Opel Mokka GSE, Şubat 2025’te Türkiye’ye geliyor. 281 HP gücü, ralli ruhu ve özel GSE teknolojisiyle performans SUV dünyasını yeniden tanımlıyor.
Opel Mokka GSE Türkiye’ye Resmen Geliyor: Bekleyiş Bitiyor
Aylar önce Opel Mokka GSE için Türkiye’ye gelecek mi? Acaba gelir mi? derken Opel Türkiye’nin yeni GSE modelini Türkiye’de satışa sunacağı tarih belli oldu. Opel bugün perdenin arkasını tamamen açtı: Mokka GSE, Şubat 2025’te Türkiye yollarına çıkıyor. Yani artık bu iddialı elektrikli SUV bir ihtimal değil, takvime işlenmiş gerçek bir buluşma.
281 HP gücü, 345 Nm torku ve ralli prototipinden alınan özel GSE altyapısı ile Mokka GSE sadece yeni bir elektrikli model değil; şehirde ralli nefesini hissettirecek, tamamen yeni bir kimlik. Opel’in “en hızlı seri üretim elektriklisi” unvanını taşıyan model, Türkiye pazarına performans odaklı elektrik çağını hatırlatmaya geliyor.
Ralli DNA’sı Günlük Hayata Taşınıyor
Mokka GSE’nin en dikkat çekici yanı, sürücüsüne ben farklıyım hissini daha kontağa basarken verebilmesi. Önden çekiş Torsen sınırlı kaydırmalı diferansiyel çift hidrolik şok GSE şasi… Bu cümleler bir elektrikli SUV için fazlasıyla iddialı bir tarif.
Opel Türkiye ekibi, lansman duyurusunda özellikle şunun altını çizdi: “Bu otomobil sadece güçlü değil; sürücüye ralli hissini veren bir elektrikli.”
20 inç jantlar, ralli prototipinden alınan görsel dokunuşlar ve modelin özel ayarlı direksiyonu, Mokka GSE’yi sınıfındaki hiçbir elektrikliye benzetmiyor. Şubat ayı, sadece bir modelin gelişi değil, Opel’in Türkiye’deki elektrikli performans anlayışı için bir dönüm noktası olacak.
📲 Artık Haberler Size Gelsin PistonKafalar’ın WhatsApp kanallarına katılın, önemli gelişmeler anında cebinize düşsün.
📩 İşbirliği ve reklam teklifleri için: info@pistonkafalar.com üzerinden bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Türkiye Şubat’ta Bir Elektrikli Performans SUV ile Tanışacak
Opel, Mokka GSE ile net bir mesaj veriyor: Elektrikli dönem sadece “sessiz ve ekonomik” olmayacak; heyecan, hızlanma, yol tutuşu ve duygusal bağ da bu dönemin bir parçası.
Şubat lansmanı yaklaşırken otomotiv dünyasında en çok konuşulan konu, bu modelin normal trafikte ralli hissini nasıl yansıtacağı. Aslında cevap ortada: 281 HP, 5.9 saniyelik 0-100 ve ralli prototipinden birebir alınmış parçalar… Bu aracın niyeti oldukça açık.
Opel’in Türkiye’de satılan en güncel model listesine ve fiyat bilgilerine Opel Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.
Piston Kafalar Yorumu – Editör Notu
Akın DAĞYARAN
Mokka GSE, Türkiye pazarına geç gelen değil, tam doğru zamanda gelen bir elektrikli performans modeli. Türkiye’de yıllardır eksik olan kompakt, elektrikli, gerçekten sportif SUV boşluğunu net biçimde dolduruyor. Şubat 2025’te showroom’a indiğinde, kullanıcıların sadece merak etmeyeceği, gerçekten denemek isteyeceği bir model olacak. Bizce bu araç elektrikli performans dünyasında Türkiye için yeni bir referans model olacak.
2026 Hyundai Elantra N TCR Edition, AutoMobility LA’de tanıtıldı. Motorsporları kökenli aerodinami, özel fren sistemi ve limitli üretimle sınıfına meydan okuyor.
Hyundai, Pist Mirasını Yollara Taşıyor
Hyundai, AutoMobility LA 2025 sahnesine motorsporlarının tüm ruhunu taşıyan 2026 Hyundai Elantra N TCR Edition ile çıktı. Marka, IMSA Michelin® Pilot Challenge serisinde kazanılan ardışık altı TCR Markalar Şampiyonluğunu kutlamak için hazırladığı bu özel modeli sınırlı üretim olarak 2026’nın ilk çeyreğinde satışa sunacak.
Bu özel paket, Elantra N’in zaten güçlü karakterini daha da sivrilten aerodinamik dokunuşlara, hafifletilmiş yarış odaklı parçalarına ve özel kabin detaylarına sahip. Model hem 6 ileri manuel, hem de 8 ileri DCT çift kavrama şanzımanla tercih edilebilecek.
Hyundai Motor North America’dan Olabisi Boyle, aracın konumunu şu sözlerle özetliyor: “Elantra N TCR Edition, yarışlardan ilham alan karakteri, geliştirilen performansı ve özel tasarım detaylarıyla hem koleksiyonerleri hem de sürüş tutkunlarını heyecanlandıracak.”
Pistten İlham Alan Aerodinami: Ayarlanabilir Swan-Neck Karbon Kanat
Elantra N TCR Edition’ın en belirgin farkı, motorsporlarında yaygın kullanılan ayarlanabilir karbon fiber “swan-neck” arka kanat. Bu kanat, yüksek hızlarda yere basma kuvvetini artırırken araç stabilitesini doğrudan iyileştiriyor. Tasarım, TCR yarış otomobillerindeki yapıyı birebir yansıtıyor.
Önde ve arkada daha agresif hatlar, gövdenin genel aerodinamik düzenini desteklerken, TCR Edition’a özel arka bagaj kapağı amblemi de modeli standarta kıyasla ayrıştırıyor.
Yarış Odaklı Fren Sistemi ve Özel Jantlar
Bu özel versiyon yalnızca görünüşte değil, frenleme performansında da belirgin şekilde farklılaşıyor.
Dört pistonlu monoblok kaliperler
İki parçalı hafif ön fren diskleri
Model özelinde tasarlanan 19 inç forged (dövme) jantlar
Pist koşullarında daha iyi ısıl dayanım sunan fren yapısı
Tüm bu set, yüksek hızlarda dahi fren stabilitesini artırarak yarış otomobili hissi veriyor.
İç Mekânda Alcantara Dokunuşları ve N Kimliği
Kabin, tamamen motorsporları odaklı bir atmosfer yaratmak için yeniden yorumlanmış:
Alcantara direksiyon, mavi orta çizgiyle yarış odaklı yönlendirme sunuyor
Alcantara vites topuzu, el freni ve orta kol dayama
Performance Blue emniyet kemerleri
N Performance kapı eşikleri
Bu detaylar, aracın hem pist hissini hem de Elantra N mirasını güçlendiriyor.
TCR Performansının Sokak Versiyonu
Elantra N TCR Edition, Hyundai’nin IMSA TCR kategorisindeki uzun süreli başarısını kutlayan bir yol modeli. Markanın TCR yarış otomobillerindeki tecrübeleri şu alanlarda doğrudan yola aktarılıyor:
Ağırlık azaltmaya yönelik malzemeler
Aerodinamik optimum hava akışı
Geliştirilmiş termal verimlilik odaklı fren yapısı
Test edilmiş pist ayarlı dinamik karakter
Modelin teknik verileri tamamen açıklanmasa da Elantra N’in standart 276 hp gücünün daha stabil ve pist odaklı bir karaktere dönüştürülmüş versiyonu olarak konumlanıyor.
Daha Fazla Koleksiyon Değeri: Sınırlı Üretim
Hyundai, bu özel versiyonu limitli sayıda üreteceğini belirtti. Aracın performans, tasarım ve motorsporları bağlantısı göz önüne alındığında, Elantra N TCR Edition’ın koleksiyonerler için değeri yüksek olacak.
Hyundai’nni Türkiye’de satılan güncel modellerine ve modellerin fiyat bilgilerine Hyundai Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.
Piston Kafalar Yorumu – Editör Notu
Akın DAĞYARAN
Elantra N zaten segmentinin en eğlenceli sürüş makinelerinden biriydi; TCR Edition ise bu kimliği pistte pişmiş detaylarla daha da keskinleştiriyor. Ayarlanabilir karbon kanat, forged jantlar ve özel fren paketi gibi parçalar bu modeli sadece makyajlı bir versiyon olmaktan çıkarıp koleksiyonluk bir spor sedan hâline getiriyor.
Volkswagen, 50. yılını kutlamak için 325 PS gücündeki en güçlü Golf GTI Edition 50 modelini tanıttı. 0’dan 100 km/s’ye 5,3 saniyede ulaşıyor.
Volkswagen, otomobil dünyasının en ikonik hot hatch serilerinden birini kutluyor. Markanın 50. yılına özel olarak tanıttığı Golf GTI Edition 50, şimdi siparişe açıldı. Yeni model, 325 PS (239 kW) güç ve 420 Nm tork değerleriyle bugüne kadar üretilen en güçlü GTI olarak tarihe geçti. 0’dan 100 km/s hızlanmasını 5,3 saniyede tamamlayan araç, 270 km/s azami hıza ulaşabiliyor. Almanya’da 54.540 euro’dan başlayan fiyatlarla satışta.
GTI Efsanesi 50 Yaşında
GTI logosu, neredeyse yarım asırdır sürüş keyfi, dinamizm ve sportifliği simgeliyor. 1976’da yollara çıkan ilk Golf GTI’dan bu yana 2,5 milyondan fazla GTI üretildi. Şimdi ise Volkswagen, efsanenin 50. yılını Edition 50 ile kutluyor hem performans hem tasarım açısından GTI tarihindeki zirveyi temsil ediyor.
Yeni model, bir önceki en güçlü versiyon olan Golf GTI Clubsport’tan 25 PS daha güçlü. Aracın altyapısında MacPherson ön süspansiyon, dört kollu arka aks ve 15 mm alçaltılmış adaptif DCC süspansiyon sistemi yer alıyor. Standart olarak 19 inç Queenstown jantlar üzerinde geliyor.
Performans Paketiyle Nordschleife Rekoru
Golf GTI Edition 50, performans tutkunlarına özel EDITION 50 GTI Performance paketini de opsiyon olarak sunuyor.
Bu paketle birlikte araç:
19 inç Warmenau dövme jantlar,
Bridgestone Potenza Race yarı slick lastikler,
Titanyum arka susturuculu R-Performance egzoz sistemi,
5 mm daha alçaltılmış performans şasisi ve
-2 derece ön kamber açısı gibi pist odaklı özellikler kazanıyor.
Toplamda yaklaşık 30 kg hafifleyen model, Nürburgring Nordschleife’de 7:46.13 tur zamanı elde ederek, bugüne kadar üretilmiş en hızlı Golf unvanını aldı.
50. Yıla Özel Tasarım Detayları
Golf GTI Edition 50’nin kabini, geçmişle günümüzü buluşturan özel motorsporu dokunuşlarıyla şekillenmiş. Klasik GTI kareli koltuk deseni, koyu yeşil detaylar ve kırmızı emniyet kemerleri iç mekânda nostaljik bir hava yaratıyor. Direksiyonda “50 Years GTI” rozeti ve DSG vites kulakçıkları yer alıyor.
Dış tasarımda ise;
Siyah tavan,
Siyah ayna kapakları,
GTI 50 logolu spoiler,
Kırmızıdan siyaha geçişli yan şerit ve
Parlak siyah egzoz çıkışları dikkat çekiyor.
Modelin gövde renkleri arasında Pure White, Moonstone Grey, Grenadilla Black, Dark Moss Green (özel renk) ve Tornado Red (özel renk) seçenekleri bulunuyor.
Donanım ve Fiyatlandırma
Standart donanımda:
IQ.LIGHT LED Matrix farlar,
Adaptif DCC süspansiyon sistemi,
19 inç Queenstown jantlar,
Koyu camlar ve
Dinamik GTI merkez kapakları yer alıyor.
Opsiyonel GTI Performance Paketi ise Almanya’da 4.200 euro karşılığında sunuluyor. İlk teslimatlar 2026’nın ilk çeyreğinde başlayacak.
Türkiye’de satılan VW modellerine ve bu modellerin en güncel fiyat listesine VW Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.
VİDEO
Piston Kafalar Yorumu – Editör Notu
Akın DAĞYARAN
Golf GTI Edition 50, bir kutlamadan fazlası GTI ruhunun modern bir manifestosu. Volkswagen, yalnızca geçmişine saygı durmakla kalmıyor, pistte test edilmiş gerçek performans değerleriyle hot hatch segmentinin çıtasını yeniden belirliyor. 325 PS güç, 7:46’lık Nürburgring tur zamanı ve 50 yıllık miras… Golf GTI Edition 50, saf sürüş keyfinin 21. yüzyıldaki tanımı olabilir.
Shelby Super Snake-R ve 2026 Ford Mustang GT500 tanıtıldı! 850 beygirlik Super Snake-R pist odaklı iken, yeni GT500 efsanevi motoruyla geri dönüyor. İşte tüm detaylar ve Türkiye’deki Mustang kültürü.
Ford Mustang, otomotiv dünyasında özgürlüğün, gücün ve saf sürüş keyfinin simgesi. Ancak Mustang ailesi içinde bazı özel modeller vardır ki onlar adeta efsaneleşmiştir. Bunların başında Shelby imzalı versiyonlar gelir. Son dönemde otomobil severleri heyecanlandıran iki büyük gelişme var: 850 beygirlik Shelby Super Snake-R ve 2026’da yollara çıkacak yeni GT500.
Bu yazımızda her iki modeli de detaylı şekilde inceleyecek, ayrıca bu güçlü Amerikan kaslarının Türkiye’deki otomobil kültürü açısından ne ifade ettiğine de değineceğiz.
Shelby Super Snake-R: 850 Beygirlik Pist Canavarı
Shelby, Mustang Dark Horse modelini alıp baştan aşağı dönüştürerek ortaya Super Snake-R adını verdiği olağanüstü bir otomobil çıkardı.
Motor ve Güç: 5.0 litrelik V8 motora eklenen 3.0 litrelik Whipple kompresör sayesinde toplam güç 850 beygirin üzerine çıkıyor.
Şanzıman Seçenekleri: 6 ileri manuel Tremec ya da 10 ileri otomatik şanzıman ile sunuluyor.
Performans Odaklı Donanımlar: 13 inç genişliğinde arka lastikler, magnezyum alaşımlı 20 inç jantlar, tamamen ayarlanabilir süspansiyon ve devasa karbon fiber aerodinamik parçalar.
İç Mekân: Arka koltuklar çıkarılmış, ön koltuklarda özel işlemeler ve numaralı plakalar bulunuyor.
Bu otomobil tamamen pist odaklı. Borla imzalı aktif egzoz sistemi sayesinde sadece hız değil, ses anlamında da benzersiz bir deneyim sunuyor. Fiyat etiketi en az 224.995 dolar. Ancak bu rakama baz Mustang Dark Horse da dahil olduğu için ABD standartlarına göre oldukça cazip kabul ediliyor.
2026 Ford Mustang GT500: Efsanenin Geri Dönüşü
Mustang denince akla gelen ilk isimlerden biri de GT500. 2022’de üretimi sonlanan model, üç yıllık aranın ardından 2026 yılında sahalara geri dönüyor.
Yeni Motor Seçeneği: Kod adı “Legend” olan yepyeni bir motor üzerinde çalışılıyor. Kulislerde, 7.3 litrelik Megazilla V8’in 1000 beygire yakın güç üretebileceği konuşuluyor.
S650 Platformu: Daha rijit şasi, güncellenmiş süspansiyon ve keskin direksiyon oranı ile donatılacak.
Şanzıman: Dark Horse’taki 10 ileri otomatik yerine çift kavramalı bir şanzıman seçeneği gündemde.
Performans Seviyesi: Eski GT500, 760 beygir gücündeydi. Yeni versiyonun 800+ beygir seviyesine ulaşması bekleniyor.
GT500, Mustang Dark Horse ile 300.000 dolar seviyesindeki GTD arasında köprü görevini üstlenecek. Yani ulaşılabilir bir “süper Mustang” olarak konumlandırılacak. Fiyatının 100.000 doların üzerinde olması bekleniyor.
Türkiye’de Mustang Kültürü ve Shelby Modelleri
Türkiye’de Mustang modelleri her zaman otomobil tutkunlarının ilgisini çekmiştir. Resmî distribütör üzerinden satılmasa da özel ithalat yoluyla Mustang’ler ülkemizde kendine geniş bir hayran kitlesi buldu. Shelby gibi limitli üretim modeller ise çoğunlukla koleksiyonerlere hitap ediyor.
Shelby Super Snake-R veya yeni GT500’ün Türkiye’ye resmi olarak gelmesi şu an için mümkün görünmüyor. Ancak Avrupa pazarındaki gelişmeler ve elektrikli araçlara geçiş trendi düşünüldüğünde, bu tür yüksek güçlü benzinli motorlu “safkan kaslar”ın son temsilcileri olarak daha da değerli hale geliyorlar.
Shelby ve GT500: Rekabet ve Rakipler
ABD’deki rakipler: Chevrolet Camaro ZL1 ve Dodge Challenger Hellcat artık üretimden kalktı. Bu nedenle GT500’ün en büyük yerli rakibi Corvette Z06 olacak.
Avrupa’daki rakipler: BMW M4 CS, Mercedes-AMG GT Coupe ve hatta Cadillac CT5-V Blackwing gibi güçlü sedanlar.
Shelby Super Snake-R ise aslında doğrudan rakip tanımıyor. Daha çok pist tutkunları ve koleksiyoncular için özel bir versiyon.
Piston Kafalar Yorumu 🛠️
Piston Kafalar olarak bu iki gelişmeyi otomobil dünyasında “Amerikan kas gücünün hâlâ ölmediğinin” kanıtı olarak görüyoruz. Avrupa ve Asya’da hibritler, elektrikliler ön plana çıkarken; Ford, Shelby işbirliğiyle benzinli performansın zirvesini zorlamaya devam ediyor.
Türkiye’de bu otomobillerin yollarda görülmesi nadir olsa da, otomobil kültürüne kattığı heyecan paha biçilemez. Mustang tutkunları için bu iki model, koleksiyon değeri açısından da tarihi önem taşıyor.
Özetle
Shelby Super Snake-R ve 2026 GT500, Mustang efsanesini bir kez daha doruklara taşıyor. Biri pist odaklı 850 beygirlik bir canavar, diğeri ise yollara dönmeye hazırlanan bir ikon. Her ikisi de Amerikan otomobil kültürünün saf gücünü ve tasarım felsefesini temsil ediyor.
Önümüzdeki yıllarda elektrikli Mustang Mach-E gibi alternatiflerle birlikte Shelby ve GT500 gibi benzinli canavarların aynı markada bir arada bulunması, Ford’un performans stratejisindeki çeşitliliği de gözler önüne seriyor.
BMW M3 CS Touring, 2025 yılı itibarıyla Nürburgring Nordschleife pistinde attığı 7 dakika 29.490 saniyelik tur süresiyle, dünyanın en hızlı station wagon’u unvanını aldı. BMW’nin M departmanı, performans çıtasını bu kez bir “estate” modelle yükseltirken, CS rozeti taşıyan bu özel versiyon, sadece aile arabası değil aynı zamanda pistte canavar olduğunu ispatladı.
Rekorun Detayları: 7:29’luk Tur Nasıl Gerçekleşti?
Rekorun sahibi olan BMW M3 CS Touring, bu dereceyi markanın test ve geliştirme pilotu Jörg Weidinger yönetiminde elde etti. Söz konusu tur zamanı, aynı modelin standart M3 Touring versiyonunun 7:35.060’lık derecesinden tam 5.5 saniye daha hızlı. Bu fark, özellikle 543 beygir gücüne sahip bir station wagon için oldukça dikkat çekici.
Pist performansıyla dikkat çeken bu araç, yalnızca BMW’nin değil, tüm otomobil dünyasının ilgisini çekmeyi başardı. Touring versiyonlar genellikle konfor ve pratiklik ön planda tutularak üretilirken, BMW M3 CS Touring bu algıyı altüst etti.
Performans Değerleri: Rakamlar da Konuşuyor
Yeni M3 CS Touring, BMW’nin meşhur 3.0 litrelik sıralı altı silindirli turbo motoruyla donatılmış. 543 beygir güç ve 650 Nm tork üreten bu motor, xDrive dört tekerlekten çekiş sistemi ve 8 ileri M Steptronic şanzımanla kombinlenmiş.
0-100 km/s hızlanma: 3.5 saniye
Maksimum hız: 300 km/s (elektronik olarak sınırlandırılmış)
Ağırlık: 1.925 kg (sürücü dahil)
Aracın bu kadar hızlı olmasında sadece motorun değil, aerodinamik iyileştirmeler, karbon fiber parçalar, özel süspansiyon ayarları ve daha agresif lastik kullanımı da büyük rol oynuyor.
Sadece Hız Değil: Günlük Kullanıma Uygun Bir Pist Canavarı
BMW M CEO’su Franciscus van Meel, yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“BMW M3 CS Touring’in başından beri dinamik anlamda yeni standartlar belirleyeceği açıktı. 7:30’un altındaki derece, bu aracın yarış DNA’sıyla günlük kullanımı mükemmel şekilde birleştirdiğini kanıtlıyor.”
Bu açıklama, BMW’nin yeni M3 CS Touring’i sadece pist için değil, aynı zamanda günlük hayatın her anında kullanılabilir bir “tek araç çözümü” olarak konumlandırdığını gösteriyor. Yani bu araç hem markete gitmek hem de Nürburgring’de rekor denemek için birebir!
Neden Bu Kadar Önemli?
Bu başarı, sadece bir station wagon’un hızlı gitmesiyle ilgili değil. Bu aynı zamanda, otomotiv dünyasında pratiklikle performansın nasıl ustaca birleştirilebileceğini gösteriyor. Özellikle BMW M departmanının “her model pistte sınanmalı” yaklaşımı, bu tarz rekorlarla meyvesini veriyor.
Ayrıca bu rekor, M4 CSL gibi modellerin 7:18’lik derecelerine oldukça yakın. M3 CS Sedan’ın bile sadece 1 saniye gerisinde. Tüm bu karşılaştırmalar, Touring versiyonunun asla “ikinci sınıf” olmadığını net biçimde gösteriyor.
ABD Pazarı Yine Dışarıda
Ne yazık ki bu özel versiyon, ABD pazarında satışa sunulmayacak. BMW’nin bu modeli sadece Avrupa pazarı için planlaması, Amerika’daki BMW tutkunlarını üzebilir. Ancak M5 Touring gibi modellerin ABD’deki başarısı, ileride M3 CS Touring benzeri araçların orada da satışa sunulabileceğine dair umut veriyor.
Teknik Geliştirmeler ve Değişiklikler
Yeni CS versiyonunda birçok özel geliştirme yer alıyor:
Karbon fiber tavan, kaput, splitter ve difüzör
Özel spor egzoz sistemi ve adaptif süspansiyon ayarları
M karbon seramik fren sistemi
Yeni aerodinamik gövde kitleri ve özel jantlar
İç mekânda ise karbon fiber spor koltuklar, M grafiklere sahip dijital gösterge paneli ve Alcantara detaylarla sportiflik artırılmış.
Piston Kafalar Yorumu:
M3 CS Touring, “station wagon” algısını yerle bir ediyor. Hem aile arabası hem pist canavarı olmak mümkünmüş dedirtiyor. M bölümü yine yaptı yapacağını. Peki ya şimdi sırada M3 CSL Touring mi var?
🔗 Bu Haber de İlginizi Çekebilir
BMW M2, Track Day Paketiyle Piste Geri Dönüyor! Yeni M2 Track Day paketi, BMW tutkunlarına saf pist keyfi sunuyor. Aerodinamik iyileştirmeler ve özel donanımlarla performans zirveye taşındı.
Dodge SRT geri döndü! Efsanevi performans markası, yeni nesil güçlü motorlarla ve heyecan dolu modellerle Dodge’un geleceğini yeniden şekillendiriyor.
Dodge SRT geri döndü ve bu, performans dünyası için şüphesiz heyecan verici bir haber. “It’s time to get loud again” yani “Tekrar gürültü yapma zamanı” sloganıyla geri dönen SRT, Dodge’un duraklayan performans portföyüne taze kan getiriyor.
Geçmişte Viper, Charger, Challenger gibi modellerin arkasında yer alan SRT (Street and Racing Technology) logosu, otomobil tutkunları için hız ve güç anlamına geliyordu. Şimdi ise Stellantis bünyesindeki Dodge, SRT markasını yeniden canlandırarak geleceğe yönelik büyük planlarını devreye alıyor.
Tim Kuniskis Görevde
SRT’nin dönüşüyle birlikte Stellantis, önemli bir yönetim değişikliğine de imza attı. Artık tüm Kuzey Amerika markalarının başına geçen Tim Kuniskis, direkt olarak Stellantis CEO’su Antonio Filosa’ya rapor verecek.
Kuniskis, yeni SRT performans birimini şöyle tanımlıyor:
“SRT, ürün lansman takvimine girerken kontrol etmemiz gereken bir kutuydu. Şimdi, güç aktarım ve araç dinamiği konularında en iyi mühendisleri seçiyoruz. SRT adına layık bir ekip oluşturuyoruz.”
Bu mühendisler, Dodge’un Direct Connection bölümü ve Stellantis’in Kuzey Amerika motor sporları girişimleriyle de entegre çalışacak. Hatta Ram’in NASCAR’a dönüşü gibi adımlar atıldığına göre, Dodge’un da yeniden pistlere dönmesi sürpriz olmayacak.
Yeni Nesil Motorlar ve Beklentiler
Henüz tüm detaylar netleşmese de SRT’nin dönüşü, yeni motor ve modellerin habercisi. Özellikle Ram’de geri dönen Hemi V8 motoru, Dodge tutkunlarına umut veriyor. Ancak yeni Dodge Charger’ın elektrikli versiyonuna ilginin düşük kalması, markayı yeni çözümler üretmeye zorluyor.
Yaklaşan Charger Sixpack, eski Hellcat V8 motoruna göre iki silindir eksik olsa da, Dodge’un yeni inline-six (sıralı altı silindirli) motoru oldukça güçlü ve övgü topluyor. Ancak Hellcat V8 motorunun yeni nesil Charger’ın motor bölmesine sığmaması, hayranları biraz hayal kırıklığına uğratıyor. Yine de Dodge ve SRT’nin bu inline-six motoru olabildiğince güçlendirmesi ve belki manuel şanzıman seçeneğini geri getirmesi büyük beklenti yaratıyor.
SRT’den Yeni Modeller Gelir mi?
SRT mühendisleri için Dodge ürün gamı şu an adeta boş bir tuval. Aşırı güçlü bir Hornet SUV bile kulağa ilginç gelse de, SRT muhtemelen Dodge performans modellerinin geleceğine odaklanacak.
Gelecekte Durango’nun yerini alacak yeni Stealth SUV modelinin Hellcat tarzı yüksek performanslı bir versiyonla gelmesi mümkün. Ayrıca Challenger’ın yeniden doğması veya efsanevi Viper’ın geri dönmesi performans tutkunlarını heyecanlandırıyor. Ancak sıfırdan tasarlanan yeni performans otomobilleri için biraz daha beklemek gerekecek gibi duruyor.
Üstelik SRT yalnızca Dodge ile sınırlı kalmayacak. Kuniskis, SRT performans ekibinin Chrysler, Jeep ve Ram markalarıyla da çalışacağını açıkladı. Bu da Grand Cherokee SRT veya 300 SRT gibi modellerin geri dönebileceği anlamına geliyor.
Performans Dünyası İçin Büyük Haber
Her ne kadar birçok detay hâlâ belirsiz olsa da Dodge SRT geri döndü haberi, performans otomobili tutkunları için müthiş bir gelişme. Stellantis’in SRT markasına yeniden hayat vermesi, önümüzdeki yıllarda hem yollarda hem pistlerde daha fazla heyecan verici model göreceğimizin işareti.
Piston Kafalar Yorumu
SRT’nin geri dönüşü, sadece Dodge değil tüm Amerikan performans dünyası için çok önemli bir adım. Özellikle Hemi V8’in geri dönüşü, hayranları heyecanlandırsa da, yeni inline-six motorun potansiyeli göz ardı edilemez. Dodge’un elektrikli Charger satışlarındaki yavaşlama, markayı yeniden içten yanmalı motorlara yöneltiyor gibi. SRT’nin mühendis ekibiyle ortaya koyacağı güç ve teknoloji, önümüzdeki dönemin en çok konuşulan performans haberlerinden biri olacak. Ancak Hellcat kadar ikonik bir motorun geri dönmemesi bazı hayranlarda hayal kırıklığı yaratabilir. Yine de gözler, özellikle Challenger ve olası Viper geri dönüşü gibi modellerde. Önümüzdeki dönem çok hareketli olacak!
Özetle
Dodge SRT geri döndü! Stellantis, Dodge performans portföyünü yeniden canlandırmak için SRT markasını devreye soktu. Yeni nesil inline-six motorlar ve performans modelleriyle SRT, Dodge ve diğer Stellantis markaları için heyecan dolu bir geleceğin kapılarını aralıyor.
Günlük Kullanıma Uygun Üstün Performansta 20 Yıl ve Dört Nesil: Audi RS 6
Etkileyici performansı ve üstün günlük kullanım özellikleriyle yüksek performanslı station wagon dünyasında standartları belirleyen Audi RS 6 20’inci yılını kutluyor.
Audi Sport GmbH imzasını taşıyan model ardında bıraktığı 20 yılda, dört nesiyle dünya çapında sadık bir hayran kitlesi kazandı.
Audi’nin ilk olarak 2002 yılında pazara sunduğu ve o tarihten itibaren her yeni nesliyle kendi sınıfında standartları belirleme başarısı gösteren modeli Audi RS 6 20’inci yılını kutluyor. 2002 yılında başlayan yolculuk çift turbo beslemeli motor ve dört tekerlekten çekişle benzersiz bir başarı hikayesi olarak yoluna devam ediyor. Bu temel konsept her RS 6 neslinde kendini korudu. Markanın ‘Teknoloji ile bir Adım Önde’ yaklaşımı Dinamik Sürüş Kontrolü süspansiyonu dahil birçok noktada kendini gösteriyor. Bu teknoloji uzun süredir diğer Audi RS modellerinde de kullanılıyor.
Üst orta sınıfta performans arzusu – C5
Yeni milenyumun ile birlikte o yıllarda quattro GmbH (şimdi Audi Sport GmbH) olarak anılan şirket, RS 4’ün ardından hangi araca sportif bir dokunuş yapabileceği sorusuyla karşı karşıya kaldı. Audi A6 için uygun bir dönemdi. C5 adındaki ilk nesil 2001 yılında kapsamlı bir güncellemeden geçmişti. Audi üst orta sınıftaki modelin motor kaputunun altına daha fazla güç eklemek istiyordu.
Audi zaten köklü bir motorsporları geçmişine ve deneyimine sahipti. Marka, 1999’da ilk efsanevi 24 saatlik Le Mans denemesinde podyum yolunda ilerlemişti. Dört halkalı marka 2000, 2001 ve 2002 yıllarında yeniden tarih yazdı. 13 galibiyetle, Porsche’nin ardından Le Mans’ta tüm zamanların en başarılı ikinci takımı oldu.
quattro GmbH’deki Audi mühendisleri, A6’yı bir spor otomobil yapmak için çok çaba sarf ettiler. Bu sadece motoru, süspansiyonu ve şanzımanı uyarlamak anlamına gelmiyordu. Audi ayrıca görsel olarak üstüne koydu. Araç, hem uzunluk hem de genişlik olarak dört santimetre büyüdü. Yeni tamponlar, daha geniş marşpiyeler, Avant için bir spoyler, Sedan için ayrı bir spoyler, 18 inç veya 19 inç jantlar ve iki oval egzoz çıkışı ile sportiflik vurgusu güçlendirildi.
2002’de başka hiçbir Audi daha güçlü değildi
Amaç, A8, D2 serisinin temel tasarımına sekiz silindir eklemekti. Motor zaten S6’da kullanılıyordu ve turbo olmadan 340 PS üretiyordu. Bununla birlikte, çok fazla detay çalışması gerekiyordu. Çift turbo beslemeli ve 4,2 litre hacme sahip güçlü motor ilk başta A6’nın gövdesine sığmadı. Böylece quattro GmbH ön tarafı genişletti ve V8’e dört santimetre daha fazla montaj alanı kazandırdı.
RS 6’nın motoru Ingolstadt veya Neckarsulm’da değil, İngiltere’de ayarlandı. 2004 yılına kadar AUDI AG’nin bir yan kuruluşu olan İngiliz motor üreticisi Cosworth, quattro GmbH ile birlikte etkileyici 450 PS güç ve 560 Nm tork elde etti. Bu, modeli sınıfının zirvesine taşıdı. RS 6’daki V8, yarış dünyasına açık bir mesaj niteliğini de taşıyordu. Örneğin, Laurent Aïello’nun 2002 şampiyonasında kullandığı ABT takımına ait DTM Audi de 450 PS’e sahipti.
Çok fazla güç, çok iyi kontrol gerektiriyor. Manuel şanzıman dönemi sona ermişti. İlk kez tork konvertörlü bir şanzıman, bir RS modeline vites geçişlerinde daha kısa vites değiştirme süreleri sağlamıştı. Beş sürüş modu bulunuyordu. Bu paket 4,7 saniyede 100 km/s hızlanmayı mümkün kıldı. RS 6 Avant ve Sedan’ın günlük kullanımda üstün konfor ve sportiflik arasında ideal bir denge sunduğundan emin olmak için Audi yeni geliştirilen Dinamik Sürüş Kontrolü (DRC) süspansiyonu kullandı.
Tüm RS 6 serilerini geliştirmekten sorumlu olan ve şu anda Neckarsulm’da Teknik Geliştirme Başkanı olan Stephan Reil, “DRC, hem düz yollarda hem de virajlardaki sportif sürüşte gövde salınımlarını azaltıyor.” şeklinde açıklıyor. Sistem, otomobili yola daha iyi bağlıyor ve özellikle dinamik virajlarda üstün yol tutuş sağlıyor. Dinamik Sürüş Kontrolü, karşılıklı çapraz iki hidrolik amortisöre sahip çelik yaylardan oluşuyor. Bunlar herhangi bir elektronik olmadan aracın gövdesindeki hareketi gecikme olmadan karşılıyor. Virajda amortisör tepkisi değişiyor, böylece aracın dikey yanal eksen hareketleri önemli ölçüde azalıyor.
Tüm ilk nesil RS 6 araçları (C5) hem üretim hattında hem de elle üretildi. Sürülebilir olmasına karşın, tama olarak bitmemiş modellere örneğin, özel süspansiyon, RS’e özgü bileşenler ve özgün süslemeler daha sonra takılıyordu.
C5, aynı zamanda ilk andan itibaren bir yarış otomobili olan tek RS 6 idi. Champion Racing’e ait RS 6 Competition, Randy Pobst pilotajında 2003 SPEED GT World Challenge’da aynı hacim sınıfındaki rakiplerini geride bıraktı. V8 biturbo 475 PS üretiyordu, manuel şanzıman sahipti ve ilk denemesinde zafere ulaştı.
quattro GmbH seri bitmeden modeli güçlendirdi. Tork 560 Nm’de kalırken güç 450 PS’ten 480 PS’e çıktı. Model ismine ‘Plus’ eklendi. Maksimum hız 250 km/s’den opsiyonel yerine standart olarak 280 km/s’e çıkartıldı.
Motor üretimindeki en büyük başarının tarihi devam ediyor – C6
2008’de, ilk RS 6’dan altı yıl sonra, ikinci nesil geldi. Audi sadece gücü ve hacmi değiştirmedi. Aynı zamanda silindir adedini 10’a çıkarttı. Yine iki adet turbo besleme kullanılırken hacim 5,0 litreye çıktı. Böylece 580 PS güç ve henüz 1.600 d/d’den itibaren 650 Nm sunuyordu. Bu değerler o dönem R8’den de üstündü. R8 GT maksimum 560 PS’e sahipti.
Audi, üç yıl boyunca bugüne kadarki en büyük RS motorunu üretti. V10 doğuştan güçlü bir motordu. 278 kg ağırlığa sahipti. Hızlı virajlarda da kesintisiz bir yağlama sağlamak üzere Audi, motorsporları tekniği olan kuru karter yağlama tekniğini kullandı. Ayrıca bağımsız yağ deposu motorun daha alçak konumlandırılmasına olanak sağlıyordu. Bu da aracın ağırlık merkezini düşürüyordu. Yarış için tasarlanan çözüm dikey ve yanal hızlanmada 1,2 g’ye kadar yağ sağlıyordu. Stephan Reil, Audi mühendislerinin montaj alanının her santimetresini kullanırken ne kadar sistematik olduklarını çok iyi hatırlıyor: “İki turbo besleme ve manifoldu ile V10 başlı başına bir sanat eseri. Ve güçlü. RS 6 C6’dakinden daha iyi doldurulmuş bir motor bölmesi hatırlamıyorum.”
C5’te olduğu gibi, on silindirin gücünü kaldırabilecek bir şanzımana ihtiyacı vardı. Altı vitesli otomatik şanzıman büyük ölçüde elden geçirildi. Soğutma, vites değiştirme hızı ve güç aktarımı olmak üzere her şey elden geçirildi. Bu motor ve şanzıman kombinasyonu ile Audi, RS 6 plus ile ilk kez 300 km/s – 303 km/s üzerinde bir hıza ulaştı.
Normal RS 6’daki maksimum hız, 250 km/s idi ve opsiyon olarak 280 km/s ile zirveye ulaştı. Sedan 4,5 saniyede ve Avant ise 4,6 saniyede 0-100 km/s hızlanmasını tamamlıyordu. Bu denli yüksek bir performans etkin bir fren performansı da gerektiriyordu. Opsiyon olarak önde 420 mm ve arkada 356 mm seramik frenler sunuluyordu. Audi, yolculara sportif ve konforlu bir sürüş sağlamak için ikinci kez DRC süspansiyonu kullandı. Avant ve Sedan’da standart donanımdı. Tüm sürüş koşullarında daha fazla günlük konfor için, DRC süspansiyon ilk kez üç aşamalı ayarlı amortisörlere sahipti. Bu işlev opsiyonel olarak sunuldu.
Öncüsü gibi yeni RS 6 da görsel olarak vurgulanmıştı. 19 inçlik 255/40 lastikler standart ve opsiyon olarak 20 inç 275/35 ebadında lastikler sunuldu. Araç 3,5 cm artışla 1,89 metre genişliğe sahipti. C6 da üretim hattından quattro GmbH montaj noktasına transfer ediliyordu. Öncüsünde oluğu gibi özel RS tamamlayıcıları burada monte ediliyordu. Üretim ömrünün sonuna doğru C6 için RS 6 plus Sport veya RS 6 plus Audi Exclusive özel versiyonları sunuldu. Her biri 500 adetle sınırlı üretim sayısına sahipti. İçeride özel numaralı bir plaka, beş kollu özel alaşım jantlar, deri ön konsol ve RS 6 logolu paspaslara sahipti.
Daha azıyla daha fazlasını elde etti – C7
Audi’nin 2013 yılında on silindirli biturbo yerine dört litre hacimli çift turbo sekiz silindirli bir motora geçmesi müşterileri çok şaşırttı. Bu, RS 6 tarihindeki en küçük motordu. Ayrıca Sedan programdan kaldırıldı. Yerini ABD’de Audi RS 7 Sportback aldı. Audi, sürüş dinamikleri ve verimlilik açısından önceki RS 6 modellerini geride bırakan bir paket oluşturmuştu. Her şeyden önce, bu, ağırlığı azaltmayı mümkün kıldı. Yoğun alüminyum kullanımı dahil diğer tüm önlemlerle birlikte C7 nesli 120 kg kadar daha hafifti.
Ayrıca Avant standart A6’ya kıyasla 6 cm daha genişti. C6’da toplam kütlenin yaklaşık yüzde 60’ı ön akstaydı. Audi bunu yüzde 55’e indirdi. Bu da yaklaşık 100 kg tasarruf anlamına geliyordu. Ayrıca motor 15 cm kadar daha geride konumlandırılmıştı. RS 6 iki silindir ve 20 PS kaybının performansa etki etmediğini açıkça ortaya koydu. 700 Nm tork ve yeni 8 vitesli tiptronic ile C7 0-100 km/s hızlanmasını sadece 3,9 saniyede tamamlıyordu.
Yani öncüsünden yarım saniye daha hızlıydı. Gösterge paneli 305 km/s maksimum hız gösteriyordu. Dahası öncüsüne kıyasla yüzde 30 daha az yakıt tüketiyordu. Elbette daha hafif gövdenin payı büyüktü. Ama asıl başarı güç gereksiniminin olmadığı durumlarda motoru dört silindire düşüren silindir kapatma işleviydi. Önde 420 mm ve arkada 365 mm çapında seramik frenler etkin bir fren performansı ve zorlu kullanımlar dahil üstün fren dayanımı sağlıyordu.
RS 6 müşterileri daha fazla konfor talep ediyordu. Bu gereksinime cevap olarak ilk kez havalı süspansiyon standart olarak sunuldu. 20 mm daha alçak ve daha sportif bir kurulum söz konusuydu. Uyarlanabilir havalı süspansiyon kullanım keyfini destekliyordu. Yine artırılmış konfor işlevi olarak ilk kez opsiyonel olarak çeki demiri sunuldu. DRC süspansiyon iyi bir kuruluma sahipti. Uzmanlar, RS 6 C7’nin tahrik sistemi, süspansiyon, konfor veya verimlilik olmak üzere her alanda öncüsünden farklı olduğu konusunda hemfikirdi. Diğer nesillerle ortak yanı, öncekiler gibi C7’nin de Neckarsulm’daki montaj sırasında salon değiştirmesiydi.
Audi, yıllar içinde dört litrelik sekiz silindirli motorundan giderek daha fazla güç elde etti. RS 6’nın gücü ilk kez 600 PS’in (tam olarak 605) üzerine çıktı. Overboost işleviyle 750 Nm tork sunuyordu.
Güç ve silindir sayısı düşüşüne karşın C7, yüksek performanslı station wagon segmentinin en çok satan aracı oldu. Kendi segmentinde pazar lideriydi. RS 6 C7 Avant tüm dünyada yankı uyandırdı. Geleneksel olarak sedanları tercih eden Amerika Birleşik Devletleri de RS 6 Avant için talepte bulundu, ancak biraz daha beklemeleri gerekiyordu.
Bugüne kadarki en iyisi, ancak henüz her şey bitmedi – C8
Dördüncü ve güncel nesil RS 6, 2019 yılında C8 koduyla yollara çıktı. Yine 4,0 litre biturbo bir motora sahip. 600 PS güç ve 800 Nm tork üretiyor. İlk kez verimliliği artırmak üzere 48 Volt beslemeli elektrikli bir sistem devreye girdi. Biraz daha ağır olsa da yine de RS 6 Avant, 3,6 saniyede 0-100 km/s hızlanmasını tamamlıyor. 200 km/s hıza ise sadece 12 saniyede ulaşıyor. C8, yanal hızlanma ve viraj alma konusunda yeni standartlar belirliyor.
Yeni dört tekerlekten yönlendirme sistemi, arka tekerleklerin ön tekerleklerle aynı yönde dönmesiyle yüksek hızlarda dengeyi artırıyor. Düşük hızlarda manevra yaparken dönüş yarıçapını azaltmak ve park etmeyi kolaylaştırmak için ön tekerleklerle ters yöne dönüyorlar. Elbette RS 6 müşterilerin tek arzusu rahat park değil. Aynı zamanda daha önce olduğu gibi römork da çekmek istiyorlar. “Şu ana kadar, Avrupalı müşterilerimizin yarısından fazlası çeki demiri sipariş etti ve ediyor.” şeklinde konuşan Stephan Reil ekledi: “Bu, müşterilerin sadece sportif bir sürüş değil, aynı zamanda günlük kullanım kolaylığı da aradığını gösteriyor.” Audi müşteri beklentisine yanıt verdi. Ayrıca havalı ve DRC süspansiyon seçeneklerini sunmaya da devam ediyor.
C5, C6 ve C7 nesil RS 6’ların güçlü bir station wagon olduğunu anlamak için kimilerinin daha dikkatli bakması gerekiyordu. Oysa C8 farklı. Sıradan insanlar bile bunun normal bir A6 olmadığını hemen anlayabiliyor. RS 6 Avant ile A6 Avant arasındaki tek ortak şey tavan, ön kapılar ve bagaj kapağı. Diğer bileşenler RS için özel olarak geliştirildi.
Ayrıca 8 santimetre daha geniş. Çok az insan, tüm A6 modellerinin en hızlısının ilk kez bağımsız bir motor kaputuna sahip olduğunu biliyor. Böylece RS 7’nin lazer Matrix LED Farları RS 6’da uygulanabiliyor. Elbette jant ve lastikler de büyüdü. İlk kez standart olarak 21 inçlik jantlar ve 275/35 lastikler, opsiyon olarak 22 inç jantlar ve 285/30 lastikler sunuluyor. Öncülerinin aksine C8 üretim hattından bağımsız ve artık Audi Sport GmbH olarak anılan atölyede tamamlanmıyor. Neckarsulm üretim hattından teslime hazır olarak çıkıyor.
Bu, bu üretim tesislerinin ne kadar esnek olduğunu gösteriyor. Ve yüksek talebe cevap olarak C8 ilk kez ABD’de RS 6 Avant olarak sunuluyor. RS 6 C8, niş bir otomobilden küresel bir başarı öyküsüne dönüşüyor.