Mercedes-Benz, GLC’nin elektrikli sürümü için Sebeş’te elektrikli aktarma organı üretimine başladı. Yeni tesis, markanın küresel dönüşümünün kilit noktası olacak.
Mercedes-Benz, tamamen elektrikli GLC modelinin üretim sürecinde kritik bir adım atarak Romanya’daki Star Assembly tesisinde elektrikli tahrik sistemlerinin montajına resmen başladı. Bu yeni üretim hamlesi, markanın global elektrifikasyon stratejisinde önemli bir kilometre taşı olarak öne çıkıyor.
Yeni GLC’ye Güç Verecek Kalp: Elektrikli Aktarma Ünitesi
Mercedes-Benz’in tamamen kendi mühendisliğiyle geliştirilen elektrikli tahrik ünitesi, üç ana bileşenden oluşuyor: elektrik motoru, güç elektroniği ve güç aktarım dişlisi. Bu parçalar, Sebeş’te 15.000 metrekarelik bir üretim hattında 200’ün üzerinde manuel ve otomatik işlemden geçerek tek bir sistem haline getiriliyor. Üretilen üniteler, önümüzdeki yıldan itibaren Almanya’daki Bremen fabrikasında seri üretime geçecek olan yeni nesil GLC modellerinde kullanılacak.
Yeni aktarma organı üretimi, yalnızca teknolojik değil, aynı zamanda stratejik bir önem de taşıyor. Çünkü Sebeş tesisi, Mercedes’in yeni elektrikli C-Serisi üretiminin yapılacağı Macaristan’daki Kecskemét fabrikasına da güç ünitesi tedarik edecek.
Sürdürülebilirlik ve Dijitalleşme Odaklı Üretim
Yeni üretim hattı, Mercedes’in dijital üretim ekosistemi MO360’a tam entegre şekilde çalışıyor. Bu sayede her bileşen ve üretim adımı detaylı olarak izlenebiliyor. Ayrıca tesis, tamamen karbon nötr üretim hedefiyle faaliyet gösteriyor ve yenilenebilir enerji kaynaklarından besleniyor. 5 MW gücünde bir güneş paneli sistemi ve ısı pompası teknolojileriyle tesisin enerji verimliliği en üst seviyeye çıkarılıyor.
Mercedes-Benz Yönetim Kurulu Üyesi Jörg Burzer, üretim başlangıcında yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Yeni GLC’nin elektrikli güç aktarma organlarını üretmek, tesisimizin geleceğe yönelik dönüşümünde önemli bir dönüm noktası. Bu yatırım, üretim esnekliğimizi artırırken geleceğe hazırlığımızı da güçlendiriyor.”
Star Assembly: Mercedes’in Elektrifikasyon Üssü
2013’te kurulan Star Assembly, bugüne kadar çeşitli şanzıman tiplerinin montajında uzmanlaşmıştı. 2020’de hibrit ünitelerin üretimiyle başlayan elektrifikasyon süreci, şimdi tamamen elektrikli tahrik sistemlerine geçişle yeni bir boyuta taşındı. Tesisin 30.000 metrekarelik yeni üretim hattı, aynı zamanda Romanya’nın otomotiv endüstrisindeki stratejik konumunu da güçlendiriyor.
Yeni üretim hattı, Mercedes’in “Electric Only” vizyonuna uygun şekilde markanın gelecekteki elektrikli modellerine hayat verecek. Bu adım, sadece GLC’nin değil, markanın tüm ürün gamının sürdürülebilir dönüşümünde kilit bir rol oynayacak.
Mercedes-Benz’in tamamen elektrikli GLC’si, sadece bir SUV değil; aynı zamanda markanın üretim stratejisindeki köklü dönüşümün simgesi. Sebeş’teki üretim hattı, elektrikli mobilitenin kalbi olmaya aday.
Geleceğin Lüksü: Mercedes-Benz Vision Iconic Sahneye Çıktı
Mercedes-Benz, Vision Iconic adını verdiği yeni konsept aracıyla otomotiv tarihinin en iddialı tasarım ve teknoloji vizyonunu gözler önüne serdi. Solar enerjiyle menzil artırabilen özel boya, Level 4 otonom sürüş, nöromorfik işlemci mimarisi ve steer-by-wire direksiyon teknolojisi gibi çığır açan yeniliklerle donatılan model, markanın “ikonik tasarımın yeni çağı” vizyonunu temsil ediyor.
Şanghay Moda Haftası ile eş zamanlı olarak tanıtılan Vision Iconic, sadece bir otomobil değil; geleceğin mobilite anlayışını yeniden tanımlayan bir sanat eseri olarak görülüyor.
Efsane Grille’in Yeni Çağı: Dijital ve Işıklı Kimlik
Vision Iconic’in ön yüzü, markanın 100 yılı aşkın tarihine damga vuran krom ızgaranın modern bir yorumunu sunuyor. W108 ve Mercedes 600 Pullman gibi klasiklerden esinlenen yeni “Iconic Grille”, aydınlatmalı yıldız logosu ve dinamik ışık animasyonlarıyla artık sadece bir tasarım unsuru değil, aynı zamanda duygusal bir dijital imza.
İç Mekanda Art Deco ile Yapay Zeka Buluşuyor
Aracın iç tasarımı, Art Deco zarafeti ile yüksek teknolojiyi buluşturuyor. Sürekli dijitalleşen mobil dünyada konforu yeniden tanımlayan Vision Iconic, sinematik bir gösterge animasyonu, yapay zekalı sürücü asistanı ve markanın logosunu andıran bir saat tasarımıyla benzersiz bir atmosfer sunuyor.
Ön koltuklarda yer alan geniş kadife koltuklar, 17. yüzyıldan ilham alan “straw marquetry” döşeme detayları ve cam küre içine yerleştirilmiş Mercedes logosu, aracın iç mekanını adeta bir lüks salon haline getiriyor.
Güneşten Güç Alan Boya: 12.000 km Ek Menzil
Vision Iconic’in en dikkat çekici özelliklerinden biri, gövdeye entegre edilen fotovoltaik aktif solar kaplama. Yalnızca 11 m²’lik bir yüzey alanı bile yıllık 12.000 km’ye kadar ek menzil sağlayabiliyor. Bu özel kaplama, nadir elementler içermiyor, geri dönüştürülebiliyor ve %20 verimlilikle enerji üretiyor.
Nöromorfik İşlemcilerle 10 Kat Daha Verimli Otonom Sürüş
Mercedes-Benz, nöromorfik işlemci teknolojisi ile otonom sürüşün enerji verimliliğini 10 kata kadar artırmayı hedefliyor. İnsan beynini taklit eden bu sistem, çevresel verileri çok daha hızlı işleyerek trafik işaretlerini, yol çizgilerini ve diğer araçları daha etkili şekilde algılayabiliyor.
Level 4 Otonom Sürüş ve Steer-by-Wire ile Yeni Sürüş Deneyimi
Vision Iconic, Level 4 otonom sürüş sistemiyle şehir trafiğinde tam kontrol sağlarken sürücüye zamanı geri kazandırıyor. Araç kendi kendine park edebiliyor ve yoğun şehir içi trafikte sürücü müdahalesi olmadan ilerleyebiliyor.
Ayrıca steer-by-wire sistemi sayesinde direksiyon ile tekerlekler arasında fiziksel bağlantı ortadan kalkıyor. Bu da hem manevra kabiliyetini artırıyor hem de iç tasarımda esneklik sağlıyor.
Moda ile Otomotivin Buluşması: Vision Iconic Capsule Koleksiyonu
Mercedes-Benz, Vision Iconic lansmanına özel olarak 6 parçalık lüks kapsül koleksiyonunu da tanıttı. Derin mavi tonlar, altın detaylar ve Art Deco çizgileriyle hazırlanan koleksiyon, aracın iç tasarımındaki zarafeti moda dünyasına taşıyor.
Vision Iconic, yalnızca bir konsept otomobil değil; mobilitenin geleceğine dair manifestodur. Mercedes-Benz, geçmişin mirasını geleceğin teknolojisiyle birleştirerek, otomobili bir ulaşım aracından öte yaşayan bir sanat eserine dönüştürüyor. Bu model, otomotiv dünyasının önümüzdeki on yılına damgasını vuracak.
Mercedes-Benz CTO’su Markus Schaefer, BMW motorlarının kullanılacağı iddialarını yalanladı. Şirket, yeni FAME motor ailesiyle yoluna devam edecek.
İddialara Net Yanıt: “BMW Motoru Kullanılmayacak”
Son haftalarda Avrupa basınında çıkan ve Mercedes-Benz’in 2027’den itibaren BMW’nin yeni nesil 2.0 litrelik dört silindirli motorunu kullanacağına dair haberler büyük yankı uyandırmıştı. Ancak Mercedes-Benz’in teknoloji patronu Markus Schaefer, Münih Otomobil Fuarı’nda bu iddiaları kesin bir dille yalanladı.
Schaefer, Motor1’e verdiği röportajda şu ifadeleri kullandı: “Bu konuda hiçbir gerçeklik payı yok. Kendi geliştirdiğimiz yeni modüler motor ailemiz [FAME], tüm hacimleri kapsıyor ve hem EU7 hem Çin 7 hem de ABD regülasyonlarına şimdiden uyumlu.”
FAME Motor Ailesiyle Geleceğe Hazırlık
Mercedes-Benz, dört yıl önce tanıttığı FAME (Family of Modular Engines) motor ailesiyle, dört, altı, sekiz ve on iki silindirli motorlarını yeni nesil standartlara uygun hale getirdi. Bu sayede şirket, hem içten yanmalı motorları geliştirmeye devam ediyor hem de elektrifikasyon sürecine uyum sağlamaya çalışıyor.
Schaefer ayrıca yeni yüksek performanslı V8 motorlarının geliştirme sürecinde sona yaklaşıldığını, hatta V12 motorlarının da markanın gelecek planlarında yer aldığını açıkladı.
BMW ve Mercedes İddialarının Arka Planı
Geçtiğimiz aylarda Pistonkafalar’da yer verdiğimiz “BMW ve Mercedes-Benz tarihi ortaklığa mı gidiyor? Motor paylaşımı yolda” haberinde, iki Alman devinin maliyetleri düşürmek ve elektrifikasyon sürecinde kaynakları daha verimli kullanmak adına motor paylaşımına gidebileceği öne sürülmüştü. Özellikle kompakt modellerde 1.5 ve 2.0 litrelik motorların ortak kullanılabileceği iddia edilmişti.
Bugün Schaefer’in yaptığı açıklama, bu iddiaları en azından şimdilik boşa çıkarmış gibi görünüyor. Mercedes-Benz, kendi motor teknolojilerini geliştirmeyi sürdüreceğini vurguluyor.
Geçmişte Ortak Çalışmalar Olmuştu
Her ne kadar BMW motorlarıyla ilgili iddialar reddedilmiş olsa da, Mercedes-Benz’in daha önce farklı markalarla ortak motor projeleri yürüttüğü biliniyor.
Renault-Nissan-Mitsubishi ittifakıyla ortak geliştirilen transvers dört silindirli motorlar
Renault ile Geely’nin ortak girişimi Horse tarafından üretilen bazı motorlar
Hafif ticari araçlarda Renault Kangoo temelli Mercedes Citan
Nissan Navara’dan türetilen X-Class pick-up
Bu örnekler, markanın gerektiğinde iş birliklerine açık olduğunun göstergesi. Ancak Schaefer’in sözleri, BMW ile motor paylaşımı ihtimalinin en azından yakın vadede gündemde olmadığını ortaya koyuyor.
Geleceğe Bakış: Mercedes-Benz ve BMW Motor İddialarının Sektöre Etkisi
Mercedes-Benz’in BMW motorlarını kullanacağına dair söylentilerin bu kadar hızlı yayılması, aslında otomotiv sektöründeki büyük dönüşümün işareti. Elektrifikasyon, emisyon normları ve maliyet baskısı, markaları daha önce görülmemiş ortaklık ihtimallerine yönlendiriyor. Mercedes-Benz her ne kadar BMW motoru iddialarını kesin bir dille yalanlamış olsa da, gelecekte sektörün şartları değişebilir. Özellikle Avrupa’daki Euro 7 normları, Amerika ve Çin pazarında artan rekabet, markaları farklı çözümler bulmaya zorlayabilir.
FAME motor ailesi Mercedes-Benz’in bağımsızlığını ve prestijini koruma stratejisini güçlendiriyor. Ancak uzun vadede, yazılım geliştirme, batarya teknolojileri veya hibrit motor çözümleri gibi alanlarda farklı markalar arasında yeni iş birlikleri gündeme gelebilir. Bu nedenle bugünkü reddiye, ileride iş birliği ihtimalinin tamamen ortadan kalktığı anlamına gelmiyor.
Piston Kafalar Yorumu
Mercedes-Benz’in BMW motorlarını kullanacağına dair haberlerin bu kadar hızlı yayılması, otomotiv dünyasında rekabetin ne kadar hassas olduğunu bir kez daha gösterdi. Gerçek şu ki, otomotiv sektöründe elektrifikasyon ve sıkı emisyon normları tüm markaları zorluyor. Bu nedenle üreticilerin iş birliği yapmaları artık bir zorunluluk haline geliyor.
Bizce Mercedes-Benz’in FAME motor ailesiyle kendi teknolojisine güvenmeye devam etmesi, markanın prestijini ve bağımsızlığını koruma çabasının bir göstergesi. Ancak elektrifikasyon çağında, BMW ile iş birliği ihtimalinin tamamen ortadan kalktığını söylemek de güç. İlerleyen yıllarda, tıpkı geçmişte Renault ile yapılan ortaklık gibi, farklı noktalarda yeni iş birlikleri gündeme gelebilir.
Gelecek yıllar bu stratejinin kalıcılığını net biçimde gösterecek.
BMW’nin Türkiye’de satılan en güncel fiyat ve model ailesine BURADAN, Mercedes-Benz’in Türkiye’de satılan en güncel fiyat ve model ailesine ise BURADAN ulaşabilirsiniz.
Bu Haberde İlginizi Çekebilir
W204 kasa kodlu Mercedes C180 kullandık → Mercedes’in klasik C-Serisi’ni deneyimledik: sürüş keyfi, performansı ve kullanımındaki o nostaljik dokunuşlar burada.
BMW ve Mercedes-Benz, tarihte ilk kez motor paylaşımı için masaya oturdu. Euro 7 kuralları, yavaşlayan EV satışları ve maliyet baskıları iki ezeli rakibi aynı noktada buluşturdu.
Ezeli Rakiplerden Şaşırtan Hamle
Otomotiv dünyasında ezeli rakipler denildiğinde akla gelen ilk iki marka şüphesiz BMW ve Mercedes-Benz. On yıllardır birbirine rakip olan bu iki Alman devinin, tarihte bir ilk olacak şekilde motor paylaşımı için iş birliği yapmaya hazırlandığı iddiası otomotiv gündemine bomba gibi düştü.
Almanya’nın saygın yayınlarından Manager Magazin’in haberine göre, iki marka arasında üst düzey görüşmeler sürüyor. Autocar’a konuşan üst düzey bir Mercedes-Benz yetkilisi de görüşmeleri doğruladı. Eğer anlaşma sağlanırsa, resmi açıklamanın 2025 sonuna kadar yapılması bekleniyor.
Bu gelişme, geçtiğimiz ay BMW, Mercedes-Benz ve Volkswagen’in bağlantılı araç yazılımı geliştirme ortaklığı açıklamasının hemen ardından geldi. Yani Almanya’nın üç devi, artan maliyetler ve küresel baskılar nedeniyle rekabetten iş birliğine yöneliyor.
Neden Şimdi? Euro 7 ve EV Satışlarındaki Düşüş
Bu iş birliğinin en önemli sebeplerinden biri, 2026’da yürürlüğe girecek Euro 7 emisyon standartları. Yeni düzenlemeler, içten yanmalı motorların geliştirilmesini çok daha maliyetli hale getiriyor.
Diğer yandan elektrikli araç satışlarındaki yavaşlama, özellikle Mercedes-Benz tarafında büyük bir sorun. Marka, bazı elektrikli modellerinin satışlarını ABD’de durdurmak zorunda kaldı.
BMW ise bu alanda daha güçlü: 2024 yılında 426.595 adet elektrikli araç satarak Mercedes-Benz’in satışlarını ikiye katladı. Hatta Avustralya’da BMW i4, Mercedes-Benz’in tüm C-Serisi satışlarını geride bıraktı.
Mercedes-Benz CEO’su Ola Källenius da geçtiğimiz aylarda yaptığı açıklamada, 2035’te içten yanmalı motor yasağının Avrupa otomotiv sanayisini çöküşe sürükleyebileceğini belirterek mevcut stratejilerde hatalar yapıldığını kabul etmişti.
Motor Paylaşımının Detayları
Görüşmelere göre:
BMW, yeni nesil B48 serisi 2.0 litrelik dört silindirli turbo benzinli motorunu Mercedes-Benz’e sağlayabilir.
Mercedes-Benz’in mevcut 1.5 litrelik M252 motoru, Çin’de Geely-Renault ortaklığında üretiliyor ve hibrit uyumluluğu bulunmuyor.
BMW’nin motoru ise plug-in hibrit (PHEV) sistemlere uyumlu, bu da Mercedes’in ürün gamını geleceğe hazırlamasını kolaylaştıracak.
Eğer anlaşma sağlanırsa, CLA, GLA, GLB, GLC, C-Serisi ve E-Serisi gibi popüler Mercedes modelleri BMW motorlarıyla satılabilir. Ayrıca ikonik G-Serisi’nin “küçük versiyonu” olarak lanse edilen ‘Little G’ de bu motorlardan faydalanabilir.
Ortaklık Motorla Sınırlı Kalmayabilir
Autocar’ın haberine göre, iş birliği yalnızca motor paylaşımıyla sınırlı olmayabilir. Şanzımanlar ve üretim merkezleri de anlaşmaya dahil edilebilir. Bu sayede her iki marka da:
Geliştirme maliyetlerini azaltacak,
ABD’deki yüksek ithalat vergilerinden kaçınma stratejisi geliştirecek,
Daha hızlı hibritleşme sürecine uyum sağlayacak.
Retro Esintili Tasarım ve Modern Teknoloji
İş birliği her ne kadar motorlarla ilgili olsa da, bu anlaşma tasarım ve üretim stratejilerini de etkileyebilir. Zira Mercedes-Benz’in elektrikli stratejilerinde yaşadığı zorluklar, BMW’nin teknoloji ve platform paylaşımıyla destek verebileceği yorumlarını da gündeme getirdi.
Piston Kafalar Yorumu
BMW ve Mercedes-Benz gibi otomotivin iki ağır topunun yan yana gelmesi, tıpkı Formula 1’de ezeli rakiplerin aynı masaya oturması gibi heyecan uyandırıcı. İş birliği gerçekleşirse, otomobil tutkunları CLA ya da C-Serisi gibi modellerin kaputunun altında BMW motoru görmeye alışmak zorunda kalacak.
Geçtiğimiz günlerde sitemizde paylaştığımız Mercedes-AMG GT Track Sport haberi, markaların pist performansındaki rekabetini gözler önüne seriyordu. Ancak görünen o ki, gelecekte pistte rakip olan markalar, yolda aynı kalbi paylaşabilecek.
BMW’nin Türkiye’de satılan en güncel fiyat ve model ailesine BURADAN, Mercedes-Benz’in Türkiye’de satılan en güncel fiyat ve model ailesine ise BURADAN ulaşabilirsiniz.
Mercedes-Benz, 2019 Cenevre Fuarı’nda 7 dünya lansmanı yaptı. Yeni GLC, CLA Shooting Brake, Concept EQV ve özel Final Edition modelleri tanıtıldı.
Mercedes-Benz Cenevre’de Gövde Gösterisi Yaptı
Mercedes-Benz, 2019 Cenevre Otomobil Fuarı’nda tam 7 yeni modelin dünya lansmanını gerçekleştirdi. Elektrifikasyon, sürüş destek teknolojileri ve özel serilerle dikkat çeken marka, hem geleceğe ışık tuttu hem de koleksiyon değeri taşıyan modellerini gün yüzüne çıkardı.
Mercedes-Benz GLC: Yenilenen Yüz, Yeni Teknolojiler
Yeniden tasarlanan Mercedes-Benz GLC, fuarın en dikkat çekici seri üretim yeniliklerinden biri oldu.
Yeni motor seçenekleri: 48 Volt teknolojisi ve verimli dizel üniteler.
MBUX bilgi-eğlence sistemi: Akıllı sesli komutlar, dokunmatik ekran ve gelişmiş kullanıcı arayüzü.
Sürüş destek sistemleri: DISTRONIC, Aktif Direksiyon Yardımcısı, Aktif Fren Yardımcısı ile üst seviye güvenlik. Yenilenen GLC, SUV sınıfında pratiklik, konfor ve gelişmiş güvenliği bir araya getirerek segmentinde iddialı bir oyuncu olmayı sürdürüyor.
Mercedes-Benz CLA Shooting Brake: Sportif ve Fonksiyonel
Yeni CLA Shooting Brake, Coupé’nin şık tasarımını daha geniş bir bagaj hacmiyle buluşturuyor.
Kaslı arka tasarımı ve güçlü duruşu ile dikkat çekiyor.
S-Serisi’nden alınan sürüş destek sistemleri sayesinde segmentinin en yüksek aktif güvenlik seviyesini sunuyor.
İç mekân, dijitalleşmiş bir kullanıcı ara yüzü ile daha modern bir deneyim sağlıyor.
Concept EQV: Elektrikli Premium MPV
Mercedes-Benz’in ilk elektrikli MPV konsepti olan Concept EQV, sıfır emisyon, yüksek işlevsellik ve şık tasarımı bir arada sunuyor. Premium MPV segmentinde elektrikli mobiliteye yönelik vizyonun habercisi olarak dikkat çekiyor.
Mercedes-Benz V-Class: Yeni Nesil Dizel Motor
Yeni V-Class, Cenevre’de güncellenmiş tasarımı ve yeni OM 654 dizel motoruyla sahne aldı. 239 beygir güce kadar ulaşabilen motor seçenekleri, 9G-TRONIC şanzıman ve gelişmiş güvenlik donanımları ile model daha güçlü ve modern bir yapıya kavuştu.
Formula E Show Car ve smart forease+
Formula E Show Car: Mercedes-Benz EQ Formula E takımının 2019/20 sezonunda sahaya çıkacak elektrikli yarış otomobili. Yüksek performanslı pilli elektrikli araçların vitrini olacak.
smart forease+: Sadece tasarım değil, aynı zamanda şehir içi yaşam için akıllı mobilite çözümleriyle dikkat çekiyor. Araç paylaşımı ve paket teslimatı gibi 8’den fazla yeni hizmet sunuyor.
Özel Seriler: Grand Edition ve Final Edition Modelleri
Mercedes-Benz, fuarda üç özel modelini de tanıttı:
SL 500 Grand Edition – lüks detaylar ve zarif dokunuşlarla donatıldı.
SLC 300 Final Edition – özel “güneş sarısı” rengiyle ikonikleşiyor.
S 65 Final Edition – V12 bi-turbo motorun görkemli vedasını temsil ediyor. Bu modeller, markanın koleksiyon değerine sahip özel otomobilleri olarak öne çıktı.
Piston Kafalar Yorumu
Mercedes-Benz, 2019 Cenevre Fuarı’nda geleceğin mobilitesine dair net bir vizyon sundu. Bir yandan GLC ve CLA Shooting Brake gibi popüler modellerini yenilerken, diğer yandan EQV konseptiyle elektrikli mobiliteye güçlü bir giriş yaptı. Koleksiyonluk Final Edition modeller ise markanın zengin geçmişine saygı duruşu niteliğinde.
Mercedes-Benz’in Türkiye’de en fazla satılan model ailesi olan C-Serisi kapsamlı bir şekilde yenilenmesinin ardından 252.600 TL’den başlayan fiyatlarla Mercedes-Benz Türk bayilerindeki yerini aldı.
Sedan, Coupé ve Cabriolet gövde seçenekleri ile ithal edilen yeni C-Serisi, versiyona göre Comfort, Exclusive ve AMG donanım paketlerinde tercih edilebiliyor. Premium orta sınıfın en fazla tercih edilen modeli olmayı hedefleyen yeni C-Serisi’nde tamamen yeni geliştirilen 1.5 litrelik turbo beslemeli benzinli motor, EQ Boost adındaki elektrik motor desteğine sahip olarak segmentinde öncü rol üstleniyor.
Yeni C-Serisi’nin tüm modellerinde 9G-TRONIC otomatik şanzıman, dizel ve benzinli motorların tamamında da partikül filtresi standart donanımda yer alıyor.
Mercedes-Benz C 200 4MATIC, hem elektrik destekli turbo benzinli motoru hem de dört tekerlekten çekişli olması ile segmentinde fark yaratan bir konuma geliyor. EQ Boost adındaki, 10 kW ek güç ve 160 Nm tork üreten elektrik motor desteği ile 1.5 litrelik 4 silindirli turbo benzinli motorunda toplamda 184 BG/135 kW güç ve 280 Nm tork değerleri sunan yeni C 200 4MATIC, tamamen yeni bir seçenek olarak dikkat çekiyor. Otomobillerin elektrikli geleceğine hazırlık niteliğindeki modellerin öncülerinden olan Mercedes-Benz C 200 4MATIC, 48 Volt besleme sistemi ve EQ Boost’tan oluşan kombinasyonun da desteği ile 7,2-6,9 lt/100 km seviyesinde bir ortalama yakıt tüketimi ve 156-148 gr/km emisyon salınımı sunuyor.
Mercedes-Benz C 180, C-Serisi ailesinin baz versiyonunu oluşturuyor. İlk etapta 9G-TRONIC ile kombine edilen 156 BG/115 kW güç, 250 Nm tork üreten C 180, karma koşullarda 6,8-6,5 lt/100 km yakıt tüketimi ve 155-149 gr/km emisyon salınımı sunuyor.
Mercedes-Benz C 200 d, güncel dizel motor ailesinin yeni 1,6 litrelik versiyonu ile ilk kez kullanıma sunuluyor. OM 654 D16 olarak kodlanan motorda çap ve strok (78 x 83,6 mm) değerleri OM 654 D20 kodlu 2,0 litrelik versiyona oranla azaltılmış durumda. 9G-TRONIC şanzımanla donatılan C 200 d, 150 BG/110 kW güç ve 360 Nm tork üretiyor. Mercedes-Benz C 200 d’nin karma koşullarda yakıt tüketimi 5,0-4,8 lt/100 km ve emisyon salınımı ise 132-126 gr/km.
Tasarım ve donanımda yenilikler:
Üretiminin beşinci yılında kapsamlı olarak yenilenen Mercedes-Benz C-Serisi, görsel açıdan ağırlıklı olarak yeni farları ve arka aydınlatma grubu ile göz dolduruyor. Yeni C-Serisi’nin tampon veya radyatör ızgarası gibi detayları, Standart, AMG veya EXCLUSIVE tasarım paketlerine göre farklılık gösteriyor.
Modern lüksün yeni yorumu niteliğindeki yeni C-Serisi’nin iç mekanındaki dekorasyon, isteğe bağlı olarak mat cilalı ceviz ağacından ahşap veya antrasit rengi meşe ağacından ahşap olarak tercih edilebiliyor. Yeni iç mekân renk alternatiflerinde magma grisi/siyah konsol kombinasyonu dışında AMG Tasarım Konsepti için sunulan eyer kahvesi de öne çıkıyor. KEYLESS-GO anahtarsız çalıştırma fonksiyonu standart donanım olarak sunulurken, yeniden tasarlanan start-stop düğmesi türbin görünümüyle iç mekandaki sportif dinamizmi destekliyor. C-Serisi’nin araç anahtarı da yenilendi ve müşterilere parlak krom kaplamalı siyah, krom kaplamalı beyaz ya da mat krom kaplamalı beyaz olmak üzere üç farklı anahtar seçeneği sunuluyor.
MULTIBEAM LED teknolojili farlar: Tüm şartlarda optimum görüş
Türkiye’de Statik LED Farlar standart donanımda yer alırken, ilk kez 650 metreye kadar aydınlatabilen ULTRA RANGE uzun far özelliğine sahip MULTIBEAM LED farlar da isteğe bağlı olarak tercih edilebiliyor.
Yeni ekran konsepti: Geniş dijital gösterge paneli
Yenilenen S-Serisi’nin ekran konsepti ile donatılan yeni C-Serisi isteğe bağlı olarak “Klasik”, “Spor” ve “Progressive” olmak üzere üç farklı stilde tamamen dijital bir göstergeyle donatılabiliyor. Orta konsolun üzerinde konumlandırılan ekran da, 960 x 540 piksel çözünürlüğe sahip 7 inç veya 1.920 x 720 piksel çözünürlüklü 10,25 inç olarak iki farklı büyüklükte sunuluyor.
Akıllı Sürüş: En güncel aktif güvenlik çözümleri
Yeni C-Serisi, Mercedes-Benz’in en güncel ve en yeni sürüş destek sistemleriyle sürüş güvenliğini tesis etme noktasında sürücünün hayatını kolaylaştırmaya devam ediyor ve birçok sürüş koşulunda kısmen otonom sürüş gerçekleştiriyor.
Yeni C-Serisi’nde Aktif Direksiyon Yardımcısı, Aktif Şerit Takip Yardımcısı ve Aktif Acil Durum – Durma Yardımcısı gibi yeni donanımlar da sürüş güvenliğini tesis etme noktasında sürücüyü destekliyor.
Yeni C-Serisi’nde daha da gelişmiş bir Aktif Fren Yardımcısı standart olarak kullanıma sunuluyor. Aktif Fren Yardımcısı; yavaş ilerleyen, durmak üzere olan ve duran araçlara, yoldan karşıya geçen yayalara ve hatta bisikletlilere olası bir çarpmanın şiddetini azaltmaya veya tamamen önlemeye yardımcı oluyor.
Yeni Mercedes-Benz C-Serisi tamamen yeni bir elektronik mimari ile yollara çıkarken, geniş dijital gösterge paneli kadar bilgi ve eğlence sistemi de benzersiz bir kullanıcı deneyimi sunuyor. S-Serisi’nden aktarılan sürüş destek sistemleri arasında Aktif Direksiyon Yardımcısı, Aktif Şerit Takip Yardımcısı ve Aktif Acil Durum Durma Yardımcısı gibi yeni donanımlar da sürüş güvenliğini tesis etme noktasında sürücüyü destekliyor.
ENERGIZING Konfor Paketi: Daha fazla huzur
Yeni C-Serisi’ndeki Ergonomik Koltuk Paketi ile birlikte elektrikli pnömatik pompa yan destekleri ve bel desteğini kişisel konfor düzeyine göre ayarlama imkânı sunuluyor. Aktifleştirildiğinde titreyerek ve şişerek dalgalanan masaj efekti, bel bölgesini rahatlatıyor. Koltuğun pnömatik fonksiyonları multimedya sistemi üzerinden kumanda ediliyor. İsteğe bağlı olarak sunulan ENERGIZING Konfor Paketi, araca ait farklı konfor donanımlarını birbirine bağlıyor. Sistem, iklimlendirme sistemine ait belirli fonksiyonları (koku dahil), koltukların ısıtma, soğutma ve masaj fonksiyonlarıyla kullanıcının ruh haline uygun bir ambiyans yaratıyor. Donanım seviyesine bağlı olarak Tazelik, Canlılık, Sıcaklık, Rahatlık, Neşe ve Antrenman olmak üzere altı adede varan farklı program bulunuyor. İsteğe bağlı olarak sunulan 64 farklı renk alternatifine sahip ambiyans aydınlatması kişiselleştirmeye yönelik zengin bir çeşitlilik sunuyor.
KUTU: Yeni Mercedes-Benz C-Serisi ilk aşamada C 200 4MATIC Sedan, C 200 4MATIC Coupé, C 200 Cabriolet ile showroom’lardaki yerini aldı. Eylül ayı itibarıyla C 180 Sedan ve C 200 d Sedan’ın teslimatları başlayacak olan aracın Kasım 2018 itibarıyla C 200 d Cabriolet versiyonu da satışa sunulacak.
Mercedes-Benz, zamana meydan okuyan ikonik modeli G-Serisi’ni 14-28 Ocak tarihleri arasında düzenlenen NAIAS (North American International Auto Show) – Detroit Otomobil Fuarı’ndan bir gün önce düzenlediği özel bir davet ile dünya basınına tanıttı.
Yenilenen Mercedes-Benz G-Serisi, LED teknolojisine sahip ön farlar, gelişmiş sürüş yardım sistemleri, yeni renk seçeneklerine sahip deri döşemeler ile kaliteli iç mekân ve yeni yürüyen aksam olmak üzere oldukça kapsamlı bir donanım sunuyor.
Dünyanın en yetenekli off-road aracı olarak nitelendirilen ve 1977 yılında Almanya-Avusturya ortak girişimi neticesinde üretilen ikonik G-Serisi’nin dünya lansmanı açılış konuşmasını yapan Daimler AG Yönetim Kurulu Başkanı ve Mercedes-Benz Otomobil Grubu Başkanı Dr. Dieter Zetsche, efsanevi aracın tarihi ve yeniliklerine değindikten sonra başka güçlü bir Avusturyalıyı sahneye davet etti. G-Serisi dünya lansmanında marka sözcüsü olan Arnold Schwarzenegger, davetlilerle buluşarak iki Avusturyalının güçlerine göndermelerde bulundu. Etkinlikte ayrıca Daimler AG Yönetimin Kurulu Üyesi – Mercedes-Benz Otomobilleri Pazarlama ve Satış Grubu Başkanı Britta Seeger ve Daimler AG Yönetim Kurulu Üyesi – Grup Araştırma & Mercedes-Benz Otomobilleri Geliştirme Başkanı Ola Källenius davetli basın mensuplarını ağırladı.
G-Serisi’ne modern yorum
Mercedes-Benz’in lüks aracı G-Serisi oldukça uzun zamandır bir tasarım ikonu olarak kabul ediliyor. 1979 yılından bu yana dış tasarım anlamında neredeyse hiçbir değişikliğe uğramayan G-Serisi, yenilenen versiyonunda da ikonik tasarım unsurlarını kaybetmeden özgün ve karakteristik görünümüne devam ediyor. Karakteristik kapı kolu ve kapıların kapanma sesi, sağlam ve dayanıklı dış koruma kaplamaları, bagaj kapağına dışardan sabitlenen stepne ve göze çarpan ön sinyal lambaları gibi bütün karakteristik unsurlar yeni G-Serisi’nde de kullanılmaya devam ediliyor.
G-Serisi’nin daha da geliştirilen tasarımı markanın yalınlık felsefesini devam ettirirken aynı zamanda özüne de sadık kalıyor. Dışarıdan sabitlenen kapı menteşeleri ve üstten oturtulan motor kaputu yeni nesilde de aynen korunuyor. Yıllar boyunca teknik açıdan gelişimi sürekli olarak devam eden, ancak görünüm olarak neredeyse hiç değişmeyen off-road ikonu en güncel haliyle teknik açıdan olduğu kadar görünüm açısından da tamamen yeni bir dönemin başlangıcını gözler önüne seriyor. 53 mm daha uzun ve 121 mm daha geniş gövdesiyle yeni G-Serisi yollarda olduğu gibi arazide de daha heybetli bir görünüm sergiliyor.
Her bir yolcuya daha fazla yaşama alanı
Yeni G-Serisi’nin artan boyutlarından sadece sürücü ve ön yolcu değil arka koltuk sırasındaki yolcular da yararlanıyor.
Teknik özellikler:
Bölge
Değişim
Ön koltuklar için diz mesafesi
+ 38 mm
Arka koltuklar için diz mesafesi
+ 150 mm
Ön koltuklar için omuz genişliği
+ 38 mm
Arka koltuklar için omuz genişliği
+ 27 mm
Ön koltuklar için dirsek mesafesi
+ 68 mm
Arka koltuklar için dirsek mesafesi
+ 56 mm
Arka koltuklar yüzde 60, 40 veya 100 olarak katlanabiliyor. G-Serisi’nde sunulan standart koltuklar bile birçok konfor fonksiyonuyla donatılırken ergonomik formları ile güçlü bel ve baldır destekleriyle rahatlık ve konfor sunuyor. Ayrıca sürücü koltuğu hafıza fonksiyonu, ısıtmalı ön koltukların yanı sıra ısıtmalı arka koltukların da sunulması ve konforlu ön koltuk gibi isteğe bağlı özellikler de sunuluyor.
Üstün arazi yetenekleriyle efsane kendini de aşıyor
Yeni G-Serisi sahip olduğu donanımlar ve 270 mm ön aks yerden yüksekliği ile en zorlu arazi koşullarında bile üstün bir performans ve sürüş keyfi sunuyor. Yenilenen G-Serisi’ne ait rakamlar:
Zemine bağlı olarak yüzde 100’e varan tırmanma yeteneği
Akslar arası yerden yükseklik 24,1 cm (6 milimetre artırıldı)
10 cm mertebesinde artışla 70 cm su ve çamur geçiş derinliği
35° yanal eğimde sürüş kabiliyeti, artı 7°
30° yaklaşma, 31° uzaklaşma açısı, artı 1°
26° tepe aşma açısı, artı 1°
Yeni “G-Mode” olmayan yolları açıyor
Yeni “G-Mode” üstün arazi sürüş özellikleri sunma noktasında önemli bir rol üstleniyor. DYNAMIC SELECT üzerinden seçilmiş olan sürüş karakterinden bağımsız olarak üç diferansiyel kilidinden birinin devreye girmesi veya arazi takviyesi LOW RANGE’in devreye alınmasıyla birlikte yeni G-Serisi “G-Mode”a geçiş yapıyor. Söz konusu off-road modu süspansiyonun sertliği ayarlanabilir amortisörlerini, direksiyonu ve gaz pedalının tepkime hassasiyetini ayarlıyor, gereksiz vites değişimini önlüyor ve böylece en zorlu arazi koşulunda bile kontrollü ve yüksek performanslı bir sürüş sunuyor. Sistemin aktif olmasıyla gösterge panelinde bir “G” ikonu belirliyor. “G” her türlü zemini aşıyor, sürücü en dik sürüş pozisyonlarında dahi santimetre hassasiyetle manevra yapabiliyor ve geri bildirimi yüksek direksiyon sistemi sayesinde lastiklerin zemine tutunma koşulunu algılayabiliyor.
Performans ve tasarımın mükemmel birleşimi: CLS, E-Serisi Coupé ve Cabriolet’nin yeni Mercedes-AMG 53 modelleri
Mercedes-AMG, ürün portföyünü üç yeni modelle genişletiyor ve aynı zamanda CLS, E-Serisi Coupé ve Cabriolet ile yeni bir motor sınıfı olan AMG 53 modellerini tanıtıyor. (Karma koşullarda yakıt tüketimi: 8,5-8,4 lt / 100 km, karma koşullarda CO2 salınımı: 204-200 gr / km) Yeni modeller, yüksek performansı sportif tasarım ve yüksek verimle birleştiriyorlar. Yeni elektrik destekli 3.0 litre hacimli motorda turbo besleme ve ek bir elektrikli kompresör aracılığıyla çift aşırı besleme bulunuyor. Sıralı 6 silindirli motor 320 kW (435 BG) üretiyor ve 520 Nm’lik maksimum tork sunuyor. EQ Boost entegre marş motoru, anlık ek güç ihtiyaçlarında 16 kW’lık (22 BG) maksimum güç ve 250 Nm’lik tork sağlıyor ve ayrıca araçtaki 48 V’luk elektrik sistemini besliyor.
Diğer teknik özellikler arasında AMG SPEEDSHIFT TCT 9G dokuz ileri oranlı spor şanzıman ve tamamen değişken dört tekerlekten çekiş sistemi AMG Performance 4MATIC+ yer alıyor. Çift kanatlı ön ızgara, AMG’ye özgü marşpiyeler, difüzör eklenmiş arka tasarım ve parlak krom yuvarlak egzoz çıkışları yeni üç AMG 53 modelinde ortak olarak bulunuyor.
Mercedes-AMG CLS 53 4MATIC+ ve Mercedes-AMG E 53 4MATIC+ Coupé Teknik Özellikleri
Mercedes-AMG CLS 53 4MATIC+
Mercedes-AMG E 53 4MATIC+
Coupé
Motor
3,0 litre hacminde sıralı altı silindirli, turbo beslemelemeli ve elektrikli aşırı beslemeli motor
3,0 litre hacminde sıralı altı silindirli, turbo beslemelemeli ve elektrikli aşırı beslemeli motorsor
Silindir hacmi
2.999 cc
2.999 cc
Maksimum güç
320 kW (435 BG), 6.100 devir/dk
320 kW (435 BG), 6.100 devir/dk
EQ Boost elektrik desteği ek gücü
16 kW (22 BG)
16 kW (22 BG)
Maksimum tork (Nm)
520, 1.800-5.800
520, 1.800-5.800
EQ Boost elektrik desteği ek torku
250 Nm
250 Nm
Çekiş Sistemi
AMG Performance 4MATIC+ tamamen değişken tork dağılımına sahip dört tekerlekten çekiş sistemi
AMG Performance 4MATIC+ tamamen değişken tork dağılımına sahip dört tekerlekten çekiş sistemi
Şanzıman
AMG SPEEDSHIFT TCT 9G
AMG SPEEDSHIFT TCT 9G
Karma koşullarda yakıt tüketimi
8,4
8,4
Karma koşullarda CO2
200 gr/km
200 gr/km
Ağırlık
1905* kg/1980** kg
1895* kg/1970** kg
Hızlanma 0-100 km/sa (sn)
4,5
4,4
Maksimum hız (km/sa)
250
250
*DIN normuna göre sürücü hariç boş ağırlık; **EC normuna göre sürücü (75 kg) dâhil boş ağırlık; ***Elektronik olarak sınırlandırılmış, AMG sürücü paketi ile sınır 270 km/sa’e yükseltilebilir.
Mercedes-AMG E 53 4MATIC+ Cabriolet Teknik Özellikleri
Mercedes-AMG E 53 4MATIC+
Cabriolet
Motor
3,0 litre hacminde sıralı altı silindirli, turbo beslemelemeli ve elektrikli aşırı beslemeli motor
Silindir hacmi
2.999 cc
Maksimum güç
320 kW (435 BG) at 6100 devir/dk
EQ Boost elektrik desteği ek gücü
16 kW (22 BG)
Maksimum tork (Nm)
520, 1.800-5.800
EQ Boost elektrik desteği ek torku
250 Nm
Sürüş Sistemi
AMG Performance 4MATIC+ tamamen değişken tork dağılımına sahip dört tekerlekten çekiş sistemi
Şanzıman
AMG SPEEDSHIFT TCT 9G
Karma koşullarda yakıt tüketimi
8,5
Karma koşullarda CO2
201 gr/km
Ağırlık
1.980* kg/2.055** kg
Hızlanma 0-100 km/sa (sn)
4,5
Maksimum hız (km/sa)
250 km/sa
*DIN normuna göre sürücü hariç boş ağırlık; **EC normuna göre sürücü (75 kg) dâhil boş ağırlık; ***Elektronik olarak sınırlandırılmış, AMG sürücü paketi ile sınır 270 km/sa’e yükseltilebilir.
Mercedes-Benz, 14-24 Eylül tarihlerinde ziyarete açık olacak 2017 Uluslararası Frankfurt Otomobil Fuarı’nda (IAA), mobilitenin geleceğine yön veren çözümlerle yer alıyor.
Bu yıl 67’ncisi düzenlenen Uluslararası Frankfurt Otomobil Fuarı’nda Mercedes-Benz, görkemli standında ziyaretçilerini dijital görüntülerle odağına aldığı geleceğin otomobil dünyasına yolculuğa çıkarmaya hazırlanırken yenilikçi konsept otomobillerin de aralarında olduğu 100’e yakın aracını sergiliyor. Mercedes-Benz’in 11.000 metrekareye kurulu fuar alanının planlaması ve kurulumu için 400 kişilik bir ekip, iki aydan daha uzun süre çalıştı. Ana salonda 970 ton çelik, 250 kilometrenin üzerinde kablo döşendi ve 6.000 kadar aydınlatma ünitesi monte edildi.
Formula 1 hibrit teknolojisi yollara çıkmaya hazırlanıyor
Mercedes-Benz, 2017 Uluslararası Frankfurt Otomobil Fuarı’nda, yaratıcı çözümler sunan görkemli standında otomotiv dünyasında heyecan uyandıran yenilikleri sergiliyor.
Mercedes-AMG, kuruluşunun 50. yılını fuarda sergilediği Project ONE konsepti ile kutluyor. Mercedes-AMG Project ONE hiper otomobil konsepti, seri üretimde kullanılacak teknolojinin müjdesini veriyor. Mercedes-AMG Project ONE konseptinde olduğu gibi seri üretim versiyonunda da ilk kez gerçek Formula 1 hibrit teknolojisi kullanılacak. Project ONE, AMG’nin “sürüş performansının geleceği” yaklaşımının canlı bir örneği olarak ifade ediliyor.
Lüksü yeniden tanımlıyor: Vision Mercedes-Maybach 6 Cabriolet
Mercedes-Benz standında tanıtılacak bir diğer yenilik ise teknolojik detayları ile Vision Mercedes-Maybach 6 Cabriolet modeli oluyor. El yapımı olan iki kişilik lüks cabriolet, kişiye özel üretilen lüks otomobil dönemine gönderme yapıyor. 6 metre uzunluğundaki Vision Mercedes-Maybach 6 Cabriolet, Art deco tarzda siluetini modern ve yenilikçi çizgilerla tamamlıyor. Uzun motor kaputu ve yat kuyruğu formundaki arka tasarımı ile otomobil lüks bir yatı andırıyor. Elektrikli otomobil olarak üretilen Vision Mercedes-Maybach 6 Cabriolet, ürettiği 750 beygir güç ile 0-100 km/sa hızlanmasını 4 saniyenin altında tamamlıyor. Sınırlandırılmış 250 km/sa maksimum hıza ulaşan lüks cabriolet, gövdenin altına yerleştirilen batarya kiti ile NEDC ölçümüne göre 500 km’yi aşan menzil sunuyor. Son teknoloji hızlı şarj teknolojisini destekleyenotomobil, yalnızca 5 dakikalık hızlı şarj ile 100 km menzil elde edebiliyor.
Vision Mercedes-Maybach 6 Cabriolet, lüks ve zekâyı bir arada sunuyor. Tamamen dokunmatik kumanda konsepti ile akıllı ve ajanda ile bağlantılı navigasyon sistemi gibi concierge fonksiyonu da sunulan lüks seviyesini ortaya koyuyor. Concierge sistemi ile otomobilde sesli kişisel asistan servisi de sunuluyor. Böylece sürücü sürüşe daha rahat odaklanabiliyor. Yeni nesil biometrik sensörler yolcuların zihin ve sağlık durumunu da denetliyor.
EQ konsept otomobiller Frankfurt’ta
Daha önce dünya lansmanı gerçekleştirilen 3. jenerasyon smart, Frankfurt’ta yeni e-mobilite markası EQ elektrikli konsepti ile hayranlarının karşısına çıkıyor. Fuarda sergilenen bu konsept model, CASE’in bağlantılı (connected), otonom (autonomous), paylaşımlı (shared & services) ve elektrikli (Electric) özelliklerini barındıran ilk model olma özelliğini taşıyor.
Gelecekte “EQ” markasıyla önemli bir hedef kitleye hitap eden kompakt sınıfta elektrikli otomobilleri kullanıma sunmaya hazırlanan Mercedes-Benz, bu sınıftaki ilk tam elektrikli EQ konsept otomobilinin dünya prömiyerini de Frankfurt’ta gerçekleştiriyor. Ayrıca uzun menzil ve kısa hidrojen dolum sürelerinin avantajları ile emisyonsuz sürüşü birleştiren Mercedes-Benz’in ilk yakıt hücreli hibrit konsept otomobili GLC F-CELL EQ Power da fuarda yer alıyor.
Ziyaretçiler fuarda S-Serisi Coupé, Cabriolet ve X-Serisi ile buluşuyor
Mercedes-Benz, Uluslararası Frankfurt Otomobil Fuarı’nda kapsamlı bir şekilde yenilenen S-Serisi Coupé ve Cabriolet ile de otomobil severlerin karşısına standart ve AMG versiyonları ile çıkıyor. Yakın dönemde Mercedes-Benz S-Serisi Sedan modeli ile tanıtılan yenilikler aile üyeleri S-Serisi Coupé ve Cabriolet’de de devam ediyor. Yeni ve işlevsel açıdan oldukça geniletilmiş sürüş yardım sistemleri, modern kontrol sistemleri, geniş ekranlı kokpiti ve yeni nesil direksiyon simidi, entegre ENERGIZING konfor kontrolü, OLED arka aydınlatma grubu ve son nesil bilgi-eğlence sistemi araçlardaki yenilikler arasında bulunuyor. S 560 Coupé ve Cabriolet modelleri, sahip oldukları yeni, çift turbo beslemeli V8 motor ile daha da dinamikleşiyor.
Mercedes-AMG S-Serisi Coupé ve Cabriolet modellerini de bir dizi teknik ve görsel vurgulamalarla yeniliyor. Yeni tasarıma sahip ön kısımda iki kapılı lüks sınıf performans otomobillerine daha özgün bir görünüm kazandıran Panamericana radyatör ızgarası bulunuyor. Çift sarmallı turbo besleme ve silindir deaktivasyonu özelliğine sahip AMG 4,0 litrelik çift turbo beslemeli V8 motoru önceki 5.5 litre V8 motorun yerini alıyor. Küçülen hacme rağmen, yeni motor 450 kW (612 BG) gücü ile önceki modelden tam 20 kW (27 BG) daha fazla güce sahip. Yenilenen S-Serisi Coupé ve Cabriolet modellerinde önceki versiyonlardan farklı olarak AMG SPEEDSHIFT MCT 9 ileri oranlı spor şanzıman ile tam değişken dört tekerlekten çekiş sistemi AMG Performance 4MATIC+ yeni olarak sunuyor.
Daha önce basın lansmanı yapılan Mercedes-Benz markasının ilk pick-up modeli olma özelliğini taşıyan Mercedes-Benz X-Serisi, fuarda ilk kez son kullanıcıyla buluşuyor. X-Serisi sağlamlık, fonksiyonellik, yük taşımaya uygunluk ve arazi yetenekleri gibi kendi sınıfına has niteliklerini tasarım, konfor, sürüş dinamikleri ve güvenlik gibi gerçek Mercedes-Benz nitelikleriyle bir arada sunuyor. Pazardaki rakipleri gibi SUV tasarımıyla dikkat çeken X-Serisi, Mercedes-Benz ürün gamına dâhil oluyor.
Çevrimiçi canlı olarak deneyimlenen etkinlikler
Mercedes-Benz, özellikle medya kullanımı için Frankfurt Otomobil Fuarı’nda yeni dijital servis platformu Mercedes me media’yı başlatıyor. Bu platform sayesinde dünya lansmanı ve basın toplantısı gibi etkinlikler internet üzerinden canlı takip edilebiliyor. Tüm dünyadan fuar ile ilgilenen herkesin canlı olarak fuar etkinliklerine katılabildiği uygulamada, basın kitleri, fotoğraflar ve görüntüler de sunuluyor.
Mercedes-Benz’in Uluslararası Frankfurt Otomobil Fuarı (IAA) kapsamında deneyim fırsatı sunduğu bir diğer yenilik ise merkezinde tanıtımlar ve araç canlandırmaları yapılan CASE City oluyor. Ziyaretçiler Mercedes-Benz’in dijital giriş kartları ile uygulama üzerinden bireysel bir dijital fuar turuna kayıt yapabiliyor. “Mercedes-Benz To Go” ile ziyaretçiler, fuar öncesi, sırası ve sonrasında öne çıkan konular, araçlar ve me Convention ile ilgili detaylı bir şekilde bilgilendiriyorlar.
Wald International, Mercedes-Benz W212 E-Class Black Bison Edition ile agresif tasarım ve performansı bir araya getiriyor; görsel ve sürüş keyfi zirvede.
Japon modifikasyon firması Wald International, otomobil dünyasında özellikle agresif ve şık tasarımlarıyla tanınıyor. Yeni Mercedes-Benz W212 E-Class için hazırlanan Black Bison Edition, sedan segmentinde görsel ve performans açısından adeta bir devrim niteliğinde. Wald, bu paketle E-Class’ın klasik çizgilerini korurken, modern ve sportif detaylarla otomobile tamamen yeni bir karakter kazandırıyor.
Ön Tasarım ve LED Teknolojisi
Black Bison Edition’ın öne çıkan özelliklerinden biri, LED gündüz farlara sahip ön tampon. Bu tasarım, W212’ye agresif bir bakış kazandırırken aynı zamanda aerodinamik verimliliği artırıyor. Ön tampondaki özel ızgara detayları ve geniş hava kanalları, aracın soğutma performansını optimize ederek hem motor hem de fren sistemine destek sağlıyor.
Wald International, ön tasarımı sadece görsel bir unsur olarak değil, aynı zamanda performans odaklı bir mühendislik harikası olarak tasarlamış. Bu sayede E-Class, şehir içi kullanımda ve yüksek hızlarda dahi dengeli bir sürüş deneyimi sunuyor.
Yan Marspiyeler ve Çamurluk Eklentileri
Wald, W212 E-Class’ı modifiye ederken yan marspiyerler ve devasa çamurluk eklentileri kullanıyor. Bu detaylar, aracın daha geniş ve sağlam görünmesini sağlarken, yüksek hızlarda aerodinamik dengeyi de artırıyor. Ayrıca, çamurluk eklentileri aracın sportif kimliğini pekiştiriyor ve standart E-Class ile Black Bison Edition arasındaki farkı gözler önüne seriyor.
Arka Tasarım ve Spoiler
Arka tarafta kullanılan havalandırmalı tampon, dörtlü paslanmaz egzoz çıkışları ve difüzör, sadece görsel bir şıklık değil, aynı zamanda performans odaklı tasarımın göstergesi. Tavan üstü spoiler ise yüksek hızlarda aracın yere daha iyi yapışmasını sağlıyor. Bu sayede sürüş güvenliği ve viraj performansı maksimum seviyeye çıkarılıyor.
Süspansiyon ve Jantlar
Wald Black Bison Edition, spor süspansiyon ve 20-inç alaşım jantlar ile tamamlanıyor. Ön lastik boyutu 245/30, arka lastik boyutu ise 255/30 olarak seçilmiş. Bu kombinasyon, aracın yol tutuşunu artırırken, sürüş konforundan ödün vermiyor. Virajlarda ve ani manevralarda E-Class, standart modele kıyasla çok daha dengeli bir sürüş sunuyor.
Black Bison Edition’ın Motor ve Performans Özellikleri
Wald International, Black Bison Edition paketinde motor modifikasyonları yerine görsel ve aerodinamik odaklı bir yaklaşım sergiliyor. Ancak bu paket, aracın performans potansiyelini artırmak için optimize edilmiş süspansiyon ve aerodinamik yapı ile birlikte geliyor. W212’nin güçlü motoru, Black Bison Edition sayesinde hem şehir içi hem de uzun yol sürüşlerinde daha sportif bir karakter kazanıyor.
Mercedes-Benz W212’nin Tarihçesi ve Black Bison Farkı
W212 E-Class, 2009-2016 yılları arasında üretilen bir ikon. Wald Black Bison Edition, bu klasik sedanı tamamen modern bir spor otomobile dönüştürüyor. Standart W212 ile karşılaştırıldığında, Black Bison Edition hem görsel olarak hem de sürüş deneyimi açısından fark yaratıyor.
Bu paket, Mercedes sahiplerine aracını kişiselleştirme ve benzersiz bir kimlik kazandırma fırsatı sunuyor. Wald International’ın uzun yıllara dayanan modifikasyon tecrübesi, E-Class ile mükemmel bir uyum sergiliyor.
Black Bison Edition ile Sürüş Deneyimi
Black Bison Edition, sadece görsellikle sınırlı kalmıyor. Yüksek performanslı süspansiyon, geniş jantlar ve aerodinamik eklemeler, sürüş deneyimini üst seviyeye taşıyor. Viraj performansı, fren mesafesi ve yol tutuşu optimize edilmiş, böylece sürücüye hem güven hem de keyif sunuyor.
Mercedes-Benz ve Wald İşbirliğinin Önemi
Wald International ve Mercedes-Benz işbirliği, Japon modifikasyon kültürünü Avrupa lüks otomobil anlayışıyla buluşturuyor. Bu işbirliği sayesinde, Black Bison Edition gibi özel tasarımlar, sınırlı sayıda üretimle otomobil tutkunlarının beğenisine sunuluyor. Ayrıca, Wald’ın özel tasarım yaklaşımı, Mercedes kullanıcılarının aracını kişiselleştirme isteğini de karşılıyor.
Piston Kafalar Yorumu
Black Bison Edition, Mercedes-Benz W212 E-Class’ın klasik çizgilerini korurken, agresif ve sportif detaylarla lüks sedan segmentinde fark yaratıyor. Wald International, aerodinamik ve görsellik açısından mükemmel bir paket sunmuş. Bu paket, E-Class tutkunları için ideal bir seçenek ve aracın değerini ciddi şekilde artırıyor.
Frankfurt Otomobil Fuarı’nda sahne alacak Mercedes-Benz S-Class Coupe Concept, markanın coupe segmentindeki lüks anlayışına ve ileri teknoloji vizyonuna ışık tutuyor.
Yeni Tasarım Dili: Kaslı ve Şık
Mercedes-Benz, yeni konsept coupe modeliyle gelecekte CL Coupe’nin yerini alacak bir amiral gemisinin sinyallerini veriyor. Otomobilin dış tasarımında öne çıkan en dikkat çekici unsurlar; agresif burun yapısı, geniş ve aşağı eğimli motor kaputu, kaslı omuz çizgileri ve sportif eğimli tavan hattı oluyor.
Konsept model, ön yüzde dev Mercedes yıldızını barındıran ızgara tasarımı ve ince, modern LED farlarıyla markanın “duygusal tasarım” felsefesini sürdürüyor. Arka bölümde ise yatay LED stop grubu, çift çıkışlı sportif egzozlar ve krom detaylarla şık bir bütünlük yakalanmış.
Performans Seçenekleri: V8 ve V12 Heyecanı
Mercedes, S-Class Coupe Concept’in motor seçeneklerine dair henüz resmi bilgi paylaşmasa da, sektörde güçlü tahminler var. Markanın çift turbolu 4.0 litrelik V8 motoru, 500 HP’nin üzerinde güç değerleriyle bu modelde yer alabilir. Ayrıca daha lüks ve özel sürüş deneyimi isteyenler için V12 motor ihtimali de konuşuluyor.
Mercedes-AMG’nin performans mirası göz önüne alındığında, 600 HP üzeri V12 ünitelerin coupe versiyonda kendine yer bulması sürpriz olmayacak. Böyle bir seçenek, BMW 8 Serisi ve Bentley Continental GT gibi rakiplerle mücadele etmek için güçlü bir koz anlamına geliyor.
İç Mekânda Dijital Lüks
S-Class Coupe Concept’in kokpiti, geleceğin otomobil yaşam alanlarına dair ipuçları taşıyor. Tamamen dijital gösterge paneli, devasa multimedya ekranı ve minimalist orta konsol tasarımı, aracın teknoloji ve lüks dengesini kuruyor.
Öne çıkan iç mekân teknolojileri arasında:
Energizing Comfort Control: Ambiyans aydınlatması, masajlı koltuklar ve kabin içi koku sistemleriyle sürücünün ruh hâlini iyileştirmeyi amaçlayan özel sistem.
Drive Pilot: Yarı otonom sürüş teknolojisi, otoyol sürüşünde şerit değiştirme ve hız kontrolü gibi görevleri yerine getiriyor.
Burmester Ses Sistemi: Ultra yüksek kaliteli ses deneyimi sunarak premium sürüş deneyimini tamamlıyor.
Aerodinamik ve Hafiflik
Konseptin aerodinamik formu, rüzgâr direncini minimize ederek yakıt tüketimi ve performansı optimize etmeye yardımcı oluyor. Ayrıca hafif alaşımlar ve yüksek dayanımlı çeliklerin kullanımı, aracın toplam ağırlığını azaltıyor. Bu durum, sürüş dinamiklerine olumlu katkı sağlarken, özellikle kıvrak yol tutuş ve yakıt verimliliği anlamında avantaj sunuyor.
Mercedes’in Premium Hamlesi
Mercedes-Benz, bu konseptle yalnızca bir araç tanıtmıyor. S-Class Coupe Concept, markanın gelecekte lüks coupe segmentinde nasıl bir konumlanma hedeflediğini ve “akıllı lüks” kavramını nasıl yorumladığını da gösteriyor. Özellikle teknolojik donanımların her modelde standart hâle gelmesi, markayı bir adım öne taşıyor.
Bu konsept, markanın BMW 8 Serisi, Porsche Panamera ve Audi A7 gibi premium coupe rakiplerine karşı ciddi bir koz olarak öne çıkıyor.
Piston Kafalar Yorumu
Mercedes-Benz S-Class Coupe Concept, lüks ve performans kavramlarının nasıl evrim geçirdiğine dair mükemmel bir örnek. Özellikle konseptin agresif ve kaslı dış tasarımı, markanın “sadece lüks değil, sportiflik de sunarım” iddiasını güçlendiriyor.
Teknolojik donanımlar bakımından Mercedes, kendi klasmanını yaratmaya aday. Özellikle Energizing Comfort Control gibi sistemler, markayı duygusal lüks ile teknolojiyi harmanlayan bir noktaya taşıyor.
V8 ve V12 motor seçenekleri söylentileri bile performans tutkunlarının kalbini çarptırmaya yetiyor. Ancak konseptin üretim versiyonuna ne kadar sadık kalacağını, ağırlık artışı yaşanıp yaşanmayacağını ve maliyetlerin nasıl şekilleneceğini zaman gösterecek.
Sonuç olarak, S-Class Coupe Concept, premium coupe segmentini daha üst bir lige taşımaya aday bir çalışma. Frankfurt Otomobil Fuarı’nda detayları görmek için sabırsızlanıyoruz. Eğer üretime yakın hâliyle yollara çıkarsa, bu araç Mercedes tarihinin en iddialı coupe modellerinden biri olacak.