Kategori: Sektörel

otomotiv sektörü 2018

  • Türkiye’nin Yeni Yatırımı: Stellantis ve Tofaş Ortak Ticari Araç Üretecek!

    Türkiye’nin Yeni Yatırımı: Stellantis ve Tofaş Ortak Ticari Araç Üretecek!

    Stellantis ve Tofaş, 256 milyon Euro yatırımla hafif ticari araç üretimine hazırlanıyor. 2026’da başlayacak proje yıllık 150 bin kapasite hedefliyor.

    Türkiye’de Otomotiv Sektöründe Yeni Bir Dönem

    Türkiye otomotiv sektöründe önemli bir yatırım hayata geçiyor. Stellantis ve Tofaş, hafif ticari araç segmentinde ortak üretim için stratejik bir anlaşmaya imza attı. Bu iş birliği, yalnızca iki dev markanın güçlerini birleştirmesiyle sınırlı kalmayacak, aynı zamanda Türkiye’nin küresel otomotiv zincirindeki rolünü de pekiştirecek.

    Anlaşma kapsamında üretilecek yeni hafif ticari araç projesi, “K9” kod adıyla anılıyor. 256 milyon Euro’luk yatırım ile hayata geçirilecek proje, yıllık 150 bin adetlik üretim kapasitesine sahip olacak. Seri üretim ise 2026 yılının üçüncü çeyreğinde başlamayı hedefliyor.


    256 Milyon Euro’luk Yatırım ve 150 Binlik Kapasite

    Yeni üretim tesisinde sadece iç pazara değil, aynı zamanda ihracata yönelik üretim de yapılacak. Yılda 150 bin adedi bulacak kapasite, Türkiye’nin otomotiv üretiminde daha güçlü bir merkez haline gelmesini sağlayacak.

    Tofaş CEO’su Cengiz Eroldu, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
    “Tofaş, bu yeni projeyle Stellantis’in küresel üretim ağına katkısını genişletmeye devam ediyor. Ar-Ge ve üretim kabiliyetlerimizi daha geniş pazarlara ulaştırmaktan gurur duyuyoruz.”


    Türkiye’nin Stratejik Konumu

    Türkiye, coğrafi konumu, üretim altyapısı ve yetişmiş iş gücüyle küresel otomotivde stratejik bir merkez konumunda. Stellantis Orta Doğu ve Afrika COO’su Samir Cherfan, bu ortaklığı şu sözlerle değerlendirdi:
    “Bu anlaşma, Koç Holding ile uzun süredir devam eden güvenilir ortaklığımızın bir göstergesidir. Türkiye, Orta Doğu ve Afrika yol haritamızda kritik bir role sahiptir. Bu iş birliği, bölge müşterilerimize çok markalı ve yüksek kaliteli ticari araçlar sunmamıza imkân tanıyacak.”


    Hafif Ticari Araç Segmentinin Önemi

    Son yıllarda hafif ticari araç (LCV) segmenti, hızla büyüyen alanlardan biri haline geldi. E-ticaretin yaygınlaşması, lojistik ihtiyacının artması ve çevreci çözümlere olan talep, bu segmentte dönüşümü hızlandırıyor.

    Stellantis ve Tofaş’ın iş birliğiyle üretilecek hafif ticari araçlar, çoklu enerji platformları sayesinde hem dizel hem de elektrikli seçenekler sunacak. Bu da projeyi yalnızca Türkiye için değil, küresel pazar için de cazip hale getiriyor.


    Türkiye’nin İhracat Gücüne Katkı

    Proje, Türkiye’nin ihracat hedeflerine de ciddi katkı sağlayacak. Hafif ticari araç üretimi, yalnızca yerel talebi karşılamakla kalmayacak, aynı zamanda Orta Doğu ve Afrika pazarlarında da Stellantis’in rekabet gücünü artıracak.

    Koç Holding Otomotiv Grubu Başkanı Haydar Yenigün, anlaşmaya ilişkin şunları söyledi:
    “Bu proje, ortağımız Stellantis ile Türkiye’nin üretim gücüne duyduğumuz güveni gösteriyor. Otomotiv sektörü için inovasyon, rekabet gücü ve uzun vadeli değer yaratma taahhüdümüzü pekiştiriyor.”


    Türkiye’nin Küresel Otomotivdeki Yeri Güçleniyor

    Türkiye, uzun yıllardır Avrupa’nın en büyük otomotiv üretim üslerinden biri. Stellantis ve Tofaş’ın imzaladığı bu anlaşma, ülkenin uluslararası rekabetteki konumunu güçlendirmeyi hedefliyor. 256 milyon Euro’luk yatırım, Türkiye’yi yalnızca üretim merkezi değil, aynı zamanda teknoloji ve ihracat odağı haline getirecek.

    Piston Kafalar Yorumu

    Bu anlaşma, Türkiye’nin küresel otomotiv zincirindeki rolünü güçlendirecek büyük bir adım. Stellantis ve Tofaş’ın ortaklığı, yalnızca üretim değil, ihracat ve teknoloji transferi açısından da ülkemize değer katacak.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir

  • Hyundai’nin Georgia Fabrikasına Federal Baskın: 475 Kişi Gözaltına Alındı!

    Hyundai’nin Georgia Fabrikasına Federal Baskın: 475 Kişi Gözaltına Alındı!

    ABD’nin Georgia eyaletinde bulunan Hyundai Georgia fabrikası ve LG Energy Solution ortaklığıyla kurulan batarya tesisine yapılan büyük çaplı baskın, otomotiv dünyasında ve diplomasi arenasında yankı uyandırdı.

    Federal yetkililerin gerçekleştirdiği operasyon sonucunda 475 kişi gözaltına alındı. Bu olay, sadece iş gücü ve göçmenlik tartışmalarını değil, aynı zamanda ABD–Güney Kore ilişkilerini de doğrudan etkileyen tarihi bir gelişme olarak kayıtlara geçti.

    Federal Baskında Neler Yaşandı?

    ABD İç Güvenlik Bakanlığı (DHS) ve Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE), FBI, DEA ve ATF gibi federal kurumlarla birlikte Georgia’nın Ellabell bölgesinde yer alan Hyundai Metaplant kompleksine baskın düzenledi. Yetkililer, baskında yasadışı çalışma, vize süresi ihlali ve usulsüz istihdam gerekçeleriyle gözaltılar yapıldığını açıkladı.

    DHS sözcüsü Steven Schrank, operasyonun uzun süren bir soruşturmanın parçası olduğunu belirtti:

    “Bu operasyon, Amerikalı işçilerin haklarını korumak, adil rekabeti sağlamak ve yasaları ihlal eden istihdam uygulamalarına son vermek için yürütülmüştür.”

    Gözaltına alınanların çoğunluğunu Kore uyruklu işçilerin oluşturduğu ifade edildi. Ancak aralarında ABD vatandaşı veya yasal oturma iznine sahip kişilerin de bulunduğu ve bu kişilerin kısa sürede serbest bırakıldığı açıklandı.


    Hyundai’nin Açıklaması

    Hyundai Motor Company, operasyonun ardından yaptığı açıklamada doğrudan kendi çalışanlarının gözaltına alınmadığını vurguladı:

    “Bugün itibarıyla, gözaltına alınanların Hyundai Motor Company tarafından doğrudan istihdam edilmediğini anlıyoruz. Yasalara uygun hareket ediyoruz ve tesisimizde çalışan herkesin güvenliği birinci önceliğimizdir.”

    LG Energy Solution cephesi ise kendi çalışanlarından bazılarının da gözaltına alındığını doğruladı. Şirket yetkilileri, “Yetkililerle iş birliği yapıyoruz, soruşturmanın sonuçlanmasını bekliyoruz” açıklamasını yaptı.


    Güney Kore’den Sert Tepki

    Baskın, Güney Kore kamuoyunda ve siyasi çevrelerde büyük yankı uyandırdı. Seul hükümeti derhal harekete geçerek diplomatik kanallardan ABD’ye tepki gösterdi. Güney Kore Dışişleri Bakanlığı sözcüsü şu açıklamayı yaptı:

    “ABD’de yatırım yapan şirketlerimizin ekonomik faaliyetleri ve vatandaşlarımızın hakları haksız yere ihlal edilmemelidir. Bu konuda ABD Büyükelçiliği aracılığıyla endişelerimizi ilettik.”

    Ayrıca, Güney Kore hükümeti bölgeye diplomatlarını göndererek gözaltına alınan vatandaşlarının durumunu yakından takip etmeye başladı.


    7,6 Milyar Dolarlık Mega Yatırım

    Hyundai’nin Georgia’daki Metaplant kompleksi, 2.900 dönümlük bir alanda inşa edildi ve 7,6 milyar dolarlık yatırım değeriyle Georgia tarihinin en büyük ekonomik projesi olarak gösteriliyor. Tesis, Hyundai’nin Ioniq 5 ve Ioniq 9 modelleri için batarya üretimi yapacak olan HL-GA Battery Company ile aynı kampüste bulunuyor.

    • Kompleksin toplamda 25.000 kişiye istihdam sağlaması hedefleniyor.
    • Şu an 1.200 kişi çalışıyor, tedarikçilerle bu sayının 8.500’e ulaşması bekleniyor.
    • Yatırımın bir parçası olarak Hyundai, ABD’de çelik fabrikası ve robotik üretim tesisi de kurmayı planlıyor.

    Bu nedenle baskının, yalnızca göçmenlik politikaları açısından değil, aynı zamanda ABD’nin otomotiv yatırımları ve enerji stratejileri açısından da kritik sonuçlar doğurabileceği öngörülüyor.


    ABD–Güney Kore İlişkileri Nasıl Etkilenecek?

    Baskın, ABD Başkanı Donald Trump ile Güney Kore Başkanı Lee Jae Myung’un kısa süre önce Washington’da yaptığı görüşmenin hemen ardından geldi. Görüşmede Güney Kore’nin ABD’ye 150 milyar dolarlık ek yatırım sözü verdiği açıklanmıştı.

    Ancak yaşanan baskın, bu yatırım iklimine gölge düşürebilir. Analistler, operasyonun Güney Kore kamuoyunda “ABD’nin yatırımcı dostu olup olmadığı” tartışmasını başlatabileceğini öne sürüyor.


    Daha Önce de Sorunlar Yaşanmıştı

    Hyundai’nin ABD’deki operasyonları daha önce de tartışma konusu olmuştu. Özellikle tedarik zincirinde çocuk işçi çalıştırıldığı iddiaları gündeme gelmiş ve şirket incelemeler sonrası önlemler almıştı. Bu yeni baskın, markanın ABD’deki imajını bir kez daha zor bir sınava sokuyor.


    Piston Kafalar Yorumu

    Hyundai Georgia fabrikası baskını, sadece göçmenlik ve hukuk açısından değil, otomotiv sektörünün geleceği açısından da büyük yankı uyandıracak bir gelişme. 7,6 milyar dolarlık yatırımın gölgesinde yaşanan bu kriz, küresel markaların ABD’deki üretim planlarını yeniden gözden geçirmesine neden olabilir. Önümüzdeki süreçte, diplomatik adımların ve yatırım stratejilerinin nasıl şekilleneceği büyük merak konusu olacak.

    Hyundai’nin Türkiye’de satılan modellerine ve en güncel fiyat listesine Hyundai Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir

  • Ford Ranger Geri Çağırma Krizi: ABD’de 100.000 Araç Stop-Sale Kararıyla Yolda Kaldı!

    Ford Ranger Geri Çağırma Krizi: ABD’de 100.000 Araç Stop-Sale Kararıyla Yolda Kaldı!

    Ford Ranger için ABD’de 100.000 aracı kapsayan geri çağırma açıklandı. Yan perde hava yastığı arızası nedeniyle satışlar durdu. İşte detaylar ve Türkiye’ye etkisi!

    ABD’de Ford Ranger Stop-Sale Kararı

    Ford, ABD pazarında en çok satan modellerinden biri olan Ranger için büyük bir güvenlik krizine girdi. 2024-2026 üretim yıllarını kapsayan yaklaşık 100.900 Ranger, perde hava yastıklarındaki potansiyel bir arıza nedeniyle geri çağırıldı. Bu kritik sorun, araçların çarpışma anında yolcuları yeterince koruyamamasına yol açabileceği için federal güvenlik standartlarına aykırı bulundu.

    ABD’deki Ford bayilerine stop-sale (satış durdurma) emri gönderildi. Yani söz konusu araçlar satılamayacak, tamir edilmeden teslim edilemeyecek. Bu, markanın ABD’deki satış planlarını doğrudan etkileyen ciddi bir karar.


    Hangi Araçlar Etkilendi?

    📌 Geri çağırma kararı, Michigan Wayne fabrikasında üretilen ABD menşeli Ford Ranger’ları kapsıyor.
    📌 2024, 2025 ve 2026 model yılları listede.
    📌 Sorun, perde hava yastıklarının çarpışma sırasında patlayarak basıncını kaybetmesi ihtimalinden kaynaklanıyor.

    Ford, 8 Eylül 2025 itibarıyla ABD’deki tüm Ranger sahiplerini bilgilendireceğini açıkladı. Ancak dikkat çeken nokta, tamir için gerekli parçaların Aralık 2025’ten önce hazır olmayacak olması. Yani araç sahipleri aylardır risk altında kalabilir.


    Türkiye’de Durum Ne?

    Ford yetkilileri, Avustralya ve Türkiye gibi diğer pazarlarda satılan Ranger’ların bu geri çağırmadan etkilenmediğini açıkladı. Çünkü:

    • ABD’de üretilen Ranger’lar Michigan’da banttan iniyor.
    • Türkiye ve çevre pazarlara gelen Ranger’lar ise Tayland fabrikasında üretiliyor.
    • Plug-in hibrit versiyon ise Güney Afrika’dan ithal ediliyor.

    Ayrıca Ranger temeli üzerine geliştirilen Everest SUV modeli de aynı platformu paylaşmasına rağmen bu geri çağırmadan etkilenmiyor.


    Ford Ranger İçin Son 5 Ayda 5. Geri Çağırma!

    Bu yeni gelişme, ABD’de üretilen Ranger için son beş ayda açıklanan beşinci geri çağırma oldu. Daha önce:

    • Fren sistemi arızası
    • Gösterge paneli sorunları
    • Direksiyon hatası
    • Sürücü koltuğunun gevşek bağlantıları
      gibi nedenlerle geri çağırmalar yapılmıştı.

    Art arda yaşanan bu problemler, Ranger’ın güvenilirlik imajını zedeleyebilir.


    Ford Ranger’ın Küresel Başarısı

    Tüm bu sorunlara rağmen Ranger, küresel pazarda Ford’un en önemli modeli olmaya devam ediyor.

    • 2023 ve 2024 yıllarında Avustralya’da en çok satan araç oldu.
    • Türkiye’de de pickup segmentinde Toyota Hilux ile kıyasıya rekabet ediyor.
    • ABD’de ise Ranger, Ford’un F-Serisi ve Bronco modellerinin arkasından en çok satılan modelleri arasında.

    Ancak bu geri çağırma süreci, özellikle ABD pazarında Ford’un satışlarına doğrudan darbe vurabilir.


    Ford’un Açıklaması

    Ford sözcüsü, hava yastığı arızasının ciddi bir güvenlik riski oluşturabileceğini kabul etti. Ancak sorunun sadece ABD üretimi Ranger’larla sınırlı olduğunu, diğer pazarların etkilenmeyeceğini vurguladı.

    Ayrıca Ford, tüm masrafların marka tarafından karşılanacağını, araç sahiplerinin ise bilgilendirme mektuplarını 8 Eylül’den itibaren alacağını belirtti.


    Piston Kafalar Yorumu

    Ford’un ABD’deki bu krizi, aslında otomotiv sektörünün küresel ölçekte karşılaştığı tedarik, kalite ve güvenlik sorunlarını da gözler önüne seriyor. Özellikle elektrikli araç yatırımlarına büyük bütçe ayıran Ford’un, geleneksel modellerindeki kalite sorunlarını çözmesi artık daha da kritik hale geldi.

    Türkiye’de satılan Ranger’ların etkilenmemesi bir nebze rahatlatıcı olsa da, küresel marka algısı açısından bu geri çağırma Ford için büyük bir uyarı niteliğinde.

    Otomotiv dünyasında güvenlik ve kalite gündemi hiç bu kadar yoğun olmamıştı; her marka artık daha şeffaf olmak zorunda.

    Ford’un Türkiye’de satılan modellerine ve en güncel fiyat bilgisine FORD Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir

  • Katrin Adt, Dacia’nın Yeni CEO’su Oldu: Elektrikli Gelecek İçin Güçlü Liderlik

    Katrin Adt, Dacia’nın Yeni CEO’su Oldu: Elektrikli Gelecek İçin Güçlü Liderlik

    Dacia’nın yeni CEO’su Katrin Adt oldu. Mercedes’teki 26 yıllık deneyimiyle markayı elektrikli geleceğe taşıyacak. İşte yeni dönemin detayları.

    Dacia’da Yönetim Değişikliği: Yeni CEO Katrin Adt

    Renault Group, 2025 yazında önemli bir yönetim değişikliğini duyurdu. Dacia markasının yeni CEO’su olarak Katrin Adt atandı. Daha önce Mercedes-Benz ve Daimler çatısı altında 26 yıl boyunca üst düzey görevler üstlenen Adt, deneyimi ve vizyonuyla markayı yeni bir döneme taşıyacak.

    Denis Le Vot’tan görevi devralan Adt, Renault Group’un Liderlik Ekibi’nde de yer alacak ve Büyümeden Sorumlu Genel Müdür Fabrice Cambolive’e bağlı olarak çalışacak.


    Renault Group’tan Güçlü Mesajlar

    Renault Group CEO’su François Provost, bu atamanın önemine vurgu yaptı:

    “Denis’in liderliğinde Dacia, daha geniş bir müşteri kitlesine hitap eden güçlü bir marka haline geldi. Katrin Adt’in bilgi ve deneyimi, markanın mevcut ivmesini sürdürmemize yardımcı olacak.”

    Büyümeden Sorumlu Genel Müdür Fabrice Cambolive ise Dacia’nın geleceğini şöyle özetledi:

    “Adt ile birlikte en büyük hedefimiz, ürün gamını ‘Dacia tarzında elektriklendirme’ sürecini başarıyla hayata geçirmek. Avrupa’da perakende pazarında ilk üçteyiz; şimdi sıra elektrikli araçlarda da referans olmakta.”


    C-SUV Segmentinde Yükselen Güç: Dacia Bigster

    Dacia, uygun fiyatlı mobilite vizyonunu sürdürürken özellikle C segment SUV modeli Bigster ile hızlı bir büyüme kaydediyor. Bu büyümenin yönetimini artık Katrin Adt üstlenecek.

    Mercedes-Benz’de CEO, Başkan Yardımcısı ve Smart markasının dönüşüm lideri olarak görev yapan Adt, özellikle elektrikli mobiliteye geçiş konusundaki tecrübeleriyle dikkat çekiyor. Smart markasının tamamen elektrikli kimliğe dönüşümünü başarıyla yöneten Adt, benzer bir dönüşümü Dacia için de hayata geçirmeye hazırlanıyor.


    Katrin Adt’in Kariyer Yolculuğu

    • Mercedes-Benz CEO’su (Lüksemburg)
    • Daimler’de İnsan Kaynakları Gelişim Başkan Yardımcısı
    • Smart CEO’su (elektrikli dönüşüm süreci)
    • Mercedes-Benz Own Retail Europe CEO’su
    • Kurumsal Denetim Başkanı (Mercedes-Benz)

    Bu uzun kariyer, Adt’e satış, perakende, strateji ve dönüşüm yönetimi alanlarında benzersiz bir uzmanlık kazandırdı.


    Elektrikli Geleceğe ‘Dacia Tarzı’ Yaklaşım

    Adt’nin CEO’luk vizyonunun merkezinde, erişilebilir fiyatlı elektrikli mobilite yer alıyor. Dacia, Renault Group’un elektrifikasyon stratejisine katkı sağlayacak, ancak bunu kendi DNA’sına uygun biçimde gerçekleştirecek:

    • Uygun fiyatlı elektrikli araçlar
    • Dayanıklı ve basit mühendislik
    • Avrupa pazarında daha geniş müşteri kitlesine hitap eden modeller

    Özellikle Bigster’ın yanı sıra, gelecekte Dacia’nın elektrikli hatchback ve kompakt SUV modelleri de Avrupa’daki rekabeti şekillendirecek.


    CEO Katrin Adt’in Mesajı: “Yeni Bir Başarı Hikâyesi Yazacağız”

    Adt, göreve başlamasıyla yaptığı açıklamada şunları söyledi:

    “Dacia’nın başarı hikâyesinin yeni bölümünü yazmak benim için ayrıcalık. Elektrikli mobiliteye geçişte, cesur, akıllı ve erişilebilir vizyonumuzla müşterilerimize gerçek değer sunmaya devam edeceğiz.”

    Bu açıklama, Dacia’nın yalnızca otomobil değil, aynı zamanda akıllı ve sürdürülebilir mobilite çözümleri geliştireceğinin de işareti olarak görülüyor.


    Piston Kafalar Yorumu

    Dacia’nın başına Katrin Adt gibi köklü bir geçmişe sahip bir ismin gelmesi, markanın geleceği için büyük önem taşıyor. Özellikle elektrikli dönüşüm sürecinde Mercedes ve Smart deneyimlerini Dacia’ya aktarması, markayı Avrupa’daki rekabetin güçlü oyuncularından biri haline getirebilir.

    Dacia’nın “akıllı ama erişilebilir” mottosu, Avrupa’da elektrikli araç pazarında yeni bir soluk getirecek gibi görünüyor. Özellikle Bigster gibi modellerin elektrikli versiyonları, rekabeti kızıştırabilir.

    Dacia’nın Türkiye’de satılan modellerine ve en güncel fiyat bilgisine Dacia Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

  • Renault Group Yönetimini Yeniden Şekillendirdi: Geleceğe Hazırlıkta Büyük Dönüşüm

    Renault Group Yönetimini Yeniden Şekillendirdi: Geleceğe Hazırlıkta Büyük Dönüşüm

    Renault Group, CEO François Provost liderliğinde yönetim kadrosunu yeniliyor. Yeni atamalar ve stratejik hamleler, markanın geleceğini şekillendiriyor.

    Renault’da Yeni Bir Dönem Başlıyor

    Renault Group, 31 Temmuz’da göreve başlayan yeni CEO François Provost liderliğinde önemli bir yeniden yapılanmaya imza attı. Şirketin dönüşüm sürecini hızlandırmayı amaçlayan bu hamle, yönetim kadrosundaki kapsamlı değişiklikler ve organizasyonel güncellemeler ile dikkat çekiyor.

    Provost, yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
    “Karşımızdaki zorlukların üstesinden gelebilmek için daha hızlı karar veren, daha etkili uygulayan ve müşterilerimize daha yakın duran bir organizasyona ihtiyaç duyuyoruz.”

    Bu yaklaşım, Renault’nun sadece Avrupa’da değil, küresel ölçekte rekabet gücünü artırmayı hedeflediğini de ortaya koyuyor.


    Büyümeden Sorumlu Başkan: Fabrice Cambolive

    Renault markasının mevcut CEO’su olan Fabrice Cambolive, yeni oluşturulan Büyümeden Sorumlu Başkan (Chief Growth Officer) rolüne getirildi.
    Bu yeni görevle birlikte Cambolive:

    • Renault ve Dacia markalarının yönetimini üstlenecek,
    • Uluslararası büyüme stratejilerini yönetecek (özellikle Hindistan, Latin Amerika ve Kore odaklı),
    • Dijital müşteri deneyimi, satış sonrası hizmetler, bayi ağı ve finansal hizmetleri entegre şekilde yönlendirecek.

    Bu hamle, Renault Group’un marka kimliklerini koruyarak birleşik bir stratejik yaklaşım oluşturmasına olanak tanıyacak.


    Dacia’nın Yeni CEO’su Katrin Adt

    Denis Le Vot’un yerine geçen Katrin Adt, Dacia’nın yeni CEO’su oldu.
    Adt, bundan sonraki süreçte Fabrice Cambolive’e bağlı çalışacak ve Renault Group Liderlik Ekibi’ne katılacak.

    Bu atama, özellikle Dacia’nın Avrupa’daki güçlü konumunu daha kârlı ve yenilikçi modellerle pekiştirmek açısından kritik önemde görülüyor.


    Mühendislik ve İnovasyon: CTO Philippe Brunet

    Renault Group, mühendislik dönüşümünü hızlandırmak için Philippe Brunet’i Teknolojiden Sorumlu Başkan (CTO) olarak atadı.
    Brunet, hem Renault Group hem de elektrikli mobilite odaklı Ampere biriminin mühendislik faaliyetlerinden sorumlu olacak.

    Görev alanı:

    • Elektrifikasyon projeleri (E-Tech teknolojileri, batarya geliştirme)
    • Ürün planlama ve kalite süreçlerinin hızlandırılması
    • Satın alma ve üretim zincirinde daha yakın koordinasyon

    Bu atama, Renault’nun Euro 7 standartlarına ve elektrifikasyon hedeflerine uyum sağlamasında kritik rol oynayacak.


    Satın Almada Yeni İsim: Anthony Plouvier

    Satın Alma Stratejisi ve Dönüşüm Başkan Yardımcısı olarak görev yapan Anthony Plouvier, artık Satın Almadan Sorumlu Başkan rolünde.

    Plouvier’in hedefleri:

    • Maliyet optimizasyonunu güçlendirmek,
    • Tedarik zincirinde rekabet avantajı oluşturmak,
    • Küresel tedarikçilerle iş birliğini daha da derinleştirmek.

    20 yıllık deneyimiyle, Renault’nun maliyet verimliliği odaklı stratejilerine ivme kazandırması bekleniyor.


    Üretim, Kalite ve Tedarik Zinciri: Thierry Charvet

    Thierry Charvet, mevcut Üretim ve Kalite Başkanı görevine ek olarak Tedarik Zinciri sorumluluğunu da üstlendi.

    Böylece:

    • Operasyonel verimliliğin artması,
    • Süreçler arası uyumun güçlenmesi,
    • Sürdürülebilir üretim hedeflerinin daha güçlü şekilde hayata geçirilmesi planlanıyor.

    İnsan Kaynaklarında Değişim: Claire Fanget

    Claire Fanget, Renault Group’un yeni İnsan ve Organizasyondan Sorumlu Başkanı (Chief People & Organisation Officer) oldu.

    Görev alanı:

    • İnsan kaynaklarının yeni pazar ihtiyaçlarına göre yeniden şekillendirilmesi,
    • Yönetsel mükemmeliyetin artırılması,
    • Küresel yetenek yönetimi ve eğitim süreçlerinin hızlandırılması.

    İletişim Stratejisi Güçleniyor: Christian Stein

    Christian Stein, Kurumsal İletişim Başkanı olarak Renault Group Liderlik Ekibi’ne katıldı.
    Böylece iletişim ve marka stratejisi, doğrudan üst yönetim seviyesinde temsil edilecek.


    Piston Kafalar Yorumu

    Renault Group’un bu yeniden yapılanması, aslında otomotiv endüstrisinin küresel dönüşümüne verilen bir yanıt. Elektrifikasyon, yazılım tanımlı araçlar ve Euro 7 gibi regülasyon baskıları, markaları daha çevik ve yenilikçi olmaya zorluyor.
    Renault’nun CEO François Provost önderliğinde yaptığı bu kapsamlı atamalar, geleceğe hazırlık için bir “krizden fırsat çıkarma” stratejisi olarak okunabilir. Ancak bu stratejinin başarıya ulaşması, sadece doğru liderlik atamalarıyla değil; teknoloji yatırımları, tedarik zinciri yönetimi ve müşteri güveninin yeniden tesis edilmesiyle mümkün olacak.

    Türkiye’de satılan Renault modellerine ve en güncel fiyat bilgisine Renault Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Bu Haberlerde İlginizi Çekebilir

  • Nissan Küresel Satışlarda İlk 10’dan Düştü: 16 Yılın En Kötü Tablosu

    Nissan Küresel Satışlarda İlk 10’dan Düştü: 16 Yılın En Kötü Tablosu

    Nissan, 2025’in ilk yarısında 1,61 milyon araç satarak küresel satışlarda ilk 10’dan düştü. Peki Japon devini bu noktaya getiren sebepler neler?

    Nissan Satışlarda Gerileme Döneminde

    Otomotiv dünyasının köklü markalarından Nissan, 2025’in ilk yarısında 1,61 milyon araç satışı gerçekleştirerek küresel sıralamada ilk 10 dışında kaldı. Bu, markanın 2009 küresel finans krizi döneminden bu yana gördüğü en kötü tablo oldu.

    Rakibi Suzuki, 1,63 milyon satışla Nissan’ı sadece 20 bin adet farkla geçerek 20 yıl sonra ilk kez kendi ülkesindeki büyük rakibini geride bıraktı.


    Küresel Tablo: Toyota Zirvede, Çinliler Yükselişte

    2025’in ilk altı ayında:

    • Toyota, 5,16 milyon satış ile zirvedeki yerini korudu.
    • Volkswagen Grubu, 4,36 milyon araç ile ikinci sırada yer aldı.
    • BYD, 2,14 milyon satış ile Çin’in en güçlü markası oldu.
    • SAIC (MG’nin sahibi) ise 2,05 milyon araç ile BYD’yi takip etti.

    Nissan ise bu tabloda hem Çinli üreticilerin hem de Suzuki’nin gerisinde kalarak büyük bir darbe aldı.


    Düşüşün Sebepleri: ABD, Çin ve Japonya’da Zayıf Performans

    Nissan’ın satışları 2024’ün aynı dönemine göre %5,7 geriledi.

    • ABD pazarı: Nisan 2025’te getirilen ithalat vergileri ve yeni yedek parça tarifeleri, satışları ciddi biçimde düşürdü.
    • Çin pazarı: Yerel markaların hızlı yükselişi, Nissan’ın rekabet gücünü azalttı.
    • Japonya: İç pazarda Suzuki gibi küçük otomobil uzmanlarının yükselişi Nissan’a zarar verdi.

    Nissan İçin Kötü Haberler: Zarar, Fabrika Kapanışları ve İşten Çıkarmalar

    Nissan, Nisan–Haziran 2025 döneminde 1,63 milyar dolar zarar açıkladı. Bu, üst üste dördüncü çeyrek kayıp anlamına geliyor.

    Şirketin aldığı önlemler arasında:

    • 6 fabrikanın kapatılması
    • 11 bin çalışanın işten çıkarılması
    • yeni model lansmanlarının ertelenmesi

    Bu hamleler, şirketin küresel ölçekte küçülmeye gittiğinin açık göstergesi.


    Yeni CEO Görevde

    Nisan 2025’te göreve başlayan Ivan Espinosa, Makoto Uchida’nın yerine Nissan’ın CEO’su oldu. Ancak Espinosa’nın koltuğa oturduğu ilk dönemde hem satışlar hem de finansal tablolar kötüleşti. Şimdi gözler, yeni stratejilerin Nissan’ı yeniden ilk 10’a taşıyıp taşıyamayacağında.


    Piston Kafalar Yorumu

    Nissan, yıllardır GT-R ve Z serisi gibi efsanevi modelleriyle otomobil tutkunlarının kalbinde yer etmiş bir marka. Ancak global satışlarda geldiği nokta, markanın artık yeni bir kimlik ve stratejiye ihtiyaç duyduğunu açıkça ortaya koyuyor. Çinli markaların hızlı yükselişi ve ABD’deki sert vergi politikaları karşısında Nissan’ın yenilikçi modellerle dönüş yapması şart görünüyor.

    Nissan’ın Türkiye’de satılan modellerine ve en güncel fiyat listesine Nissan Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Bu Haberlerde İlginizi Çekebilir

  • Sony ve Honda’nın Afeela EV Otomobil Hamlesi ABD’de Mahkemelik Oldu!

    Sony ve Honda’nın Afeela EV Otomobil Hamlesi ABD’de Mahkemelik Oldu!

    Sony ve Honda’nın ortak markası Afeela EV, doğrudan satış modeliyle ABD’de bayileri karşısına aldı. Kaliforniya’da açılan dava büyük yankı uyandırdı.

    Afeela EV Yola Çıkmadan Kriz Yarattı

    Sony ve Honda’nın ortak girişimi olan Sony Honda Mobility (SHM), 2026’da satışa sunmayı planladığı Afeela 1 elektrikli sedanı için alışılmışın dışında bir yol izledi. Geleneksel bayi ağını devre dışı bırakarak doğrudan satış modelini tercih eden marka, Kaliforniya’daki Honda ve Acura bayilerini karşısına aldı.

    Kaliforniya Yeni Araç Bayileri Derneği (CNCDA), Los Angeles County Yüksek Mahkemesi’ne başvurarak SHM’nin rezervasyon kabul etmesini durdurmak istiyor. Bayilere göre bu hamle, on yıllardır Honda markasının güvenilirliğini inşa eden franchise sistemine karşı açık bir saldırı.


    Bayilerin Tepkisi: “Tüketici Koruması Yok Sayılıyor”

    CNCDA Başkanı Brian Maas, doğrudan satışın yalnızca bayileri değil, müşterileri de mağdur edeceğini savunuyor. Maas’a göre:

    • Yerel servis desteği,
    • Şeffaf fiyatlandırma,
    • Garanti süreçleri

    gibi konular, bayiler devre dışı bırakıldığında ciddi risk altına girecek.

    Tesla’nın doğrudan satış modeli ABD’de uzun süredir tartışma konusu olsa da, Tesla’nın baştan bayi ağı kurmadan pazara girmesi işleri kolaylaştırmıştı. Ancak Honda gibi onlarca yıldır güçlü bir bayi sistemine sahip bir markanın bu yöntemi denemesi, yasal açıdan daha karmaşık bir tablo yaratıyor.


    Yasalar Devreye Giriyor

    Kaliforniya Valisi Gavin Newsom tarafından 2024’te imzalanan yasa, üreticilerin bayilerle doğrudan rekabet edecek yeni markalar yaratmasını yasaklıyor. Volkswagen Grubu’nun Scout Motors girişimi de benzer bir davayla karşı karşıya kalmıştı.

    Sony Honda Mobility’nin durumu ise daha hassas. Çünkü Afeela markası ayrı bir girişim gibi görünse de, Honda’nın ABD’deki mevcut bayi ağıyla doğrudan bağlantılı. Dolayısıyla mahkemenin vereceği karar, yalnızca Afeela için değil, gelecekte otomotiv sektöründe doğrudan satış stratejileri için de emsal teşkil edecek.


    Afeela 1’in Özellikleri

    Doğrudan satış modeli kadar aracın kendisi de dikkat çekici. Afeela 1, Honda’nın Ohio’daki fabrikasında üretiliyor ve Acura RSX ile Honda 0 Serisi ile aynı platformu paylaşıyor.

    Öne çıkan teknik veriler:

    • 91 kWh batarya
    • 300 mil (yaklaşık 480 km) menzil
    • 150 kW hızlı şarj kapasitesi
    • Başlangıç fiyatı: 102.990 dolar
    • Sadece üç yıl ücretsiz otonom sürüş paketi

    Daha uygun fiyatlı versiyon ise 2027’de, yaklaşık 90.000 dolar seviyesinde satışa sunulacak.


    Neden Riskli Bir Bahis?

    Amerikan otomobil pazarında sedan satışları yıllardır düşüşte. SUV ve pick-up modelleri ön plandayken, Afeela’nın yüksek fiyatlı bir sedan ile sahneye çıkması tartışmalı bir karar.

    Öte yandan, Afeela 1’in en iddialı yönü gelişmiş otonom sürüş özellikleri. Ancak bu özellikler, ABD yasaları nedeniyle kısa vadede tam anlamıyla devreye alınamayacak. Yani kullanıcılar, ödedikleri yüksek bedelin karşılığını hemen göremeyebilir.


    Bayiler mi Haklı, Yoksa Sony Honda mı?

    Bayiler açısından bakıldığında:

    • On yıllardır yapılan yatırımlar,
    • Honda markasının müşteri güveni,
    • Yerel servis ve garanti ağı

    tehlikeye atılıyor.

    Sony Honda Mobility açısından ise:

    • Tesla’nın başlattığı trendi yakalama,
    • Daha düşük maliyetli ve hızlı satış süreci,
    • Dijitalleşen tüketici alışkanlıklarına uyum

    ön planda.

    Kısacası tarafların argümanları güçlü. Ancak yasal düzenlemeler, SHM’nin hareket alanını kısıtlayabilir.


    Afeela Satış Stratejisinde İlk Adımlar

    Tüm tartışmalara rağmen Afeela geri adım atmıyor. Kaliforniya’da pop-up showroom’lar açıldı, yıl sonuna kadar Torrance ve Fremont’ta kalıcı satış noktaları devreye girecek. Dileyen müşteriler, 200 dolarlık iade edilebilir bir ön ödeme ile rezervasyon yapabiliyor.


    Piston Kafalar Yorumu

    Sony ve Honda’nın ortak markası Afeela, otomotivde yeni bir dönemin kapısını aralıyor. Ancak yüksek fiyatlı bir sedan ile doğrudan satış modelini aynı anda denemek, markanın riskini katlıyor.

    ABD’deki bayilerin açtığı dava, yalnızca Afeela’nın değil, gelecekte Apple, Xiaomi veya benzeri teknoloji devlerinin otomobil satış planlarını da etkileyebilir.

    Eğer SHM bu engelleri aşarsa, otomotiv perakendeciliğinde köklü bir dönüşümün öncüsü olabilir. Ama aksi durumda, Afeela pazara çıkmadan ciddi bir itibar kaybı yaşayabilir.

    Türkiye’de satılan Honda modellerine ve en güncel fiyat bilgisine Honda Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Bu Haberlerde İlginizi Çekebilir

  • OMODA ve JAECOO’nun Global CEO’su Shawn Xu Türkiye’ye Geliyor!

    OMODA ve JAECOO’nun Global CEO’su Shawn Xu Türkiye’ye Geliyor!

    OMODA ve JAECOO Global CEO’su Shawn Xu, Türkiye’ye geliyor. JAECOO’nun ilk yılı kutlanırken, amiral gemisi OMODA 7 de yollara çıkmaya hazırlanıyor.

    Türkiye’de Çifte Heyecan: OMODA 7 Lansmanı ve JAECOO’nun İlk Yılı

    Kısa sürede Türkiye otomotiv pazarında dikkatleri üzerine çeken OMODA ve JAECOO markaları, önemli bir dönüm noktasına hazırlanıyor. JAECOO, Türkiye’deki ilk yılını kutlarken, OMODA ise D segmentindeki yeni amiral gemisi SUV modeli OMODA 7’yi Türk kullanıcılarla buluşturmak için gün sayıyor.

    Bu özel etkinlik, yalnızca yeni bir modelin tanıtımıyla sınırlı kalmıyor. OMODA ve JAECOO Global CEO’su Shawn Xu’nun Türkiye ziyareti de markanın ülkemize verdiği önemin somut göstergesi olacak.


    OMODA 7: Premium SUV Segmentine Yeni Bir Soluk

    Chery Grubu çatısı altındaki OMODA, kısa sürede küresel pazarda güçlü bir ivme yakaladı. Markanın yeni modeli OMODA 7, modern tasarımı ve ileri teknolojileriyle premium SUV segmentinde dikkat çekmeye hazırlanıyor.

    OMODA 7’nin öne çıkan özellikleri:

    • Dinamik dış tasarım: Akıcı hatları ve modern estetiği ile segmentinde fark yaratıyor.
    • Gelişmiş sürücü destek sistemleri: Daha güvenli ve konforlu yolculuklar sunuyor.
    • Akıllı teknoloji entegrasyonu: Bağlantılı özellikleriyle günlük mobiliteyi daha pratik hale getiriyor.
    • Premium iç mekan: Şık detaylar, geniş yaşam alanı ve konfor odaklı çözümler.

    OMODA 7, yalnızca Türkiye için değil, küresel pazar için de grubun amiral gemisi modeli olarak konumlandırılıyor.


    JAECOO Türkiye’de Birinci Yılını Kutluyor

    Türkiye pazarına adım attığı ilk yılda güçlü bir çıkış yapan JAECOO, kısa sürede geniş bir kullanıcı kitlesine ulaşmayı başardı. Marka, yenilikçi tasarım anlayışı ve teknolojik donanımlarıyla özellikle şehirli SUV kullanıcılarının ilgisini çekti.

    JAECOO’nun birinci yıl kutlamaları, aynı zamanda markanın Türkiye’deki büyüme stratejisinin yeni aşamasına geçişini simgeliyor.


    CEO Shawn Xu’nun Türkiye Ziyareti Ne Anlama Geliyor?

    OMODA ve JAECOO Global CEO’su Shawn Xu, Türkiye’ye gelerek hem JAECOO’nun ilk yılını kutlayacak hem de OMODA 7’nin lansmanına katılacak.

    Bu ziyaret, markaların Türkiye pazarına verdiği önemi ortaya koyuyor. Chery Grubu’nun küreselleşme stratejisinde Türkiye kilit pazarlardan biri olarak öne çıkıyor. Xu’nun ziyareti, bu stratejinin en net yansımalarından biri.


    OMODA ve JAECOO’nun Küresel Başarısı

    OMODA ve JAECOO, yalnızca Türkiye’de değil, küresel ölçekte de etkileyici bir başarı grafiği sergiliyor.

    • 27 ayda 600 binin üzerinde satış gerçekleştirdiler.
    • Bu performans, onları “en hızlı büyüyen yeni otomotiv markaları” arasına taşıdı.
    • Chery Grubu’nun 5 milyon adedi aşan ihracatında önemli bir pay elde ettiler.

    Markaların bu hızlı yükselişi, Türkiye’deki büyüme hamleleri için de güçlü bir temel oluşturuyor.


    Premium Mobilitenin Yeni Yüzü

    OMODA 7’nin tanıtımı, sadece yeni bir SUV’un piyasaya çıkışı değil; aynı zamanda premium mobilite deneyiminin yeniden tanımlanması anlamına geliyor.

    Marka, ileri teknolojileri estetikle buluşturarak kullanıcılarına yalnızca bir araç değil, akıllı bir yaşam alanı sunmayı hedefliyor. Bu, özellikle genç ve teknoloji meraklısı kullanıcılar için büyük bir çekim unsuru.


    Piston Kafalar Yorumu

    OMODA ve JAECOO, Türkiye’de henüz çok yeni olmasına rağmen agresif bir büyüme stratejisi izliyor. Özellikle OMODA 7’nin pazara girişi, premium SUV segmentinde rekabeti kızıştıracak gibi görünüyor.

    Shawn Xu’nun ziyareti, markaların Türkiye’ye verdiği önemi net şekilde ortaya koyarken, kullanıcı tarafında da “OMODA ve JAECOO burada kalıcı” mesajını güçlendiriyor.

    Bizce OMODA 7, donanımı ve tasarımıyla özellikle Avrupa markalarına alternatif arayan kullanıcılar için cazip bir seçenek olacak.

    Türkiye’de Chery bünyesinde satılan OMADA modelerine ve güncel fiyat listesine Chery Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz. Ayrıca Jaecoo modellerine ve bu modellerin en güncel fiyat bilgilerine JAECOO Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Bu Haberlerde İlginizi Çekebilir

    • OMODA ve JAECOO İspanya’da Rekor Kırdı: 17 Ayda 20.000 Araç Teslimatı
      İspanya pazarında gösterdikleri muazzam başarıyla dikkat çeken OMODA ve JAECOO, sadece 17 ay içinde 20.000 araç teslimatı ile otomotiv dünyasında adından söz ettirmeye devam ediyor. Bu haberde, markaların Avrupa stratejisindeki başarısının ardındaki dinamiklere odaklanabilirsin.
    • OMODA 7 Türkiye’ye Geliyor: Premium Mobiliteye Yeni Bir Yorum
      Yeni amiral gemisi modeli OMODA 7’nin Türkiye lansmanı, markanın “premium mobilite” vizyonunu yerel pazarda nasıl yeniden yorumladığını gözler önüne seriyor. Bu yazı, modelin teknik detayları, tasarım ve konumlandırmasını detaylı şekilde anlatıyor—kesinlikle okunmalı.
  • Dünyada Bir İlk: LPG Direkt Enjeksiyonlu Hibrit Motor Seri Üretimde

    Dünyada Bir İlk: LPG Direkt Enjeksiyonlu Hibrit Motor Seri Üretimde

    Renault ve Geely ortaklığındaki Horse Technologies, dünyanın ilk LPG doğrudan enjeksiyonlu hibrit motorunu seri üretime aldı.

    Hibrit Motor Teknolojisinde Yeni Bir Çağ

    Romanya merkezli Horse Technologies, Renault ve Geely ortaklığıyla kurulan bir mühendislik şirketi. Firma, otomotiv dünyasında devrim niteliğinde bir ilke imza attı: dünyanın ilk seri üretilen LPG direkt enjeksiyonlu hibrit motoru.

    Yeni motorun adı HR12 LPG. Bu 1.2 litrelik üç silindirli turbo motor hem benzin hem LPG ile çalışabiliyor. Ancak asıl farkı, LPG’de direkt enjeksiyon teknolojisini kullanması. Daha önce LPG motorları endirekt enjeksiyonla çalışıyordu. Bu yenilik, yakıt verimliliğini, performansı ve emisyon değerlerini ciddi ölçüde geliştiriyor.


    HR12 LPG: Çift Yakıt + Hibrit Güç

    Motorun en dikkat çekici özelliklerinden biri 48 voltluk mild-hybrid sistem ile desteklenmesi. Bu sistem:

    • Kayış tahrikli marş jeneratörü (BSG)
    • DC/DC dönüştürücü

    üzerinden çalışıyor ve:

    • Hızlanmada ek tork sağlıyor
    • Yakıt tüketimini azaltıyor
    • CO2 emisyonlarını düşürüyor

    Bu sayede motor, hibrit destekli LPG teknolojisini dünyada ilk kez seri üretimle buluşturuyor.


    Performans Verileri

    • 138 HP güç (5.500 d/d)
    • 230 Nm tork (2.100 d/d itibarıyla)
    • LPG ile çalışırken %9 daha düşük CO2 emisyonu
    • Euro 6e standartlarına uyumlu ve Euro 7 için hazır

    Motor, performansıyla günlük kullanımda güçlü, çevreci ve ekonomik bir alternatif sunuyor.


    Yeni Nesil LPG Sistemi

    HR12 LPG motoru, klasik LPG sistemlerinden tamamen farklı bir yapıya sahip:

    • Direkt enjeksiyon sistemi LPG’yi doğrudan silindirlere gönderiyor.
    • Elektronik buharlaştırıcı, sıkıştırmayı daha hassas kontrol ediyor.
    • Güçlendirilmiş mekanik parçalar, LPG’nin yanma özelliklerine göre optimize edilmiş.
    • LPG deposu ise yedek lastik bölmesine entegre edildi, bu sayede iç mekân hacminden ödün verilmedi.

    Endüstriyel Ölçekli Üretim

    Motor, Romanya Mioveni’deki fabrikada üretiliyor.

    • Yıllık üretim kapasitesi: 450.000 motor
    • Avrupa’da ve küresel pazarlarda yaygın kullanılmaya hazır

    Horse Technologies CEO’su Patrice Haettel, “LPG’de direkt enjeksiyon teknolojisini hayata geçirmek, bizi alternatif yakıt uzmanı olarak küresel lider konumuna taşıyor” dedi.


    Neden Bir Devrim?

    Bu motor, üç yeniliği bir araya getiriyor:

    1. Gelişmiş yakıt püskürtme teknolojili LPG sistemi
    2. 48V mild-hybrid destek
    3. Seri üretim ölçeği

    Bugüne kadar LPG motorları endirekt enjeksiyonla sınırlıydı. Bu nedenle benzinle kıyaslandığında verimlilik düşüktü. HR12 LPG, bu engeli aşarak hem daha güçlü hem daha verimli hem de daha çevreci bir çözüm sunuyor.


    Çevresel Avantajlar

    • LPG’nin daha düşük karbon salınımı sayesinde %9 CO2 azalımı
    • Mild-hybrid sistemi ile şehir içi dur-kalklarda enerji geri kazanımı
    • Euro 7’ye hazır yapısıyla uzun vadede emisyon regülasyonlarına tam uyum

    Bu özellikler, motoru çevreci hibrit motor teknolojilerinde yeni bir dönüm noktası haline getiriyor.


    Piston Kafalar Yorumu

    Geleneksel LPG motorları hep “ekonomi odaklı, performansı düşük” algısına sahipti. Ancak Horse Technologies’in geliştirdiği HR12 LPG hibrit motor, bu algıyı kökten değiştirebilir.

    Direkt enjeksiyon ve hibrit sistemin birleşimi, LPG’yi sadece ucuz yakıt alternatifi olmaktan çıkarıp yüksek performanslı ve çevreci bir çözüm haline getiriyor.

    Bizce bu teknoloji, özellikle Avrupa’da giderek sıkılaşan emisyon kuralları içinde, markalara ciddi bir rekabet avantajı sağlayabilir.

    Sektörel gelişmeleri ve haberleri sitemizin Sektörel başlıklı kategorisinden takip edebilirsiniz.

  • ZF Steer-by-Wire | Mercedes-Benz ile Direksiyonun Geleceği Başlıyor

    ZF Steer-by-Wire | Mercedes-Benz ile Direksiyonun Geleceği Başlıyor

    ZF, Steer-by-Wire teknolojisiyle direksiyon sistemlerinde devrim yaratıyor. Mercedes-Benz 2026’da bu inovatif sistemi kullanacak.

    Steer-by-Wire: Direksiyon Sistemlerinde Yeni Çağ

    Otomotiv endüstrisinde inovasyon denildiğinde akla gelen ilk firmalardan biri olan ZF, direksiyon teknolojisinde yeni bir devrim yaratıyor. Steer-by-Wire (SbW) sistemi, direksiyon ile tekerlekler arasındaki mekanik bağlantıyı tamamen ortadan kaldırarak yerini yazılım tabanlı, elektronik aktarıma bırakıyor.

    Bu sayede direksiyon sistemi:

    • Daha hassas manevra kabiliyeti
    • Yüksek stabilite ve güvenlik
    • Dinamik direksiyon oranı
    • Otonom sürüş için altyapı

    gibi avantajlar sağlıyor.


    Mercedes-Benz ile 2026’da Yollarda

    ZF, Steer-by-Wire teknolojisini ilk kez Mercedes-Benz ile Avrupa pazarına sunacak. 2026 yılında seri üretime girecek modeller, bu yenilikçi direksiyon sistemiyle donatılacak.

    ZF Şasi Çözümleri Ar-Ge Başkanı Philippe Gasnier bu konuda şunları söylüyor:

    “Direksiyon sistemlerindeki uzmanlığımız, üreticilerin araçlarının dinamik potansiyelini tam olarak ortaya çıkarmalarını sağlıyor.”


    EasyTurn: Manevra Kabiliyetinde Devrim

    ZF’nin Steer-by-Wire teknolojisi, EasyTurn aks konsepti ile birleştiğinde adeta şehir içi sürüşte devrim yaratıyor.

    • Ön tekerleklerin dönüş açısı 40°’den 80°’ye çıkabiliyor.
    • Orta boy bir aracın dönüş çapı 10 metreden 7 metrenin altına düşüyor.
    • Park ve dar alan manevraları artık çok daha kolay hale geliyor.

    Bu teknoloji sadece binek otomobiller değil, otobüs ve kamyonlarda da çarpıcı bir çeviklik sunuyor.


    Direksiyon Hissini Yeniden Yaratmak

    Mekanik bağlantının ortadan kalkmasıyla “direksiyon hissi kaybolacak mı?” sorusu akla gelebilir. ZF’nin çözümü:

    • Tork geri besleme ünitesi sayesinde doğal direksiyon hissi korunuyor.
    • Twin Worm teknolojisi ile sürücüye hassas yol geri bildirimi sağlanıyor.
    • Sistem, farklı hızlarda otomatik olarak direksiyon oranını ayarlıyor.

    Sonuç: Park manevralarında daha çevik, yüksek hızda daha stabil bir sürüş deneyimi.


    Yazılım Tanımlı Direksiyon

    Steer-by-Wire, yazılım algoritmalarıyla üreticilere çok daha fazla esneklik sunuyor.

    • Her model için özel sürüş karakteri, yalnızca yazılım ile tanımlanabiliyor.
    • Direksiyon oranı 180°–210° aralığında yeniden programlanabiliyor.
    • Yeni nesil direksiyon tasarımları (katlanabilir simit gibi) mümkün hale geliyor.
    • Üretim maliyetleri azalıyor, platform uyumu kolaylaşıyor.

    Otonom Sürüşün Anahtarı

    Geleneksel mekanik direksiyonlar Seviye 3 otonomiye kadar destek verebilirken, Steer-by-Wire:

    • Seviye 4 ve üzeri otonom sürüşe hazır altyapı sağlıyor.
    • Otomatik Acil Durum Direksiyonu (AES) gibi gelişmiş güvenlik özelliklerini mümkün kılıyor.

    Yani bu teknoloji, sadece bugünün sürücülerine değil, geleceğin tam otonom araçlarına da hazırlanıyor.


    Çin’den Avrupa’ya: NIO ET9 Örneği

    ZF’nin teknolojisi sadece Mercedes-Benz ile sınırlı değil. Çin’de NIO ET9 elektrikli amiral gemisi de gerçek bir Steer-by-Wire sistemine sahip ilk seri üretim araç olarak yollara çıktı. Bu da ZF’nin global ölçekte sektörde öncü rolünü pekiştiriyor.


    Piston Kafalar Yorumu

    ZF, Steer-by-Wire ile direksiyonun geleceğini yeniden yazıyor. Mekanik bağlantıları ortadan kaldırarak hem üreticilere hem de sürücülere benzersiz avantajlar sunuyor.

    Bizce bu teknoloji, özellikle şehir içi kullanım, otonom sürüş ve ticari araçlar için yeni bir standart haline gelecek. Mercedes-Benz’in 2026’da bu sistemi kullanacak olması, otomotiv dünyasında önemli bir dönüm noktası olacak.

    Sektörel ve teknolojik gelişmeler ile alakalı haberlere BURADAN ulaşabilirsiniz.