Etiket: Teknoloji

  • Kia PV5: 416 KM Menzil, Yapay Zekâ Destekli Yeni Elektrikli Mobilite Çağı

    Kia PV5: 416 KM Menzil, Yapay Zekâ Destekli Yeni Elektrikli Mobilite Çağı

    Kia PV5, 416 km menzil, 30 dakikalık hızlı şarj, yapay zekâ destekli sürüş sistemleri ve 16 modüler versiyonuyla mobiliteyi yeniden tanımlıyor.

    Yapay Zekâ ve Otonomi Odaklı Yeni Mobilite Dönemi

    Kia, “Platform Beyond Vehicle (PBV)” stratejisini resmen hayata geçirerek, geleceğin akıllı ulaşım sistemlerini temsil eden Kia PV5 modelini tanıttı.

    416 km menzil, 30 dakikalık hızlı şarj, yapay zekâ tabanlı filo yönetimi ve modüler gövde sistemiyle 16 farklı versiyon sunan Kia PV5, hem ticari hem kişisel kullanıma uygun çok yönlü bir elektrikli araç olarak konumlanıyor.

    2026’dan itibaren Avrupa pazarına sunulacak model, 2030 yılına kadar 250.000 PBV satış hedefinin ilk adımı. Bu seri ilerleyen yıllarda PV7 (2027) ve PV9 (2029) modelleriyle genişleyecek.


    Yapay Zekâ ile Donatılmış Sürüş Deneyimi

    Kia PV5, Hyundai Motor Group’un yeni E-GMP.S platformu üzerine geliştirildi. Yapay zekâ destekli “Smart Regenerative Braking” sistemi, trafik yoğunluğu ve navigasyon verilerine göre frenleme kuvvetini otomatik ayarlıyor. Bu sistem, sürücülerin iş yükünü azaltırken enerji geri kazanımını maksimuma çıkarıyor.

    Ayrıca araçta yer alan PBV özel yazılım ekosistemi, filo yöneticilerine anlık izleme ve uzaktan kontrol imkânı sunuyor. Android tabanlı işletim sistemi sayesinde üçüncü parti uygulamalar Pleos App Market üzerinden doğrudan yüklenebiliyor.

    Okuyucular Bunları da Merak Etti 👇



    Otonom Güvenlik Teknolojileriyle Donatıldı

    PV5, geleneksel ticari araçların ötesinde, yarı otonom sürüş kabiliyetine sahip bir yapı sunuyor. Araçta yer alan ileri seviye sürücü destek sistemleri (ADAS) şunları kapsıyor:

    • Highway Driving Assist
    • Smart Cruise Control
    • Blind Spot Collision-Avoidance Assist
    • Parking Collision-Avoidance Assist
    • High Beam Assist

    Bu sistemler, şehir içi dağıtım araçlarından VIP taşımacılığına kadar geniş kullanım senaryolarında güvenliği en üst düzeye çıkarıyor.


    Yeni Batarya Seçenekleri ve 416 KM Menzil

    PV5’in en güçlü yanlarından biri de esnek batarya konfigürasyonu. Model, üç farklı batarya tipiyle geliyor:

    Batarya TipiKapasiteTeknolojiMenzil
    LFP43.3 kWhLityum Demir Fosfat310 km
    NCM Orta51.5 kWhNikel Kobalt Manganez370 km
    NCM Uzun71.2 kWhNikel Kobalt Manganez416 km

    Tüm batarya versiyonları 10%–80% arası yalnızca 30 dakikada şarj olabiliyor. Bu özellik, Kia PV5’i hem filo hem bireysel kullanıcılar için yüksek verimlilikli bir elektrikli çözüm haline getiriyor.


    16 Farklı Gövde Seçeneği: Esneklik ve Verimlilik

    Kia’nın geliştirdiği Flexible Body System, PV5’in en yenilikçi yanlarından biri. Bu sistem, ön kabin modülünü sabit tutarak, arka gövde ve tavan bölümlerinin değiştirilebilmesini sağlıyor. Bu sayede PV5, 16 farklı varyanta dönüştürülebiliyor:

    • Standart ve Yüksek Tavanlı versiyonlar
    • Kargo, Yolcu, Şasi Kabin varyantları
    • Özel dönüştürülmüş taksi, servis, mobil ofis ve film çekim aracı versiyonları

    Bu sistem, “bir araç, çok amaç” anlayışıyla dönüştürülebilir mobilite kavramını gerçeğe dönüştürüyor.


    Erişilebilirlikte Yeni Standart: 399 mm Giriş Eşiği

    PV5 Passenger versiyonu, sınıfının en düşük zemin yüksekliği (399 mm) ile öne çıkıyor. Bu sayede çocuklar ve hareket kısıtlı bireyler araca kolayca binebiliyor. Kia ayrıca tekerlekli sandalye erişimli (WAV) bir versiyon da geliştirerek, tam kapsayıcı mobilite vizyonunu destekliyor.


    Gerçek Kullanıcı Geri Bildirimleriyle Tasarlandı

    Kia, PV5’in geliştirme sürecinde Uber, DHL, Kakao Mobility gibi global iş ortaklarıyla doğrudan çalıştı.
    Bu iş birlikleri sonucunda:

    • Sökülebilir ön koltuk,
    • Leke tutmayan malzemeler,
    • Yürünebilir kabin düzeni,
    • Modüler ekipman yuvaları (L-Track ve tavan montaj noktaları)
      gibi pratik çözümler geliştirildi.

    Bu sayede Kia PV5 yalnızca bir araç değil, iş dünyası için taşınabilir bir ofis ve üretim platformu haline geldi.


    Tasarım: Geometrik, Fonksiyonel, Dayanıklı

    Kia’nın “Opposites United” felsefesiyle şekillenen PV5, minimal ama güçlü bir görünüme sahip. Üç parçalı tampon yapısı sayesinde onarım kolaylığı, modüler siyah kaplamalarla darbelere karşı dayanıklılık sunuyor. LED farlar tampon içine entegre edilerek hem estetik hem koruma avantajı sağlanmış. Kabin içinde 12.9 inç merkezi ekran ve 7.5 inç dijital gösterge bulunuyor; bu yapı hafif ticari segmentte bir ilk.


    Kia’nın Elektrikli Gelecek Vizyonu

    Kia, PV5 ile birlikte 2030’a kadar 250.000 PBV satışını hedefliyor. Bu stratejinin odağında yalnızca araç üretimi değil, aynı zamanda yazılım tabanlı mobilite ekosistemi oluşturmak var. Her PV5, bir “bağlantılı cihaz” olarak filo yönetimi, enerji paylaşımı (V2L), ve veri odaklı servisleri destekleyecek.


    Piston Kafalar Yorumu

    Kia PV5, otomotivin geleceğini yeniden şekillendiren bir araç. Yapay zekâ entegrasyonu, modüler üretim felsefesi ve erişilebilirlik vizyonu, onu yalnızca bir ticari araçtan öteye taşıyor. Bu model, hem otonom ulaşım çağına geçişte hem de enerji verimliliğinde yeni bir kilometre taşı. Kia, “PBV” stratejisiyle mobiliteyi bir hizmet haline getiriyor ve bu, geleceğin otomotiv ekonomisinin en net işareti.

    KIA’nın Türkiye’de satılan modellerine ve ne güncel fiyat listesine KIA Türkiye Resmi Web Sitesi üzerinden ulaşabilirsiniz.

  • Elektrikli Kapı Kolları Tartışma Konusu Oldu: Güvenlik Açısından Tehlikeli mi?

    Elektrikli Kapı Kolları Tartışma Konusu Oldu: Güvenlik Açısından Tehlikeli mi?

    Son dönemde yaşanan kazalar, elektrikli kapı kollarının yolcuları araç içinde mahsur bırakabileceğini ortaya koydu. Çin’de bu tasarıma yönelik yasak gündemde.

    Elektrikli Kapı Kollarının Yükselişi

    Otomotiv dünyasında tasarım trendleri sürekli değişiyor. Son yıllarda öne çıkan yeniliklerden biri de elektrikli kapı kolları oldu. Tesla ile popüler hale gelen bu tasarım, aerodinamik faydaları ve modern görünümü sayesinde birçok üretici tarafından benimsendi. Ford Mustang Mach-E, Kia EV6, Rivian R1S ve Nissan Leaf gibi modellerde de benzer çözümler görüyoruz.

    Markaların amacı oldukça net: hava sürtünmesini azaltmak, estetik bir görünüm sağlamak ve kullanıcıya modern bir deneyim sunmak. Ancak bu şık tasarımın gölgede kalan bir yönü var: güvenlik. Son dönemde yaşanan kazalar, elektrikli kapı kollarının ciddi riskler taşıdığını gündeme taşıdı.


    Yaşanan Kazalar Korkutuyor

    Özellikle Tesla modellerinde görülen kazalar, kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. ABD’de yaşanan olaylarda, araçlar kaza sonrası elektriğini kaybettiğinde yolcuların kapıları açamadığı rapor edildi.

    • California’da bir Cybertruck yangınında yolcular dışarı çıkamadı.
    • Wisconsin’de bir Model S yangınında benzer şekilde kaçış mümkün olmadı.
    • Rivian R1S kullanan bir sürücü, aracın elektriği kesildiğinde 45 dakika boyunca içeride mahsur kaldı.

    Bu olaylarda kapıların mekanik olarak sağlam olmasına rağmen, elektrikli kapı kolları çalışmadığı için yolcular kilitli kaldı. Sonuçlar ise ne yazık ki ölümcül olabiliyor.


    Sadece Tesla’ya Özgü Bir Sorun Değil

    Her ne kadar Tesla bu tartışmanın merkezinde olsa da, konu yalnızca bu markayla sınırlı değil. Ford, Mustang Mach-E modelinde kapı kolu sorunları nedeniyle geri çağırma gerçekleştirdi. Fisker’in Ocean modeli de benzer sıkıntılar yaşadı.

    Hatta sorun elektrikli araçlarla bile sınırlı değil. 2015 yılında 72 yaşındaki James Rogers, Chevrolet Corvette içinde köpeğiyle birlikte hayatını kaybetti. Araçtaki elektrik kesintisi sonrası kapılar açılmadı, dışarıdan yardım edenler de içeriye giremedi. Bu trajik olay, elektrikli kapı kolları ile donatılmış araçlarda manuel çözümlerin ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gösterdi.


    Manuel Açma Mekanizması: Çözüm mü?

    Birçok araçta gizli bir manuel kapı açma mandalı bulunsa da, kullanıcıların büyük çoğunluğu bunun varlığından haberdar değil. Ayrıca kaza sonrası baygın kalan yolcular için bu mandal da işe yaramayabiliyor.

    Güvenlik uzmanlarına göre iki temel sorun var:

    1. Erişilebilirlik: Manuel açma mekanizması genellikle gözden uzak noktalara yerleştiriliyor.
    2. Bilinç: Araç sahiplerinin büyük kısmı bu mekanizmayı nasıl kullanacağını bilmiyor.

    Dolayısıyla sadece mandal eklemek tek başına çözüm değil. Daha görünür, daha anlaşılır ve eğitimlerle desteklenmiş çözümler gerekiyor.


    Çin’den Radikal Bir Adım

    Son yaşanan olayların ardından Çin, elektrikli kapı kollarını tamamen yasaklamayı gündemine aldı. Dünyanın en büyük otomotiv pazarlarından biri olan ülkede, kapıların en azından kısmen dışarıdan erişilebilir ve mekanik destekli olması isteniyor.

    Çin’in böyle bir yasağı yürürlüğe koyması, yalnızca kendi pazarını değil tüm dünyayı etkileyebilir. Çünkü küresel markalar için Çin vazgeçilmez bir satış noktası. Bu nedenle üreticiler tasarımlarını yeniden gözden geçirmek zorunda kalabilir.


    Kullanıcı Güvenliği Öncelikli Olmalı

    Elektrikli kapı kolları, estetik ve aerodinamik faydalar sunsa da, iş güvenliğe geldiğinde tartışmasız bir şekilde ikinci planda kalmamalı. Kazalarda saniyeler bile hayat kurtarıcı olabilir. Kapıyı açmak için ek bir işlem gerektiren ya da elektrik sistemine bağımlı olan çözümler, can kaybı riskini artırıyor.

    Üreticiler, kullanıcı dostu ve güvenli tasarımlar geliştirmek zorunda. Bunun için şunlar öneriliyor:

    • Kapı kollarında hem elektrikli hem de mekanik seçenek bulunmalı.
    • Manuel açma noktaları görünür şekilde işaretlenmeli.
    • Kullanıcılara araç tesliminde eğitim verilmeli.

    Piston Kafalar Yorumu

    Otomotiv endüstrisi her zaman yenilik arayışı içinde. Ancak elektrikli kapı kolları örneğinde gördüğümüz gibi, her yenilik güvenlikten ödün verildiğinde büyük bir sorun haline gelebiliyor. Bugün yaşanan trajik kazalar, aslında tasarım uğruna güvenlikten taviz verilmemesi gerektiğini net bir şekilde gösteriyor.

    Bizce markalar, tasarımlarında estetik ve güvenliği dengelemeli. Elektrikli kapı kolları yerine, hibrit sistemler ve görünür manuel çözümler tercih edilmeli. Aksi takdirde, aerodinami kazandırırken hayat kaybettiren bir tasarım anlayışıyla karşı karşıya kalabiliriz.

    Bu nedenle kullanıcıların bilinçlenmesi, bilgi sahibi olması üreticilerin de daha şeffaf olması gerekiyor. Güvenlik her zaman tasarımın önünde tutulmalı; aksi halde benzer trajediler kaçınılmaz olur.

  • Citroën Berlingo En Güncel Teknolojilerle Yenilendi

    Citroën Berlingo En Güncel Teknolojilerle Yenilendi

    Berlingo, Citroën’in yeni tasarım kimliğini yansıtan modern ve iddialı yeni görünümüyle dikkat çekiyor. İç mekânda yeni bir ön konsol ve direksiyon simidiyle birlikte yeni renkler ve malzemelerle sunulan işlevsel, kullanıcı dostu bir kabin göze çarpıyor.

    Citroën Berlingo, segmentinde ilk kez ve özel olarak Citroën Advanced Comfort® koltuklarla benzersiz bir konfor seviyesi sunuyor.

    Citroën, ikonik hafif ticari araç modeli Berlingo’yu yenileyerek tamamen yeni bir seviyeye taşıma hedefinde. Yeni ön tasarımdaki modern ve etkileyici görünümünü güçlendiren Berlingo, sürüş keyfi, konfor ve teknoloji açısından binek otomobil seviyesinde bir araç içi deneyim ortaya koyuyor. Yeni Berlingo, Citroën Advanced Comfort® koltuklar sayesinde daha da optimize edilen konforun yanında yeni nesil bilgi-eğlence sistemi ve bağlantı özellikleriyle aktif yaşam tarzına sahip tüm kullanıcıların beklentilerini her zamankinden daha fazla karşılıyor.

    Başarının sırrı çok yönlülük ve kullanım kolaylığı

    Günlük kullanıma uygun hafif ticari araç sınıfının öncüsü Citroën, her zaman kullanıcıların hayatlarını kolaylaştıran ve beklentilerini karşılayan araçlar üretmeye devam etti. Berlingo’nun da bu başarısı çok yönlülüğü ve kullanım kolaylığına dayanıyor. Bu özellikler, Berlingo’nun sınıfındaki rakiplerinden ayrışarak bu denli popüler ve talep gören bir model olmasını sağladı. Berlingo, zamanla konfor ve tasarım açısından beklentilerin ötesinde bir şekilde gelişmeye devam etti. Böylece Berlingo; mimari, araç içi yaşam-kullanım alanları ve pratiklik açısından pazardaki referans statüsünü temsil etti. Citroën, Berlingo ile ailelere, işletmelere ve esnaflara tatmin edici, çok yönlü aktif bir yaşamda özgürlük ve rahatlığı garanti eden bir çözüm sunuyor.

    Tasarımıyla yeni Citroën kimliğini yansıtıyor

    Yeni Berlingo’nun ön cephesi, yeni Citroën tasarım dilini ve görsel kimliğini yansıtacak şekilde tasarlandı. Daha büyük tasarım unsurlarına ve daha belirgin hatlar içeren bir tasarıma sahip yeni model, gücü ve modernliği ifade ediyor. Berlingo’da yer alan yeni ön ızgara ve tampon tek bir bloktan oluşuyor ve ortasında yeni oval Citroën logosunu taşıyor. Yeni logonun her iki yanındaki siyah şerit, logodaki deseni yansıtıyor ve ayrıntılara verilen özeni gösteriyor. Bu siyah şerit, aynı zamanda logoyu Citroën’in üç bölümlü ışık imzasına sahip yeni farları ile birleştiriyor. Bu görsel imza, Berlingo’ya farklı ve teknolojik bir görünüm kazandırıyor. Logonun etrafındaki bant ve alt ızgaralar, katmanlar oluşturarak ön cepheyi yapılandırıyor ve genişlik hissini güçlendirerek kendinden emin, iddialı bir görünüm ortaya koyuyor. Advanced Comfort XTR paketinde ise tamponun ortasında, aracın maceracı yönünü vurgulayan alüminyum efektli bir alt koruma kaplaması yer alıyor. Tamponun her iki tarafında da ışık imzasıyla uyumlu, dikey bir çizgi biçiminde kızılötesi kırmızı renkli çıkartmalar bulunuyor. Bu çıkartmalar aynı zamanda otomobilin yanlarındaki Airbump detaylarında da bulunuyor. Airbump ise otomobilin güçlü yan cephesine akışkanlık katan grafik imzası niteliği taşıyor.

    Yeni Berlingo’nun üst donanım seviyesinde tavan rayları sunuluyor. Ayrıca 16 ve 17 inç olmak üzere iki farklı jant alternatifi Citroën’in tüketicilere sunduğu seçme özgürlüğünün bir parçası olarak dikkat çekiyor. Tavanın arkaya doğru alçalan çizgisi ise araca dinamik bir siluet kazandırıyor. Yeni Berlingo, oldukça dikkat çekici yeni özel renkleri ile müşterilerin beğenisine sunuluyor.

    En güncel teknolojiler ve artan ergonomiyle yeni bir seyahat deneyimi

    Berlingo’nun iç mekân tasarımı ergonomiyi iyileştirmek üzere geliştirildi. Tamamen yeni ön konsol, kullanıcılara yüksek kalite ve sağlamlık hissi veriyor. Ergonomik olacak şekilde yukarıda konumlandırılan yeni yüksek çözünürlüklü 10 inçlik merkezi dokunmatik ekran ve yeni kişiselleştirilebilir dijital gösterge ekranı teknolojiye vurgu yapıyor. Üst bölümde, büyük bir torpido gözü yer alıyor. Bu ergonomik alan ise hava yastığının tavana monte edilmesiyle mümkün oldu. Orta konsolda; vites seçici, sürüş modu seçici, elektrikli park freni, Start düğmesi ve 2 adet USB soketi bulunuyor. Ayrıca burada kablosuz akıllı telefon şarjı için yenilikçi bir saklama bölmesi de yer alıyor. Bunun dışında Berlingo’nun direksiyon simidi de tamamen yeni. Alt kısmı hafif düz, yeni bir simit tasarımına ve ortada yeni Citroën logosu bulunan daha belirgin birgöbeğe sahip. Kalitesi daha da iyileştirilen direksiyon üzerinde yine ses sistemi ve hız sabitleme kumandaları yer alıyor.

    Konfor ve pratiklik unsurları en üst seviyeye taşındı

    Yeni Citroën Berlingo, üst sınıf iç mekanı ve işlevsellik sunan kabininde, yaşamı kolay ve keyifli hale getiriyor. Yeni Citroën Advanced Comfort® ön koltuklar, kabin içi konforu artırmak üzere yeni Berlingo ile ilk kez sunuluyor. Bu koltuklar, Citroën’e özel, kaliteli köpük ve yan desteklere sahip gelişmiş mimarisiyle üst düzeyde konfor sağlıyor. Ayrıca özel kumaş ve üç renkli kaplamasıyla çok şık ve zarif görünüyorlar. Minderin ve sırtlığın ortasındaki kapitone etkisi görsel kalite algısını desteklerken oturma konforuna katkı sağlıyor. Sırtlığın tasarımı U şeklindeki renkli bantla hareketlendirilirken, koltukların yanları da aynı renk şeritlerle süsleniyor.

    İşlevsellik, üç adet bağımsız arka koltuk ile devam ediyor. Yeni Berlingo, 2. sıradaki üç adet bağımsız, kızaklı ve katlanan koltuklarıyla yolcu konforunu modülerlikle birleştiriyor. Ayrıca Berlingo 4,40 m uzunluğa sahip olması sayesinde 2,70 m’ye kadar yükleme uzunluğu sunuyor. Bu da uzun nesneleri taşınma kolaylığı sağlıyor.

    Modutop® ile işlevsellik daha da artıyor. Yeni Berlingo, daha önce de olduğu gibi yarı saydam kemer, arka tavan kutusu, ortam aydınlatması ve elektrikli perdeye sahip karartmalı panoramik cam tavanı içeren Modutop® isimli çok işlevli bir tavan ile yollara çıkıyor. Yeni Berlingo, kabinin farklı noktalarına dağıtılan ve toplam 186 litreye varan 27 adet saklama bölmesi ile gelişmiş bir işlevsellik seviyesi sunuyor.

    Yeni Berlingo bagaj kapağından bağımsız açılan bir arka cama sahip. Segmentinde nadir bulunan bu özellik sayesinde küçük eşyalar bagaj kapağını açmadan Modutop saklama bölmesine veya 25 kg’a kadar ağırlık taşıyabilen arka pandizota pratik bir şekilde yerleştirilebiliyor veya oradan alınabiliyor.

    Modüler ve geniş yeni Berlingo’nun bagaj hacmi 775 litre’yi (arka pandizot altındaki hacim) buluyor. Elektrikli camlara sahip iki büyük sürgülü yan kapı ise Berlingo’ya erişimi kolaylaştırıyor.

    Bağlantı ve sürüş destek sistemleriyle konfor ve güvenlik seviyesi arttı

    Yeni Berlingo, bilgi-eğlence sistemleri ile araç içi bağlantı açısından yeni bir boyut sunuyor. Yeni ön konsolun ortasında iki farklı seviyede 10 inçlik dokunmatik ekran yer alıyor. Her biri yeni Citroën bilgi-eğlence sistemini kontrol etme olanağı sağlıyor.

    Standart 10 inçlik ekrana sahip yeni My Citroën Play bilgi-eğlence sistemi, radyo dinleme, telefon veya otomobil işlevlerini yönetme olanağı sağlıyor. Ayrıca sistem Apple CarPlay ve Android Auto ile uyumlu olup kablosuz akıllı telefon yansıtma işlevine sahip. Gelişmiş özelliklere sahip bu ekran, ergonomik bir tasarıma sahip ve geri görüş kamerasını da gösteriyor. Ayrıca bilgi-eğlence sistemi, direksiyonun arkasında bulunan yeni siyah beyaz dijital gösterge ekranı ile birleştirilmiş durumda.

    Yüksek çözünürlüklü ekran aynı zamanda üstten görünümlü geri görüş kamerasının görüntüsünü de gösteriyor. Bu bilgi-eğlence sistemi, yeni Berlingo’da optimize edilen, kişiselleştirilebilir yeni 10 inçlik renkli dijital gösterge ekranıyla birleştiriliyor. Bunun dışında orta konsolda kablosuz akıllı telefon şarj cihazı ve 2 adet USB soketi de bulunuyor.

    Yeni Berlingo, dur-kalk işlevli Uyarlanabilir Hız Sabitleyici, Elektrikli Park Freni, üstten görünümlü geri görüş kamerası, Yokuşta İniş Destekli Tutuş Kontrolü ve Çeki Demiri Denge Kontrolü gibi 18 adede kadar sürüş destek teknolojisiyle hiçbir şekilde diğer binek otomobillerden geri kalmayan tek hacimli bir eğlence aracı. Yeni Berlingo, önde ve arkada olmak üzere toplam 12 adet sensör ile park etmeyi kolaylaştırıyor. Ayrıca üstten görünümlü geri görüş kamerasından gelen görüntü yeni Berlingo’nun 10 inçlik merkezi ekranında yüksek çözünürlüklü olarak gösteriliyor.

    Konforlu ve verimli

    Yeni Berlingo’da 4 silindirli 130 HP dizel motor sunuluyor. Bu sayede düşük yakıt tüketimi ve yüksek tork sayesinde yolculuklar daha verimli ve konforlu geçiyor. Dizel motor seçeneği ile birlikte 6 ileri manuel ve 8 ileri tam otomatik vites seçenekleri mevcut. Bu sayede her ihtiyaca uygun olarak müşterilerin beğenisine sunuluyor.

  • BorgWarner Elektrikli Ticari Araç için Batarya Sistemi Sağlayacak

    BorgWarner Elektrikli Ticari Araç için Batarya Sistemi Sağlayacak

    Küresel satış sonrası otomotiv pazarına yenilikçi ürünler sunan ve Delphi Technologies’i bünyesinde barındıran BorgWarner’ın AKASOL ultra yüksek enerjili batarya sistemi, Avrupalı bir üretici tarafından ilk ağır hizmet tipi elektrikli kamyon serisine güç sağlayacak.

    4×2 sabit dingilli 18 tonluk kamyon ve 6×2 sabit dingilli 26 tonluk kamyonun seri üretimi için 2024’ün ilk çeyreği planlanıyor.

    Otomotiv dünyasını ileri taşıyan yeniliklere imza atan ve satış sonrası hizmetler alanında global çözümler sağlayan Delphi Technologies’i bünyesinde barındıran BorgWarner, Avrupalı bir üretici tarafından ilk ağır hizmet tipi elektrikli kamyon serisine güç sağlayacak.

    747 volta kadar enerji yoğun elektrikli güç-aktarma sistemleri için geliştirilen her 9 AKM batarya paketi, 98 kWsa enerji depoluyor ve tüm konektörlerle birlikte kuruluma hazır hale geliyor. 4×2 kamyonu beslemek için 294 kWsa sağlamak üzere üç paket ve 6×2 kamyonu beslemek için 392 kWsa sağlamak üzere dört paket kullanılıyor. Batarya, araç yükünü en üst düzeye çıkarmak için kompakt ve hafif olarak tasarlandı. Ayrıca elektrikli ticari araç (eCV) toplam sahip olma maliyetini mümkün olduğunca düşük tutmak için tahmini ömrü 4.000 döngü civarında. Bunun dışında sıvı soğutma ve çok seviyeli koruma özellikleri sistemin daha da güvenli olmasını sağlıyor.

    “Araç menzili önemli ölçüde artacak”

    “Bu üretici ile daha önce batarya sistemimizin daha eski bir versiyonunu kullanan yüksek voltajlı prototip araçlar üzerinde çalışmıştık. Ortaklığımızı sürdürmekten gurur duyuyoruz” şeklinde konuşan BorgWarner Global Akü ve Şarj Sistemleri Başkan Yardımcısı Henk Vanthournout devam etti; “Bu heyecan verici yeni projede müşteri, önceki modele göre enerji yoğunluğunda yüzde 50 artış sağlayan ultra yüksek enerjili batarya sistemimizin en son neslinden yararlanıyor. Bu gelişim, araç menzilini önemli ölçüde artırarak, onu uzun mesafeli elektrikli ticari taşımacılık için ideal çözüm haline getiriyor.”

    İnovasyon öncüsü

    BorgWarner‘ın Multi String Manager (MSM+) sistemi, ultra yüksek enerjili batarya paketleri ile destekleniyor. Araç kontrol ünitesi tek bir iletişim arabirimi olarak hizmet ediyor ve müşterinin yazılım geliştirme ihtiyacını azaltıyor.

    BorgWarner‘ın uzun mesafe taşımacılığına yönelik çözümü mekanik olarak sağlam, güvenli, kolayca ölçeklenebiliyor ve kWsa başına nispeten düşük satın alma maliyetleri sunarak otobüs ve kamyon uygulamaları için yeni enerji yoğunluğu standartları belirliyor. Tüm bu özelliklerle BorgWarner yüksek enerjili batarya alanında bir inovasyon öncüsü olarak konumlanıyor.

  • Hibrit Hyundai IONIQ Hybrid, Türkiye’de

    Hibrit Hyundai IONIQ Hybrid, Türkiye’de

    Hyundai, IONIQ Hybrid modelini Türkiye’de satışa sundu. Hibrit teknolojisi, aerodinamik tasarımı ve üstün donanımlarıyla IONIQ Hybrid sınıfında fark yaratıyor.

    Hyundai’den Türkiye’ye Hibrit Atılımı

    Hyundai, IONIQ Hybrid modelini Türkiye pazarına sundu. Dünyada ilk kez, elektrikli (EV), plug-in hibrit (PHEV) ve hibrit (HEV) motor seçeneklerinin tek bir gövdede buluştuğu otomobil olma özelliğini taşıyan Hyundai IONIQ, markanın çevre dostu vizyonunu güçlü bir şekilde yansıtıyor.

    Doğuştan hibrit olarak üretilen model, benzinli veya dizel bir versiyona sahip değil. Yeni bir platform üzerine inşa edilen IONIQ, yakıt verimliliği, sürüş keyfi ve geleceğe dönük tasarım çizgileri ile Hyundai’nin geleneksel anlayışını modern bir yorumla buluşturuyor.


    Hyundai Assan’dan İlk Açıklama

    Hyundai Assan Genel Müdürü Önder Göker, basın lansmanında şu ifadeleri kullandı:

    “Geleceğin teknolojileri artık alternatif yakıtlı otomobiller. Hyundai olarak hibrit segmentine iddialı bir modelle giriş yapıyoruz. Hyundai IONIQ Hybrid, hem markamızın en şık modellerinden biri hem de segmentinde liderliği hedefleyen bir otomobil. Türkiye’de 500 adet satış gerçekleştirmeyi planlıyoruz.”


    Motor ve Performans Özellikleri

    Hyundai IONIQ Hybrid, 1.6 litrelik GDI Kappa benzinli motor ile birlikte çalışan 43,5 HP gücünde elektrik motoruna sahip. İki motorun toplam gücü 141 HP, maksimum torku ise 265 Nm olarak açıklandı.

    • Şanzıman: 6 ileri çift kavramalı DCT
    • Yakıt tüketimi: Ortalama 3.9 litre/100 km
    • Performans: Hibrit motor ile dinamik sürüş ve yüksek verimlilik

    Klasik hibritlerde kullanılan CVT yerine, 6 ileri DCT şanzıman kullanılması sürücülere daha gerçekçi bir performans ve sportif sürüş hissi sağlıyor. Ayrıca Sport sürüş modu da mevcut.


    Aerodinamik ve Tasarım Detayları

    IONIQ Hybrid, fastback gövde formu ile dikkat çekiyor. Hava akışını optimize eden tasarımı sayesinde, yalnızca 0.24 Cd sürtünme katsayısı sunarak sınıfındaki en aerodinamik otomobillerden biri oluyor.

    Dış tasarımda aktif ve pasif aero özellikler, modelin çevreci yapısını destekliyor. İç mekânda ise 7 inç TFT ekran, 8 inçlik bilgi-eğlence sistemi ve kablosuz şarj özellikleri öne çıkıyor.


    Konfor ve Teknoloji

    Hyundai IONIQ Hybrid, kullanıcılarına Apple CarPlay ve Android Auto desteği ile zengin bir bağlantı deneyimi sunuyor.

    • 7 inç hibrit sistem göstergesi
    • 8 inç dokunmatik multimedya ve navigasyon ekranı
    • Kablosuz şarj özelliği
    • Gelişmiş bağlantı sistemleri

    Ayrıca geri dönüşümlü malzemelerden üretilen kapı panelleri, çevreci yaklaşımı yansıtıyor.


    Güvenlik Donanımları

    Hyundai, IONIQ Hybrid’de yüksek güvenlik teknolojilerine yer veriyor.

    • 7 hava yastığı (sürücü diz hava yastığı dahil)
    • Şerit Takip Asistanı (LKA)
    • Kör Nokta Algılama Sistemi
    • Arka Çapraz Trafik Uyarısı
    • Acil Fren Destek Sistemi

    Gövdesinin %53,5’i ultra yüksek dayanımlı çelikten üretilen otomobil, Euro NCAP çarpışma testlerinden de 5 yıldız alarak güvenlik konusunda sınıfının iddialı modelleri arasına girdi.


    Hafif Yapı ve Bagaj Kapasitesi

    IONIQ Hybrid’in kaput ve bagaj kapağı, alüminyum alaşımdan üretilmiş. Bu sayede araç, geleneksel çeliğe göre 12,4 kg daha hafif hale gelmiş.

    • Bagaj Hacmi: 443 litre (VDA)
    • Ağırlık: Diğer Hyundai modellerine göre %25 daha hafif

    Bu özellikler, özellikle yakıt tüketimine önem veren aileler için hem pratik hem de ekonomik bir çözüm sunuyor.


    Çevreci Malzemeler

    IONIQ Hybrid, çevreci üretim yaklaşımının da bir örneği.

    • Kapı panellerinde şeker kamışı, toz ahşap ve volkanik taş bileşenlerden elde edilen plastik kullanılıyor.
    • Bu sayede aracın ağırlığı %20 azaltılmış oluyor.
    • Hem doğaya dost hem de sağlam bir yapı ortaya çıkıyor.

    Donanım ve Fiyatlar

    Türkiye’de iki farklı donanım seviyesi ile satışa sunulan IONIQ Hybrid, fiyatıyla da dikkat çekiyor:

    • Elite Plus DCT: 123.900 TL
    • Progressive Pack: 149.900 TL

    Bu fiyat aralığı, segmentteki rakiplerine kıyasla rekabetçi bir seçenek sunuyor.


    Bir Bakışta Hyundai IONIQ Hybrid

    • Dünyanın tek gövdede 3 farklı elektrikli sürüş kombinasyonu sunan ilk otomobili
    • %53,5 ultra yüksek dayanımlı çelik gövde
    • 7 hava yastığı ile üst düzey güvenlik
    • 0.24 Cd aerodinamik değer
    • Red Dot Tasarım Ödülü sahibi
    • 4 farklı gövde rengi: mavi, beyaz, gümüş gri, manyetik gri
    • Ortalama 3.9 litre/100 km yakıt tüketimi

    Piston Kafalar Yorumu 🚀

    Hyundai IONIQ Hybrid, Türkiye pazarına iddialı bir giriş yaptı. Hem fiyat/performans dengesi hem de düşük tüketimiyle ailelerin ve çevreci sürücülerin ilgisini çekecek bir model. Özellikle 6 ileri DCT şanzımanıyla klasik hibritlerden ayrışıyor ve daha sportif bir sürüş deneyimi sunuyor.

    IONIQ Hybrid’in Türkiye’de hibrit farkındalığını artıracağına şüphe yok. Hyundai’nin hedeflediği 500 adet satış rakamı, pazardaki ilgiye göre çok daha yukarı çıkabilir.

     

     

  • Bosch Rexroth ve Audi Akıllı Sürüş İçin İş Birliği Yaptı

    Bosch Rexroth ve Audi Akıllı Sürüş İçin İş Birliği Yaptı

    Bosch Rexroth ve Audi, kaynak teknolojisinde devrim niteliğinde iş birliği yapıyor. Akıllı sürüş için geliştirilen yeni birleşik kontrol sistemi üretim kalitesini artırıyor.

    Bosch Rexroth ve Audi akıllı sürüş teknolojileri alanında otomotiv endüstrisinin geleceğini şekillendirecek önemli bir ortaklığa imza attı. Audi, 2017 yılı itibarıyla Avrupa’daki fabrikalarında Bosch Rexroth’un geliştirdiği birleşik kaynak kontrol sistemlerini kullanmaya başladı. Bu sistem, sadece üretim süreçlerinde verimliliği artırmakla kalmıyor, aynı zamanda otomobillerin güvenliğini ve dayanıklılığını da üst seviyeye taşıyor. İş birliği, akıllı sürüşün temel taşlarından biri olan hafif, güvenli ve dayanıklı gövde yapısına katkı sağlamayı hedefliyor.

    Yeni Kaynak Teknolojisinin Önemi

    Modern otomobil üretimi, geleneksel çelik gövde yapılarından çok daha karmaşık bir sürece evrildi. Alüminyum, yüksek çekme dayanımlı çelik, plastik ve kompozit malzemelerin artan kullanımı, daha hafif ve daha verimli otomobillerin üretimini mümkün kılıyor. Ancak bu çeşitlilik, güvenli bağlantı noktaları oluşturmayı zorlaştırıyor. Audi’nin Bosch Rexroth ile yaptığı iş birliği bu noktada kritik bir çözüm sunuyor. Yeni birleşik kaynak kontrolörleri, farklı malzemelerin güvenli şekilde kaynağını yaparken çevrim süresini kısaltıyor, enerji verimliliğini artırıyor ve kaliteyi standart hale getiriyor.

    Bosch Rexroth’un Çözümü: PSI6000 ve IndraDrive Cs

    Bosch Rexroth, uzun yıllara dayanan deneyimiyle, PSI6000 kaynak denetim sistemi ve IndraDrive Cs akıllı servo tahrik sistemi ile sektöre öncülük ediyor. Bu sistem, kaynak tabancasının tahrik kontrolünü doğrudan kaynak denetimine bağlayarak robot üzerinden geçen karmaşık süreci basitleştiriyor. Böylece:

    • Kaynak nokta kalitesi yükseliyor,
    • Çevrim süresi ciddi oranda kısalıyor,
    • Enerji tüketimi azalıyor,
    • Operasyonel maliyetler düşüyor.

    Aynı işletim ara yüzü sayesinde kaynak kontrolü ve servo tabancası kontrolünün programlanması kolaylaşıyor. Bu da üretim hatlarında hata oranını minimuma indirirken, esnekliği en üst seviyeye çıkarıyor.

    Audi’nin Deneyimi: Pilot Projeden Seri Üretime

    Audi’nin direnç nokta kaynağı teknolojisi bölüm yöneticisi Guenther Widmann, Bosch Rexroth ile gerçekleştirilen pilot projeyi şöyle özetliyor:
    “Üç yıldır Bosch Rexroth’un birleşik kontrolörlerini entegre kaynak tabancası sürücüsüyle birlikte kullanıyoruz. Bu süreçte, basit bir fikri seri üretime uygun bir sisteme dönüştürmeyi başardık. Sonuç, ileri teknoloji, yüksek kaynak kalitesi ve ekonomik verimliliğin etkileyici birleşimi oldu.”

    Audi’nin pilot projelerle başlattığı bu iş birliği, artık seri üretim sürecine taşındı. Böylece her Audi aracının gövdesinde, Bosch Rexroth’un akıllı sürüşü destekleyen teknolojisinin imzası olacak.

    Akıllı Sürüş ve Hafif Gövde Gereksinimi

    Otomotiv endüstrisinin geleceği, akıllı sürüş sistemleri ve elektrifikasyon ile şekilleniyor. Bu dönüşümde hafif gövde yapıları, menzilin artırılması ve güvenliğin sağlanması açısından kritik bir rol oynuyor. Daha ince sac levhalar, alüminyum paneller ve karma malzemeler, araçların daha hafif olmasını sağlarken aynı zamanda dayanıklılık beklentisini de artırıyor. Bosch Rexroth’un Audi ile geliştirdiği kaynak teknolojisi, işte bu zorluğun üstesinden gelmek için özel olarak tasarlandı.

    Düşük İşletim Maliyetleri ve Verimlilik

    PSI6000 sisteminin en önemli avantajlarından biri de entegre süreç izleme özelliği. Bu özellik sayesinde:

    • Kaynak noktaları gerçek zamanlı olarak izleniyor,
    • Operasyon sırasında kalite düşüşleri anında tespit ediliyor,
    • Gereksiz enerji tüketimi engelleniyor.

    Bu durum hem işletim maliyetlerini düşürüyor hem de üretim hatlarında daha yüksek bir esneklik sağlıyor. Audi’nin Avrupa’daki fabrikalarında bu sistemin devreye alınmasıyla birlikte, maliyet tasarrufunun yanı sıra üretim hızında da belirgin bir artış bekleniyor.

    Bosch Rexroth’un Rolü

    Bosch Rexroth yalnızca teknoloji sağlayıcısı değil; aynı zamanda sistemin tüm yaşam döngüsü boyunca Audi’ye destek veriyor. Şirket, transformatör tedarik ediyor, teknik eğitimler sağlıyor ve sahada müşterilere operasyon süresince destek sunuyor. Bu yaklaşım, Audi gibi premium markaların güvenini kazanmak için kritik öneme sahip.

    Endüstri 4.0 ve Akıllı Fabrikalar

    Bosch Rexroth’un Audi ile yaptığı bu iş birliği, Endüstri 4.0 vizyonunun da bir yansıması. Akıllı fabrikalarda üretim süreçlerinin dijitalleşmesi, otomasyon ve enerji verimliliğiyle birleştiğinde otomobil üretimi daha esnek, daha hızlı ve daha güvenli hale geliyor. Bosch Rexroth’un sunduğu birleşik kontrolörler, akıllı fabrikaların temel yapı taşlarından biri olarak görülüyor.

    Audi’nin akıllı sürüş hedefleri, sadece yazılım ve sensör geliştirmeyle sınırlı değil; gövde yapısındaki kaynak teknolojileri de bu dönüşümün önemli bir parçası haline geldi.

    Geleceğe Bakış: Akıllı Sürüşün Temeli

    Bosch Rexroth ve Audi’nin iş birliği, gelecekte akıllı sürüş sistemlerinin güvenliğini destekleyecek bir altyapı oluşturuyor. Çünkü akıllı sürüş, yalnızca sensörler ve yazılımlarla değil, aynı zamanda dayanıklı ve hafif bir gövde yapısıyla mümkün olacak. Yeni kaynak teknolojisi sayesinde Audi, daha güvenli, daha çevreci ve daha verimli araçlar üretmeye devam edecek.

    Bosch Rexroth ise bu süreçte hem teknolojik çözüm ortağı hem de sürdürülebilir üretim vizyonunun destekçisi olarak ön plana çıkıyor.


    Piston Kafalar Yorumu 🚗💬

    Bosch Rexroth ve Audi iş birliği, otomotiv üretiminde görünmeyen ama hayati öneme sahip bir teknolojiyi gündeme taşıyor. Çoğu kullanıcı, bir aracın motor gücüne veya tasarımına odaklanırken, aslında gövdeyi oluşturan kaynak noktalarının kalitesi güvenlik açısından en kritik unsurlardan biri. Bu ortaklık, geleceğin akıllı sürüş teknolojilerinin temelini şimdiden güçlendiriyor. Sizce de “görünmeyen teknolojiler” otomobillerin en büyük kahramanı değil mi?

  • IBM’den Otonom Otobüs!

    IBM’den Otonom Otobüs!

    IBM, Amerika’nın Phoenix eyaletinde yer alan Local Motors firmasıyla ortaklık kurarak bir otonom otobüs meydana getirdi.

    Bu otobüs kendi kendisine ilerleyebilen ve elektrikli olarak tasarlandı. “Olli” adı verilen otobüsün 12 kişilik taşıma kapasitesine sahip ve IBM’in bilişsel işlem sistemi sayesinde yolculara duraklar ve diğer konularda bilgi sağlayabiliyor.

    Olli, henüz Washington eyaletine henüz giriş yapmış olup halkın kullanımına arz edilmiş. IBM ve Local Motors takımı Olli’yi Miami ve Las Vegas eyaletlerine yılsonuna kadar tanıtmayı umut ediyor. Olli’ye spesifik bir yeri yada daha farklı olarak en yakın market, manav ve alışveriş merkezini sorup yanıt alabiliyorsunuz. Tüm bunların yanı sıra araca hava durumu spor müsabakalarının sonuçlarını sorup yanıt alabilmeniz de mümkün. Hatta öyle ki, Olli size yerel olan güzel bir restaurantı bile tavsiye edebiliyor.

    IBM, Local Motors’la calışmanın zevkli olduğunu ve bilişsel işlem sistemi sayesinde Olli’nin yeteneklerine yetenek kattığını ifade ediyor. Olli, otonom araçların dünyasındaki imkanları keşfetmeyi mümkün kılmış ve sıra dışı, her yolcu için kişisel deneyim sağlayabilen gelecek nesil bir ulaşım aracı olmada başarılı bir iz sergileyecek. Bazı otoriteler ise, geleceğin otonom araçların kişisel sahipleri olmaksızın ortalıkta olacağı ve taksi sistemine benzer bir şekilde kullanılacağı görüşündeler. Kim bilir belki de bu görüşler ve kanılar gelecekte gerçekleşebilir.

    Haber: Soner ÜNLÜER

  • Yol ile Kendini Şarj Eden Elektrikli Araç!

    Yol ile Kendini Şarj Eden Elektrikli Araç!

    Toyohashi Teknoloji Üniversite’sindeki araştırmacılar elektrikli araçlardaki batarya derdini ortadan kaldıracak bir teknolojiye imza attılar.

    Bu teknolojiye göre, bir Elektrikli Araç (Electrical Vehicle) özel bir lastik ile yola döşenen çelik tabakalar sayesinde enerjiyi araca elektriği iletebiliyor. İlk başlarda, bu çözüm çok da pratik bulunmamış.  Tekerlekler dönerken yola döşenen çelik tabakada bir elektrik enerjisi meydana geliyor ve bu da elektrik motoruna aktarılıyor. Bu Elektrikli Araç 60 mph hıza yaklaşık 120-130km/s hıza kadar ulaşabiliyor.

    Profesör Takashi Ohira açıklaması ise şu şekilde; “Aracın hızlanması pürüzsüz, ve kullanım açısından rahattı.” Profesörün elektrikli araçlarda batarya gereksinimini azaltmak amacıyla birkaç yıldır çalışmalar yaptığı biliniyor. 2011 yılında, Ohira yola radyo dalgası iletici yerleştirmiş, ve tekerlekte bulunan özel bir ekipman ve çelik kemerler sayesinde bu radyo dalgalarını elektriğe çevirmeyi başarmış. Bu test amaçlı deneyin sonucunda yoldan elektrik üretme fikri ortaya çıkmış.

    Bu yöntemle çalışmanın halen çözülemeyen problemlere yol açtığı da biliniyor. Örneğin; Elektrikli bir aracı şarj etmek için yola döşenen bu düzenek binlerce aracı nasıl şarj edecek? Aynı zamanda gerekli ekipmanları yola döşemek için devasa bir bütçe ayrılmalı. Bu yoğun altyapıya ayrılacak parayı düşünmek ve hayal etmek gerçekten zor. Profesör bu konuda yalnız değil. Birçok firmada buna benzer deneyler içerisinde. Volvo, Goodyear ve HaloIPT gibi markalarda buna benzer testler ve deneyler üzerinde çalışmaktalar.

    Haber: Soner ÜNLÜER

  • Renault-Nissan 2020’ye Kadar 10’dan Fazla Araç Lanse Edecek

    Renault-Nissan 2020’ye Kadar 10’dan Fazla Araç Lanse Edecek

    RenaultNissan İttifakı, 2020’ye kadar 10’dan fazla otonom araç ve gelişmiş bağlantı teknolojileri sunacak. İşte vizyon, planlar ve kilometre taşları.”

    Dünyanın önde gelen otomotiv gruplarından Renault-Nissan İttifakı, önümüzdeki dört yıl içinde otonom sürüş teknolojisine sahip 10’dan fazla yeni araç piyasaya sürmeyi planladığını açıkladı. Bu iddialı hedef, ittifakın “sıfır emisyon ve sıfır can kaybı” vizyonunun en somut adımlarından biri olarak öne çıkıyor.

    İttifakın duyurusuna göre, bu yeni nesil araçlar ABD, Avrupa, Japonya ve Çin gibi kilit pazarlarda satışa sunulacak. En dikkat çekici detay ise bu teknolojinin yalnızca lüks segmentte değil, kitlesel pazarlara yönelik ana akım modellerde de yer alacak olması. Böylece otonom sürüş, sadece belirli bir kullanıcı grubuna değil, çok daha geniş bir kitleye ulaşacak.


    Sıfır Emisyon ve Sıfır Can Kaybı Hedefi

    Renault-Nissan İttifakı Başkanı ve CEO’su Carlos Ghosn, Silikon Vadisi’ndeki Renault-Nissan Araştırma Merkezi’nde yaptığı konuşmada, şirketin geleceğe dair stratejik vizyonunu net bir şekilde ortaya koydu:

    “Renault-Nissan İttifakı, sıfır emisyon ve sıfır can kaybı hedeflerine sıkı sıkıya bağlıdır. Üç kıtada otomobiller için otonom sürüş ve bağlantı teknolojilerini geliştirmek ve yaygınlaştırmak istememizin nedeni budur.”

    İttifak, halihazırda sıfır emisyonlu araç satışlarında dünya lideri konumunda. Aralık 2010’da San Francisco Körfez Bölgesi’nde satılan ilk Nissan LEAF’ten bu yana, dünya genelinde yaklaşık 300.000 elektrikli araç satışı gerçekleştirdi.


    Güvenlikte Büyük İyileşme

    Renault-Nissan, son yıllarda araç güvenliğinde kayda değer ilerleme kaydetti:

    • Japonya’da Nissan araçlarında ölümcül ve ciddi yaralanmalar son 20 yılda %61 azaldı.
    • Renault otomobillerinde ölümcül ve ciddi yaralanmalar son 15 yılda %80 geriledi.

    Otonom sürüş teknolojisinin devreye girmesiyle, dünya genelindeki ölümlü kazaların %90’ının sebebi olan sürücü hatalarının daha da azalması hedefleniyor.


    Aşamalı Otonom Sürüş Planı

    Renault-Nissan, otonom sürüş teknolojisini kademeli olarak devreye almayı planlıyor. Her aşama, sürücülere daha fazla bağımsızlık ve güvenlik sağlarken, tam otonom sürüşe giden yolu açacak:

    • 2016: “Tek Şerit Kontrolü” özelliğine sahip araçlar pazara sunulacak. Bu teknoloji sayesinde otomobiller, yoğun ve dur-kalk trafiğin olduğu otoyollarda otonom şekilde ilerleyebilecek.
    • 2018: “Çoklu Şerit Kontrolü” teknolojisi devreye girecek. Araçlar, sürüş esnasında tehlikeleri kendi başına değerlendirerek şerit değiştirme yeteneğine sahip olacak.
    • 2020: “Kavşak Otonomisi” lansmanı yapılacak. Bu teknoloji, araçların yoğun şehir içi trafiğinde ve kavşaklarda sürücü müdahalesi olmadan yol almasını sağlayacak.

    Tüm bu teknolojiler, sürücünün tercihine bağlı olarak devreye alınabilecek. Yani kullanıcılar, dilerse aracı tamamen kendi kontrolünde sürebilecek.


    Bağlantılı Araçlar ve Yeni Dijital Servisler

    Renault-Nissan İttifakı, yalnızca otonom sürüşe değil, aynı zamanda araç içi bağlantı teknolojilerine de yatırım yapıyor. Hedef, kullanıcıların iş, eğlence ve sosyal ağlara kesintisiz erişim sağlaması.

    Planlanan dijital yenilikler:

    • 2016: Mobil cihazlarla uyumlu yeni bir otomotiv uygulaması. Bu uygulama, kullanıcıların araçlarıyla uzaktan etkileşim kurmasına imkân tanıyacak.
    • 2017: İlk “İttifak Multimedya Sistemi”nin lansmanı. Bu sistem, gelişmiş akıllı telefon entegrasyonu, kablosuz harita güncellemeleri ve yeni nesil navigasyon özellikleri sunacak.
    • 2018: Yeni bir dijital platformla “Sanal Kişisel Asistan” özelliği kullanıma sunulacak. Hem bireysel hem ticari müşteriler bu asistandan yararlanabilecek.

    Ortak Mühendislik ile Verimlilik

    Renault ve Nissan, 2014 yılında mühendislik organizasyonlarını birbirine daha da entegre etti. İki şirketin mühendisleri, aynı projeler üzerinde birlikte çalışarak teknoloji geliştirme süreçlerinde verimliliği artırıyor.

    Bu iş birliği sayesinde:

    • Teknoloji tekrarlarının önüne geçiliyor
    • Geliştirilen çözümler hem Renault hem Nissan markalarında kullanılabiliyor
    • Pazara çıkış süresi kısalıyor ve maliyetler düşüyor

    Küresel Pazarda Güçlü Konum

    Renault-Nissan İttifakı’nın bu stratejik adımı, hem otonom sürüş teknolojilerinde hem de bağlantılı araç pazarında rekabet gücünü artıracak. ABD, Avrupa, Japonya ve Çin gibi büyük pazarlarda eş zamanlı lansman planı, markaların küresel ölçekte güçlü bir konum elde etmesine yardımcı olacak.

    Ayrıca, bu hamle ile ittifak, Tesla, Google, Apple ve diğer teknoloji odaklı otomotiv girişimlerine karşı pazar liderliği pozisyonunu pekiştirmeyi hedefliyor.


    Sonuç: Geleceğin Mobilitesine Doğru

    Renault-Nissan İttifakı, 2020 yılına kadar hayata geçireceği 10’dan fazla otonom araç modeli ve gelişmiş bağlantı hizmetleri ile, otomotivin geleceğini şekillendirmeye aday.

    “Sıfır emisyon” ve “sıfır can kaybı” vizyonu, yalnızca teknolojiye değil, aynı zamanda insan güvenliğine odaklanan bir yaklaşımı temsil ediyor. Otonom sürüşün aşamalı olarak devreye alınması, hem kullanıcıların adaptasyon sürecini kolaylaştıracak hem de regülasyonların bu teknolojilere uyum sağlamasına fırsat verecek.

    Ghosn’un da ifade ettiği gibi, bu yolculuk yalnızca mühendislik başarısı değil, sosyal ve çevresel bir dönüşüm anlamına geliyor.