Etiket: Konsept Otomobil

  • Mazda, 2025 Japan Mobility Show’da VISION X-Coupe ve X-Compact Konseptlerini Tanıttı

    Mazda, 2025 Japan Mobility Show’da VISION X-Coupe ve X-Compact Konseptlerini Tanıttı

    Mazda, 2025 Japan Mobility Show’da “Sürüş Keyfi Sürdürülebilir Geleceği Besler” temasıyla VISION X-Coupe ve X-Compact konseptlerini dünya prömiyeriyle tanıttı.

    Mazda Motor Corporation, 2025 Japan Mobility Show kapsamında düzenlediği basın toplantısında iki yeni konsept modelinin dünya prömiyerini gerçekleştirdi: MAZDA VISION X-Coupe ve MAZDA VISION X-Compact. Her iki model de markanın bu yılki teması olan “Sürüş Keyfi, Sürdürülebilir Bir Yarını Besler” anlayışını yansıtıyor.


    Mazda VISION X-Coupe: Sürüş Keyfiyle Sürdürülebilir Güç

    Yeni VISION X-Coupe, markanın ikonik KODO – Soul of Motion tasarım dilinin evrimini temsil eden bir plug-in hibrit crossover coupe olarak sahneye çıktı. İki rotorlu turbo rotary motor, elektrik motoru ve bataryayı birleştiren hibrit sistem 510 PS toplam güç üretiyor.

    Model, yalnızca elektrikli sürüş modunda 160 km, hibrit kullanımda ise 800 km’ye kadar menzil sunuyor. Mazda’nın mikroalglerden türetilmiş karbon nötr yakıt ve Mazda Mobile Carbon Capture teknolojilerini bir araya getirmesiyle, araç ne kadar çok kullanılırsa o kadar az CO₂ salınımı yaparak çevreye katkı sağlıyor.

    Bu yaklaşım, Mazda’nın “karbon nötr geleceğe giden yolda sürüş keyfi vazgeçilmezdir” felsefesini somutlaştırıyor.


    Mazda VISION X-Compact: İnsan ve Yapay Zekânın Duygusal Uyumu

    Diğer konsept olan VISION X-Compact, insan ve teknoloji arasındaki duygusal bağı güçlendirmek için geliştirildi. Mazda’nın “insan duyusuna dayalı dijital model” ve “empatik yapay zekâ” yaklaşımını birleştiren bu araç, sürücüsüne yalnızca bir ulaşım aracı değil, dijital bir yol arkadaşı sunuyor.

    Doğal diyalog kurabilen yapay zekâ, sürücüyle etkileşime girip yeni rotalar önerebiliyor ve kişisel deneyimleri zenginleştiriyor. Mazda bu modelle, gelecekte “araçların insanlarla duygusal bağ kurduğu bir mobilite vizyonunu” temsil ediyor.


    Yeni Mazda CX-5: Gelişmiş Jinba-Ittai Deneyimi

    Fuarda ayrıca Yeni Mazda CX-5 (Avrupa versiyonu) da ilk kez halka sergilendi. Yeni E/E Architecture+ elektronik platformu üzerinde geliştirilen model, daha geniş iç hacim, rafine KODO tasarımı ve geliştirilmiş Jinba-Ittai (sürücü-araç uyumu) sürüş dinamikleriyle öne çıkıyor.

    Mazda, bugüne kadar 4,5 milyon adetlik global satış başarısı yakalayan CX-5 ile SUV segmentindeki liderliğini yeni nesil teknolojilerle sürdürmeyi hedefliyor.


    Mazda CEO’su Masahiro Moro’dan Mesaj:

    Mazda Başkanı ve CEO’su Masahiro Moro, sunumda şu ifadeleri kullandı:

    Sürüş keyfi, sürdürülebilir bir yarını besler. Bu cümle, Mazda’nın yalnızca temel ruhunu değil, geleceğe dair vizyonunu da temsil ediyor. Sürüş tutkusu, topluma ve gezegene pozitif katkı sağlayan bir güç olabilir. Mazda olarak, otomobil kullanmanın sonsuza dek sürecek bir keyif olmasını istiyoruz.”


    Teknik Özellikler (Özet):

    ÖzellikMAZDA VISION X-CoupeMAZDA VISION X-Compact
    Uzunluk5.050 mm3.825 mm
    Genişlik1.995 mm1.795 mm
    Yükseklik1.480 mm1.470 mm
    Aks Mesafesi3.080 mm2.515 mm

    Mazda sahiplerinin Türkiye’de ulaşabilecekleri resmi iletişim bilgisine BURADAN ulaşabilirsiniz.

    Piston Kafalar Yorumu – Editör Notu

    Akın DAĞYARAN

    Mazda, bu fuarla birlikte sürdürülebilirliği sıkıcılıkla eş tutan anlayışı tersine çeviriyor. VISION X-Coupe, rotatif motor mirasını karbon nötr bir geleceğe taşırken; X-Compact, duygusal yapay zekâ entegrasyonuyla sürücüsüyle iletişim kurabilen bir otomobilin mümkün olduğunu gösteriyor. Bu konseptler, Mazda’nın 2035 vizyonunda sadece teknolojiyi değil, insanı merkeze koyan bir mobilite geleceğinin öncüsü olacak gibi görünüyor.

    Okuyucular Bunları da Merak Etti 👇





  • Mercedes’ten Geçmişin Zarafetiyle Geleceğin Teknolojisini Buluşturan Konsept

    Mercedes’ten Geçmişin Zarafetiyle Geleceğin Teknolojisini Buluşturan Konsept

    Mercedes, geçmişin efsanevi tasarımını geleceğin teknolojisiyle buluşturan Vision Iconic konsept aracını tanıttı.

    Geleceğin Lüksü: Mercedes-Benz Vision Iconic Sahneye Çıktı

    Mercedes-Benz, Vision Iconic adını verdiği yeni konsept aracıyla otomotiv tarihinin en iddialı tasarım ve teknoloji vizyonunu gözler önüne serdi. Solar enerjiyle menzil artırabilen özel boya, Level 4 otonom sürüş, nöromorfik işlemci mimarisi ve steer-by-wire direksiyon teknolojisi gibi çığır açan yeniliklerle donatılan model, markanın “ikonik tasarımın yeni çağı” vizyonunu temsil ediyor.

    Şanghay Moda Haftası ile eş zamanlı olarak tanıtılan Vision Iconic, sadece bir otomobil değil; geleceğin mobilite anlayışını yeniden tanımlayan bir sanat eseri olarak görülüyor.

    Yeni ‘Iconic Grille’ aydınlatmalı yıldız logosu ile klasik ve dijital tasarımı buluşturuyor

    Efsane Grille’in Yeni Çağı: Dijital ve Işıklı Kimlik

    Vision Iconic’in ön yüzü, markanın 100 yılı aşkın tarihine damga vuran krom ızgaranın modern bir yorumunu sunuyor. W108 ve Mercedes 600 Pullman gibi klasiklerden esinlenen yeni “Iconic Grille”, aydınlatmalı yıldız logosu ve dinamik ışık animasyonlarıyla artık sadece bir tasarım unsuru değil, aynı zamanda duygusal bir dijital imza.


    İç Mekanda Art Deco ile Yapay Zeka Buluşuyor

    Aracın iç tasarımı, Art Deco zarafeti ile yüksek teknolojiyi buluşturuyor. Sürekli dijitalleşen mobil dünyada konforu yeniden tanımlayan Vision Iconic, sinematik bir gösterge animasyonu, yapay zekalı sürücü asistanı ve markanın logosunu andıran bir saat tasarımıyla benzersiz bir atmosfer sunuyor.

    Ön koltuklarda yer alan geniş kadife koltuklar, 17. yüzyıldan ilham alan “straw marquetry” döşeme detayları ve cam küre içine yerleştirilmiş Mercedes logosu, aracın iç mekanını adeta bir lüks salon haline getiriyor.

    Vision Iconic’in lounge benzeri iç mekanı, zarafet ve ileri teknolojiyi bir araya getiriyor.

    Güneşten Güç Alan Boya: 12.000 km Ek Menzil

    Vision Iconic’in en dikkat çekici özelliklerinden biri, gövdeye entegre edilen fotovoltaik aktif solar kaplama. Yalnızca 11 m²’lik bir yüzey alanı bile yıllık 12.000 km’ye kadar ek menzil sağlayabiliyor. Bu özel kaplama, nadir elementler içermiyor, geri dönüştürülebiliyor ve %20 verimlilikle enerji üretiyor.


    Nöromorfik İşlemcilerle 10 Kat Daha Verimli Otonom Sürüş

    Mercedes-Benz, nöromorfik işlemci teknolojisi ile otonom sürüşün enerji verimliliğini 10 kata kadar artırmayı hedefliyor. İnsan beynini taklit eden bu sistem, çevresel verileri çok daha hızlı işleyerek trafik işaretlerini, yol çizgilerini ve diğer araçları daha etkili şekilde algılayabiliyor.


    Level 4 Otonom Sürüş ve Steer-by-Wire ile Yeni Sürüş Deneyimi

    Vision Iconic, Level 4 otonom sürüş sistemiyle şehir trafiğinde tam kontrol sağlarken sürücüye zamanı geri kazandırıyor. Araç kendi kendine park edebiliyor ve yoğun şehir içi trafikte sürücü müdahalesi olmadan ilerleyebiliyor.

    Ayrıca steer-by-wire sistemi sayesinde direksiyon ile tekerlekler arasında fiziksel bağlantı ortadan kalkıyor. Bu da hem manevra kabiliyetini artırıyor hem de iç tasarımda esneklik sağlıyor.


    Moda ile Otomotivin Buluşması: Vision Iconic Capsule Koleksiyonu

    Mercedes-Benz, Vision Iconic lansmanına özel olarak 6 parçalık lüks kapsül koleksiyonunu da tanıttı. Derin mavi tonlar, altın detaylar ve Art Deco çizgileriyle hazırlanan koleksiyon, aracın iç tasarımındaki zarafeti moda dünyasına taşıyor.

    Türkiye’de satılan Mercedes-Benz modellerine ve en güncel fiyat bilgisine Mercedes-Benz Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Piston Kafalar Yorumu – Editör Notu

    Akın DAĞYARAN

    Vision Iconic, yalnızca bir konsept otomobil değil; mobilitenin geleceğine dair manifestodur. Mercedes-Benz, geçmişin mirasını geleceğin teknolojisiyle birleştirerek, otomobili bir ulaşım aracından öte yaşayan bir sanat eserine dönüştürüyor. Bu model, otomotiv dünyasının önümüzdeki on yılına damgasını vuracak.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir

  • Škoda, Geleceğin Elektrikli Station Wagon Modeli Vision O’yu Tanıttı

    Škoda, Geleceğin Elektrikli Station Wagon Modeli Vision O’yu Tanıttı

    Škoda, Vision O konseptiyle station wagon mirasını elektrikli geleceğe taşıyor. Minimalist tasarım, yapay zekâ destekli otonom sürüş ve sürdürülebilir malzemelerle segmentinde yeni bir çağ başlatıyor.

    Elektrikli Geleceğe Yolculuk

    Škoda, Münih’te düzenlenen IAA Mobility 2025 fuarında geleceğe yön veren yeni konsept aracını tanıttı. Vision O, station wagon segmentindeki köklü mirasını elektrikli çağın beklentileriyle buluşturuyor. Modern Solid tasarım dilinin yeni neslini temsil eden bu model, minimalist dış tasarımı, yenilikçi teknolojileri, sürdürülebilir üretim anlayışı ve kullanıcı odaklı çözümleriyle dikkat çekiyor.

    Avrupa’nın combi segmentindeki lideri Škoda, 2016’dan bu yana Octavia ve Superb Combi modelleriyle elde ettiği başarıyı, Vision O konseptiyle tamamen elektrikli bir geleceğe taşımayı hedefliyor.


    Minimalist Tasarım, Maksimum Verimlilik

    Vision O, 4.850 mm uzunluk, 1.900 mm genişlik ve 1.500 mm yükseklik ölçüleriyle geniş ve aerodinamik bir gövdeye sahip. Ön bölümde Tech-loop ışık imzası ve aydınlatmalı Škoda logosu, arka kısımda ise T şeklinde LED stoplar öne çıkıyor.

    • Aerodinamik jantlar,
    • geri çekilebilir kapı kolları,
    • aktif panjurlar ve
    • yan hava kanalları

    sayesinde sürtünme katsayısı minimuma indirilmiş. Bu tasarım yaklaşımı yalnızca şıklık değil, aynı zamanda uzun menzil için verimlilik sağlıyor.


    Yeni Aydınlatma Konsepti: Cyber Lights

    Vision O’nun ön kısmındaki aydınlatmalı logo ve sürgülü farlar, karşılama ve veda animasyonlarının bir parçası. Otonom sürüş modunda, ışık imzası farklı desenler ve renkler kullanarak diğer sürücülere bilgi iletiyor.

    Bu teknoloji, güvenlik ve iletişimi bir araya getirerek Škoda’nın geleceğe bakışını somutlaştırıyor.


    Yenilikçi İç Mekân Deneyimi

    Škoda Vision O, 650 litre bagaj kapasitesi (koltuklar katlandığında 1.700 litre) ile sınıfının pratikliğini korurken minimalist ve ferah bir yaşam alanı sunuyor.

    • Bio-Adaptive Aydınlatma, doğal ışık döngülerine uyum sağlayarak iç mekânda rahat bir ortam oluşturuyor.
    • Taşınabilir hoparlör, entegre buzdolabı, manyetik kablosuz şarj bölmeleri ve dört adet gizlenmiş şemsiye, Škoda’nın Simply Clever felsefesini yansıtıyor.
    • Laura AI dijital asistan, sürücülere rota önerileri sunuyor, günlük planlamaya yardımcı oluyor ve yolculuk boyunca etkileşimli bir deneyim sağlıyor.

    Yapay Zekâ ile Otonom Sürüş

    Vision O, şiddetli yağmur veya düşük görüş koşulları dışında tüm sürüş görevlerini üstlenebilecek otonom sürüş yetenekleriyle öne çıkıyor.

    “Sakin Mod” seçeneğiyle koltuklar geriye kaydırılarak yolculara dinlenme alanı yaratılıyor, iç aydınlatma ise seçilen moda göre uyarlanıyor.


    Sürdürülebilir Malzemeler

    Škoda, Vision O ile çevre dostu malzemelere öncelik veriyor:

    • Ultrasuede NU: %65 bitki bazlı bileşenlerden üretilmiş, iç mekânda direksiyon, koltuk başlıkları ve konsolda kullanılıyor.
    • NABORE zemin kaplaması: deri atıklarından üretiliyor.
    • Mono malzemeler: kolay geri dönüştürülebilir yapısıyla döngüsellik sağlıyor.

    Bu yaklaşım, Škoda’nın çevresel etkisini araç yaşam döngüsü boyunca azaltmayı hedefliyor.


    Škoda’nın Station Wagon Liderliği

    Vision O, yalnızca bir konsept değil, Škoda’nın station wagon segmentindeki güçlü mirasının geleceğe taşınması anlamına geliyor.

    • 1998’den bu yana 3 milyon Octavia Combi satıldı.
    • 2008’den bu yana 650 bin Superb Combi kullanıcıyla buluştu.
    • Škoda, 2016’dan beri Avrupa’da station wagon pazarında lider.

    Vision O, bu başarı hikâyesini elektrikli döneme taşıyarak kullanıcıların beklentilerini yeniden tanımlamayı amaçlıyor.


    Piston Kafalar Yorumu

    Škoda Vision O, tasarımda yalınlık ve teknolojiyle zenginleştirilmiş bir deneyimi aynı potada eritiyor. Minimalist hatları, akıllı aydınlatma çözümleri, yapay zekâ destekli otonom sürüşü ve sürdürülebilir malzemeleriyle segmentinde çığır açacak bir model olarak öne çıkıyor.

    Station wagon mirasını geleceğe taşıyan Vision O, Škoda’nın yalnızca bugünü değil, önümüzdeki on yılı şekillendirecek vizyonunu da yansıtıyor.

    Skoda’nın tüm modellerine ve güncel fiyat listesine Skoda Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir

  • Mobilitenin Geleceği: Renault SYMBIOZ!

    Mobilitenin Geleceği: Renault SYMBIOZ!

    Renault SYMBIOZ, Frankfurt Otomobil Fuarı 2017’de tanıtılıyor. Otonom, elektrikli ve internet bağlantılı bu konsept, Renault’nun 2030 vizyonunu yansıtıyor.

    Renault SYMBIOZ Frankfurt’ta Tanıtılıyor

    Frankfurt Otomobil Fuarı 2017, geleceğin mobilite çözümlerine ev sahipliği yaparken, sahnenin en dikkat çeken oyuncularından biri Renault SYMBIOZ oldu. Renault’nun yeni konsept modeli, markanın sadece bugüne değil, aynı zamanda 2030 yılına ilişkin vizyonuna da ışık tutuyor.

    TREZOR konseptiyle başlayan yeni tasarım döngüsünün bir parçası olan Renault SYMBIOZ, elektrikli, otonom ve tam bağlantılı bir otomobil anlayışını somutlaştırıyor. Marka, bu konseptle “mobilitenin geleceği” kavramını yeniden tanımlıyor.


    SYMBIOZ’un Anlamı ve Felsefesi

    “SYMBIOZ” ismi, Eski Yunanca kökenli “symbiosis” kelimesinden geliyor ve “birlikte yaşamak” anlamını taşıyor. Renault bu isimle, otomobilin yalnızca bir ulaşım aracı değil, insanlarla dijital dünya arasında sürekli bir etkileşim içinde yaşayan bir platform olacağını vurguluyor.

    Konseptin tasarımında, çevreye duyarlılık, enerji verimliliği ve insan-makine etkileşimi ön planda tutulmuş. SYMBIOZ, kullanıcıların dijital yaşamlarının doğal bir uzantısı olarak düşünüldü.


    Renault’nun 2030 Vizyonu

    Renault, SYMBIOZ konseptiyle 2030 yılında otomobillerin nasıl bir noktaya geleceğine dair güçlü mesajlar veriyor.

    • Elektrikli güç ünitesi: Sıfır emisyonlu sürüş hedefleniyor.
    • Otonom sürüş: 4. seviye otonom kabiliyetle, aracın birçok koşulda kendi kendine hareket edebilmesi planlanıyor.
    • Tam bağlantı: Araç, internet altyapısıyla kullanıcıların evleri, işyerleri ve cihazlarıyla entegre çalışabilecek.

    Böylece SYMBIOZ, otomobilin yaşam alanının ayrılmaz bir parçası haline geleceğini gösteriyor.


    Renault SYMBIOZ’un Tasarım Özellikleri

    TREZOR ile başlayan yeni tasarım dilinin izlerini taşıyan Renault SYMBIOZ, akıcı çizgileri, geniş cam yüzeyleri ve aerodinamik formuyla öne çıkıyor. Araç, geleceğin şehir içi ve şehirler arası mobilitesine yönelik hem estetik hem de işlevsel bir vizyon sunuyor.

    Dış tasarımında elektrikli kimliğini vurgulayan mavi detaylar, aerodinamik jantlar ve minimal ön ızgara dikkat çekiyor. İç mekân ise tamamen dijitalleşmiş bir kokpit, geniş dokunmatik yüzeyler ve sürücünün tercihlerine göre şekillenen akıllı ekranlarla donatılmış durumda.


    Dijital Entegrasyon ve Z.E. Teknolojisi

    SYMBIOZ’un isminde yer alan “Z” harfi, Renault’nun sıfır emisyon teknolojisine gönderme yapıyor: Z.E. (Zero Emission). Bu teknoloji, markanın uzun süredir geliştirdiği elektrikli araç stratejisinin merkezinde bulunuyor.

    Konsept, dijital entegrasyonuyla da farklılaşıyor. Araç, internet altyapısı sayesinde kullanıcıların ev sistemleriyle bağlantı kurabiliyor. Örneğin, evdeki akıllı cihazları kontrol etmek, ofisteki dosyalara erişmek ya da eğlence sistemini kişiselleştirmek SYMBIOZ’un sunduğu özellikler arasında.


    Renault SYMBIOZ ve Otonom Gelecek

    Konsept, 4. seviye otonom sürüş kabiliyetiyle geleceğin sürüş deneyimini şimdiden yansıtıyor. Bu teknoloji, sürücülerin direksiyonu tamamen bırakıp aracı güvenle otonom modda kullanabilmesine olanak sağlıyor.

    Sürücü isterse aracı kendi kontrol edebiliyor, isterse de tamamen otonoma bırakabiliyor. Bu sayede yolculuk sırasında iş yapmak, eğlenmek ya da dinlenmek mümkün hale geliyor.


    Renault SYMBIOZ’un Mobilite Anlayışı

    Renault SYMBIOZ, sadece bir araç değil, aynı zamanda yaşam alanının mobil bir uzantısı. Otomobil, akıllı evlerle ve şehir altyapılarıyla uyumlu çalışacak şekilde tasarlandı. Gelecekte otomobillerin yalnızca taşıma değil, sosyal yaşam ve iş dünyasının da bir parçası olacağı fikrini destekliyor.

    Bu konsept, Renault’nun “mobiliteyi herkes için erişilebilir ve sürdürülebilir hale getirme” vizyonunu güçlü biçimde yansıtıyor.


    Piston Kafalar Yorumu

    Renault SYMBIOZ, sadece bir konsept değil, aynı zamanda otomobilin gelecekte nasıl bir noktaya evrileceğine dair cesur bir vizyon. Elektrikli, otonom ve tam bağlantılı yapısıyla Renault’nun 2030 hedeflerini ortaya koyuyor. Sizce gelecekte evimizle tam entegre çalışan bir otomobil kullanır mıydık? 🚗⚡

  • Volvo Concept Coupe: Geleceğin İsveç Tasarımı Sahneye Çıkıyor

    Volvo Concept Coupe: Geleceğin İsveç Tasarımı Sahneye Çıkıyor

    Volvo Concept Coupe, hibrit gücü ve çarpıcı tasarımıyla markanın geleceğine ışık tutuyor. Yeni Volvo çizgileri Frankfurt’ta sergilenecek.

    Volvo, İsveç soğuklarını eritecek kadar sıcak ve iddialı bir konsept ile Frankfurt Otomobil Fuarı’na hazırlanıyor. İsveç markasının yeni tasarım şefi Thomas Ingenlath tarafından şekillendirilen Volvo Concept Coupe, markanın yalnızca tasarım dilini değil, teknolojik vizyonunu da yeniden tanımlayan önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.


    Volvo’nun Yeni Tasarım Kimliği

    Thomas Ingenlath’ın imzasını taşıyan Concept Coupe, Volvo’nun gelecekteki modellerine dair önemli ipuçları sunuyor. Özellikle markanın yeni U formuna benzer stop grubu, keskin hatları ve dinamik tampon tasarımları dikkat çekiyor. Volvo, geçmişteki klasik çizgilerini modern detaylarla harmanlayarak Concept Coupe’de oldukça sportif ve lüks bir kimlik oluşturmuş.

    Önde yer alan kışkırtıcı far tasarımı, ince LED çizgileriyle agresif bir bakış kazandırıyor. Araç profiline baktığımızda uzun kaput ve kısa çıkıntılar sayesinde zarif ama kaslı bir duruş göze çarpıyor. Bu detaylar, Volvo’nun gelecek modellerine entegre etmeyi planladığı modern İskandinav tasarım felsefesinin somut bir örneği olarak öne çıkıyor.


    Lüks ve Teknoloji Dolu İç Mekan

    Concept Coupe’nin iç mekanı da en az dış tasarımı kadar dikkat çekici. Aracın yaşam alanı 2+2 oturma düzenine sahip. Fakat özellikle arka koltukların alanı ve ergonomisi hâlâ tartışma yaratıyor. Arka koltukların günlük kullanımda ne kadar pratik olacağı soru işareti yaratırken, otomobilin ana odak noktasının sürücü ve ön yolcu olduğu çok net hissediliyor.

    Derinlemesine tasarlanmış gösterge paneli, ahşap kaplama konsol ve büyük dokunmatik ekran, Volvo’nun modern dijital yaklaşımını gözler önüne seriyor. Eski İsveç tasarım mirasıyla günümüz teknolojisinin buluştuğu bu iç mekan, lüks otomobil kavramını yeni bir seviyeye taşıyor.


    Güçlü Hibrit Teknoloji

    Volvo Concept Coupe, yalnızca tasarımıyla değil, kaputun altındaki teknolojisiyle de etkileyici. Volvo, bu konseptte 2.0 litre Drive-E benzinli motoru kullanıyor. Bu motor, hem turboşarj hem de supercharger teknolojilerini bir arada kullanarak kesintisiz güç sağlamayı amaçlıyor.

    Aracın ön tekerleklerini benzinli motor tahrik ederken, arka aksa bağlı elektrik motoru sayesinde Concept Coupe hibrit bir güç aktarım sistemine sahip. Volvo bu hibrit yapıdan toplamda 400 Hp güç ve 600 Nm tork elde etmeyi başarmış. Bu güç değerleri, Concept Coupe’yi hem çevreci hem de performanslı bir model hâline getiriyor.

    Thomas Ingenlath, Concept Coupe’nin hibrit teknolojisinin yalnızca bu modele özel kalmayacağını, gelecekte markanın diğer üst segment araçlarında da bu tür yüksek verimli hibrit sistemlerin kullanılacağını vurguluyor.


    Yeni XC90 ve Sonrası İçin İlham Kaynağı

    Volvo Concept Coupe, yalnızca tek başına bir konsept olmaktan çok daha öte bir anlam taşıyor. Ingenlath, gelecekte piyasaya çıkacak yeni Volvo XC90 başta olmak üzere markanın tüm ürün gamında Concept Coupe’nin tasarım detaylarının yer alacağını söylüyor. Far formundan, iç mekan mimarisine kadar birçok unsurun, geleceğin Volvo modellerine taşınacağı ifade ediliyor.

    Bu durum, Volvo’nun özellikle premium segmentte Almanya ve Japonya kökenli rakiplerine karşı çok daha cesur ve kendine güvenen bir duruş sergileyeceğinin işareti olarak yorumlanıyor.


    Üretim Şansı Var mı?

    Konseptin seri üretime geçip geçmeyeceği hâlâ netlik kazanmış değil. Volvo yetkilileri, Concept Coupe’nin doğrudan üretilmeyebileceğini, ancak konseptteki tasarım çizgileri ve hibrit teknolojilerin önümüzdeki dönemde yollara çıkacak modellerde kendine yer bulacağını belirtiyor. Özellikle markanın önümüzdeki yıllarda plug-in hibrit ve tam elektrikli modeller üzerine yoğunlaşması bekleniyor.


    PistonKafalar Yorumu

    PistonKafalar diyor ki:
    “Volvo Concept Coupe, İsveç zarafetini ve mühendislik gücünü aynı potada eritmiş. Hibrit teknolojisinin bu kadar yüksek güç üretmesi, Volvo’nun eski ‘güvenli ama biraz sıkıcı’ imajından hızla uzaklaştığını gösteriyor. Tasarım detayları, özellikle ön far grubu ve arka stoplarıyla oldukça kışkırtıcı. Ancak arka koltuklar hâlâ ciddi bir handikap. Volvo, bu konseptle Alman premium ligine resmen kafa tutuyor. Gelecek modellerde bu tasarım dilini görmek için sabırsızlanıyoruz!”