Etiket: Otomotiv Sektörü

  • BMW iDrive Kumandası Tarih mi Oluyor?

    BMW iDrive Kumandası Tarih mi Oluyor?

    BMW’nin yıllardır kullanıcı dostu çözümü olan iDrive kumandası tarihe mi karışıyor? Yeni nesil BMW modellerinde dokunmatik ekran ön plana çıkarken, sürüş güvenliği için vazgeçilmez görülen bu kumanda geleceğini sorgulatıyor.

    BMW iDrive Kumandasının Kısa Tarihi

    BMW, 2001 yılında 7 Serisi ile iDrive kumandasını tanıtarak otomotiv dünyasında devrim yarattı. Başlangıçta karmaşık bulunan bu sistem, yıllar içinde geliştirilerek kullanıcıların sürüş sırasında gözünü yoldan ayırmadan menüler arasında gezinmesini sağlayan en güvenli çözümlerden biri haline geldi.

    Audi, Mercedes ve Mazda da benzer döner kumanda sistemleri kullanmış olsa da, çoğu üretici son yıllarda tamamen dokunmatik ekranlara yöneldi. Bugün hâlâ bu çözümü koruyan markaların başında BMW geliyor.


    iDrive Kumandasının Avantajları

    • Sürüş Güvenliği: Dokunmatik ekranlara kıyasla yolda gözünüzü daha az ayırmanızı sağlıyor.
    • Hassas Kontrol: Menü geçişlerinde hızlı ve pratik kullanım imkânı sunuyor.
    • Apple CarPlay ve Android Auto Uyumlu: Entegre kullanımda bile sorunsuz çalışan bir kontrol aracı.
    • Kısayol Tuşları: Geri, harita veya menü tuşları sayesinde tek hareketle erişim kolaylığı.

    Özellikle BMW M5 Touring gibi çok sayıda ayar seçeneği bulunan modellerde kumanda, sürücüye büyük kolaylık sağlıyor.


    Yeni Nesil BMW’lerde Ne Olacak?

    BMW’nin Neue Klasse adı verilen yeni elektrikli platformunda görülen prototiplerde iDrive kumandasına yer verilmemesi dikkat çekiyor. Bu da akıllara şu soruyu getiriyor: “BMW, dokunmatik ekranı tek seçenek haline mi getiriyor?”

    Şirket henüz resmi bir açıklama yapmadı. Ancak konsept tasarımlarda tamamen dijital arayüze geçildiği görülüyor. Bu durum, markanın kullanıcı deneyiminde büyük bir değişim anlamına gelebilir.


    Sürücüler İçin Endişe Konusu

    Kullanıcıların büyük bölümü, dokunmatik ekranın sürüş sırasında dikkat dağıttığını düşünüyor.

    • Adres girişi veya ayar değişikliklerinde uzun süre ekranla uğraşmak sürüş güvenliğini azaltabiliyor.
    • iDrive kumandası ise özellikle hareket halindeyken hızlı seçimler yapılabilmesini sağlıyor.

    BMW hayranları arasında en çok tartışılan konu da bu: “Geleneksel iDrive kumandası kalkarsa, sürüş güvenliği nasıl korunacak?”


    Teknoloji ve Konfor Dengesi

    Yeni nesil iDrive sistemi Qualcomm Snapdragon işlemci ile daha hızlı ve akıcı olacak. Ayrıca, gelişmiş sesli komutlar ve yapay zekâ tabanlı öneriler, dokunmatik ekranın eksikliklerini kapatmayı amaçlıyor.

    Yine de, fiziksel kumandadan tamamen vazgeçilmesi BMW’nin konfor ve sürüş güvenliği dengesini bozabilir. Bu noktada markanın, kullanıcı tepkilerine göre kararını tekrar gözden geçirme ihtimali bulunuyor.


    Piston Kafalar Yorumu

    BMW’nin iDrive kumandası, otomobil dünyasında sürüş ergonomisi denince akla gelen en başarılı çözümlerden biri. Dokunmatik ekran çağına geçilse bile, fiziksel kumandanın sağladığı güvenlik ve pratikliği hiçbir sistem tam anlamıyla ikame edemiyor.

    Geçmişte AMG ve M serilerinde gördüğümüz gibi, sürüş odaklı modellerde fiziksel kontrollerin korunması çok daha mantıklı. Tıpkı Mercedes-AMG GT Track Sport gibi pist odaklı araçlarda, fiziksel kontrollerin hâlâ tercih edilmesi de bunun kanıtı.

    BMW’nin yeni stratejisi ne olursa olsun, iDrive kumandasının otomotiv tarihinde özel bir yere sahip olduğu tartışmasız.

    BMW’nin Türkiye’de satılan modellerine ve en güncel fiyat listesine BMW Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

  • ABD ve AB Arasında 750 Milyar Dolarlık Dev Ticaret Anlaşması: Otomotiv Sektörü Derinden Etkilenecek

    ABD ve AB Arasında 750 Milyar Dolarlık Dev Ticaret Anlaşması: Otomotiv Sektörü Derinden Etkilenecek

    ABD ve Avrupa Birliği, otomotiv sektörü dahil birçok alanda tarifeleri azaltan 750 milyar dolarlık dev bir ticaret anlaşmasına vardı. Yeni dönemde araç fiyatları ve sanayi dengeleri değişebilir.

    ABD–AB Arasında Yeni Dönem Başlıyor

    Amerika Birleşik Devletleri ile Avrupa Birliği, uzun süren görüşmelerin ardından 750 milyar dolarlık kapsamlı bir ticaret anlaşmasına imza attı. Anlaşma; otomotiv, enerji, yarı iletken, savunma ve havacılık sektörleri dahil birçok endüstriyi doğrudan etkileyecek.

    Özellikle otomobil sektörü açısından, AB’den ithal edilen araçlara uygulanan 27,5%’lik gümrük vergisi 15%’e indirildi. Bu, Avrupa üretimi araçların ABD pazarındaki rekabetçiliğini artıracak ve doğrudan fiyatlara yansıması bekleniyor.


    750 Milyar Dolarlık Alım Garantisi

    Anlaşma kapsamında, AB üç yıl boyunca ABD’den:

    • Petrol
    • Doğalgaz
    • Nükleer yakıt
    • Yarı iletken teknolojileri olmak üzere 750 milyar dolarlık alım yapacak.

    Ayrıca, 600 milyar dolarlık ABD yatırımı da planlanıyor. Bu tutarın önemli bir kısmının askeri ekipman, kritik ham maddeler ve havacılık parçaları gibi yüksek teknolojili sektörlere yöneltilmesi bekleniyor.


    Otomotivde Tarifeler Düşüyor ama Çelikte Yüksek Kalıyor

    Avrupa araçlarına uygulanan yeni %15’lik gümrük tarifesi, Başkan Trump’ın anlaşma sağlanamaması durumunda uygulayacağını söylediği %30’luk tehdidin ardından önemli bir uzlaşma olarak görülüyor. Ancak bu oran yine de Trump öncesi dönemle karşılaştırıldığında yüksek; eski oran ortalama %4,8’di.

    Bununla birlikte, çelik ve alüminyumda %50’lik yüksek gümrük tarifeleri yürürlükte kalmaya devam ediyor. Bu alanda ilerleyen aylarda kota sistemine geçiş konusunda müzakereler yürütülecek.


    Hangi Alanlar Sıfır Gümrükte?

    Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in açıklamasına göre, aşağıdaki kalemlerde sıfır gümrük uygulanacak:

    • Uçaklar ve uçak parçaları
    • Belirli kimyasal ürünler
    • Tarım ürünleri
    • Yarı iletken ekipmanları
    • Kritik ham maddeler

    Bu kapsam, özellikle Avrupa merkezli otomotiv ve teknoloji devlerinin ABD pazarına daha avantajlı giriş yapmasını sağlayabilir.


    Piston Kafalar Yorumu

    Bu anlaşma, yalnızca ekonomik değil aynı zamanda jeopolitik dengeleri de yeniden şekillendirme potansiyeline sahip. Otomotiv sektörü özelinde, Avrupa menşeli elektrikli ve premium segment araçların ABD’de fiyat avantajı kazanması, Amerikan markalarının iç rekabetini de yeniden şekillendirebilir. Ayrıca Türk otomotiv ihracatçılarının da dolaylı olarak etkilenmesi mümkün, özellikle AB üzerinden yapılan ticaretlerde.

    🔗 Bu Haber de İlginizi Çekebilir

  • Türkiye’de Araçlarda ÖTV Oranları Artıyor!

    Türkiye’de Araçlarda ÖTV Oranları Artıyor!

    Türkiye’de 2025 yılında araçlarda ÖTV oranları güncellendi: Hibrit araçlarda matraha bağlı %80–150, büyük motorlu ve pick-up’larda %220. Elektrikli araçlara vergi avantajı devam ediyor.

    Türkiye’de araç alımında ÖTV oranları, motor silindir hacmi, menzil ve batarya kapasitesine göre 80 % – 220 % aralığına güncellendi.

    ⏰ Özetle:

    • İçten yanmalı ve hibrit araçlarda ÖTV artık %80, %150 ve %220 dilimlerinde uygulanıyor.
    • 1600 cc altı motorlu araçlarda vergi matrahı yeniden düzenlendi, matrah sınırları artırıldı.
    • Elektrikli otomobillerde ise mevcut %10–60 dilimleri değişmedi.
    • Hafif arazi taşıtlarında (max 3,5 t) ÖTV oranı %4’ten %50’ye yükseldi.

    🔍 Detaylı Vergi Dengesi: Matrah, Motor ve Yük

    • 1600 cm³’ü geçmeyen ve matrah ≤ X TL araçlar %80 ÖTV’ye tabi olurken, matrahın artışına bağlı olarak %150 ve %220 dilimlerine ilerlenebiliyor.
    • 1600–2000 cm³ arası: düşük matrahlı modeller %130, yüksek matrahlı modeller %150 ÖTV’yle vergilendiriliyor.
    • 2000 cm³ üzerindeki araçlar, artık %220 ÖTV dilimine zorlanıyor.
    • Peki ramazanda hafif arazi taşıtları için ÖTV ne kadar oldu? %4’ten %50’ye kadar zıpladı!.

    Kim Ne Kadar Ödeyecek? Örnek Fiyatlar

    Toyota Hilux, ÖTV artışı sonrası:

    • ÖTV sonrası fiyat yaklaşık 3 milyon TL’den yaklaşık 4,3 milyon TL’ye fırladı.

    Ford Ranger, VW Amarok gibi benzer sınıf araçlarda da fiyat artışı orta seviye 1,5–2 milyon TL civarında gerçekleşti.


    Rekabet ve Pazar Etkisi: Pistonkafalar’ın Yorumu

    Pistonkafalar.com’da daha önce “Elektrikli bomba mu geliyor? Honda Type R Avrupa’dan çekildi” başlıklı haberimizde hibrit/EV geçişinden söz etmiştik. Yeni ÖTV düzenlemesi, bu dönüşümü hızlandırma potansiyeli taşıyor. Hibrit araçların ÖTV avantajı korunarak yerli üretim teşvik edilirken, benzinli/pick-up modeller caydırıcı vergiyle kullanıcı tercihlerinde ciddi değişikliklere yol açacak.


    Elektrikli Araçlar ve Alternatif Teşvikler

    • Elektrikli araçlarda ÖTV oranlarında %10–60 bandında herhangi bir değişiklik yapılmadı.
    • Bu durum, çevreci elektrikli araç tercihini güçlendirebilir.

    ✅ Özet ve Tüketici Tavsiyesi

    1. Hibrit ve düşük motorlu araçlar: Matrahına göre ÖTV %80–150 arası.
    2. Lüks/pick-up ve büyük motorlu modeller: ÖTV yüzde 220 seviyesine ulaştı.
    3. Elektrikli araçlar: ÖTV avantajını koruyor — bu, tercih sebebi olabilir.
    4. Pistonkafalar analizi: Vergi rejimi hem tüketiciyi hem üreticiyi hibrite yöneltmekte. Türkiye pazarı EV dönüşümünü hızlandırabilir.

    Sonuç

    Yeni ÖTV düzenlemesiyle birlikte Türkiye’de otomotiv sektörü ciddi bir vergi reformu dönemine giriyor. Bu değişim, kullanıcıların hem bütçe hem de çevre hassasiyetine göre araç tercihini yeniden şekillendirmesine neden olabilir.

    Piston Kafalar Yorumu:

    Yeni ÖTV düzenlemesi, özellikle elektrikli araç segmentinde giriş seviyesi modellerin avantajını artırırken, yüksek donanımlı ve büyük motorlu araçların vergi yükünü belirgin biçimde artırıyor. Bu güncelleme, markaların ürün gamını yeniden şekillendirmesine neden olabilir. Özellikle 1.6 litre altı araçlarda baz donanımlı modeller yeniden cazip hale gelirken, 200 kW üzeri elektrikli otomobiller için premium segmentte fiyatlar daha da yukarı çekilebilir.

    AYRICA: “Ehliyet Yenileme Son Günü Yaklaşıyor: 31 Temmuz 2025’e Dikkat!” Haberimize buradan ulaşabilirsiniz.

    2025 yılı güncel otomobil ÖTV oranları tablo görseli

  • Renault Group’ta Beklenmedik CEO Değişikliği! Duncan Minto Vekaleten Göreve Geldi, Yeni Lider Kim Olacak?

    Renault Group’ta Beklenmedik CEO Değişikliği! Duncan Minto Vekaleten Göreve Geldi, Yeni Lider Kim Olacak?

    Renault Group, CFO Duncan Minto’yu vekaleten CEO olarak atadı. Yeni CEO kim olacak? İşte detaylar ve Pistonkafalar yorumu!

    Renault Group, sürpriz bir yönetim değişikliğiyle gündeme bomba gibi düştü. Grubun mevcut Finans Direktörü (CFO) olan Duncan Minto, Renault S.A.’nın vekaleten İcra Kurulu Başkanı (CEO) olarak atandı. Yönetim Kurulu, bu kararın 15 Temmuz 2025 tarihi itibarıyla geçerli olduğunu duyururken, yeni kalıcı CEO’nun seçim sürecinin de büyük ölçüde tamamlandığını belirtti.

    Yeni CEO Gelene Kadar Minto Yönetimde

    Renault Group, global otomotiv pazarında son yıllarda elektrifikasyon, maliyet optimizasyonu ve yeni iş modellerine odaklanırken, yönetim kademesinde yaşanan bu değişiklik dikkat çekti. Duncan Minto, yeni CEO göreve gelene kadar grubun tüm günlük operasyonlarından sorumlu olacak.

    Minto’nun vekaleten üstlendiği bu görev sırasında, Renault s.a.s.’nin Yönetim Kurulu Başkanlığı ise deneyimli yönetici Jean-Dominique Senard tarafından yürütülecek. Senard, özellikle Nissan ile ittifak sürecindeki kritik kararları ve Renault’nun yeniden yapılandırma hamlelerindeki rolüyle tanınıyor.

    Kimdir Duncan Minto?

    1975 İskoçya doğumlu olan Duncan Minto, St Andrews Üniversitesi mezunu. Renault Group’a 1997 yılında Birleşik Krallık’ta katılan Minto’nun kariyeri, finansal analizden üst düzey yöneticiliğe kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor.

    • 2001: Fransa’da yatırımcı ilişkileri sorumlusu olarak göreve başladı.
    • 2006: Renault-Nissan Portekiz’in CFO’su oldu.
    • 2012: Renault İrlanda Genel Müdürlüğüne atandı.
    • 2013: Asya-Pasifik bölgesinin CFO’su oldu.
    • 2017: Grup Finansal Kontrol ve Analiz Başkan Yardımcılığı görevini üstlendi.
    • 2022-2023: Sırasıyla Dacia ve Alpine markalarının CFO’su olarak görev yaptı.
    • 2025: 1 Mart itibarıyla Renault Group’un CFO’su oldu ve liderlik ekibine dahil edildi.

    Duncan Minto, özellikle finansal yeniden yapılandırma, maliyet yönetimi ve global pazar stratejileri konusunda güçlü bir uzmanlığa sahip. Onun CFO görevinden CEO vekilliğine geçişi, şirketin mali dengeyi ve büyüme hedeflerini aynı anda kontrol altında tutma çabasını yansıtıyor.

    Yeni CEO Kim Olacak?

    Renault Group Yönetim Kurulu’nun, kalıcı CEO seçim sürecini büyük ölçüde tamamladığı belirtiliyor. Seçim süreci Yönetim ve Ücretlendirme Komitesi tarafından yürütülürken, otomotiv kulislerinde birkaç isim konuşuluyor. Özellikle Renault’nun son dönemdeki elektrikli araç atağı ve Ampere gibi yeni girişimlere verdiği önem düşünüldüğünde, yeni CEO’nun dijital dönüşüm ve sürdürülebilirlik vizyonuna sahip olması bekleniyor.

    Renault’nun yeni CEO’su, yalnızca Renault Group’u değil, aynı zamanda Nissan, Mitsubishi ve Ampere gibi grup içi oluşumlarla kurulan iş ortaklıklarını da yönlendirecek. Bu pozisyon, markanın küresel rekabetçiliğini koruması açısından hayati önem taşıyor.

    Kritik Tarih: 31 Temmuz

    Öte yandan Renault Group, 2025 yılının ilk yarısına ilişkin finansal sonuçlarını 31 Temmuz tarihinde açıklayacak. Yatırımcılar ve sektör analistleri, bu sonuçları özellikle yakından takip edecek. Çünkü yeni CEO atanmasının, grubun mali hedeflerini nasıl etkileyeceği merak konusu.

    Özellikle Renault Group’un elektrikli araç yatırımları, Ampere markasının halka arz süreci ve Avrupa’daki üretim yapılanması gibi kritik başlıklar, şirketin geleceğine yön verecek önemli unsurlar arasında. Yeni CEO, tüm bu dosyaların merkezinde yer alacak.

    Pistonkafalar Yorumu

    Renault Group’ta CEO değişikliği, otomotiv dünyasında sıradan bir haber değil. Özellikle Minto’nun finans kökenli olması, şirketin önümüzdeki dönemde mali disiplin ve kârlılık odaklı bir çizgi izleyebileceğinin sinyalini veriyor.

    Pistonkafalar olarak soruyoruz:

    “Renault’nun yeni CEO’su kim olacak? Minto mu devam eder yoksa sürpriz bir isim mi gelir?”

    Bu işin şakası yok. Özellikle Renault gibi Ampere ve elektrikli mobiliteye milyarlarca euro yatıran bir grup için kaptanın vizyonu, markanın kaderini çizecek. Yeni CEO gelene kadar Minto’nun ortaya koyacağı performans, belki de kalıcı görev için en güçlü referans olacak.

    Renault Group cephesinde önümüzdeki haftalar çok hareketli geçecek gibi görünüyor. Pistonkafalar olarak takipteyiz!

  • Avrupa’da “Karbon Parçalarına” Kısıtlama mı Geliyor? Otomotiv Dünyasını Sarsan ELV Direktifi Nedir?

    Avrupa’da “Karbon Parçalarına” Kısıtlama mı Geliyor? Otomotiv Dünyasını Sarsan ELV Direktifi Nedir?

    ELV Direktifi kapsamında karbon monokok şasiler ve karbon parçalar, otomotiv sektöründe geri dönüşüm ve sürdürülebilirlik tartışmalarını yeniden gündeme taşıyor.

    ELV Direktifi ve Karbon Malzemeler Üzerindeki Etkisi

    Son dönemde otomotiv dünyasında “karbon” denince çoğu kişinin aklına karbon nötr kavramı geliyor. Araçların kullanımı sırasında salınan CO₂’yi ve üretim aşamasındaki emisyonları azaltmak için çeşitli teknolojiler geliştirilirken, karbon nötr hedefleri kapsamında ormanların korunması veya CO₂’nin yer altına gömülmesi gibi projeler de hız kazanıyor.

    Ancak tüm bu çevreci çalışmalardan bağımsız olarak Avrupa’da karbon malzemelerinin geri dönüşümüyle ilgili önemli bir gelişme gündeme geldi. Avrupa Birliği’nin yürütme organı olan Avrupa Komisyonu, ELV Direktifi kapsamında otomobillerde kullanılan karbon malzemelerini de düzenleme kapsamına aldı.

    ELV, “End-of-Life Vehicles” yani bir aracın üretiminden hurdaya ayrılmasına kadar geçen ömrünü kapsayan yönetmeliklere verilen isim. Direktif, araç başına kullanılan plastik miktarının en az %25’inin geri dönüştürülmüş plastikten oluşması gibi hükümler içeriyor. Şimdi ise karbon malzemeleri de bu yönetmeliğe dahil edilmiş durumda.


    Otomotiv Sektöründe Endişe Büyük

    Karbon parçalar, standart binek araçlarda henüz yaygın kullanılmasa da spor otomobillerde aerodinamik parçalar, tavan panelleri, süspansiyon bileşenleri veya iç tasarım unsurları gibi pek çok alanda karşımıza çıkıyor. Özellikle süper otomobiller ve hiper otomobillerde ise karbon monokok şasi kullanımı artık vazgeçilmez bir teknoloji haline gelmiş durumda.

    Karbon monokok yapılar, bir otomobilin sürüş performansını köklü biçimde artıran en etkili mühendislik çözümleri arasında görülüyor. Bu alanda Toray gibi Japon şirketleri de yüksek teknolojiyle global ölçekte varlık gösteriyor. Ayrıca karbon malzemelerin geri dönüşümü konusunda da şirketler ciddi Ar-Ge çalışmaları yürütüyor ve bu alanın endüstriyel ölçekli üretimine hazırlanıyor.

    Buna rağmen, ELV Direktifi’nde karbon malzemelerinin yer alması, otomotiv ve otomotiv yan sanayiinde adeta şok etkisi yarattı. Çünkü bu durum, yalnızca süper otomobillerin değil, geleceğin otomobilleri olarak görülen yeni nesil araçların da geliştirilme süreçlerini ve tasarım seçeneklerini kısıtlama riski taşıyor.


    Avrupa Komisyonu Geri Adım Atabilir mi?

    Öte yandan bazı kaynaklara göre Avrupa Komisyonu, karbon malzemelerinin ELV Direktifi kapsamındaki durumunu gözden geçirmeyi planlıyor. İlerleyen dönemde karbon malzemelerin kullanımına dair yönetmelikte bir düzeltme yapılabileceği konuşuluyor.

    Sonuçta Japonya da Avrupa’nın liderlik ettiği çevresel düzenlemelere uyum sağlamak zorunda kalıyor. Ancak her yeni düzenlemenin ardından değişiklikler veya iptaller gündeme geliyor. Hem Avrupa’nın hem Japonya’nın çevreyi koruma konusundaki kararlılığı yadsınamaz fakat bu düzenlemelerin ardında siyasi ve ekonomik hesapların da bulunduğu izlenimini vermemek mümkün değil.

    Bu nedenle otomotiv dünyası, ELV Direktifi’ndeki gelişmeleri yakından izlemeye devam edecek gibi görünüyor.


    Piston Kafalar Yorumu

    ELV Direktifi, karbon gibi hafif, dayanıklı ve ileri mühendislik ürünü malzemeleri kısıtlamaya kalkarsa, bu durum yalnızca süper otomobilleri değil, gelecekteki elektrikli araçları, hafifletme teknolojilerini ve sürüş güvenliğini de olumsuz etkileyebilir. Özellikle karbon monokok şasiler, performans ve güvenlik için vazgeçilmez hale gelmişken, geri dönüşüm altyapısı henüz tam oluşmadı diye bu teknolojiye darbe vurmak, otomotiv mühendisliğinin önünü kesmek anlamına gelebilir. Avrupa Komisyonu’nun bu konuda geri adım atması, sektör için kritik önem taşıyor.

  • Michelin Türkiye’de Önemli Görev Değişimi !!

    Michelin Türkiye’de Önemli Görev Değişimi !!

    Michelin’in Türkiye’deki satış operasyonlarında yeniden yapılanmaya gidildi. Buna göre Michelin Türkiye’de Ağır Vasıta Satış Direktörü olan Erol Şimşir’in görev alanına Binek ve Yol Dışı Lastikler de katıldı.

    Michelin, Türkiye’deki satış operasyonlarında yeniden yapılanmaya gitti. Bu doğrultuda Ağır Vasıta Satış Direktörlüğünü yürüten Erol Şimşir, aynı zamanda Binek ve Yol Dışı Lastiklerden de sorumlu satış direktörü olarak görev yapacak.

    1 Ocak 2024 itibariyle Michelin Türkiye Satış Direktörü görevini üstlenen Erol Şimşir, 2003 yılından beri Michelin’in Türkiye’deki satış ve iş geliştirme operasyonlarında başarıyla görev aldıktan sonra, 2016 yılında Bölge Satış Müdürü görevini üstlenmişti. Şimşir 5,5 yıl boyunca başarıyla sürdürdüğü Bölge Satış Müdürü görevinin ardından, Kasım 2021’den itibaren de Ağır Vasıta Satış Direktörü olarak şirketin ağır vasıta lastiklerinin satış stratejilerine yön veriyordu.

  • Otomotivde 2022 Ocak- Kasım Dönemi Değerlendirmesi Yapıldı

    Otomotivde 2022 Ocak- Kasım Dönemi Değerlendirmesi Yapıldı

    Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği (ODMD), otomotiv sektörü yönünden 2022 Ocak- Kasım dönemini değerlendirerek kısa, orta ve uzun vadeli beklentilerini paylaştı.

    Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği (ODMD), yeni ismiyle ilk kez 2 Aralık 2022 tarihinde Mandarin Oriental Hotel İstanbul’da gerçekleştirdiği basın toplantısında, Ocak- Kasım dönemi otomobil ve hafif ticari araç satış adetlerini açıkladı. ODMD, otomotiv sektörünü de değerlendirerek kısa, orta ve uzun vadeli beklentilerini de paylaştı.

    Otomotiv sektörüne dair on bir aylık değerlendirmenin ve beklentilerin açıklandığı basın toplantısında ODMD Genel Koordinatörü Dr. Hayri Erce Ocak-Kasım dönemi otomobil ve hafif ticari araç satışlarına dair detaylı bir sunum gerçekleştirirken, ODMD Yönetim Kurulu Başkanı Ali Haydar Bozkurt konuşmasında sektörün kısa, orta ve uzun vadeli beklentilerini paylaştı.

    ODMD Genel Koordinatörü Dr. Hayri Erce, otomotiv sektöründe Ocak-Kasım dönemi satış adetlerini ve detaylı analizlerini kamuoyu ile paylaştı. Erce, yılın on bir ayına ilişkin otomobil ve hafif ticari araç pazarını değerlendirdiği sunumunda ‘‘Türkiye otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı, 2022 yılı Ocak-Kasım döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre %1,0 oranında azalarak 668.063 adet olarak gerçekleşti. Otomobil satışları, 2022 yılı Ocak-Kasım döneminde geçen yıla göre %2,4 oranında azalarak 505.886 adet, hafif ticari araç pazarı %3,4 artarak 162.177 adet oldu.

    2021 yılında otomotiv toplam pazarı 772 bin 722 adetle tamamlanmıştı. Bu verilere otomobil, hafif ticari ve ağır ticari araç satışları dahildir. Küresel arenada rekabet üstünlüğümüzü korumak ve daha da geliştirmek, yeni yatırımların yeni teknolojilerle beraber ülkemize gelmesi bakımından iç pazarın büyüklüğü, ileriye dönük sağlıklı kararlar alabilmek için güven ve istikrar ortamı önem taşıyor. Bu bakımdan yeni teknolojileri dikkate alarak, yakın geleceğe gerek altyapı gerekse bir yandan mevzuat düzenlemeleri ile hazırlıklı olmamız ve küresel arenadaki rekabetçi gücümüzü mutlaka korumamız gerekiyor.’’

    “Türkiye’nin otomotiv üretim üssü olmasının tam zamanı!”

    2022 yılındaki gelişmeleri ve Türkiye otomotiv sektöründe kısa, orta ve uzun vadeli bakış açısını değerlendiren ODMD Yönetim Kurulu Başkanı Ali Haydar Bozkurt, “Kısa vadeli duruma baktığımızda, 24 Kasım tarihi itibariyle matrah tutarlarının güncellenmesi ile ilgili olarak sektörde uzun zamandır dile getirdiğimiz düzenleme yapıldı. Ancak matrah tutarlarındaki artışların etkisi sınırlı oldu.” diye konuştu.

    ODMD olarak orta vadeli beklentilerini de açıklayan Bozkurt, şunların altını çizdi;

    “Dünyada gelişen teknolojiler ile beraber bizim şu anda kullandığımız ‘1.6 litre motor hacminin üstü lükstür, altı değildir’ noktasının dışına çıktı. Orta vade beklentimiz, bu konuda temiz bir sayfa açıp kriterlerin gözden geçirilmesini sağlamak olacak. Gelişen teknolojilere uygun araçların ülkemizde de kullanılmasını istiyoruz. Tüketici yeni bir teknolojiye sahip aracı olduğu zaman daha çevreci ürünler kullanmış olacak. Hatta yakıt tüketimi konusunda da daha verimli araçlara kavuşmuş olacağız. Orta vade beklentimiz öncelikle sistemin gözden geçirilmesi yönünde.”

    ODMD Yönetim Kurulu Başkanı Ali Haydar Bozkurt, dernek tarafından hazırlanan Türkiye Otomotiv Ekosistemi Gelişim Senaryoları ile ülkemizin üretimde öne çıkacağı noktaları tespit ettiklerini belirterek;

    2023-2034 arası yılların modellendiği senaryoda Türkiye’de otomotiv ekosistemine uzun vadeli olarak baktığımızda, herkesin en başta ÖTV’nin kaldırılmasını talep ettiğini görüyoruz. Ancak bunun sadece bir günde yapılamayacağı bir gerçek. Aynı zamanda mevcut araç envanterinin değeri düşer ve başta filo şirketleri gibi envanter yöneten şirketlerin yönetemeyeceği durumlar yaşanır. Bu noktada otomotiv ekosistemini gözeten, sorumluluk sahibi bir yaklaşım göstermeliyiz. Biz de ODMD olarak uzun vadede ÖTV konusunu nasıl kaldırabiliriz diye kapsamlı bir çalışma gerçekleştirdik. Bu sayede ülkemiz artık ‘otomobil üzerinden yüksek vergiler alan bir ülke’ şeklinde anılmaktan çıkar, ‘yeni teknolojiler için bir üretim üssü haline gelebilir’. Kısacası, Türkiye’nin otomotiv üretim üssü olmasının tam zamanı!

    “ÖTV’yi uzun vadede kaldıracak senaryo ile 2 milyon adedin üstünde bir iç pazar mümkün”

    Gerçekleştirdiğimiz simülasyona göre kademeli olarak ÖTV oranlarının düşmesiyle birlikte bu rakamı sıfırlayacak bir senaryo çalışıldı. Bu 10-15 yıllık süreçte üretim yatırımı almak gibi teşviklerin hazırlanması üzerine detaylar da devreye girmeli. Böyle bir adım atmak için tam olarak doğru zamandayız ve bu geçişi doğru yönetmeliyiz. Bu adımlarla birlikte otomobil ve hafif ticari araç pazarının 2034’e kadar 2 milyonun üstünde bir adede ulaşma potansiyeli var. Pazarın gelişimi, Türkiye Otomotiv Sektörü’nü Dünya Otomotiv Ekosistemi’ndeki yerini daha üst sıralara taşıyacaktır. Biz ülke olarak mevcut konjonktürde, yatırım ve üretim anlamında en avantajlı konumdayız. Böyle bir stratejik hamle ile bir yol haritası belirlememiz ve bu yol haritasına sadık kalmamız önem taşıyor. 2010 yılından itibaren ortalama iç pazar adetleri 800 bin adetlerde ve aslında 2 milyonu geçecek, 3 milyon adedi ise zorlayacak bir iç pazar potansiyelimiz var. Ortaya koyduğumuz senaryo ile otomotiv yol haritası oluşturularak, 2034’e kadar 1000 kişiye düşen otomobil sayısı, 219 adetten Doğu Avrupa ortalaması olan 365 adedin üzerine çıkarken, daha fazla marka/model üretimi mümkün olacak, otomotiv ihracatı 2 milyon adede ve 30 milyar dolar seviyelerinden 50 milyar doların üzerine çıkarma imkanı olacaktır. Tedarik sanayinin de ekonomik ölçeklere ulaşması ve yatırımlarını artırabilmesi mümkün. Bu gelişmeler yeni yan sanayi firmalarının da ülkemizde yatırımlar yapmasına ve mevcut yan sanayi firmalarının kapasite artırmasına fırsat yaratacaktır.

    Özellikle son dönemde Çinli elektrikli araç üreticilerinin Avrupa pazarına giriş yapmakla ilgili önlerindeki en büyük zorlukların başında gümrük tarifeleri ve lojistik yönden uzaklık konuları gelmekte. Aslında Türkiye, Çinli otomobil üreticileri için en uygun üretim üssü olarak öne çıkabilecek fırsatları da barındırıyor.

    “Otomotivde istihdam toplamı yüzde 50 artabilir”

    ODMD Yönetim Kurulu Başkanı Ali Haydar Bozkurt, ÖTV’nin kademeli olarak azaltılması sayesinde, Türkiye’de sektörün her açıdan gelişeceğini ifade ederek, “Dönüşen otomotiv sektörü çevresinde, pazar/ihracat/üretimin artması, paydaş sektörlerle beraber katma değeri yüksek iş imkanlarının gelişimine fırsat tanıyacaktır. Otomotiv ve paydaş sektörlere ait istihdam toplamı %50 seviyelerinde artarak 750 bin kişiye ulaşabilecektir. Türkiye’deki araç parkının yaş ortalamasının düşmesinde, ÖTV’nin azalan bir takvimde indirilmesinin de olumlu etkileri olacaktır.  İç pazar adetlerini olması gereken seviyelere taşıyacak uygulamalar ayrıca araç parkımızın gençleşmesi bakımından da gerekli. Tüm bu önemli faktörler göz önüne alındığında kademeli bir özel tüketim vergisi indirimi ile otomotive uygulanan özel tüketim vergilerinin sıfırlanması hem tüketiciler hem ekonomimiz hem de sektörün büyümesi ve gelişmesi için çok sayıda fırsatlar doğuracağına inanıyoruz.” dedi.

    “Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği adı ile yola devam ediyoruz”

    Globalde mobilite kavramının değiştiğinin, akıllı hareketlilik kavramının önem kazandığının altını çizen ODMD Yönetim Kurulu Başkanı Ali Haydar Bozkurt, derneğin isim değişikliğini şu şekilde açıkladı;

    Sektör olarak şu anda 100 yıllık dönüşümün ilk dönemine hep beraber şahitlik ediyoruz. Sürdürülebilir bir dünyada akıllı mobilite vizyonu her geçen gün daha büyük önem kazanıyor. Üretici firmalar kendi mobilite platformlarını ve mobilite şirketlerini oluşturmaya başladılar. Artık mobilite dediğimiz kavram, sadece otonom ve elektrikli araçlardan oluşmuyor.  Bağlantılı araçlar, otonom sürüşe dair hazırlıklar, akıllı hız destek sistemleri kapsamında güvenlikle ilgili önemli teknolojik gelişmeler, paylaşım ekonomisi, akıllı cihazlar, elektrifikasyon ve alternatif yakıtlı araçlara yönelim her geçen gün artıyor. Sonuç olarak mobilite sistemi çok geniş bir kavram haline geldi. İnsanların mobilite ihtiyaçlarının tamamına hizmet eden, hayatını kolaylaştıran sistemler kazanacak. Önümüzdeki dönemde mobilite platformları çok fazla konuşulacak ve mobilite platformlarını dernek olarak kendi bünyemizde topluyoruz. Artık mobilite platformları da derneğimize üye olabilecek. Tüzüğümüzü değiştirdik ve ilk etapta OEM firmaların kendi oluşturacakları mobilite platformlarını ve şirketlerini derneğe üye olarak katabileceğiz. Tüzüğümüzün değişmesiyle beraber derneğimizde isim değişikliği de yaptık. Artık derneğimizin adı Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği (ODMD) oldu. Mobiliteyi anlatan M harfini logomuza dahil ettik ve sizlerle bugün burada yeni logomuzu da ilk kez paylaşıyoruz.” diye sözlerine ekledi.

  • İkinci Elde Belirsizlik ÖTV Düzenlemesi İle Yerini Hareketliliğe Bırakıyor

    İkinci Elde Belirsizlik ÖTV Düzenlemesi İle Yerini Hareketliliğe Bırakıyor

    Sektörün uzun zamandır beklediği ÖTV’deki matrah düzenlemesinin gerçekleşmesiyle birlikte gözler hem sıfır kilometre hem de ikinci el araç pazarına çevrildi.

    Yeni düzenlemenin tüketici açısından beklentileri karşılamadığı gözlenirken, otomobil satın alma kararını erteleyenlerin pazara dahil olmaya başlayacağı ve ikinci elde hareketliliğin tekrar yaşanacağı düşünülüyor.

    Yılın ikinci yarısında tüm otomotiv sektörünün gündeminde ilk sıraya oturan ÖTV’deki matrah düzenlemesinin gerçekleşmesiyle belirsizlik havasının ortadan kalkması bekleniyor.

    Kısa vadede tekrar bir düzenleme beklemiyoruz

    Hem toplumda hem de sektörde ÖTV’deki matrah düzenlemesinin tekrar güncellenebileceğine dair beklentilerin olduğunu ifade edilirken tüm gözler ikinci el otomobil pazarı ile alakalı 1 Aralık tarihine odaklanmış durumda.

    Seçim sürecine kadar yeni bir düzenleme beklenmezken kurda ortaya çıkacak 1,5-2 TL’lik fiyat artışı otomobil pazarında yeniden rakamların yukarı yönlü hareket edeceğini gösteriyor.

  • Otomotivde Satış Beklentileri Yükseldi, Pazar Büyüyor !

    Otomotivde Satış Beklentileri Yükseldi, Pazar Büyüyor !

    Otomotivde Satış Beklentileri Yükseldi, Pazar Büyüyor !

    Yeni Tip Koronavirüs (COVID-19) salgınına karşın çarkların durmadığı otomotiv satış sonrası sektöründe, “üretime ve hizmete devam” diyenlerin sayısı artıyor. Otomotiv Satış Sonrası Ürün ve Hizmetleri Derneği’nin (OSS), 3. Koronavirüs Etki Araştırması’na göre; üretime devam eden şirketlerin oranı yükselişe geçti.

    Ara veren şirketler ise bu ay çalışmalarına başlayacaklarını açıkladı. Üretimin yükselişe geçmesi ile birlikte yaşanan kapasite artışının bu ay da devam edeceği belirtildi. OSS üyeleri, anket sonuçlarına göre satışlarda yaşanacak artışlar konusunda ise önceki aylara nazaran çok daha iyimser bir tablo ortaya koydular. Ayrıca araştırmada; hem evden çalışma sistemini tercih eden hem de vardiyalı çalışma sistemini seçen dağıtıcı ve üretici üyelerin oranında artış yaşanırken, sektör temsilcilerinin ofislerine geçiş süreçlerini de bu aydan itibaren hızlandırdığı aktarıldı.

    Sektörün öncelikli problemleri ise değişmedi. “İş ve ciro kaybı” ilk sırada yer alırken, onu çalışanların motivasyonunu kaybetmesi ve nakit akışında yaşanan sıkıntılar takip etti. Ayrıca sektör temsilcileri, 2019’a oranla bu yıl cirolarında yüzde 15’lik bir düşüş beklediklerini söyledi.

    Otomotiv Satış Sonrası Ürün ve Hizmetleri Derneği (OSS), Yeni Tip Koronavirüs (COVID-19) salgının ardından sektörün nabzını tutmaya devam ediyor. İlkini 30 Mart haftasında, ikincisini ise 13 Nisan haftasında gerçekleştirdiği anket çalışmasına 25 Mayıs haftasında düzenlediği üçüncü çalışmasıyla devam eden OSS, bir ayı aşkın zamanda sektörde yaşanan değişimleri ve başta Haziran ayından beklentileri gözler önüne serdi.

    Derneğin üçüncü anketine 69’u dağıtıcı, 45’i üretici olmak üzere toplam 114 üye katıldı. Sektördeki çalışma koşullarına yer verilen ankete göre; hem evden çalışma sistemine geçen hem de vardiyalı olarak çalışma sistemini tercih eden üyelerin sayısında artış yaşandı. Söz konusu oran; ilk ankette yüzde 24, ikinci ankette ise yüzde 25’i bulurken, son ankette ise yüzde 47’ye yükseldi. Sadece evden çalışma sistemini tercih eden üyelerin oranı yüzde 15’e, sadece vardiyalı çalışma sistemini seçenlerin oranı ise yüzde 16’ya geriledi. Ayrıca ilk ankette yüzde 12, ikincisinde yüzde 7 olan normal çalışma düzenini sürdüren üyelerin oranı da yüzde 18’e çıktı. Çalışmayı tamamen durduran üyelerin oranında ise yüzde 2’ye kadar geriledi.

    Eski düzene geçiş bu ay başlıyor!

    Ankette firmaların ofislerine dönüş planları da mercek altına alındı. Katılımcıların yüzde 9’u Mayıs ayında eski düzenlerine geçtiğini açıklarken, yüzde 28’lik kesim bu ayın başında, yüzde 19’luk kesim Haziran ayının ortasında, katılımcıların yüzde 20’si de Temmuz ayının başında ofis düzenine geçmeyi planladığını aktardı. Ayrıca katılımcıların yüzde 14’ünün düzenini hiç değiştirmediği, yüzde 7’sinin bu konuda bir karar vermediği, tamamen dağıtıcı üyelerden oluşan yüzde 1’lik kesimin de eski ofis düzenine geçmeyeceği ortaya çıktı. Ankette üyelere saha ekiplerinin fiziki ziyaretlere başlama planlamaları da soruldu. Katılımcıların yüzde 13’ü ziyaretlere Mayıs ayında başladığını belirtirken, yüzde 32’si bu ayın başında, yüzde 21’i bu ayın ortasında, yüzde 23’ü de Temmuz ayında ziyaretlerine başlayacağını aktardı. Katılımcıların yüzde 5’inin bu konuda herhangi bir ara vermediği, yüzde 3.5’lik bir kesimin ise eski düzenine dönmeyi düşünmediği ortaya çıktı.

    Sektörün öncelikli sorunları değişmedi!

    Katılımcılar öncelikli problemlerini ise iş ve ciro kaybı, çalışanların motivasyonunu kaybetmesi, nakit akışında yaşanan sıkıntılar olarak sıraladı. Katılımcıların yüzde 95’i “iş ve ciro kaybı” yaşadıklarını, yüzde 57’si çalışanlarının motivasyonunu kaybettiğini, yine yüzde 57’si nakit akışında sıkıntılar olduğunu açıkladı. Ancak nakit akışında sıkıntı yaşayanların oranında da düşüş gözlemlendi. Mart ayında bu oran yüzde 62’yi bulurken, Nisan ayında yüzde 65’e çıkmıştı, Mayıs ayında ise söz konusu oran yüzde 57’ye geriledi. Ayrıca katılımcıların yüzde 28’i tedarik noktasında, yüzde 36’sı da gümrüklerde bazı problemlerle karşılaştığını da aktardı.

    Satışlar artıyor!

    Şirketlerin satışlarında ise Mayıs ayında artış yaşandı. Katılımcılar bu artışın Haziran ayında da devam edeceğini öngördüklerini söyledi. Ankete göre; Mayıs ayında sektördeki satışlarda ortalama yüzde 45 oranında düşüş gözlemlenirken, söz konusu oran Mart ayında yüzde 47, Nisan ayında ise yüzde 52’ye kadar çıkmıştı. Ankete göre Haziran ayında ise satışlarda ortalama yüzde 28 düşüş öngörüldüğü belirlendi.

    Tüm bunlarla birlikte sektör temsilcileri 2019’a oranla, bu yıl cirolarında yüzde 15’lik bir düşüş beklediklerini açıkladı. Katılımcıların yüzde 73’ü de yaşanan krizin ve etkilerinin Haziran sonrasında da devam edeceğini düşündüğünü belirtti.

    Nakit akışına yönelik önlem alan üretici sayısı artıyor!

    Çalışmada; nakit akışında yaşanacak sorunlara yönelik önlemlere de yer verildi. Bu kapsamda Mart ayında yüzde 71, Nisan ayında yüzde 81 olan ek önlemler aldıklarını belirten üretici firmaların oranı Mayıs ayında yüzde 91’e yükseldi. Dağıtıcı firmalarda ise bu oran Mart ayında yüzde 77, Nisan’da yüzde 84’ü bulurken, Mayıs ayında yüzde 76’ya geriledi. Sektörde kısa çalışma ödeneğine başvurma oranında da yükseldi. Mart ayında yüzde 55, Nisan’da yüzde 60 olan başvuru oranı, geçen ay ise yüzde 65’e çıktı.

    Sektör “üretime devam” dedi!

    Üretime devam etme oranı da yükselişini sürdürdü. Bu kapsamda üretici firmaların yüzde 93’ünün Mayıs ayında üretime devam ettiği belirlendi. Bu oran Mart ayında yüzde 76, Nisan ayında ise 81’di. Üretime ara veren katılımcıların yüzde 14’ü de Haziran ayının ortasında, yüzde 85’i de Haziran ayının başında üretime döneceğini açıkladı.  Şirketler üretimlerini de artırdı. İlk anket çalışmasına katılan şirketler Mayıs ayı için üretimde yüzde 46, ikinci ankete katılanlar ise Mayıs ayı için üretimde yüzde 44 düşüş öngörmüşlerdi. Öngörülerin aksine üreticiler Mayıs ayında iyileşme kaydederek üretimde yüzde 38 oranında düşüş yaşadı. Çalışmada; Haziran ayında bu oranın yüzde 28’e düşeceği aktarıldı.

  • İngiltere’de Otomobil Satışları 1946’dan Bu Yana En Düşük Seviyeye Geriledi

    İngiltere’de Otomobil Satışları 1946’dan Bu Yana En Düşük Seviyeye Geriledi

    İngiltere’de Otomobil Satışları 1946’dan Bu Yana En Düşük Seviyeye Geriledi

    İngiltere Motor Üreticileri ve Tüccarları Derneği (SMMT) koronavirüs salgını nedeniyle fabrikaların ve satış bayilerinin kapanmasıyla İngiltere’de otomobil satışlarının Nisan’da yaklaşık %97 düşüşle 1946 Şubat’tan bu yana en düşük seviyeye gerilediğini açıkladı.

    Salgını sınırlamak için Mart ortasından bu yana Avrupa genelinde tecrit önlemleri alınması birçok işletmenin kapanmasına ve insanların hareketlerinin sınırlandırılmasına neden oldu.

    İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminden sadece birkaç ay sonra Şubat 1946’da İngiltere’de 4,044 yeni otomobil satıldı.

    SMMT’nin yayınladığı öncü verilere göre, Nisan ayındaki yaklaşık 4,000 otomobil satışlarının çoğu filo alımları ile yapıldı.

    SMM geçen yılki toplam 2.31 milyon otomobil ile karşılaştırıldığında bu yılki pazar tahminini 1.68 milyon adete indirdi.

    İtalya’da otomobil satışları da dün akşam yayımlanan verilere göre Nisan ayında %97.6 düştü.

     

    Haber: Reuters / TR Investing
    Çeviri: Canan SEVGİLİ