ve ayrı ayrı ayarlyor.

    Önceki nesil RS 3’e göre basınç ve geri tepme sönümlemesi artırılarak, amortisörün şasiden geçen kuvvetin daha fazlasını alması da sağlanmış. RS 3 Performans Edition’da sunulan RS Tork Ayırıcı, stabiliteyi ve çevikliği artırarak, dinamik sürüş sırasında arkadan savrulmayı azalltıyor. Sürüş gücünün maksimum yüzde 50’si arka aksa yönlendiriliyor; RS Torque Rear modunda, geriye doğru sürüş torkunun tamamı, virajın dışındaki tekerleğe aralıklı olarak iletiliyor.

    Ayrıcalık ve dinamizm görünür kılındı

    Özel model, RS 3 portföyündeki lider konumunu çok çeşitli yeni tasarım öğeleri ve donanımlarıyla gösteriyor: motor sporları tasarımlı jantlar ve RS spor egzoz çıkışlarının yanı sıra Audi halkaları, ön ve arkadaki 3 RS logosu siyah rek olarak tasarlanmış ve özel kaplamalarla uyum sağlamış.

    Ayrıntılardaki mükemmellik aydınlatmada da görülüyor. Karartılmış çerçevelere sahip standart Matrix LED farlar ve LED stoplar, RS’ye özel kademelendirme özelliğine sahip kilit açma ve kilitleme sırasında dinamik ışık… RS 3 Performance Edition açıldığında, 15 LED segmentinden oluşan dijital gündüz sürüş farı, yolcu tarafında sınırlı üretimi simgelemek amacıyla “damalı bayrak” ve sürücü tarafında maksimum hızı ifade eden “3-0-0” gösteriyor. Kapatıldığında, ana farın altındaki piksel alanında “3-0-0” yerine “RS-3” yazısı beliriyor. Sürüş sırasında damalı bayrak, gündüz yanan bir ışık olarak her iki tarafta da yanıyor. Diğer bir ayırt edici özellik ise ön kapılardaki giriş LED’idir: otomobilin yanındaki zemine “#RS Performance” yansıtyoır.

    Özel model, ayrıcalığını iç mekanda da gösteriyor. RS 3’te ilk kez, standart donanım olarak sunulan koltuklar, dinamik viraj alma sırasında yanal destek sağlıyor. Koltuklar kontrast oluşturan mavi petek dikişlere sahip.

    Özel modelde, 10.1 inç dokunmatik ekrandaki arka plan görüntüsü karbon görünümlü ve karakteristik 2.5 TFSI 1-2-4-5-3 ateşleme sırasını gösteriyor. RS monitörü ayrıca soğutma suyu sıcaklığı, motor ve şanzıman yağı, g-kuvvetleri ve lastik basınçlarının görüntülerini de içeriyor. Aynı zamanda, Audi sanal kokpit plus tur süreleri, g-kuvvetleri ve 0-100 km/s, 0-200 km/s hızlanma gibi performansla ilgili veriler de bulunuyor.

  • Full Elektrikli Rolls-Royce Spectre 2023’de Yollarda Olacak

    Full Elektrikli Rolls-Royce Spectre 2023’de Yollarda Olacak

    Full Elektrikli Rolls-Royce Spectre 2023’de Yollarda Olacak

     

    Rolls-Royce, ilk full elektrikli arabası Spectre’ın global tanıtımını gerçekleştirdi.

    Lüks otomobil üreticisinin ilk full elektrikli otomobili, elektrikli otomobil dünyasina geçişin

    başlangıcını temsil ediyor. Rolls-Royce Motor Cars Ceo’su Torsten Müller-Ötvös,

    açıklamasında, Spectre’ın ilk olduğunu, benzinli modellerin aşamalı olarak kaldırılacağını

    ve 2030 yılından sonra Rolls-Royce Motor Cars’ın sadece elektrikli otomobill üreteceğinin

    bilgisini verdi.

     

    Yeni Spectre ‘ın, ilk sahiplerine 2023 yılının sonunda teslim edilmesi planlanıyor. Spectre fiyatlandırmasının Cullinan ile Phantom arasında konumlandırılması bekleniyor.

    ”Önce bir Rolls-Royce, sonra bir elektrikli otomobil” olarak tanımlanan birçok ilki ve

    yeniliği hayata geçirecek olan Spectre’ın özellikleri ise şöyle;

     

    TASARIM

    Rolls-Royce Spectre şimdiye kadar üretilmiş en geniş Pantheon ızgaraya sahip. 830 saatlik

    tasarım modellemesi, rüzgar tüneli testinin ürünü Spirit of Ecstasy heykeli otomobilin

    olağanüstü aerodinamik özelliklerini arttırmaya yardımcı oluyor. 0.25’lik bir sürtünme

    katsayısına sahip Spectre, Rolls-Royce’un  aerodinamik açıdan en verimli otomobili

    olduğunu gosteriyor.

     

    Bölünmüş far tasarımı, manevi öncüsü Phantom Coupé’ ye saygı

    duruşunda bulunuyor. Spectre, neredeyse 100 yıl içinde 23 inç jantlarla donatılan ilk

    üretim iki kapılı coupé’ model. İç tasarımı 5.876 adet yıldızla, zarifce aydınlatılmış Starlight

    Doors adı verilen yıldız kapı ile sunuluyor. Gece teması, Spectre’ın Illuminated Fascia adı

    verilen aydınlatmalı ön konsol ile devam ediyor.

     

    LÜKSÜN TAMAMEN ALÜMİNYUM MİMARİSİ

    Rolls-Royce mühendisleri, alüminyum bölümler ve bataryanın otomobill yapısına entegrasyonu

    sayesinde mimariyi önceki tüm Rolls-Royce’lardan %30 daha sert hale getirdiler. Elektrik ve

    iklendirme tesisatı için bir kanal olusturularak, batarya  araç zeminine yerleştirildi. Oluşturulan

    altyapı, mükemmel düz zemin profili oluşturmasının yanında alçak oturma pozisyonu ve aynı

    zamanda 700 kiloluk ses yalıtımı sağlıyor.

     

    DİJİTAL MÜHENDİSLİK

    Rolls-Royce, Spectre ile, otomobilde bulunan ve benzeri görülmemiş sayıda işlevi yöneten

    sinyalden sürekli olarak bilgi alıp işleyebilen olağanüstü bir ‘Decentralised Intelligence’

    sisteminden yararlandı.

     

    Zirvedeki Rolls-Royce deneyiminin sürekliliğini ve ilerlemesini sağlamak için bu yeni sinyaller,

    2,5 milyon kilometreyi kapsayan bir test programı sırasında en deneyimli Rolls-Royce

    mühendisleri tarafından ayarlanıyor ve inceleniyor. Rolls-Royce mühendisleri, bu devasa veri

    hacmini işlerken ve doğrudan motordan tekerleğe güç dağıtımının doğruluğundan yararlanmak

    için kullanıyor. Mühendisler Spectre tarafından sunulan deneyimi, hız nedeniyle “yüksek tanımlı

    Rolls-Royce” olarak belirtiyor.

    PLANAR SÜSPANSİYON

    Planar sistemi bir dizi yeni donanım bileşeni ve Spectre’ın yüksek hızlı işleme

    yeteneklerinden yararlanıyor. Otomobilin viraj denge çubuklarını ayırarak her bir

    tekerleğin bağımsız hareket etmesine izin veriyor. Virajın yakın olduğu belirlendiğinde,

    Planar sistemi bileşenleri yeniden birleşerek amortisörleri sertleştiriyor. Ardından dört

    tekerlek ve direksiyon sistemi, zahmetsiz giriş ve çıkış sağlamak için aktivasyon için

    hazırlanıyor. Viraj alırken 18 sensör izleniyor ve Spectre’ın sabit kalması için direksiyon,

    frenleme, güç dağıtımı ve süspansiyon parametreleri ayarlanıyor.

     

    GÜÇ, ARALIK VE BOYUTLAR

    Spectre, 2023′ ün ikinci çeyreğinde tamamlanacak olan son test aşamasına girerken güç,

    hızlanma ve menzil rakamları hala geliştiriliyor. Ön verilere gore, Spectre’ın tamamen

    elektrikli 320 mil/520 kilometre menzile sahip olması bekleniyor. WLTP ve 430kW güç

    aktarma sisteminden 900Nm tork sunuyor. 0-60mph’ye 4,4 saniyede (4.5 saniyede 0-

    100km/s) ulaşması bekleniyor.

    Spectre’ ın aylarca süren test ve optimizasyon çalışmaları devam ederken, bu rakamlar

    2023′ ün 4. çeyreğinde piyasaya sürülmeden resmi onay öncesinde değişebilir.

     

    SPECTRE BOYUTLARI:

    Kapı / koltuk sayısı 2 kapı / 4 koltuk

    Araç uzunluğu 5453 mm / 214.685 inç

    Araç genişliği 2080 mm / 81.889 inç

    Araç yüksekliği (yüksüz) 1559 mm / 61.377 inç

    Dingil mesafesi 3210 mm / 126.378 inç

    Dönüş çapı 12.7 m

    Boş ağırlık 2975 kg

  • Yalnızca 333 Adet İle Sınırlı Yeni Audi R8 Coupé V10 GT RWD

    Yalnızca 333 Adet İle Sınırlı Yeni Audi R8 Coupé V10 GT RWD

    Yalnızca 333 Adet İle Sınırlı Yeni Audi R8 Coupé V10 GT RWD

    Ayrıcalıklı özelliklere sahip dünya çapında 333 otomobil; RWD Drive ile birleştirilmiş 5,2 L V10 FSI motorla sağlanan sürüş keyfi; Hassas ve kontrollü savrulma sağlayan yeni sürüş modu… Audi Sport GmbH Yeni Audi R8 Coupé V10 GT RWD’yi sunuyor.

    Audi Sport GmbH, ilk Audi R8 GT’nin prömiyerinden on iki yıl sonra, bu özel süper spor modelin ikinci versiyonunu pazara sunuyor: Yeni Audi R8 Coupé V10 GT RWD. 5,2 litrelik doğal emişli V10 motorun 620 PS’e yükselek gücüyle markanın tarihindeki en güçlü arkadan itişli otomobil özelliğine sahip.

    Modelde yer alan daha hızlı vites geçişleri sağlayan yeni 7 vitesli çift kavramalı şanzıman ve yeni Torque Rear sürüş modu, sürücülerin kendi ESC desteği seviyelerini seçmelerine olanak tanıyor. Yedi kademeli arka tork, direksiyon simidinde yer alan kontrol uydusu aracılığıyla ayarlanabiliyor.

    Yeni R8 GT‘den dünya çapında sadece 333 adet satışa sunulacak. Yeni ve özel dış ve iç özellikler, R8 GT’nin ilk nesline de bir saygı niteliğinde; örneğin sıralı numaralandırma, özel hafif alaşım jantlar ve siyah ile kırmızının bir arada kullanıldığı iç tasarım sayılabilir.

    620 PS’lik yeni motor

    Audi Sport GmbH, R8 GT’nin ikinci baskısının temelini oluşturan 570 PS2’li R8 V10’un performansını, quattro modeliyle aynı seviyeye getirmek için bu özel modelin artırmış. Sonuçta ortaya, 10 silindirli 5,2 litrelik motorla elde edilen 620 PS güç ve 565 Nm tork değeri ortaya çıkmış. Bu da Yeni R8 GT‘yi 100 km/sa hıza 3.4 saniyede, 200 km/sa sınırına sadece 10.1 saniyede çıkarıyor ve 320 km/saate kadar maksimum hıza ulaştırıyor.

    Bir başka belirleyici fark ise daha da hızlı vites değiştirme sürelerine sahip yeni 7 vitesli çift kavramalı şanzıman. Değişen vites oranı ve buna bağlı daha yüksek hız sayesinde, yeni vites kutusu tüm viteslerde daha da etkileyici hızlanma sağlıyor. Bunun dışında, yalnızca R8 GT için özel bir tasarım özelliği de bulunuyor: emme manifoldu siyaha boyanmış.

    Yeni Torque Rear Sürüş Modu

    Yeni R8 GT2’yi Böllinger Höfe’de ve büyük bölümünü el yapımı olarak üreten Audi Sport GmbH, yeni modelde ilk kez Torque Rear modunu sunuyor.

    Bu sürüş modunda kayma, ESC’nin bir parçası olarak, çekiş kontrol sistemi (ASR) tarafından arka aksta kontrol ediliyor. ASR’de farklı destek seviyeleri sunan yedi karakteristik eğri yer alıyor. Seviye 1 çok az kaymaya izin verirken, seviye 7 daha fazla kaymaya izin veriyor.

    Direksiyon simidi üzerindeki kontrol uydusunu çevirerek istenilen arka tork seviyesi ayarlanabiliyor. Bu işlev aynı zamanda sürüş becerileri ve yol koşulları geliştikçe farklı bir adaptasyon da sağlıyor. Gelişmenin nasıl ilerlediğine bağlı olarak, tekerlek hız sensörlerinden gelen bilgileri, direksiyon açısını, gaz pedalı konumunu ve seçilen vitesi dikkate alarak motor kontrol ünitesi arka akstaki motor gücünü belirliyor.

    Az ama öz

    RWD’nin, performansında artış sağlamak amacıyla yapılan çeşitli iyileştirmeler, yaklaşık 20 kilogramlık bir azalmayla, toplamda 1570 kilogramlık (sürücüsüz) bir ağırlığa sahip olmasını sağlamış. Yol ve pisti kullanımı için tasarlanmış yüksek performanslı Michelin Sport Cup 2 lastiklerle sunulan özel 20 inç, 10 kollu jantlar, ağırlığın azaltılmasında kilit rol oynuyor. Hafif dövme jantların temeli, Audi’nin motor sporları modellerine dayanıyor. R8 GT 2’de standart donanım olan son derece güçlü seramik fren sistemi, ağırlık tasarrufu sağlayan bir başka özellik. Ayrıca, R8 koltuklar ve CFRP viraj denge çubuğuna sahip performans spor süspansiyon da bunlar arasında yer alıyor.

    Ön viraj demiri, karbon fiber takviyeli plastikten yapılmış. Kırmızı eloksallı alüminyumdan (korozyona karşı koruyan) yapılmış iki bağlantı çubuğu, hem ağırlık azaltımına katkı sağlıyor, hem de yol tutuşu ve viraj dinamiklerini artırıyor. Daha sportif R8 GT coilover süspansiyonu da bir seçenek olarak sunuluyor.

    Özel modele, özel detaylar

    Yeni Audi R8 V10 GT RWD’yi benzerlerinden farklı kılmak için, özel ek parçalarla donatılmış. İlk ayırt edici özellik, arkadaki siyah “R8 GT” yazısı. Modeldeki diğer tüm amblemler ise siyah renge sahip. Rüzgar tünelinde geliştirilen yüksek parlaklığa sahip ön ayırıcı, flics, yan çamurluk kapakları, arka tamponun kenarlarındaki cW elemanları, difüzör ve arka kanattan oluşan Carbon Aerokit, optimum kanat alt akışı ve aerodinamik verimliliği artırırak, daha iyi denge ve dolayısıyla daha hızlı viraj alma imkanı tanıyor.

    Yeni R8 GT selefinide olduğu gibi mat Suzuka Gri renkte sunuluyor. Alternatif olarak Tangorot Metalik ve Daytona Grey Metalik de mevcut.

    İç mekan siyah ve kırmızı kombinasyonuyla hazırlanmış. Buna sadece 12 yıl önceki R8 GT’de mevcut olan kırmızı kemerler de dahil. Paspaslar ve R8 koltuklarda, özel modelin siyah ve kırmızı yazıları yer alıyor. R8 GT 2’lerin sıralı numaralandırması vites kolunun ortasında, karbon kaplamada görülüyor.

  • Tek Şarj İle 614 Km Giden Araç: Hyundai IONIQ 6

    Tek Şarj İle 614 Km Giden Araç: Hyundai IONIQ 6

    Hyundai IONIQ 6, tek şarjla 614 km menzili ve 0.21 cd aerodinamik katsayısıyla 2022’nin en verimli elektrikli otomobilleri arasında zirveye oynuyor.

    Hyundai, elektrikli otomobil devrimine adını altın harflerle yazdıracak yeni modeliyle 2022 yılında otomotiv dünyasının dikkatini üzerine çekti. Hyundai IONIQ 6, tek şarjla tam 614 kilometre menzil sunarak bataryalı elektrikli araçlar (BEV) arasında verimlilik yarışında zirveye oynuyor. Aerodinamik olarak 0.21 cd gibi olağanüstü düşük bir sürtünme katsayısına sahip olan model, performans, teknoloji ve sürdürülebilirlik dengesiyle markanın vizyonunu temsil ediyor.

    Hyundai Motor Company, dünya çapında geçerli olan WLTP (Worldwide Harmonized Light Vehicles Test Procedure) standardına göre test ettiği IONIQ 6’da elde ettiği bu sonuçla, verimlilik konusunda önemli bir başarıya imza attı.


    Elektrikli Modüler Platformun Yeni Nesil Üyesi

    Hyundai’nin Elektrikli Global Modüler Platformu (E-GMP) üzerinde yükselen IONIQ 6, markanın sıfır emisyon stratejisinin ikinci önemli halkasını oluşturuyor. Bu platform, IONIQ 5’te olduğu gibi yüksek performanslı bir güç ünitesiyle birleşiyor. 77.4 kWh kapasiteli batarya, yalnızca güçlü bir menzil sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda gelişmiş pil teknolojisiyle 100 kilometrede ortalama 13.9 kWh tüketim değerine ulaşıyor.

    Bu sayede Hyundai IONIQ 6, 2022 yılı itibarıyla pazara sunulacak en verimli bataryalı elektrikli modellerden biri olma unvanını kazandı. Hyundai mühendisleri, aracı geliştirirken sürücülerin farklı yaşam tarzlarına hitap edecek bir denge kurmayı hedefledi. Sonuç olarak IONIQ 6, hem günlük kullanımda konfor hem de uzun yollarda üstün ekonomi sağlıyor.


    Hızlı Şarjda Sınırları Zorluyor

    E-GMP platformunun sağladığı avantajlardan biri de 800V ultra hızlı şarj teknolojisi. Bu sistem sayesinde IONIQ 6, sadece 15 dakikalık bir şarjla 351 kilometrelik menzil elde edebiliyor. 350 kWh’lik ultra şarj istasyonlarında ise yüzde 10’dan yüzde 80’e yalnızca 18 dakikada şarj olabiliyor.

    Ayrıca araç, herhangi bir adaptör gerektirmeden 400V şarj altyapısını da destekliyor. Bu özellik, kullanıcılara her koşulda esneklik ve kolaylık sağlıyor. Hyundai’nin hedefi, şarj sürelerini kısaltarak elektrikli otomobil deneyimini konvansiyonel araçlarla rekabet edebilir hale getirmek.


    Ferah Kabin, Uzun Dingil Mesafesi

    Hyundai IONIQ 6, dış tasarımındaki akıcı hatlarla birlikte iç mekânda da ferahlık hissi sunuyor. 2.950 mm’lik dingil mesafesi sayesinde yolcular, geniş bir yaşam alanına sahip oluyor. Aracın mimarisi, E-GMP’nin modüler yapısının sunduğu özgürlükten yararlanarak kabin içinde maksimum alan verimliliği sağlıyor.

    Bu yapısal avantaj, IONIQ 6’yı hem şehir içi kullanımlar hem de uzun yol sürüşleri için ideal hale getiriyor. Sessizliğiyle dikkat çeken araç, aerodinamik gövde formu sayesinde rüzgar gürültüsünü minimuma indiriyor.


    Araç Güç Kaynağı Teknolojisi (V2L)

    Hyundai, IONIQ 6 ile birlikte yenilikçi Vehicle-to-Load (V2L) teknolojisini de sunuyor. Bu sistem, aracı dev bir taşınabilir güç kaynağına dönüştürüyor. Kullanıcılar, V2L teknolojisiyle ev aletlerinden dizüstü bilgisayarlara kadar birçok cihazı doğrudan araçtan şarj edebiliyor. Bu özellikle kamp, acil durumlar veya seyahatlerde büyük kolaylık sağlanıyor.


    Aerodinami ve Tasarım Mükemmelliği

    Peki Hyundai IONIQ 6, nasıl oldu da 0.21 cd gibi olağanüstü bir sürtünme katsayısına ulaştı?

    Marka, tasarım sürecinde kapsamlı aerodinamik optimizasyonlar gerçekleştirdi. Aktif hava klapeleri, tekerlek hava perdeleri, entegre arka spoyler, akıcı tavan çizgisi ve özel jant tasarımı bu başarının temel unsurları arasında yer alıyor.

    Aerodinamiğin bu denli iyileştirilmesi yalnızca menzili artırmakla kalmadı, aynı zamanda aracın genel estetiğini de ileriye taşıdı. IONIQ 6’nın siluetinde aerodinamik detaylar ve modern hatlar, onu otomotiv dünyasının en zarif elektrikli sedanlarından biri haline getirdi.


    Performans ve Sürüş Deneyimi

    IONIQ 6, 2022 yılı itibarıyla belirli pazarlarda satışa sunulacak. Araç, sessiz sürüş karakteri, yüksek torklu elektrik motoru ve düşük ağırlık merkeziyle sürüş keyfini yeniden tanımlıyor. Gelişmiş batarya yönetim sistemi sayesinde enerji verimliliği maksimum seviyede tutuluyor.

    Hyundai Motor Company, gelecekte tüm BEV modellerinde aerodinami ve pil verimliliğini artırmaya devam edeceğini belirtiyor. Bu sayede menzil kaygısının büyük ölçüde ortadan kalkacağı ve kullanıcıların elektrikli araçlara geçişte daha istekli hale geleceği vurgulanıyor.

    IONIQ 6’nın Türkiye’de satışa sunulmasıyla birlikte, markanın elektrikli araç stratejisi yeni bir ivme kazanacak. Model, hem yakıt ekonomisi hem de üst düzey sürüş performansını aynı potada birleştiriyor.


    Piston Kafalar Yorumu 💬

    Hyundai, IONIQ 6 ile adeta geleceğe bir pencere açıyor. 614 km menzil, 15 dakikalık süper şarj ve 0.21 cd’lik aerodinamik değer… Bunlar yalnızca mühendislik başarısı değil, elektrikli otomobil çağının gerçek yüzü. Sizce bu kadar sessiz bir güç, içten yanmalı motorların sonunu hızlandırır mı?

  • AUDI’den 100 Adet İle Sınırlı TT RS Coupe Iconic Edition2 !!

    AUDI’den 100 Adet İle Sınırlı TT RS Coupe Iconic Edition2 !!

    AUDI’den 100 Adet İle Sınırlı TT RS Coupe Iconic Edition2 !!

    Audi TT’ye saygı niteliğinde: 100 adetli sınırlı TT RS Coupe Iconic Edition2.

    Audi, ikonik modeli TT Coupe’nin 25 yıllık başarı hikayesini sadece 100 adetle sınırlı, çok özel ve yüksek performansa sahip Audi TT RS Coupé Iconic Edition2 modeliyle kutluyor.

    İlk olarak 1998 yılında pazara sunulan ve o tarihten bu yana tasarımı ve sürüş performansıyla bir ilham kaynağına dönüşen spor otomobilin RS versiyonu, yine etkileyici performansı ve özellikle de sesiyle dikkat çekiyor.

    Zamansız tasarımıyla, neredeyse çeyrek asırdır Audi markasının ikonu olan TT, şimdi TT RS Coupe Iconic Edition2 ile geleceğin trendini belirliyor. Yeni model, tipik TT RS özelliklerini korurken, tasarımı ve dinamikleriyle, yeniliklere sahip hızlı bir spor otomobil olduğunu gösteriyor. Audi TT RS Coupé Iconic Edition2, cesaret ve zarafeti temsil eden TT’nin tasarım dilini takip etmesinin yanısıra, özel iç ve dış detayları, ödüllü beş silindirli motoruyla çok daha dikkat çekici bir kimliğe bürünmüş.

    Bauhaus akımından ilham alındı

    Audi’nin ilk olarak 1995 yılında IAA Frankfurt Fuarı’nda sergilediği ve neredeyse simetrik bir tasarıma sahip Audi TT Coupé, o tarihten itibaren sürekli olarak geometrik, dairesel şekillere dayalı bir tasarım ilkesini takip etti.

    Üç yıl sonra da, coupé model hemen hemen hiç değişime uğramadan üretilmeye başlandı. TT Coupé’den bir yıl sonra Audi, TT Roadster’ı pazara sundu. Coupe model, ikinci nesli itibarıyla bir S ve bir RS versiyonuyla gelişti.

    Bauhaus akımının bilinen felsefesi, ‘az daha fazladır – less is more’dan ilham alan TT modelde, gereksiz ve önemsiz unsurların çırakırılmasıyla sağlanan radikal ve cesur tasarım, kısa süre içinde ‘Zamansız‘ tasarım noktasına ulaştı. Böylece her döneminde trendlerin ötesine geçerek moda olmayı sürdürdü.

    Üç nesil ve çeyrek asır sonra, 1998 yılındaki coupé’nin tipik çizgileri, TT RS Coupé Iconic Edition2’de de görülüyor. Yeni modelde minimalist tasarım; dışarıdan, net ve basit şekilde sürücüye odaklanan iç kısma kadar uzanıyor. Göstergelerde kullanılan ve iç kısma uyum sağlayan silindir ve dairesel şekiller, yakıt deposu kapağı, dairesel havalandırma çıkışları, vites topuzu ve kenarları Audi TT RS Coupé Iconic Edition2’de ilk göze çarpan detaylar.

    Efsanevi Beş Silindirli Motor

    TT RS Coupé Iconic Edition2‘da, Audi Sport’un 400 hp güç üreten ve 480 Nm maksimum tork sağlayan 2.5 TFSI motoru yer alıyor.

    Motor sporlarında elde edilen sayısız başarı, onu Audi’nin en çekici güç aktarma organlarından biri haline getiriyor. Sayısız motor sporları zaferi ve günlük kullanımda sunduğu güçlü performans, bu beş silindirli motora 2010’dan bu yana art arda tam dokuz kez “Yılın Uluslararası Motoru Ödülü”nü kazandırdı. TT RS’de olduğu gibi, güç 7 vitesli S tronic şanzıman aracılığıyla sürekli dört tekerlekten çekişli quattro sürüşe aktarılıyor. Audi TT RS Coupé Iconic Edition2, 280 km/sa azami hıza ulaşıyor. Kompakt spor otomobil, durma noktasından 100 km/s hıza sadece 3,7 saniyede çıkabiliyor.

    Doğru tonlamayla gelen koyu renk şıklığı

    Audi TT RS Coupé Iconic Edition2, estetikle ilgili yüksek beklentileri karşılıyor. RS’ye özgü Nardo Grey kaplama, özel modelin ayrıcalıklı ve atletik görünümü için doğru ton olarak belirlenmiş. Bu gri ton ismini, Audi RS modellerinin ilk testlerinin yapıldığı İtalya’daki yarış pisti Pista di Nardó’dan almış.

    Şıklık, mat titanyum görünümündeki quattro yazısı, tek çerçeveli parlak siyah ızgara üzerinde daha da vurgulu hale gelmiş. Bu vurgu Audi halkaları, ön ve arkadaki TT RS yazısı ve dış aynaların korumalarına da başarıyla uygulanmış. Siyah renkli fren kaliperlerine sahip sofistike, Edition2’ye özel 7 kollu 20 inç parlak siyah alaşım jantlar, tasarım dilini en ince ayrıntısına kadar devam ettirmiş. Kısmen karartılmış arka üçgen camlar ve özel “Iconic Edition” yazısı, coupé’nin çarpıcı koyu görünümünü arkaya kadar tamamlamış.

    Motor Sporları Genleri: Sportif karakteri geliştiren Aerokit

    Audi TT RS Coupé Iconik Edition2 de bir rüzgar tünelinde geliştirilen Aerokit’ten dinamik bir güç kazanıyor. Motor sporlarından ilham alan ön rüzgarlık; yan kanatçıklar, bir ayırıcı ve kanatlarla ayrılmış yan hava girişlerine sahip. Arka bölümde ise, yan kanatçıklarıyla birlikte sabit bir şekilde yer alan karbon spoiler, sportif bir görünüm sağlarken aerodinamik konseptin bir parçası olarak performansı ve verimliliği destekliyor.

    RS’ye özel difüzörün her iki yanında dikey tasarım öğeleri yer alıyor ve tasarım iki çarpıcı, oval şekilli egzoz borusuyla tamamlanıyor. Birçok unsur, özel versiyonun renk felsefesine uygun olarak, parlak siyah renkte kullanılıyor.

    Özel İç Tasarım Vurguları

    TT RS Coupé Iconic Edition2’nin iç tasarımında detaylara gösterilen özen hemen dikkat çekiyor. İç kısımda da aynen dış tasarımda olduğu gibi koyu renk ana motif olmaya devam ediyor. RS spor koltuklar, jet grisi ince Nappa yan panellere ve siyah Alcantara orta panellere ve nergis sarısı petek dikişlere sahip.

    Özel “Iconic Edition” yazısı, siyah Alcantara üzerine nakışla işlenmiş. Siyah paspaslar sarı renkli RS işlemesiyle tamamlanırken, kapı kol dayanağı ve orta konsol da jet grisi ve aynı Audi sanal kokpitinin siyah kasası gibi nergis sarısı kontrast dikişlerle süslenmiş. Ve vites kolunda numaralı rozet iç tasarımı tamamlayarak, bu özel sürümdeki 100 aracın her birini benzersiz kılıyor.

  • Mazda 707 Adet MX-5 Buluşması İle Guinness Dünya Rekoru’nu Kırdı !

    Mazda 707 Adet MX-5 Buluşması İle Guinness Dünya Rekoru’nu Kırdı !

    Mazda 707 Adet MX-5 Buluşması İle Guinness Dünya Rekoru’nu Kırdı !

    Japonya’nın önde gelen otomobil üreticilerinden Mazda, kırılması zor bir rekora daha imza attı.

    İtalya’daki ünlü Modena Pisti’nde gerçekleştirilen Mazda MX-5 buluşmasına, toplamda 707 adet Mazda MX-5 katılırken; bu sayıyla Guinness tarafından etkinliğe “Dünyanın En Büyük Mazda Geçit Töreni” unvanı layık görüldü.

    İtalya başta olmak üzere Avrupa’nın birçok ülkesinden gelen MX-5 sahipleri, aynı tutkuyu ve deneyimi paylaşırken, büyük bir topluluk olduklarını tekrar tüm dünyaya göstermiş oldu.

    Dünyanın ikon haline gelmiş sayılı modellerinden Mazda MX-5, rekorlar kitabına adını yazdırmaya devam ediyor.  En son 2013 yılında, Hollanda’da düzenlenen geçitte 683 adet otomobille Guinness Dünya Rekoru’nu kıran Mazda, bu yıl rekoru bir adım ileriye götürdü.

    18 Eylül 2022 tarihinde, İtalya’nın ünlü Modena Pisti’nde gerçekleşen buluşmaya tam 707 adet MX-5 katılım gösterdi. Dört farklı neslin bir araya gelme şansını yakaladığı geçide katılan Guinness Hakemleri, etkinliğin saat 18’de yaptıkları sayım sonucunda “Dünyanın En Büyük Mazda Geçit Töreni” unvanına hak kazandığını duyurdu.

    Gelmiş geçmiş en çok satan roadster modeli MX-5’in İtalya’dan ve Avrupa’nın birçok ülkesinden gelen tutkunları, 3’üncü ve 4’üncü neslin Program Yöneticisi, Japon mühendis Nabuhiro Yamamoto ile tanışma ve hatta otomobillerini imzalatma şansını bulurken; MI.Mo Milano Monza Motor Show Başkanı Andrea Levy, Lotus’un eski patronu ve gerçek bir otomobil tutkunu olan Romano Artioli’nin torunu, Elise modeline ismini veren Elisa Artioli gibi ünlü isimler de aktif katılımcı olarak boy gösterdi.

    Büyük bir MX-5 koleksiyoneri olan ve Umbria tepelerinde otomobillerini saklayan Andrea Mancini, Ruoteclassiche, Youngtimer ve AutoItaliana’nın Direktörü David Giudici gibi isimlerin de konuşmalar yaptığı buluşmada, Mazda’nın zamansız sürüş keyfi ilkesi olan “Jinba Ittai” kavramı, odak noktası oldu.

    Mazda ruhunu zamansız temsilcisi: Mazda MX-5

    MX-5: Japon üreticinin ruhunu ve felsefesini ondan başka tek başına sırtlayabilen bir model daha yoktur. 50’li ve 60’lı yılların uygun fiyatlı roadster otomobillerinden ilham alarak “Jinba Ittai” ilkesine göre geleneksel at ve binicisi ilişkisini otomobil ve sürücüsü olarak somutlaştıran MX-5, 1990’da Avrupa’da ve ülkemizde satışa sunulduğu ilk haftalarda tam anlamıyla yok satmıştı ve satın almak isteyenler 1991 yılına kadar beklemek zorunda kalmıştı.

    Rafine özellikleri, sağlamlığı ve güvenilirliği ile Mazda’nın övgü kaynağı olan NA, kısa zamanda otomobil koleksiyonlarında aranan modeller arasındaki yerini aldı. Güncel ND serisi MX-5’te ilk nesilden çok fazla ayrıntı bulunmasının arkasında da, NA serisine duyulan sevgi ve tutku saklı.

  • AUDI RS 6 20’inci Yılını Kutluyor

    AUDI RS 6 20’inci Yılını Kutluyor

    Günlük Kullanıma Uygun Üstün Performansta 20 Yıl ve Dört Nesil: Audi RS 6

    Etkileyici performansı ve üstün günlük kullanım özellikleriyle yüksek performanslı station wagon dünyasında standartları belirleyen Audi RS 6 20’inci yılını kutluyor.

    Audi Sport GmbH imzasını taşıyan model ardında bıraktığı 20 yılda, dört nesiyle dünya çapında sadık bir hayran kitlesi kazandı.

    Audi’nin ilk olarak 2002 yılında pazara sunduğu ve o tarihten itibaren her yeni nesliyle kendi sınıfında standartları belirleme başarısı gösteren modeli Audi RS 6 20’inci yılını kutluyor. 2002 yılında başlayan yolculuk çift turbo beslemeli motor ve dört tekerlekten çekişle benzersiz bir başarı hikayesi olarak yoluna devam ediyor. Bu temel konsept her RS 6 neslinde kendini korudu. Markanın ‘Teknoloji ile bir Adım Önde’ yaklaşımı Dinamik Sürüş Kontrolü süspansiyonu dahil birçok noktada kendini gösteriyor. Bu teknoloji uzun süredir diğer Audi RS modellerinde de kullanılıyor.

    Üst orta sınıfta performans arzusu – C5

    Yeni milenyumun ile birlikte o yıllarda quattro GmbH (şimdi Audi Sport GmbH) olarak anılan şirket, RS 4’ün ardından hangi araca sportif bir dokunuş yapabileceği sorusuyla karşı karşıya kaldı. Audi A6 için uygun bir dönemdi. C5 adındaki ilk nesil 2001 yılında kapsamlı bir güncellemeden geçmişti. Audi üst orta sınıftaki modelin motor kaputunun altına daha fazla güç eklemek istiyordu.

    Audi zaten köklü bir motorsporları geçmişine ve deneyimine sahipti. Marka, 1999’da ilk efsanevi 24 saatlik Le Mans denemesinde podyum yolunda ilerlemişti. Dört halkalı marka 2000, 2001 ve 2002 yıllarında yeniden tarih yazdı. 13 galibiyetle, Porsche’nin ardından Le Mans’ta tüm zamanların en başarılı ikinci takımı oldu.

    quattro GmbH’deki Audi mühendisleri, A6’yı bir spor otomobil yapmak için çok çaba sarf ettiler. Bu sadece motoru, süspansiyonu ve şanzımanı uyarlamak anlamına gelmiyordu. Audi ayrıca görsel olarak üstüne koydu. Araç, hem uzunluk hem de genişlik olarak dört santimetre büyüdü. Yeni tamponlar, daha geniş marşpiyeler, Avant için bir spoyler, Sedan için ayrı bir spoyler, 18 inç veya 19 inç jantlar ve iki oval egzoz çıkışı ile sportiflik vurgusu güçlendirildi.

    2002’de başka hiçbir Audi daha güçlü değildi

    Amaç, A8, D2 serisinin temel tasarımına sekiz silindir eklemekti. Motor zaten S6’da kullanılıyordu ve turbo olmadan 340 PS üretiyordu. Bununla birlikte, çok fazla detay çalışması gerekiyordu. Çift turbo beslemeli ve 4,2 litre hacme sahip güçlü motor ilk başta A6’nın gövdesine sığmadı. Böylece quattro GmbH ön tarafı genişletti ve V8’e dört santimetre daha fazla montaj alanı kazandırdı.

    RS 6’nın motoru Ingolstadt veya Neckarsulm’da değil, İngiltere’de ayarlandı. 2004 yılına kadar AUDI AG’nin bir yan kuruluşu olan İngiliz motor üreticisi Cosworth, quattro GmbH ile birlikte etkileyici 450 PS güç ve 560 Nm tork elde etti. Bu, modeli sınıfının zirvesine taşıdı. RS 6’daki V8, yarış dünyasına açık bir mesaj niteliğini de taşıyordu. Örneğin, Laurent Aïello’nun 2002 şampiyonasında kullandığı ABT takımına ait DTM Audi de 450 PS’e sahipti.

    Çok fazla güç, çok iyi kontrol gerektiriyor. Manuel şanzıman dönemi sona ermişti. İlk kez tork konvertörlü bir şanzıman, bir RS modeline vites geçişlerinde daha kısa vites değiştirme süreleri sağlamıştı. Beş sürüş modu bulunuyordu. Bu paket 4,7 saniyede 100 km/s hızlanmayı mümkün kıldı. RS 6 Avant ve Sedan’ın günlük kullanımda üstün konfor ve sportiflik arasında ideal bir denge sunduğundan emin olmak için Audi yeni geliştirilen Dinamik Sürüş Kontrolü (DRC) süspansiyonu kullandı.

    Tüm RS 6 serilerini geliştirmekten sorumlu olan ve şu anda Neckarsulm’da Teknik Geliştirme Başkanı olan Stephan Reil, “DRC, hem düz yollarda hem de virajlardaki sportif sürüşte gövde salınımlarını azaltıyor.” şeklinde açıklıyor. Sistem, otomobili yola daha iyi bağlıyor ve özellikle dinamik virajlarda üstün yol tutuş sağlıyor. Dinamik Sürüş Kontrolü, karşılıklı çapraz iki hidrolik amortisöre sahip çelik yaylardan oluşuyor. Bunlar herhangi bir elektronik olmadan aracın gövdesindeki hareketi gecikme olmadan karşılıyor. Virajda amortisör tepkisi değişiyor, böylece aracın dikey yanal eksen hareketleri önemli ölçüde azalıyor.

    Tüm ilk nesil RS 6 araçları (C5) hem üretim hattında hem de elle üretildi. Sürülebilir olmasına karşın, tama olarak bitmemiş modellere örneğin, özel süspansiyon, RS’e özgü bileşenler ve özgün süslemeler daha sonra takılıyordu.

    C5, aynı zamanda ilk andan itibaren bir yarış otomobili olan tek RS 6 idi. Champion Racing’e ait RS 6 Competition, Randy Pobst pilotajında 2003 SPEED GT World Challenge’da aynı hacim sınıfındaki rakiplerini geride bıraktı. V8 biturbo 475 PS üretiyordu, manuel şanzıman sahipti ve ilk denemesinde zafere ulaştı.

    quattro GmbH seri bitmeden modeli güçlendirdi. Tork 560 Nm’de kalırken güç 450 PS’ten 480 PS’e çıktı. Model ismine ‘Plus’ eklendi. Maksimum hız 250 km/s’den opsiyonel yerine standart olarak 280 km/s’e çıkartıldı.

    Motor üretimindeki en büyük başarının tarihi devam ediyor – C6

    2008’de, ilk RS 6’dan altı yıl sonra, ikinci nesil geldi. Audi sadece gücü ve hacmi değiştirmedi. Aynı zamanda silindir adedini 10’a çıkarttı. Yine iki adet turbo besleme kullanılırken hacim 5,0 litreye çıktı. Böylece 580 PS güç ve henüz 1.600 d/d’den itibaren 650 Nm sunuyordu. Bu değerler o dönem R8’den de üstündü. R8 GT maksimum 560 PS’e sahipti.

    Audi, üç yıl boyunca bugüne kadarki en büyük RS motorunu üretti. V10 doğuştan güçlü bir motordu. 278 kg ağırlığa sahipti. Hızlı virajlarda da kesintisiz bir yağlama sağlamak üzere Audi, motorsporları tekniği olan kuru karter yağlama tekniğini kullandı. Ayrıca bağımsız yağ deposu motorun daha alçak konumlandırılmasına olanak sağlıyordu. Bu da aracın ağırlık merkezini düşürüyordu. Yarış için tasarlanan çözüm dikey ve yanal hızlanmada 1,2 g’ye kadar yağ sağlıyordu. Stephan Reil, Audi mühendislerinin montaj alanının her santimetresini kullanırken ne kadar sistematik olduklarını çok iyi hatırlıyor: “İki turbo besleme ve manifoldu ile V10 başlı başına bir sanat eseri. Ve güçlü. RS 6 C6’dakinden daha iyi doldurulmuş bir motor bölmesi hatırlamıyorum.

    C5’te olduğu gibi, on silindirin gücünü kaldırabilecek bir şanzımana ihtiyacı vardı. Altı vitesli otomatik şanzıman büyük ölçüde elden geçirildi. Soğutma, vites değiştirme hızı ve güç aktarımı olmak üzere her şey elden geçirildi. Bu motor ve şanzıman kombinasyonu ile Audi, RS 6 plus ile ilk kez 300 km/s – 303 km/s üzerinde bir hıza ulaştı.

    Normal RS 6’daki maksimum hız, 250 km/s idi ve opsiyon olarak 280 km/s ile zirveye ulaştı. Sedan 4,5 saniyede ve Avant ise 4,6 saniyede 0-100 km/s hızlanmasını tamamlıyordu. Bu denli yüksek bir performans etkin bir fren performansı da gerektiriyordu. Opsiyon olarak önde 420 mm ve arkada 356 mm seramik frenler sunuluyordu. Audi, yolculara sportif ve konforlu bir sürüş sağlamak için ikinci kez DRC süspansiyonu kullandı. Avant ve Sedan’da standart donanımdı. Tüm sürüş koşullarında daha fazla günlük konfor için, DRC süspansiyon ilk kez üç aşamalı ayarlı amortisörlere sahipti. Bu işlev opsiyonel olarak sunuldu.

    Öncüsü gibi yeni RS 6 da görsel olarak vurgulanmıştı. 19 inçlik 255/40 lastikler standart ve opsiyon olarak 20 inç 275/35 ebadında lastikler sunuldu. Araç 3,5 cm artışla 1,89 metre genişliğe sahipti. C6 da üretim hattından quattro GmbH montaj noktasına transfer ediliyordu. Öncüsünde oluğu gibi özel RS tamamlayıcıları burada monte ediliyordu. Üretim ömrünün sonuna doğru C6 için RS 6 plus Sport veya RS 6 plus Audi Exclusive özel versiyonları sunuldu. Her biri 500 adetle sınırlı üretim sayısına sahipti. İçeride özel numaralı bir plaka, beş kollu özel alaşım jantlar, deri ön konsol ve RS 6 logolu paspaslara sahipti.

    Daha azıyla daha fazlasını elde etti – C7

    Audi’nin 2013 yılında on silindirli biturbo yerine dört litre hacimli çift turbo sekiz silindirli bir motora geçmesi müşterileri çok şaşırttı. Bu, RS 6 tarihindeki en küçük motordu. Ayrıca Sedan programdan kaldırıldı. Yerini ABD’de Audi RS 7 Sportback aldı. Audi, sürüş dinamikleri ve verimlilik açısından önceki RS 6 modellerini geride bırakan bir paket oluşturmuştu. Her şeyden önce, bu, ağırlığı azaltmayı mümkün kıldı. Yoğun alüminyum kullanımı dahil diğer tüm önlemlerle birlikte C7 nesli 120 kg kadar daha hafifti.

    Ayrıca Avant standart A6’ya kıyasla 6 cm daha genişti. C6’da toplam kütlenin yaklaşık yüzde 60’ı ön akstaydı. Audi bunu yüzde 55’e indirdi. Bu da yaklaşık 100 kg tasarruf anlamına geliyordu. Ayrıca motor 15 cm kadar daha geride konumlandırılmıştı. RS 6 iki silindir ve 20 PS kaybının performansa etki etmediğini açıkça ortaya koydu. 700 Nm tork ve yeni 8 vitesli tiptronic ile C7 0-100 km/s hızlanmasını sadece 3,9 saniyede tamamlıyordu.

    Yani öncüsünden yarım saniye daha hızlıydı. Gösterge paneli 305 km/s maksimum hız gösteriyordu. Dahası öncüsüne kıyasla yüzde 30 daha az yakıt tüketiyordu. Elbette daha hafif gövdenin payı büyüktü. Ama asıl başarı güç gereksiniminin olmadığı durumlarda motoru dört silindire düşüren silindir kapatma işleviydi. Önde 420 mm ve arkada 365 mm çapında seramik frenler etkin bir fren performansı ve zorlu kullanımlar dahil üstün fren dayanımı sağlıyordu.

    RS 6 müşterileri daha fazla konfor talep ediyordu. Bu gereksinime cevap olarak ilk kez havalı süspansiyon standart olarak sunuldu. 20 mm daha alçak ve daha sportif bir kurulum söz konusuydu. Uyarlanabilir havalı süspansiyon kullanım keyfini destekliyordu. Yine artırılmış konfor işlevi olarak ilk kez opsiyonel olarak çeki demiri sunuldu. DRC süspansiyon iyi bir kuruluma sahipti. Uzmanlar, RS 6 C7’nin tahrik sistemi, süspansiyon, konfor veya verimlilik olmak üzere her alanda öncüsünden farklı olduğu konusunda hemfikirdi. Diğer nesillerle ortak yanı, öncekiler gibi C7’nin de Neckarsulm’daki montaj sırasında salon değiştirmesiydi.

    Audi, yıllar içinde dört litrelik sekiz silindirli motorundan giderek daha fazla güç elde etti. RS 6’nın gücü ilk kez 600 PS’in (tam olarak 605) üzerine çıktı. Overboost işleviyle 750 Nm tork sunuyordu.

    Güç ve silindir sayısı düşüşüne karşın C7, yüksek performanslı station wagon segmentinin en çok satan aracı oldu. Kendi segmentinde pazar lideriydi. RS 6 C7 Avant tüm dünyada yankı uyandırdı. Geleneksel olarak sedanları tercih eden Amerika Birleşik Devletleri de RS 6 Avant için talepte bulundu, ancak biraz daha beklemeleri gerekiyordu.

    Bugüne kadarki en iyisi, ancak henüz her şey bitmedi – C8

    Dördüncü ve güncel nesil RS 6, 2019 yılında C8 koduyla yollara çıktı. Yine 4,0 litre biturbo bir motora sahip. 600 PS güç ve 800 Nm tork üretiyor. İlk kez verimliliği artırmak üzere 48 Volt beslemeli elektrikli bir sistem devreye girdi. Biraz daha ağır olsa da yine de RS 6 Avant, 3,6 saniyede 0-100 km/s hızlanmasını tamamlıyor. 200 km/s hıza ise sadece 12 saniyede ulaşıyor. C8, yanal hızlanma ve viraj alma konusunda yeni standartlar belirliyor.

    Yeni dört tekerlekten yönlendirme sistemi, arka tekerleklerin ön tekerleklerle aynı yönde dönmesiyle yüksek hızlarda dengeyi artırıyor. Düşük hızlarda manevra yaparken dönüş yarıçapını azaltmak ve park etmeyi kolaylaştırmak için ön tekerleklerle ters yöne dönüyorlar. Elbette RS 6 müşterilerin tek arzusu rahat park değil. Aynı zamanda daha önce olduğu gibi römork da çekmek istiyorlar. “Şu ana kadar, Avrupalı müşterilerimizin yarısından fazlası çeki demiri sipariş etti ve ediyor.” şeklinde konuşan Stephan Reil ekledi: “Bu, müşterilerin sadece sportif bir sürüş değil, aynı zamanda günlük kullanım kolaylığı da aradığını gösteriyor.” Audi müşteri beklentisine yanıt verdi. Ayrıca havalı ve DRC süspansiyon seçeneklerini sunmaya da devam ediyor.

    C5, C6 ve C7 nesil RS 6’ların güçlü bir station wagon olduğunu anlamak için kimilerinin daha dikkatli bakması gerekiyordu. Oysa C8 farklı. Sıradan insanlar bile bunun normal bir A6 olmadığını hemen anlayabiliyor. RS 6 Avant ile A6 Avant arasındaki tek ortak şey tavan, ön kapılar ve bagaj kapağı. Diğer bileşenler RS için özel olarak geliştirildi.

    Ayrıca 8 santimetre daha geniş. Çok az insan, tüm A6 modellerinin en hızlısının ilk kez bağımsız bir motor kaputuna sahip olduğunu biliyor. Böylece RS 7’nin lazer Matrix LED Farları RS 6’da uygulanabiliyor. Elbette jant ve lastikler de büyüdü. İlk kez standart olarak 21 inçlik jantlar ve 275/35 lastikler, opsiyon olarak 22 inç jantlar ve 285/30 lastikler sunuluyor. Öncülerinin aksine C8 üretim hattından bağımsız ve artık Audi Sport GmbH olarak anılan atölyede tamamlanmıyor. Neckarsulm üretim hattından teslime hazır olarak çıkıyor.

    Bu, bu üretim tesislerinin ne kadar esnek olduğunu gösteriyor. Ve yüksek talebe cevap olarak C8 ilk kez ABD’de RS 6 Avant olarak sunuluyor. RS 6 C8, niş bir otomobilden küresel bir başarı öyküsüne dönüşüyor.

  • Türkiye’nin Otomobili Togg, Deneme Üretimi Hazırlıklarına Başladı

    Türkiye’nin Otomobili Togg, Deneme Üretimi Hazırlıklarına Başladı

    Türkiye’nin Otomobili Togg, Deneme Üretimi Hazırlıklarına Başladı

    Temeli 18 Temmuz 2020 tarihinde atılan Togg Gemlik Tesisi’nde planlar doğrultusunda iki yılda deneme üretimi hazırlıkları başladı. Aynı çatı altında topladığı fonksiyonları, akıllı ve çevreci özellikleriyle ‘Bir Fabrikadan Daha Fazlası’ olarak tanımlanan Gemlik Tesisi’nde, bu yılın son çeyreğinde ilk seri üretim akıllı cihaz banttan inecek.

    Togg’un ‘Yeniliğe Yolculuk’ hedefinin çekirdeği olan doğuştan sürdürülebilir Gemlik Tesisi’nde, inşaatın başlamasından bu yana geçen iki yılda planlar doğrultusunda deneme üretimi için geri sayım başladı.

    Gövde, boya ve montaj istasyonlarındaki parçalı provaların başarılı bir biçimde gerçekleştirildiği tesiste, deneme üretimi hazırlıkları sürüyor. 5 gr/m2’den az “uçucu organik bileşen” salımı ile Türkiye’deki yasal sınırın 9’da 1’i, Avrupa’daki yasal sınırın ise 7’de 1’i bir değerle Avrupa’nın en temizi olan boyahanede, ilk C-SUV gövdesinin boyası atıldı ve aynı gövdenin parça montajı, montaj tesisinde başarıyla tamamlandı. Ar-Ge Merkezi, Stil Tasarım Merkezi, Prototip Geliştirme ve Test Merkezi, Strateji ve Yönetim Merkezi ile Kullanıcı Deneyim Parkı birimlerini de barındıracak olan Gemlik Tesisi, bu yılın son çeyreğinde seri üretime hazır olacak.

    İlk olarak C-SUV pazara çıkacak

    Togg’da, Avrupa normlarında teknik yeterlilik (sertifikasyon) testlerinin tamamlanmasının ardından 2023 yılının ilk çeyreğinin sonunda C segmentindeki doğuştan elektrikli SUV pazara çıkacak. Ardından yine C segmentindeki Sedan ve Hatchback modelleri üretim sırasına girecek. Takip eden yıllarda B-SUV ve C-MPV’nin de aileye katılmasıyla, aynı DNA’yı taşıyan ve 5 modelden oluşan ürün gamı tamamlanacak. Togg, 2030’a kadar tek bir platformdan 5 farklı model üretimiyle toplam 1 milyon adet araç üretmeyi planlıyor.

    İkinci yılında rakamlarla Togg Gemlik Tesisi 

    • Togg Gemlik Tesisi’nin temeli 18 Temmuz 2020 tarihinde atıldı. Tesisin üst yapı çalışmaları Ocak 2021’de başlatıldı.
    • Gemlik Tesisi’nin zemin güçlendirilmesi için 44 bin adet beton kolon üretildi. 536 bin metreküp kazı çalışması, 493 bin metreküp yapısal dolgu yapıldı. Tesis inşasında 34 bin ton demir, 325 bin metreküp beton kullanıldı. 230 bin metrekare yalıtım yapılırken, 33 bin ton çelik kolon kullanıldı. Toplam cephe panel 55 bin metrekare olurken, 520 bin metre elektrik kablolama yapıldı. Tesise 160 bin metre boru hattı döşendi.
    • Üretim hatlarında toplam 250 robot devreye alındı ve ekipman montajları tamamlandı.
    • 6 kilometrelik test pisti inşası tamamlandı.
    • 1,2 milyon metrekarelik alan üzerine inşa edilen tesis, 230 bin metrekare kapalı alana sahip.
    • İnşaatında 9 bin 700 kişinin görev aldığı tesiste, 3 milyon saatlik çalışma gerçekleştirildi. Gemlik Tesisi, üretim kapasitesi 175 bin adede ulaştığında toplam 4 bin 300 kişiye istihdam sağlayacak.
    • Tesisteki çalışmalar, 9 Nisan 2021 tarihinden itibaren togg.com.tr ve Togg Youtube kanalı üzerinden 7/24 anlık olarak izlendi. Canlı yayını şu ana dek 2 milyondan fazla kişi izledi.
    • Tesiste 2030 yılına kadar toplam 1 milyon adet akıllı cihaz üretim hedefi var.

  • Volkswagen Pick-Up Modeli Amarok’u Yeniledi

    Volkswagen Pick-Up Modeli Amarok’u Yeniledi

    Volkswagen Pick-Up Modeli Amarok’u Yeniledi

    Volkswagen Ticari Araç, yeni nesil premium pick-up modeli Amarok’u tanıttı.

    Yıl sonunda Güney Afrika, 2023 yılının ilk çeyreğinin sonunda ise Türkiye ve Avrupa  pazarına sunulması planlanan Yeni Amarok, Volkswagen tasarım DNA’sını yansıtmaya devam ederken premium pick-up segmentinde iddialı.

    Volkswagen Ticari Araç, Yeni Amarok’un dünya tanıtımını 7 Temmuz 2022’de  gerçekleştirdi. Her türlü yol şartlarında çok yönlü bir kullanım sunan yeni nesil Amarok Güney Afrika’da üretiliyor. Akıllıca bir tasarıma sahip Yeni Amarok, özellikle Avustralya, Yeni Zelanda, birçok Afrika ülkesi, Orta Doğu ve Avrupa için premium pick-up model olarak iddialı olduğunu söylüyor.

    20’nin üzerinde yeni sürüş destek sistemi, verimli ve yüksek torklu motorları, dört tekerlekten çekiş teknolojisi ve Volkswagen tasarım DNA’sı olmak üzere gelişmiş özellikleriyle Yeni Amarok, pazardaki çok yönlü ve dengeli pick-up modellerinden biri olarak öne çıkmak istiyor.

    Dünya genelinde 830 binden fazla, Türkiye’de ise bugüne kadar yaklaşık 24 bin adet Amarok satışı gerçekleştiren Volkswagen Ticari Araç, şimdi ikinci nesille iddiasını artırıyor. Tamamen yenilenen ikinci nesilde, Volkswagen tasarımı kendini ilk bakışta belli ederken Amarok kendine özgü karakterini ortaya koyuyor. Daha büyük ve daha güçlü hale gelen Yeni Amarok’un dış tasarımı şimdi daha güçlü ve modern bir görünüme sahip.

    Geniş bir model gamına sahip olan Yeni Amarok’ta; ‘Life’ ve ‘Style’ dışında ‘PanAmericana’ (off-road tasarımı) ve ‘Aventura’ (özel tasarım) versiyonları sunuluyor. Belirgin Volkswagen DNA’sına sahip yatay ve dik motor kaputu Yeni Amarok’un heybetli görünüme katkı sağlıyor. Tüm versiyonlarda standart olarak sunulan, entegre LED farlar ile radyatör ızgarası boyunca uzanan yatay barlar bu görünümü destekliyor. Amarok PanAmericana, Aventura ve Style versiyonlarında yolu gündüz gibi aydınlatan ve kusursuz bir ışık tasarımına sahip olan “IQ.Light – LED matrix farlar” sunuluyor. PanAmericana ve Aventura versiyonlarında aracın ön yüzünde çapraz barların altındaki radyatör ızgarası ile oluşan özgün X tasarımı dikkat çekiyor. Plakalığın üzerinde ise kabartma “Amarok” yazısı yer alıyor.

    Bir önceki neslinde olduğu gibi Yeni Amarok’ta da güçlü çamurluk davlumbazları dikkat çekiyor. Diğer çoğu pick-up modelinin aksine, çamurluk davlumbazlarının üst kenarı yuvarlak değil karakteristik Amarok tasarım özelliği olarak düz bir çizgi oluşturuyor. 21 inçe kadar alaşım jantları çevreleyen çamurluklar güçlü bir görünüme sahip. Yan paneller ise Amarok’un kaslı görünümünü destekliyor. Yeni Amarok arka görüntüsüyle de çekiciliğini devam ettiriyor. Volkswagen logosunun altında, büyük bir ‘Amarok’ kabartması bulunuyor. Yeni Amarok’ta C şeklindeki stop lambaları dikkat çekerken, PanAmericana ve Aventura versiyonlarında ise LED teknolojisi standart olarak sunuluyor.

    Uzun dingil mesafesi, gövde orantılarını ve arazi özelliklerini iyileştiriyor

    5.350 milimetre ile Yeni Amarok, ilk neslinden yaklaşık 10 cm daha uzun. Yeni Amarok’ta aks mesafesi 17 cm artarak 3.270 mm’ye çıkmış durumda. Artan aks mesafesi özellikle ikinci koltuk sırasında daha fazla alan sağlıyor. Değişen gövde orantıları araca daha keskin bir görünüm sağlarken aynı zamanda daha iyi yaklaşma açıları sunarak aracın arazi becerilerini iyileştiriyor. Birçok pazarda standart olarak dört tekerlekten çekişle sunulacak olan Yeni Amarok’un arazi yetenekleri ve önceden 50 cm olan su geçiş derinliği 80 cm olarak geliştirildi.

    Premium standartlarda iç tasarım

    Dijital göstergeleri ile iç mekan, Volkswagen Ticari Araç tasarım ekibi tarafından özenle tasarlandı. Ekran boyutları versiyona bağlı olarak değişiklik gösteriyor. Araçta standart olarak sunulan 8 inçlik dijital gösterge Style ve üzeri versiyonlarda 12 inç olarak sunuluyor. Bilgi ve eğlence sistemi için ise tablet formatında 10 inç dokunmatik ekran bulunurken, bu ekran Style ve üzeri versiyonlarda ise 12 inç olarak sunuluyor. İç mekanda kullanımı kolay, dijital işlevselliği yüksek ve ergonomik olarak yapılandırılmış düğmeler bulunuyor. Versiyona bağlı olarak araç içerisinde bulunan alüminyum detaylar kalite algısını yukarıya taşıyor.

    PanAmericana ve Aventura versiyonlarında standart ve diğer versiyonlarda opsiyonel olarak sunulan Harman Kardon ses sistemi Yeni Amarok için özel olarak geliştirilmiş. PanAmericana ve Aventura  modellerinde aynı zamanda zarif kontrast dikişlere sahip deri görünümlü gösterge paneli standart olarak sunuluyor. Aracın premium pozisyonlandırması yeni koltuklarla da devam ediyor. Ergonomik olarak tasarlanmış sürücü ve yolcu koltukları sürüş keyfini artırıyor. Ayrıca PanAmericana ve Aventura  modellerinde sürücü ve ön yolcu koltukları ise elektrikli ve 10 yöne ayarlanabiliyor. Arka yolcu bölümü ise üç yetişkinin konforlu şekilde yolculuk edebileceği yeterli alanı sunuyor. Style versiyonunda standart olarak ArtVelours koltuk kumaşı sunulurken, PanAmericana ve Aventura versiyonlarında kaliteli deri kullanılıyor.

    1,16 tona kadar taşıma kapasitesiyle geniş kargo alanı

    Yeni Amarok’un kargo alanı da oldukça geniş. Önceki nesilde olduğu gibi, çamurluk davlumbazları arasında bir Euro paleti enlemesine koyacak alan bulunuyor. Aracın arka bölümüne konan yükler ise, her biri 500 kilograma kadar yük taşıyabilen kargo zeminindeki kancalarla bağlanabiliyor. Maksimum taşıma kapasitesi ise bir önceki nesline göre 160 kg artırılarak 1,16 tona yükseldi. Kargo alanı, elektrikli bagaj kapağı ile kapatılabiliyor. Rulo şeklinde çalışan elektrikli bagaj kapağı kargo alanından, araç içinden veya araç uzaktan kumandası ile açılıp kapatılabiliyor.

    Yeni aksesuarlar tüm gereksinimleri karşılıyor

    350 kg sabit tavan yük taşıma kapasitesi dört kişilik bir tavan çadırını taşıyabiliyor. Ayrıca aksesuar seçeneklerinde 21 inçe kadar alaşım jantlar, arazi lastikleri (18 inçe kadar) ve çeşitli çeki demiri bağlantıları bulunuyor.

    Dünya pazarlarına özel olarak beş turbo beslemeli motor

    Yeni Amarok ile dört adet turbo dizel (TDI) ve bir adet turbo benzinli (TSI) motor sunuluyor. Motorların her biri yüksek verimlilik seviyesi ve yüksek tork üretimi ile dikkat çekiyor. Yeni Amarok 2.0 litre TDI 209 PS (154 kW) ve 3.0 litre V6 TDI 250 PS (184 kW) motor seçenekleriyle Türkiye pazarına sunulacak.

    Yeni 10 vitesli otomatik şanzıman ve 4MOTION

    Türkiye pazarına sunulacak tüm Amarok versiyonlarında, 10 vitesli otomatik şanzıman ve dört tekerlekten çekiş sistemi (4MOTION) standart olarak bulunuyor.

    Yeni 10 vitesli şanzıman, önceki 8 vitesli otomatik şanzımanının yerini alıyor. Güç-aktarma sistemi yeni Amarok’un her türlü arazi koşullarında ilerlemesini sağlıyor ve motor seçeneğine bağlı olarak 3,5 tona kadar çekme kapasitesine izin veriyor.

    20’nin üzerinde yeni sürüş destek sistemi, sürüşü daha da kolaylaştırıyor

    Altı adede kadar sürüş modu kaygan yüzeylerde veya zorlu arazi koşullarında sürücüyü destekliyor. Yeni Amarok’un kullanımı, bir dizi sürüş destek sistemiyle daha da kolaylaşıyor. ACC+ Adaptif Hız Sabitleme (kamera taramaları ile otomatik hız kontrolüne yol işaretlerini ekliyor) ve ‘IQ.LIGHT – LED Matrix Far da dahil olmak üzere 20’nin üzerinde yeni sürüş destek sistemi, Volkswagen Amarok’u dünya pazarlarındaki diğer pick-up modellere kıyasla daha kolay sürülmesini sağlıyor.

  • Yeni BMW 7 Serisi Üretimi Başladı

    Yeni BMW 7 Serisi Üretimi Başladı

    Yeni BMW 7 Serisi Üretimi Başladı

    BMW, kişiye özel lüks mobiliteyi yeniden yorumladığı amiral gemisi otomobili, Yeni BMW 7 Serisi’nin üretimine başladı.

    BMW Group tarafından iFactory olarak tanımlanan ve Yeni BMW 7 Serisi üretimi için 300 milyon Euro değerinde yatırım yapılan tesiste, tamamen elektrikli ve hibrit motorlu otomobillerin güç üniteleriyle yüksek voltajlı bataryaları da üretiliyor.

    BMW’nin 45 yıllık geçmişe sahip amiral gemisi modeli; BMW Group’un yeşil, dijital ve sürdürülebilir üretim tesisi Dingolfing Fabrikası’nda içten yanmalı ve tam elektrik motorlu versiyonlarıyla üretilmeye başlandı. Otomobilin Plug-in Hybrid motorlu versiyonunun üretimine de kısa süre içinde başlayacak olan tesis, böylelikle üç farklı motorlu Yeni BMW 7 Serisi’ni aynı çatı altında üretiyor olacak.

    BMW Group’un yeni üretim vizyonu paralelinde radikal bir dönüşüm içinde olan Dingolfing Fabrikası, yeni BMW 7 Serisi üretimi için optimize edilmiş üretim bandı ve lojistik gereksinimler doğrultusunda hem BMW Group’a milyonlarca Euro tasarruf sağlıyor hem de çevreyi daha az kirleten bir tesis olarak otomotiv sektöründe örnek teşkil ediyor.

    Lüks E-Mobilitenin Geldiği Son Nokta

    BMW’nin elektrikli ürün gamındaki amiral gemisi olan iX, 2022’de yollarla buluşacak Yeni BMW 7 Serisi ve Yeni BMW 7 Serisi’nin tamamen elektrikli versiyonu i7, Dingolfing Fabrikası’nın sahip olduğu lüks segment elektromobiliteyi simgeliyor.

    2022’nin sonuna kadar Dingolfing Fabrikası’nda üretilen dört BMW’den birinin elektrikli olması hedeflenirken, tesisin toplam üretiminin yaklaşık yüzde 50’sinin tamamen elektrikli otomobillerden oluşması hedefleniyor.

    Tamamen Elektrikli, Hibrit ve İçten Yanmalı Güç Ünitesi Alternatifleri

    Yeni BMW 7 Serisi Avrupa’da ilk etapta tamamen elektrikli BMW i7 xDrive60 versiyonuyla satışa sunulacak. WLTP normlarına göre 625 km’ye varan menzil sunan bu modeli ön ve arka aksta yer alan iki elektrik motoru hareket ettiriyor. Toplamda 544 beygir güç ve 745 Nm tork üreten Yeni BMW 7 Serisi i7 xDrive60, DC şarj istasyonunda yüzde 10’dan yüzde 80 doluluğa sadece 34 dakikada ulaşabiliyor.

    Yeni BMW 7 Serisi’nin en güçlü motor seçeneklerinden biri olarak Yeni BMW M760e xDrive öne çıkıyor. Plug-in Hybrid teknolojisine sahip bu model, 571 beygir güç ve 800 Nm tork üretiyor. 2023’ün başlangıcında birçok pazarda satışa sunulması planlanan Plug-in Hybrid motorlu Yeni BMW 7 Serisi, tamamen elektrikli model gibi eDrive teknolojisinin 5. jenerasyonuna sahip. Bu teknoloji sayesinde otomobil sadece elektrikle 80 km mesafe kat edebiliyor.

    740d xDrive dizel motorlu versiyon ise Yeni BMW 7 Serisi’nin alternatif motorları arasında yer alıyor. Bu 300 beygir güç çıkışına sahip olan üniteli Yeni BMW 7 Serisi modelleri 2023 yılının ilkbaharında Avrupa pazarında yerini alması bekleniyor.

    Maksimum Esnekliğe Sahip Üretim

    BMW Group’un Dingolfing’te oldukça başarılı biçimde uyguladığı esnek üretim sistemi sayesinde Yeni BMW 7 Serisi, tamamen elektrikli, hibrit ve içten yanmalı motor seçenekleriyle aynı bant üzerinde üretiliyor. Ayrıca bu üretim bandı BMW iX, BMW 5 Serisi ve BMW 8 Serisi’nin de üretiminin gerçekleştiği bant olarak öne çıkıyor.

    İlk defa çift gövde rengiyle tercih edilebilen Yeni BMW 7 Serisi’nin özel boyası için seri üretimden elde edilen teknikler ve Dingolfing’te uzmanlaşmış boya uzmanları kullanılıyor.

    Bataryalar ve Elektrik Motorları Yanı Başında Üretiliyor

    Tamamen elektrikli Yeni BMW 7 Serisi i7’nin elektrik motoru ve yüksek voltajlı bataryalarının üretimi Yeni BMW iX, Yeni BMW i4 ve BMW iX3 modellerinin de olduğu gibi bu tesise çok yakın bir konumda bulunan BMW Group e-Drive Üretimi Yetki Merkezi’nde gerçekleşiyor.

    İki üretim bandı olan merkezde yılda 500 bin adetten fazla elektrikli araç için parça üretiliyor.

    BMW Group Dingolfing Fabrikası Hakkında

    1970’li yılların başında kurulan Dingolfing tesisi BMW Group’un lüks sınıftaki otomobillerinin üretildiği lider konumdaki fabrikası olarak biliniyor. BMW 5 Serisi, BMW 6 Serisi ve BMW 7 Serisi modellerinin her jenerasyonunun üretimi burada gerçekleşiyor.

    2021’den itibaren BMW’nin yeni vizyonunun bir simgesi ve elektrikli mobilitedeki amiral gemisi Yeni BMW iX’in üretimine başlayan tesis, dünyanın en esnek otomobil fabrikası olarak biliniyor. Bir fabrikanın ötesine geçen tesiste 17 bin civarında çalışan bulunuyor ve bu istatistikle BMW Group’un en çok çalışanının bulunduğu tesis unvanına sahip oluyor.

    Otomotiv endüstrisindeki dönüşümden payına düşeni alacak olan Dingolfing’te BMW Group yeşil, sürdürülebilir ve dijital dönüşümü her yıl yaptığı yatırımlarla sağlıyor.   Isar ve Lech nehirlerine kurulan hidroelektrik santrallerinden aldığı yenilenebilir enerjisiyle Dingolfing Fabrikası, karbon sıfır üretim planlarına farklı bir vizyon katıyor.

    2030’a kadar ürettiği her otomobilde yüzde 80 oranında daha az emisyon salımı yapmayı hedefleyen tesis, enerji verimliliğinde öncü teknolojiler kullanıyor.