Etiket: Otomotivin Geleceği

  • Otomotivde 2022 Ocak- Kasım Dönemi Değerlendirmesi Yapıldı

    Otomotivde 2022 Ocak- Kasım Dönemi Değerlendirmesi Yapıldı

    Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği (ODMD), otomotiv sektörü yönünden 2022 Ocak- Kasım dönemini değerlendirerek kısa, orta ve uzun vadeli beklentilerini paylaştı.

    Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği (ODMD), yeni ismiyle ilk kez 2 Aralık 2022 tarihinde Mandarin Oriental Hotel İstanbul’da gerçekleştirdiği basın toplantısında, Ocak- Kasım dönemi otomobil ve hafif ticari araç satış adetlerini açıkladı. ODMD, otomotiv sektörünü de değerlendirerek kısa, orta ve uzun vadeli beklentilerini de paylaştı.

    Otomotiv sektörüne dair on bir aylık değerlendirmenin ve beklentilerin açıklandığı basın toplantısında ODMD Genel Koordinatörü Dr. Hayri Erce Ocak-Kasım dönemi otomobil ve hafif ticari araç satışlarına dair detaylı bir sunum gerçekleştirirken, ODMD Yönetim Kurulu Başkanı Ali Haydar Bozkurt konuşmasında sektörün kısa, orta ve uzun vadeli beklentilerini paylaştı.

    ODMD Genel Koordinatörü Dr. Hayri Erce, otomotiv sektöründe Ocak-Kasım dönemi satış adetlerini ve detaylı analizlerini kamuoyu ile paylaştı. Erce, yılın on bir ayına ilişkin otomobil ve hafif ticari araç pazarını değerlendirdiği sunumunda ‘‘Türkiye otomobil ve hafif ticari araç toplam pazarı, 2022 yılı Ocak-Kasım döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre %1,0 oranında azalarak 668.063 adet olarak gerçekleşti. Otomobil satışları, 2022 yılı Ocak-Kasım döneminde geçen yıla göre %2,4 oranında azalarak 505.886 adet, hafif ticari araç pazarı %3,4 artarak 162.177 adet oldu.

    2021 yılında otomotiv toplam pazarı 772 bin 722 adetle tamamlanmıştı. Bu verilere otomobil, hafif ticari ve ağır ticari araç satışları dahildir. Küresel arenada rekabet üstünlüğümüzü korumak ve daha da geliştirmek, yeni yatırımların yeni teknolojilerle beraber ülkemize gelmesi bakımından iç pazarın büyüklüğü, ileriye dönük sağlıklı kararlar alabilmek için güven ve istikrar ortamı önem taşıyor. Bu bakımdan yeni teknolojileri dikkate alarak, yakın geleceğe gerek altyapı gerekse bir yandan mevzuat düzenlemeleri ile hazırlıklı olmamız ve küresel arenadaki rekabetçi gücümüzü mutlaka korumamız gerekiyor.’’

    “Türkiye’nin otomotiv üretim üssü olmasının tam zamanı!”

    2022 yılındaki gelişmeleri ve Türkiye otomotiv sektöründe kısa, orta ve uzun vadeli bakış açısını değerlendiren ODMD Yönetim Kurulu Başkanı Ali Haydar Bozkurt, “Kısa vadeli duruma baktığımızda, 24 Kasım tarihi itibariyle matrah tutarlarının güncellenmesi ile ilgili olarak sektörde uzun zamandır dile getirdiğimiz düzenleme yapıldı. Ancak matrah tutarlarındaki artışların etkisi sınırlı oldu.” diye konuştu.

    ODMD olarak orta vadeli beklentilerini de açıklayan Bozkurt, şunların altını çizdi;

    “Dünyada gelişen teknolojiler ile beraber bizim şu anda kullandığımız ‘1.6 litre motor hacminin üstü lükstür, altı değildir’ noktasının dışına çıktı. Orta vade beklentimiz, bu konuda temiz bir sayfa açıp kriterlerin gözden geçirilmesini sağlamak olacak. Gelişen teknolojilere uygun araçların ülkemizde de kullanılmasını istiyoruz. Tüketici yeni bir teknolojiye sahip aracı olduğu zaman daha çevreci ürünler kullanmış olacak. Hatta yakıt tüketimi konusunda da daha verimli araçlara kavuşmuş olacağız. Orta vade beklentimiz öncelikle sistemin gözden geçirilmesi yönünde.”

    ODMD Yönetim Kurulu Başkanı Ali Haydar Bozkurt, dernek tarafından hazırlanan Türkiye Otomotiv Ekosistemi Gelişim Senaryoları ile ülkemizin üretimde öne çıkacağı noktaları tespit ettiklerini belirterek;

    2023-2034 arası yılların modellendiği senaryoda Türkiye’de otomotiv ekosistemine uzun vadeli olarak baktığımızda, herkesin en başta ÖTV’nin kaldırılmasını talep ettiğini görüyoruz. Ancak bunun sadece bir günde yapılamayacağı bir gerçek. Aynı zamanda mevcut araç envanterinin değeri düşer ve başta filo şirketleri gibi envanter yöneten şirketlerin yönetemeyeceği durumlar yaşanır. Bu noktada otomotiv ekosistemini gözeten, sorumluluk sahibi bir yaklaşım göstermeliyiz. Biz de ODMD olarak uzun vadede ÖTV konusunu nasıl kaldırabiliriz diye kapsamlı bir çalışma gerçekleştirdik. Bu sayede ülkemiz artık ‘otomobil üzerinden yüksek vergiler alan bir ülke’ şeklinde anılmaktan çıkar, ‘yeni teknolojiler için bir üretim üssü haline gelebilir’. Kısacası, Türkiye’nin otomotiv üretim üssü olmasının tam zamanı!

    “ÖTV’yi uzun vadede kaldıracak senaryo ile 2 milyon adedin üstünde bir iç pazar mümkün”

    Gerçekleştirdiğimiz simülasyona göre kademeli olarak ÖTV oranlarının düşmesiyle birlikte bu rakamı sıfırlayacak bir senaryo çalışıldı. Bu 10-15 yıllık süreçte üretim yatırımı almak gibi teşviklerin hazırlanması üzerine detaylar da devreye girmeli. Böyle bir adım atmak için tam olarak doğru zamandayız ve bu geçişi doğru yönetmeliyiz. Bu adımlarla birlikte otomobil ve hafif ticari araç pazarının 2034’e kadar 2 milyonun üstünde bir adede ulaşma potansiyeli var. Pazarın gelişimi, Türkiye Otomotiv Sektörü’nü Dünya Otomotiv Ekosistemi’ndeki yerini daha üst sıralara taşıyacaktır. Biz ülke olarak mevcut konjonktürde, yatırım ve üretim anlamında en avantajlı konumdayız. Böyle bir stratejik hamle ile bir yol haritası belirlememiz ve bu yol haritasına sadık kalmamız önem taşıyor. 2010 yılından itibaren ortalama iç pazar adetleri 800 bin adetlerde ve aslında 2 milyonu geçecek, 3 milyon adedi ise zorlayacak bir iç pazar potansiyelimiz var. Ortaya koyduğumuz senaryo ile otomotiv yol haritası oluşturularak, 2034’e kadar 1000 kişiye düşen otomobil sayısı, 219 adetten Doğu Avrupa ortalaması olan 365 adedin üzerine çıkarken, daha fazla marka/model üretimi mümkün olacak, otomotiv ihracatı 2 milyon adede ve 30 milyar dolar seviyelerinden 50 milyar doların üzerine çıkarma imkanı olacaktır. Tedarik sanayinin de ekonomik ölçeklere ulaşması ve yatırımlarını artırabilmesi mümkün. Bu gelişmeler yeni yan sanayi firmalarının da ülkemizde yatırımlar yapmasına ve mevcut yan sanayi firmalarının kapasite artırmasına fırsat yaratacaktır.

    Özellikle son dönemde Çinli elektrikli araç üreticilerinin Avrupa pazarına giriş yapmakla ilgili önlerindeki en büyük zorlukların başında gümrük tarifeleri ve lojistik yönden uzaklık konuları gelmekte. Aslında Türkiye, Çinli otomobil üreticileri için en uygun üretim üssü olarak öne çıkabilecek fırsatları da barındırıyor.

    “Otomotivde istihdam toplamı yüzde 50 artabilir”

    ODMD Yönetim Kurulu Başkanı Ali Haydar Bozkurt, ÖTV’nin kademeli olarak azaltılması sayesinde, Türkiye’de sektörün her açıdan gelişeceğini ifade ederek, “Dönüşen otomotiv sektörü çevresinde, pazar/ihracat/üretimin artması, paydaş sektörlerle beraber katma değeri yüksek iş imkanlarının gelişimine fırsat tanıyacaktır. Otomotiv ve paydaş sektörlere ait istihdam toplamı %50 seviyelerinde artarak 750 bin kişiye ulaşabilecektir. Türkiye’deki araç parkının yaş ortalamasının düşmesinde, ÖTV’nin azalan bir takvimde indirilmesinin de olumlu etkileri olacaktır.  İç pazar adetlerini olması gereken seviyelere taşıyacak uygulamalar ayrıca araç parkımızın gençleşmesi bakımından da gerekli. Tüm bu önemli faktörler göz önüne alındığında kademeli bir özel tüketim vergisi indirimi ile otomotive uygulanan özel tüketim vergilerinin sıfırlanması hem tüketiciler hem ekonomimiz hem de sektörün büyümesi ve gelişmesi için çok sayıda fırsatlar doğuracağına inanıyoruz.” dedi.

    “Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği adı ile yola devam ediyoruz”

    Globalde mobilite kavramının değiştiğinin, akıllı hareketlilik kavramının önem kazandığının altını çizen ODMD Yönetim Kurulu Başkanı Ali Haydar Bozkurt, derneğin isim değişikliğini şu şekilde açıkladı;

    Sektör olarak şu anda 100 yıllık dönüşümün ilk dönemine hep beraber şahitlik ediyoruz. Sürdürülebilir bir dünyada akıllı mobilite vizyonu her geçen gün daha büyük önem kazanıyor. Üretici firmalar kendi mobilite platformlarını ve mobilite şirketlerini oluşturmaya başladılar. Artık mobilite dediğimiz kavram, sadece otonom ve elektrikli araçlardan oluşmuyor.  Bağlantılı araçlar, otonom sürüşe dair hazırlıklar, akıllı hız destek sistemleri kapsamında güvenlikle ilgili önemli teknolojik gelişmeler, paylaşım ekonomisi, akıllı cihazlar, elektrifikasyon ve alternatif yakıtlı araçlara yönelim her geçen gün artıyor. Sonuç olarak mobilite sistemi çok geniş bir kavram haline geldi. İnsanların mobilite ihtiyaçlarının tamamına hizmet eden, hayatını kolaylaştıran sistemler kazanacak. Önümüzdeki dönemde mobilite platformları çok fazla konuşulacak ve mobilite platformlarını dernek olarak kendi bünyemizde topluyoruz. Artık mobilite platformları da derneğimize üye olabilecek. Tüzüğümüzü değiştirdik ve ilk etapta OEM firmaların kendi oluşturacakları mobilite platformlarını ve şirketlerini derneğe üye olarak katabileceğiz. Tüzüğümüzün değişmesiyle beraber derneğimizde isim değişikliği de yaptık. Artık derneğimizin adı Otomotiv Distribütörleri ve Mobilite Derneği (ODMD) oldu. Mobiliteyi anlatan M harfini logomuza dahil ettik ve sizlerle bugün burada yeni logomuzu da ilk kez paylaşıyoruz.” diye sözlerine ekledi.

  • Otomotivde Gelecek Kompozit Malzeme Olacak

    Otomotivde Gelecek Kompozit Malzeme Olacak

    Boğaziçi Üniversitesi Kompozit Laboratuvarı, otomotivde çeliğin yerini alacak karbon elyaflı kompozit malzemeler üzerine çalışıyor. Hafif, dayanıklı ve çevreci taşıtların yolu açılıyor.

    Hafiflik, Dayanıklılık ve Geleceğin Otomotiv Trendleri

    Otomotiv sektörü, küresel iklim değişikliği ve karbon emisyonu kısıtlamaları nedeniyle köklü bir dönüşüm sürecinden geçiyor. Geleceğin araçları yalnızca elektrikli olmakla kalmayacak, aynı zamanda hafif, güçlü ve daha çevreci malzemelerle üretilmiş olacak. İşte bu noktada kompozit malzemeler ön plana çıkıyor.

    Boğaziçi Üniversitesi Kompozit Laboratuvarı, 2004 yılından bu yana bu konuda öncü araştırmalar yürütüyor. Laboratuvar, Makine Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nuri Ersoy liderliğinde faaliyet gösteriyor ve 2013 yılında İstanbul Kalkınma Ajansı desteğiyle altyapısını güçlendirerek çalışmalarını hızlandırdı.


    Karbon Emisyonu Baskısı Otomotivde Hafiflemeyi Zorunlu Kılıyor

    Doç. Dr. Nuri Ersoy, otomotiv sektöründe hafif araç tasarımının artık bir tercih değil zorunluluk olduğuna dikkat çekiyor:

    • Avrupa Birliği önümüzdeki yıllarda araçların karbon emisyonlarını 120 gr/km seviyesinde sınırlandırmayı planlıyor.
    • ABD için bu sınır 200 gr/km olarak öngörülüyor.
    • Bu hedeflere ulaşmanın yolu ise araçların ağırlığını önemli ölçüde azaltmaktan geçiyor.

    Kompozit malzemeler, birim ağırlık başına çok yüksek dayanım sunarak bu ihtiyaca en uygun çözüm olarak görülüyor.


    Havacılıktan Otomotive: Kompozitin Yolculuğu

    Kompozit malzemeler, 1980’li ve 90’lı yıllarda yüksek maliyetleri nedeniyle yalnızca havacılıkta kullanılabiliyordu. Ancak günümüzde üretim tekniklerinin gelişmesiyle birlikte otomotiv ve kara taşımacılığı için de ekonomik hale gelmeye başladı.

    Bu dönüşüm, otomotiv üreticilerinin karbon elyaf takviyeli kompozitleri çarpışma kutusu, tampon ve enerji soğurma sistemleri gibi kritik güvenlik alanlarında kullanmaya başlamasına yol açtı.


    Çelik Algısı Değişiyor: Daha Hafif, Daha Güvenli Araçlar

    Ersoy’a göre, karbon elyaf takviyeli kompozit malzeme kullanıldığında araçlarda %40-60 oranında hafifleme sağlanabiliyor. Bu da yalnızca yakıt tasarrufu değil, aynı zamanda daha yüksek güvenlik anlamına geliyor.

    • Kompozitler, enerji soğurma kapasitesi bakımından metallere göre çok daha verimli.
    • Olası çarpışmalarda enerjiyi emme kabiliyeti, yolcuların daha iyi korunmasına katkı sağlıyor.
    • Yakın gelecekte “ağır çelik araç daha güvenlidir” algısı yerini “hafif ve kompozit araç daha dayanıklıdır” düşüncesine bırakacak.

    Türkiye’de Kompozit Çalışmaları

    Türkiye’de otomotiv sektörü de bu dönüşüme kayıtsız değil. Çeşitli üniversitelerde ve Ar-Ge merkezlerinde kompozit malzeme üzerine araştırmalar devam ediyor. Boğaziçi Üniversitesi Kompozit Laboratuvarı, bu çalışmaların merkezinde yer alıyor.

    Laboratuvar, hem temel bilimsel araştırmalar hem de uygulamalı projeler ile sektöre katkı sunuyor. Buradaki çalışmalar, Türkiye’nin gelecekte otomotiv üretiminde rekabet gücünü artıracak stratejik bir yatırım olarak değerlendiriliyor.


    Horizon 2020 Kapsamında Yeni Projeler

    Doç. Dr. Ersoy, Avrupa’nın bilim ve teknoloji uyum politikalarını destekleyen Horizon 2020 programı kapsamında yeni bir proje hazırlığında olduklarını açıkladı. Bu proje, Avrupa Birliği’nin çağrıları doğrultusunda otomotivde kompozit malzeme kullanımını artırmaya yönelik olacak.

    Bu tür projeler, Türkiye’nin otomotiv sektörünü sadece üretim tarafında değil, aynı zamanda teknolojik gelişim ve yenilikçi malzeme kullanımı alanında da güçlendirecek.


    Neden Kompozit Malzeme?

    • Hafiflik: Çeliğe kıyasla %40-60 daha hafif.
    • Yüksek Dayanım: Birim ağırlık başına çelikten daha güçlü.
    • Enerji Soğurma: Çarpışmalarda darbeyi emme kapasitesi çok yüksek.
    • Yakıt Ekonomisi: Daha hafif araç daha az yakıt tüketiyor.
    • Çevresel Katkı: Düşük emisyon hedeflerine ulaşmayı kolaylaştırıyor.

    Piston Kafalar Yorumu

    Otomotiv dünyasında elektrikli araçlar kadar sessiz ama güçlü bir devrim daha yaşanıyor: kompozit malzemeler. Hafiflik, dayanıklılık ve güvenlik gibi üç kritik unsuru bir araya getiren bu malzemeler, önümüzdeki 10 yıl içinde seri üretim otomobillerde yaygın şekilde kullanılacak.

    Boğaziçi Üniversitesi’nin yürüttüğü araştırmalar, Türkiye’nin bu yarışta yalnızca üretim üssü değil, aynı zamanda teknoloji geliştirici bir merkez olabileceğini gösteriyor. Elektrifikasyon ve otonom sürüş teknolojileriyle birlikte düşünüldüğünde, kompozit malzeme otomotivin geleceğinde sessiz devrim rolünü üstlenecek.