Etiket: Rolls-Royce SUV

  • Rolls-Royce Tarihinin ilk SUV Modeli Türkiye’de

    Rolls-Royce Tarihinin ilk SUV Modeli Türkiye’de

    Rolls-Royce Cullinan, lüks SUV dünyasında çıtayı yükseltiyor. 6.75 litrelik V12 motoru, 563 HP gücü ve “Magic Carpet Ride” konforuyla Türkiye’de satışta.

    Rolls-Royce Cullinan Türkiye’de Tanıtıldı

    Lüks otomobil denildiğinde akla ilk gelen marka Rolls-Royce, tarihindeki ilk SUV modeli Cullinan ile Türkiye pazarına giriş yaptı. İstanbul’da İngiltere Konsolosluğu’nda düzenlenen özel etkinlikle tanıtılan Cullinan, basın mensuplarının yoğun ilgisini gördü.

    Markanın “gerçek lüks ile arazi yolculuğunu birleştiren” modeli olarak öne çıkan Cullinan, hem şehir içi konforu hem de zorlu arazi koşullarında sunduğu performansla dikkat çekiyor.


    Tasarım: Lüks Mimarisi Üzerine İnşa Edildi

    Cullinan, tamamen alüminyum mimari üzerine inşa edilen ikinci Rolls-Royce modeli. Tasarımıyla güçlü ve zarif çizgileri bir araya getiren SUV, ismini bugüne kadar keşfedilmiş en büyük elmas taşından alıyor.

    İç mekânda, opsiyonel Viewing Suite seçeneğiyle bagaj bölümünden açılan iki deri koltuk ve kokteyl masası, markanın kişiye özel lüks anlayışının en iyi örneklerinden biri.


    Motor ve Performans

    Rolls-Royce Cullinan’ın kalbinde yer alan 6.75 litrelik çift turbolu V12 motor, 563 HP güç ve 850 Nm tork üretiyor. Güç, dört çeker sistemiyle birlikte her zeminde güvenli bir sürüş sağlıyor.

    SUV’un ünlü “Magic Carpet Ride” (Uçan Halı Sürüşü) teknolojisi, sofistike havalı süspansiyon sayesinde engebeli arazilerde bile pürüzsüz bir yol deneyimi sunuyor.


    Lüks ve Konforun Yeni Yüzü

    Royal Motors Başkan Yardımcısı ve Rolls-Royce Motor Cars İstanbul Marka Müdürü Hilal Aysal, Cullinan’ın çok yönlü yapısını şu sözlerle anlattı:

    “Cullinan sizi günlük hayatın monotonluğundan çıkarıp karlı yollardan dağ evinize, ıssız bir gölde balık tutmaya ya da akşam bir sanat sergisine aynı lüks hissiyle götürecektir.”

    SUV segmentinde ilk defa uygulanan “üç kutu özellikli” tasarım sayesinde yolcu kabini bagajdan tamamen ayrılabiliyor. Bu da özellikle uzun yolculuklarda eşsiz bir sessizlik ve konfor sağlıyor.


    Rolls-Royce’tan Resmi Açıklamalar

    Rolls-Royce Motor Cars Merkez Avrupa ve Doğu Avrupa İletişim Direktörü Frank Tiemann, Cullinan için:

    “Yaşam tarzlarında sınırlamaları kabul etmeyenler için tasarımcılarımız, gerçekten benzersiz ve ödünsüz bir otomobil yarattı.” dedi.

    Etkinlikte konuşan İngiltere Başkonsolosu Judith Slater ise şunları söyledi:

    “Rolls-Royce, Royal Motors ile Türkiye pazarında beklentilerin üzerinde bir başarı elde etti. Cullinan sadece şehir hayatında değil, macera tutkunları için de eşsiz bir seçim.”


    Piston Kafalar Yorumu

    Rolls-Royce Cullinan, markanın lüks anlayışını SUV dünyasına taşıyan eşsiz bir model. V12 motor gücü, dört çeker sistemi ve konfor odaklı teknolojileriyle yalnızca bir SUV değil, aynı zamanda yeni nesil lüksün simgesi. Türkiye’de tanıtılmasıyla birlikte, premium SUV segmentinde algıyı kökten değiştirecek bir otomobil olarak öne çıkıyor.

  • Rolls-Royce’un Yeni SUV Aracının Adı ”Cullinan”

    Rolls-Royce’un Yeni SUV Aracının Adı ”Cullinan”

    Rolls-Royce Cullinan adı resmileşti: lüksü yeniden tanımlayacak SUV, alüminyum yürüyen aksamı ve “zahmetsiz her yere” felsefesiyle 2018’de sahne alıyor.

    Rolls-Royce’un yeni SUV aracının adı ‘Rolls-Royce Cullinan’.” Marka, üç yıl önce duyurduğu ve tüm dünyanın merakla beklediği lüks SUV projesinin ismini sonunda açıkladı. İsmini dünyanın en büyük ve en kusursuz elmasından alan Rolls-Royce Cullinan, markanın “gerçek lüksün olasılıklarını yeniden kalibre etme” iddiasını doğrudan taşımak üzere konumlandırıldı. CEO Torsten Müller-Ötvös’ün sözleri, yalnızca bir isim duyurusundan fazlasını işaret ediyor: Cullinan, dayanıma ve nadirliğe gönderme yaparken, Rolls-Royce’un öncü ruhunu—Charles Rolls’un maceraperestliği ile Sir Henry Royce’un yenilikçi mühendisliğini—aynı gövdede buluşturan bir manifesto.

    Rolls-Royce, Rolls-Royce Cullinan’ı “zahmetsiz her yere” (effortless, everywhere) yaklaşımıyla geliştirdi. Bu yaklaşım, marka tarihinde bir ilk olan SUV gövde tipini, Rolls-Royce’un yıllardır temsil ettiği pürüzsüz konfor ve ihtişamla kaynaştırma arzusundan doğuyor. Tasarımcılar, mühendisler ve zanaatkârlar; Afrika’nın kızıl çöllerinden Kuzey Kutbu’nun buzullarına, İskoç yaylalarından Kuzey Amerika kanyonlarına uzanan test rotalarında aynı soruya yanıt aradı: “Bir Rolls-Royce, her zeminde nasıl zahmetsiz kalır?” Bu yüzden prototipler, yüksek sıcaklık-titreşim döngülerinden aşırı soğuk çalıştırma testlerine, derin su ve eğim senaryolarından uzun menzil dayanımına kadar çok farklı disiplinlerde sınandı.

    Markanın yeni lüks mimarisini temsil eden alüminyum yürüyen aksam, Rolls-Royce Cullinan’ın temelini oluşturuyor. Çelikten daha hafif ve korozyona karşı daha dayanıklı bu yapı, mühendislerin hem gövde rijitliğini yükseltmesini hem de titreşimleri kabine ulaşmadan sönümlemesini sağlıyor. Böylece Rolls-Royce’un karakteristik “süzülme” hissi, SUV formunda da korunuyor. Uzun tekerlek açıklığı ve akıllı süspansiyon geometrisi, bozuk zeminlerde bile kabin salınımını minimuma indirmeyi hedefliyor. Bu yapı taşlarının sonucunda Rolls-Royce Cullinan, asfalt üstünde uçan halı etkisini verirken, toprak ve çakılda da zarafetini bozmadan ilerleme kabiliyetine sahip oluyor.

    Tasarım tarafında marka DNA’sı net: dik ve görkemli ön yüz, ızgaranın heykelsi varlığı, oranların zarafeti… Ancak Rolls-Royce Cullinan’ın kıyafetinde, işlevselliğin de altı çiziliyor: yükleme açıklığını büyüten arka tasarım, pratikliği gözeten kapı formları, zorlu hava koşullarında da okunaklı kalacak aydınlatma imzası. Tüm bu detaylar “SUV”u sadece bir gövde tipi olmaktan çıkarıp, lüksün hayatın her alanına taşınabildiği bir yaşam tarzına dönüştürüyor.

    İç mekân, Rolls-Royce’un usta zanaatkârlığının bir vitrini. İnce işlenen ahşap kaplamalar, elde işlenen dikişler, metal ve deri birlikteliğinin sıcak dokusu; Rolls-Royce Cullinan kabininde sessiz bir tiyatro sahnesi gibi düzenleniyor. Her malzeme, dokunulduğunda farklı bir hikâye anlatıyor. Sessizlik ise başrolü alıyor: gelişmiş yalıtım katmanları ve gövde yapısının akustik avantajı, kabin içinde adeta bir müzik salonu etkisi yaratıyor. Bu sessizlik, zemin değişse de bozulmuyor—bu da “zahmetsiz” iddiasının hissedilen en kritik yüzlerinden biri.

    Mühendislikte amaç; “gücün varlığını hissettirmeden hazır tutmak.” Rolls-Royce Cullinan, alüminyum altyapının getirdiği verimle kuvvetli bir güç aktarma sistemini incelikle taşıyor. Sürüş modları, zemine göre akıllıca ayarlanmış çekiş ve süspansiyon yönetimiyle destekleniyor. Yokuş iniş kontrolünden çekişi optimize eden algoritmalara kadar pek çok sistem, sürücünün müdahalesine gerek kalmadan perde arkasında çalışıyor. İstenen; sürücünün yalnızca direksiyonda nereye bakacağına karar vermesi. Gerisini Rolls-Royce Cullinan hallediyor—zarif ve sakince.

    Elmas metaforu, bu otomobilde yalnızca isim değil, bir kılavuz. Cullinan Elması, binlerce yılın baskısı altında kusursuzluğa kavuşmuş bir doğa mucizesi. Rolls-Royce’un Rolls-Royce Cullinan’da izlediği yol da benzer: baskı altındaki mükemmellik. Sıcaklık eksi değerlere indiğinde, karın ve buzun üzerinde çekiş arandığında; güneşin dik geldiği kum tepelerinde motor soğutma ve kabin klimatik konfor dengelendiğinde; taşlık geçişlerde gövdenin burulma dayanımı sınandığında… Her senaryo, bu SUV’un gerçek lüksün ne olduğunu yeniden tanımlama misyonuna hizmet ediyor.

    Marka stratejisi açısından Rolls-Royce Cullinan, “ikinci sütun.” Alüminyum mimariyi giyen ve lüks mühendisliğin yeni dilini taşıyan ikinci otomobil olarak Cullinan, ürün gamını genişletirken marka değerini farklı kullanım alanlarına yayıyor. Bu bir çeşitlilik hamlesi olduğu kadar, sadık müşterilerine “dört mevsim–dört zemin” çözümler sunma isteğinin de yansıması. Kentte gala çıkışından, kırsalda bir kır evine giden stabilize yola; havaalanı transferinden, sanat bienaline uzanan uzun bir geziye… Rolls-Royce Cullinan her sahnede aynı protokolü, aynı sessiz gücü vaat ediyor.

    Elbette, Rolls-Royce deneyiminin asıl kahramanı kullanıcı. “Görüntü yönetimi” yalnızca dışarıdan değil, içeriden de hissediliyor: kapı kapanırken oluşan tok ses, koltuğa oturduğunuz anda sizi kavrayan dolgun destekler, parmağınız malzemelerin üzerinde gezerken algıladığınız sıcaklık—hepsi zihinde tek bir kelimeye bağlanıyor: zahmetsiz. İşte bu yüzden Rolls-Royce Cullinan, yalnızca bir SUV değil; lüksü ritüellere boğmadan yaşayanların aracı.

    Sonuçta Rolls-Royce, bir isimden fazlasını ilan etti. Rolls-Royce Cullinan, markanın yüzyıllık lüks tarifini SUV üniformasıyla güncelliyor. Alüminyum yürüyen aksamın verdiği sağlam altyapı, zorlu coğrafyaların üzerinde dahi bozulmayan sükûnet, kabinde son derece rafine bir işçilik—bunların toplamı, elmasın ışığını otomobile çeviriyor. Bekleyişin adı artık belli: Rolls-Royce Cullinan. Yola çıkmaya hazır, üstelik zahmetsizce.

    Piston Kafalar Yorumu
    Rolls-Royce Cullinan tam bir ‘elmas’ metaforu: nerede sürsen parlıyor. Sizce bu lüksün en çok yakıştığı sahne hangisi—şehirde kırmızı halı mı, yoksa karlı bir dağ yolu mu?