Etiket: 2017 CES

  • Audi, Q7 Deep Learning İle 2017 CES Fuarında

    Audi, Q7 Deep Learning İle 2017 CES Fuarında

    Audi, CES 2017’de Q7 Deep Learning konseptiyle otonom sürüşte yapay zekanın geldiği son noktayı sergiledi. NVIDIA iş birliği öne çıktı.

    CES 2017’de Audi’nin Gelecek Vizyonu

    Las Vegas’ta düzenlenen CES 2017 Tüketici Elektroniği Fuarı, yalnızca elektronik sektörünün değil, otomotiv dünyasının da dikkatle takip ettiği bir etkinlik oldu. Bu yıl fuarın en çok konuşulan markalarından biri ise Audi oldu. Marka, Q7 Deep Learning – Derin Öğrenme konsept aracıyla sahne alarak, otonom sürüşün geleceğine dair güçlü mesajlar verdi.

    Audi, elektronik sektörünün liderleriyle yaptığı iş birlikleri sayesinde yapay zekâ ve makine öğrenimi konusundaki çalışmalarını hızlandırıyor. Bu teknolojilerin, gelecekte markanın yeni nesil seri üretim modellerinde yer alacak asistan sistemlerinin temelini oluşturacağı ifade ediliyor.


    Q7 Deep Learning: Otonom Sürüşün Yeni Yüzü

    CES ziyaretçileri, Audi’nin Q7 Deep Learning konseptini özel olarak hazırlanmış açık bir alanda deneyimleme fırsatı buldu. Araç, 2 megapiksel çözünürlüklü ön kamerasıyla çevresini algılıyor, bu verileri NVIDIA Drive PX 2 işlemci birimine iletiyor ve otonom sürüş için özel geliştirilen yüksek performanslı kontrol cihazıyla direksiyonu hassas şekilde yönlendiriyor.

    Bu sistemin en çarpıcı özelliği, önce insan sürücünün davranışlarını gözlemlemesi, ardından öğrendiklerini uygulamaya koyması. Yani araç, gerçek zamanlı olarak sürücünün tepkilerini analiz ederek, sonraki sürüşlerde bu deneyimi kendi karar mekanizmasına dönüştürüyor.


    Yapay Sinir Ağlarının Gücü

    Q7 Deep Learning konseptinde kullanılan yazılımın merkezinde derin yapay sinirsel ağlar yer alıyor. Audi ve NVIDIA mühendisleri, bu ağları özellikle trafik işaretlerinin tanınması ve dinamik sürüş senaryoları için eğitti.

    Sistem, insan beynindeki sinirsel ağlara benzer bir mantıkla çalışıyor. Sürücü direksiyonda bulunduğunda, aracın kameraları sürekli olarak güzergâh ve çevre hakkında bilgi topluyor. Bu bilgiler, sürücünün tepkileriyle eşleştirilerek öğrenme süreci başlatılıyor. Böylece araç, ilerleyen sürüşlerde geçici trafik işaretlerini tanıyıp anında tepki verebiliyor.


    Zorlu Koşullarda Başarı

    Audi’nin CES’te gösterdiği Q7 konsepti, yalnızca normal koşullarda değil, aynı zamanda zorlu şartlarda da başarılı bir performans sergiliyor. Sistem, gece ve gündüz farklı ışık koşullarında, yağışlı veya sisli havalarda ve hatta doğrudan güneş ışığı altında dahi kararlı çalışabiliyor.

    Bu güçlü yapı, otonom sürüş teknolojisinin yalnızca laboratuvar ortamında değil, gerçek yaşam senaryolarında da güvenilir hale gelmesini sağlıyor.


    NIPS Konferansı’ndan CES’e

    Audi, derin öğrenme konusundaki çalışmalarını yalnızca CES ile sınırlı tutmadı. Marka, 2016 Aralık ayında Barselona’da düzenlenen NIPS (Sinirsel Bilgi İşleme Sistemleri) Konferansı’nda da benzer bir teknoloji sergilemişti. Burada kullanılan küçük ölçekli bir model araç, derin öğrenme sayesinde kendi kendine park etmeyi başarmıştı.

    Bu teknoloji, CES 2017’deki Q7 konseptinde daha ileri seviyeye taşındı. Artık gerçek boyutlu bir araç, karmaşık trafik senaryolarında karar alıp uygulayabilecek düzeye geldi.


    NVIDIA ile Stratejik İş Birliği

    Audi’nin CES’teki en büyük mesajlarından biri, NVIDIA ile kurduğu stratejik ortaklık oldu. NVIDIA’nın yüksek işlem kapasitesine sahip yapay zekâ çözümleri, Audi’nin otonom sürüş vizyonunun merkezinde yer alıyor.

    Drive PX 2 işlemci ünitesi, saniyeler içinde binlerce veriyi işleyerek aracın sürüş kararlarını yönetebiliyor. Bu işlem kapasitesi sayesinde araç, tıpkı bir insan gibi öğrenip tepki verebiliyor.


    Otonom Sürüşün Geleceği

    Audi, yapay zekânın otomotiv sektöründe “oyunun kurallarını değiştiren” bir teknoloji olduğuna inanıyor. Bu nedenle marka, farklı teknoloji şirketleriyle sürekli iş birliği içinde. Amaç, derin öğrenme algoritmalarını olabilecek en etkili şekilde sürücü asistan sistemlerine aktarmak.

    Audi, bu yaklaşımıyla yalnızca konsept araçlarda değil, ilerleyen yıllarda seri üretim modellerinde de gelişmiş otonom sistemleri devreye sokmayı hedefliyor. Böylece hem sürüş güvenliği hem de kullanıcı konforu en üst düzeye çıkarılacak.


    Piston Kafalar Yorumu

    CES 2017’de Audi’nin Q7 Deep Learning konsepti, bize geleceğin otomobillerinin yalnızca birer ulaşım aracı değil, aynı zamanda öğrenebilen birer yol arkadaşı olacağını gösterdi. NVIDIA iş birliğiyle güçlenen bu teknoloji, otonom sürüşün sınırlarını zorluyor. Sizce yapay zekâlı otomobiller, geleneksel sürüş keyfinin yerini alabilir mi? 🚘🤖

    👉 Sizce otonom sürüş, klasik sürüş keyfinin yerini alabilir mi?

    #Audi #Q7DeepLearning #CES2017 #OtonomSürüş #DeepLearning

     

  • Toyota Concept-i Yapay Zeka Yui ile Geleceğin Otomobilini Sunuyor

    Toyota Concept-i Yapay Zeka Yui ile Geleceğin Otomobilini Sunuyor

    Toyota Concept-i 2017 CES fuarında tanıtıldı. Yapay zeka Yui ile sürücünün duygularını anlayan, dostça ve insan odaklı mobilite vizyonunu temsil eden konsept araç geleceğin ipuçlarını sunuyor.

    2017 Tüketici Elektroniği Fuarı (CES), yalnızca yeni teknolojilerin değil, geleceğin ulaşım vizyonlarının da sahneye çıktığı bir organizasyon oldu. Toyota, Las Vegas’ta düzenlenen fuarda Toyota Concept-i 2017 adlı sıra dışı konsept aracını tanıtarak büyük ilgi topladı. Markanın vizyonu, geleceğin otomobillerini yalnızca ulaşım aracı olmaktan çıkarıp sürücüyle güçlü bir bağ kuran dostça bir yol arkadaşı haline getirmek üzerine kurulu.


    Geleceğe Açılan Kapı: Concept-i

    Toyota’nın Amerika’daki CALTY Tasarım ekibi tarafından geliştirilen Concept-i, markanın “kinetik sıcaklık” felsefesi üzerine inşa edildi. Bu yaklaşım, teknolojiyi soğuk ve mekanik olmaktan çıkararak daha insancıl, sıcak ve eğlenceli hale getirmeyi hedefliyor. Konsept araç, mobilitenin yalnızca bir noktadan diğerine ulaşmak değil, aynı zamanda duygusal bir deneyim sunması gerektiği fikrinden hareket ediyor.

    Toyota Concept-i, tasarımından teknolojisine kadar her detayında insan odaklı bir anlayış sergiliyor. Bu vizyon, markanın gelecekte piyasaya süreceği modellerin de ipuçlarını veriyor.


    Yapay Zeka Yui: Sürücünün Dostu

    Concept-i’nin en dikkat çekici özelliği, kalbinde yer alan Yui adlı yapay zeka sistemi. Yui, yalnızca komutları yerine getiren bir yazılım değil; aynı zamanda sürücünün duygularını anlayarak onunla anlamlı bir ilişki kurmayı amaçlıyor. Bu, otomobillerin soğuk makineler olmaktan çıkıp sürücünün bir arkadaşı haline gelmesini sağlayan devrim niteliğinde bir yaklaşım.

    Yui, sürücünün ruh halini, dikkat seviyesini ve çevredeki koşulları takip ederek gerektiğinde uyarılarda bulunabiliyor. Örneğin, sürücü yorgun ya da dalgın olduğunda devreye girerek güvenliği artıracak çözümler sunuyor. Böylece araç, yalnızca mekanik bir taşıt değil, aynı zamanda sürücünün güvenliğini ve konforunu gözeten bir yol arkadaşı oluyor.


    Sürücüyle Kesintisiz İletişim

    Toyota Concept-i 2017, sürücüsüyle sürekli iletişim halinde olacak şekilde geliştirildi. Araç, hem iç hem de dış tasarımında Yui aracılığıyla sürücüyü karşılıyor. Kullanıcı araca yaklaşırken dış panellerde beliren ışıklar ve grafikler, sürücüyü nazik bir şekilde selamlıyor. Bu özellik, aracı yalnızca bir ulaşım aracı olmaktan çıkararak sürücüyle etkileşim kuran “canlı” bir varlık gibi hissettiriyor.

    İç mekânda da benzer bir kullanıcı dostu deneyim sunuluyor. Yui, ışıklarla, sesli bildirimlerle ve görsel öğelerle sürücüye bilgi veriyor. Örneğin, arkadan gelen bir araç olduğunda arka paneldeki renkler ve yazılarla uyarılar yapılabiliyor. Bu, hem güvenliği artırıyor hem de iletişimi daha sezgisel hale getiriyor.


    Güvenliği Ön Plana Alan Teknoloji

    Concept-i, yalnızca eğlenceli ve sıcak bir mobilite deneyimi sunmakla kalmıyor; aynı zamanda gelişmiş güvenlik teknolojileriyle donatılmış durumda. Yui, sürücünün dikkatini sürekli izliyor ve tehlikeli durumlarda anında devreye girerek güvenliği önceliklendiriyor.

    Toyota, otonom sürüş teknolojilerini tamamen sürücünün kontrolünü devralan sistemler olarak değil, “yardımcı bir co-pilot” mantığıyla tasarlıyor. Bu sayede sürücü, gerektiğinde kontrolü tamamen ele alabiliyor. Bu yaklaşım, güvenliği ön planda tutarken kullanıcıların kendilerini daha rahat hissetmelerini sağlıyor.


    Tasarım: İnsan ve Teknolojinin Buluşması

    Toyota Concept-i 2017, dış tasarımıyla da geleceğin otomobilini yansıtıyor. Akıcı hatlar, futuristik ışıklandırmalar ve minimal detaylar aracın sıradan bir otomobil değil, geleceğin bir temsilcisi olduğunu gösteriyor. Tasarımın merkezinde, kullanıcıyla güçlü bir etkileşim kurmak var.

    İç mekânda da aynı felsefe devam ediyor. Minimalist ancak yüksek teknolojiye sahip bir kokpit, Yui’nin yönlendirmeleriyle sürücüyü sürekli bilgilendiriyor. Kullanıcı arayüzü, karmaşık butonlardan arındırılmış, sade ama işlevsel bir yapıya sahip. Bu da sürücüye hem modern hem de sezgisel bir deneyim sunuyor.


    Toyota’nın Vizyonu

    Toyota, Concept-i ile yalnızca bir konsept otomobil tanıtmadı. Aynı zamanda geleceğin mobilite anlayışına dair vizyonunu da ortaya koydu. Markaya göre geleceğin otomobilleri yalnızca elektrikli ya da otonom olmayacak; aynı zamanda duygusal bağlar kurabilen, kullanıcıların ihtiyaçlarını önceden tahmin eden ve hayatlarını kolaylaştıran dostça araçlar olacak.

    Toyota, bu vizyonu “dostça mobilite” olarak tanımlıyor. Yui’nin sunduğu yapay zeka desteği, bu vizyonun en somut adımı olarak öne çıkıyor.


    Piston Kafalar Yorumu

    Toyota Concept-i 2017 ile Toyota, teknolojiyi insancıllaştırma yolunda büyük bir adım atıyor. Yapay zeka Yui, sürücünün yalnızca komutlarını yerine getiren değil, aynı zamanda onun ruh halini anlayan bir yol arkadaşı. Bu yaklaşım, otomobilleri yalnızca ulaşım aracı olmaktan çıkararak yaşamın bir parçası haline getirecek gibi görünüyor. Sizce, geleceğin otomobilleriyle bu kadar yakın bir ilişki kurmaya hazır mıyız?