Etiket: Otomotiv Teknolojileri

  • Doğuş Otomotiv, Girişim Sermayesine Adım Attı: SPK “D-Venture” Fonunu Onayladı

    Doğuş Otomotiv, Girişim Sermayesine Adım Attı: SPK “D-Venture” Fonunu Onayladı

    Doğuş Otomotiv, SPK onaylı “D-Venture” girişim sermayesi fonuna yatırımcı olarak katıldı. Mobilite, dijitalleşme ve sürdürülebilirlik odaklı girişimler desteklenecek.

    Doğuş Otomotiv, girişim sermayesinde yeni bir dönemi başlattı

    Doğuş Otomotiv, otomotiv sektörünün geleceğini şekillendiren teknolojilere doğrudan yatırım yapmak için stratejik bir adım attı. Şirketin yatırımcı olarak katılma kararı aldığı girişim sermayesi fonu, Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından “Rota Portföy Yönetimi A.Ş. D-Venture Fon Sepeti Girişim Sermayesi Yatırım Fonu” unvanıyla resmen onaylandı.

    Bu karar, Doğuş Otomotiv’in mobilite ve ileri teknoloji odaklı geleceğe yönelik pozisyonunu güçlendirirken, şirketin uzun vadeli büyüme stratejisinde girişim ekosistemiyle entegre olma hedefini de ortaya koyuyor.

    📲 Artık Haberler Size Gelsin
    PistonKafalar’ın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler anında cebinize düşsün.

    Otomobil & Motosiklet Akışı (Hızlı Bildirimler) | KatılWhatsApp
    YouTube Test Sürüşleri & İncelemeler | İzleYouTube

    📩 İşbirliği ve reklam teklifleri için:
    info@pistonkafalar.com üzerinden bizimle iletişime geçebilirsiniz.

    Fonun odağı: Mobilite teknolojileri, yapay zekâ ve sürdürülebilirlik

    Şirket tarafından Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda yapılan açıklamaya göre fon:

    • Mobilite çözümleri
    • Bağlantılı araç teknolojileri
    • Akıllı lojistik
    • Sürdürülebilirlik uygulamaları
    • Veri ve yapay zekâ tabanlı iş modelleri

    gibi stratejik alanlardaki girişimlere yatırım yapacak.

    Doğuş Otomotiv Kurumsal İletişim ve Dijital Dönüşüm Genel Müdürü Koray Bebekoğlu, fonun şirketin yenilikçi ekosistemlere erişimini artıracak kritik bir araç olduğunu belirterek, girişimlere sağlanacak desteğin otomotiv değer zincirinin dönüşümünde önemli etkiler yaratacağını vurguladı.


    Neden önemli? Sektörde stratejik bir kırılım noktası

    Elektrikli araçlar (EV), otonomi, yazılım tabanlı araç platformları ve mobilite servislerinin yükselişi, otomotiv şirketlerini klasik distribütör modelinin ötesinde bir konumlanmaya zorluyor.

    Doğuş Otomotiv girişim sermayesi adımıyla:

    • Yeni teknolojilere erken erişim sağlayacak
    • Sektördeki dönüşümde aktif güç olacak
    • Mobilite odaklı yeni iş modellerini destekleyecek
    • Teknoloji girişimleriyle daha yakın bir inovasyon ağı kuracak

    Bu hamle, otomotiv sektörünün geleceğinde sermaye desteğinin kritik rol oynadığını gösteriyor.


    Yatırım tutarı ve fon yapısı nasıl olacak?

    Fonun büyüklüğü ve yatırım aralığı mevzuat çerçevesinde şekillenecek olsa da, Doğuş Otomotiv’in bu fon için ayırdığı kaynak şirketin uzun vadeli finansal stratejisi ile uyumlu olacak.

    Fon, bir “fon sepeti” yapısında olduğu için yatırım riskleri farklı sektör ve girişimlere dağıtılarak optimize edilecek.

    Piston Kafalar Yorumu – Editör Notu

    Akın DAĞYARAN

    Otomotiv sektöründe artık sadece araç üretmek ya da satmak yeterli değil; yazılım, mobilite servisleri, enerji çözümleri ve veri teknolojileri yeni rekabet alanı. Doğuş Otomotiv’in girişim sermayesine resmi adım atması, Türkiye’den global inovasyon yarışına güçlü bir temsilci daha katıldığı anlamına geliyor.

    Okuyucular Bunları da Merak Etti 👇




  • Kia PV5: 416 KM Menzil, Yapay Zekâ Destekli Yeni Elektrikli Mobilite Çağı

    Kia PV5: 416 KM Menzil, Yapay Zekâ Destekli Yeni Elektrikli Mobilite Çağı

    Kia PV5, 416 km menzil, 30 dakikalık hızlı şarj, yapay zekâ destekli sürüş sistemleri ve 16 modüler versiyonuyla mobiliteyi yeniden tanımlıyor.

    Yapay Zekâ ve Otonomi Odaklı Yeni Mobilite Dönemi

    Kia, “Platform Beyond Vehicle (PBV)” stratejisini resmen hayata geçirerek, geleceğin akıllı ulaşım sistemlerini temsil eden Kia PV5 modelini tanıttı.

    416 km menzil, 30 dakikalık hızlı şarj, yapay zekâ tabanlı filo yönetimi ve modüler gövde sistemiyle 16 farklı versiyon sunan Kia PV5, hem ticari hem kişisel kullanıma uygun çok yönlü bir elektrikli araç olarak konumlanıyor.

    2026’dan itibaren Avrupa pazarına sunulacak model, 2030 yılına kadar 250.000 PBV satış hedefinin ilk adımı. Bu seri ilerleyen yıllarda PV7 (2027) ve PV9 (2029) modelleriyle genişleyecek.


    Yapay Zekâ ile Donatılmış Sürüş Deneyimi

    Kia PV5, Hyundai Motor Group’un yeni E-GMP.S platformu üzerine geliştirildi. Yapay zekâ destekli “Smart Regenerative Braking” sistemi, trafik yoğunluğu ve navigasyon verilerine göre frenleme kuvvetini otomatik ayarlıyor. Bu sistem, sürücülerin iş yükünü azaltırken enerji geri kazanımını maksimuma çıkarıyor.

    Ayrıca araçta yer alan PBV özel yazılım ekosistemi, filo yöneticilerine anlık izleme ve uzaktan kontrol imkânı sunuyor. Android tabanlı işletim sistemi sayesinde üçüncü parti uygulamalar Pleos App Market üzerinden doğrudan yüklenebiliyor.

    Okuyucular Bunları da Merak Etti 👇



    Otonom Güvenlik Teknolojileriyle Donatıldı

    PV5, geleneksel ticari araçların ötesinde, yarı otonom sürüş kabiliyetine sahip bir yapı sunuyor. Araçta yer alan ileri seviye sürücü destek sistemleri (ADAS) şunları kapsıyor:

    • Highway Driving Assist
    • Smart Cruise Control
    • Blind Spot Collision-Avoidance Assist
    • Parking Collision-Avoidance Assist
    • High Beam Assist

    Bu sistemler, şehir içi dağıtım araçlarından VIP taşımacılığına kadar geniş kullanım senaryolarında güvenliği en üst düzeye çıkarıyor.


    Yeni Batarya Seçenekleri ve 416 KM Menzil

    PV5’in en güçlü yanlarından biri de esnek batarya konfigürasyonu. Model, üç farklı batarya tipiyle geliyor:

    Batarya TipiKapasiteTeknolojiMenzil
    LFP43.3 kWhLityum Demir Fosfat310 km
    NCM Orta51.5 kWhNikel Kobalt Manganez370 km
    NCM Uzun71.2 kWhNikel Kobalt Manganez416 km

    Tüm batarya versiyonları 10%–80% arası yalnızca 30 dakikada şarj olabiliyor. Bu özellik, Kia PV5’i hem filo hem bireysel kullanıcılar için yüksek verimlilikli bir elektrikli çözüm haline getiriyor.


    16 Farklı Gövde Seçeneği: Esneklik ve Verimlilik

    Kia’nın geliştirdiği Flexible Body System, PV5’in en yenilikçi yanlarından biri. Bu sistem, ön kabin modülünü sabit tutarak, arka gövde ve tavan bölümlerinin değiştirilebilmesini sağlıyor. Bu sayede PV5, 16 farklı varyanta dönüştürülebiliyor:

    • Standart ve Yüksek Tavanlı versiyonlar
    • Kargo, Yolcu, Şasi Kabin varyantları
    • Özel dönüştürülmüş taksi, servis, mobil ofis ve film çekim aracı versiyonları

    Bu sistem, “bir araç, çok amaç” anlayışıyla dönüştürülebilir mobilite kavramını gerçeğe dönüştürüyor.


    Erişilebilirlikte Yeni Standart: 399 mm Giriş Eşiği

    PV5 Passenger versiyonu, sınıfının en düşük zemin yüksekliği (399 mm) ile öne çıkıyor. Bu sayede çocuklar ve hareket kısıtlı bireyler araca kolayca binebiliyor. Kia ayrıca tekerlekli sandalye erişimli (WAV) bir versiyon da geliştirerek, tam kapsayıcı mobilite vizyonunu destekliyor.


    Gerçek Kullanıcı Geri Bildirimleriyle Tasarlandı

    Kia, PV5’in geliştirme sürecinde Uber, DHL, Kakao Mobility gibi global iş ortaklarıyla doğrudan çalıştı.
    Bu iş birlikleri sonucunda:

    • Sökülebilir ön koltuk,
    • Leke tutmayan malzemeler,
    • Yürünebilir kabin düzeni,
    • Modüler ekipman yuvaları (L-Track ve tavan montaj noktaları)
      gibi pratik çözümler geliştirildi.

    Bu sayede Kia PV5 yalnızca bir araç değil, iş dünyası için taşınabilir bir ofis ve üretim platformu haline geldi.


    Tasarım: Geometrik, Fonksiyonel, Dayanıklı

    Kia’nın “Opposites United” felsefesiyle şekillenen PV5, minimal ama güçlü bir görünüme sahip. Üç parçalı tampon yapısı sayesinde onarım kolaylığı, modüler siyah kaplamalarla darbelere karşı dayanıklılık sunuyor. LED farlar tampon içine entegre edilerek hem estetik hem koruma avantajı sağlanmış. Kabin içinde 12.9 inç merkezi ekran ve 7.5 inç dijital gösterge bulunuyor; bu yapı hafif ticari segmentte bir ilk.


    Kia’nın Elektrikli Gelecek Vizyonu

    Kia, PV5 ile birlikte 2030’a kadar 250.000 PBV satışını hedefliyor. Bu stratejinin odağında yalnızca araç üretimi değil, aynı zamanda yazılım tabanlı mobilite ekosistemi oluşturmak var. Her PV5, bir “bağlantılı cihaz” olarak filo yönetimi, enerji paylaşımı (V2L), ve veri odaklı servisleri destekleyecek.


    Piston Kafalar Yorumu

    Kia PV5, otomotivin geleceğini yeniden şekillendiren bir araç. Yapay zekâ entegrasyonu, modüler üretim felsefesi ve erişilebilirlik vizyonu, onu yalnızca bir ticari araçtan öteye taşıyor. Bu model, hem otonom ulaşım çağına geçişte hem de enerji verimliliğinde yeni bir kilometre taşı. Kia, “PBV” stratejisiyle mobiliteyi bir hizmet haline getiriyor ve bu, geleceğin otomotiv ekonomisinin en net işareti.

    KIA’nın Türkiye’de satılan modellerine ve ne güncel fiyat listesine KIA Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

  • Ducati V21L, Katı Hal Batarya ile Sahneye Çıktı: Elektrikli Geleceğe İlk Adım

    Ducati V21L, Katı Hal Batarya ile Sahneye Çıktı: Elektrikli Geleceğe İlk Adım

    Ducati V21L, VW Grubu iş birliğiyle geliştirdiği V21L prototipinde QuantumScape’in katı hal bataryalarını kullandı. Daha yüksek enerji yoğunluğu, hızlı şarj ve güvenlik sunan bu teknoloji, elektrikli araçların geleceğini yeniden şekillendirecek.

    Ducati ve VW’den Elektrikli Mobilitede Çığır Açan Hamle

    Elektrikli otomobiller hızla yaygınlaşırken, motosiklet dünyası aynı ivmeyi yakalayamadı. Ancak bu durum, markaların Ar-Ge yatırımlarını azaltmadığı gibi, tam tersine yeni teknolojilerin test sahası haline gelmelerine neden oldu. Bunun en son örneği ise Münih’te düzenlenen IAA Mobility fuarında sergilenen Ducati V21L oldu.

    Ducati V21L, VW Grubu çatısı altında, uzun yıllardır elektrikli yarış motosikletleri geliştiriyor. MotoE Dünya Şampiyonası’nda kullanılan Ducati V21L prototipi ise bu kez çok daha özel bir özelliğiyle sahne aldı: QuantumScape tarafından geliştirilen katı hal bataryalar.

    Bu teknoloji sadece Ducati için değil, tüm otomotiv endüstrisi için kritik bir dönüm noktası olarak görülüyor. Çünkü Volkswagen’in on yılı aşkın süredir yatırım yaptığı QuantumScape iş birliği, katı hal bataryaları nihayet sahneye taşıdı.


    Katı Hal Bataryanın Avantajları

    Bugün kullanılan geleneksel lityum-iyon bataryalar, sıvı veya jel elektrolit içeriyor. Katı hal bataryalar ise bu elektrolitleri katı bir malzeme ile değiştirerek:

    • Daha yüksek enerji yoğunluğu
    • Çok daha hızlı şarj süreleri
    • Daha uzun ömürlü kullanım
    • Yanmaz ve güvenli yapı

    gibi avantajlar sunuyor.

    Ducati V21L’de kullanılan 980 adet QSE-5 hücreli QuantumScape bataryası, 844 Wh/L enerji yoğunluğuna ulaştı. Bu değer, hem motosikletler hem de otomobiller için devrim niteliğinde. Testlerde %10’dan %80’e sadece 12 dakikada şarj olabilmesi, günlük kullanım açısından bile büyük bir sıçrama anlamına geliyor.


    Ducati V21L: MotoE’nin Test Laboratuvarı

    V21L, Ducati’nin MotoE Dünya Şampiyonası için geliştirdiği elektrikli yarış motosikletinin prototipi. MotoE yarışlarının izleyici ilgisi düşük olsa da, Ducati’nin buradan elde ettiği veri birikimi paha biçilemez.

    Son üç yılda:

    • Batarya ağırlığında 8 kilogramlık (yaklaşık 18 pound) tasarruf sağlandı.
    • Yüksek devirlerde güç kaybı minimuma indirildi.
    • Hızlı şarj yeteneği ciddi şekilde iyileştirildi.

    Ancak hâlâ, içten yanmalı motorlu MotoGP makinelerinin ağırlık ve menzil avantajını yakalamış değil. Bu nedenle Ducati, VW Grubu’nun diğer markaları Audi ve PowerCo ile birlikte yeni teknolojileri test etmeyi sürdürüyor.


    VW Grubu’nun Stratejik Hedefi

    VW, QuantumScape ile 2012 yılından bu yana çalışıyor. Amaç, 2030 yılına kadar katı hal bataryaları seri üretime geçirmek. İlk hedef, Volkswagen ID. serisi elektrikli otomobillere bu teknolojiyi entegre etmek.

    Ducati’nin V21L’i ise bu yolculukta adeta bir deneysel platform. Hafifliği, performans beklentisi ve sınırlı üretim doğası sayesinde, yeni batarya hücreleri için en uygun test ortamını sunuyor.

    VW yöneticileri, IAA sahnesinde yaptıkları açıklamalarda şu noktayı vurguladı:

    “Bu, laboratuvardan seri üretime giden yolculukta önemli bir kilometre taşı. Daha uzun menzil ve daha kısa şarj süreleri artık hayal değil.”


    Piyasaya Yansıması: Elektrikli Araçlarda Yeni Dönem

    Katı hal bataryalarının başarılı olması halinde:

    • Elektrikli araçların menzili %30-50 artacak.
    • Şarj süreleri dakikalara inecek.
    • Daha küçük batarya paketleriyle aynı performans elde edilebilecek.

    Bu da hem otomobiller hem de motosikletler için daha hafif, daha güvenli ve daha verimli bir gelecek anlamına geliyor.

    Toyota, Honda ve BMW de aynı teknoloji üzerinde çalışıyor. Ancak VW Grubu, sahada çalışan ilk prototip araçla (Ducati V21L) bu yarışta ciddi bir avantaj elde etmiş durumda.


    CEO Domenicali’den Açıklama

    Ducati CEO’su Claudio Domenicali, tanıtımda şu sözleri kullandı:

    “Ducati olarak her zaman teknolojinin sınırlarını zorladık. MotoGP’de elde ettiğimiz 6 ardışık markalar şampiyonluğu bunun bir göstergesi. Katı hal bataryaların sunduğu enerji yoğunluğu, yüksek performanslı motosikletler için mükemmel bir eşleşme.”

    Bu açıklama, Ducati’nin sadece yarış sahalarında değil, gelecekte yol modellerinde de bu teknolojiyi kullanmayı hedeflediğini gösteriyor.


    Karşılaşılan Zorluklar

    Tabii ki bu süreç tamamen sorunsuz değil. Katı hal bataryaların:

    • Kırılgan yapısı
    • Lityum dendrit sorunları
    • Yüksek üretim maliyeti

    gibi engelleri hâlâ çözülmeyi bekliyor.

    QuantumScape CEO’su Siva Sivaram da IAA sahnesinde yaptığı açıklamada, “Hâlâ kat edilmesi gereken yol var, ancak ticari hücreleri bu on yıl bitmeden piyasaya sunmayı hedefliyoruz” diyerek beklentileri gerçekçi şekilde özetledi.


    MotoE’nin Geleceği ve Ducati’nin Rolü

    MotoE serisinin düşük ilgi nedeniyle askıya alınması planlansa da, Ducati burada elde ettiği tecrübeyi daha geniş ürün gamına aktarmaya hazırlanıyor. Katı hal batarya testleri, ilerleyen yıllarda markanın ilk elektrikli yol motosikletinin de temelini oluşturacak.

    Bu sayede Ducati, Ducati V21L ile sadece performans tutkunlarına değil, aynı zamanda sürdürülebilirlik arayan tüketicilere de hitap etmeyi planlıyor.


    Gelecek Ducati ile Daha Elektrikli

    Ducati’nin V21L prototipi, sahne aldığı 15 saniyelik sürüşle bile otomotiv dünyasında büyük ses getirdi. Çünkü mesele sadece bir motosiklet değil, geleceğin enerji teknolojisinin gerçeğe dönüşmeye başlaması.

    VW Grubu ve QuantumScape iş birliği, katı hal bataryaları hayal olmaktan çıkarıp yollara taşımaya bir adım daha yaklaştırdı.

    Önümüzdeki yıllarda bu teknoloji sadece Ducati’nin pist makinelerinde değil, günlük otomobillerimizde de karşımıza çıkacak.

    Piston Kafalar Yorumu

    Ducati’nin V21L prototipi, sadece bir yarış motosikleti değil; geleceğin enerji teknolojisinin test sahası. VW Grubu ve QuantumScape iş birliğiyle geliştirilen katı hal batarya teknolojisine sahip Ducati V21L, hem otomobil hem motosiklet dünyasında devrim yaratacak potansiyele sahip. Eğer bu teknoloji seri üretime ulaşırsa, elektrikli mobiliteyi bugüne kadar gördüğümüzden çok daha hızlı, güvenli ve heyecan verici hale getirecek.

    Ducati motosikletlerin Türkiye’deki resmi satış kanalına BURADAN ulaşabilirsiniz.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir

  • Elektrikli Araçlar İçin Devrim: Batarya Fırlatma Teknolojisi Geliyor!

    Elektrikli Araçlar İçin Devrim: Batarya Fırlatma Teknolojisi Geliyor!

    Çin’de geliştirilen yeni teknoloji, elektrikli araçlar için batarya yangınlarına karşı yüksek hızlı batarya fırlatma sistemini tanıttı. Peki bu sistem otomotiv güvenliğinde nasıl bir dönüm noktası olabilir?

    EV Yangınlarında Yeni Bir Yaklaşım

    Elektrikli araçların yaygınlaşmasıyla birlikte pil yangınları konusu hem kullanıcıların hem de üreticilerin gündemini meşgul ediyor. Geleneksel önlemler – batarya yönetim sistemleri, soğutma, güvenlik devreleri vs. – önemli ama bazı senaryolar için yeterli olmayabiliyor. Bu bağlamda Çin’de Chery iCar 03 üzerinde gösterilen yeni bir güvenlik teknolojisi büyük ilgi uyandırdı: batarya fırlatma (battery ejection).

    Bu sistem, termal kaçak (thermal runaway) tespit edildiğinde bataryayı araçtan 3-6 metre uzaklığa fırlatıyor; maksadı, yangın tehlikesi ortaya çıkmadan önce araç içindeki kişileri ve çevredekileri korumak.


    Termal Kaçak Nedir? Riskler Ne Kadar Büyük?

    Batarya yangınlarının çoğu, lithium-ion hücrelerdeki iç kısa devre nedeniyle başlıyor. Bu durum, bir hücrenin aşırı ısınmasıyla başlıyor; sıcaklık artışı yan hücrelere yayılıyor, gaz çıkışı, ardından tutuşma gerçekleşiyor. İşte bu zincirleme reaksiyona termal kaçak denir.

    EV FireSafe verilerine göre, 2010’dan 30 Haziran 2023’e kadar doğrulanmış 393 EV pil bataryası yanma olayı kaydedilmiş; ama bu sayı, toplam EV filosuna oranla oldukça düşük görünüyor.

    Termal kaçak yalnızca bir hücrede başlayan kimyasal iletim hatası olarak kalmaz; eğer önlem alınmazsa, yangın yayılır, sıcaklık bin dereceye yaklaşır ve yangın söndürülmesi çok zorlaşır.


    Geliştirilen Teknoloji: Batarya Fırlatma Nasıl Çalışıyor?

    Çin Araç Çarpışma Onarım Teknik Araştırma Merkezi ile Joyson Electronics tarafından geliştirilen bu sistem şöyle çalışıyor: iCar 03 modelinde termal kaçak tespit edildiğinde, araç içindeki yüksek voltajlı batarya bir gaz jeneratörü aracılığıyla araçtan fırlatılıyor. Fırlatma süresi yaklaşık 1 saniye; batarya 3-6 metre uzağa fırlatılıyor.

    Batarya fırlatıldıktan sonra güvenli bir çukur ya da alana yerleştiriliyor ve hızlıca örtülüyor, böylece yangının araç içine ya da yakın çevreye sıçrama riski azaltılıyor.


    Avantajlar & Potansiyel Tehlikeler

    Avantajlar:

    • Yangının başlamadan önce bataryanın araç içinden uzaklaştırılmasıyla can ve mal güvenliği artar.
    • Kabin içinde bulunan yolcuların zehirli gazdan, duman ve yüksek sıcaklıktan etkilenmesi riski azalır.
    • EV üreticileri için güvenlik standartlarının yükselmesi; yeni bir güvenlik özelliği olarak pazarda öne çıkabilme imkanını doğurur.

    Tehlikeler / Zorluklar:

    • Fırlatılan bataryanın ağırlığı ve hızı, çevredeki insanlara, yoldaki araçlara ya da yayalara zarar verebilir.
    • Sistem yanlış algılama yaparsa gereksiz yere patlamaya benzer bir mekanizma çalışabilir.
    • Gaz jeneratörleri, mekanik parçalar vs. zamanla bakım gerektirir; güvenilirlik kritik.
    • Bu özellik henüz ticari araçlarda yok, test aşamasında; standart tam olarak belli değil. Joyson ya da Çin Teknik Merkezi bu sistemin otomobil üreticilerine sunulmasına dair net takvim açıklamamış durumda.

    Global Perspektifte Yangın Riski & EV’ler

    Araştırmalar gösteriyor ki, EV’lerin (Elektrikli Araçlar) yangına yakalanma riski, benzinli/dizel araçlara kıyasla genel oran olarak daha düşük ya da benzer seviyelerde olsa da, yangın başladığında durum daha zorlu. Yangın süreleri, sönme zorlukları, yeniden tutuşma olasılığı gibi faktörler EV’leri özel risk grubuna koyuyor.

    Örneğin Güney Kore’de yeraltı otoparklarında meydana gelen EV yangınları, şarj istasyonlarında güvenlik önlemleri ve batarya üretimi kaynaklı risklerin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.

    Ayrıca batarya teknolojisinin kimyası (örneğin LFP vs NMC), şarj durumu (pilin yüzde kaçlık seviyede olması), dış etkenler (sıcaklık, darbe vs.) gibi değişkenler riskin büyüklüğünü etkiliyor.


    Türkiye İçin Ne Anlama Geliyor?

    • Elektrikli araç pazarı Türkiye’de hızla büyüyor; devlet teşvikleri, vergi düzenlemeleri, yerli üretim projeleri gündemde. Bu güvenlik teknolojileri, EV‘lerin benimsenmesini olumlu etkileyebilir.
    • Türkiye’deki kullanıcılar genellikle batarya yangını gibi risklere daha fazla hassas olabiliyor; ev, otopark ve şehir içi kullanımda güvenlik endişeleri var. Bu tür bir teknoloji, kullanıcı güvenini artırabilir.
    • Kamu düzenleyicileri ve otomotiv denetleme kurumları için yeni standartların belirlenmesi ihtiyacı söz konusu; bu sistemin ticarileşmesi halinde mevzuat ve güvenlik regülasyonları güncellemek gerekebilir.
    • Ayrıca Türkiye’de şarj altyapısındaki sorunlar, hava sıcaklığı varyasyonları gibi yerel koşullar bu tür sistemlerin efektif kullanımını etkileyebilir.

    Şu Anda Ne Durumda? Ticarileşme Var mı?

    • Bu teknoloji hâlâ deneysel/demo aşamasında; resmi üretici teklifleri ya da otomobil modellerine entegrasyonu konusunda doğrulanmış bilgiler sınırlı.
    • Joyson Electronics ve Çin Araç Çarpışma Onarım Merkezi tarafından yapılmış bir demonstrasyon video paylaşımı mevcut ama detay teknik dokümanların çoğu kamuoyuyla açıkça paylaşılmamış.
    • Güven ve test süreçleri önemli olacak: yanlış tetikleme, bataryanın fırlatma yönü ve çevre güvenliği (yayalar, diğer araçlar) gibi risklerin minimize edilmesi şart.

    Güvenlik Evriminde Bir Adım

    Elektrikli araçların sadece çevresel avantajları değil, kullanıcı güvenliği açılarından da evrilmesi gerekiyor. Batarya yangınları konusunda yeni bir çözüm olarak görülen yüksek hızlı batarya fırlatma teknolojisi, potansiyel olarak ciddi bir devrim niteliğinde.

    Ancak ticari olarak yaygınlaşması, regülasyonların güncellenmesi, üretici güvenilirliği ve altyapısal hazırlıklarla doğru orantılı olacak. Kullanıcılar, sadece performans ve çevre dostuluğu değil, aynı zamanda araçlarının yangın gibi kritik risklere karşı korunmuş olmasını da esas kriter haline getiriyor.

    Piston Kafalar Yorumu

    Elektrikli araç yangınları konusu, otomotiv sektörünün en kritik güvenlik tartışmalarından biri haline geldi. Çin’de geliştirilen batarya fırlatma teknolojisi, her ne kadar sıra dışı görünse de, elektrikli araç güvenliği için yeni bir dönemin kapılarını aralayabilir. Bu sistemin seri üretime geçebilmesi için küresel güvenlik standartlarını karşılaması ve kapsamlı testlerden başarıyla geçmesi gerekiyor.

    Bizce önümüzdeki yıllarda otomobil üreticileri yalnızca menzil ve hız üzerine değil, aynı zamanda elektrikli araçlarda yangın güvenliği ve yenilikçi batarya çözümleri üzerine de rekabet edecek. Pazarın geleceğini şekillendirecek asıl fark, sürücülere güven veren bu tür teknolojiler olacak.

    Chery’nin tüm modellerine ve güncel fiyat listesine Chery Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Bu Haberde İlginizi Çekebilir

  • $30 Binlik Ford Elektrikli Kamyonet Mustang Kadar Hızlı

    $30 Binlik Ford Elektrikli Kamyonet Mustang Kadar Hızlı

    Ford, 2027’de tanıtacağı $30 binlik elektrikli kamyonetle Mustang EcoBoost kadar hızlı performans vaat ediyor. Uygun fiyatlı, hızlı ve çevreci çözüm yolda.

    Ford’un Yeni “Model T Anı” Yolda

    Otomotiv dünyasında devrim yaratan Ford Model T, yalnızca otomobil değil üretim sistemiyle de tarihe geçti. Ford, şimdi benzer bir devrimi elektrikli araç pazarında başlatmak istiyor. Şirket CEO’su Jim Farley, “Ford Universal EV Production System” adını verdikleri yeni üretim sistemini ve bu sistemle hayata geçecek ilk elektrikli kamyonet projesini duyurdu.

    Bu yeni sistem, üretimi üç farklı alt montaj hattına bölerek verimliliği artırıyor. Her bir alt hattın ayrı işlemleri tamamladıktan sonra birleşmesi, montaj süresini kısaltırken, işçilerin araç üzerindeki erişimini kolaylaştırıyor.

    Ford Universal Electric Vehicle Platform (FUEVP) Tanıtıldı

    Yeni üretim düzeniyle birlikte Ford Universal Electric Vehicle Platform (FUEVP) da tanıtıldı. Bu platform, Ford’un gelecekteki elektrikli araçlarının tek bir altyapı üzerinde üretilmesini sağlayacak. Volkswagen’in MEB platformuna benzer şekilde tasarlanan FUEVP, maliyeti düşürmek ve üretimi hızlandırmak amacıyla geliştirildi.

    Platformda lityum-demir-fosfat (LFP) bataryalar kullanılacak. Bu bataryalar, hem maliyet avantajı hem de uzun ömür sunarken, aracın toplam ağırlığını azaltarak menzil verimliliğini artıracak. Üretim sürecinde kullanılacak ileri seviye tek parça döküm (unicasting) teknolojisi de montajı kolaylaştıracak.

    İlk Model: 30 Bin Dolarlık Elektrikli Kamyonet

    Yeni platformun ilk ürünü, orta boy, dört kapılı, tamamen elektrikli bir kamyonet olacak. Ford, bu modelin Mustang EcoBoost kadar hızlı olacağını söylüyor. Bu, 0-100 km/s hızlanmasının yaklaşık 5 saniyenin altında olacağı anlamına geliyor.

    Fiyat hedefi ise dikkat çekici: 30 bin dolar. Bu rakam, elektrikli araç pazarında uygun fiyatlı ama yüksek performanslı seçenek arayan kullanıcılar için önemli bir fırsat olacak. Modelin “Ranger EV” adını alıp almayacağı henüz belli değil.

    Üretim ve İstihdam

    Kamyonetin üretimi, Ford’un Louisville Montaj Fabrikası’nda yapılacak. Hâlihazırda Expedition, F-250 ve Lincoln Navigator gibi modellerin üretildiği bu tesiste, yeni proje için yaklaşık 4.000 kişilik istihdam sağlanacak. Üretim başlangıç tarihi ise 2027 olarak planlandı.

    Elektrikli Kamyonet Pazarında Yeni Dönem

    Bu model, Ford’un elektrikli araç pazarındaki rekabet gücünü artırırken, kullanıcıya performans + uygun fiyat + düşük kullanım maliyeti üçlüsünü sunmayı hedefliyor. Tesla Cybertruck ve Rivian R1T gibi rakiplerin karşısına konumlanacak olan bu kamyonet, segmentin en dikkat çekici oyuncularından biri olabilir.


    Piston Kafalar Yorumu

    Ford’un elektrikli kamyonet atağı, fiyat ve hız kombinasyonuyla şimdiden heyecan yarattı. 30 bin dolar seviyesinde Mustang EcoBoost hızına yakın bir performans sunmak, hem geleneksel kamyonet kullanıcılarını hem de elektrikli araç meraklılarını cezbedebilir. Özellikle LFP batarya tercihi, uzun ömür ve maliyet avantajıyla stratejik bir adım olarak öne çıkıyor.

    Ford markasının Türkiye’de satılan modellerine ve en güncel fiyat listesine Ford Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

    Bu Haber de İlginizi Çekebilir:

    🔗 Ford Bronco’nun 60. Yılına Özel Retro-Ruhlu Yeni Versiyon Geri Döndü
    Ford, efsanevi Bronco’nun 60. yılını kutlamak için nostaljik tasarımı modern özelliklerle harmanlayan yeni retro versiyonunu tanıttı. Eski ruh canlandırıldı!

    🔗 Downsizing Bitti: Büyük Motorlar Hibrit Yardımıyla Geri Geliyor
    Hacimli motorların geri dönüşü: Artık daha büyük motorlar, hibrit teknolojisiyle buluşarak performans ve verimlilik sunuyor. Yeni dönem motor trendi burada.

  • NISSAN`dan Üretim Teknolojilerine 300 Milyon Dolarlık Yatırım

    NISSAN`dan Üretim Teknolojilerine 300 Milyon Dolarlık Yatırım

    NISSAN, 300 milyon dolarlık yatırımla üretim süreçlerini dönüştürüyor. Yeni teknolojilerle daha çevreci, verimli ve akıllı otomobiller üretilmesi hedefleniyor.

    Akıllı Mobiliteye Dev Adım: NISSAN’dan 300 Milyon Dolarlık Üretim Yatırımı

    NISSAN, küresel çapta tüm fabrikalarında kullanmak üzere ileri üretim teknolojilerine ve ekipmanlarına 300 milyon dolarlık yatırım yaptığını açıkladı. Bu stratejik yatırım, NISSAN Akıllı Mobilite vizyonunun temel yapı taşlarından biri olacak. Şirket, üretim süreçlerini daha esnek, sürdürülebilir ve verimli hale getirerek, geleceğin elektrikli ve bağlantılı otomobillerine sağlam bir zemin hazırlıyor.

    İlk Durak: Japonya’daki Tochigi Fabrikası

    Yeni teknolojilerin ilk olarak Japonya’daki Tochigi Fabrikası’nda uygulamaya alındığı duyuruldu. NISSAN, 2020 itibarıyla bu sistemleri diğer fabrikalarına da entegre edeceğini açıkladı. Amaç; geleneksel üretim anlayışını dönüştürerek, elektrifikasyon ve otomasyon çağında liderlik etmek.

    “Üretimi Baştan Yazıyoruz”

    NISSAN Üretim ve Tedarik Zinciri Yönetimi Genel Başkan Yardımcısı Hideyuki Sakamoto, bu dönüşümün sadece donanımsal değil, zihinsel bir dönüşüm olduğunu vurguladı:

    “Amacımız, üretim anlayışını baştan tanımlamak. Usta teknisyenlerimizin becerilerini yeni uzmanlık alanlarına yönlendirerek bu dönüşümü mümkün kılacağız.”


    Evrensel Güç Aktarma Montaj Sistemi ile Devrim

    Yeni üretim teknolojilerinin merkezinde yer alan sistemlerden biri de Evrensel Güç Aktarma Montaj Sistemi. Bu sistem, otomatik paletler yardımıyla güç aktarma organlarının araçlara milimetrik hassasiyetle monte edilmesini sağlıyor. Paletler, montaj sırasında aracın boyutlarını gerçek zamanlı ölçerek, dinamik ayarlamalar yapabiliyor.

    Robotlar ve Ustalık Bir Arada

    NISSAN, bu dönüşüm sürecinde robotlardan da faydalanıyor. “Eğitilmiş robotlar” sayesinde hem üretim kalitesi artırılıyor hem de çalışanlar daha ergonomik koşullarda çalışabiliyor. Örneğin:

    • Su yalıtımı için uygulanan macun benzeri maddeler, artık robotlar tarafından hassas şekilde uygulanabiliyor.
    • Tavan döşemesi montajı, artık kabin içine insan girmeden robotlar tarafından gerçekleştiriliyor.

    Çevre Dostu Üretim Hamlesi

    Karbon Emisyonunda %25 Azalma

    NISSAN üretim teknolojisi yatırımı, çevresel etkiyi azaltmaya yönelik adımlar da içeriyor. Özellikle boyama işlemi, bu dönüşümün en dikkat çekici unsurlarından biri. Geleneksel yöntemlerle yapılan boyamalarda yüksek sıcaklıklar gerekiyor. Ancak yeni sistem sayesinde:

    • Gövde ve tamponlar düşük sıcaklıkta ve su bazlı boya ile birlikte boyanabiliyor.
    • Bu sayede CO₂ emisyonu %25 oranında azaltılıyor.
    • Ayrıca susuz boyama kabini ile atık boyaların geri kazanılması sağlanıyor.

    NISSAN’ın Teknolojik Vizyonu

    Sakamoto, “Bu yatırımlar sadece bugünü değil, geleceği de şekillendiriyor. NISSAN Akıllı Mobilite vizyonumuzun temelini bu yenilikler oluşturuyor.” diyerek şirketin teknolojideki liderliğini sürdüreceğini vurguladı.


    Piston Kafalar Yorumu

    Bu dev üretim hamlesi, NISSAN’ın klasik üretim anlayışını bırakıp tam anlamıyla dijital ve sürdürülebilir bir çağın aktörü olma yolunda emin adımlarla ilerlediğini gösteriyor. Otomotiv sektöründe çevreci ve verimli üretim anlayışı, markalar arasında rekabetin yönünü değiştirecek gibi görünüyor.

  • Otomatik Frenleme Yapan Sistem 2022’de Hazır!

    Otomatik Frenleme Yapan Sistem 2022’de Hazır!

    Araçlarımızın kendi kendilerine duracakları günler yakında gelecek. Neredeyse çoğu araç kendi kendisine duracağı zaman herkesin tahmin ettiğin daha bir yakın zamanda gerçekleşecek.

    Ulusal Otoban Güvenliği Yönetimi (National Highway Traffic Safety Administration) otomatik frenleme sistemini standart bir özellik haline getirmek için 20 tane otomobil üreticisi olan firmayla yaptığı bir anlaşmayla birlikte 1 Ekim 2022 de hayata geçeceği bildirildi. Bu teknoloji aslında bilim kurgu filmlerinden fırlamış bir fikir gibi olsa da yaklaşık 6 yıl içinde hayata geçecek hayati bir proje.

    UOGY (NHTSA), bu ortaklığın çalışmaları ve hazırlıkları 3 yıl süresince tamamlanacağı ve 28.000 kazayı ve 12.000 yaralanmayı önleyeceği tahmin ediliyor. Günümüzle 2022 arasında gelişmeye devam edecek. IHS adlı araştırma şirketinin yaptığı araştırma ve tahminlere göre otomatik frenleme sistemine sahip araçların %25’lik kısmının Kuzey Amerika’da 2020 yılında hazır olacağı düşünülüyor. Aslında bu sisteme sahip bazı araçlara günümüzde rastlanabiliyor. Buna en iyi verilebilecek örnek Volvo XC90, ama ne yazık ki daha halka hitap edebilecek bir araç ta mesela bir Honda Civic ya da Ford Focus’ta bu teknoloji sadece opsiyon olarak satın alınabiliniyor.

    Halen, UOGY (NHTSA) ve de otomobil üretici firmalar arasında yapılan anlaşma bir çözüm olarak görülmüyor. Yeni üretilecek tüm araçlarda bu teknoloji sunulsa bile halen mevcut olarak yollarda milyonlarca bu teknolojiye sahip olmayan araç bulunmakta. Otomobil üreticileri bu teknolojiyi güvenliği artırmak amacıyla geliştirseler de, sürücüden kaynaklanan hataların önüne geçmeleri oldukça zor. Bu atılan teknolojik adımın bize gösterdiği bir kanıt var o da otomotiv endüstrisinin gelişmekte olduğudur. Kim bilir bizi gelecekte ne teknolojiler bekliyor. Hep birlikte bekleyip görelim.

                                                                                                       Haber: Soner ÜNLÜER